Arama

Obeziteliğin zararları ve korunma yolları nelerdir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 18 Temmuz 2010 Gösterim: 7.743 Cevap: 3
ssz4551 - avatarı
ssz4551
Ziyaretçi
20 Mayıs 2009       Mesaj #1
ssz4551 - avatarı
Ziyaretçi
Obeziteliğin zararları ve korunma yolları nelerdir?
EN İYİ CEVABI fadedliver verdi
Obezitenin Neden Olduğu Hastalıklar
  • 1. Kardiovasküler Sistem: Konjestif Kalp Yetmezliği, Kardiomegali (kalp büyümesi), Aritmi (Ritim Bozukluğu), Sağ Kalp Yetmezliği, Varis, yüksek oranda ölümcül olan Pulmoner Emboli (akciğer damarlarının kan pıhtısı nedeniyle tıkanması)
  • 2. Endokrin Sistem: Polikistik Over Sendromu, Adet Düzensizliği, İmpotans (iktidarsızlık), Hipogonadism (cinsiyet Hormon seviyesindeki azalma), Diyabet
  • 3. Üriner Sistem: İdrar Kaçırma, Glomerülopati (böbrek süzme sistemlerinin hasarlanması), Diabete Sekonder Böbrek Yetmezliği.
  • 4. Gastrointestinal Sistem: Karaciğer Yağlanması Hepatosteatoz ve Siroz, Safra Kesesi Taşları, Gastroözefageal Reflü, Bağırsak Kanseri.
  • 5. Sinir Sistemi: İnme sonucu Felç ve Ölüm, Parestezi (hissizleşme ya da duyuda azalma-artma), Kronik Başağrısı, Karpal Tünel Sendromu, Demans (bunama).
  • 6. Cilt: Ciltte cizgilenme ve çatlaklar, Lenföden, Pişikler, Selülit, Katlantı yerlerinde koyulaşma.
  • 7. Solunum Sistemi: Dispne (nefes darlığı), Obstrüktif Uyku Apnesi, Hipoventilasyon (yetersiz havalanma), Astım, Pickwick Sendromu, Pulmoner hipertansiyon
  • 8. Kas İskelet Sistemi: Gut hastalığı, İmmobilite (hareket etmede zorlanma), Osteoartrit (eklem iltihaplaması ve ağrıları), Bel Fıtığı - Bel Ağrısı.
  • 9. Psikolojik Bozukluklar: Depresyon, Self (Ben) İmajı Bozukluğu, Kendine Güvensizlik, Vücut İmaj Bozukluğu, Sosyal İzolasyon ve Alay konusu olma
  • 10. Ölü doğum, Rahim kanseri ve Meme Kanseri Obeziteyle ilişkisi kanıtlamnış hastalıklardır.
Obezite ya da bilinen adıyla şişmanlık, vücutta bol miktarda yağ birikmesi sonucu ortaya çıkan ve mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Obezite, besinlerle alınan enerji miktarının, metabolizma ve fizik aktivite ile tüketilen enerji miktarını aştığı durumda ortaya çıkar.
Sponsorlu Bağlantılar
Obezite, insan vücudunda kalp ve damar sistemi, solunum sistemi, hormonal sistem, sindirim sistemi gibi sistemleri etkileyen ve birçok önemli rahatsızlığa zemin hazırlayan bir hastalıktır.
Kalp hastalıkları, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, yüksek kolesterol, solunum rahatsızlıkları, eklem hastalıkları, adet düzensizlikleri, Kısırlık, iktidarsızlık, safra kesesi hastalıkları, taş oluşumu, bazı kanser türleri, obezite ile doğrudan ilişkili hastalıklardan birkaçıdır.
Sonuç olarak obezite, insan yaşamını kısaltan ve yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyen bir hastalık olarak tanımlanabilir. Yapılan araştırmalara göre, obezite özellikle son 20 yılda, bütün dünyada süratle artmakta ve bir salgın hastalık gibi yayılmaktadır. Bu salgından ülkemiz de etkilenmektedir. Kadın nüfusumuzun yaklaşık üçte biri, erkek nüfusumuzun da yaklaşık beşte biri obez, yani şişmandır.
