Arama

IMF - Uluslararası Para Fonu

Güncelleme: 28 Mart 2020 Gösterim: 14.329 Cevap: 7
kompetankedi - avatarı
kompetankedi
VIP Bir Dünyalı
24 Kasım 2006       Mesaj #1
kompetankedi - avatarı
VIP Bir Dünyalı

Uluslararası Para Fonu

Ad:  Uluslararası para fonu1.JPG
Gösterim: 1542
Boyut:  51.0 KB

İngilizce İNTER NATIONAL MONETARY FUND (IMF),
Sponsorlu Bağlantılar
1944’te Bretton Woods Konferansı’nda uluslararası parasal işbirliğini sağlamak, döviz kurlarına istikrar kazandırmak ve uluslararası likiditeyi artırmak amacıyla kurulan örgüt.

Birleşmiş Milletler’in bir uzmanlık kuruluşudur, merkezi Washington, D.C.’dedir. IMF’ye üye olan ülkeler ulusal paralannm döviz kurlarını düzenli olarak ayarlamaya, uluslararası parasal işlemlerde altının rolünü azaltmaya ve kuruluş sırasında belirlenmiş amaçlarını gerçekleştirmesi için örgütü güçlendirmeyi kabul ederler. Üye ülkelerin parasal konulardaki yetkili organları arasında kurulan sürekli ilişkiler, IMF’yi uluslararası parasal sorunlarla ilgili etkin bir danışmanlık, araştırma ve istatistiksel bilgi merkezi haline getirmiştir.

Üye hükümetlerin fondaki kota payları uluslararası ticaret hacimlerine, milli gelirlerine ve uluslararası rezerv miktarlarına göre belirlenir. Ödemeler dengelerinde geçici sorunlarla karşılaşan üyeler gereksinim duydukları dövizi IMF’den kendi ulusal paraları karşılığında alabilirler. Bunun sonucunda ortaya çıkan uluslararası likidite artışı, geri ödemeler yapıldıkça ortadan kaldırılır.

IMF geçici ödemeler dengesi güçlüğü çeken üyelere yardımcı olmak amacıyla 1952’de, stand-by anlaşmaları denen düzenlemeler temelinde bu ülkelere kredi verme uygulamasını başlattı. Aynı amaca yönelik başka uygulamalar arasında, 1961’de 10 ülke arasında imzalanan bir anlaşmaya dayanan, stand-by kredileri sağlamaya yönelik Genel Borç Düzenlemeleri ile 1963’te başlayıp 1966’da daha da serbestleştirilen ve gelişmekte olan ülkelerin ihracat gelirlerindeki ani düşüşler nedeniyle karşılaştıktan sorunlan döviz kısıtlamalanna ya da aşırı deflasyona başvurmadan çözebilmelerini amaçlayan İhracat Dalgalanmalarını Telafi Edici Finansman sayılabilir.

Artan uluslararası işlem hacmi ve birbirini izleyen mali bunalımlar, uluslararası dengelerin sağlanmasında kullanılabilecek ek rezevlere olan talebi de artırdı. IMF’nin Ekim 1969’daki yıllık toplantısında, uluslararası likidite arzının sürekli genişlemesini sağlayan Özel Çekme Hakları (SDR) sistemi onaylandı. SDR üye ülkelerin fondaki katılma paylarını artırmaksızın kredi kotalarının genişletilmesine olanak sağladı. IMF 1986’da Dünya Bankası ile birlikte dünyanın en yoksul ülkelerini desteklemek amacıyla birkaç milyar dolarhk yeni bir kredi programını uygulamaya koydu.
Türkiye, IMF’ye 11Mart 1947 tarihli ve 5016 sayılı yasa uyarınca üye olmuştur.

kaynak: Ana Britannica

Son düzenleyen Safi; 10 Mart 2017 20:56
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
4 Ağustos 2011       Mesaj #2
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Ad:  Uluslararası para fonu2.JPG
Gösterim: 1074
Boyut:  39.6 KB
IMF

Uluslararası Para Fonu (International Monetary Fund) (IMF), 1944 yılında uluslararası para sisteminin esaslarını belirleyen Bretton Woods Anlaşması gereğince kurulmuş ve 1 Mart 1947’den itibaren fiilen çalışmaya başlamıştır. Merkezi Washington’dadır.
Sponsorlu Bağlantılar

Guvernörler Meclisi, İcra Kurulu ve Genel Müdür olmak üzere üç yönetim organı vardır. Üye ülkelerin maliye bakanlarından oluşan Guvernörler Meclisi, yılda bir defa toplanır. İcra Kurulu ise 6’sı atanmış ve 14’ü seçilmiş olmak üzere 20 direktörden meydana gelir. Fondaki en yüksek paya sahip 6 ülke, kendilerini temsil edecek direktörleri doğrudan atarlar. Geri kalan üyeler ise gruplara ayrılır ve her grup bir direktör seçer.

Üye ülkelerin Uluslararası Para Fonu’na verdikleri kaynaklardan meydana gelen kotalar, özel çekme hakkına göre hesaplanır. Her ülkenin %25’i altın, %75’i ulusal paradan oluşan kotası, temsilcilerin oylarının ağırlığının yanı sıra kredilerin sınırlarını da belirler.

Uluslararası rezerv yetersizliğini gidermek için likidite yaratacak bir kurum olarak oluşturulan Uluslararası Para Fonu’nun gerçekleştirmeye çalıştığı amaçları şöyledir:
  • Uluslararası ticaretin gelişmesini sağlamak üzere ülkelerde tam istihdam üretim seviyesine ulaşılması.
  • Gelişme hızlarının artırılması.
  • Sabit kur sisteminin gerçekleştirilmesi ve kurlarda istikrarın sağlanması.
  • Tek yönlü devalüasyonların olanaklar oranında önlenmesi.
  • Ödemeler dengesi sorunlarının çözümüne yardımcı olmak için üye devletlere kredi verilmesi ve ticari serbestliğe kavuşturulması.
  • Kararlı kur politikası ile ulusal para politikaları arasında koordinasyon kurarak, kambiyo piyasalarına istikrar kazandırılması.
  • Konvertibiliteden, çok yanlı ödeme sistemi ve uluslararası uzmanlaşmadan tam yarar sağlanması.
Fon’un ana sözleşmesinde yer alan bu amaçlar, döviz kuru istikrarı, döviz kontrolleri ve ithal kısıtlamalarının kaldırılması ve yeterli uluslararası likidite sağlanması olmak üzere üç ana nokada odaklanmaktadır. Döviz kuru istikrarının sağlanması için her ülke, ulusal parasını altınla tanımlamakta ve parite döviz kurunu Fon’a bildirmektedir. Ancak önemli bir dengesizlik durumunda paritesini değiştirebilmektedir.

