Arama

Doğumun Başladığını Gösteren Belirtiler

Güncelleme: 7 Mart 2016 Gösterim: 203.434 Cevap: 5
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
22 Mart 2009       Mesaj #1
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
DOĞUMUN BAŞLADIĞINI GÖSTEREN BELİRTİLER
Hiç bir doğum ani olarak başlamaz. Dikkatli bir müşahade ile daha son 3 - 4 hafta içinde bazı belirtilerin mevcudiyeti göze çarpar. Bu belirtilerin bazıları, gebeyi muayene eden hekim tarafından, diğer bir kısmı da, bizzat gebe tarafından tesbit edilir. Bu belirtileri şu şekilde sıralamak mümkündür:
Sponsorlu Bağlantılar

1 — Fundus uteri’nin aşağıya doğru inmesi:
Bilindiği gibi gebeliğin dokuzuncu ayının sonunda fundus ute-ri, kostalarm hemen altına dayanmış olur. Fakat sön 3 - 4 üncü gebelik haftası içinde, fundus uteri’nin kostalarm altında yavaş yavaş yarıklığı görülür. Böylece gebe kadın, fundus uteri’nin mide üzerine olan tazyikinin azaldığını, daha kolay nefes almaya başladığını hisseder. Buna mukabil, gebenin diğer şikâyetlerinde artmalar olur. Meselâ önde gelen başın mesane üzerine tazyikle sık idrar etme zuhur eder. Keza kon stipasyonda artma, hemoroid şikâyetlerinde çoğalma görülür. Bu arada dış genital organlardaki varis-lerdeki artmalar, nisbeten, önde gelen çocuk başının tazyiki ile ortaya çıkan venöz staz ile de ilgilidir.

2 — Gebe kadının duruşundaki değişiklik:

Gebe uterus, bir yandan büyürken diğer taraftan da ağırlığıyla öne doğru meyil gösterir. Bu şekilde vücudun ağırlık merkezi de Öne doğru kaymış olur (Resim: 314). Vücudun bunu kompanse edebilmesi için bilhassa bel omurlarında ileri derecede lordoz meydana, gelir (Resim: 315). Bu esnada bel ve sırt adaleleri, daha fazla yük altında kalacakları için, gebeliğin son 14 günü içinde gebeler ileri derecede bel ve sırt ağrılarından şikâyet ederler.

3 — Sinir ağrıları:
Çocuğun önde gelen kısmının tazyikli ile küçük pelvis’teki sinirlerden menşeini alan sinir tazyik belirtileri görülür. Bilhassa is-cias ve kasık sahasına ait ağrılar pek aşikâr bir hal alır.

4 — Uykusuz ve sinirlilik hali:
Gebeliğin seyri esnasında az veya çok nisbette kadında mevcut uykusuzluk ve sinirlilik halinin, gebeliğin son haftalarında arttığı doğumla ilgili endişelerin kadını her an biraz daha huzursuz bıraktığı görülür. Bu endişeler bilhassa primiparlarda daha aşikârdır.

5 — Ağırlık azalması:

Gebeliğin ilk aylarında’ organizmanın değişen metabolizması ve bulantı ve kusmalar dolayısıyle, kadın vücudunun ağırlığında geçici bir azalma olur. Fakat daha sonra gebe kadının ağırlığı artmaya ve normal şartlarda her ay bir kilo almaya başlar. Fakat yapılan araştırmalar, bu kilo alma doğumdan evvelki son günlerde durduğunu ve kadında kilo kaybının husul© geldiğini göstermiştir. Bu kayıp, ortalama 1 kilodur ve «fizyolojik terminal ağırlık azalması» adını alır. Sebebi, ani su kaybı ile ilgilidir ve bu esnada kadının bol miktarda idrar itrah ettiği görülür. ZANGEMsEİSTER gebelerin’% 98 inde bu ağırlık azalmasını tesbit etmiştir.

6 –Genital organlardaki değişiklikler:

Ön vajina forniksi, önde gelen çocuk, basının tazyiki ile eski derinliğini kaybeder. Canalis cervicalis kısalır, hatta bazan tamamen silinir. Primiparlarda doğum zamanı yaklaştıkça yukarıdan aşağıya doğru canalis cervicalis açılmaya başlar orificium externum yumuşak bir hal alır ve bir parmak ucu girecek bir açıklık kazanır. Hatta bazan bir parmağın kolayca geçebileceği bir açıklık meydana gelir. Bu açıklığın;, 2-3 parmağın girebileceği cesamete erişmesi hiç de nadir değildir. Bu takdirde, doğumun 2 - 3 gün içinde olacağı, büyük bir ihtimalle söylenebilir. Multiparlarda doğumdan önceki 1 - 2 hafta içinde, orificum externum rahatça 1 - 2 parmağın girebileceıği açıklıktadır. Fakat collunı’un ön ve arka dudağı henüz kaimdir ve genel olarak karın duvarının gevşekliği dolayısiyle önde gelen çocuk kısmı, pelvis grimi üzerinde hareketlidir. Bu arada vajina ifrazı artar, vulva çevresinde aşırı bir dolgunluk vardır.

