Arama

Sindirim Sistemi Nedir - Sindirim Sisteminin Yapısı ve Görevleri - Sayfa 2

Güncelleme: 11 Ocak 2017 Gösterim: 51.975 Cevap: 16
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
29 Nisan 2016       Mesaj #11
Safi - avatarı
SMD MiSiM
İNSANDA SİNDİRİM SİSTEMİ
İnsanda sindirim sistemi organları ;ağız, yutak, emek borusu, mide,12parmak bağırsağı, ince bağırsak kalın bağırsak, düz bağırsak, anüs, dür Karaciğer ve pankreas salgılarıyla sindirimde görev yapan yardımcı organlarıdır. Ayrıca tükürük bezleri, mide ve ince bağırsak bezleri de sindirimde görev yapan yardımcı olan diğer açık bezlerdir . İnsanlarda sindirim ağızda başlar . Ağızda sindirime yardımcı olan dişler ve ağza açılan tükürük bezleri bulunur. Besinler ağızda parçalanır parçalama çiğneme ile başlar çiğnemede dişlerle birlikte çene dil ve yanak kasları da rol oynar .
Sponsorlu Bağlantılar

Ad:  diş.jpg
Gösterim: 3810
Boyut:  32.6 KB
DİŞLER:
Dişler çiğnemeyle beraber besini tutmaya yardımcı ve öğütmeye yara. Dişler şekil olarak farklı halde yapıları aynıdır. Bir dişte başlıca 3 kısım ayırt edilir. Diş etinin üstünde kalan kısım taç ette sarılan kısım boyun çene kemiği içindeki kısım ise kök adını alır.

Diş incelendiğinde dıştan içe doğru üç önemli yapı ayırt edilir. Mine denilen sert ve parlak tabaka dişin taç kısmını örter.Mine tabakası vücudun en sert maddesini ihtiva eder mine tabakasının altında dişin kemik kısmı fildişi = dentin tabakası yer alır. İç kısmında ise sinirler kan damarları ve yumuşak bağ dokudan yapılmış diş özü = pulpa bulunur.

Diş sert bir madde (çimento ) ve fildişi zarı ile çene kemiğine kaynaşır. Yetişkin bir insanda 16 sı üst 16 sıda alt çenede bulunmak üzere 32 tanede diş vardır bu dişlerin öndeki 8 kesici 4 ü köpek dişi 8 i küçük azı dişi ve 12 si de büyük azı dişleridir.
Kesici dişler besini kesmeye .
Köpek dişleri besini parçalamaya.
Azı dişleri besini öğütmeye yarar.

TÜKRÜK BEZLERİ:
Ad:  tükrük bezi.JPG
Gösterim: 2675
Boyut:  34.2 KB
Besin ağızda dişlerle parçalanırken tükürük bezlerinin salgısı ile karşılaşır. Tükürük salgısı kulak ,çene ve dilin altında yerleşmiş üç çift bez tarafından salgılanır tükürük içinde sindirim enzimi (amilaz ) , mukus , su i Na+ ve Ca+ iyonları bulunur. Tükürük kuru besinlerin ıslatılmasında ve ağız içinde kurumasını önleyerek konuşmasını önleyerek konuşmamıza yardımcı olur . Tükürükteki amilaz enzimi (pityalin) nişastayı maltoza kadar parçalayabilir. Besinler buradan yutağa verilir.


YUTAK
:
Ad:  yutak.JPG
Gösterim: 3705
Boyut:  41.6 KB
Yutak ağızdan sonra gelen boşluktur ağızda besinlerin yutulması sırasında dil kubbeleşir geri çekilir gırtlak yükselir ve gırtlak kapağı soluk borusunun ağzını kapatır. Böylece yutulmak istenen besin yemek borusuna geçer.

YEMEK BORUSU :
Ad:  yemek borusu.JPG
Gösterim: 3784
Boyut:  48.8 KB
Yemek borusu ortalama 2 cm çapında ve 25 cm uzunluğunda yutak ile mide arasında yer alan sindirim organımızdır .Yapısında dıştan içe doğru bağ doku düz kas ve mukus salgısı yapan yassı örtü epiteli bulunur. Yutkunma ile başlayan ve yemek borusunun peristaltik hareketleriyle besinler mideye iletili. Yemek borusu ve bağırsak da görülen düzenli kasılıp gevşeme hareketine peristaltik hareket = sağımsal hareket denir. Bu hareketle tersine de olabilir. Buna kusma denir.

MİDE :
Ad:  mide.JPG
Gösterim: 3050
Boyut:  50.2 KB

Mide yemek borusu ile 12 parmak bağırsağı arasında yer lan karın boşluğunun üst sol kısmında sindirim borusunun en geniş kısmıdır . Midenin yemek borusuna açılan kısmına mide ağzı kardia , 12 parmak bağırsağına açılan kısmına mide kapısı pilar denir. Bu iki bölge besin maddelerinin belli yönde geçişini kontrol eden özel bir yapıya sahiptir.
Mide yapısında dıştan içe doğru 3 tabaka bulunur.
1. Dışta çift katlı periton (karın zarı )
2. Ortada düz kas tabakası
3. Mukoza

Mukoza: Tabakasında bulunan silindirik epitelyum hücreleri bütün midenin iç yüzeyini örter . Bu epitel tüp şeklinde girintilerle mide bezlerini meydana getirir . Bu bezler Hcc , pep sinojen ve süt çocuklarında lap enzimi çok az miktarda da lipoz enzimi salgıladıklarından midede asitik bir ortam meydana getirirler . Mide yüzeyinin bu asitli ortamdan korunması için mukus salgısı yapılır. Böylece mide boş kaldığı zaman kendini sindirmekten kornmuş olur. Çalışmasını vagus siniri ve gastirin hormonu sağlar
Kas Tabaka : Bu tabakada bulunan düz kaslar mide duvarında çapraz halka ve boyuna olarak düzenlenmiştir. Mide bu kaslar yardımıyla içindeki besinlerin parçalanmasına ve mide öz suyu ile iyice karışmasını sağlayan kasınla hareketleri yapar . Midenin bu hareketleri sindirimi kolaylaştırır
Periton = Çift katlı karın zarı karın bölgesindeki sindirim organlarının dışarıdan örten ince bir zardı.

