Arama

Okul öncesi eğitimde duygu ve düşüncelerin önemi nedir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 16 Şubat 2014 Gösterim: 30.261 Cevap: 6
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
Ziyaretçi
14 Kasım 2008       Mesaj #1
Ziyaretçi - avatarı
Ziyaretçi
okul öncesi eğitimde duygu ve düşüncelerin ifade edilmesi
EN İYİ CEVABI Misafir verdi
bu yılki okulöncesi gelişim raporunda ilgi alanı var acaba ilgi alanına ne yazabiliriz acele cevap verirmisiniz
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Kasım 2008       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
OKUL ÖNCESİ EĞİTİM VE ÖNEMİ
Okul öncesi eğitim; çocuğun doğduğu günden temel eğitime başladığı güne kadar geçen sıfır-altı yaş arasındaki dönemi kapsayan ve çocukların daha sonraki yaşamlarında çok önemli bir yeri olan; bedensel, psikomotor,sosyal-duygusal, zihinsel ve dil gelişimlerinin büyük ölçüde tamamlandığı, bu doğrultuda kişiliğin şekillendiği ‘’Erken Çocukluk Çağı” diye de adlandırılan gelişim ve eğitim süreci olarak tanımlanabilir.
Sponsorlu Bağlantılar
Okul öncesi eğitim ailede ve kurumlarda verilmektedir. Başlangıçta çocuğun gelişiminde aile ve çevresi birinci derecede etkili olmakla birlikte daha sonraki yıllarda aile çevresi çocuğun tüm gelişim ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kalabilir. Bu durumda devreye, çocukların yaşıtlarıyla kendi çevrelerini oluşturup gelişimlerini en sağlıklı, en doğal biçimde yaşayabilecekleri bir ortam sağlayan okul öncesi eğitim kurumları girmektedir. Okul öncesi eğitim kurumlarında uygulanan programlar çocuğa sunulan ortam planlı, sistemli, çocukların yaş ve gelişim özelliklerini destekleyici nitelikte olduğundan kurumlarda verilen okul öncesi eğitim önem taşır.
Okul öncesi eğitim çocuğun, kendi bedensel yapısını tanıması, özbakım ihtiyaçlarını karşılayabilmesi ve vücudunu etkin bir biçimde kullanabilmesine yardımcı olur.
Toplumsal gelişim açısından bakıldığında çocuğun bireysel yeteneklerine, ilgi, ihtiyaç ve gelişim düzeylerine uygun hazırlanan programlar aracılığıyla sunulan etkinliklerde; grup içine katılmasında, sağlıklı ilişkiler kurmasında, günlük yaşamdaki gerekli kurları öğrenerek temel alışkanlıklar kazanmasında, kendine ve başkalarına olumlu tavır geliştirmesinde okul öncesi eğitim önemli rol oynar. Bu etkinliklerde çocuklar ayrıca, paylaşma, yardımlaşma, dayanılma gibi sosyal becerileri de kazanırlar.
Okul öncesi eğitim; çocuğun cinsel kimliğini kazanarak, benlik kavramını geliştirmesini ve kendini ifade etmesine fırsat verecek ortamlar hazırlayarak özdenetimini geliştirmesini ve kendine güvenli bağımsız bir kişilik kazanmasını destekler.
Ayrıca, çevre uyarıcıları sunarak çocuğun akıl yürütme yeteneğini, yaratıcılığını ve hayal gücünün gelişimini sağlamada Okul öncesi eğitim etkilidir.
Okul öncesi eğitim, çocuğun çevresindeki kişilerle sağlıklı sağlıklı iletişim kurmasına, duygu ve düşüncelerini karşısındakine rahatlıkla ifade edebilmesine fırsat vererek dil becerilerini geliştirir.
Okul öncesi eğitim, elverişsiz çevre koşulları nedeniyle eğitimden yoksun kalan çocukların olumsuzluklarından etkilenmelerini engelleyerek, onlara da diğer çocuklarla eşit eğitim olanakları sağlar.
