Arama

Çölyak Hastalığı

Güncelleme: 11 Kasım 2016 Gösterim: 28.744 Cevap: 8
karayel - avatarı
karayel
Ziyaretçi
6 Eylül 2008       Mesaj #1
karayel - avatarı
Ziyaretçi

ÇÖLYAK HASTALIĞI

Ad:  çölyak1.jpg
Gösterim: 18853
Boyut:  57.1 KB


Sponsorlu Bağlantılar
Bu maddedeki yazılar yalnızca bilgi verme amaçlıdır. Yazılanlar, doktor uyarısı ya da uzman önerisi değildir.

Çölyak hastalığı bağırsaklarda besin maddelerinin sindiriminin ve emiliminin bozulmasına yol açan bir hastalıktır.

Çölyak hastalığı olan insanlar; buğday, arpa, çavdar ve bir dereceye kadar da yulafta da bulunan bir protein olan 'gluten' e karşı hassasiyet gösterirler. Bu kişiler gluten içeren gıdalarla beslendiklerinde ince bağırsaklarında oluşan immunolojik reaksiyonlar sonucu hücrelerde iltihap ve hasar oluşturur. Oluşan bu hasar sonrasında besin maddelerinin sindirimi ve emilimi bozulacağından, ishal ve zamanla vücutta bazı maddelerin eksikliği ortaya çıkar.

Çölyak hastalığı genetik bir hastalıktır ve hastaların yüzde10 kadarında ailede çölyak hastalığı olan başka bireyler vardır. Çift yumurta ikizlerinde yüzde30 oranında görülürken, tek yumurta ikizlerinde görülme oranı yüzde70'tir.

Bazı viral enfeksiyonlar ve stres durumları hastalığın ortaya çıkmasına sebep olabilir. Her yaşta ortaya çıkarsa da 8-12 aylık çocuklarda ve 30-40 yaş aralığında daha sıktır. İleri yaşlarda da ortaya çıkabilmektedir. "Latent" veya "sessiz çölyak" hastalığı ise, bu hastalığa ait tipik bulguların olmadığı fakat kalıtsal yatkınlığı olan hastalar için kullanılan bir terimdir. Bu hastalarda zamanla çölyak hastalığı yerleşir.

Belirtileri nelerdir?

Emilim ve sindirim bozukluğunun derecesine bağlı olarak Çölyak hastalığı çocuklarda ve erişkinlerde farklı belirtilerle kendini gösterir. Çocuklarda gelişme ve büyüme geriliği çölyak hastalığının erken bulgusu olabilir. Karın ağrısı, bulantı, kusma, ishal, huysuzluk, uyuklama, davranış bozuklukları ve okulda başarısızlık görülebilecek diğer belirtilerdir. Bulguların ortaya çıkması ve şiddetlenmesi yıllar sürebilir. Çölyak hastalığı erişkinlerde genellikle 30-40 yaş civarında ortaya çıkarsa da daha ileri yaşlarda da görülebilir. Hastalıklı kişilerde belirtiler iki şekilde kendini gösterir:

Emilim bozukluğuna bağlı olanlar


Besin, mineral ve vitamin eksikliğine bağlı olanlardır.
Hastalarda temel besin kaynakları olan; protein, karbonhidrat ve yağ emilimi bozulmuştur ve en ciddi emilimi bozulan ise yağlardır. Yağ emiliminin bozulması sonucu hastalarda ishal ve şişkinlik şikayetleri ortaya çıkabilir. Karbon hidrat emilim bozukluğu sonucu ise hastalarda laktoz intoleransı ortaya çıkar, bu durum sütlü yiyecekler sonrası hastalarda karın ağrısı ve şişkinlik gibi şikayetlere neden olabilir.
  • Hastalarda beslenme bozukluğu, vitamin ve mineral yetersizliğine bağlı olarak;
  • Zayıflama ve ödem
  • Kansızlık (demir ve B12 vitamin eksikliği)
  • Kemik erimesi (osteoporoz)
  • Kolay çürüme (K vitamin eksikliği)
  • Sinir hasarı =periferik nöropati (B12 ve B1 vitamin eksikliği)
  • Kısırlık (adet bozukluğu, düşükler)
  • Kas güçsüzlüğü (potasyum, magnezyum yetersizliği)
  • Saç dökülmesi
  • İştahsızlıktır.

Teşhis ve tedavisi


Çölyak hastalığından şüphelenildiğinde, ayrıntılı bir muayeneden sonra bazı kan ve dışkı testleri istenir. Kalsiyum, magnezyum, potasyum, protein, kolesterol, B12 vitamini, A vitamini, folik asit ve demir gibi bu hastalıkta vücutta eksilebilecek bazı maddelerin kandaki seviyelerinin ölçülmesi, tam kan sayımının yapılması ve iltihap belirteçlerinin kontrol edilmesi yanında; çölyak hastalığının teşhisinde kullanılan bazı testlerin de yapılması gerekir. Çölyak hastalığının tanısında mutlaka yapılması gereken bir diğer inceleme, ince bağırsak mukoza biyopsisidir. Özellikle belirgin kilo kaybı, karın ağrısı, kansızlık, gece terlemeleri ve kanama gibi bulguları olan hastalarda bu incelemelerin yapılması ve gerektiğinde bilgisayarlı batın tomografisi gibi başka görüntüleme yöntemlerine başvurulması gerekebilir. Erken dönemde teşhis edilmediğinde çölyak hastalığı ciddi problemlere yol açabilir. Yukarıda tarif edilen bulgulara benzer şikayetleri veya ailesinde çölyak hastalığı öyküsü olanların bir iç hastalıkları uzmanı veya gastroenteroloji uzmanına başvurmaları gerekir. Çölyak hastalığı olanların yüzde10 kadarında; anne, baba, kardeş veya çocuklarında da aynı hastalık görülebilir. Gebelik döneminde kansızlığı belirgin ölçüde şiddetlenen kadınların çölyak hastalığı yönünden araştırılması gerekir.

Çölyak hastalığında tedavinin temelini sıkı bir glutensiz diyet uygulanması oluşturur. Bu amaçla gluten içeren tahıl ürünleri (buğday, arpa ve çavdar) kullanılarak yapılan gıda maddelerinin kesinlikle yenmemesi gerekir. Pirinç, mısır, patates ve soya unundan yapılmış ürünler yenilebilir. Meyve, sebze, yumurta ve et ürünlerinin yenmesinde sakınca yoktur.

Gluten içermeyen bir diyetin uygulanması normal beslenmeye göre daha pahalı, güç ve sıkıcı olabilir. Bu nedenle kesin tanı konulmadan bu tür bir diyetin uygulanması tavsiye edilmez. Bu hastalarda laktoz eksikliği (laktoz intoleransı) de olabildiğinden başlangıçta süt ve sütlü gıdaların alınmaması önerilir.

Glutensiz diyete başlanmasından günler sonra şikayetlerde azalma görülmeye başlar. Şikayetlerin tamamıyla ortadan kalkmasına rağmen bağırsak mukozasının tamam olarak iyileşmesi bazen 2 yıl kadar sürebilirse de bağırsak mukozasındaki iyileşme genellikle 3-6 ay içinde gerçekleşir.

Çölyak hastalığında ilaç tedavisi yoktur


Sıkı bir glutensiz diyet uygulayan hastalarda hastalık genelde iyi bir gidiş gösterir. Tedavi edilmeyen vakalarda uzun dönemde (20-30 yıl) ortaya çıkabilecek ciddi bir hastalıklar arasında; ince bağırsak lenfoması, ince bağırsak ülserleri ve kollajenöz çölyak hastalığı sayılabilir. Sıkı diyet ile kansere dönüşüm engellenebilir.

ÖNEMLİ NOKTALAR
  • Ekmeksiz bir hayat kolay değil. Toplumun beslenme alışkanlıklarının ötesinde zor bir yaşam biçimi. Çölyak hastası, restoran, pastane ve kafelerde yemek yiyemez. Yediği her gıdayı sorgulamak ve çoğu kez katıldığı davetlere, özel yiyeceklerini beraberinde götürmek zorunda. Hayatını kâbusa çeviren tüm damak sınırlamalarına rağmen sosyal yaşamını kolaylaştırıcı önlemleri almalıdır. İlk adım, glutensiz ama sağlıklı bir beslenme alışkanlığı olmalı ve bunu bir yaşam biçimi haline getirmelidir.
  • Sınırlamalara rağmen iyi düzenlenmiş bir diyetle hem çok çeşitli gıdaları yiyebilir hem de günlük ihtiyacı olan tüm besinsel değerleri alabilir.
  • Buğday, arpa, yulaf ve çavdar yerine pirinç, patates, nohut, mercimek, kestane, soya, fasulye, fındık gibi besinleri ve bu besinlerden elde edilen un ve nişastaları tercih etmeliler. Kuruyemişleri özellikle de ceviz, fındık, incir ve kuru üzümü sofradan eksik etmemeli.
  • Gluten, gıda sanayinde kıvam verici, koyulaştırıcı ve yapıştırıcı katkı maddesi olarak kullanılıyor. Bu nedenle etiketinde 'glutensiz' ibaresi olan tüm gıdaları çölyak hastaları yiyebilir. Kullanılan gıdalarda gluteni araştırmak çölyak hastaları için doğal bir alışkanlık haline gelmeli.
  • Karaağaç ve kavunağacı bitkisinin çayları yararlı olabilir. 1 tutam bitki sıcak suda 5 dakika bekletilip süzülür. Balla tatlandırılıp sıcak veya ılık olarak günde 1-2 fincan içilebilir.
  • Dışarıda özendikleri poğaça, ekmek, bisküvi gibi yiyecekleri evde kendileri uygun malzemelerle hazırlayabilirler. Örneğin; beşamel ya da et sosları nişasta veya mısır unu ile koyulaştırılabilir. İstanbul Halk Ekmek'in ürettiği ve halk ekmek büfelerinde satışa sunduğu 'Özel diyet nişasta ekmeği' ekmek yerine geçebilir. Piyasada satılan glutensiz ürünlerle değişik tatlılar hazırlanabilir.
  • Tıpkı beslenme gibi yaşam tarzı da düzenli olmalı. Yeterli uyuyup bol bol egzersiz yapmalılar.
  • Dengeli bir beslenme alışkanlığını izlerken doktora danışarak vitamin ve mineral (özellikle demir) içerikli takviye almalılar.
  • Dİyet düzenlİ yapIlmazsa Gluten, çölyak hastaları için öldürücü bir zehirdir. Sürekli diyet uygulandığı halde arada bir glutenli gıdaları tüketmek çölyaklılar için vahim sonuçlar doğurabiliyor. Örneğin, arada yapılan kaçamaklar bağırsak kanseri, yutak kanseri, ağız içi tümörler, osteoporoz, diyabet, şizofreni, küçük çocuklarda büyüme geriliği gibi hastalıklara neden olabiliyor.
Ancak bağırsakları aşırı derecede zarar görmüş bazı çölyak vakalarında sürekli glutensiz diyet iyileşme için yeterli olmayabiliyor. Bu durumda bağırsaklar çalışamadığı için vücut için gerekli besinler damar yoluyla veriliyor.


Prof. Dr. Yavuz Baykal
Memorial Hastanesi İç Hastalıkları Bölüm Koordinatörü

Son düzenleyen Safi; 11 Kasım 2016 22:10
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
11 Kasım 2008       Mesaj #2
Safi - avatarı
SMD MiSiM

Çölyak hastalığı nedir ve nasıl ortaya çıkar?