Döviz kontrolü ve ithalat kısıtlamalarının kaldırılması ilkerine göre ülkeler, dış ticaret kısıtlamalarına gitmeyeceklerdir. Bu amaçla Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT) ve Avrupa Tediyeler Birliği (EPU) olmak üzere iki anlaşma yapılmıştır. Avrupa paralarının konvertibl olması üzerine EPU’nun da görevi bitmiş, yerine Avrupa Para Anlaşması (EMA) yapılmıştır. Öte yandan ülkelerin kotalarından oluşan fondan yapılan çekmeler, ülkelere ek bir likidite olanağı yaratmıştır.

Üye ülkeler, kotanın %25’ini oluşturan altınla yaptıkları ödemeyi, istediklerinde geri çekebilmekte, buna karşılık kredi dilimini meydana getiren %75’lik kısmı ise IMF’in onayıyla kullanabilmektedirler. Üyelerin, IMF’den kredi sağlayabilmeleri, statü hükümlerine ve İcra Kurulu’nun koyduğu esaslara bağlı olarak şu şekillerde olmaktadır:

Normal çekme hakları
Üye ülkeler, altın olarak yatırdıkları katılma paylarını, yani fondaki rezervlerini kullanırlar. Daha sonraki krediler, katılma payının %200’ünü geçmemek şartıyla verilir. Fondaki rezerv pozisyonlarından (kotalarından) arta kalan kısımdan verilen bu kredilerin karşılığı, ulusal parayla ve peşin olarak ödenir.

Özel çekme hakları
Üye ülkelerin devamlı artan ödemeler dengesi sorunlarının normal çekme hakları ile giderilememesi ve özel anlaşmalar (stand-by arrange ments) yapılmaya başlanması üzerine 1970 yılından itibaren her üye ülke için belli miktarlarda özel çekme hakkı getirilmiştir.

Altın kambiyo sisteminin yerine geliştirilen bu sistemin esası soyut bir birim olan SDR’dir (Special Drawing Right). Üyelerin bundan yararlanabilmeleri için para, maliye, dış ticaret, ödemeler dengesi hakkındaki bilgileri sunmaları ve gösterdikleri gerekçelerin IMF tarafından haklı bulunması gerekmektedir.

1990’ların başlarında 177 ülkenin üye olduğu IMF’e Türkiye, 14 Şubat 1947 tarihli ve 5016 sayılı yasayla katılmıştır.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 10 Mart 2017 20:56
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
4 Ağustos 2011       Mesaj #3
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
ULUSLARARASI PARA FONU (İnternational Monetary Fund [İMF])
Ad:  Uluslararası para fonu4.JPG
Gösterim: 969
Boyut:  37.8 KB

Esas olarak uluslararası para kurlarını dengede tutmak amacıyla kurulmuş, BM'ye bağlı özel kuruluş.

Fon, 1944'te New Hampshire/Bretton Woods'da toplanan BM Para ve Maliye Konferansı'nda alınan kararlar uyarınca, 1945'te kuruldu. Macaristan'ın da katılmasıyla Mayıs 1982'de üye sayısı 146'ya çıktı, 1988'de ise 151'e ulaştı. Kuruluşun iki temel hedefi, dış ticaret ilişkilerinde doğabilecek dengesizlikleri önlemek ve çeşitli ulusal para kurlarında güveni sağlamaktır.

Kuruluş antlaşması uyarınca, üyeler fona belli paylarla katılırlar. Bu payların 1/4'ü altınla, geri kalanı ulusal paralarla ödenir. Kuruluş 12 üyeden oluşan bir yönetim kurulu, bir müdür ve müdüre bağlı teknik ve idarî kadrolarca yönetilir. Yönetim kurulu üyelerinden 5'i Fon'da en büyük paya sahip 5 üye arasından seçilir. Oy hakkıysa üyelerin katılım payına göre belirlenir.

Kuruluşundan beri örgütün üyesi olan Türkiye, katılım payını gerçekleştirdikten sonra, Fon'ca belirlenen koşullara uymak kaydıyla çeşitli zamanlarda kredi almış ve kullanmıştır. Fon'un sağladığı kredilerin ilk 1/4'lük bölümü ülkelerce serbest kullanılabilir. Ancak ondan sonraki dilimlerin kullanılabilmesi İMF'nin ülke ekonomisi üzerinde koyabileceği birtakım denetleyici kuralların uygulanmasıyla mümkündür.
MsXLabs & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi
Son düzenleyen Safi; 10 Mart 2017 20:57
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
tokiohotel - avatarı
tokiohotel
VIP ''Ölü Gelin''
21 Ağustos 2011       Mesaj #4
tokiohotel - avatarı
VIP ''Ölü Gelin''
Ad:  Uluslararası para fonu3.JPG
Gösterim: 870
Boyut:  54.9 KB

IMF - Uluslararası Para Fonu


IMF’nin Kuruluşunun Temel Nedenleri


1929 Dünya ekonomik Bunalımı kapitalist sistemin karşılaştığı en büyük bunalımdır. Milyonlarca insan işini kaybetmiş, ülkelerin milli gelirleri gerilemiş, ekonomiler küçülmüş, karşılıklı ticaret büyük ölçüde sekteye uğramıştır. Pek çok ülke altın ve döviz rezervlerini koruyabilmek için ithalat kısıtlamalarına ve paralarını devalüe etmeye yönelmişlerdir. Bazı ülkeler yabancı parayla işlem yapılmasını yasaklamaya başlamışlardır. Sonuçta uluslararası ticaret hızla daralmış, istihdam ve yaşam standartları düşmeye başlamıştır.

Dünya ekonomisinin bu büyük bunalımdan çıkışı büyük ölçüde İngiliz iktisatçı John Maynard Keynes’in formüle ettiği devlet müdahaleleri yoluyla olmuştur. Keynes 1936 yılında yayımladığı İstihdam, Faiz ve Para Genel Teorisi adlı kitabında, sonradan Keynesyen ekonomi ya da karma ekonomi adıyla anılacak olan devlet müdahalelerinin formülünü ortaya koymuştur. Deflasyonist bir gelişmeden depresyona geçen kapitalist dünya ülkeleri ekonomiye devlet müdahalesi yapmak suretiyle ekonomilerini canlandırmıştır.