Sonuç olara; iyi hazırlanmış eğitim programları aracılığıyla verilen okul öncesi eğitim,çocuğun sağlıklı kişilik geliştirmesini sağlayarak çevreye uyumunu kolaylaştırır ve onu gelecekteki yaşamına hazırlar.
oKUL ÖNCESİ EĞİTİMİN AMAÇLARI
Okul öncesi eğitiminin amaç ve görevleri, milli eğitimin genel amaçlarına ve temel ilkelerine uygun olarak;
1) Çocukların beden, zihin ve duygu gelişmesini ve iyi alışkanlıklar kazanmasını sağlamak,
2) Onları ilköğretime hazırlamak,
3) Şartları elverişsiz çevrelerden ve ailelerden gelen çocuklar için ortak bir yetiştirme ortamı yaratmak,
4) Çocukların Türkçe’yi doğru ve güzel konuşmalarını sağlamaktır.



https://www.msxlabs.org/forum/anne-ve-cocuk/203429-okul-oncesi-donem.html
inceleyiniz.

Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
14 Kasım 2008       Mesaj #3
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Okul öncesi programlarda yer alan yaratıcı sanat etkinlikleri, temelde yaratıcı düşünmeyi ve estetik duyarlılığı geliştirmeyi amaçlayan etkinliklerdir (Aral ve diğ., 2002). Ancak yaratıcı sanat çalışmalarının amacı, yalnızca geleceğin sanatçılarını yetiştirmek değil, çocukluktan itibaren yaratıcı potansiyellerini kullanarak, yaratıcı düşünceyi geliştirme, düzeyine uygun orijinal ürünler oluşturma, sorular sorma, araştırarak yeni keşifler yapma, duygu ve düşünceleri ifade etme becerilerinin kazanılması için de temel hazırlamaktır. Okul öncesi dönemde iyi planlanan yaratıcı sanat çalışmaları, çocukların tüm gelişim alanlarını destekleyebileceği gibi, onların duygu ve düşüncelerini ifade etmelerini, korkularını, kaygılarını, üzüntü ve sevinçlerini, hayallerini ve meraklarını yansıtmalarına da olanak sağlayacaktır.
Okul öncesi eğitim döneminde yapılan yaratıcı sanat çalışmaları;
Yoğurma maddeleri: Kil, çamur, oyun hamuru, kağıt hamuru, seramik hamuru gibi yapılandırılmış olarak çocuklara sunulan sanat malzemeleridir. Bu malzemeler çocukların orijinal düşünmesini, yaratıcılığını ve deneyim kazanmasını sağlayan ve çocukları bu yönlerde cesaretlendiren sanatsal malzemelerdir.
Kağıt çalışmaları: Fon kartonu, eski mecmualar, alüminyum folyo, tuvalet kağıdı, gazete, mukavva, jelatin zımpara kağıdı gibi çok çeşitli kağıtlar kullanılarak yapılan çalışmalardır. Kağıt çalışmaları, çocukların karar verme, seçim yapma, akıl yürütme, başladığı bir işi bitirme gibi becerilerin geliştirilmesinde önemli bir yer tutar. Kağıt çalışmaları, yaratıcı sanat çalışmaları için gerekli olan, görsel becerilerin gelişmesini destekleyen çalışmalardan birisidir (Aral ve diğ., 2002; Erdemir ve Kandır, 2002 ).
.
Boya çalışmalar: Kuru boya, sulu boya, pastel boya, mum boya, parmak boyası, guaj boya, toz boya vb. boya çeşitleri, farklı kalınlıklarda fırçalar, resim sehpaları gibi çok çeşitli malzemeler kullanılarak yapılan sanat çalışmalarıdır. Çocuklar boya çeşitleri ile çalışırken bir çok yeni kavramla karşılaşır, gözlem ve incelemeler yaparak duyularını kullanırlar. Bu çalışmalar çocukların, sanata karşı duyarlı olmalarını sağlarken, aynı zamanda görsel yapılar arasındaki farklılıkları ayırtetme, tanımlama, akıl yürütme ve problem çözme becerilerinin gelişmesini destekler (Aral ve diğ., 2002; Erdemir ve Kandır, 2002 ).
