Arama

Enderun, Medrese ve Ahilik arasındaki benzerlikler nelerdir?

Güncelleme: 17 Mart 2015 Gösterim: 10.603 Cevap: 5
HellRashOunette - avatarı
HellRashOunette
Ziyaretçi
7 Nisan 2009       Mesaj #1
HellRashOunette - avatarı
Ziyaretçi
enderun medrese ve ahilik arsındaki benzerlikler nelerdir
Sponsorlu Bağlantılar
Son düzenleyen SEDEPH; 7 Nisan 2009 23:43
SEDEPH - avatarı
SEDEPH
Ziyaretçi
7 Nisan 2009       Mesaj #2
SEDEPH - avatarı
Ziyaretçi
AHİ KELİMESİNİN KÖKENİ VE ANLAMI
“Ahi” kelimesinin kaynağı hakkında iki farklı görüş vardır: Bunlardan biri, kelimenin Arapça “kardeşim” demek olan “ahî” kelimesinden, ikincisi ise, Dîvânu Lugâti’t-Türk ve Atabetü’l-Hakâyık gibi kaynaklarda geçen ve “eli açık, cömert” anlamlarına gelen Türkçe “akı” kelimesinden geldiği
Sponsorlu Bağlantılar
resim5 görüşüdür. Ahi kelimesinin Türkçe kökenli olduğunu ileri sürenlere göre, “akı” kelimesi Türkçede çok görülen bir ses olayı olan (k > h) değişimiyle “ahı” şekline dönüşmüş ve nihayet “ahi” olmuştur. Dilimizin kuralları içinde bu ses olayının birçok örneği vardır. Bir kavram olarak ise Ahilik, İslâm dünyasında Abbasi halifesi Nâsır Li-dînillâh tarafından kurumlaştırılan “fütüvvet” kurumunun, Anadolu’da 13. yüzyıldan itibaren millî ve yerli unsurlarla donanmış bir şeklidir.
Ahilik, Türk esnafının hayat anlayışına ve dünya görüşüne uygun olması sebebiyle daha çok esnaf arasında gelişmiş olmakla birlikte esnaf dışından da çeşitli meslek erbabını bünyesinde barındıran, Ahi Evran-ı Velî önderliğinde Anadolu’da, Anadolu dışında Balkanlar, Orta Doğu ve Kafkaslar’a kadar yayılan sivil bir yapılanmanın adıdır.
Daha geniş bir açıdan bakacak olursak Ahilik; temel kaynakları olan “fütüvvetnâmeler”de yer alan insanî erdem ve prensipleri benimsemek ve savunmak esasına dayalı, bireylerin kişilik ve ahlâk bakımından da donanımlarını amaçlayan bir “insanlık kurumu”dur. AHİLİĞİN TEMEL İLKELERİ İyi huylu ve güzel ahlâklı olmak,
- İşinde ve hayatında, kin, çekememezlik ve dedikodudan kaçınmak,
- Ahdinde, sözünde ve sevgisinde vefalı olmak,
- Gözü, gönlü ve kalbi tok olmak,
- Şefkatli, merhametli, adaletli, faziletli, iffetli ve dürüst olmak,
- Cömert ve kerem sahibi olmak,
- Küçüklere sevgili, büyüklere karşı edepli ve saygılı olmak,
- Alçakgönüllü olmak, büyüklük ve gururdan kaçınmak,
- Ayıp ve kusurlarını örtmek, gizlemek ve affetmek,
- Hataları yüze vurmamak,
- Dost ve arkadaşlara tatlı sözlü, samimi, güler yüzlü ve güvenilir olmak,
- Gelmeyene gitmek, dost ve akrabayı ziyaret etmek,
resim6 - Herkese iyilik yapmak, iyiliklerini istemek,
- Yapılan iyilik ve yardımı başa kakmamak,
- Hakka, hukuka uymak, hak ölçüsüne riayet etmek,
- İnsanların işlerini içten, gönülden ve güler yüzle yapmak,
- Daima iyi komşulukta bulunmak, komşunun eza ve cahilliğine sabretmek,
- Yaratandan dolayı yaratıkları hoş görmek,
- Hata ve kusurları daima kendi nefsinde aramak,
- İyilerle dost olup, kötülerden uzak durmak,
- Fakirlerle dostluktan, oturup kalkmaktan şeref duymak,
