Arama

Atatürk Devrimleri / Toplumsal Devrimler - Soyadı Kanunu

Güncelleme: 23 Kasım 2016 Gösterim: 26.058 Cevap: 3
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Şubat 2007       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Soyadı Kanunu

Ad:  SOYADI KANUNU1.jpg
Gösterim: 17593
Boyut:  38.0 KB

Soyadı Kanunu, Türkiye’de soyadı taşıma zorunluluğunu getiren 21 Haziran 1934 tarihli ve 2525 sayılı yasa. 24 Kasım 1934 tarihinde M. Kemal’e T.B.M.M. tarafından “Atatürk” soyadı verilmiştir. Bu yasayı tamamlamak amacıyla daha sonra çıkarılan 26 Kasım 1934 tarihli ve 2590 sayılı Efendi, Bey, Paşa Gibi Lakap ve Unvanların Kaldırıldığına Dair Kanun da genellikle Soyadı Kanunu olarak bilinir.
Sponsorlu Bağlantılar

Türkler arasında daha çok unvan, lakap ve baba adı biçimini alan aile adları eski bir geçmişe dayanmakla birlikte, uygulamanın yasal bir dayanaktan yoksun olması resmî işlemlerde çeşitli güçlükler yaratıyordu. Bu boşluk ilk kez Cumhuriyet döneminde Soyadı Kanunu’yla giderildi. Yasaya göre her Türk öz adından başka soyadını da taşımak zorundadır. Kişiler soyadı olarak rütbe, memurluk, aşiret, yabancı ırk ve ulus adları ile iğrenç ve gülünç adları kullanamazlar.

Soyadının kazanılması Türk Medeni Kanunu’na göre çeşitli yollardan olur. Nesebi sahih olan çocuk babasının soyadını alır. Nesebi düzeltilmiş olan çocuk da babasının soyadını taşır. Evlilik dışında doğmuş olan çocuk baba tarafından tanınmamışsa ya da babalığa hükmedilmemişse anasının soyadını taşır. Soyadı sözleşmeyle de kazanılabilir. Bu durumlardan biri evlenmedir; evlenen kadın kocasının soyadını alır. Evlat edinme sözleşmesiyle evlat edinilen çocuk da evlat edinenin soyadını kazanır.

Lakap ve unvan kullanma alışkanlığına son vererek Soyadı Kanunu’na işlerlik kazandırmayı amaçlayan 2590 sayılı yasa ağa, hacı, hafız, hoca, molla, efendi, bey, beyefendi, paşa, hanım, hanımefendi ve hazretleri gibi lakap ve unvanların kaldırıldığım, yurttaşların yasalar karşısında ve resmi belgelerde yalnız adlarıyla anılacağını belirtir. Yasanın bu hükmüne resmi işlemlerde uyulmakla birlikte, söz konusu unvanların çoğu günlük yaşamda varlığını korumuştur. Aynı zamanda eski sivil rütbe ve resmî nişanlar ile madalyaları da kaldıran ve yabancı devlet nişanlarının taşınmasını yasaklayan yasanın bir hükmü de askeri rütbelerin yeni karşılıklarıyla ilgilidir.

kaynak: Ana Britannica

Son düzenleyen Safi; 23 Kasım 2016 23:05
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Şubat 2007       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  SOYADI KANUNU3.jpg
Gösterim: 1909
Boyut:  75.7 KB

Soyadı Kanununun Kabulü


1934 tarihli Soyadı Kanununun kabulü ile bizde kişi , asıl adı , küçük adı yanı sıra soyadı diye adlandırılan aile adı ile anılmaya başlamıştır.
Sponsorlu Bağlantılar

Kişinin soyadı bulunmaması toplum hayatında karışıklıklara neden oluyordu. Kişinin soyadı olmaması toplumsal ilişkiler bakımından bir eksiklikti. Soyadı yerine kullanılan baba adı, doğduğu memleketin adı veya kullanılan lâkaplar, soyadının toplumsal ilişkilerde rolünü oynayamıyordu. Soyadı bir bakımdan ailenin toplum hayatındaki rolünü değerlendirmekte aileye güç ve kuvvet vermekte idi. Aile birliğini ve aile içinde de karşılıklı ilişkilere moral (manevi) bakımdan destek olmakta idi.