7- Kontraksiyonlar (Gebelik ağrıları) :
Gebeliğin son ayında ve bilhassa son haftalarında, sebepli veya sebepsiz olarak corpus uteri’de kontraksiyonlar meydana gelir. Bu kontraksiyonlar, gebe kadın tarafından karnın sertleşmesi şeklinde hissedilir veya barsak hareketleri olarak . manalandırılır. Bu kontraksiyonlar, gebelik ağrıları olarak ifade edilmektedir. Doğum tarihini ne kadar yakın olursa, bu kontraksiyonlar o kadar şiddetli Olur ve artık son zamanlarda ağrılı olmaya başlar ve doğum öncesi ağrıları adını alır. Bazan bu ağrılar, doğum ağrıları şekline inkilap ederler. Diğer bazı vak’alarda birkaç saat devam eden ağrılardan sonra tekrar sükûnet devri başlar. Zamanla sükûnet devreleri azalır ve ağrı müddetleri uzar. Ağrılar arasındaki fasıla, 1-2 saate inerse artık hakiki doğum ağrılarının başlaması her halde uzak değildir. Bazan doğum, su kesesinin vaktinden önce yırtılıp amnion mayinin akmasıyla, doğum öncesi ağrılar meydana gelmeden de başlıyabilir. .

8 — Mülküs akıntı:
Aşikâr doğum ağrıları kendini gösterince, harice doğru bolca müküs bir akıntının atıldığı görülür. Bu akıntı, canalis cervicalis’i kapayan müküs tıkacın harice çıkmasıyla meydana gelir ve bir dereceye kadar da, canalis cervicalis’in yavaş yavaş açılmaya başladığını gösterir. Bu durumda artık hakiki doğum ağrılarının bütün kuvvetiyle başlayacağı hesap edilmelidir. Bu durumun istisnaları vardır ve, müküs akıntıdan sonra, doğumun başlamadığı ve bu durumun günlerce ve 1 - 2 hafta devam ettiği olabilir. Hemen doğumdan evvel tesbit edilen müküs akıntı, halk dilinde «işaret» kelimesiyle ifade edilir ve doğumun başlıyacağmın işaret edildiği manasında kullanılır. Bu müküs akıntı, yırtılan kapiller damarlardan harice çıkan cüz’i kanın karışması dolayısiyle biraz kanlıdır.



Son düzenleyen Safi; 7 Mart 2016 02:07
Quo vadis?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
28 Temmuz 2009       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Eyvah doğum başladı mı ? Peki doğumun başladığını nasıl anlıyoruz belirtileri nelerdir diyenlere bilgiler meleklerim

Sponsorlu Bağlantılar
Normalde doğum gebeliğin 38-40. haftaları arasında olur. Gebelerin %10’unda ise daha erken gebelik haftalarında doğum başlayabilir. Sezaryen hastanın isteği veya doktorun yönlendirilmesi ile yapılacak ise veya daha önce sezaryen ile doğum yapmış olan bir gebeye tekrar sezaryen yapılacaksa işlem 38-39. haftalar arasında planlanır. Sezaryen planlanan gebeler bir gece önce saat 24 00’den itibaren herhangi birşey yememeli ve içmemelidir.
Doğumunuzun yaklaştığını gösteren 6 belirti

1. Rahatlama: Bebeğin karnınızın alt kısmına (pelvis) doğru yer değiştirmesi ile diaframınız üzerindeki basınç azalır ve daha kolay nefes alabilir hale gelirsiniz. Ancak bu kez idrar kesesi üzerindeki basınç artışına bağlı olarak tuvalete gitme ihtiyacı artabilir.

2. Nişan gelmesi:
Gebelik boyunca rahim ağzını kapatan kalın mukus tabakası rahim içine bakterilerin girişini engeller. Doğuma yaklaştıkça rahim ağzındaki incelme ve gevşemeye bağlı olarak bu mukus tabakası atılır. Bu olay tüm gebelerde görülmeyebilir; genellikle kanlı koyu kıvamlı bir akıntı şeklindedir ve doğum eyleminin başlamasından dakikalar, saatler ya da günler önce atılabilir.