Artık materyal çalışmaları: Kutular, plastik şişeler, kumaş parçaları, kağıt havlu ruloları, köpükler, makaralar, boncuklar, ağaç kabukları, kuruyemiş kabukları taşlar, farklı şekil ve boyutlardaki yapraklar vb. gibi malzemeler kullanılarak yapılan çalışmalaradır. Artık materyallerle yapılan üç boyutlu çalışmalar ve kolaj çalışmaları çocuklarda, doku, şekil, ağırlık, genişlik, mekan gibi kavramların gelişimini destekler. Ayrıca, çocukların özgün tasarımlar oluşturarak yaratıcı düşünmelerini, görsel ve dokunsal algılarının gelişimini destekler (Aral ve diğ., 2002; Erdemir ve Kandır, 2002; Turla, 2003).
Eğitimci, çocukları bu tür yaratıcı sanat etkinliklerine yöneltmek için her şeyden önce gerekli çevresel düzenlemeyi hazırlamalıdır. Bu düzenlemeler çocukların yaşlarına, gelişim düzeylerine, ilgi ve ihtiyaçlarına, dikkat sürelerine uygun ve çalışmalara aktif katılmalarını sağlayacak nitelikte olmalıdır. Uyarıcı çevre hazırlanırken uygun bir etkinlik alanının bulunması, kullanılacak materyallerin seçimi (materyallerin çok yönlü kullanımı, çeşitliliği, yaratıcılığı geliştirici özelliklerinin olması, dikkat süresini artırıcı nitelikte olması ve kullanışlı olması vb gibi özelliklere sahip olması), zamanlama ve bunların yanında, çocukların ürünlerini değerlendirmelerini sağlayacak sergilenme olanağı sunulmasına dikkat edilmelidir (Erdemir ve Kandır, 2002; Darıca, 2003b).
Eğitimcinin, sanat çalışmalarını çocuklara sunumundaki rehberliğinde; fiziksel uyarıcılar (etkinlik türü, materyal seçimi ve çevresel düzenlemeler) kadar, etkinliğin hazırlık, uygulama ve değerlendirme aşamalarında çocuklarla kurulan iletişim ve bu iletişimde kullanılan sözel ve sözel olmayan dil becerileri de önemlidir. Bu beceriler, çocukların etkinliklere aktif olarak katılımını sağlar (Bunce ve Watkins, 1995; Rice, 1995; Darıca, 2003a).
Okul öncesi dönem, çocukların kavramları öğrendiği ve anlamlandırdığı bir süreçtir. Bu süreçte çocuklar, yaşadığı dünyayı ve bu dünyada yer alan kavramları dili kullanarak anlamlaştırırlar. Böylece çocuklar oluşturduğu kavramsal düşünmeyi, sözel düşünceye dönüştürürler. Dil, bu noktada bilişsel gelişim için anahtar görevi üstlenmektedir. Çocuklar kendi yaptıkları etkinlikler üzerinde kavramları daha rahat öğrenirler. Bu nedenle yaratıcı sanat etkinlikleri, çocukların kavramları öğrenmesi ve öğrendiği kavramları sözel düşünceye aktarmalarında bir laboratuar gibidir (Galda ve diğ., 1997; Hohmann, 1997; Kefi, 2002).