21 Haziran 1934 ‘de çıkarılan 2525 sayılı Soyadı Kanunu ile her Türk’ ün öz adından başka soyadı taşıması da zorunlu kılındı. Soyadları Türkçe olacak, rütbe , memurluk , yabancı ırk ve millet adları ile ahlâka aykırı ve gülünç kelimeler soyadı olarak kullanılmayacaktı.

Soyadı Kanununun kabulünden sonra , 1934 yılında 2258 sayılı kanunla, T.B.M.M. Türk Milleti ‘nin bir şükran ifadesi olarak en büyük şefine , Gazi Mustafa Kemal Paşa’ ya Atatürk soyadını vermiştir.

1934 yılında çıkarılan bir diğer kanunla da “Ağa, Hacı, Hafız, Hoca, Molla, Efendi, Bey, Beyefendi, Paşa, Hanım, Hanımefendi” gibi eski toplum zümreleri belirten ünvanlar kaldırılmıştır. Aynı kanunla yurt savunmasında, Milli Mücadelede gösterilen başarılar karşılığı verilen madalyalar dışında eski Osmanlı idarecilerinin verdiği tüm nişan ve rütbeleri taşımak da yasaklanmıştır.
Son düzenleyen Safi; 23 Kasım 2016 23:06
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
23 Kasım 2016       Mesaj #3
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Atatürk'ün devrimlerinden olan Soyadı Kanunu sonucunda, her Türk kendi adından başka ailesinin ortak olarak kullanacağı bir soyadı almıştır.

Cumhuriyet öncesi Türk toplumunda ailelerin dinî, sosyal, ailevî ve asalet kaynaklı lakaplar taşımaları, gerek insanlar arasında ayırıma yol açmakta, gerekse toplumsal ilişkilerde (nüfus işlemleri, askerlik vb.) karışıklıklara neden olmaktaydı. Bu durum, cumhuriyetin millî sınırlar içinde tüm insanları eşit kabul etme mantığıyla bağdaşmıyordu. Dolayısıyla hızla modernleşen Türk toplumunda böyle bir bölünmüşlüğe yer verilmemeliydi. Bu gaye ile 21 Haziran 1934’te “Soyadı Kanunu” kabul edilmiştir. Bu kanuna göre, her Türk kendi adından başka ailesinin ortak olarak kullanacağı bir soyadı alacaktır. Alınan bu soyadları Türkçe olacak, yabancı milletlere ait adlar kullanılmayacak, soyadlarının ahlaka aykırı ve komik olmamasına özen gösterilecektir.

24 Kasım 1934 tarihinde kabul edilen bir kanunla da M. Kemal’e T.B.M.M. tarafından “Atatürk” soyadı verilmiştir.
Yine bu tarihte 'ağa', 'hacı', 'hafız', 'molla', 'hoca', 'efendi', 'bey', 'beyefendi', 'hanım', 'hanımefendi', 'paşa', 'hazret' gibi ünvan ve lakapların soyadı olarak alınması yasaklanmıştır. Soyadı kanununun kabul edilmesi ile toplum hayatında yeni bir düzen ve disiplin sağlanırken, aile ve fertlerin de tam olarak tanınması mümkün olmuştur.
Ad:  SOYADI KANUNU4.jpg
Gösterim: 2498
Boyut:  187.2 KB
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
23 Kasım 2016       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM

SOYADI KANUNU

Ad:  SOYADI KANUNU2.jpg
Gösterim: 1675
Boyut:  124.6 KB

Kanun Numarası: 2525
Kabul Tarihi: 21/6/1934
Yayımlandığı R. Gazete: Tarih:2/7/1934 Sayı:2741
Yayımlandığı Düstur: Tertip:3 Cilt:15 Sayfa:506

Bu kanun ile ilgili tüzük için, “Tüzükler Külliyatı”nın kanunlara göre düzenlenen nümerik fihristine bakınız.

Madde 1 -Her Türk öz adından başka soyadını da taşımaya mecburdur.

Madde 2 -Söyleyişte, yazışta, imzada öz ad önde, soyadı sonda kullanılır.

Madde 3 -Rütbe ve memuriyet, aşiret ve yabancı ırk ve millet isimleriyle umumi edeplere uygun olmayan veya iğrenç ve gülünç olan soyadları kullanılamaz.