3. Su gelmesi: Bazı gebelerde amniotik kesenin doğum eyleminden önce yırtılması sonucu genellikle az miktarda su vajenden dışarı doğru akar. On kadından birinde ise yoğun miktarda su boşalabilir. Özellikle gebeliğin son dönemlerinde idrar kaçırmaya sık rastlandığından gelen sıvının amnion sıvısı mı idrar mı olduğunun kesinleştirilmesi için doktorunuza başvurmanız gerekir. Çünkü membranların erken yırtılması halinde rahim içi enfeksiyon gelişme riski artabilir.

4. Doğum ağrıları: Gebeliğin son aylarında görülen düzensiz aralıklarla gelen, alt karın ve kasıkta hissedilen, şiddeti değişken, karında sertleşme ile birlikte olan, pozisyon değişikliği ile azalan ya da kaybolan, kısa süreli kasılmalar yalancı doğum ağrıları olarak bilinir. Doğuma yaklaştıkça yalancı doğum ağrıları yerini gerçek doğum ağrıları denen daha şiddetli, sırtın alt kısmından başlayıp karna yayılan ve karında sertleşmenin eşlik ettiği, daha uzun süren (30-60 saniye), düzenli aralıklarla gelen, dinlenmekle geçmeyen, aralıkları ve şiddeti giderek artan kasılmalara bırakır. Beş dakikada bir gelen ve 1 dakikadan uzun süren kasılmalar ya da su gelmesi halinde doktorunuza başvurmanız önerilir.

5. Rahim ağzında incelme: Gebeliğin son ayında rahim ağzı incelmeye başlar. Doktorunuz bu durumu kontrole gittiğinizde vajinal muayene ile anlayabilir ve yüzde .. olarak ifade eder. Rahim ağzındaki incelme, rahim ağzının daha kolay genişlemesine olanak tanır. Gebeliğin son iki ayında hissettiğiniz yalancı doğum ağrıları da denen kısa süreli, şiddeti az kasılmalar incelmede rol oynar.

6. Rahim ağzında genişleme: Gebeliğin son aylarında rahim ağzında genişleme başlar. Doktorunuz bu durumu vajinal muayene ile anlar ve cm olarak ifade eder. Doğumun gerçekleşebilmesi için rahim ağzında tam genişleme (10 cm) ve tam incelme (%100) olması gerekir.
Gebeliğin son zamanlarında bebek hareketlerinin bir miktar azalması normal kabul edilir. Ancak bebek hareketlerinde belirgin azalma varsa (saatte 10’dan az) veya bebek hiç hareket etmiyorsa mutlaka doktorunuza başvurunuz.
alinti...

Doğum, her anne adayının endişe duyduğu bir olaydır. Bu olağanüstü olayın yaşanacak olması kaygıları da beraberinde getirmektedir. Kaygıların haricinde, doğumun başladığını anlayabilme ve hastaneye geç kalmadan zamanında gidebilme korkusu da anne adaylarını ruhsal olarak etkilemektedir.

Doğum belirtileri çeşitlidir. Hamilelik süresince rahmin kasılmasından dolayı yalancı doğum ağrıları yaşanabilir. Bu yalancı doğum ağrılarına aldanmamak ve işi şansa bırakmamak için, yalancı ve gerçek doğum belirtilerini öğrenmek korku ve endişeleri biraz da olsa gidermektedir.
Doğum eylemi, her hamileye ait özel bir durumdur. Dolayısıyla da doğumun başlangıç belirtileri standart değildir. Doğum öncesi bedensel değişiklikler bir saat öncesinde ortaya çıkabildiği gibi bir kaç hafta önceden de yaşanabilir. Doğumun yaklaştığını gösteren belirtiler her anne adayında yaşanmayabilir ya da fark edilmeyebilir. Bu da normaldir. Bazılarında doğum öncesi belirtilerde şiddetli ağrılar olurken, bazılarında önce su ve kanlı akıntı gelebilir. Doğumun yaklaştığını gösteren değişiklikler genellikle şunlardır:

Bebeğin aşağıya inmesi ve yerleşmesi:
Doğum yaklaşırken bebeğin başı doğum kanalına iner. Bu durum hamile olan anne de rahatlama yaratır. Göğüs kafesine olan baskı azaldığından, anne daha rahat nefes alıp verir. Mide ve bağırsak şikayetleri azalır. Mesane üzerinde baskı arttığından, sık sık idrara çıkılır.

Kasılmalar:
Genellikle hamileliğin 20. haftasından sonra başlayan kasılmalar, doğum esnasında bebeği dışarı itecek gerçek kasılmaların provası niteliğindedir. Sancısız ve çok kısa süren bu kasılmalar hamileliğin sonlarına doğru sıklaşır ve şiddetlenir. Kasılmalar pozisyon değişmekle azalmaz. Doğumun başladığını anlamak için kasılmaları saymak ve sürelerinden emin olmak önemlidir.