İncebağırsak besinlerin sindiriminin ve emiliminin gerçekleştiği hayati bir organdır. İnce barsağın uzunluğu 4,5m (4-5,5m) kadar olup bunun % 40′ ı duodenum ve jejunum, % 60 ‘ı da ileum olarak adlandırılan ince barsak kısımları tarafından oluşturulur. İncebağırsağın emilim yüzeyi yaklaşık 200-300m2 kadardır. Emilim yüzeyi alanındaki bu genişlik barsakların iç yüzeyini döşeyen mukaza kıvrımları ve villüs ve mikrovilüsler olarak adlandırılan ve mikroskop altında görülebilen milyonlarca çıkıntı sayesinde oluşturulur. Villuslar incebağırsağın boşluğuna doğru çıkıntı yapan uzantılardır, mikrovillüsler ise enterosit olarak adlandırılan barsak hücrelerinin, yaklaşık 1 mikron uzunluğunda ve 0.1 µm çapında olan ve ancak mikroskopla görülebilen uzantılarıdır (mikron milimetrenin bindebiridir). İncebağırsakta emilim villuslarda meydana gelir.
Sponsorlu Bağlantılar
Ad:  1.JPG
Gösterim: 2854
Boyut:  67.5 KB
Gluten enteropatisi olarak ta bilinen Çölyak hastalığı (Celiac disease, Celiac sprue, nontropical sprue) sindirilmiş gıdalardaki besin maddelerinin barsaklardan emiliminin bozulmasına yol açan bir hastalıktır. Çölyak hastalığı olan insanlar buğday, arpa, çavdar ve bir dereceye kadar da yulafta bulunan bir protein olan ‘gluten’ e karşı hassasiyet gösterirler. Glutenin esas olarak reaksiyon oluşturan maddesi gliadin dir. Bu kişiler gluten içeren gıdalarla beslendiklerinde ince barsakların iç yüzeyini örten hücrelerden oluşmuş olan ve mukoza diye adlandırılan kısımda meydana gelen immunolojik reaksiyonlar sonucunda bu bölgede bulunan emici hücrelerde harabiyet oluşur (İmmunolojik reaksiyon; Vücudun bağışıklık sistemi tarafından oluşturulan bir tür iltihabi reaksiyon). Oluşan bu hasarlanma sonrasında vücut için gerekli olan besin maddelerinin sindirimi ve emilimi bozulacağından, ishal ve zamanla barsaklardan emilemeyen maddelerin eksikliği başlar. Bu nedenle Çölyak hastalığı emilim bozukluğu ile giden barsak hastalıkları arasında sınıflandırılır. Çölyak hastalığı olan insanlar glutensiz diyetle beslendiklerinde barsaklarında oluşan harabiyet düzelir, ancak tekrar glutenli gıdaları tüketmeye başlamaları halinde hastalığın bulguları yeniden ortaya çıkar.

[Bağırsak mukozasında epitel altında yer alan ve lamina propria olarak adlandırılan bölgede glutene duyarlı CD4+ T lenfositlerinin HLA-DQ2 ve HLA-DQ8 moleküllerince sunulan glutenle ve doku transglutaminazı (TG2) tarafından modifiye edilmiş olan gliadinle (deamine gliadin) karşılaşması sonrasında immunolojk reaksiyon başlar. Glutaminin TG2 tarfından glutamine deaminasyonu negatif yükü artırarak peptidin HLA-DQ2 ve HLA-DQ8 e afinitesini artırır. Glutene maruz kalınması durumunda plazma hücreleri tarafından doku transglutaminazına (IgA TG2) ve deamine gliadin peptide karşı antikorlar (IgA-DGP ve IgG-DGP) oluşturulur].

Çölyak hastalığı genetik bir hastalıktır, bu hastalığın oluşmasına yol açan bozuk genler aile içinde geçiş gösterebilir. Hastaların % 10 kadarında ailede çölyak hastalığı olan başka bireyler bulunur. Cerrahi girişimler, hamilelik, doğum yapma, bazı viral enfeksiyonlar ve şiddetli ruhi sıkıntılar hastalığın ortaya çıkmasına sebep olabilir. Zencilerde ve Asya kökenlilerde daha nadir görülür. Her yaşta ortaya çıkabilmesine rağmen 8-12 aylık çocuklarda ve 30-40 yaş aralığında daha sık görülmektedir.

Çölyak hastalığının gerçek sıklığı bilinmemektedir. Hastalığın giderek artan sıklıkta akla gelmesi ve teşhisde kullanılan testlerin yaygınlaşması hastalığın eskiye nazaran daha sık görülür olmasından sorumlu olabilir. Hastalık en sık olarak kuzey Avrupa ve Kuzey Amerika’da yaşayan insanlarda görülmektedir. Bu bölgelerde yaşayan her 100-150 kişiden birinde çölyak hastalığı bulunmaktadır. Ülkemizdeki görülme sıklığının 1/300 olduğu düşünülmektedir. Birinci derece akrabasında çölyak hastalığı olanlarda (%10) ve biri hasta olan eş yumurta ikizlerinin diğerinde (%75) hastalığın görülme sıklığının artmış olması çölyak hastalığının genetik öğesini güçlendirmektedir.

Çölyak hastalığının nedeni nedir?


Çölyak hastalığı vücutta immunolojik cevabı tetikleyen çevresel (gluten) ve genetik faktörlerin birlikte rol oynaması sonucunda ortaya çıkar. Yani çölyak hastalığın oluşması için hem genetik yatkınlık hem de bir çevresel faktör olan glutenle temas gereklidir. Çölyak hastalığı olan bir kişi gluten içeren bir gıda ile beslendiğinde bağışıklık siseminin bu maddeyi yabancı bir madde olarak kabul etmesi sonucunda (bir tür allerji) vücudun bağışıklık sistemi aracılığı ile bu maddeye karşı antikor olarak adlandırılan bazı maddeler üretmeye başlar (Anti-gliadin antikorlar gibi). Gliadine karşı reaktif hale gelen bağışıklık sistemi hücrelerin (lenfositler) gliadinle karşılaşması sonucunda ortaya çıkan immunolojik reaksiyonun esas olarak oluştuğu yer ince barsak mukozası olduğundan bu reaksiyon sonrasında ince barsak mukozasında emilim bozukluğu ile sonuçlanan bir hasarlanma oluşur.

Çölyak hastalığı olan insanların kanında anti-gliadin antikorlar dışında iki tür antikor daha bulur. Anti-gliadin antikorların aksine bu antikorlar kişinin kendi dokularına karşı oluşmuş antikorlardır. Bunlardan biri ince barsağın iç yüzeyini döşeyen emici hücrelerin (enterositler) yapısında bulunan bir maddeye karşı oluşan ‘anti-endomysial antikorlar’, diğeri de hücrede bulunan bir enzime karşı oluşmuş olan ‘anti-transglutaminaz antikorlar’ dır. Bu antikorların varlığı çölyak hastalığının oluşumunda otoimmunitenin rol oynadığını göstermektedir.
(Otoimmunite: Vücuttaki bağışıklık sisteminin vücudun kendi yapısındaki oluşumları hasarlamaya, yok etmeye çalışması- bir tür kendini tanıma kusuru) takoz

Çölyak hastalığının belirtileri nelerdir?


Çölyak hastalığı çocuklarda ve erişkinlerde farklı belirtilerle kendini gösterir. Çocuklarda gelişme ve büyüme geriliği, boy kısalığı, çölyak hastalığının erken bulgusu olabilir. Karın ağrısı, bulantı, kusma, ishal, huysuzluk, davranış bozuklukları ve okulda başarısızlık görülebilecek diğer belirtilerdir. Bulguların ortaya çıkması ve şiddetlenmesi yıllar sürebilir. Genellikle adolesan döneminde bulguların şiddetinde kısmen de olsa bir azalma görülür. Çölyak hastalığı erişkinlerde genellikle 30-40 yaş civarında ortaya çıkmakla birlikte daha ileri yaşlarda da görülebilir. Özellikle yağlı gıdaların alınmasından sonra belirginleşen ishal, karında gaz ve rahatsızlık hissi, karın ağrıları, iştahı iyi olduğu halde kilo alamama, kilo kaybı, çabuk yorulma, yorgunluk ve eklem ağrıları, osteoporoz,nöropati, ataksi (dengesizlik), depresyon, erişkin yaşta ortaya çıkan çölyak hastalığın başlıca bulgularıdır. Bazı çölyak hastalarında yıllarca aralıklı ishal ve hazımsızlık dışında başka bir bulgu olmayabilir. Bazı hastalar uzun yıllar irritabl barsak hastalığı tanısıyla izlenmiş olabilirler. Kadınlarda adet bozuklukları, hamile kalamama, erkeklerde cinsel güçte azalma çölyak hastalığında nadir de olsa görülebilecek diğer belirtilerdir. Bazı hastalarda ishal vb. gibi bir sindirim sistemine ait bir belirti olmaksızın, hastalık sadece demir eksikliği ve buna bağlı bir kansızlık tablosuyla kendini gösterebilir. Gebelik döneminde kansızlığı belirgin ölçüde şiddetlenen kadınlar çölyak hastalığı yönünden araştırılmalıdır. Bazı hastalarda karaciğer fonksiyon testlerinde bozulma görülebilir. Nedeni saptanamayan karaciğer fonksiyon test bozukluklarında çölyak hastalığı da akla gelmelidir. Olguların %3-5 kadarında hastalık bir taram sırasında tesadüfen saptanır (sessiz çölyak hastalığı). Kan testleri pozitif olduğu halde ince bağırsak biyopsileri normal olan veya hafif değişiklikler gösteren olgulardaki hastalık ‘potansiyel çölyak hastalığı’ olarak adlandırılır.Bu olguların ilerki yıllarda tipik hastalık gelişme ihtimali nedeniyle takip edilmeleri gerekir.

Çölyak hastalığı tedavi edilmediğinde ince barsaklardaki emilim bozukluğu nedeniyle zamanla vücutta vitamin, mineral ve diğer besin maddelerinin eksikliği ortaya çıkar. Bunlar arasında özellikle demir, folik asit ve B12 vitamini eksikliği sonucunda değişik şiddetlerde olabilen kansızlık (anemi) en sık görülen bulgulardan biridir. Bunun yanında D vitamini ve kalsiyum emiliminin bozulması sonucunda kalsiyum seviyesinde azalma, kemik erimeleri ve kırılmaları, A vitamini eksikliğine bağlı görme bozuklukları ve cilt problemleri, B vitamini türevlerinin eksikliğine bağlı denge bozukluğu ve his kusurları gibi sinir sistemine ait problemler, K vitamini eksikliğine bağlı pıhtılaşma bozuklukları ve kanamalar, sodyum, potasyum ve magnezyum gibi elektrolitlerin eksikliğine bağlı kas güçsüzlükleri ve protein (albumin ve diğer proteinler ) eksikliğine bağlı bacak ödemleri ve bağışıklık sisteminde zayıflama ortaya çıkabilecek diğer bulgulardır.
Çölyak hastalığında görülebilecek başka bir rahatsızlık da su çiçeğine benzer bir görünümü olan, daha çok sırtta, alt ve üst ekstremitelerde ve kalçalarda kaşıntılı, döküntülü ve su toplayan lezyonlarla ortaya çıkan ve dermatitis herpetiformis olarak adlandırılan bir cilt hastalığıdır. Ayrıca bazı romatizmal hastalıklar, tiroid bezi hastalıkları (Hashimato hastalığı) ve böbreküstü bezi hastalıkları (Addison hastalığı), psöriasis (sedef) gibi cilt hastalıkları, mikroskopik kolit gibi bağırsak hastalıkları çölyak hastalığı ile birlikte bulunabilir.