Canlanmanın ilk sonuçlarının alınmaya başlandığı sıralarda II. Dünya Savaşı çıkmıştır. Savaşın çıkışı büyük ölçüde Almanya’nın ekonomik bunalımdan gördüğü zararın nedenlerine dayalıdır. Savaşın sonlarına doğru dünya kapitalizminin karşılaşacağı bu tür bunalımları daha kolay atlatabilmek için uluslararası bir işbirliğine gitmenin ve bunu kurumsallaştırmanın gerekli olduğu anlaşılmıştır. Bu çerçevede üç uluslararsı kurum tasarlanmıştır. İlki bir para fonu, ikincisi Avrupa’nın savaş sonrasında yeniden imarını gerçekleştirecek bir banka ve üçüncüsü de dünya ticaretinin bu gibi durumlarda daralmasını önleyecek bir ticari işbirliğini sağlyacak olan dünya ticaret örgütü. Her üç kurumun tasarlanmasının temel dayanağı dünya ticaretinin geliştirilmesidir. Kapitalizmin temel önermelerinden birisi uluslararası ticaretin uluslararası refahı artıracağı önermesidir.
Para fonu, geçici ödemeler dengesi sıkıntıları çeken ülkelerin bu sıkıntılar nedeniyle ithalat kısıtlamalarına gitmemelerinin sağlanması için destek vermek üzere tasarlanmıştır. Dış denge kriziyle karşılaşan ülkelerin ilk başvurdukları yol ya miktar kısıtlamaları ya da tarifeler (gümrük vergileri ve benzerleri) yoluyla ithalat kısıtlamasına gitmektir. Bu yolla dış ticaret açıklarını ve dolayısıyla cari denge sorunlarını çözmeye çalışırlar. Oysa bir ya da bir kaç ülkenin bu şekilde ithalat kısıtlamasına gitmesi diğer ülkelerde de benzeri uygulamaların zincirleme olarak yürürlüğe sokulmasına yol açarak dünya ticaret hacminin daralmasına neden olur. Bu gelişme ise uluslararası refahı düşürür. O helde bu tür ödemeler dengesi sıkıntısına giren ülkelere kurulacak bir para fonu aracılığıyla destek sağlanırsa dünya ticaretinde daralma oluşmasının ve dolayısıyla uluslararası refahın gerilemesinin önüne geçilmiş olur.

II. Dünya Savaşı, Avrupa ülkelerinde büyük yıkıntılara yol açmıştır. O nedenle tasarlanan Dünya Bankası ilk aşamada Avrupa’nın yeniden imarı için kredi vermek üzere düşünülmüştür. O nedenle de adı Uluslararası Yeniden Yapılanma ve Kalkınma Bankası (International Bank of Reconstruction and Development – IBRD) olarak konulmuştur. Avrupa’nın yeniden yapılanması sağlanamdığı takdirde kapitalizmin canlanması ve uluslararası ticaretin yeniden düzene girmesi beklenemzdi. O nedenle de ABD savaş sonrasında Avrupa ülkelerine Marshall Yardımı adı altında önemli miktarda yardımda bulunmuştur.
Tasarlanan üçüncü kurum dünya ticaret örgütüdür. Ya da o zaman İngiltere ve onun temsilcisi Keynes tarafından önerilen adıyla Uluslararası Ticaret Örgütü (International Trade Organisation - ITO).

Böylece Para Fonu ödemeler dengesi sıkıntılarını çözmek ve dolayısıyla ithalat kısıtlamalarını önlemek; Dünya Bankası Avrupa’lı ülkelerin savaştan kaynaklanan sıkıntılarını çözmek ve onların dünya ticaretinde etkin rol almasını sağlamak; Uluslararası Ticaret Örgütü de uluslararası ticarette standart kuralları geliştirerek ticaretin kurallarını belirlemek ve keyfi uygulamaları önlemek üzere kurulmak üzere planlanmıştır.

IMF’nin Kuruluşu


IMF, Bretton Woods Konferansı’nda kabul edilen esaslar üzerine 45 ülke (Avustralya, Belçika, Bolivya, Brezilya, Kanada, Şili, Çin, Kolombiya, Kosta Rika, Küba, Çekoslovakya, Danimarka, Dominik Cumhuriyeti, Ekvator, El Salvador, Mısır, Habeşistan, Fransa, Yunanistan, Guatemala, Haiti, Honduras, İzlanda, Hindistan, İran, Irak, Liberya, Lüksemburg, Meksika, Hollanda, Yeni Zelanda, Nikaragua, Norveç, Panama, Paraguay, Peru, Filipinler, Polonya, Güney Afrika, SSCB, İngiltere, ABD, Uruguay, Venezuella, Yugoslavya) arasında 29’u sözleşmeyi imzaladıkları 27 Aralık 1945’de kurulmuş ve 1 Mart 1947’de finansal operasyonlarına başlamıştır.

Bretton Woods Konferansı’na katılmayan Türkiye, IMF’ye kurucu üye olarak katılmamıştır. Mısır, İran, Irak, Habeşistan gibi ülkelerin kurucu olarak katıldığı IMF’ye Türkiye’nin kurucu olarak katılmaması dikkat çekici bir olgudur. Türkiye’nin IMF’ye katılması iki yıl sonra 1947’de yılında olmuştur. Yani ilginç bir biçimde IMF’nin finansal operasyonlarına başladığı yıl.
IMF’nin ilk kuruluşunda 45 ülkenin 44’ü kotalarını taahhüt etmişler, Danimarka sonradan kotasının onaylanması üzerine katılmıştır. 44 ülkenin yaptığı katkılarla ortaya çıkan ilk toplam IMF kotası 8.8 milyar dolardır. İlk kotalarda en yüksek 1o pay şu ülkelere aittir (milyon dolar olarak): ABD 2,750; İngiltere 1,300; SSCB 1,200; Çin 550; Fransa 450; Hindistan 400; Kanada 300; Hollanda 275; Belçika 225; Avustralya 200.

Bu dağılım zaman içinde kota artırımları yapıldıkça değişecektir. IMF kotalarındaki değişim aynı zamanda ülkelerin ekonomik güçlerinin dünya ekonomisi içindeki değişiminin de bir göstergesidir.
Keynes, IMF’nin merkezinin New York’da olmasını önermişti. Bundan amacı IMF’nin Washington’da kurulması halinde ABD yönetiminin ve Hazine’sinin etkisi altında kalacağı endişesiydi. Bu öneriye ve uyarıya karşın Amerikalılar IMF’nin Washington’da kurulmasında ısrarlı oldular ve IMF, Washington’da kuruldu.

Yıllar sonra, Sovyetler Birliği dağılıp da ABD tek süper güç olarak kalınca IMF üzerindeki baskısını giderek artırdı ve IMF, ABD Hazinesi’nin dediklerini yapan bir kurum haline geldi. 1990’ların ikinci yarısından itibaren ABD Hazinesi’nin IMF yönetimi üzerindeki baskısı en üst düzeye çıktı. Amerikan Kongresi’nin, her kota artırımındaki baskısıyla Amerikan Hazinesi IMF’de ipleri iyiden iyiye eline aldı ve IMF giderek Amerikan Yönetiminin bir departmanı haline geldi. Yani Keynes’in yıllar önce yaptığı uyarıların tamamı doğru çıktı.