Ad:  barsak.JPG
Gösterim: 2088
Boyut:  39.0 KB
İNCE BAĞIRSAK

Bağırsak mide kapısında başlayıp anüste sona eren sindirim borusu kısmıdır. İlk 7.5 m lik kısmı 3 cm çapındaki ince bağırsaklardır. İnce bağırsağın mide kapısının çıktığı ilk 25 cm lik daha geniş olan kısmına 12 parmak bağırsağı denir. Sindirim olaylarının çok yoğun olduğu bu kısma karaciğer öd kesesi koledok kanalıyla pankreasta wirsüng kanalıyla weter kabarcığı denen yerden bağlanırlar.
İnce bağırsağın yapısı midede olduğu gibi yine iç tabakalıdır. Ancak içteki yaklaşık 10 m2 lik bir emme yüzeyi meydana getirir. Yine örtü epiteli (bez epiteli ) alt mukozaya doğru gömülere bağırsak bezlerini oluşturmuştur . Bu bezleri sindirim özsuyu ve mukus salgılayıp sindirim olaylarının kolayca gerçekleşmesini sağlarla.
Sindirim kanalının duvarları kanalın çeşitli kısımlarının tam bir uygunluk içinde çalışmasını sağlamak için sinirlerle ayrıca yapısında hücrelere oksijen ve besin sağlamak atılması gereken boşaltım ürünlerini uzaklaştırmak sindirilmiş besinleri emilmesini ve vücutta gerekli yerlere iletilmesini sağlamak için kan ve lenf damarlarıyla bir ağ gibi örülmüştür besinin hareketini kolaylaştırmak için epitelyum hücreleri arasında mukus salgısı yapan özel hücreler goplet vardır.


KALIN BAĞIRSAK :
Ad:  k.barsak.JPG
Gösterim: 4418
Boyut:  40.1 KB
Kalın bağırsak sindirilmeyen maddelerin toplandığı ve atıldığı 1.5 m uzunluğunda 6 cm çapında bir organdır ince bağırsak ile kalınbağırsağon birleştiği yere körbağırsak denir . Kör bağırsak apandis adı verilen çıkıntının iltihaplanmasıyla oluşan hastalığa apandisit denir.
Kalın bağırsak yükselen enine ince kalın bağırsak ve göden bağırsağı olmak üzere 4 bölümdür.Kalın bağırsağın duvarındaki dokular ince bağırsaktaki gibidir. Yalnız ince- bağırsaktan farklı olarak mukoza tabakasında yer alan epitelyum dokusu villus şeklinde katlanmalar yapmaz.

PANKREAS:
Pankreas mide ile onikiparmak bağırsağı arasında,karın boşluğunda yer alan 75-80 gr. ağırlığında pembe renkli yaprak şeklinde bir organdır. Pankreas iç dış salgı yapan karma bir bezdir. Pankreasın sindirimle ilgili olan salgıları bir kanalla ‘water kanalcığına’ ve oradan da 12 parmak bağırsağına dökülür. Sağlıklı bir insan ortalama 1-1,5 litre pankreas özsuyu salgılar. Pankreasın bu dış salgısı içinde ‘tripsinojen, kimotrip- sin, amilaz ve lipaz’ gibi enzimler bulunur. Pankreas salgısı PH değeri 8.5 olan bir sıvıdır. Bu sıvı mideden gelen asitli maddelerin nötrleşmesini sağlar. Pankreas ve bağırsaktan salgılanan enzimler asitlik ortamda etkili değildir.
Ad:  pankreas1.JPG
Gösterim: 2233
Boyut:  38.3 KB
Pankreasta özelleşmiş bir dokun olan ‘langerhans odağı’ bu bezin iç salgı yapan kısmını meydana getirir. Buradan salgılanan ‘insülin ve glikojen’ gibi hormonları doğrudan kana verir ve kandaki kan şekerinin düzenlenmesinde görev alır. 

KARACİĞER:
Karaciğer ağırlığı 2 kg. kadar vücudumuzun en büyük organıdır. Karın boşluğunun sağında yer alır. Üst kısmı kubbe şeklinde diyafram tarafındadır. Alt yüzü ise çukurlaşmış ve mide bu çukura yerleşmiştir. Erkeklerde biraz ağır, kadınlarda az hafiftir.
Karaciğerin üzerinde bağ dokusundan yapılmış ‘glisson kapsülü’ ile örtülüdür. Glisson kapsülünün üzerinde karın zarı (periton) sarar.
Ad:  karaciğer.JPG
Gösterim: 9984
Boyut:  36.7 KB
Karaciğer lob adı verilen bölmelerden oluşur. Ortasındaki boşluktan bağırsaklardan gelen kapı toplar damarı ile aorttan karaciğer atar damarı girer. Loblar çok küçük yapılı olan lobcuklara ayrılır. Lobcuklar karaciğerin temel yapı birimleridir. Karaciğerdeki olayların hemen hepsi lobcuklar içinde meydana gelir. Karaciğer lobcuklarında üretilen safra suyu karaciğer sağ lobunun alt yüzeyindeki safra kesesinde toplanır. Safra suyunun bir kısmı da koledok kanalıyla water kanalcığıyla 12 parmak bağırsağına dökülür.
Safra suyunda kolesterol, yağ asitleri,safra pigmentleri,safra tuzları bulunur. Safra pigmentinden dolayı safra suyu çeşitli hayvan türlerinde sarı, yeşil, portakal rengi olabilir.
Bu pigmentler bağırsaklar içinde ilerleyen dışkıya renk verirler. Safra suyunun azalması tuzların azalması ve kolesterolün çökmesi safra taşlarının oluşumuna neden olur.
Ad:  s.kesesi.JPG
Gösterim: 1830
Boyut:  30.4 KB
Eğer safra kesesi kanalı oluşabilecek safra taşları tarafından tıkanırsa safra suyu 12 parmak bağırsağına dökülemez. Safra suyu kesesindeki pigmentler kana geçerek kanın ve derinin rengini sarıya çevirirler. Buna ‘sarılık’ denir.
Karaciğere başlıca iki kaynaktan kan gelir. Birincisi dalak ve sindirim kanalıdır. Burada alınan kan, bir toplardamar vasıtasıyla karaciğere götürülür. İkinci kaynak ise aorttur. Aorttan gelen kan karaciğer atardamarı yolu ile karaciğere ulaşır.
Karaciğer boşluklarına sinüs adı verilir. Karaciğer hücreleri, safra kanalcıkları ve sinüsler yakın ilişki içindedir. Bu sayede besleyici maddelerin kandan karaciğer hücrelerine ve metabolik ürünlerinde karaciğer hücrelerinden kana kolayca verilmesini sağlar.
Sinüslerin çeperlerinde alyuvarları yapan retikülo-endotel hücreleri ile ömrünü tamamlamış alyuvarları yiyen ve parçalayan ‘kupfer hücreleri’ vardır.
Safra suyu yağların küçük damlacıklara ayrılmasını böylece sindirilmelerini kolaylaştırmayı kokuşmayı ve zararlı bakterilerin üremesini engelleyici etkide yapar.
Ad:  karacığer.JPG
Gösterim: 1870
Boyut:  38.7 KB