Çocuklarla, tasarlanan yaratıcı sanat etkinlikleri hakkında konuşmak, onların kavramları öğrenmelerine ve bu kavramları sözel olarak ifade etmelerine olanak sağlar. Bu konuşmalar, çocuğa kullandığı dil hakkında bilgi verir, kelime dağarcığını geliştirir ve çocuğun konuşulan dilin gramer yapısını kullanabilmesinde bir model oluşturur. Ayrıca çocukların bir başkası tarafından anlaşıldığını hissetmesini sağlar (Galda ve diğ. 1997; Yazıcı, 2003). Çocuklar anlatmak istediklerinin anlaşıldığını hissettikleri zaman, etkinliklere aktif olarak katılma isteği duyarlar. Bu yöntemle çocukların etkinliklere aktif katılımları teşvik edilmiş olur.
Eğitimci, yaratıcı sanat etkinlikleri sırasında çocuğun yapmak istediği ürün ile ilgili karar vermesine ve konuşmak istediği konuyu seçmesine sözel yönergelerle fırsat vermelidir. Yaratıcı sanat çalışmalarında, özellikle ön hazırlık konuşmalarında verilecek sözel yönergeler çok önemlidir. Çünkü, bu konuşmalar çocuğun yapacağı ürüne karar vermesine yardımcı olur. Örneğin; Eğitimci, “Çocuklar burada bazı materyaller var. Haydi hep birlikte bunları inceleyelim. Şekilleri nasıl? Hangi renkler kullanılmış? Birbirinden benzer ve farklı yönleri neler? Bunları çevrenizde nerelerde kullanıyorsunuz? '? vb. gibi yönergeler verir. Çocuklar inceledikten sonra, “Bu malzemelerle neler yapabiliriz? şeklindeki bir yönerge, çocuğun ne tür bir ürün yapacağına karar vermesine fırsat verir ve karar vermesine yardımcı olur. Çocuklara düşündükleri ürün hakkında ifade etme fırsatı verildikten sonra, “Düşündüğün bu çalışma için sana hangi malzemeler gerekir?'? yönergesi ile çocukların düşündüğü ürünle ilgili bilgileri kendi ifadeleriyle aktarmaları sağlanır.
Yaratıcı sanat çalışmalarında kullanılacak sözel yönergelerin açık ve anlaşılır olmasının yanında, vurgu, tonlama ve mimiklere de dikkat edilmelidir. Ayrıca, çocukların verilen yönergeyi anlaması, algılaması ve uygun cevaplar verebilmesi için belirli bir sürenin tanınması gerekmektedir. Eğitimci, aynı anda birden fazla davranış ifadesi içeren yönergeler vermekten kaçınmalıdır. Örneğin; “ Buradaki materyalleri inceleyerek, bana ne yapacağını söyle'? şeklindeki bir yönerge çocukların ne yapması gerektiğini anlamasını zorlaştırır. Böyle bir yönerge çocukta kararsızlığa neden olur. Çünkü, çocuk burada nasıl inceleme yapacağını ve bunun sonucunda neye karar vereceğini bilemez. Bu nedenle eğitimci, açık ve anlaşılabilir bir yönerge verip, çocukların duygu ve düşüncelerini aldıktan sonra başka yönergeye geçmelidir.
Çocuğun yaratıcılığını kullanmasına yönelik olarak verilecek yönergelerde çoğunlukla soru ifadeleri kullanılmaktadır. Eğitimci, çocuğun yaratıcı yönünü destekleyici, çocuğun yeni ve özgün cevaplar verebilmesine teşvik edici nitelikte soruları tercih etmelidir. Hayal gücü ve duyguları ifade edilmesine yönelik açık uçlu sorular (Örneğin; Yaptığın resmin içinde sen nerede olmak isterdin/ neler yapmak isterdin? vb… gibi) ve düşüncenin genişletilmesine yönelik soruların (Bununla ilgili başka neler yapabilirsin? ….. olmasaydı neler olurdu? vb. gibi) kullanılması, çocukların düşündüklerini ve gördüklerini sözel olarak ifade etmesine olanak sağlar (Darıca,2003b). Örneğin; “Ne resmi yaptın?'?, “Resmini bana anlatır mısın?'? yerine “Resminde neler anlatmak istedin ? yönergesi verilip, çocukların cevapları alındıktan sonra, “Resminde başka neler var?'? yönergesi verilmelidir. Bu tür açık uçlu sorular yöneltildiğinde çocuk yaptığı resimle ilgili pek çok kelime ve takibinde özgün cümleler üretebilir. Bu yöntemle, çocuklar yaptığı üründen hareketle birden fazla sözel ifade kullanmaya teşvik edilmiş ve çocuğun dil kazanımı için olumlu çevre oluşturulmuş olur.