Ağrılar:
Karında, kasıklarda ve belde ağrılar başlar. Bu ağrılar düzenlidir. Karında sertleşme ile birlikte ağrının hissedilmesi doğumun yaklaştığının habercisidir. Başlangıçta hafif olan, kısa süren ve seyrek olan bu ağrılar gittikçe daha uzun, şiddetli ve sık hale gelir. Her durumda devam eder, geçmez.

Nişan gelmesi:
Vajinadan gelen kanlı sıvıya, halk arasında nişan denir. Hamilelik döneminde kapalı olan rahim ağzında, rahmi ve bebeği enfeksyonlardan korumak amacıyla sümükümsü bir tıkaç oluşur. Rahimdeki kasılmaların etkisiyle genişleyen rahim ağzından bu tıkaç düşer. Anne adayı bunu kanlı ya da pembemsi bir akıntı şeklinde fark eder. Nişan geldiğinde hemen hastaneye gitmek gerekmez. Bu doğumun çok yaklaştığını bugün yarın doğumun gerçekleşeceğini gösterir.

Suyun gelmesi:
Anne karnında bebeği saran ve koruyan su kesesinin, kasılmalar ya da gerilmeler nedeniyle yırtılarak rahimden dışarı akmasıdır. Suyun gelmesi doğum başlangıç belirtisideir ve ağrıların ya da diğer belirtilerin başlayıp başlamadığına baklımaksızın doktora haber verilmelidir. Suyun gelmesi genellikle bol miktarda olduğundan kıyafetleri ıslatacak şekildedir. Koyu ve kıvamlı değil, su gibi akışkandır ve farketmemek mümkün değildir. Kesedeki yırtık küçük ve sıyrık şeklinde ise, sıvı sızıntı şeklinde akacağından idrar ile karıştırılmamalıdır. Sıvının kendine has tatlı bir kokusu ve çok açık sarı rengi vardır. Burada bilinmesi gereken diğer bir durum, kese yırtıldıktan sonra bebeğin ve anne rahminin mikrop almasının kolaylaştığıdır. Dolayısıyla su geldiğinde hastaneye hemen gitmek anne ve bebek için sağlıklıdır. Doğum eylemi suyun gelmesinden sonra yaklaşık 12-24 saat içinde başlar.
Doğum öncesinde, yalancı ve gerçek doğum belirtilerini anlamak için aşağıdaki maddeleri dikkate almak, anne adayını biraz daha rahatlatabilir.
  • Kasılmalar düzenli değilse ve sıklığı ile şiddeti artmıyorsa
  • Ağrı sırt yerine karnın aşağısında hissediliyorsa
  • Yürümekle ve duruşunuzu değiştirmekle kasılmalar geçiyorsa
  • Kasılmalarla bebeğin hareketleri kısa süreli olarak artıyorsa
gerçek doğum henüz başlamamış demektir.
  • Doğum öncesi kasılmalar daha güçlü, daha sık hale gelmişse
  • Kasılmalar hareket ettiğinizde artıyorsa ve duruş değiştirmenize rağmen azalmıyorsa
  • Sancı sırtta başlayıp karın, kasıklar ve bacaklara kadar yayılıyorsa
  • Kasılmalar düzenli ve çok kısa aralarla geliyor ve dinlenmekle geçmiyorsa
  • Pembe veya kanlı nişan gelmişse
  • Su kesesi yırtılmışsa
  • Bebeğin başı doğum yoluna girmişse
  • Kasılmaların etkisiyle rahim ağzı yumuşayıp açılmışsa
doğum yaklaşmış demektir.
aliti...

Son düzenleyen Safi; 7 Mart 2016 02:09 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi
pesimist - avatarı
pesimist
Ziyaretçi
10 Nisan 2011       Mesaj #3
pesimist - avatarı
Ziyaretçi
Anne Adaylarının Endişeleri

Anne olunca çocuğu yetiştirmek için gerekli olan bilgilerin otomatik olarak bize yüklenmesini bekliyoruz. Çocuk yetiştirme konusunda donanımı olmayan anne tüm bunları düşündüğünde: “Ona gerçekten yeterli olabilecek miyim?” kaygısı yaşamaya başlıyor. Doğum sonrası depresyonu da bu kaygıya eklendiğinde ortaya karmaşık bir tablo çıktığını belirten Uzman Psikolog Dilek Kırcaoğlu anne adaylarının endişelerini sıralıyor.

Pek çok anne adayı hamilelik dönemi başlangıcında hayatında oluşacak değişimlerden endişe duymaya başlar. Bu endişeler genellikle:

* Hamilelik dönemim nasıl geçecek?

* Bebeğimin karnımdaki gelişimi için neler yapmam gerekir?

* Nasıl beslenmeliyim? Nelerden uzak durmalıyım?