- Zenginlere, zenginliğinden dolayı itibardan kaçınmak,
- Allah için sevmek, Allah için nefret etmek,
- Hak için hakkı söylemek ve hakkı söylemekten korkmamak,
- Emri altındakileri ve hizmetindekileri korumak ve gözetmek,
- Açıkta ve gizlide Allah'ın emir ve yasaklarına uymak,
- Kötü söz ve hareketlerden sakınmak,
- İçi, dışı, özü, sözü bir olmak,
- Hakkı korumak, hakka riayetle haksızlığı önlemek,
- Kötülük ve kendini bilmezliğe iyilikle karşılık vermek,
- Belâ ve kötülüklere sabır ve tahammüllü olmak,
- Müslümanlara lütufkâr ve hoş sözlü olmak,
- Düşmana düşmanın silahıyla karşılık vermek,
- İnanç ve ibadetlerinde samimi olmak,
- Fani dünyaya ait şeylerle öğünmemek, böbürlenmemek,
- Yapılan iyilik ve hayırda hakkın hoşnutluğundan başka bir şey gözetmemek,
- Âlimlerle dost olup dostlara danışmak,
- Her zaman her yerde yalnız Allah'a güvenmek
- Örf, adet ve törelere uymak,
- Sır tutmak, sırları açığa vurmamak,
- Aza kanaat, çoğa şükrederek dağıtmak
AHİ İÇİN “AÇIK” ve “KAPALI” OLAN ŞEYLER resim7 Açık olanlar: 1. Ahinin eli açık (cömert) olmalı
2. Kapısı açık olmalı (konuk sever) olmalı
3. Sofrası açık olmalı (ikramdan kaçınmamalı)
Kapalı olanlar:
1. Ahinin gözü kapalı olmalı (kimseye kötü gözle bakmamalı, kimsenin ayıbını araştırmamalı)
2. Beli kapalı olmalı (kimsenin ırzına, namusuna, haysiyet ve şerefine tasallut etmemeli)
3. Dili kapalı olmalı (kimseye kötü söz söylememelidir)
AHİLİĞE KABUL EDİLMEYEN ZÜMRELER Fütüvvetnâmelerde kimlerin Ahiliğe kabul edilmeyecekleri açıklanmıştır. Ahiliğin kapısının iyi, ahlâklı olan herkese açık olduğu belirtilmiştir. Ahiliğe kasap gibi kan dökücüler, Tellal gibi bağırıp çağıranlar, Avcılar gibi hileye başvuranlar vs. alınmaz. Ahiliğe kabul edilmeyenler şu şekilde sıralanmıştır:
- Kafirler
- Münafıklar
- Müneccimler
- İçki içenler
- Tellallar (yalan söyleyen reklâmcılar)
- Pişekârlar (sözünde durmayanlar)
- (zalim) Kasaplar
- (gaddar) Cerrahlar
- Sayyadlar (avcılar)
- Muhtekirler (hakaret ediciler)
- Kem gözlüler
- Ayıp arayanlar
- Cimriler
- Gıybet edenler
- Bühtan kılanlar (iftiracılar, yalancılar)
KİŞİYİ AHİLİKTEN DÜŞÜREN ŞEYLER
Ahlakî özelliklerden bazılarını kaybeden Ahilerin, Ahilik yolundan ayrılmış olacakları fütüvvetnâmelerde geniş bir şekilde yer almaktadır. Ahlâkî davranış bozuklukları Ahilik kurumunda afet olarak kabul edilir ve bunlarla mücadele edilir. Kişiyi Ahi'likten düşüren afetler şunlardır:
- İçki içmek
- Zina etmek
- Livata etmek
- Gammazlık
- Münafıklık
- Kibir
- Haset
- Kin
- Yalancılık
- Sözünde durmamak
- Hıyanet
- Namahreme bakmak
- Ayıp aramak
- Nekeslik
- Gıybette bulunmak
- Bühtan
- Hırsızlık
- Haram yemek
resim8
Görüldüğü gibi; Ahilik müessesesinde afet olarak sayılan ahlâk bozuklukları, aynı zamanda toplum düzenini sarsan, hatta toplumların yok olmalarına sebep olan hastalıklardır. (Doç. Dr. M. Fatih KÖKSAL, Ahi Evran ve Ahilik, Kırşehir Valiliği Yayını, 2006 “Sonuç” bölümünden…)



Kaynak

SEDEPH - avatarı
SEDEPH
Ziyaretçi
7 Nisan 2009       Mesaj #3
SEDEPH - avatarı
Ziyaretçi
Enderun Nedir?