KARACİĞERİN GÖREVLERİ :
1. KH metabolizması
2. yağ metabolizması
3. protein metabolizması
4. NH3 üreye çevrilmesi
5. Trambjen yapımı
6. Yaşlı alyuvarların parçalanması
7. Vitamin depolamak
8. Zaralı maddeleri zararsız hale getirmek
9. Öd (safra) yapma
10. Kan şekerini düzenlemek
11. Vücut ısısını ve basıncını düzenleme

SAFRA SUYUNUN GÖREVLERİ:
Ad:  saf.kesesi.JPG
Gösterim: 1960
Boyut:  22.1 KB
1.Pankreas ve bağırsak enzimlerini çalışabilmeleri şekilde ortamı bazikleştirmek.
2.Safra tuzları,sindirilmiş yağların ve yağda çözülen (ADEK) vitaminlerinin emilmesinde önemli rol oynar.
3. Büyük yağ kümelerini küçük yağ damlacıklarına çevirir.(Fiziksel etki).Böylece en- zimler,n yağları etkileme yüzeyini artırır.
4. Antiseptik özelliği ile Zaralı bakterileri öldürür.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
29 Nisan 2016       Mesaj #12
Safi - avatarı
SMD MiSiM
BESİNLERİN SİNDİRİMİ
KARBONHİDRATLARIN SİNDİRİMİ
Sponsorlu Bağlantılar
KH’ ların sindirimi ağızda başlar.Ağızın pH ı 6,5-6,7 tır.Asittir.Bu ortamda etkinlik gösteren tükürük amilaz enzimi, besinler çiğnenirken salgılanır ve nişasta ile glikojeni parçalar.
Ad:  khsin1.JPG
Gösterim: 3745
Boyut:  11.7 KB
KH lar mideden etkilenmeden geçip 12 parmak bağırsağına ulaşır.KH’ lar bağırsağa girince bağırsak hücreleri sekretin hormonunu salgılar.Bu hormon pankreası uyarır ve pankreas amilaz içeren sindirim özsuyunu 12 parmak bağırsağına boşaltır.Böylece ağızda sindirilemeyen nişasta burada sindirilmiştir.
Ad:  khsin2.JPG
Gösterim: 3656
Boyut:  13.9 KB
12 parmak bağırsağından ince bağırsakların diğer kısmına gelen KH henüz yapı taşlarına henüz tam olarak parçalanmamıştır.Buradan salgılanan maltaz, laktaz ve sakkaraz enzimleriyle KH lar glikoza parçalanır.
Ad:  khsin3.JPG
Gösterim: 1545
Boyut:  20.5 KB
Ad:  khsin4.JPG
Gösterim: 2125
Boyut:  51.3 KB


PROTEİN SİNDİRİMİ
Proteinler enzimlerin yapısına katılıp hücrede düzenleyici görev alırlar. Çok zorunlu olmadıkça enerji elde etmede kullanılmaz.Genelde yapı hammaddesi olarak kullanılırlar.
Proteinler nohut,mercimek,fasulye gibi baklagillerde; et,süt,yumurta gibi hayvansal besinlerde bol miktarda bulunur.
Proteinlerin sindirimi midede başlar.Besinlerin mideye gelince bazı hücreler gastrin hormonu salgılar.Gastrin mide bezlerini uyarıp HCl,mukus,pepsinojen lap çok az lipaz salınmasını sağlar.mukus salgısı mideyi HCl etkisinden korur.HCl pasif halde olan pepsino- jeni aktif pepsin haline getirir.
Ad:  pr.sin.JPG
Gösterim: 4378
Boyut:  21.5 KB
Besinlerle mide sindirim özsuyunun karışarak oluşturduğu bulamaca kimus de- nir.Kimusun içerdiği sindirilmemiş besinler ince bağırsakta sindirilmeye devam eder.
Proteinlerin sindirimi ince bağırsakta tamamlanır.Mideden gelen kimus 12 parmak bağırsağına girdiğinde pankreasın tripsinojen salgısı bazik bağırsak ortamında ,ince bağırsak salgısı olan enterokinaz tarafından aktif hale getirilir.Olayın denklemi şöyle özetlenebilir.
Ad:  pr.sin1.JPG
Gösterim: 1503
Boyut:  16.8 KB
Tripsin mideden Polipeptit halinde gelen ( Pepton ) proteinleri etkileyerek küçük yapı birimleri olan peptitlere ve amino asitlere parçalar.
Ad:  pr.sin2.JPG
Gösterim: 1503
Boyut:  16.8 KB
Peptitler ince bağırsaktaki erepsin ile etkileşerek amino asitlere ayrışır.
Ad:  pr.sin3.JPG
Gösterim: 1317
Boyut:  11.2 KB
Böylece , yarı parçalanmış olarak ince bağırsağa gelen proteinler ( peptonlar ) in sindirimi pankreastan salgılanan tripsinojen, kimotripsin ve karboksipeptidaz ile ince bağırsaktan salgılanan en az iki peptidazın etkisiyle proteinlerin sindirimi devam eder . Bu enzimlerin müşterek faaliyetleri proteinleri küçülen polipeptidlere parçalar. Peptitler tek tek amino asitlere parçalanır.
Ad:  pr.sin4.JPG
Gösterim: 1631
Boyut:  39.1 KB


YAĞLARIN SİNDİRİMİ

Yağların sindirimi 12 parmak bağırsağında başlar. Mideden kimus olarak gelen besinlerin içindeki yağlar karaciğerden gelen safra suyundaki safra tuzlarının etkisiyle küçük damlacıklara ayrılır ve yüzeyleri genişler Pankreas sindirim öz suyu ile gelen lipaz enzimi yağları parçalar.
Ad:  ya.sin1.JPG
Gösterim: 1532
Boyut:  11.7 KB
Yağların sindirimi ince bağırsaklarda tamamlanır. İnce bağırsaklardaki sindirilmiş besin maddelerinin sindirim özsuyu ile oluşturduğu karışıma kilus denir. Esas olarak yağların sindirimi , İnce bağırsaktadır.
Ad:  ya.sin2.JPG
Gösterim: 1653
Boyut:  38.5 KB