IMF’nin Amerikan yönetiminin bir departmanı haline gelişinin en açık örneğini Türkiye’den verebiliriz. Türkiye, 2000 yılına başlarken IMF ile 18. Stand by düzenlemesine girmişti. Bu düzenlemenin öngördüğü programı uygularken Kasım 2000’de bir krize girdi. Hemen arkasından IMF’den alınan Ek Rezerv Kolaylığı Desteği (SRF) ile yoluna devam etti. Bu kez 2001 Şubat ayında bir krizle karşılaştı ve IMF Türkiye’ye dalgalı kura geçmesi kaydıyla yeniden destek verdi. 2001 yılının Eylül ayına gelindiğinde IMF, Türkiye’yi ağır bir dille eleştiriyor ve gereken reformları yapmadığı için stand by düzenlemesinin son iki taksidini <zamanında serbest bırakmayarak bloke etmiş bulunuyordu. Tam bu sıralarda 11 Eylül olayı oldu. Birdenbire Türkiye’nin stratejik önemi ortaya çıktı. ABD birden Türkiye’ye yönelik eleştirileri bir kenara bırakarak Türkiye’yi övmeye başladı. Hemen ardından IMF’nin Türkiye’ye yaklaşımı değişmeye ve o güne kadar sert biçimde eleştirilen Türkiye, üzerine düşenleri yapan bir ekonomi olarak lanse edilmeye başlandı. Bu yaklaşımın ardından da Türkiye ile 19. Stand by düzenlemesi yapıldı ve Türkiye’ye yönelik destek muslukları açıldı. IMF, bağımsızlığını tümüyle yitirmiş ve Amerikan Yönetiminin bir departmanı haline gelmişti. Bütün dünyadaki Merkez Bankalarının bağımsız olması gerektiğini savunan IMF, ne yazık ki artık kendisi bağımsız değildi. Keynes bir kez daha haklı çıkmıştı.

IMF’nin Kuruluş Amaçları ve Gelişmeler


IMF’nin kuruluş amacı Anasözleşmede şöyle belirlenmektedir: “Uluslararası parasal işbirliğinin geliştirilmesini sağlamak; uluslararası ticaretin dengeli bir şeklide gelişmesine yardımcı olmak; çok taraflı ödemeler sisteminin kurulmasına destek olmak; ödemeler dengesi sıkıntısı çeken üye ülkelere gerekli geri dönüş önlemlerini almak kaydıyla yeteri kadar maddi destekte bulunmak; üye ülkelerin ödemeler dengesi sorunlarının derecesini ve süresini düşürmek.”

Anasözleşmedeki düzenlemeye bakılınca tanımlanan amaçların Bretton Woods Konferansı’nın amaçlarının bir yansıması olduğu açıkça ortaya çıkmaktadır. Altın para standardının dünyaya egemen olduğu dönemlerde ve sonrasında altına dönüştürülebilir dolar sisteminin yürürlükte kaldığı 1970’lere kadarki dönemde IMF’nin amacı pek bir değişim göstermeden kalmıştır. Yani üye ülkelerin karşılaştığı ödemeler dengesi sorunlarının çözümü için üye ülkelere kotaları oranında katkı sağlamak. 1970’lerin başında doların altınla ilişkisi kesildikten sonra IMF’nin amaçlarında yavaş yavaş bir değişim süreci içine girildi.
IMF Anasözleşmesi zaman içinde bazı değişikliklere uğradı. Bunlar: 1969; 1978 ve 1992’de yapılan değişikliklerdir.

Üyelik


Her ülke IMF’ye üye olabilir. Bunun için IMF Anasözleşmesini kendi parlamentosunda onaylayarak uluslararası anlaşma haline getirmesi ve kendisine düşen kotayı IMF’ye ödemesi (ya da ödenecek bölümünü ödeyip kalanını taahhüt etmesi gereklidir.)
İlk kuruluşunda 45 üyesi bulunan IMF’nin zaman içinde üye sayısı artmaya başladı. Özellikle Sovyetler Birliği’nin dağılışından sonra üye sayısında büyük artış oldu. 2002 itibariye üye sayısı 183 ülkedir. Üye ülkeler, kpotaları ve oygüçleri makalenin sonuna ekli tabloda gösterilmektedir.

Ülkeler IMF’ye iki türden birinde üye olurlar. Eğer sermaye hareketlerinde bir kısıtlama söz konusuysa IMF Anasözleşmesinin 4. Maddesi statüsünde üye konumundadırlar. Eğer sermaye hareketlerini serbest bırakmışlarsa o zaman IMF Anasözleşmesinin 8. Maddesi statüsünde üye konumundadırlar. IMF’nin temel hedeflerinden birisi üyelerinin 8. Madde statüsünde buluşmalarını yani sermaye hareketlerinin serbest olduğu bir konumda olmalarını sağlamaktır..
11 Kasım 1947’de IMF’ye Anasözleşmenin 4. Maddesi çerçevesinde, yani kambiyo kısıtlamaları uygulayan ülke konumunda üye olan Türkiye, bugün IMF anasözleşmesinin 8. maddesi statüsünde, yani sermaye hareketlerini serbest bırakmış ülke statüsünde üye durumunda bulunuyor. Türkiye, bu statüye Türk parası kıymetini koruma hakkında 32 sayılı kararı yürürlüğe soktuktan sonra geçti. Türkiye’nin statü değişikliği 3 Nisan 1990’da IMF tarafından dünyaya duyuruldu.

Kotalar


Kota, IMF açısından bir çeşit sermayedir. Yani eğer IMF bir anonim şirket olsaydı sermayesi olacak ve bu sermaye hissedarlara hisseleri oranında bölünmüş olacaktı. Dolayısıyla her ülkenin IMF’deki kotası o ülkenin IMF’deki ortaklık payını temsil eder.
2002 yılı itibariyle IMF’nin kotaları toplamı 212.4 milyar SDR, yani yaklaşık olarak 290 milyar dolardır. Yüzde 45 oranında kota artışına olanak sağlayan 11. genel kota artışı öncesinde (22 Ocak 1999’a kadar) genel kota toplamı 146 milyar SDR yani yaklaşık 200 milyar dolardı.

Bir ülkenin IMF’de ne kadar kotası olacağı o ülkenin geçmiş beş yıldaki ekonomik performansını ölçen bir formülle hesaplanır. Bu formülde üye ülkenin geçmiş beş yıldaki ekonomik büyüme performansı, dış ticaret hacmindeki gelişmeler gibi göstergeler hesaba katılır.
Kotalar bir ülkenin IMF’deki oygücünü belirlemekten öteye o ülkenin ihtiyaç halinde IMF desteklerinden yararlanma limitlerini de belirler.
Türkiye’nin IMF’deki kotası 964 milyon SDR’dır. Türkiye’nin IMF’deki kotasını bazı ülkelerin kotasıyla karşılaştırabilmek için aşağıda bazı ülkelerin kotalarına yer veriyoruz.