Araştırmacılara göre, çocukların dil kazanımında teşvik edici çevrenin sağlanması da tek başına yeterli değildir. Özellikle çocukların ifade edici dil kazanımını yani konuşma becerisini desteklemek amacıyla, sınıf ortamında çocukların dikkatlerinin dilsel yapılara ve bu yapıların sözel olarak kullanımına çekilmesi gerekmektedir (Bunce, 1995; Rice 1995; Bunce ve Watkins, 1995, Cooke ve Williams, 2000). Çocukların yarattıkları ürünle ilgili konuşmalarında ne söylemek istedikleri üzerinde durulması ve oluşturduğu ifadelerin anlamlı olması kadar, söylediği ifadelerin yerinde, zamanında ve uygun olarak kullanması da (konuşulan dilin gramer yapısını doğru olarak oluşturabilmesi) önemlidir. Bunun için de farklı tekniklere ihtiyaç vardır. Bu teknikler;
Yeniden Düzenleme ve Model Olma
Çocuklar dil bilgisi kurallarına uygun olarak konuşamayabilir. Yeniden düzenleme, çocuğun kullandığı ifadelerin anlamını bozmadan, cümleyi dil bilgisi kurallarına uygun olarak yeniden söylenmesidir (Bunce ve Watkins, 1995; Bunce, 1995; Wilcox ve Morris). Örneğin; sanat çalışmalarından biri olan, boya çalışmaları değerlendirilirken, eğitimci çocuklara, “Resminde neler anlatmak istedin?'? yönergesine karşılık, çocuk resmini anlatırken “Burada bir yıldızlar var'? , “Gülüyor babam bana'? şeklinde bir ifade kullanarak anlatabilir. Birinci örnekte çocuğun anlatımında kullandığı yapıda “tekil bir nesneden bahsederken çoğul ifadeyi kullanması, ikinci örnekte ise özne nesne yüklem sıralamasında yani sözdizimsel bir gramer hatası bulunmaktadır. Bu durumda eğitimci, “ Evet çok güzel, burada bir yıldız var.'?, “Baban sana gülüyor.'? şeklinde geribildirim verdiğinde, çocuğun anlattığı ifadenin anlamını bozmadan, gramer kurallarına uygun olarak cümleyi yeniden düzenlemiş olur. Bu ifade çocuğun orijinal ifadesine çok yakındır. Eğitimci, yaptığı geribildirimde, düzenleme yapılan yapıya dikkat çekecek şekilde vurgu ve tonlamalar yapmalıdır. Burada önemli olan, yapılan hatalı kullanımın çocuğa doğrudan söylenmesi ya da eleştirilmesi değil, çocuğun yanıtını tekrar ederken eğitimcinin kendi cümlelerinde doğru kullanımları vermesidir. Eğitimci, çocuğun yaptığı hatalı kullanımı düzeltmek için “öyle değil, böyle söyleyeceksin'? şeklinde bir açıklama yaparsa, çocuğun konuşma cesareti ve isteği kırılır. Çocuğun kendine güvenini kaybetmesine neden olduğu için, yaratıcı düşünmesi ve etkinliklere aktif katılımı da engellenmiş olur. Eğitimci, doğru yapıları model olarak verdiği zaman, çocuğun dikkati yeniden düzenlenen doğru yapıya çekilmiş olur Eğitimciyi model alan çocuk daha sonraki konuşmalarında bu yapıları doğru şekliyle kullanabilir.