Madde 4 - Soy adı seçme vazifesi ve hakkı evlilik birliğinin reisi olan kocaya aittir.
(İptal birinci cümle: Anayasa Mahkemesi’nin 8/12/2011 tarihli ve E.: 2010/119, K.: 2011/165 sayılı Kararı ile.) Koca ölmüş ve karısı evlenmemiş olursa veyahut koca akıl hastalığı ve akıl zaifliği sebebiyle vesayet altında bulunuyor ve evlilik de devam ediyorsa bu hak ve vazife karınındır.
Kocanın vefatiyle karı evlenmiş veya koca evvelki fıkrada zikredilen sebeplerle vesayet altına alınmış ve evlilik de zeval bulmuş ise bu hak ve vazife çocuğun baba cihetinden olan kan hısımlarından en yakın erkeğe ve bunların en yaşlısına yok ise vasiye aittir.

Madde 5 -Mümeyyiz olan reşit soyadını seçmekte serbesttir.
Akıl hastalığı ve akıl zayıflığı dolayısıyla vesayet altına alınmış olan reşidin adını babası, yok ise anası, buda yok ise vasisi seçer.

Madde 6 -En büyük mülkiye memurunun vereceği müzekkere üzerine Cumhuriyet Müddeiumumisi, 3. maddedeki memnuiyete uygun olmayarak soyadı kullananların bu adı değiştirmelerini ve tarihte ün almış olanlara ilişik anlatan adların, hilafını iddia ile, kullanılmamasını mahkemeden isteyebilir.

Kanunla taayyün eden unvanlar mahfuzdur.

Madde 7 -Bu kanunun neşri tarihinden itibaren iki yıl içinde gerek soyadı olmayanlar ve gerekse soyadlarını değiştirmek isteyenler taşıyacakları adı hükümetin tayin edeceği şekilde nüfus kütüklerine geçirilmek üzere bildirirler. Bu iş için verilecek her nevi evrak pul resminden muaftır.

Madde 8 -Soyadı seçme işlerinde çıkacak ihtilafları halletmek ve kendiliklerinden soyadı seçmeyenlerle anası babası belli olmayan çocuklara ad takmak ve bir adın kanunun istediği şekle uygun olup olmadığı hakkında karar vermek salahiyeti ana kütüğün bulunduğu yerin en büyük mülkiye memuruna aittir.

Madde 9 -Valiler ve kaymakamlar soyadlarının nüfus kütüklerine ve doğum kağıtlarına doldurulması işinde diğer devlet dairelerinde münasip gördükleri memurları iş bitinceye kadar yardımcı olarak nüfus dairelerinde çalıştırmaya salahiyetlidirler.

Madde 10 -Bu kanunun tayin ettiği müddet geçtikten sonra soyadlarını değiştirmek isteyenler kanunu medenisinin bu baptaki hükümlerine tabi olurlar.

Madde 11 -Soyadlarını nüfus kütüğüne ve doğum kağıtlarına yazma işinde ihmali görülen memurlar hakkında kaymakamlar bir haftalığa, valiler on beş günlüğe kadar maaş kesme cezası verebilirler. Bu kararlar kati olup ilk ödenecek maaştan kesilir. 

Madde 12 -Kanunun tayin eylediği zaman içinde soyadını memurlara bildirmeyenlerden beş liradan on beş liraya kadar ve bu iş için hükümetçe verilecek vazifede ihmali görülen muhtarlar ve ihtiyar heyetleri azasının her birinden ve belediyelerce memur edilenlerden on liradan elli liraya kadar hafif para cezası alınır. Bu cezalar mahalli idare heyetleri kararıyla verilir ve vali veya kaymakamların tasdiki ile katileşir.

Madde 13
-Bu kanunun tatbik yollarını gösterir bir Nizamname yapılacaktır.

Madde 14 -Bu kanun neşri tarihinden altı ay sonra mer’iyete girecektir.

Madde 15 -Bu kanunun hükümlerini yerine getirmeye Dahiliye Vekili memurdur.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

15 Şubat 2007 / Misafir Mustafa Kemal ATATÜRK
15 Eylül 2021 / Misafir Mustafa Kemal ATATÜRK
15 Şubat 2007 / Misafir Taslak Konular
17 Haziran 2010 / Misafir Mustafa Kemal ATATÜRK
15 Şubat 2007 / Misafir Mustafa Kemal ATATÜRK