EMİLME OLAYI

İnce bağırsakta sindirimi tamamlanmış olan maddeler viNus=(Timür ) hücreleri tarafından emilir. Villus hücreleri ince bağırsakta yüzey alanını genişletir.
Ağızda iyonlar , alkol , hormonlar , bazı zehirler , nikotin , Midede Na , K , Cl , Br , I , alkol , bazı zehirler ve su emilir.
12 parmak bağırsağından sonra gelen 3 m’lik ince bağırsak kısmına jejenum , geride kalan kısmına da ileum denir. Emilmesi hızlı olan maddeler jejenumda emilmesi yavaş olan maddeler ileum da emilir . Sağlıklı bir insanda karbonhidratların tamamı yağların %95 ‘ i ve proteinlerin % 90’ ı ince bağırsakta emilir. Kalın bağırsakta ise su vitamin ve bazı madensel tuzlar emilir. Bağırsaklarının 1/3 ‘ ü alınan insan yaşar %50’ si alınan insan yaşayamaz.
Ergin bir insanda emilme difüzyon ve aktif taşıma ile gerçekleşir . Küçük çocuklarda protein gibi maddeler pinositozla alınır. Emilme sırasında molekül büyüklükleri eşit olan maddelerin emilme oranları farklı olabilir . Glikoza göre galaktoz daha hızlı frük- toz daha yavaş emilir. Zehirlenme sırasında emilme azalır.
Glikoz aminoasit minareler su ve vitaminler villuslardaki kılcal kan damarları ile emilirken yağ asitleri ve gliserol lenf kılcalları tarafından emilir.
Kalın bağırsak suyun çoğunu emer : İnce bağırsaktan gelen kilus, suyun ve sindirilmiş besin maddelerinin çoğunu emilim ile kaybetmiştir. Kalın bağırsakta su ve bir miktar emilecek besin maddesi emilir. Kalın bağırsakta yaşayan bazı bakteriler selüloz bakterilerinin yardımı ile sindirilmemiş selüloz emilebilir. Ayrıca bazı bakterilerce vitaminlerde sentezlenen vücuda kazandırılabilir. Artık maddeler kalın bağırsağın peristaltik hareketleri ile dışkı adıyla önce rektuma sonrada anüsten dışarı atılır.
Ad:  sin.JPG
Gösterim: 2934
Boyut:  55.8 KB
NOT:
  • Gastrin hormonu mideden salgılanarak mide salgı hücrelerini uyarır . Sekre- tin hormonu ise ince bağırsaktan salgılanıp pankreası uyarır.
  • Süt çocuklarında süt proteinin sindirilmesi için LAP enzimi ( rennin ) salgılanır. Lap enzimi sütün kazein proteinini pepsinin parçalayabileceği hale getirir.
  • Bütün sindirim sistemlerinde kimyasal sindirim hidrolizdir. Dolayısıyla su kullanılması gerekir.
  • Karaciğer sindirim enzimi salgılamaz.
  • Bütün besinlerin sindirimi ince bağırsakta tamamlanır.
  • Monosakkaritler ile vitaminleri sindirimi olmaz.
  • Villuslardaki emilme difüzyon ve aktif taşıma olurken çocuklarda proteinler pi- nositozla alınır.
  • Yağ asitleri gliserol ve monosakkaritler kalbin sağ kulakçığında birleşir.
  • Yağ asitlerinin en yoğun olduğu damar sol köprücük altı toplar damarıdır.

Sindirim ürünlerinin ortak özellikleri:
  • Hücre zarından geçebilecek kadar küçük moleküllerdir.
  • Enerji verici olarak kullanılabilirler.
  • Yapı ve onarımda kullanılabilirler
Ad:  sin1.JPG
Gösterim: 3607
Boyut:  66.2 KB
  • Ağız → Mekanik (dişler) ve kimyasal (tükürük) sindirim.
  • Yutak → Sindirim yok.
  • Yemek Borusu → Sindirim yok.
  • Mide → Mekanik (kaslar) ve kimyasal (mide öz suyu) sindirim.
  • İnce Bağırsak → Kimyasal sindirim.
  • Kalın Bağırsak → Sindirim yok.
  • Anüs → Sindirim yok.
kaynak: Anatomi

SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
30 Nisan 2016       Mesaj #13
Safi - avatarı
SMD MiSiM
SINDIRIM KANALI
Bütün canlılarda olduğu gibi insan organizması da canlılığını sürdürebilmesi ve fonksiyonlarını devam ettirebilmesi için enerjiye ihtiyaç duyar. Enerji vücuda alınan besinlerden sağlanır. Besin maddelerinin vücuda alınması, gerekli organlara ulaştırılması, bölünerek yapı taşlarına ayrılması, tüm hücrelere ulaşması kana karışması ve atık ürünlerinin dışarı atılması olayına sindirim (digestio) denir.
Sindirim olayının aşamaları
  • Yeme (ingesyon): Sindirimin ilk aşaması olan yeme, besinlerin ağız yoluyla vücuda alınmasıdır.
  • Mekanik sindirim: Besin maddelerinin yutulabilmesi için dişler aracılığı ile koparılması, parçalanması, ufalanıp öğütülmesi ve mideye gönderilmesi işlemidir.
  • Sindirim (digesyon): Besin moleküllerinin daha küçük yapı taşlarına ayrılması, kimyasal olarak yıkımıdır.
  • Salgılanım (sekresyon): Sindirim kanalının epiteli ve bezler tarafından su, asit, enzim ve tuzların serbestleşmesi ile gerçekleşir. Salgılanan sıvılar besinlerin sindirim ve emiliminde rol oynar.
  • Emilim (absorbsiyon): Yapı taşlarına ayrılmış olan besin moleküllerinin bağırsak duvarlarında kan ve lenfatik sisteme emilerek alınması işlemidir.
  • Dışkılama (defekasyon): Sindirilemeyen ve emilemeyen besin artıklarının vücuttan dışarı atılmasıdır. 
Ad:  sind.kanal.JPG
Gösterim: 1920
Boyut:  46.0 KB
Sindirim kanalı, ağız boşluğundan başlayarak anüste sonlanır. Sindirim olayını gerçekleştiren organ ve yapılara sindirim sistemi (systema digestorium) denir.

Sindirim kanalı (canalis digestorius, canalis, alimentarius): Ağızdan anüse kadar uzanan 8-10 metrelik bir kanaldır. Bu kanalın ağız (ağız boşluğu = cavum oris), yutak (pharynx), yemek borusu (oesophagus), mide (gaster), ince bağırsaklar (intestineum tenue), kalın bağırsaklar (intestineum crassum) ve anüs olarak adlandırılan bölümleri vardır.

Sindirime yardımcı organ ve bezler: Yaptıkları salgılarını özel boşaltım kanallarıyla sindirim kanalına boşalttıklarından sindirim kanalının eklenti organları olarak da adlandırılır. Bunlar karaciğer (hepar), pankreas (pancreas) ve tükürük bezleri (glandula salivariae)dir.

Sindirim kanalı kapsamında ele alınan organların içi boşluklu (organa cavitosa lumenalia) olup bunlar ortak duvar yapısına sahiptirler. Sindirim kanalı içten dışa doğru şu katmanlardan oluşur.