Genişletme ve Cümle Tamamlama
Çocuklar bir olayı veya bir durumu tek kelimeli cümlelerle anlatabilir, konuşmalarında eksik ya da hatalı kullanımlar yapabilir. Genişletme, çocuğun hatalı ya da eksik kullandığı kelimeleri, farklı bir biçimde aralara yeni kelimeler katılarak geribildirimler verilmesidir (Bunce ve Watkins, 1995; Bunce, 1995; Wilcox ve Morris). Yeniden düzenleyerek model olma tekniğinde olduğu gibi eğitimci, bu tekniği de kullanırken, çocuğun hatalı kullanımlarını eleştirmeden ve çocuğa hissettirmeden vermelidir. Sanat çalışmalarında, yapılan bir ürün üzerinde konuşulurken, çocuk yaptığı ürünü anlatmak istemeyebilir ya da eksik cümle yapıları içeren ifadeler kullanarak anlatabilir. Örneğin; çocuk artık materyallerle oluşturduğu bir ürünü anlatırken , “Ev, araba '? veya “yaptı babam lastikleri.'?vb. gibi ifadeler kullanabilir. Eğitimci, “Evet kırmızı bir araba yaptın'?, “Baban arabanın lastiğini tamir ediyor'? şeklinde çocuğun söylediğini genişleterek ve gramer yapısına uygun olarak cümleyi tamamlayabilir. Bu genişletmeler ve cümle tamamlamalar, çocukların eksik ya da karışık olarak söylediklerinin farkına varmalarını sağlar. Bu yöntemle çocukların hem telaffuzları hem de dil kazanımları desteklenmiş olur.
Sonuç olarak, yaratıcı sanat çalışmaları çocukların dil kazanımlarında bir laboratuar gibidir. Çocuklar bu çalışmalarda yaratıcı ürünlerini oluştururken, ürünleriyle ilgili duygu ve düşüncelerini aktarırken, dille ilgili dinleme, konuşma ve anlama becerilerini kazanır. Verilen yönergeleri izleyebilmeyi öğrenir. Sorular sorma, sorulan soruları algılama ve anlama becerilerini kazanır. Sorulan sorulara doğru ve anlamlı cevaplar vermeyi, yeni durumlar karşısında düşünce geliştirmeyi öğrenir. Kendisi için yeni olan kavramları adlandırmayı ve anlamlaştırmayı öğrenir. Kelime hazinelerini zenginleştirir. Bütün bu becerilerin yanında, konuşulan dilin gramer yapısına uygun cümleler oluşturmayı ve doğru telaffuz etmeyi, sıfatların, edatların, zarfların, fiillerin kullanım yerlerini doğru ve yerinde kullanmayı öğrenir. Bu bilgiler doğrultusunda bakıldığında, çocukların dil kazanımlarının desteklenmesinde yaratıcı sanat etkinlikleri uygun öğrenme ortamlarıdır.
Quo vadis?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Ekim 2009       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
dünyada okul öncesi eğitimin taşıdı özellikler nelerdir
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Aralık 2009       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
bu yılki okulöncesi gelişim raporunda ilgi alanı var acaba ilgi alanına ne yazabiliriz acele cevap verirmisiniz
1BÜŞRA - avatarı
1BÜŞRA
Ziyaretçi
9 Mart 2010       Mesaj #6
1BÜŞRA - avatarı
Ziyaretçi
Okul Öncesi Eğitim

OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİN ÖNEMİ


Çocukların zihinsel ve kişilik gelişiminin %70’i 0-6 yaş arasında tamamlanmaktadır.Bu süre içeri kazanılan davranış biçimleri,tüm yaşam boyunca devam etmektedir.