* Cinsellik yaşarsam bebeğim etkilenir mi?

* Bu doğumu atlatabilecek miyim?

* Sağlıklı bir bebek dünyaya getirebilecek miyim?

* Bebeğimi besleyebilecek miyim? Yeterli miktarda sütüm olacak mı?

* Bebeğimi nasıl yıkayacağım?

* Ağladığında ne yapmam gerekir?

* Bebeğim ya ateşlenirse ne yapmam gerekir?

* Bu kadar ağır tempoyu nasıl kaldıracağım?

* Gelişimi için evde nasıl bir ortam sağlamalıyım?

* Bebeğimin iyi bir insan olması için neler yapmalıyım?

* Bebeğimin akıllı olması için neler yapmalıyım?

Bu ve benzeri daha pek çok soru anne adayının kafasını iyice karıştırır. Ve bu sorularla ilgili etrafından duyduğu kulaktan dolma bilgiler çeşitlilik göstermekte kendi ebeveynleri tarafından da çocuğu nasıl yetiştireceği konusunda baskı altına alınır. Hata yapma korkusu hemen hemen her anne adayının en temel endişelerinden biridir. Etrafındaki insanlar bir konuda bir şey söylerken diğerleri tam tersini söyleyebilir. Bilgi edinmeye çalışırken de değişik kaynaklarda değişik fikirler yöntemler duyabilir. Bunlardan hangisini seçmesi gerektiğini bilemez ve kararsızlık yaşar. Kararsızlık da anne adayı için gerçekten çok endişe vericidir.

Bu Tepkileriniz Normal Üzülmeyin!

Anne adayları öncelikle tüm bu karmaşaları yaşadıkları için üzüntü duymamalıdır. Bu duyguların geçici olduğunu bilmeli sadece iyi bir organizasyonla pek çok şeyin atlatılabileceği konusunda kendisine telkin vermelidir. “Ben bu çocuğu dünyaya getiremeyeceğim galiba” diye kaygılanan annelerin sayısı hiç de az değildir. Bu hassas ve duygusal dönemde fiziksel değişmeler de bir araya geldiğinde anne adayının hata yapması da hata yapmaktan korkması da kaçınılmaz olur.
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
13 Ocak 2012       Mesaj #4
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Erken Doğumun Belirtileri Nelerdir?
Gebeliklerin çoğunda doğum yaklaşım 40. haftada gerçekleşir. 37. gebelik haftasından önce meydana gelen doğum, erken doğum olarak kabul edilir. Doğumsal anomaliyle ilgisi olmayan yeni doğan ölümlerinin 4’te 3’ü erken doğumdan kaynaklanmaktadır.

Doğum, düzenli rahim kasılmasıyla başlar. Rahim ağzı incelir ve açılır. Böylecek, bebek doğum kanalına girebilir. Bazı kadınlarda erken doğumun neden başladığı bilinmemektedir. Fakat gebeliğin tek başına en önemli sorunudur.

Gebeliğin son dönemindeki büyüme ve gelişme, bebeğin sağlığı için çok kritiktir. Erken doğan bebekler, normalden daha yavaş gelişirler. Öğrenme ve davranış problemleri olduğu kadar göz, kulak ve solunumla ilgili problemleri de olabilir. Okulda sorunların oluşması bu çocuklarda daha sıktır.

Erken doğum her kadında görülebilir. Fakat doğum öncesi bakım yaptırmayanlarda risk daha yüksektir.

Erken doğum riskini artıran diğer faktörler şunlardır:
  • Geçmiş gebeliklerde erken doğumun yaşanması.
  • Son gebelikte; Rahimde rahim ağzı yetmezliği ya da myom (iyi huylu rahim tömürü) gibi bozuklukların bulunması.
  • Gebelik sırasında hatalı operasyon yapılması.
  • Annede enfeksiyon bulunması.
  • Gebeliğin 2. üç ayında kanamanın olması.
  • Annenin kilosunun düşük olması ( 50 kg.’dan düşük kilolu olması)
  • Plesanta prevaianın bulunması.
  • Zarların erken yırtılması.
  • Yüksek kan basıncının bulunması.
  • Annede kronik bir hastalığın bulunması.
  • Amniotik boşlukta çok fazla sıvı bulunması.
  • Fetüste doğumsal anomalilerin bulunması.
  • Çoğul gebelik olması.

Erken Doğumun Belirtileri
Eğer erken doğum yeterince erken teşhis edilirse, bunun geciktirilmesi sağlanabilir. Bu geciktirme bebeğin gelişmesi için bebeğe fazladan zaman sağlar. Hatta birkaç gün geciktirilmesi bile daha sağlıklı bebek anlamına gelir.