Çölyak hastalığı nasıl teşhis edilir?


Çölyak hastalığından şüphelenildiğinde doktorunuz ayrıntılı bir beden muayenesinden sonra sizden bazı kan ve dışkı testleri isteyecektir. Kalsiyum, magnezyum, potasyum, protein (albumin, immun globulinler ve pıhtılaşma faktörleri), kolesterol, B12 vitamini, A vitamini, folik asit ve demir gibi bu hastalıkta vücutta eksilebilecek bazı maddelerin kandaki seviyelerinin ölçülmesi ve dışkı analizi yanında çölyak hastalığının teşhisinde kullanılan bazı yan testlerinin de (serolojik testler) mutlaka yapılması gerekir. Anti-endomysial antikor (EMA), anti-tissue transglutaminaz antikor (a-TTG), anti-deaminegliadin antikor (DGP) ve anti-retikülin antikorlar günümüzde çölyak hastalığının teşhisinde kullanılmakta olan serolojik testlerdir. Bu serolojik testlerin hastalığın tanısındaki duyarlılıkları yüksektir (%80-95). Tüm antikorların IgA ve IgG alt tipleri mevcut olup tanıda önemli olan IgA alt tiplerinin pozitif olmasıdır. IgA eksikliği olan bireylerde bu testler yanlış negatif çıkabilir. Genel olarak toplumun %0,2 sinde IgA eksikliği varken çölyak hastalığı olan hastaların %2 sinde IgA eksikliği bulunur. IgA eksikliği olan hastalarda IgG tipi antikorların pozitifliği dikkate alınmalıdır. Çölyak hastalığında olguların %6-22 sinde serolojik testler negatif olabilir. Bu hastalarda ayırıcı tanı amacıyla mutlaka endoskopik biyopsi yapılmalıdır.

Çölyak hastalığının teşhisinde mutlaka yapılması gereken bir diğer inceleme endoskop yardımı ile ince bağırsağın 40cm lik ilk kısmı olan duodenumdan doku örneği alınmasıdır. Bu işlem için yapılacak girişim normal gastroskopiden farklı değildir (Bkz. Endoskopi). Biyopsi olmazsa olmaz tanı yöntemidir ve serolojik testler tanı amacıyla biyopsinin yerini tutamaz. Endoskopi sırasında ince barsak mukozasındaki yapısal değişikliklerin görülmesi de mümkün olmaktadır. Alınan doku örneğinin özel yöntemlerle boyandıktan sonra mikroskop altında incelenerek bu hastalığa ait olabilecek bulguların görülmesi hem çölyak hastalığının kesin teşhisi hem de bu hastalıkla karışabilecek lenfoma gibi başka hastalıkların ayırımı için kesinlikle gereklidir. Çölyak hstalığında bağırsaktaki tutulum yama tarzında olabileceğinden bağırsağın farklı bölgelerinden olmak üzere en az dört biyopsi alınması tavsiye edilir.Dört veya daha fazla sayıda biyopsi alınması tanı koyulma şansını iki kat artırmaktadır. Serolojik testleri pozitif olduğu halde histopatolojik incelemede normal bulgular saptanan hastalarda daha çok sayıda ve daha distaldeki incebağırsak segmentlerinden (jejunum) biyopsi alınmalıdır. Endoskopi yaptırmak istemeyen hastalarda serum antikorlarının pozitifliği ve kapsül endoskopi tanıda yardımcı olabilir. Kapsül endoskopide duodenum mukozasında oluşan ve scalloping olarak adlandırılan ince granüler yapının görülmesi tanıda yardımcı olur.
Ad:  2.JPG
Gösterim: 2894
Boyut:  26.5 KB
Normal insanda ve çölyak hastalığında (sağdaki resim) ince barsakların endoskopik görünümü. Çölyak hastalığında bağırsak mukozasındaki ince granüler yapı (scalloping) görülmekte.
Ad:  3.JPG
Gösterim: 2463
Boyut:  19.3 KB

Çölyak hastalığında histopatolojik bulgular:


Alınan biyopsi örneklerinin incelenmesinde total veya subtotal villüs atrofisi, kript hipertofisi (vilüs / kript oranının 3/1 in altına inmesi), epitel hücrelerinde kısalma, küntleşme ve hücre çekirdiğinde bazal polarite kaybı ve villüs epiteli içindeki lenfosit sayısında artış görülür. (Epitel hücresi içindeki lenfosit, IEL; Intra Epitelial Lypmhocytes, mikroskopta 2 kriptteki 50 şer hücre veya 5 kriptteki 20 şer epitel hücresi içindeki lenfositler sayılarak 100 epitel hücresi içindeki toplam lenfosit sayısı hesaplanır. Çölyak hastalığı tanısı için >25 IEL/100 epitel hücresi olmalıdır). Marsh evreleme sistemi histopatolojik bulguların şiddetine göre oluşturulmuş bir sistem olup birçok klinikçe kullanılmaktadır (Aşağıdaki şekile bakınız). Epitel altında bulunan ve lamina propria olarak adlandırılan tabakada lenfositler, plazma hücreleri, eozinofiller ve seyrek olarak ta nötrofiller bulunabilir. Plazma hücrelerinin yokluğu immun yetersizliği (Common variable inmmun deficiency), kriptit ve kript apsesi varlığı ise çölyak hastalığı dışındaki diğer patolojileri düşündürür. Bazı hastalarda serolojik testler pozitif olduğu ve IEL sayısı 25 in üzerinde bulunduğu halde villüs atrofisi bulunmayabilir. Bu vakalarda glutensiz diyete cevap alınması ve HLA testleri tanıyı destekler. Bu tür hallerde bağırsak epitelinde lenfosit artışı ile giden ve ‘lenfositik duodenozis’ olarak adlandırılan patolojilerin de ayırıcı tanıda düşünülmesi gerekir. Lenfositik duodenoziste mukozal arşitektür korunduğu halde IEL sayısı >25/100 epitel dir, nadiren bazı vakalarda kısmi villüs atrofisi de bulunabilir, ancak kript hiperplazisi görülmez. Çölyak hastaları dışındaki popülasyonun %3,8 kadarında lenfositik duodenozis bulunabilmektedir. Lenfositik duodenozisle birlikte bulunabilecek hastalıklar aşağıda sıralanmıştır;
  • İmmun hastalıklar: Common variable immun deficiency syndrome, glomerulonefrit, hipogamaglobulinemi, IgA eksikliği
  • Otoimmun hastalıklar (Bu hastalarda birilikte çölyak hastalığı da bulunabilir): Otoimmun enteropati, Graves hastalığı, hemolitik anemiler, Hashimato tiroiditi, multipl skleroz, psöriazis, romatoid artrit, Sjögren sendromu, sistemik lupus, timoma ile birlikte olan otoimmun enteropati, tip-1 diabetes mellitus
  • Nongluten protein intoleransı: Çölyak dışı gluten duyarlılığı, protein intoleransı (inek sütü, soya, yumurta, yer fıstığı vb)
  • Enfeksiyonlar: AIDS, giardiasis, cryptosporidium, Helicobacter pylori gastriti, incebağırsakta aşırı bakteri çoğalımı (bacterial overgrowth), tropikal sprue, viral enfeksiyonlar, Whipple hastalığı
  • İlaçlar: Kemoterapi, NSAEİ (nonsteroidal antiinflamatuar ilaçlar), olmesartan, mycophenolate mofetil
  • Neoplaziler: Enteropathy associated T cell lymphoma, immunoproliferative small intestinal disease, tip-2 refrakter çölyak hastalığı
  • Diğer: Abetelipoproteinemi, kollajenöz kolit, kollajenöz duodenit, Crohn hastalığı, eozinofilik gastroenterit, mikroskopik kolit, radyasyon enteriti, kronik incebağırsak iskemisi (bağırsağın kanlanmasında bozukluk)
Tanıda güçlük olan olgularda bazı doku antijenlerinin araştırılması teşhiste yardımcı olabilir. Çölyak hastalığında HLA-DR3 DQ2 doku gurubu ile kuvvetli bir birliktelik söz konusudur (>%90). Hastaların geri kalan bölümünün önemli bir kısmında da HLA-DR4 DQ8 pozitifliği bulunur. Bu doku guruplarının genel toplumda sık görülmesi nedeniyle (HLA-DQ2 %0-40, HLA-DQ8 %0-20) tanıdaki değerleri ve pozitif öngörü değerleri sınırlıdır. Çölyak hastalarının %1 den azında DQ2 ve DQ8 negatif bulunur. Çölyak hastalığından şüphelenildiği halde glutensiz diyete yanıt alınamayan hastalarda HLA genotiplemesi tanıda yardımcı olur. Negatif sonuç alındığında büyük olasılıkla olgunun bir çölyak hastalığı olmadığı söylenebilir.

Teşhiste kullanılabilecek diğer yöntemler baryumlu ince barsak filmi çekilmesi ve ince barsakların kapsül endoskopi veya enteroskopi ile görüntülenmesidir. Ancak bu yöntemler endoskopik biyopsinin yerini tutamaz. Özellikle belirgin kilo kaybı, karın ağrısı, kansızlık, gece terelemeleri ve sindirim sistemi kanaması gibi belirtileri olan hastalarda bu incelemelerin biri veya birkaçının yapılması ve gerektiğinde bilgisayarlı batın tomografisi gibi başka görüntüleme yöntemlerine başvurulması gerekebilir.
Ad:  4.JPG
Gösterim: 2695
Boyut:  50.7 KB
Normal insanda (solda) ve çölyak hastalığında (sağda) incebarsaklarda fırçamsı yapının mikroskopta görünümü. Çölyak hastalığında fırçamsı yapının (villüslerin) silindiğine dikkat ediniz.
Ad:  5.JPG
Gösterim: 2861
Boyut:  44.6 KB

Çölyak hastalığı nasıl tedavi edilmelidir?


Erken dönemde teşhis edilmediğinde çölyak hastalığı ciddi problemlere yol açabilir. Yukarıda tarif edilen bulgulara benzer şikayetleri ve/veya ailesinde çölyak hastalığı öyküsü olanların bir gastroenteroloğa başvurmaları gerekir. Çölyak hastalığı ailevi geçiş gösterdiğinden hastaların yakınlarının da, en azından serolojik testlerle, incelenmesi uygun olacaktır. Çölyak hastalığı olanların %10 kadarında anne, baba, kardeş veya çocuklarında da aynı hastalık görülebilmektedir.