Okulöncesi eğitim,tüm Avrupa ülkelerinde,hükümet programları ve yatırımların temel hedeflerini ve odak noktalarını oluşturmaktadır.Ülkemize bakıldığında ise bu konunun üzerinde yeterince durulmadığı ve önlemlerin yetersizliği dikkati çekmektedir.Rakam vermek gerekirse, okulöncesi eğitim oranı Avrupa ülkelerinde (örneğin,Fransa ve İsveç’te) %100’lere varmakta olup,ülkemizde ise ancak %15’tir. Siyasi otoriteler, okul çağı çocuklarımızın sayısal değerini verirken 15 milyon olarak belirtmektedirler.Oysa, eğitim yaşında 4,5milyon 3-6 yaş arası çocuk bulunmaktadır.Bu rakamın 20milyon olarak ifadesi sağlandığında ve Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi içerisinde okulöncesi çağı çocukları için ayrılan pay, okulöncesi çocuk nüfusu oranında arttırıldığında, okulöncesi eğitimin öneminin kavrandığı belli olacaktır.Avrupa Topluluğuna girme çabası içerisinde olduğumuz şu günlerde, çağdaşlığa giden yolun ancak çocukların eğitimi ile sağlanabileceği göz önünde tutulmalı,yatırım hedefleri saptanırken, çocukların eğitim gereksiniminin, doğumdan başlayarak karşılanması gereksinimi öncelikle ele alınmalıdır.Bu hedefe ulaşmak için bir an önce okulöncesi eğitimin önemine ilişkin kampanyalarla,kamuyu bilgilendirmek ve oluşan kamuoyu ile siyasi kararlar alınmasını sağlamak gerekmektedir.

3-6 yaş arası bilimsel olarak eğitim yaşıdır.Bu yaş gurubundaki tüm çocukların Anayasa’nın 42. Maddesinde belirtilen eğitim hakkından yararlanabilmeleri için okulöncesi eğitim kurumlarının yeterli sayıya çıkarılması konusunda çalışmalar hızlandırılmalı, özel yatırımcılar kredilendirilmeli ve desteklenmelidir.Yapılan araştırmalara göre, okulöncesi eğitim alan çocuklar ilkokulda okuma yazmayı, bu eğitimi almayan çocuklardan %100 daha hızlı öğrenmekte ve bu öğrenme hızı yaşam boyu sürmektedir.Öğrenmenin %80’i okuma yolu ile olduğundan , çocuğun kitapla erken yaşta tanışması onun öğrenme hızını çok etkilemektedir.Burada da okulöncesi eğitimde kitapların önemi açıkça görülmektedir.

0-6 yaş arasındaki çocuğun eğitiminde en önemli rol ana-babaya düşmektedir. Bu nedenle öncelikle ana-babanın bilinçlendirilmesi çalışmaları önem kazanmaktadır.Ülkemizde okulöncesi eğitim kurumlarının azlığı dikkate alındığında,okul öncesi eğitimi veren kitap,oyuncak ve benzeri materyalin önemi ve bunların kullanımı konusunda velilerin bilgilendirilmesinin zorunluluğu açıkça görülmektedir.

Toplum olarak, çok sevdiğimiz çocuklarımız ve geleceğimiz için en kalıcı yatırımın eğitim olduğu bilincine vardığımızda, tüm diğer sorunlarımızın kolayca çözümlendiğini göreceğiz.Bunun için 1-7 Eylül tarihleri “Okulöncesi Eğitim Günleri” olarak gelenekselleşecektir.
İNŞALLAH İŞİNİZE YARAR
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
16 Şubat 2014       Mesaj #7
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
bence okulun iyi olması düşünceyide etkiler

Benzer Konular

7 Nisan 2020 / Misafir Eğitim Bilimleri
27 Mayıs 2014 / Misafir Soru-Cevap
30 Eylül 2011 / _Yağmur_ Meslekler
12 Ocak 2015 / Misafir Taslak Konular