Bazen erken doğumun başladığını gösteren bulguları yakalamak çok kolay olabilir. Örneğin, zarlar yırtıldığı zaman vajenden damlama ya da fışkırma tarzında sıvı akacaktır. Bazen belirtiler çok hafif olur ve tespit etmek zor olabilir.

Aşağıdaki belirtilerden herhangi birisini yaşarsanız doktorunuzla hemen irtibat sağlayın:

  • - Vajen akıntısının
• tipinde değişiklik (sulu, kanlı) olması ya da miktarının artması
  • - Pelvis ya da karnın alt bölgesinde basınç hissedilmesi
  • - Sabit, hafif ve künt tarzında bel ağrısı
  • - Hafif karın krampları (ishalle beraber olabilir)
  • - Çoğunlukla ağrısız olan düzenli kasılmalar
  • - Zarların yırtılması (suyunuzun açılması)

Rahim ağzının açılmaya başlayıp başlamadığını kontrol etmek için hemen bir doktorla görüşmeniz gerekir. Gerçekten erken doğam olup olmayacağının anlaşılması için yapılacak tek şey budur.

Fetüs değerlendirmesi (monitörle), rahim kasılmalarını ve fetüsün kalp atışlarının tespit edilmesi için yapılabilir. Ultrason, bebeğin büyüklüğünü ve yaşını hesaplamak, rahimde nereye yerleştiğini tespit etmek için yapılabilir. Belli bir süre izlendikten sonra, rahim ağzında bir değişme olup olmadığını tespit etmek için muayeneniz yapılacaktır.

Eğer erken doğum gerçekten söz konusu ise, doktorunuz, bebeğinizin rahim dışında yaşayabilecek kadar akciğerlerinin gelişip gelişmediğini tespit etmeye çalışacaktır. Eğer akciğerler yeterince gelişmemişse erken doğmuş çocuklarda en çok rastlanan ölüm nedeni olan solunum sıkıntı sendromu (Respiratory distress syndrome) ortaya çıkabilir.

Akciğer Gelişiminin Test Edilmesi
Gebeliğin son dönemlerinde, fetüsün akciğer hücrelerinden bazıları, hava keseciklerinin içini saran bazı maddeler üretir. Bu maddeler sûrfaktan (surfacant) adı verilen bir yapıyı oluştururlar. Sûrfaktan, bebek doğduktan sonra kendi kendine solunum yaparken hava keseciklerinin (akciğerdeki) birbirlerine yapışmasını önler.

Erken doğumlardaki (özellikle gebeliğin 32. haftasından önce ise) en büyük problemlerden bir tanesi bu maddelerin yeterince üretilmiş olmamasıdır. Bu madde olmadığı zaman bebeklerde solunumsal sıkıntı sendromu (respiratory distress syndrome) adı verilen durum ortaya çıkar. Bu hastalık, erken doğan çocuklardaki en sık ölüm sebebidir.

Solunumsal sıkıntı sendromuna yol açmayacak kadar sürfaktanın olup olmadığını araştırmak için alınan amniotik sıvı örneği üzerinde yapılan çalışmaları kapsayan birçok test vardır. Bu tip testleri uygulayan her labaratuvar, bu testlerin farklı kombinasyonların kullanmaktadır. Sonuçlara bağlı olarak L/S oranı adı verilen bir test yapılabilir. Amniotik sıvıda bulunan lesitin (Lecithin: L) ve sfıngomyel'in (sphingomyelin: S) adlı iki madde arasındaki oran, akciğer gelişiminin ölçümünde kullanılarak, solunumsal sıkıntı sendromunun gelişip gelişmeyeceği anlaşılmaya çalışılır.