Çölyak hastalığında tedavinin temelini sıkı bir glutensiz diyet uygulanması oluşturur. Bu amaçla gluten içeren tahıl ürünleri (buğday, arpa ve çavdar) kullanılarak yapılan gıda maddelerinin kesinlikle yenmemesi gerekir. Glutenle bulaşmamış yulaf tüketilebilir ancak genellikle içinde buğday parçacıkları bulunabileceğinden, en azından hastalığın erken dönemlerinde, yulaf da yenmemelidir. Yulaf eriyebilir fiber içerdiğinden kan şekerini düşürmesi ve insüline cevabı artırması nedeniyle tüketilmesi tavsiye edilen bir tahıl türüdür. Pirinç, mısır, patates ve soya unundan yapılmış ürünler yenebilir. Normal un yerine pirinç unu veya mısır unu ve bunlardan yapılan hamur işleri tercih edilmelidir. Mısır şurubu, sos vb. yapımında kıvam artırıcı olarak kullanılabilir. Bu hastalarda laktaz eksikliği (laktoz intoleransı) de olabildiğinden başlangıçta süt ve sütlü gıdaların alınmaması tavsiye edilmelidir.

Meyve, sebze, yumurta ve et ürünlerinin yenmesinde sakınca yoktur ancak sosların hazırlanmasında buğday unu kullanılmamalıdır. Alkollü içecekler ve meyva suları aşırıya kaçılmamak şartıyla içilebilir. Bira ve viski az miktarda tolere edilebilir ancak şikayetleri başlatıyorsa içilmemelidir. Gluten içermeyen bir diyetin uygulanması normal beslenmeye göre pahalı, güç ve sıkıcı olduğundan kesin teşhis konulmadan bu tür bir diyetin uygulanması tavsiye edilmemelidir.

Günümüzde çölyak hastaları için hazırlanmış çeşitli gıda ürünleri marketlerden kolaylıkla temin edilebilmektedir. Alınan gıdaların etiketleri dikkatle okunmalı ve gluten içeren bir gıda maddesi içerip içermediği araştırılmadan çölyak hastasına verilmemelidir. Piyasada satılmakta olan ve gluten içermediği sanılan birçok üründe (salata sosları, hazır pudingler vb.) gluten bulunabilmektedir. Sıkı diyet uygulayan bir çölyak hastasının günün birinde glutenle tekrar karşılaşması (gluten challenge) ciddi tablolara yol açabileceğinden bu durum özellikle önemlidir. Marketlerde satılan ve üzerinde glutensiz ibaresi bulunan gıda ürünlerindeki kabul edilebilir gluten miktarının 100ppm (1/4mg/kg) ın altında olması gerekir (ppm: parts per million). CAC a göre (Codex Alimentarius Comission of WHO) glutensiz ürünlerdeki gluten miktarının 20ppm in üzerinde olmaması gerekir, ki bu miktarda glutenin çölyak hastaları için güvenli olduğu kabul edilir. Bu seviye aynı zamanda FDA (Amerikan ilaç ve gıda denetim komitesi, food and drug administration) tarafından da güvenli kabul edilen seviyedir. Yapılan araştırmalar çölyak hastalığında günde 10mg dan az gluten alımının bağırsak mukozasında bir toksik etki oluşturmadığını göstermiştir (2 dilim ekmek >3g dan fazla gluten içerir). Günde 10-100mg gluten tüketiminin çölyak hastalarında güvenli olduğu kabul edilir.Günde 500mg ve üzerindeki miktarda gluten alımında bağırsak mukozasında hasarlanma oluşması kaçınılmazdır.

Glutensiz diyete başlanmasından günler sonra şikayetlerde azalma görülmeye başlar. Klinik iyileşme genellikle 3-6 ay içinde gerçekleşir. Şikayetlerin tamamen ortadan kalkmasına rağmen barsak mukozasının tamamiyle iyileşmesi bazen 2 yıl kadar uzun bir süre alabilir. Çölyak hastalığında ilaç tedavisi yoktur. Glutensiz diyete cevap vermeyen hastalarda kortikosteroid tedavisi denenebilir. Sıkı bir glutensiz diyet uygulayan hastalarda hastalık genelde iyi bir gidiş gösterir. Tedavi edilmeyen hastalarda barsaklardaki emilim bozukluğunun devam etmesine bağlı yukarıda anlatılan bulgular devam edecektir. Tedaviye cevap vermeyen vakalarda ince barsakların lenfoma gibi başka hastalıklarının araştırılması gerekir.

Çölyak hastalığında osteoporoz (kemik erimesi) ve fraktür (kırık) riski artmış olduğundan hastaların kalsiyum, magnezyum, D vitamini ve parathormon (PTH) seviyeleri düzenli aralıklarla takip edilmeli ve 2-3 yılda bir kemik yoğunluğu ölçümü yapılmalıdır. Oral kalsiyum alımı en az 1000mg/gün olmalı, D vitamini eksiği düzeltilmelidir. Hiposplenizm (dalak fonksiyonlarının azalması) nedeniyle çölyak hastalarında kapsüllü bakterilere bağlı enfeksiyon riski artmış olduğundan hastaların pnömokok, hemofilius ve meningokok lara karşı aşılanması önerilebilir. Çölyak hastalarının hepatit B aşılamasına yetersiz yanıt verebileceği unutulmamalıdır.Vitamin ve mineral eksikliği saptanan hastalarda uygun preparatlarla eksiklik giderilmelidir.

Tedavi edilmeyen çölyak hastalarında uzun dönemde ortaya çıkabilecek ciddi hastalıklar ince barsak adenokanseri ve bir tür ince barsak tümörü olan ve lenfoma olarak adlandırılan bir hastalıktır. Çölyak hastalığı olanlarda incebarsak kanseri ve lenfoması görülme sıklığı normal bireylere göre üç misli daha fazladır. Sıkı diyet uygulanan vakalarda lenfomaya dönüşüm engellenebilmektedir. Lenfoma gelişen vakalarda kemoterapi gerekebilir.

Tedaviye cevapsız çölyak hastalığı


Glutensiz diyet uygulamasına rağmen çölyak hastalarının %4-30 unda hastalık belirtileri devam eder veya nükseder. Bu durum tedaviye cevap vermeyen (veya yeterince cevap vermeyen) çölyak hastalığı olarak değerlendirilir. Tanı öncesinde bu hastaların uyguladıkları diyet ve diyete uyum bakımından kontrol edilmesi gerekir. Bu konuda uzman bir diyetisyenden yardım alınması tavsiye edilmelidir. Tedaviye cevapsız vakalarda diyete uyumda bir problem yoksa ince bağırsaklardan örnek alınarak hastalık bulguları kontrol edilmelidir. Karın ağrısı, ateş, bağırsak tıkanıklığı bulguları, kansızlık, sindirim sistemi kanaması ve açıklanamayan kilo kaybı olan hastalarda radyolojik ve endoskopik yöntemlerle ince bağırsaklar görüntülenerek incelenmelidir. İncebağırsaklardan alınan örneklerde çölyak hastalığı bulguları saptanmıyorsa hastadaki semptomların başka bir patolojiye bağlı olabileceği düşünülmelidir. Tedaviye cevap vermeyen olgular üç ana gurupta incelenebilir
  1. Glutensiz diyete uyumsuzluk. En sık görülen neden budur.
  2. Daha önceden varolan ve çölyak hastalığına benzer semptomların oluşmasına neden olan başka hastalıkların varlığı (İrritabl bağırsak hastalığı veya kansızlığa neden olmuş bir kolon kanseri vs.)
  3. Çölyak hastalığı ile birlikte bulunabilecek diğer patolojiler [Laktoz intoleransı, kronik pankreatit, incebağırsaklarda bakteri çoğalması (small intestinal bacterial overgrowth), mikroskopik kolit, giardiazis gibi bağırsak enfeksiyonları, hipertiroidi, inek sütü allerjisi vb.].
Sıkı bir glutensiz diyet uygulandığı halde tedaviye yanıt alınamayan küçük bir gurup hastada tedaviye dirençli (refrakter) çölyak hastalığı (RÇH) söz konusudur. Bu hastalarda RÇH tanısı koyulmadan önce çölyak hastalığı ile ilişkili malignitelerin (lenfoma ve kanser gibi habis hastalıklar) ve çölyak hastalığını taklit eden diğer hastalıkların araştırılması gerekir. Çölyak hastalığı tanısı koyulmuş olan ve villüs atrofisi yapabilecek diğer hastalıkların ve malign komplikasyonların bulunmadığı hastalarda 12 aylık glutensiz diyet sonrasında klinik ve histopatolojik bulguların devam etmesi veya tekrarlaması halinde bu durum RÇH olarak adlandırılır. RÇH nın iki türü bulunur ve türler arasındaki ayrım özel histopatolojik incelemelerle yapılabilir. RÇH1 de prognoz iyiyken RÇH2 de beslenme bozukluğu ve lenfomaya dönüşüm nedeniyle (Enteropathy associated T cell lymphoma, EATL) prognoz oldukça köütüdür. RÇH da görülebilecek bir diğer komplikasyon incebağırsaklarda oluşan inflamatuar ülserlerle karakterize ülseratif jejunoilettir (ÜJİ). ÜJİ li olgularda lenfoma gelişme olasılığı yüksektir. RÇH nın standart bir tedavisi yoktur. Elementer diyet uygulaması, sistemik kortikosteroid tedavisi, oral budesonid ve azathiopurin gibi ilaçlar kullanılabilirse de elde edilen sonuçlar genellikle yüz güldürücü değildir. EATL gelişen olgularda prognoz kötü olup 5 yıllık yaşam %20 nin altındadır. Bazı vakalarda kemoterapiye yanıt alınabilir. Tip 1 EATL vakaların %80-90 ını oluşturur ve çölyak hastalığı ile birlikte bulunurken tip 2 EATL çölyak hastalığı ile ilişkili değildir.

Çölyak hastalığı tedavisinde denenmekte olan yeni ilaçlar


Çölyak hastalığında tedavinin temelini glutensiz diyet oluşturmakla birlikte tedaviye yanıtı kolaylaştırabilecek ve yaşam kalitesini artırabilecek bazı yeni ilaçlar geliştirilmekte ve klinik araştırmalarda denenmektedir. Bağırsak mukozasındaki epitel hücreleri arasında bulunan sıkı bileşkeleri (tight junctions) güçlendirmek suretiyle glutene karşı bir bariyer oluşturarak etki gösteren ‘larazotide acetate‘ ve gluteni parçalamak suretiyle immunotoksisitesini azalarak etki gösteren ‘propyl endopeptidazlar ve gluten spesifik endoproteazlar‘ bu amaca yönelik olarak geliştirilmiş olan ajanlardır. B u ilaçlar henüz rutin klinik kullanma girmemiş olup klinik atraştırmalr devam etmektedir.

Prof.Dr.Ahmet Dobrucalı

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM
fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
6 Haziran 2009       Mesaj #3
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi

Çölyak Hastalığı (Celiac Disease) ;


Hastalık bağırsaklardaki sindirimi sağlayan villus denilen yapıların bozulmasına sebep olmakta ve dolayısıyla da yiyeceklerdeki besinin emilmesini engelleyen ve ince bağırsakta hasarlar oluşturan bir sindirim hastalığıdır.

Çölyak hastası olan kişiler buğdayda arpada çavdarda ve yulafta bulunan ve gluten olarak adlandırılan bir proteinine tahammül edememektedir.

Çölyaklı hastalar gluten içeren yiyecekler yediklerinde, onların bağışıklık sistemleri bunu ince bağırsaklara zarar vererek yanıtlar.Özellikle çok küçük ve parmak şekline benzeyen villus olarak adlandırılan ince bağırsaktaki emilimi sağlayan yapılar kaybolur(düzleşir ve görevini yapamaz hale gelir.)