Sindirim kanalını oluşturan tabakalar
Ad:  sin.kanal1.JPG
Gösterim: 2146
Boyut:  33.8 KB
  • Mukoz tabaka (Tunica mucosa): En içteki tabakadır. Bu tabaka koruma, salgılama ve emilim fonksiyonlarım gerçekleştiren epitel tabakadan oluşmuştur. Mukoza tabakası sindirim kanalının değişik bölümlerinde özel yapılar kazanır.
  • Submukoza (Tunica submukoza): Mukoza ile kas tabakası arasında bulunan damarlı bağ dokusudur. Elastik lifler içerir ve gevşek bağ dokusu tabakasıdır. Burada kan damarları, sinirler, lenf damarları ve lenfoid doku elemanları bulunmaktadır.
  • Kas tabakası (Tunica muscularis): Ağız, yutak, ösofagusun üst kısmı ve anüste çizgili, diğer içi boşluklu organların duvarında iki katlı düz kastan yapılı tabakadır. Kas yapı longitudinal ve sirküler şekildedir. Bundan dolayı musküler tabakadaki kas liflerinin kasılması sonucu peristaltik bir hareket oluşur. Peristaltik hareketler besinlerin sindirim kanalı boyunca ilerlemesini sağlar.
  • Seröz tabaka (Tunica serosa): İçi boşluklu organların en dış tabakasıdır. Sindirim kanalı organlarının karın, pelvis boşluğunda kalan bölümlerinde visseral peritondan yapılı seröz tabaka bulunur. Sindirim kanalı organlarının bazı bölümlerinde bu tabaka seröz özellikte olmadığından tunica adventitia olarak adlandırılmaktadır. Tunica adventitia gevşek fibröz bağ dokusundan oluşmuştur.
Sindirim kanalı organları ağız, yutak, yemek borusu, mide, ince bağırsak ve kalın bağırsaktır.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
1 Mayıs 2016       Mesaj #14
Safi - avatarı
SMD MiSiM
SİNDİRİM NEDİR?
  • Canlılık olaylarının devamı için alınan besin maddelerinin değişerek enerjiye çevrilmesi gerekmektedir.
  • Bu besin maddeleri doğada değişik şekilde bulunan karbonhidrat, yağ, proteinler, su, mineral maddeler ve vitaminlerdir.
  • Canlı bu enerji maddelerini alarak onları ısı ve mekanik enerjiye çevirir ve kendi büyümesi yanında yıpranan ve aşınan hücrelerini onarmakta kullanır.
  • Vücutta işe yaramayan, kullanılmayan artık ürünleri ise dışarı atarlar.
  • Doğada bulunan bitkiler fotosentez olayı ile havadan aldıkları karbondioksiti topraktan aldıkları su ile birleştirerek ilk karbonhidrat yapı taşını (6 karbonlu glikoz) oluştururlar.
  • Bitkilerde özümleme ile nişasta oluşumu toprak ve havanın azotundan yararlanılarak protein yapılması sağlanır.
  • Dışarıdan alınan gerek bitkisel, gerekse hayvansal kaynaklı besin maddelerinin organizmaya yararlı olacak hale getirilmesine sindirim adı verilir.
  • Besinlerin hem mekaniksel, hem de kimyasal değişime uğratıldığı organlar topluluğu ise sindirim sistemi olarak adlandırılmaktadır.
  • Sindirim olayları enerji sağlama, doku büyümesi ve metabolik olaylara aracılık eder.
  • Sekresyon için de gereklidir.
  • Metabolizmanın devamlılığı vücuttaki sindirim ve emilime bağlıdır.
    Ad:  sindirim organları.JPG
Gösterim: 6493
Boyut:  50.4 KB
Besinlerin alınması
  • Besinlerin mekaniksel parçalanması
  • Enzimler, su ve mukus sekresyonu
  • Besinlerin kimyasal parçalanması
  • Besin maddelerinin emilim için hazırlanması
  • Sindirilmiş besinlerin emilimi
  • Artık ürünlerin defekasyon ile atılması
GENEL SİNDİRİM ORGANLARI
Sindirim sistemi ağız, özefagus, mide, ince ve kalın bağırsaklar, rektum ve anüsten oluşmuştur

YARDIMCI ORGANLARI

Tükürük bezleri, karaciğer, pankreas, sindirim kanalının yardımcı organları olarak hizmet eder.
Genellikle sindirim kanalı çeşitli hayvan türleri arasında aynı bölümlere sahiptir.
Fakat her bir tür için bölümlerin fonksiyonları ve büyüklükleri doğal besinlerin özelliğine göre farklıdır.

Beslenme Şekillerine Göre Canlılar:

  • Herbivor (ot yiyenler)
  • Karnivor (et yiyenler)
  • Omnivor (ot ve et yiyenler)
KARNİVOR
  • Besinlerinin çoğu hayvansal kaynaklıdır .
  • Enzimlerle yapılan hidrolitik sindirim etkindir.
  • Mikrobiyel sindirim toplam sindirimin %14’üdür.
HERBİVOR
  • Besinler tamamen bitkiseldir.
  • Mikrobiyel sindirimin etkinliği büyüktür.
  • Mikrobiyel fermentatif sindirim oranı %51- 83’dür.
Mikroorganizmalardan oluşan fermentasyon olayının, herbivorun sindirim kanalından salınan enzimlerden önce ya da sonra yer alışına göre iki bölüme ayrılırlar;
1. Pregastrik fermentorlar (Sığır, koyun, keçi)
2. Kalın bağırsak fermentorları (At, domuz, tavşan)

OMNİVOR
  • Hem bitkisel hem de hayvansal besinler alırlar.
  • Sindirim hidrolitik niteliktedir.
  • İnsanda mikrobiyal sindirim %17, domuzda ise fermentatif sindirim %48’dir.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
1 Mayıs 2016       Mesaj #15
Safi - avatarı
SMD MiSiM
BESİN
  • Yaşama, büyüme, iş, süt ya da yumurta verimi gibi aktiviteler yanında, yapılarındaki canlı maddelerin onarım ya da yeniden yapılabilmeleri için dışarıdan besin dediğimiz kimyasal enerji kaynaklarının alınması zorunludur.
  • Böylece tüm fizyolojik fonksiyonların bütünlüğü sağlanarak canlılık olayları sürdürülmüş olur.
  • Besin denilince enerji sağlayan karbonhidrat, yağ ve proteinler yanında su, mineral maddeler ve vitaminler anlaşılır.
  • Besinler görevsel (vücudun düzenli çalışması için) ve yapısal (salgı yapımı, vücudun gelişim ve onarımı için) metabolizma olaylarında değerlendirilir.
Dışarıdan Alınacak Besinler:
  • Görevsel ve yapısal metabolizma olayları için gerekli enerjiyi sağlayıcı bileşimde olması.
  • Organizmada daha karmaşık organik moleküllerin sentezlenebilmesi bakımından gerekli karbon iskeletlerini sağlayabilecek nitelikte bulunması.
  • Vitaminler ile koenzimler gibi özel gelişme faktörlerini içermesi gerekir.
Yavruda Sindirim Gelişimi
Kendi besin ihtiyacım karşılamak için doğumdan sonra yavrunun sindirim kanalında motorik, sekretorik, immünolojik ve absorbsiyon'la ilgili bazı gelişim, değişim ve nitelikler söz konusu olur.