Osmanlı İmparatorluk sarayında iç örgütlenme ve burada bulunan şimdiki üniversite seviyesindeki yüksek okul "Enderun" diye isimlendirilirdi.

"Oda" olarak isimlendirilen 7 bölüm, "Enderun" un bütününü meydana getirirdi. Bu odaları şöylece sıralayabiliriz :

1 - Küçük Oda

2 - Büyük Oda

3 - Doğancı Odası

4 - Seferli Odası

5 - Kiler Odası

6 - Hazine Odası

7 - Has Oda

Galata Sarayı, Edirne Sarayı, İbrahimpaşa Sarayı,İskender Çelebi Sarayı gibi resmi okullardan, Büyük ve Küçük Odalar denilen sınıflara zeki,yetenekleriyle öğretmenlerinin taktirini kazanmış, yakın ilgilerine hedef olan öğrenciler alınır, burada özel bir eğitim görür ve geleceğin devlet memurları olarak yetiştirilirdi. Enderun'a alınan öğrenciler arasında,büyük devlet adamlarından bazılarının çocukları da bulunurdu. Ancak, bunların alınmaları için padişahın emri gerekliydi.

Enderunda Türk, Arap, Acem dilleri,edebiyatları,dini bilgiler, askerlik sanatının incelikleri öğretilirdi. Yeteneği olanlar, güzel sanat öğrenimi için ayrılırdı. 16. yüzyılda Küçük ve Büyük odalarda 160 öğrenci olduğu halde, daha sonraları öğrenci sayısı 400 ü bulmuştu. 1675 yılında kaldırılan "Doğancı Koğuşu" yerine,daha yüksek seviyede öğrenciler için 1635 yılında kurulmuş olan "Seferli Koğuşu" ndan yararlanılıyordu. 17. yüzyıl sonlarına doğru, bu sınıfta 100 ü aşkın öğrenci olduğu bilinmektedir. Bu öğrencilerin en kıdemsizi "subay" derecesindeydi. Bunların başında "Saray Kethüdası" ve 12 subay vardı.

"Kiler Odası" daha yüksek seviyede olup, Fatih tarafından kurulmuştu. Bu sınıfın yönetim ve düzeninden "Kilercibaşı" sorumluydu. "Hazine Odası" daha yüksek seviyedeydi. Bu koğuş da Fatih tarafından kurulmuştu ve "Hazinedarbaşı" diye tanımlanan komutan rütbece "sancakbeyi" ne eşitti.

Hazinedarbaşı,yaklaşık olarak 2000 işçinin çalıştığı saray atölyelerinden de sorumluydu. Maiyetinde yüksek rütbeli 5 subay vardı. Hazinedarbaşı'nın ve maiyetindekilerin en büyük görevi, 2 daire halinde 4 salonu kaplayan Enderun hazinelerini korumaktı.

Hazinedarbaşı,gündeliği şimdiki 600 Türk lirasına yaklaşık bir maaş alırdı. Saray hizmetinden ayrıldığı an "beylerbeyi" atanırdı. O tarihin "beylerbeyi", şimdinin orgeneral rütbesine eşitti.

Enderun'un en yüksek kademesi "Has Oda" örgütüydü. "Has Oda", Fatih döneminde 32 subayla kurulmuş,Yavuz Sultan Selim zamanında subay sayısı 40 a çıkarılmıştı.

Bu örgütün en yüksek subayı olan Hasodabaşı'nı, rütbe sırasıyla Silahtar, Çuhadar ve Rikaptar'dı.Hasodabaşı, aynı zamanda bütün Enderun örgütünün de başı durumundaydı.