Yiyeceklerdeki besinler bu villuslardan geçerek kan dolaşımı içine emilirler.Villuslar olmadan kişi ;her ne kadar yiyecek yerse yesin; beslenemez.
Vücudun kendi bağışıklık sistemine zarar vermesinden dolayı çölyak hastalığının otomatik bağışıklık sistemi rahatsızlığı olarak düşünülmektedir.Bununla birlikte ,yiyeceklerin emilememesinden dolayı sindirim rahatsızlığı olarakta sınıflandırılabilmektedir.
Çölyak hastalığı ayrıca gluten entropatisi, celiac disease ,celiac sprue , nontropical sprue ve gluten sensitive entropathy olarak da bilinmektedir.

Çölyak hastalığı genetik bir hastalıktır,bunun anlamı kişinin ailesinde de bu hastalığın çıkması söz konusudur.Bazen hastalık bir ameliyat ,çocuk doğumu , hamilelik , viral enfeksiyon yada şiddetli duygusal stresten sonra , tetiklenebilir ;yada ilk seferde aktif olabilir.

Çölyak hastalığı kişinin yaşamının her hangi bölümünde ortaya çıkabilmektedir . Çölyak kimi kişilerde çocukluk, kimilerinde ergenlik, kimilerinde ise orta yaş grubunda ortaya çıkabilmektedir.

ÇÖLYAK HASTALIĞININ BELİRTİLERİ NELERDİR ?
Çölyak hastalığı insanları çok değişik şekillerde etkilemektedir.Bazı insanların belirtileri çocuklukta , bazılarının yetişkinliklerinde gelişmektedir görülmektedir.

Çölyak hastalığının oluşumunda rol oynadığı düşünülen faktörlerden biriside kişinin anne sütüyle ne kadar zaman beslendiğidir.Uzun süre anne sütüyle beslenen kişilerde çölyak hastalığını belirtileri daha geç ortaya çıkmaktadır.Diğer bir faktör ise gluten içeren yiyeceklerin yenilmeye hangi yaşta başlandığı ve ne kadar gluten yenildiğidir.

Belirtiler sindirim sisteminde var olabilir yada olmayabilir. Örneğin bir kişide ishal ve karın ağrısı olabilirken diğer bir kişide aşırı sinirlilik, öfke ,veya depresyon olabilmektedir.Aslında aşırı öfke ve sinirlilik çocuklarda görülen en yaygın belirtilerden biridir.

Çölyak hastalığının belirtileri aşağıdaki maddelerden birini yada bir kaçını içerebilir;
  • Çok sık tekrarlanan karın ağrıları
  • Kronik ishal
  • Kilo kaybı
  • Açık renkli, kötü kokulu dışkı
  • Anemi (kırmızı kan hücrelerinin düşüklüğü)
  • Gaz
  • Kemik Ağrısı
  • Davranış değişiklikleri
  • Kaslarda kramp meydana gelmesi
  • Yorgunluk
  • Büyüme geriliği
  • Bebeklikte gelişim,büyüme bozuklukları
  • Eklemlerde ağrılar
  • Felç
  • Bacaklarda uyuşma,karıncalanma(sinirdeki hasardan)
  • Ağız içerisindeki açık yaralar (aphthus ulcers)
  • Ağrılı deri hastalığı (dermatitis herpetiformis)
  • Diş bozuklukları yada mine kaybı
  • Haddinden fazla kilo kaybından dolayı oluşan adet düzensizliği
Anemi, büyüme geriliği ve kilo kaybı beslenememenin işaretleridir. Yeterince besin alınamamaktadır. Besin alınamama herkes için çok ciddi bir problemdir ama özellikle çocuklar için böyledir. Çünkü onların düzenli gelişmesi için yeterli besine ihtiyaçları vardır. Çölyaklı bazı kimselerde söz konusu belirtiler olmayabilir. Onların ince bağırsaklarının hasarsız kısmı yeterince besin alabildiğinden belirtilerin çıkmasını önlemektedir. Bununla birlikte belirtisi olmayan insanlarda çölyak hastalığının komplikasyonlarının riski hala mevcuttur.

ÇÖLYAK HASTALIĞI NASIL TEŞHİS EDİLİR ?

Çölyak hastalığını teşhis etmek çok zor olabilmektedir. Çünkü hastalığın belirtilerinden bazıları diğer hastalıkların belirtileri ile aynıdır.(Bu hastalıklar ; Bağırsak hastalıkları, Crohn’s hastalığı , ülseratif kolit, bağırsak enfeksiyonları, kronik yorgunluk sendromları ve depresyon).

Son zamanlarda araştırmacılar çölyak hastalarının kanlarında kimi antikorların normal seviyesinden daha yüksek olduğunu keşfettiler. Vücut algıladığı yabancı maddeleri yok etmek için karşılık olarak bağışıklık sisteminden antikorları üretir. Çölyak hastalığının teşhisinde doktorlar glutene karşı oluşan antikorların seviyesi ölçmek için kan testi yapabilmektedirler. Bu antikorlar antigliadin, anti-endomysium ve antireticulin’dir.

Eğer test sonuçları ve belirtiler çölyak hastalığını işaret ediyorsa, doktor villuslardaki hasarı kontrol etmek için ince bağırsaktan çok küçük bir doku parçası alabilir.bu yapılan işlemin adı biyopsi’dir.Biyopsi işlemi ; endoskop olarak adlandırılan ince bir tüp ağız ve mideye doğru ince bağırsağa içine sokulur ve aletin yardımıyla küçük bir doku örneği endoskopa alınır. İnce bağırsak biyopsisi çölyak hastalığını teşhis etmenin en iyi yoludur.

Çölyak hastalığının araştırılması ve hasta olabilecek kişilerin bulunabilmesi için belirti göstermeyen kişilerinde glutene karşı olan antikorların araştırılması gerekmektedir.Bununla birlikte çölyak hastalığı kalıtsal olduğundan aile üyeleri -özellikle birinci derece akrabalar- hastalık için test yaptırmalıdırlar. Çölyak hastasının birinci derece akrabalarının-ana, baba, kardeş, yada çocuklar gibi – yaklaşık %10 ‘unda ileride bu hastalık çıkması söz konusudur.

Kişinin kendisini herkesden daha iyi bildiği bir gerçektir.bu yargıya göre kesin tanı koyma aşamasına gelinmeden önce eğer kişi çölyak belirtilerin birkaçını kendinde görüyorsa bir hafta süreyle kısmen de olsa glutenli gıdalardan uzak durması kendisinin çölyaklı olup olmadığı konusunda bir fikir verebilir.Kesin tanı konma aşamasından önce doktorlar bu ; kolay ,kısa ve etkili yolu öncelikle tercih edebilmektedirler.Ama elbette kesin tanının bilinmesi, konulması şarttır.Bu da bağırsak biyopsisi ile ortaya çıkacaktır.

ÇÖLYAK HASTALIĞININ TEDAVİSİ NEDİR ?
Çölyak hastalığı için tek tedavi glutensiz diyet uygulamaktır. Glutensiz diyet gluten içeren tüm gıdalardan sakınmak ve onları tüketmemektir. Bir çok insan için aşağıda verilen diyet hastalık belirtilerini durduracaktır, bağırsakların zarar gören kısımlarında iyileşme gerçekleşecektir ve bağırsakların daha fazla zarar görmesi önlenecektir. Diyetin başladığı günler içerisinde iyileşmelerde başlar ve ince bağırsak genellikle tam olarak iyileşir. Bunun anlamı villusların hiç zarar görmemiş gibi olması ve (üç ile altı ay içinde) çalışmasıdır. (Bu süre yetişkinler için iki yıla kadar çıkabilmektedir.)

Glutensiz diyetin yaşam boyu sürmesi gerekmektedir. Ne kadar az olursa olsun gluten ve dolayısıyla glutenli gıdalar tüketmek bağırsaklara zarar verir.Bu çölyak hastası olan herkes için böyledir. (Çölyak hastası olan kişilerde dikkate değer bir belirti olmasa bile.) Hastalığın ilerlemesi yada glutensiz diyetin uygulanmaması çölyaklar için oldukça vahim sonuçlar doğurabilmektedir. Bu sonuçların herhalde en vahimi bağırsak kanserine yol açabilmesidir.

Kişinin tanı anındaki yaşına bağlı olarak bazı problemler örneğin büyüme geriliği ve diş bozuklukları iyileşmeyebilir.
Çölyak hastalarının küçük bir yüzdesi glutensiz diyetle iyileşmeyebilir. Bu kişiler bağırsaklarına aşırı derecede zarar vermişlerdir. Öyle ki diyetlerinden gluteni yok etseler bile iyileşme olmaz.Onlar bağırsaklarından yeterli derecede besin ememediğinden toplam damar içine ilave besin almaya ihtiyaçları vardır. Kökleşmiş çölyak hastalığı için ilaç tedavisi tercih edilmektedir.

Eğer bir kişi glutensiz diyete yanıt veriyorsa doktor çölyak hastalığının tanısının kesin olduğunu bilecektir.
Son düzenleyen Safi; 11 Kasım 2016 21:01
pesimist - avatarı
pesimist
Ziyaretçi
16 Mayıs 2011       Mesaj #4
pesimist - avatarı
Ziyaretçi
Çölyak hastalığı
Çölyak hastalığı (ya da Gluten Entropatisi, İngilizce: Celiac Disease); bağırsaklardaki sindirimi sağlayan villus denilen yapıların bozulmasına sebep olan ve dolayısıyla da yiyeceklerdeki besinin emilmesini engelleyen ve ince bağırsakta hasarlar oluşturan bir sindirim hastalığıdır.

Çölyak hastası olan kişiler buğdayda arpada çavdarda ve yulafta bulunan ve gluten olarak adlandırılan bir proteine tahammül edememektedir.

Çölyaklı hastalar gluten içeren yiyecekler yediklerinde, onların bağışıklık sistemleri bunu ince bağırsaklara zarar vererek yanıtlar. Özellikle çok küçük ve parmak şekline benzeyen villus olarak adlandırılan ince bağırsaktaki emilimi sağlayan yapılar kaybolur(düzleşir ve görevini yapamaz hale gelir.)

Yiyeceklerdeki besinler bu villuslardan geçerek kan dolaşımı içine emilirler. Villuslar olmadan kişi; her ne kadar yiyecek yerse yesin; beslenemez.

Vücudun kendi bağışıklık sistemine zarar vermesinden dolayı çölyak hastalığının oto-immün sistem rahatsızlığı olarak düşünülmektedir. Bununla birlikte, yiyeceklerin emilememesinden dolayı sindirim rahatsızlığı olarak da sınıflandırılabilmektedir.

Hastalık ayrıca gluten entropatisi, celiac disease, celiac sprue, nontropical sprue ve gluten sensitive entropathy olarak da bilinmektedir.

Çölyak hastalığı genetik bir hastalıktır,yani ailevi kalıtım söz konusudur. Bazen hastalık bir ameliyat, çocuk doğumu, hamilelik, viral enfeksiyon ya da şiddetli duygusal stresten sonra tetiklenebildigi gibi ilk seferde de aktif olabilir. Hastalık yaşamının her hangi bölümünde ortaya çıkabilmektedir. Çölyak kimi kişilerde çocukluk, kimilerinde ergenlik, kimilerinde ise orta yaş grubunda ortaya çıkabilmektedir.
Son düzenleyen Safi; 11 Kasım 2016 21:01
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
11 Kasım 2016       Mesaj #5
Safi - avatarı
SMD MiSiM

Çölyak Hastalığı Nedir?..