Motorik olaylar
Ağız yoluyla alınan besin maddelerinin sindirim kanalında ilerlemesi ve sindirim olayları sonucu değerlendirilmeyenlerin anüse getirilmesi, sindirim kanalı duvarlarında yer almış kas sistemlerine yani motorik aktiviteye bağlıdır. Fötuste çizgili kasta kontraksiyon yeteneği üç evrede gelişir:
  • Myojenik evre: Sinirsel etkinlik olmaksızın çizgili kas hücresi kasılabilmekte ve impuls iletebilmektedir.
  • Nöyromotor evre: Kontraksiyon, nöron hücre gövdesinin doğrudan uyarılmasıyla gerçekleşir.
  • Son evre: Refleks mekanizmaları oluşur.
Doğum yaklaştıkça fötusun mide-bağırsak kanalı peristaltik aktivitesi etkinleşmekte ve birçok hayvan türünde fötal dışkı maddeleri (mekonyum) fötal sıvılara boşaltılmaktadır.

Yeni doğmuş yavruda erişkinlere kıyasla:
  • Bağırsak kanalı uzunluğu, beden uzunluğuna göre daha fazladır.
  • Genişleyebilme yeteneği çoktur.
  • Bağırsak mukozası daha kalındır ve submukozada destekleyici esnek teller yetersizdir (böylece besin maddeleri çabuk ve kolay emilebilir).
  • Yavru geliştikçe midenin kontraksiyon yeteneği de artar. Herbivor ve omnivorlarda yavru tane yem ve diğer bitkisel besini ne kadar erken yemeye başlarsa, mide hareketleri de o oranda çabuk gelişir.
Sekretorik olaylar
  • Yavruda ilk karbonhidrat sindirimi, ondan sonra protein sindirimi aktive olur.
  • Süt emenlerde laktaz aktivitesi erişkinlerdekinden yüksektir.
  • Sukraz ve maltaz aktiviteleri ise doğumdan sonra artar.
İmmunolojik olaylır

  • Geviş getirenlerde, at ve domuzda antikorlar hemen tamamen kolostrumdan sağlanır. Bunlar ince bağırsaktan o kadar hızlı emilir ki, doğumdan birkaç saat sonra yavrunun kan serumundaki antikor yoğunluğu, anne serumundaki düzeyine ulaşır. Bununla beraber, bağırsakların bu üstün emicilik özelliği kısa bir süre sonra kaybolur Bu nedenle yetiştiricilikte yeni doğmuş yavrunun ******* bir an evvel emmesi önerilir.
  • Mide bezlerinin gelişimi yavaş olduğundan immunoglobulinler mideden sindirilmeksizin geçebilmektedir. Kolostrumda varlığı bildirilen tripsin inhibitörleri de bunların sindirilmelerini önlemektedir. Taylarda kolostrumdaki antikorlar, doğumu izleyen 36 saat içinde emilebilmektedirler.
SİNDİRİM KANALI
  • Sindirim sistemi, sindirim kanalı ile ilgili bezlerden oluşur.
  • Sindirim kanalının temel görevi; su, elektrolit ve besleyici maddeleri vücuda sürekli biçimde sağlamaktır.
  • Besin maddelerinin sindirilme ve emilmeleri için bu kanaldan uygun bir hızda geçmeleri gerekir.
  • Sindirim kanalında yer alan bezlerin iki temel ödevi enzim ve müsin salgılamaktır.
  • Enzimler epitel dökülmesi yoluyla da sağlanmaktadır
  • Müköz salgı ise sindirim kanalını zararlı etmenlerden korumakta ve kayganlığı sağlamaktadır.
  • Sindirim kanalı dudaklardan anüse kadar uzanır ve ağız, yutak, yemek borusu, mide, ince ve kalın bağırsak bölümlerinden oluşur.
SİNİRSEL ve HORMONAL KONTROL
  • Sindirim kanalı boyunca görülen sekretorik ve motorik aktivitelerin düzenliliği sinirsel ve hormonal faktörlerle sürdürülür.
  • Sinirsel kontrol denince; bağırsak kanalındaki pleksuslarla, otonom nitelikli ekstrinsik sinirler anlaşılır.
  • Genel anlamda sinirsel kontrol, sindirim kanalının her tarafında geçerlidir. Ancak orta bölgelerde, enteroendokrin hücrelerce salınan lokal hormonların ağır bastığı görülür.
  • Sinirsel kontrol motorik aktivitede, hormonal kontrol sekretorik aktivitede etkilidir.
  • Sindirim kanalının motor fonksiyonu, iki ucu (yutak ve anüs) dışında düz kaslarca yapılır.
  • Otonomik sinirsel kontrolün parasempatik kesimi motorik ve sekretorik aktiviteyi artırır. Sempatik sistem ise bunları durdurucu niteliktedir.
  • Mideden kolona kadar dağınık bir biçimde yayılmış enteroendokrin hücre sistemi vardır. Bunlar;
  • hormon, hormon nitelikli peptit ve aminleri yaparlar.
  • Oldukça kısa zincirli polipeptidler olan hormonların etkinlikleri kısa sürelidir.
  • Birçoğu etkisini yapıldığı bölge yanında (parakrin) gösterdiği halde, bazıları kan yoluyla taşınarak (endokrin) daha uzak yerlerde etkirler.
Sindirim Kanalı Hormonlarının Görevleri;
  • Mide-bağırsak hareketleri
  • Midenin boşalımı
  • Mide-bağırsak ve pankreasın sekretorik aktivitesi
  • Safra yapımı ve bağırsağa bırakılımı
  • Mukoza hücrelerinin korunması
  • Diğer hormonların salınımı
SİNDİRİM OLAYLARI
Sindirim sistemine alınan besinlerin, organizmanın yararlanabileceği temel taşlarına parçalanmasında fiziksel, kimyasal, mikrobiyolojik etmenler rol oynar:
Sindirimin fiziksel faktörleri: Besinlerin ağıza alınması (prehension), çiğneme (mastication), yutma (deglutition), kusma (vomication), geviş getirme (rumination), geğirme (eructation), mide- bağırsak hareketleri ve dışkılama (defecation).
Kimyasal etmenler: Sindirim bezlerinin aktiviteleri, alınan besinlerdeki enzim ya da enzim olmayan maddeler.
Mikrobiyolik faktörler: Bakteri ve protozoonlar.

Ağızda Sindirim
BESİN İSTEMİ
Besinin seçiminde ve yenilecek miktarının belirlenmesinde;
  • görme
  • koklama tatma
gibi bazı duysal algılar yanında insan ya da hayvanın
  • fizyolojik durumu,
  • deneyimi
  • çevre koşulları
gibi etmenler de önemli rol oynarlar - Ancak zevk ve ihtiyacı giderme faktörleri de etkilidir. 