IMF’nin Organizasyon Şekli


Anonim şirketlerdeki paysahipleri genel kurulunun görevini yapan bir Guvernörler Kurulu, yine anonim şirketlerdeki yönetim kurulunun görevlerini yapan bir İcra Direktörleri Kurulu. Ayrıca uluslararası parasal ve ekonomik konuların tartışılıp görüşüldüğü bir Parasal ve Finansal İşler Kurulu. İcra Direktörleri Kurulu kararlarını uygulamaktan sorumlu bir Başkan (managing director) ve IMF personeli.
Guvernörler Kurulu: Her üye ülkenin ekonomi ve/veya maliye bakanı ya da üst düzey bir bürokratı (çoğunlukla Merkez Bankası başkanı) bu kurulda guvernör olarak görev yapar ve ülkesi adına oy kullanır. IMF’nin 183 üyesi bulunduğuna göre 183 adet Guvernörü vardır. Guvernörlerin oy hakkı ülkelerinin oygücüyle sınırlıdır. Ülkelerin oygüçleri Ek 1’deki listede görülmektedir.

İcra Direktörü Sayısı: 5 adedi atanmış (ABD, Almanya, Japonya, Fransa, İngiltere) ve 19’u da seçilmiş olmak üzere toplam 24 kişi. Atanmış üyeler yalnızca kendi ülkelerini temsil ederler. Seçilmiş üyeler ise bir grubu (constituency) temsil ederler. Yalnızca kendi ülkesini temsil eden üç seçilmiş üye vardır: Suudi Arabistan, Rusya ve Çin.
24 kişilik İcra Direktörleri Kurulu’ndaki 5 adet atanmış ve 3 adet yalnızca bir ülkeden seçilmiş 8 icra direktörü bir kenara bırakılırsa kalan 16 icra direktörünün temsil ettiği ülkeler 16 grupta toplanmış demektir.

Türkiye, Belçika, Avusturya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Belarus, Slovenya, Slovak Cumhuriyeti, Lüksemburg ve Kazakistan ile aynı grupta yer almaktadır. Grubun en yüksek oygücüne sahip olan Belçika İcra Direktörlüğünü yapmakta Türkiye, bu grubun İcra Direktörlüğü ofisinde bir İcra Direktörü Danışmanı ve bir de Teknik Asistan bulundurmaktadır.

Üye Ülkelerde Gözetim ve Konsültasyon


IMF, her üye ülkede ekonomik durum izlemesi ve konsültasyonları yapar. Bunlar: Anasözleşmesinin 4. maddesi gereğince yılda bir kez yapılan konsültasyon; Dünya Ekonomik Görünümü raporu (World Economic Outlook) için yılda iki kez yapılan WEO çalışması; fon kaynaklarını kullanmaksızın IMF yakın gözetiminde olmayı kabul eden üye ülkeler için yılda bir kaç kez yapılan uyarıcı düzenlemeler, genişletilmiş gözetim ve program gözetimi. Bunların tümü genel olarak IMF’nin gözetimi (surveillance) adını alır.

IMF’nin üye ülkelerde yılda bir kez gözetim yapmasının temel nedeni ortaya çıkabilecek riskleri önceden saptamak ve ona göre önlemler alınıp alınmadığını yakından incelemektir. Eğer bu tür risk belirtileri saptanmışsa o zaman üye ülke ile birlikte bunların nasıl aşılacağı üzerinde ortaka çaılşmalar yapılır.

IMF yılda iki kez Dünya Ekonomik Görünümü Raporu yayınlar. Bunların ilki ara toplantı dönemi olan Nisan ayında; ikincisi de IMF Yıllık Genel Kurul Toplantısının hemen öncesinde yayınlanır. Bu rapora üye üllere ve dünya ekonomisine ilişkin ayrıntılı istatistikler ve değerlendirmeler yer alır. IMF, bu istatistiklerin büyük bölümünü üye ülkelerin kendisine düzenli olarak gönderdiği istatistiklerden derler. Bunun yanı sıra üye ülkelere doğrudan giderek verilerin derlenmesi ve sağlığının denetimini yaptığı da olur. Bazı ülkelerin bu verileri zamanında ve sağlıklı olarak derlemesi söz konusu olamadığı için oralarda derlemeyi bazen doğrudan IMF uzmanları yaparlar. Ülkelerin yolladığı verilerle yetinilmesi durumunda bile IMF uzmanları bir kaç yılda bir o ülkelere giderek verilerin sağlığını denetlerler.

Konsültasyonlar, IMF’den stand by ya da başka bir düzenleme altında destek gören ülkelerde yapılır. Yılda iki kez ya da gereğine göre daha çok sayıda olmak üzere IMF uzmanları ilgili ülkeye giderek bütün verileri ve ekonominin gidişini denetlerler. Destek 3 ayda bir taksitler halinde ödendiği için genelllikle yılda 4 kez ziyaret yapılır. Konsültasyonlarda IMF uzmanları üye ülkenin destek alırken girdiği stand by ya da diğer düzenlemede ve onun ekini oluşturan niyet mektubunda yer alan performans kriterlerine uyup uymadığını, programın hedeflendiği biçimde gelişip gelişmediğini denetlerler. Eğer sonuçlar beklendiği gibi çıkmış ve performans kriterlerine uyulmuşsa bir sonraki taksitin serbest bırakılmasını IMF İcra Direktörleri Kurulu’na bir raporla önerirler. Bu rapor iki bölümdür. Metin bölümünde (4. Madde Konsültasyon Raporu – Article 4 Consultation Report - adını taşır) ülkenin uyguladığı program, hedefler, hedeflere ve dolayısıyla performans kriterlerine uygunluk, sapmalar ve öneriler yer alır. Raporun istatistiklerden oluşan bölümünde (Yakın Geçmişe İlişkin Gelişmeler – Recent Economic Developments- adını taşır) istatistik veriler ve geleceğe ilişkin tahminler yer alır.

IMF’nin Finansal Politikaları ve İmkanları


IMF’nin üye ülkelere yönelik olarak izlediği finansal politikalar 4 grupta toplanır:
  1. Rezerv dilimi politikaları;
  2. Kredi dilimi politikaları;
  3. Acil durum destek politikaları;
  4. Borç ve borç servisi düşürme politikaları.
1. Ödemeler dengesi sorunlarıyla karşılaşan üye ülkeler, IMF’deki kotalarının konvertibl paralarla ödenmiş kısmını derhal ve hiç bir koşula bağlı olmaksızın kullanabilirler.Buna rezerv dilimi politikaları çerçevesinde kullanım adı verilmektedir.
2. IMF’nin üye ülkelerin karşılaştığı daha uzun süreli sıkıntıları gidermekte kullandığı kredi dilimi politikalarındaki imkanları şunlardır:

(a) Stand by düzenlemesi (SBA): Üye ülkedeki kısa süreli ödemeler dengesi sorunlarının çözümü için öngörülen bir destektir. 1 - 2 yıl arasında ve genellikle 3 ayda bir taksitler halinde verilerek kullandırılır. Her bir taksit serbest bırakılmadan önce düzenlemede öngörülen performans kriterlerinin yerine getirilip getirilmediği incelenir. Geri ödemeler en çok 5 yıl içinde yapılır. SBA'nın maksimum limiti üye ülke kotasının yüzde 100'üdür. Bununla birlikte olağanüstü hallerde bu limit aşılabilmektedir. Bu desteğin faizi IMF'nin sürekli revize edilen basit faiz oranı ve kullanım miktarının kmotanın belli bir yüzdesini aşması halinde bunun üzerine uygulanan ek faizdir. Ek faiz, kotanın yüzde 200'ünü aşan kısım için 200 bpve kotanın yüzde 300'ünü aşan kısım için 300 bp'dir.