Çölyak Hastalığının Nedenleri Nelerdir?..
Çölyak hastalığının en büyük nedeni gluten maddesi Çölyak, ekmekten dondurmaya, yağdan yoğurda yüzlerce yiyecekten uzak durmayı gerektiren bir hastalık. Üstelik çok yaygın. Günümüzde her yüz kişiden birinin sorunu olan hastalığın nedeni; yiyeceklerde bulunan gluten maddesi. Sebepsiz yere şişkinlik, karın ağrısı, deri döküntüsü, mide bulantısı, kemik erimesi ya da gelişme geriliği… Birbirinden çok farklı olan bu belirtiler alakasız gibi dursalar da çölyak hastalığının habercisi olabiliyor. Bu şikayetlerden birinin bile yaşanıyor olması mutlaka çölyak açısından değerlendirilmeyi gerektiriyor. Çünkü hastalar çoğu zaman belirtilerin hepsini bir arada yaşamıyor. Tanı konulamadığı için gerekli tedavi yapılmadığı takdirde ise ölüme bile neden olabiliyor. Çölyak hastalığına yol açan en önemli nedenin, pek çok yiyecekte bulunan gluten maddesinin vücut tarafından tolere edilememesi olduğunu belirten Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Özdal Ersoy, bunun basit bir kan tahlili ile anlaşılabildiğini belirtiyor. Kan tahlilinde bir takım antikorların pozitif çıkması durumunda ise bir sonraki aşama endoskopi oluyor. Çölyak hastalığının kesin tanısı endoskopi sırasında alınan biyopsinin patolojiye gönderilmesi ile ortaya çıkıyor. Patoloji sonucunda çölyak hastası olduğu kesinleşen kişinin de tedavi için mutlaka glutensiz yaşama alışması gerekiyor. Uzman Dr. Özdal Ersoy, 9 Mayıs Dünya Çölyak Günü’nde hastalıkla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu.

100 KİŞİDEN BİRİ ÇÖLYAK HASTASI
10 yıl öncesine kadar 250 kişiden birinde rastlanan çölyak hastalığı günümüzde 100 kişiden birinde görülüyor. Bu artışın en önemli sebebi ise hastalığın eskiye oranla çok daha iyi biliniyor ve doktorlar tarafından tanı koyulabiliyor olması.

GLUTEN MİKTARININ ARTMASI ÇÖLYAKI TETİKLEYEBİLİYOR
Genetik bir hastalık olan çölyak, her yaşta ortaya çıkabiliyor. Glutene karşı duyarlılığı olmadığını düşünen birinde çevresel faktörlerin etkisiyle aniden çölyak ortaya çıkabiliyor. Beslenme düzeni nedeniyle yoğun gluten almak bu hastalığın tetiklenmesinde çok önemli bir etken.

ÇOCUKLARDA TANI DAHA KOLAY KONULUYOR
Çölyak her yaşta ortaya çıkabilen bir hastalık. Ancak çocukluk çağında çölyak tanısı koymak çok daha kolay. Sebepsiz karın ağrısı, alerji, inatçı kusma, deri döküntüsü, tedaviye rağmen düzelmeyen kansızlık ve gelişme geriliği gibi belirtiler çölyak hastalığının göstergesi olabiliyor. Ancak erişkinlerde tanı konması çocuklardaki kadar kolay olmuyor. Çünkü yetişkinlerde bu belirtilerden sadece biri de görülebiliyor.

ANNE SÜTÜ ÇÖLYAK HASTALIĞINA KARŞI DA KORUYUCU
Bebeklerin ilk 6 ay mutlaka sadece anne sütüyle beslenmeleri, 1 yaşına kadar da kesinlikle inek sütü içmemeleri gerekiyor. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki anne sütüyle beslenmeyip erken dönemde inek sütüyle tanışan çocuklarda çölyak görülme riski çok daha fazla. Anne sütünde çölyak hastalığına karşı koruyucu maddeler bulunuyor. Bu nedenle ileriki nesillerin çölyak hastalığına yakalanma ihtimalini düşürmek için ilk 6 ay anne sütü vermek, unlu gıdalara mümkün olduğunca 6 aydan önce başlamamak, 6 ay sonrasında ise anne sütü yeterli değilse ona en yakın olan keçi sütüyle bebeği beslemek gerekiyor. Bu sayede çocuklarda çölyak hastalığına karşı çok iyi bir bağışıklık sistemi oluşabiliyor.

LEZZETLİ OLAN HER GIDANIN İÇİNDE GLUTEN BULUNUYOR
Gluten başta buğday, yulaf, çavdar ve arpa olmak üzere birçok gıdada yer alıyor. Ayrıca kıvam artırıcı özelliği nedeniyle de pek çok ürünün içeriğine ekleniyor. Mayayı kabartıyor, yoğurda kıvam veriyor, ekmeğin bayatlamasını geciktiriyor, salçayı toklaştırıyor, sakıza yapıştırıcı özelliğini veriyor.

HASTALIĞIN TEK TEDAVİSİ DİYET
Hastaların hayatından glutenli ürünler çıkartıldığında iki hafta içerisinde bağırsaklarda iyileşme görülüyor. Ancak bu durum tüm çölyak hastalarında bu kadar hızlı olamayabiliyor. Bu hastalarda iyileşme diyete rağmen 1 yıla kadar uzayabiliyor. Ayrıca diyetin yanı sıra kansızlık veya vitamin eksikliği saptanan hastalara demir ve vitamin takviyeleri de birkaç ay yapılabiliyor. Çölyak hastası olanların mutlaka glutensiz ürünleri tercih etmeleri gerekiyor. Çölyaklı çocukların da mutlaka anneleri ve öğretmenlerinin glutensiz hayatı öğrenmeleri ve bu durumu çocuğa aktarmaları gerekiyor.

ÖNÜMÜZDEKİ YILLARDA İLAÇLA TEDAVİ EDİLEBİLECEK
Çölyak hastalığının tedavisi için araştırma aşamasında olan bazı ilaçlar var. Önümüzdeki dönemde bu ilaçların etkinliği kanıtlandığı ve kullanılmaya başlandığı takdirde tedavi çok daha kolay hale gelebilecek. Hastalar bu ilaçları aldıklarında glutenli ürünleri yiyebilecek. Çünkü ilaç gluteni zararsız hale getirecek.

ÇÖLYAK HASTALARI NE YİYEBİLİR?
  • Mısır, mısır unundan yapılmış mısır ekmeği (karma unlarla da mısır ekmeği satıldığı unutulmamalı.)
  • Beyaz peynir.
  • Her türlü sebze ve meyve.
  • Yağ, bal, reçel.
  • Pirinç pilavı.
  • Patates, soya fasulyesis
  • Her türlü bakliyat ve bakliyat unları (bezelye unu gibi.)
  • Ev yoğurdu (hazır yoğurtlarda gluten olabilir, etiketleri iyi okunmalı.)
  • Marketlerde satılan glutensiz gıdalar (sakız, çikolata, sirke, mayonez, ketçap, dondurma, şeker gibi çok tüketilen ürünlerde gluten olabilir, içerik etiketlerine dikkatlice bakılmalı.)
HANGİ HASTALIKLARLA BİRLİKTE GÖRÜLEBİLİR?
  • Tiroid hastalığı ve diyabet: Çölyak, bağışıklık sisteminin glutenli gıdalara verdiği aşırı tepki sonucu ortaya çıkıyor. Bu nedenle de bazı bağışıklık sistemi hastalıklarını da beraberinde getirebiliyor. Örneğin çölyak hastası olan birinde aynı zamanda tiroid hastalığı ve diyabet gibi rahatsızlıklar da görülebiliyor. •
  • Lenfoma: Çölyak teşhisi zamanında koyulmayıp zaman geçtiği takdirde ise bağışıklık sisteminin aşırı çalışması ve antikorların hızlı bir şekilde üremesi nedeniyle lenfoma (özellikle de bağırsak lenfoması) oluşabiliyor.
  • Siroz: Nadir de olsa çölyak hastalarında siroz gelişebiliyor. Karaciğerin aşırı yorulması siroza neden olabiliyor. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki kısa bir süre önceye kadar sebebi yok diye düşünülen birçok siroz vakasının altında çölyak yer alıyor.
  • Dermatitis Herpetiformis : Bu cilt hastalığı olanların çoğunda çölyak hastalığı da bulunur. Çölyak hastalarının ise yüzde 2-3'ünde de bu sorun görülüyor. Bu cilt hastalığında, dizler, dirsekler, saçlı deri ve koltuk altı bölgelerinde yoğunlaşmış, genelde simetrik yerleşimler gösteren kaşıntılı, ciltte pütürlenme yapan, içi su dolu lezyonlar oluşuyor. Kronik bir hastalık olduğu biliniyor. Çölyak ayrıca kan problemlerine, sebepsiz düşüklere ve damar tıkanıklıklarına da neden olabiliyor. Tanısı konulamayan her hastalığın altında çölyak yatabiliyor. Çünkü çölyak her hastalığı taklit edebiliyor. Glutensiz ürünlerin artması ve çölyak derneklerinin gelişmesi bu hastaların hayatını büyük ölçüde kolaylaştırıyor. Çölyak hastası olan herkesin bu derneklere üye olması ve gelişmeden bu şekilde haberdar olması yaşam şartlarının iyileşmesi açısından büyük önem taşıyor.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
11 Kasım 2016       Mesaj #6
Safi - avatarı
SMD MiSiM

Çölyak hastalığının tanımı


Çölyak hastalığı “Glutein” proteinine karşı vücudun geliştirdiği tepkiden dolayı oluşur. Glutein proteini arpa, buğday, çavdar ve yulaf gibi tahıllarda bulunur. Çölyak hastalığı da bu tahılların alınmasıyla gelişir. İnce bağırsaklarda ortaya çıkan bu hastalık nedeniyle bağırsak duvarları düzleşir ve besin emilimini tam anlamıyla yapamaz. Normalde bağırsak duvarları bir havlunun yüzeyi gibi pütürlüdür. Bu pütürler sayesinde ince bağırsak sindirilmiş besinleri emerek kana karıştırır. Çölyak hastalığı nedeniyle pütürlü yapısını kaybeden ince bağırsak hızla düzleşir ve insanda hastalık etkileri görülmeye başlar.

Çölyak hastalığı ve etkileri


Karın şişliği ve gelişim bozuklukları en büyük etkilerdendir. Kaslarda güçsüzlüğe bağlı olarak titreyen eller ve kollar, ciltte solma, dışkıda parlak ve yağlı görünüm çölyak hastalığının diğer belirtilerindendir. Bütün bu belirtilerin yanında kusma ve vücudun şişmesi ile birlikte görülen iştahsızlık, bir kişide çölyak hastalığından şüphelenilmesi için yeterlidir.

Kesin teşhis.


Çölyak hastalığının kesin teşhisi ince bağırsaktan alınan parçaya bakılarak yapılır bunun yanında kan değerleride çölyak hastalığının teşhisinde yardımcı faktörlerdendir. Aslına bakarsanız bütün bu bilinenlere rağmen çölyak hastalığı kolayca teşhis edilebilecek bir hastalık değildir.