BESİN İSTEMİNİN KONTROLÜ
  • Besin alımı genellikle açlık duyumuna bir cevap olarak başlatılır. Bu olayda iştah ve susuzluk duyumlarının da payı büyüktür.
  • İştah; Fizyolojik anlamda iştah, belirli bir yiyecek ve içeceğe karşı duyulan bir istemi gösterir.
  • İştahın oluşabilmesi için, o besine karşı önceden kazanılmış ve hoşlanılmış bir deneyim söz konusudur. Bu gibi hoşa gidici alışkanlıklar, bazı özel koşullarda bellekte kuvvetle canlandırılır ve tükürük salgılama refleksi harekete geçer.
  • Başka bir deyişle iştah eğitim sonucu gelişir ve beğenilen besinler, hoşa giden tat, koku ve görsel duyumlar geliştirirler. 
AÇLIK
  • Kanın besin maddelerinin yetersiz düzeye inmesi sonucu sinir sisteminde oluşan karmaşık bir duyumdur. İştahın tersine besinin niteliği değil, niceliği önem taşır.
  • Açlık duyumu, enerji sağlama amacıyla gelişir ve vücudun bir ya da daha çok besin maddesinin eksikliğine karşı oldukça belirgin bir bilinci yansıtır.
  • Açlık halinde midede ağrı ile seyreden açlık kontraksiyonları oluşur.
  • Mide yoluyla açlığın kaybolması mideden kaynaklanan bazı refleks olayları sonucudur. Bu duyu herhangi bir şekilde giderilmezse, mide bölgesindeki ezinti ve kazıntı ağrı biçimine, halsizlik ise baygınlığa dönüşebilir.
  • Açlık sırasında kan dolaşımı, solunum, ısı düzenlenmesi, sinir sistemi ve kas çalışması gibi bütün metabolizma olayları devam eder. Bu durumda, enerji önce depo k.hidratlardan sağlanır. Sonra sıra yağlara ve en sonunda da proteinlere gelir.
  • Genellikle açlığa susuzluktan daha uzun süre dayanılır.
  • Enerji için parçalanan karbonhidrat, yağ ve proteinlerden bir miktar su da kazanılmaktadır. Bununla birlikte açlık susuzlukla beraber bulunduğunda insanlar açlığa bir hafta kadar dayanabildikleri halde su içerek 4-6 hafta dayanabilmektedirler.
  • Açlığa dayanma vücudun yağ miktarı ve yaş ile de çok yakından ilgilidir. Nitekim sağlıklı olan yaşlı ve yağlı kimseler daha uzun süre dayanabilirler.
  • Küçük memeli hayvanlar ve kanatlılarda açlığa dayanma süresi 9 gün kadardır.
  • Kurbağalar beden ağırlıklarının %66'sını kaybederek bir yıl aç kalabilirler.
  • Genelde sadece besin yokluğunda değil, besin maddelerinin bazılarının yokluğunda da açlık duyumu oluşmaktadır. Çeşitli besin maddelerine karşı oluşan açlığa spesifik açlık denir.
  • İnsan ve hayvanlar, kendileri için gerekli besin çeşitlerini seçmede güçlü mekanizmalarla donatılmışlardır. Nitekim böbreküstü bezi çıkarılmış sıçanlarda mineralokortikoit (aldosteron) yokluğu sonucu tuz vücutta tutulamamaktadır. Böylece sıçanların çeşitli tuz konsantrasyonları içeren sular arasından tuz yoğunluğu yüksek olanları seçtikleri görülmektedir.
  • İnsan ve hayvanlar, değişen çevre koşullarına besin alınımını ayarlamak suretiyle uzun ya da kısa sürede uyum sağlarlar. Kısa vadeli düzenlemede yenilen besin miktarı, tüketilen kaloriye göre ayarlanır.
  • Mideye gelen besin buradaki gerilme reseptörlerini uyarır. Bazı hayvanlarda n.vagus'un afferent telleri yoluyla tokluk merkezi uyarılabilmektedir. Bununla beraber midenin gerginliği, doyma merkezini etkileyen tek faktör değildir. Benzer durum bağırsakların dolgunluğunda da şekillenebilir.
Ad:  açlık.JPG
Gösterim: 1561
Boyut:  58.0 KB
Açlık teorileri:
Glikostatik teori: Kan şekeri azlığında (hipoglisemi) açlık, fazlalığında ise (hiperglisemi) tokluk merkezi uyarılmaktadır. Glikozla ilgili reseptörler diensefalon, karaciğer, mide ve incebağırsaktadır.
Lipostatik teori: Vücuttaki yağ miktarıorganizmanın değişik yerlerindeki liporeseptörler tarafından izlenir. Karbonhidratlar tüketilip sıra yağlara gelince bu reseptörler uyarılarak açlık duyumu oluşturulur.
Termostatik teori: Hipotalamustaki termoreseptörler rol oynar. Bu merkezde ısı artışı olursa iştahsızlık, soğuma olursa açlık oluşur.

SUSUZLUK
  • Suya karşı bilinçli bir arzuyu belirten susuzluk duyumu, vücut suyunun ayarlanmasında çok önemlidir.
  • Organizma; deri, solunum, ağız, dışkı ve idrar yollarıyla sürekli su kaybeder. Su, depolanabilir nitelikte olmadığından susuzluk duyumu, açlığa göre daha sık şekillenir.
  • Su kaybı vücut ağırlığının %1 kadarını bulduğunda susuzluk duyumu oluşmaya başlar ve bu kayıp %2'ye ulaştığında susuzluk duyumu çok şiddetlenir.
Vücut suyu, organizmaya alınanlarla organizmadan kaybedilen arasındaki denge ile ayarlanır. Kanın sıvı kısmı azalınca (hipertonik), sinirsel ve hormonal yollarla susuzluk duyumu oluşturularak organizma su içmeye zorlanır ve su vücutta alıkonulmaya çalışılır (ter ve idrarın azalması gibi).
Ad:  su metabolizma.JPG
Gösterim: 3464
Boyut:  63.8 KB


Susuzluğu oluşturan etmenler:
  • Hücre içi ve dışı suyun azalması
  • Kanama
  • Kalp çalışmasının azalması
  • Ağız kuruması
Susuzluğu artıran etmenler:
  • Terleme
  • Şiddetli kusma
  • İshal
  • Kanama
  • Mide-bağırsak yangıları
  • Dehidrasyon


BESİNLERİN AĞIZA ALINMASI
YEME OLAYI
  • Besinlerin ağza götürülmesinde insanlarda ve çeşitli evcil hayvan türlerinde görülen uygulamalar birbirinden çok farklıdır.
  • Besin alma organları dudaklar, dişler ve dildir.
  • Birçok hayvanda ön ekstremiteler besinin ağza götürülmesinde büyük önem taşır
    Ad:  emme merkez.JPG
Gösterim: 1365
Boyut:  59.0 KB
  • Dudak, diş ve dilin etkinlik dereceleri de her hayvan türünde farklı diziliştedir.
Besinin ağıza alınması sırasında İnnervasyon sağlayan sinirler;
Dudak ve yanak kasları

  • N. facialis
Dil

  • N.hypoglossus,
  • N.mylohyoideus
Alt çene Kasları

  • N.trigeminus,
  • N.facialis
• Bu sinirlerin motorik kısımları innervasyondan sorumludur!