(b) Genişletilmiş fon kolaylığı (EFF): Makroekonomik ya da yapısal sorunlardan kaynaklanan ve daha uzun süreli ödemeler dengesi sorunlarının çözümü için hazırlanan orta vadeli programları desteklemek için biçimlendirilmiş üç yıllık bir imkandır. Stand- by düzenlemesinde olduğu gibi bunda da performans kriterlerine bağlı taksitlendirme söz konusudur. Geri ödemeler 4 ½ - 7 yıl içinde yapılır. Bu kolaylığın geri ödemesinin 10 yıla kadar uzatılması söz konusu olabilir. EFF'in maksimum miktarı üye ülke kotasının yüzde 300'üdür. Bununla birlikte SBA'da olduğu gibi EFF'de de olağanüstü koşullar için istisnai oranlar uygulanabilmektedir. Bu desteğe uygulanan faiz SBA ile aynıdır.

(c) Ek rezerv imkanı (SRF): Piyasalarda ortaya çıkan ani bir güven kaybının yarattığı geniş kapsamlı ve kısa dönemli dış finansman sorunlarının neden olabileceği ödemeler dengesi sorunlarını önlkemekta kullanılan bir imkandır. Bu imkan Asya krizinden sonra yaratılmıştır. Maksimum geri ödeme süresi 2.5 yıldır. Bu destek türü yüzde 3 - 5 arasında bir ek faiz yükü taşır. SRF'in faizi, IMF'nin basit faiz oranı üzerine ilk yıl için 300 bp, yıl sonunda geri ödenmemişse 12. aydan başlanarak her altı ay için eklenen 50 bp'den oluşur. Bu biçimde eklemeler sonucunda uygulanacak ek faiz tutarı 500 bp'yi geçemez.

(d) Kredi hattı (CCL): SRF, krize maruz kalmış üye ülkeler için kullanılabilecek bir imkandır. CCL ise krize henüz maruz kalmadığı halde piyasalardaki güven bunalımı nedeniyle her an krize maruz kalabilecek üye ülkeler için geliştirilmiştir. CCL'in maksimum tutarı üye ülke kotasının yüzde 300 - 500'ü arasındadır. SRF gibi ek bir faiz yükü taşımakla birlikte bu yük 150 bp'den başlayarak SRF'deki gibi artışlarla en çok 350 bp'ye ulaşır.

(e) Telafi Edici Finansman Kolaylığı (CFF): Dünya piyasalarında ortaya çıkan fiyat değişimleri nedeniyle ihracat gelirlerinde ani düşüşler yaşayan ya da ithal maliyetleri aniden yükselen ülkelere destek olmak için uygulanan bir kolaylıktır. CFF'in maksimum limiti, bir ihraç ürünü söz konusuysa yüzde 45, birden fazla ihraç ürünü söz konusuysa yüzde 55'tir. Bu kolaylık için IMF basit faizi uygulanır, ek faiz söz konusu değildir.

3. IMF’nin, üye ülkelerinn karşılaştığı acil durumlarda acil durum destek politikaları çerçevesinde kullandırdığı imkan Acil Yardım (Emergency Assistance) dır. Doğal afetlere maruz kalmış ülkelere yapılan bir destektir. Üye ülke kotasının yüzde 25'iyle sınırlı olmakla birlikte istisnai olarak bu tutar kotanın yüzde 50'sine çıkarılabilir. Bu kolaylığa IMF basit faiz oranı uygulanır, ek faiz uygulanmaz. 5 yıl içinde geri ödenmesi gerekir.

4. IMF’nin fakir ve yüksek borçlu üye ülkelere borç ve borç servisi düşürme politikaları çerçevesinde kullandırdığı imkan Fakirliği Azaltma ve Büyüme Kolaylığı (PRGF) dır. Düşük gelirli üye ülkeler için uygulanan PRGF imtiyazlı bir destektir. 5.5 - 10 yılda geri ödenmesi gereken bu kolaylığa binde 5 faiz uygulanır.
2002’de yapılan yeni düzenleme ve 1958’de yapılan düzenleme dışarıda tutulursa Türkiye’nin bugüne kadar IMF ile girdiği düzenlemeler aşağıda yer almaktadır: (Miktar ve kullanım sütunları milyon SDR olarak okunmalıdır)

“Miktar” ve “Kullanım” sütunlarını karşılaştırırsak hangi stand by düzenlemelerinin başarılı olduğunu görebiliriz. Eğer iki tutar aynıysa o zaman stand by düzenlemesi amacına ulaşmış demektir. Bu durumda 6 tane stand by olduğu görülüyor. 4 adet iptal edilmiş stand by düzenlemesi olduğunu “İptal” sütunundan görüyoruz. Bunlar başarısız olanlar. 17. Stand by düzenlemesi henüz devam ediyor. O halde: Türkiye, 1960’dan bu yana IMF ile girdiği 17 stand by düzenlemesinden 6 adedini başarıyla tamamlamış, 4 adet düzenleme, koşullara uyulmadığı için iptal edilmiştir. Biri devam etmektedir. Biri de hiç uygulanmamıştır. Geri kalan 6 adedinin “kullanım” tutarları ile “miktar” sütunu arasındaki uyumsuzluklar var. Bunların bir bölümü başarısızlıktan dolayı değil fakat daha fazla kullanıma gereksinim kalmadığı için o aşamada bırakılmış bulunuyor.

IMF İmkanlarının Maliyeti


IMF, üye ülkelere sağladığı destekler için basit faiz uygular. Bu faiz, IMF kaynaklarının maliyet yapısına göre sürekli değişime uğramaktadır. 2002 yılı başında bu oran yüzde 2.78 idi. Buna ek olarak bazı imkanlara duruma göre 150 bp ile 500 bp arasında değişen bir ek faiz uygulanmaktadır. Ayrıca kullanılan imkanın tamamı üzerinden binde 5 servis bedeli ve taahhüt edilen tutar üzerinden alınan taahhüt bedeli vardır. Taahhüt bedeli üye ülke kotasının yüzde 100'üne kadarki tutarlar için 25 bp bunun üzerindeki taahhütlerda kotanın yüzde 100'ünü aşan bölüm için 10 bp dir.