Çölyak hastalığının tedavisi.


Bu hastalık hakkında kötü bir durum tam olarak bir tedavi şeklinin geliştirilememiş olmasıdır. Buna rağmen iyi bir perhiz ve sıkı diyet bu hastalıkla savaşta bizlere destek olan durumlardır. Bir kişiye çölyak teşhisi konduğunda hiç vakit kaybetmeden tahıl ve tahıl ürünleriyle beslenmenin kesilmesi ve bu besinlerin yaşam boyunca alınmaması gerekir.

Sorular ve cevaplar.


Soru: Mesela haftada bir kere diyeti bozsam ve gluteinli yiyeceklerden yesem olur mu?
Cevap: Bu diyeti ömrünüz boyunca uygulamalısınız. Bir kere dahi bozmanız oldukça sakıncalı durumlar ortaya çıkartabilir.

Soru: Diyetimde tam olarak nelere dikkat etmeliyim?
Cevap: Öncelikle buğday, arpa, çavdar ve yulaf gibi tahıllar ve bunlardan yapılan makarna, pasta, börek, ekmek gibi hamur işlerinden uzak durmalısınız. Bütün bunlara ilaveten yeşil çekirdeklerden de uzak durmalısınız. Çok yağlı, yağda kızartmalar, hayvansal yağlar, alkollü içecekler, baharatlar, et, sebze konservesi ve salça yenmesi kesinlikle yasaktır.

Soru: çölyak hastasıyım. Hangi tür besinlerle beslenmeliyim?
Cevap: Mesela mısır, pirinç, patates ve bunların unundan yapılmış ürünler yenilebilir. Bunların yanı sıra; taze meyve, sebze, yağsız et av eti, deniz ürünlerinden balık çeşitleri, yağsız kümes hayvanı, yumurta, süt, şeker, bal ve taze olmak kaydıyla baharatlar yenilebilir.

Çölyak hastalığı ve şifalı bitkiler.


Kestane bu hastalar için çok değerli bir besindir çünkü çölyak hastaları ekmek yiyemediği için alamadıkları B grubu vitaminleri kestaneden alabilirler. Diğer yandan bağırsakları kuvvetlendiren fakat glutein içermeyen gıdalarda sıkca tüketilmelidir. Çölyak hastalarının vazgeçmemesi gereken kuru besinler den bazıları ceviz, fındık, kuru incir ve kuru üzüm şeklinde sıralanabilir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
11 Kasım 2016       Mesaj #7
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Çölyak Hastalığı Nedir?
Çölyak, son zamanlarda ülkemizde çok görülen, tanısı az ve zor olan, ömür boyu süren ciddi bir sağlık sorunudur.

Çölyak Hastalığı Nasıl Ve Hangi Maddelerden Oluşur?
Çölyak hastalığı genellikle Buğday, Arpa, Çavdar ve Yulaf gibi tahılların doğal yapısında bulunan ve bir çeşit protein olan gluten maddesine bağışıklık sisteminin tepki vermesi ve bunun neticesinde ince bağırsakların belli bir oranda zarar görmesi ve emilim görevini yerine getiremeyecek duruma gelmesinden oluşur. İnce bağırsakların iç yüzeyini çevreleyen villus yapılarının kısmen veya tamamen yok olması nedeniyle gıdalardan almamız gereken vitamin, mineral gibi önemli besin kaynakları emilemez ve emilmeyince de kana karışamaz. Bu vitamin ve minerallerin emilememesi sonucunda da beslenme bozukluğu ve çölyak belirtileri ortaya çıkmaktadır.

Çölyak Hastalığına Neden Olan Gluten Nedir?
Gluten, gıda, ilaç ve kozmetik sektöründe kıvamı artırıcı, nem tutucu, yapıştırıcı ve raf ömrünü uzatıcı gibi özellikleri nedeniyle günlük hayatta tükettiğimiz gıdalarda çok sık kullanılmaktadır. Bu neden dolayıdır ki Çölyak hastalığına yakalanan kişiler diş macunundan konservelere kadar aldığı her ürünün içeriğine dikkat etmeli ve tükettiği ve tüketeceği tüm ürünleri bilinçli bir şekilde tüketmelidir.

Çölyak Hastalığın Belli Başlı Belirtileri Nelerdir?
Çölyak hastalığı genellikle ishal, karın ağrısı gibi sıkça karşılaşılan yakınmalara neden olur. Fakat bazen bağırsaklara yönelik herhangi bir bulgu olmaksızın da vücudun başka sistemlerine ait yakınmalarla da kendini belli etmesi söz konusu olabilmektedir. Bu yüzden çölyak hastalığının tanısı zor olan bir hastalık olarak bilinmektedir. Atipik belirtiler nedeniyle çölyak hastalığı hiç akla gelemeyebilir ve bunun sonucunda sadece semptoma yönelik tedavi uygulanır.

Bu durum da çölyak hastalığının tanısının gecikmesine ve tedavi sürecinin geç başlamasına neden olmaktadır. Bu çölyak hastalığının belirtilerini özetlemeye çalışacak olursak geniş bir belirti yelpazesinin olduğunu söylemek mümkündür. Bu belirtiler kısaca şöyledir: Geçmeyen ve tekrarlanan ishal atakları, Kansızlık ( İlaç tedavisine rağmen geçmeyen ve tekrarlayan ), Öne doğru çıkık bir karın, Zayıflama, Çocuklarda boy uzamasının durması, Bulantı, kusma, Sık tekrarlayan diş çürükleri, Nedeni bilinmeyen karaciğer hastalıkları ve enzim yüksekliği hastalık belirtileridir.

Bunun yanı sıra Romatizma hastalıkları, Kas güçsüzlüğü, kramplar, Çeşitli Tiroit Bezi hastalıkları, Migren tipi baş ağrıları, Şeker Hastalığı, Geçmeyen, kaşıntılı cilt yaraları, Saç dökülmesi, Deride renk açılması ( Vitiligo ), gibi belirtiler bu hastalığın belirtilerini verir. Bunun gibi belirtilerden bir veya birkaçı görüldüğünde Çölyak hastalığı akla gelmeli ve bu yönde araştırma yapılıp doktora başvuruda bulunulmalıdır.

Çölyak Hastalığının Teşhiş Ve Tedavisi Nasıl Olur?

Teşhisin yapılabilmesi için öncelikle özel serolojik çölyak kan testleri yapılmalıdır. Fakat kesin teşhis incebağırsak biyopsisi (endoskopi) ile konabilmektedir. Teşhis konduktan sonra biran önce Glutensiz diyete başlanır ve artık çölyak hastalık olmaktan çıkıp yaşam biçimine dönüşür. Bu durumda da hastaya artık çölyaklı denir. Doktor gerekli gördüğü testleri ve endoskopiyi tekrardan isteyebilir. Çölyak hastalığının tek tedavi yolu glutensiz diyettir demek doğru ve yerinde olacaktır. Başka alternatif yolu yoktur.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
11 Kasım 2016       Mesaj #8
Safi - avatarı
SMD MiSiM
İlk olarak çölyak hastalığı nedir?
Çölyak hastalığı; incebağırsaklarda görülen bir emilim hastalığıdır. Gluten entropatisi olarak bilinir. Bu hastalıkta görülen durum ise; emilimin, villus denilen emilim yapılarının bozulmasıyla yapılamamasıdır.

Gluten nedir?
Gluten buğday ve benzeri tahıllarda görülen bir proteindir. Gluten alerjisi diye bir durum vardır. Ve bu her yaşta görülebilmektedir.

Peki bu hastalık kimlerde görülmektedir?
Çölyak hastalığı genelde çocuk hastalığı olarak bilinmektedir. Ancak bu hastalık her yaş grubunda görülebilmektedir. İleri yaşlar da bile görülme durumu bulunuyor. Bu hastalığın genetik olduğu söylenebilir ve bu hastalık riski birinci derece yakınlarda oldukça yüksektir.

Çölyak hastalığının belirtileri nelerdir?
Bu hastalığın belirtileri çocuk yaş grubu için düşünüldüğünde, büyümede meydana gelen yavaşlama, ishal, kansızlık, şişkinlik, agresiflik, gibi durumlar olabilmektedir. Yağlı kaka durumu da çocuklarda görülen diğer bir belirtidir. Özellikle bu tür gıdaların tüketiminden sonra oluşan yağlı kaka açık ve net şekilde ayırt edilebilir. Bu durum hissedildiğinde hemen doktora müracaat edilmelidir. Yetişkin yaş grubu için ise kemikte meydana gelen bir takım sorular, karaciğer problemleri ve cilt hastalıkları söylenebilir.

Bu hastalığın tanısı nasıl konmaktadır?
Çölyak hastalığı hekimler tarafından kuşku uyandırdığı takdirde kolaylıkla bulunabilmektedir. Birkaç test ile bu hastalık ortaya çıkabilmektedir. Bu testler endoskopi ve kan testidir. Böylelikle hastalık kesin olarak belirlenebilir.

Hasta olan kişiler bu durumda ne yapmalılar?
Çölyak hastası kişiler her şeyden bu hastalığı kabul etmelidirler. Ve etrafındaki kişilere de bunu söylemelidirler. Tanıdığı herkese bu durumu belirtmesinde fayda bulunmaktadır. Özellikle çocuk yaştaki hastalarda ise; anne baba ve öğretmenlerin özel ilgilerine gerek vardır. Çocuğa glutenli gıdaları yedirmemeleri gerekir. Genelde çocuk yaşta görülmesinden ve bu yaştaki birinin hastalığı tam kavrayamamasından dolayıdır ki her ortamda buna dikkat edilmeli. Misafirliğe gidildiğinden ikram edilen şekerden tutunda eve alınan alışveriş malzemelerinin içeriğine kadar bu kurala uyulmalıdır. Yani Glutensiz ürünler tercih edilmelidir.

Bu hastalıkta tedavi yöntemleri nelerdir?
Çölyak hastalığının en önemli tedavi yöntemi tabii ki hastalığa neden olan unsurları ortadan kaldırmaktır. Glutensiz yiyecekler ön planda olacak şekilde kesin bir diyet uygulanmalıdır. Bunun için hasta bilinçli olmalı ve çocuk için söylersek te bilinçlendirilmeli. Diyet oluşturma ve uygulama konusunda bilinçli bireyler teknoloji dokümanları ile de bunu sağlayabilir. Araştırma yaparak sorunun çözümü için gerekenler rahatlıkla bulunabilir.

Çölyak hastaları ne tür gıdalar yiyebilir?
Bu hastalık teşhisi konulan kişiler, doğal olarak bu soruyu soruyor. Cevap olarak ise; tahılların dışında kalan mamullerin unlarını tavsiye edilebilir. Bunlara örnek, mısır, patates, pirinç gibi gıdaların unlarından elde edilen mamulleri verebiliriz. Her türlü buğday ve türevleri ürünlerden uzak durulması tek kural olarak söylenebilir.

Sonuç olarak çölyak hastalığının tek çözümü olarak glutenden uzak durmak denebilir. Bu durumun başka bir ilacı bulunmamaktadır.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
11 Kasım 2016       Mesaj #9
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Çölyak hastalı nedir?
Bazı insanların bağışıklık sistemleri bazı mamuller de bulunan Gluten´e karşı aşırı tepki vermesi bunun sonucunda da ince bağırsağın görevini yerine getirememesi durumuna çölyak hastalığı adı verilmiştir. Çölyak hastalığı teşhis edilenlere de çölyaklı denilmektedir.