ÇİĞNEME
Çiğneme; hareketsiz olan üst çene karşısında alt çenenin hareketleriyle oluşturulur ve besinin ağızda mekaniksel parçalanması anlamındadır.
Çiğnemenin amacı;
— Besinleri ufak parçalara ayırmak, besin maddelerinin eriyebilirliğini artırmak ve sindirim kanalı salgıları için geniş bir etkime yüzeyi oluşturmak.
— Besinleri tükürükle karıştırmak. Kuru besinler ıslatılır, kaygan biçime sokulur ve böylece lokmanın yemek borusundan duraklamaksızın geçmesi sağlanmış olur.
  • Genellikle kesici dişler besinin koparılması, kesilmesi veya parçalanmasına, molar dişler ise küçük parçalara öğütülmesine yarar.
  • Çiğneme, karnivorlarda pek iyi yapılmadığı halde, herbivorlarda ve özellikle geviş getirenlerde özenle yapılır ve bunun için uzun bir süre ayrılır.
  • Karnivorlar ve omnivorlarda aşağı, yukarı hareketler yeterlidir.
  • Herbivorlarda ise bu yeterli olmamaktadır. Çünkü, kaba ve miktarca fazla besinleri ezmek, kesmek ve öğütmek büyük önem taşır.
  • Herbivorlarda ileri, geri ve yana hareketler de görülür.
  • İyice öğütülen besin maddeleri tükürükle birbirine yapıştırılarak oval bir lokma oluşur ve yutulmak üzere ağzın gerisine doğru gönderilir.
  • Sığırlar, geviş getirme de dahil günde 40-45 bin, koyunlar ise 50-85 bin çene hareketi yaparlar.
  • Karnivorlar ve omnivorlarda sindirim olaylarının bütünlüğü içinde çiğnemenin katkısı çok önemli değildir. Büyük parçalar halinde yutulan besinler midede daha uzun süre kalarak sindirim tamamlanabilmektedir. 
Çineme Kasları
Ad:  çiğneme.JPG
Gösterim: 1367
Boyut:  24.1 KB

  • Mandibula başlıca iki çeşit kas sistemiyle çalışır; ağzı kapayanlar ve açanlar
    Ağzı kapayan kaslar daha güçlü yapılıştadırlar. Bunlardan M.temporalisler herbivorlarda, masseter kasları ise karnivorlarda çok daha iyi gelişmiştir.
  • Çiğneme sırasında dil, dudak ve yanaklar sürekli hareket halindedirler ve besini dişler arasında tutarlar.
    Yanak ve özellikle dudaklar besinlerin ağızdan dışarıya dökülmesine de engel olurlar. Bu kasların sığırlarda iyi iş görmemesi nedeniyle bu hayvanlar, çiğneme süresince başlarını yatay durumda tutarlar. 

Çiğnemenin Sinirsel Kontrolü

  • Çiğneme, normalde beyin kabuğunda tat alma ve çiğnemeyi yöneten bir merkezin kontrolü altındadır ve isteme bağlıdır. Ancak uygulamada istem dışı yürütülür.
  • Alt çene normalde çene kaslarının destekleyici kontraksiyonları ile kapalı durumda tutulur. Ağızda besin bulunduğunda kasların kontraksiyonları inhibe edilir ve ağız açılır.
Ad:  çiğneme1.JPG
Gösterim: 1419
Boyut:  34.5 KB
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
3 Mayıs 2016       Mesaj #16
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Sindirime Yardımcı Enzimler
48485d1462228504 enzim nedir enzimler hakkinda enzim1

DEVAMI Enzim Nedir? Enzimler Hakkında
SİLENTİUM EST AURUM
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
11 Ocak 2017       Mesaj #17
Avatarı yok
Yasaklı

Sindirim Sisteminde Yeni Organ Keşfi!


İnsan sindirim sisteminde gizlenmiş yeni bir organ keşfedildi. "Bağırsak askısı" ya da "mezenter" olarak isimlendirilen organın henüz işlevi ve yapısıyla ilgili detaylı bilgi elde edilemedi. Yeni bulunan organın, daha önceleri insan vücudundaki parçalanmış yapıların bir arada durması sonucu meydana geldiği düşünülüyordu.

Yayınlanan makalede, araştırmacılar tarafından mezenterin tek parçadan oluşan bir organ olduğu açıklandı. Mezenter, karın zarının ikiye katlanmışı, karın boşluğunu kaplayan ve her şeyi bir arada tutan yeni bir organ olarak tanımlanıyor. Bu yeni organla, insan organlarının toplam sayısı 79'a yükseldi. Mezenter'i ilk olarak 2012 yılında keşfeden İrlandalı bilim insanı J. Calvin Coffey, bu gelişmeyle birlikte 100 yıllık anatomi bilgisinin de yanlış olduğunun ortaya çıktığını belirtiyor. Coffey, 'Mezenter'in önceki kanının aksine parçalanmış yapıların bir araya gelmesiyle oluşmadığını, tek parça ve sürekli bir yapı olduğunun ispatlandığına dikkat çekiyor.

Çalışmalara Geçen Yıl Başlanmıştı!


Bilim insanları 2016 yılında mezenterin varlığı üzerine çalışmalarını yoğunlaştırırken tıp öğrencileri de mezenteri yeni bir organ olarak öğrenmeye başlamıştı. Yeni keşfedilen organın ne işe yaradığı henüz bilinmese de bilim dünyası bunu önemli bir gelişme olarak duyurdu. Yeni organın keşfini önemli bir gelişme olarak değerlendiren Coffey, bir sonraki aşamayı "organın fonksiyonlarını anlamak" olarak tanımlıyor. Coffey, mezenterin fonksiyonlarının çözülmesi halinde anormal fonksiyonların ve hastalıklara dair yeni bilgilerin de keşfedilebileceğini söylüyor.

Kaynak: Lancet Gastroenteroloji ve Hepatoloji / Ntvmsnbc (5 Ocak 2017)

Benzer Konular

11 Mayıs 2016 / CrasHofCinneT Tıp Bilimleri
12 Ocak 2018 / ThinkerBeLL Tıp Bilimleri
2 Mayıs 2016 / Misafir Tıp Bilimleri
2 Mayıs 2016 / alperen 0523 Tıp Bilimleri
29 Nisan 2016 / Misafir Tıp Bilimleri