Hünkar Müezzini,Sır katibi (şimdiki özel kalem müdürü) Sarıkçıbaşı,başçuhadar (hükümdarın ayakkabılarıyla ilgilenirdi ),kahvecibaşı,berberbaşı, tüfekçibaşı ve tırnakçıbaşı (her Perşembe günü hünkarın tırnaklarını keserdi),Has Odanın diğer önemli kişileriydi.

Enderun örgütü 1833 yılında II. Mahmut tarafından kaldırılmıştır. Enderun'da öğretime çok özen gösterildiğinden,bu örgütten gerek siyasi ilimler, gerekse güzel sanatlar alanında gerçekten değerli kişiler yetişmiştir.

Kaynak
SEDEPH - avatarı
SEDEPH
Ziyaretçi
7 Nisan 2009       Mesaj #4
SEDEPH - avatarı
Ziyaretçi
Medrese Nedir?

1. dinsel derslerin okutulduğu eğitim kurumu ve bu okullarda okuyan öğrencilerin barınmaları için yapılmış vakıf odalarını da içeren yapının genel adıdır.

medreseler ilk olarak İslâm öncesinde yahudiler tarafından medine'de kurulmuştur. bu dönemde okuma öğretiliyordu. mekke'de kurulan medreselerde ise okumanın yanı sıra yazma da öğretilmeye başlanmıştır. xi. yüzyıldan sonra gitgide önem kazanan medreseler, en parlak dönemini selçuklular zamanında nizamiye medreselerinin kurulmasıyla yaşamıştır. bu dönemde medrese yapımına çok büyük önem verilmiştir. nizamiye medreselerinin ilki nizamülmülk tarafından 1067 yılında yaptırılan medresedir. bu medreselerde eğitim ve öğretimin yanı sıra öğrencilere burs da verilmeye başlanmıştı. bu uygulama daha sonra İslâm devletlerinin tümünde etkili olmuştur. selçuklular döneminde anadolu'da 100'den fazla medrese yaptırılmıştır. bu dönemde kervansarayların geliri medreselere bırakılmıştı.

osmanlılar döneminde medreseler çok fazla gelişmişti. İlk medrese orhan gazi tarafından İznik'te kurulmuştur. daha sonra bu okulu bir çok medrese takip etmiştir. padişah tarafından yaptırılan medreseye sultanî, varlıklı kişiler tarafından yaptırılanlara ise hususî denilirdi. fatih sultan mehmet, İstanbul'u fethettikten sonra ilkokuldan yüksekokula kadar tüm öğretim kurumlarını kaplayan medreseler yaptırmıştır. bunlar külliye adıyla anılırdı. en ünlü külliye kanunî zamanında yapılan süleymaniye külliyesi'dir. bu medreselerde tıp, hukuk, edebiyat ve ilâhiyat öğretimi yapılırdı. osmanlılar döneminde yapılan her caminin yanına medrese yaptırmak değişmez bir gelenek hâlini almıştır. bu okullarda şeriat hükümlerine göre yürütülen tamamen dinsel öğretim yapılırdı. medreseler yüzyıllar boyunca etkilerini korumuşlardır. 3 mart 1924 tarihli tevhid-i tedrisat kanunu (Öğretim birliği yasası) ile medreseler kapatılmıştır.

2. osmanli medreselerinde sarf, nahiv, fikih, tefsir, lugat, mantik, kelam, hendese, hesap, usul i fikih, tefsir, hadis, usul i hadis, tip, astronomi dersleri okutulurmus. bugunku ortaokul,lise ve universite egitimine denk gelirmis. egitim ucretsiz ve istege bagli imis. bu medreselerde sinif gecme sistemi degil, ders gecme sistemi uygulanirmis. yani bir nevi kredili sistem

Kaynak
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
17 Mart 2011       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ahilik teşkilatı nedir
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
17 Mart 2015       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
fff enderun ahilik teşkilatı nedir söylermisin ??

Benzer Konular

16 Mart 2015 / waMPireLa Soru-Cevap
20 Eylül 2018 / Misafir Cevaplanmış
3 Ocak 2013 / Ziyaretçı Soru-Cevap
9 Ocak 2016 / Misafir Taslak Konular