Son düzenleyen Safi; 7 Mart 2016 02:10
Sen sadece aynasin...
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
7 Mart 2016       Mesaj #5
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Doğumun Başladığını Gösteren 7 Belirti
Ad:  doğum.jpg
Gösterim: 14436
Boyut:  36.5 KB
Doğumun başladığını anne adayı anlayabilir. Bunun için çeşitli belirtiler fark edecektir. Doğumun başladığını gösteren temel belirtiler ise:
  • Kanama,
  • Sancı,
  1. Su gelmesidir.
  2. Hamileliğin artık sonlarına doğru yaklaşıldığında anne adayı zaman zaman karnının sertleştiğini hisseder. Bunun yanında ağrı da duymaya başlar. Bu gibi durumlarda anne aday yalancı doğum sancıları yaşıyor olabilir. Yalancı doğum sancılarına, Braxton Hicks kontraksiyonları ismi verilir. Yalancı sancılar doğumu ifade eden belirtiler değildir. Doğumun başladığını ifade eden gerçek sancılar belirli aralıklarda ve sık sık, düzenli bir şekilde ve şiddeti giderek artarak gelirler. Gerçek doğum sancıları genellikle 10 dakika aralıklarla gelir. Sancıların geldiği zaman anne adayı karnını ellerse, oldukça sert olduğunu görecektir. Anne, sancılarla beraber bel ve sırt ağrısı da duyar.
  3. Gerçek doğum sancılarının yanında kanama ve lekelenme tarzı kanama da görülebilir. Bu iki belirti de nişan kanamasını ifade eder. Kanamanın az ya da çok olması önemli değildir. Kanama olur olmaz doktora başvurmak gerekir.
  4. Anne adayının suyunun gelmesi de doğumun başlamasına kısa bir süre kaldığını gösteren en önemli belirtilerdendir. Sancı ya da kanama henüz yaşanmasa dahi suyun gelmesi zaman kaybetmeden doktorunuza doğru yol almanız gerektiğinin bir belirtisidir. Anne adaylarının bir kısmı ve özellikle ilk gebeliklerini yaşayan anne adayları, akıntılarını suyun gelmesi olarak algılayabilirler. Akıntı, gebe anne adaylarında genellikle oldukça yoğun ve koyu, suya göre oldukça az gelen bir sıvıdır. Akıntı, doğuma dair bir belirti değildir.
  5. Anne adayı doğumun başladığını düşünüyorsa vakit kaybetmeden doktoruna haber vermelidir. Doktorunuz, doğumun başlayıp başlamadığını yapacağı muayene ile anlayacaktır. Doğum başlamamış ise evinize gidip istirahat edebilirsiniz.
  6. Nişan gelmesi: Hamilelik süresince rahim ağzı kapalı durur. Rahim ağzının kapalı olması bebeğinizi enfeksiyonlardan korur. Pelte gibi sümüksü bir tıkaç ile kapatır. İşte bu tıkaç toplum arasında nişan olarak tabir edilir. Rahimdeki kasılmalar ile beraber rahim ağzı genişler ve bu sebeple nişan yani tıkaç düşer. Anne adayı bunu akıntı gibi görebilir. Nişan geldiğinde, hafif pembemsi kanla bulaşmış (fakat kanama olmayan) biçimdedir. Nişan geldiği zaman anne adayı sakin olmalı. Nişanı fark etmek derhal hastaneye gidilmesi gerektiğini göstermez yalnızca doğumun gerçekleşmesine az bir zaman kaldığını gösterir. Hazırlıklarınızı bir defa daha kontrol etmenizde fayda var.
  7. Suyun gelmesi: Bebeğin içerisinde yüzdüğü suyun gelmesi doğumun başladığına bir belirtidir. Sancı ve gerilmeler sebebiyle bu kese yırtılır ve annenin ”suyu gelir.” Bundan dolayı da amniyon suyu rahimden dışarı doğru kontrol edilemez şekilde akar. Su kesesinin yırtılma şekline göre su, sızıntı olarak da akabilir. Sızıntı şeklindeki suyun gelmesini anne adayları ”idrar kaçıyorum galiba” ya da akıntı gibi algılayabilir. Ancak bu su, yani amniyon sıvı akıntı gibi koyu, kıvamlı değildir, su gibi akışkandır. Rengi de aynı şekilde açık sarı ya da ıhlamur çayı şeklindedir. İç çamaşırda akıntı gibi bir katılığa yol açmaz. Bundan dolayı reflekslerle yaşanan yani gülme, hapşırma gibi eylemlerle yaşanan idrar kaçırmaya benzemez. Gelen suyun kokusu da kendine özgüdür. Bu sebeple anne adayı suyunun gelip gelmediğini fark edebilir.
  8. Amniyon kesesi yırtıldıktan ve su geldikten sonra bebeğin ve annenin mikroplara karşı gardı düşebilir. Bundan dolayı suyu gelir gelmez hastaneye gitmek gerekir. Kimi zaman anne adayları, suları gelse dahi sancıları başlamadığı için hastaneye gitmeyebilir. Ancak bu şekilde anne ve bebeğin mikrop kapma riski artacaktır. Doğumdan önce suları gelen anneler genellikle 12 saat içinde ilk kasılmaları duyacaklardır; kalanların çoğu bunları 24 saat içinde bu kasılmaları fark edecekler. Doğum vakti ilerledikçe ve anne adayının yırtılmış amniyon kesesinden bebek ya da annenin enfeksiyon kapma riski oldukça artar. Bu sebeple doktor, suyun gelmesinin ardından şayet doğumun olması yakın ise 24 saat içinde oksitosinle doğumu başlatacaktır.
Dikkat Edilmesi Gerekenler
  • Anne adayının vajinasında sızıntı ya da akıntı tespit edilmişse anne adayı doktoruna bu durumu bildirmeli. Enfeksiyondan korumak için vajina bölgesini mümkün olduğu kadar temiz tutmaya çalışın; duşa girmeyin, cinsel ilişkide bulunmayın ; amniyon sıvısını emmesi için ped kullanabilirsiniz. Tuvalete girerseniz temizliğinizi önden arkaya doğru yapınız.
  • Anne adayı vajinanın çıkışında göbek bağını fark edebiliyorsa ya da vajinanın içinde bir şeyler varmış gibi hissediyorsa zaman kaybetmeden doktoruna haber vermelidir.
  • Özellikle ilk defa doğum yapacak olan kadınların büyük bir kısmı güvenle, hazırlıklarını kontrol ederek evinde birkaç saat vakit kaybedebilir. Fakat şayet kasılmalar oldukça yoğun, en az 45 saniye süren ve 5 dakikadan daha sık gelen kasılmalar ise vakit kaybetmeden hastaneye gitmeniz gerekir. Bu belirtiler rahim ağzının açıldığını göreririr.
  • Kasılmalarınızı sayınız. Kasılmanız kaç saniye sürüyor, ne kadar aralıklarla yaşanıyor. Ya da eşinizden bunu yapmasını isteyebilirsiniz.
  • Şayet doktorunuzu arayıp belirtileri söyledikten sonra doktorunuz size ”henüz bekle” diyorsa ancak siz doğumun başladığını düşünüyorsanız, Hastaneye gidip kontrol yaptırmanızda fayda var. Her ihtimale karşı içinizin rahat olmasında bir sakınca yok.
Yalancı doğum ağrıları:
  • Sıklığı ve şiddeti düzensiz olmaktadır,
  • Yürüyüş, masaj ve uzanmakla hafifler,
  • Ağrı bel, kasık ve karında duyulur,
  • Rahim ucunda yumuşama ve açılma meydana gelmez.
Gerçek doğum ağrıları:
  • Düzenli aralıklarla gelir.
  • Anne adayı ne yaparsa yapsın sancılar devam eder, geçmez
  • Ağrı bel, kasık ve karında her alanda ayrı ayrı duyulur,
  • Yumuşama ve açılmaya yol açar.
Yapılmaması gerekenler:
  • Ağrılar başladığı zaman anne adayı herhangi bir şey yememelidir. Yemek yemek sancılarla beraber kusmaya sebep olabilir.
  • Aynı şekilde çok fazla sıvı da tüketilmemeli. Anne adayı çok susamışsa bu su ihtiyacını küçük küçük yudumlarla karşılamalı.
  • Anne adayına enerji sağlayacak, ağızda eriyen çikolatalar tüketilebilir.






BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
7 Mart 2016       Mesaj #6
Safi - avatarı
SMD MiSiM
GERÇEK VE YALANCI DOĞUM SANCILARI
Yalancı doğum sancılarına "Braxton Hicks kontraksiyonları" denir. Bunlar gebellikle son trimesterde (6. aydan sonra) başlar ama daha önce de (4. aydan sonra) görülebilir. Bu yalancı ağrılar rahimde açılmaya ve doğuma sebep olmazlar, fakat gerçek ağrılardan ayırt edilmesi gerekir.

  • - Yalancı ağrılar düzensizdir, sabit aralıklarla gelmezler, önceden geleceğini tahmin edemezsiniz. Gerçek doğum sancıları ise hep aynı aralıklarla düzenli gelir ve kaybolurlar.
  • - Yalancı doğum sancılarının sıklıkları ve şidddeti giderek artmaz. Gerçek doğum sancıları giderek sıklaşır ve şiddeti artar.
  • - Yalancı ağrılar pozisyonunuzu değiştirmekle yada hareket etmekle geçer fakat gerçek ağrılar geçmez.
  • - Gerçek ağrılar 30 - 60 saniye arasında sürer. Yalancı ağrıların süresi her seferinde çok değişiklik gösterir, genellikle daha kısa (15 - 20 saniye) sürer.
  • - Yalancı ağrılar ağrı vermekten çok rahatsızlık verir tarzdadır.

Bu tür yalancı sancılar hissettiğinizde uzanıp dinlenin yada zaten yatıyorsanız kalkıp biraz yürüyün hareket edin. Bol su için çünkü vücutta su azalması da bu kasılmalara neden olabilir. Bunlara rağmen bu sancılar geçmiyorsa doktora başvurmalısınız.



BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 3 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

7 Ocak 2019 / Misafir Tıp Bilimleri
11 Haziran 2011 / titanik Cevaplanmış
14 Aralık 2018 / Ziyaretçi Cevaplanmış
19 Kasım 2010 / Misafir Soru-Cevap
2 Temmuz 2013 / baran892 Soru-Cevap