IMF İmkanlarının İşleyiş Biçimi


IMF imkanları genel olarak bir borçlanma değildir. Ödemeler dengesi sıkıntısına giren bir üye ülke kendi parasını verip karşılığında parası güçlü bir başka üye ülkenin parasını almakta ve zamanı gelince bu tutar tekrar değiş tokuşa tabi tutulmaktadır. O nedenle IMF'den imkan kullanan bir ülkenin bir başka ülkenin parasını kullanımına "purchase" geri ödemesine de "repurchase" adı verilmektedir. Bununla birlikte son yıllarda doğrudan borç biçiminde destekler de sağlanabilmektedir.

IMF İmkanlarının Kullanım Limitleri


Rezerv dilimleri politikası çerçevesinde yapılacak kullanım miktarı üye ülkenin rezerv pozisyonuyla ilgilidir.
Kredi dilimi politikası çerçevesinde yapılacak:
  • Stand by düzenlemelerinde kullanım limiti üye ülke kotasının yüzde 100’üdür.
  • Genişletilmiş fon kolaylığı düzenlemesinde maksimum kullanım limiti üye ülke kotasının yüzde 300’üdür.
  • Telafi edici finansman kolaylığında, maruz kalınan sıkıntının çeşidine göre, kullanım limiti üye ülke kotasının maksimum yüzde 45’i ya da 55’idir.
  • Kredi hattı düzenlemesinde maksimum kullanım miktarı, duruma göre değişmek üzere, üye ülke kotasının yüzde 300’ü ile 500’ü arasında değişmektedir.
  • Ek rezerv kolaylığı için bir üst limit bulunmamaktadır. Bu kolaylığın miktarını belirlemeye İcra Direktörleri Kurulu yetkilidir.
Acil durum destek politikaları çerçevesinde sağlanacak imkanlar için maksimum limit üye ülke kotasının yüzde 25’i olmakla birlikte İcra Direktörleri Kurulu bu oranı yüzde 50’ye kadar çıkarmakta yetkilidir.
Fakirliği azaltma ve büyüme kolaylığında bir maksimum limit konulmamıştır.

1994 yılındaki Meksika krizi ve özellikle de 1997 – 98 Asya ve Rusya krizleriyle birlikte IMF, stand by ve süresi uzatılmış fon kolaylığı düzenlemelerinde öngörülen maksimum limitleri aşmaya başlamıştır. Bu limitleri birer gösterge olarak almak daha uygun olacaktır. Krizin büyüklüğü ve bulaşıcılığna göre İcra Direktörleri Kurulu bu limitleri aşabilmektedir.
Bu istisnalara bir örnek olarak vermek gerekirse Türkiye’nin 964 milyon SDR (1.2 milyar dolar) tutarındaki kotasına göre süresi uzatılmış fon kolaylığı çerçevesindeki maksimum limiti 3.6 milyar dolar olduğu halde bu miktar 15 milyar doların üzerine çıkmış ve Türkiye’nin IMF’den kullanımı kotasının yüzde 1,200’ünü aşmıştır.

IMF İmkanlarının Kullanım Koşulları


Rezerv dilimi politikası çerçevesinde sağlanan imkanlar dışında IMF imkanlarının kullanımı öncelikle ilgili üye ülke hükümetinin IMF’ye vereceği niyet mektubu ve bunun üzerine yapılacak düzenlemeye bağlıdır. Eğer programın başlangıcında bir takım ön koşullar ve kriterler söz konusuysa ilk taksidin verilmesi için bunların yerine getirilip getirilmediğine bakılır. İmkanların kullanımında ilk taksitten sonraki taksitler için de programda belli dönemler itibariyle öngörülen performans kriterlerinin yerine getirilip getirilmediği gözetilir. IMF misyonlarının yapacağı gözetimler, bu koşulların yerine getirilip getirilmediğinin saptanması biçiminde yapılır. Eğer koşullar yerine getirilmişse misyon yazacağı raporda bu durumu belirtir ve İcra Direktörleri Kurulu söz konusu taksitin de serbest bırakılmasını kararlaştırır. Koşullar yerine getirilmemişse o zaman misyonun raporunda bu durum yer alır ve IMF Başkanı koşullar yerine getirilinceye kadar o ülke hakkındaki İcra Direktörleri toplantısını askıya alır. Koşulların yerine getirilmesi mümkün görülmüyorsa IMF Başkanı, İcra Direktörleri Kurulu’ndan kalan taksitlerin askıya alınmasını isteyebilir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 3 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 10 Mart 2017 20:57
''Boşver''
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
10 Mart 2017       Mesaj #5
Safi - avatarı
SMD MiSiM

Uluslararası para fonu (International Monetary Fund) [IMF]

Ad:  Uluslararası para fonu5.JPG
Gösterim: 933
Boyut:  40.4 KB

1944 yılında Bretton Woods'da kurulan, uluslararası para sisteminin iyi işlemesine göz kulak olmak ve özellikle de çeşitli kambiyo politikalarını denetlemek (kambiyo istikrarı, paraların konvertibilitesi) ve ödemeler dengesini sağlamakta güçlük çeken ülkelere krediler vermekle görevli uluslararası örgüt.

Merkezi Washington'da bulunan IMF, dünya üzerindeki devletlerin hemen de tümünü bünyesinde toplar (1992’de üye sayısı 155'ti). Yılda bir kez toplanan bir guvernörler meclisi (daimi yürütme kurulu), bir müdür ve bir sekreterden oluşan bir yapısı vardır. Kuruluşa üye olan her devlet, ekonomik gücüne göre bir kota payı yatırır; onun oy ve çekiş hakları bu kotaya göre belirlenir. (Dolayısıyla, İMF'nin politikası en zengin ülkeler, yani ABD, Japonya, Almanya, Büyük Britanya ve Fransa tarafından saptanmaktadır.) Çekiş hakları 1969’da IMF statüsünde yapılan reformdan sonra uluslarası likiditeleri geliştirmek ve uluslararası para ödemelerini kolaylaştırmak için özel çekiş haklarıyla tamamlandı. 1976 Jamaika anlaşmalarından bu yana, özel çekiş hakları uluslararası para sisteminin temeli durumuna geldi.