Çölyak hastalığının belirtileri nelerdir?
Çölyak hastalığının birçok belirtisi vardır. Sürekli ishal halinde olma durumu, kilo kaybedilmesi, romatizma, sürekli diş çürümesi, kemiklerde sızı ve ağrıların yaşanması, midede bulantı, yemeklere karşı iştahsızlık, yaşa göre kilolun düşüklüğü, boyun uzamaması ya da gerilemesi, baş ağrıları olması büyük derecelerde, sürekli kaşınma hissi, ağız içlerinde yaraların oluşması, bayanlarda aşırı zayıflamadan ötürü oluşan adetlerinde düzensizliğin oluşması, vücutta halsizlik hissi, Dışkılarının kötü kukulu olması… Vs. gibi belirtileri bulunmaktadır.

Çölyak hastalığının hangi yaştaki insan grubunda görülür?
Bu hastalık her yaştaki insanlar da görülebilmektedir. Belli bir yaştakilerde görülür ifadeleri yanlıştır.

Çölyak hastalığının süresi ne kadardır?
Çölyak hastalığının bir süresi yoktur. Bu hastalığa sahip olanlar ömür boyu kronik olarak bu hastalıkla yaşarlar. Bu nedenle bu hastalıkla yaşamaya alışmalı ve uygun yiyecekler tüketmelidirler.

Çölyak hastalığının tedavisi var mıdır?

Çölyak hastalığının günümüzde ki tedavisi gluten proteini içeren mamullerden uzak durulmasıdır. Şimdilik henüz bu hastalık için başka türde bir tedavi çözümü sunulamamıştır. Glutensiz diyetler şeklinde tedaviler uygulanır. Tek çözüm budur. Bu diyeti uygulayan çölyak hastaları genelde sorun yaşamazlar.

Gluten diyetine başlandıktan sonra bırakılmasının olumsuz etkileri var mıdır?
Çölyak hastalığının bu diyetten başka çözüm yolu olmadığından hastalar bu diyetle yaşamlarına devam edebilmeyi öğrenmeleri gerekir. Bu diyetin sürekli olarak uygulanması gerekir. Diyete başlanıp daha sonrasından bırakılırsa hasta üzerinde daha da kötü derecede hastalık türleri ortaya çıkabilir. Bu açıdan diyete sürekli olarak uyulması gerekilir.

Gluten proteinini içeren maddeler nelerdir?

Genellikle tahıl türlerin de bulunmaktır. Arpa, un, buğday, çavdar gibi mamullerde gluten proteini bulunmaktadır. Fakat genellikle bunların doğal hallerinde vardır.

Glutensiz diyette nelere dikkat edilmesi gerekir?
Öncelikle çölyak hastalığı teşhisi konulmuş kişiler kesinlikle arpa, buğday gibi ürünlerden uzak durmalı yememelidirler. Mısır, patates, kuru fasulye yenebilir. Mısır yenebilse de mısır ekmeğinden uzak durulmalıdır. Kozmetik ürünlerinde de gluten tercih edildiği için kozmetik ürünleri satın alınırken dikkat edilmesi gerekir. Kaliteli baharatlar yemekler de kullanılmalıdır. Çikolata, sakız, ketçap gibi ürünlerde de bu proteinden olduğu için alırken dikkat edilmeli ve araştırılarak alınmalıdır.

Buğday yemediğim halde hala semptomlarım var. Problemim ne?
Buğday alerjisi, glütene olan duyarlılıktan farklıdır. Semptomlarınız eğer çölyak hastalığından ya da glütene olan duyarlılıktan kaynaklanıyorsa glüten içeren tüm besin maddelerinden kaçınmalısınız.( buğday, arpa, çavdar aynı zaman da bu tahıllardan elde edilen besinler)

Glütensiz beslenme neden çölyak hastalıkları olmadığı halde otizmi, multiplesklerozu veya kronik yorgunluğu olan bazı insanlarda ne işe yaramakta?
Büyük ihtimalle GS’leri vardır. Bu nedenden dolayı glutensiz beslenmekten kaçınmaları bazı semptomların iyileşmesine neden olmuştur.

Şarküteri ürünlerinde hangi markayı kullanmalıyım? Çemensiz pastırma zararlı mıdır?
Pastırma çemensiz bile olsa zararlı olabilir. Güvenli değildir. Marka konusunda önemli olan gluten bulunmayan besin maddeleri tüketmek gerekir.

Çerezler gluten içerir mi?
Tuzlu olan çerezlerde tuzun çereze yapışabilmesi için bir miktar un ile karıştırılıp kavrulması gerekiyor ve bu nedenden ötürü glutenli. Çiğ alarak kendiniz evde kavurabilirsiniz.

Kahve içebilir miyim?
Hazır paketlenmiş kahvelerin hepsinde gluten mevcut. Kahveyi gözünüzün önünde çekirdekten çektirmelisiniz.

Gluten nedir?
Buğdayda yaklaşık olarak 30 farklı türde protein bulunmakta fakat bunlardan yalnızca ikisi glutenin ve giladin, suyla karıştırıldığında gluten olarak bilinen maddeyi oluştururlar. Tek başına incelendiğinde gluten ciklete benzeyen bir maddedir.

Çölyak hastalığı nedir?
İnce bağırsağın gluten proteinine karşı ömür boyunca süren ve kronik hale gelen hassasiyetine çölyak hastalığı adı verilir.

Diyetimde tam olarak nelere dikkat etmeliyim?
Buğday, çavdar, arpa gibi besinlere ve bu besinlerden elde edilen diğer besinleri tüketememeye dikkat etmelisiniz. Makarna, ekmek, pasta gibi unlu mamullerden kaçınmalısınız. Çok yağlı yiyecekler, alkollü içecekler, baharatlı et, sebze konservesi ve salça yenmesi kesinlikle yasaktır.

Çölyak hastalığı nasıl teşhis edilir?
Çölyak hastalığının kesin teşhisi ince bağırsaktan alınan parçaya bakılarak yapılır. Bunun yanı sıra kan değerleri de çölyak hastalığının anlaşılmasında önemli faktördür. Fakat bunlara rağmen çölyak hastalığı kolayca teşhis edilen bir hastalık değildir.

Hafta da bir diyeti bozup glutenli yiyeceklerden yesem bir şey olur mu?
Uyguladığınız diyeti ömrünüz boyunca uygulamalısınız. Bir kere dahi bozmanız sakıncalı olan durumlar ortaya koyabilir.

Çölyak hastasıyım. Hangi tür besinlerle beslenmeliyim?
Mısır, patates, pirinç ve bunlardan yapılan unlardan bu unlardan yapılan besinlerden yenebilir. Bunlardan başka olarak; meyve sebze, yağsız et, av eti, balık çeşitleri, yumurta, süt, yağsız kümes hayvanı eti, şeker, bal ve kesinlikle taze olmak şartıyla baharatlar yenebilir.

Çölyak hastalığının tedavisi nasıldır?
Çölyak hastalığının tedavisi glutensiz beslenme ve mevcut olan besin yetmezliklerinin giderilmesi şeklindedir. Glütensiz olan diyet bir ömür boyunca sürer.

Çölyak hastalığının zararları nelerdir?
Çölyak hastalığı eğer tedavi edilmezse ölümcül bir hastalıktır. Ama erken teşhis edilirse geriye dönüşümsüz hasar gelişmediğinden dolayı tedavi sonucu yüz güldürücü olabilir.

Çölyak hastalığının ilacı bulundu mu?

Larazotide Acetate isimli ilaç çölyak hastalarının gluten içeren diyet yapmalarına rağmen mevcut olan bağırsak yakınmalarında düzenleme sağlamıştır.

Gluten proteini bağırsaklarıma zarar verir mi?
Çölyak rahatsızlığına sahip olmadığınızı gösterir bir bağırsak biyopsiniz ve kan testiniz varsa glüten proteininin bağırsaklarınıza zarar vermeyecektir. Ancak bu başka bir bağırsak rahatsızlığınızın olmadığı anlamına gelmemektedir.

Buğday, arpa ve çavdar tüketmediğim halde semptomlar devam etmekte sorunum ne olabilir?
Bu tür yiyeceklere olan alerjik durumlar glüten proteini duyarlılığından daha farklıdır. Eğer çölyak hastalığı teşhisi konulmuş ise glüten içeren buğday, arpa, çavdar gibi ve bu tür besinlerin karışımından oluşturulmuş besinleri tüketmemeye dikkat etmelisiniz.

Çölyak hastalığından kesin bir şekilde kurtulmak mümkün müdür?
Çölyak hastalığından kurtulmak mümkün değildir. Çölyak hastalığına sahip bireyler kesin bir tedaviyle iyileştirilemez. Çölyak hastalığı teşhisi konulduğundan itibaren yaşamınız boyunca glüten proteini içeren arpa, buğday, çavdar gibi besinlerden uzak durmanız fakir diyetine uymanız gerekmektedir. Glüten içeren besinler tüketmeye tekrar başladığınız takdirde bağırsaklarınıza zarar vermeye başlarsınız. Belirtiler biraz geç fark edilmeye başlandığı için de rahatsızlığınızın hemen farkına varamayabilirsiniz.

Diyetim de yulaf tüketebilir miyim?

Yulafın glüten proteini içeriyor veya içermiyor olması tartışmalı olan bir konudur. Kimi uzmanlar yulafın çölyak hastalarına iyi gelmeyeceğini glüten proteini içerdiğini söylerken bir takım uzmanlarda bunun tersini iddia edip bir miktar yulaf tüketmenin her hangi bir zarara yol açmayacağı üzerinde tartışmaktadırlar. Bu konu üzerinde yulaf tüketme konusunda diyetisyeninize veya doktorunuza danışmanızda fayda olacaktır.

Ne yiyeceğim, Nereden yardım alacağım?

Bu konu hakkında Çölyak hastalığı testleri yaptıktan sonra çölyak hastalığı teşhisi koyan doktorunuz size bilgi verecektir. Hastalık hakkında bilgiler verecek ve size uygun olacak bir besin listesi size sunacaktır. Kesin olarak verebileceğimiz bir bilgi varsa besin listenizde glüten proteini içeren hiçbir besin yer almayacaktır.

Glüten proteinine duyarlılığım var ise bu durum daha sonradan çölyak hastalığına dönüşür mü?
Bu konu üzerinde araştırmalar yapılmamıştır. Yani glüten duyarlılığı olan kişilerin daha sonradan çölyak rahatsızlığına dönüştüğü hususunda her hangi bir çalışma yapılmamıştır. Glüten proteinine karşı bir duyarlığınız var ise doktorunuza danışmanızda ve testler eşliğinde bilgi almanızda fayda vardır.
Güncel Sağlık Ansiklopedi
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

3 Ağustos 2017 / Mystic@L Tıp Bilimleri
28 Haziran 2012 / Pollyanna Tıp Bilimleri
29 Mart 2009 / HipHopRocK Tıp Bilimleri
29 Nisan 2009 / esma karapanca Tıp Bilimleri
11 Temmuz 2008 / drzombie Tıp Bilimleri