IMF, üye devletlerin kambiyo politikaları arasında uyum sağlamaya çalışır; üye devletlerin yapabilecekleri devalüasyonlar üzerinde gözetim hakkına sahiptir (devalüasyondan önce ondan izin alınması gerekir); cari kambiyc işlemlerinin karşılaştığı engellerin kaldırılmasını kolaylaştırmak için çaba harcar. Bu amaçları gerçekleştirebilmek için IMF, elinde döviz kaynakları bulundurur. Bir bölümü üye ülkelerin kota paylarından sağlanan bu döviz kaynakları, bazı güvenceler karşılığında ve bazı sınırlar içinde olmak üzere, güç durumda olan bir ülkenin emrine verilir. IMF, istedikleri takdirde devletlere uzmanlar gönderir. En büyük kota payına sahip 5 devletin (Amerika Birleşik Devletleri, Büyük Britanya, Fransa, Almanya, Japonya) 5 daimi temsilcisi ile 2 yıl için seçilen 16 üyeden oluşan yönetim kurulu, bir tür daimi para konferansı sayılır.

Türkiye, IMF ile 27 aralık 1945'te Washington'da yapılan ana sözleşmeyi 19 Şubat 1947 tarihli ve 5016 sayılı yasa uyarınca 11 mart 1947'de kabul ederek kuruluşa üye olmuştur.
Kaynak: Büyük Larousse
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
9 Kasım 2017       Mesaj #6
Avatarı yok
Yasaklı

Uluslararası Para Fonu (IMF)!


Uluslararası para sisteminin temel kuruluşlarından birisi (IMF) Uluslararası Para Fonu'dur. Bu bağlamda sistemin işleyişinin iyi anlaşılabilmesi için IMF'nin faaliyetlerini incelemek gereklidir. IMF, Dünya Bankası ile birlikte, 1944 yılında toplanan Bretton Woods Konferansı'nda kurulmuş ve 1946 yılında faaliyete geçmiştir. Başlıca amaçları, uluslararası para sisteminin düzenli biçimde işlemesini sağlamak, dış ödeme sorunları ağırlaşan ülkelere kısa vadeli kredi açmak ve uluslararası mali kriz sorunlarının yönetimine katkıda bulunmak vs biçiminde özetlenebilir.

IMF, sabit kurlu Bretton Woods Sistemi'nin yürütülmesinden sorumlu bir kurum olarak ortaya çıkmıştı. İlgili sistemin yıkılışından sonra da uluslararası parasal ve mali düzeni sağlamakla ilgili misyonunu sürdürmektedir. IMF'ye üye ülkeler aynı zamanda Dünya Bankası'na da üyedirler. IMF ve Dünya Bankası birbirine çok benzeyen iki finans kuruluşudur. Bunun yanında faaliyet alanları birbirinden farklıdır. IMF, kısa vadeli dış ödeme açıkları durumunda finansman kredisi verir. Dünya Bankası ise uzun vadeli kalkınmaya yönelik projelere kredi sağlar. Türkiye 1947 yılında IMF'ye üye olmuştur. IMF'ye üye ülkelerin dünya ticaretindeki payları yüzde 90'ın üzerindedir.
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
9 Kasım 2017       Mesaj #7
Avatarı yok
Yasaklı

IMF'nin Misyonu!


Uluslararası para ve mali sistemin işleyişinden sorumlu bir kuruluş olan IMF'nin misyonunda zaman içinde artış ve çeşitlenme olmuştur. Bugün itibariyle IMF'nin söz konusu görevlerini şu şekilde sıralamak mümkündür;
  • Ekonomik istikrarsızlık içinde olan ülkelere dış ödeme açıkları için kısa vadeli kredi sağlamak.
  • Uluslararası mali sisteme zarar vermesini önlemek amacıyla üye ülkelerin kur politikalarını gözetlemek ve denetlemek.
  • Mali kriz içine giren ve dolayısıyla ulusal parası yoğun spekülasyona uğrayan ülkelere krizin atlatılması bağlamında mali kaynak sağlamak.
  • Üye ülkelerin uluslararası ticari bankalara veya resmi kuruluşlara olan ve ödenemeyen borçlarının açığa çıkması durumunda sorunun çözümü için taraflar arasında aracılık yapmak, yeni ödeme planları ve borç ödeme anlaşmaları hazırlamak.
  • Dünya bankası ile iş birliği içerisinde üye ülkelerdeki makro ekonomik ve yapısal uyum politikalarına finansal destek sağlamak.
  • Üye ülkelerde dış ticaret ve kambiyo rejimlerinin liberasyonunu özendirici çalışmalarda bulunmak, ilgili konularda üyelere teknik yardım ve eğitim hizmetleri sunmak.
Belirtilen görevlerden uluslararası para sisteminin işleyişi ve dış ödemeler dengesi ile ilgili olanlar, IMF'nin geleneksel fonksiyonlarıdır. Diğer misyonlar zaman içerisinde ekonomik ve mali ihtiyaçların gelişmesi bağlamında ortaya çıkmıştır (yapısal uyum kredileri vs gibi).
Pcderen - avatarı
Pcderen
Kayıtlı Üye
28 Mart 2020       Mesaj #8
Pcderen - avatarı
Kayıtlı Üye
Görev alanı geniş olan örgüte ilişkin birçok farklı tanım varken IMF halk arasında ekonomik sıkıntı çeken ülkelerin borç aldığı uluslararası banka olarak bilinir.

Zaten Uluslararası Para Fonu’nun aldığı kararlar tüm dünyadaki insanları etkilemektedir. 189 üye ülkeye sahip uluslararası kurum, küresel ekonomiyi istikrara kavuşturmak için bu ülkelerle birlikte çalışmaktadır.

Herhangi bir ülke, birkaç gereksinimi karşıladığı sürece IMF’ye katılmak için başvurabilir. Gereksinimlere ekonomisi hakkında bilgi vermesi ve kota aboneliği adı verilen bir miktar para ödemesi dahildir. Buradan IMF hakkında merak ettiğiniz her şeyi öğrenebilirsiniz.

Kota gibi konular IMF’nin en üst düzey karar alma organı konumundaki Guvernörler Kurulu tarafından yapılan yıllık toplantılarda belirlenir.

Kendi tüzüğü, yönetim yapısı ve mali kaynağı olan IMF’nin merkezi ABD’de bulunmaktadır. 150 ülkeden yaklaşık 2.700 personeli vardır. En büyük borçlu ülkeler Arjantin, Ukrayna, Yunanistan, Mısır olarak belirtilirken IMF’nin üye ülkelere kullandırabileceği toplam finansman miktarı 1 trilyon dolardır.

Üye ülkelere mali yardım ve tavsiye sağlayan uluslararası bir kuruluş olan IMF, dünya çapında finansal piyasaların yaratılması ve gelişmekte olan ülkelerin büyümesiyle tamamlayıcı kalıcı bir kurum haline gelmiştir.

Benzer Konular

19 Kasım 2009 / ThinkerBeLL Sosyoloji
28 Kasım 2015 / VerSchL@GeN X-Sözlük
2 Kasım 2006 / virtuecat Taslak Konular
26 Kasım 2012 / ThinkerBeLL Mimarlık
17 Kasım 2014 / yeskaraa Soru-Cevap