Obezite insan vücudunda yağ hücresi(leri)nde depolanan doğal enerji rezervlerinin ciddî risk oluşturacak düzeyde artması ve sonuçta ölüm oranlarının kaçınılmaz olarak yükselmesi ile karakterize bir hastalıktır. Yağ dokusu rezervlerindeki bu artış kişinin biyolojik özellikleri, psikolojik yapısı ve çevresel faktörlerin henüz aydınlatılamamış kompleks ilişkisi sonucunda ortaya çıkmaktadır. Vücut ağırlığındaki fazlalığın Koroner kalp hastalıkları, Tip 2 Diyabet, İnme (beyin damarlarının tıkanması sonucunda gelişen felç), Uyku Apnesi, Osteoartrit ve Sosyal İzolasyon gibi ciddî hastalıklarla olan ilişkisi bilimsel çalışmalarla ispatlanmıştır. Obezite geleneksel yöntemler ile tedavi edilebilen basit bir fazla kilo sorunu değildir, yüksek sağlık riskleri taşıyan ciddî bir klinik hastalık ve tehlikeli bir toplumsal sağlık sorunudur.
Obezite Nasıl Anlaşılır
Vücut kitle indeksi (VKİ) insanlarda fazla vücut yağ fazlalığının değerlendirilmesi için en yaygın kabul edilmiş parametredir. VKİ tedavinin etkinliğinin ve kişinin taşığı riskin değerlendirilmesi için klinik çalışmalarda ve epidemiyolojik (toplumsal) araştırmalarda özellikle kolay uygulanabilirliği nedeniyle kullanılmaktadır.
Basitçe VKİ = vücut ağırlığı (kg) / boy (m)2 olarak formül ize edilmiştir.
VKİ tek başına kesin tanı koydurabilen bir yöntem değildir, bu nedenle tıp profesyonelleri klinik ortamda kişinin yaş, cinsiyet, kas kitlesi, etnik kökeni ve vücut yapısını çeşitli antropometik ölçümler ile inceleyerek risk oranlarını belirlemektedir. Ancak bu oran kişinin karşı karşıya olduğu durum hakkında mantıklı bir fikir vermektedir.
VKİ klinikte kullanılan pratik bir formül olmasına rağmen, kişinin yağ doku / kas doku oranı hakkında bilgi verememektedir. Vücut kompartmanlarının belirlenmesinde direkt ve indirekt ölçüm yöntemleri yapılmaktadır.
Direkt Obezite Ölçüm Yöntemleri
Bu ölçüm yöntemleri bilimsel araştırmalar dışında, klinik kullanımda pratik yöntemler değillerdir. Nekropsi çalışmaları ve nötron aktivasyon analizleri bu gruptadır.
İndirekt Obezite Ölçüm Yöntemleri
Bu yöntemler de klinik araştırmalar dışında genel pratikte kullanımı sınırlıdır. Vücut total Su ölçümü (işaretli su kullanılarak), ultrasonografi, Bilgisayarlı Tomografi,(CT,BT), Magnetik Rezonans Görüntüleme (MRI), Dual foton absorbsiyometresi indirekt yöntemler arasındadır. Bel çevresindeki yağ artışı ile karakterize olan Santral Obezite’nin özellikle Kalp Hastalıkları ile olan ciddî ilişkisi son derece güçlü istatistiksel analizlerde gösterilmiştir.
Santral Obezite
Erkeklerde bel çevresinin 102 cm’den (40 inç) fazla olması, kadınlarda ise 88 cm’den fazla olması (35 inç) veya Bel çevresi / kalça çevresi oranının Erkeklerde 0.90 dan Kadınlarda ise 0.85 den fazla olması, Santral Obezitenin dolayısıyla artmış kalp hastalığı riskinin belirleyicisidir.
Obezite Sınıflama
Dünya Sağlık Örgütü tarafından belirlenmiş sınıflamaya göre;
  • 18.5 altında BMI Az kilolu
  • 18.5 - 24.9 normal Kilo
  • 25.0 - 29.9 Fazla Kilo
  • 30.0 - 39.9 Obez
  • 40.0 ‘ın üzeri Morbid (ciddî)
Obez olarak belirlenmiştir.
Obezite’ye Genetik Faktörler-Kalıtımın Rolü
Yapılan çalışmalar şişmanlık oluşumunda kalıtım veya genetik faktörlerin % 25-40 oranında rol oynadığını göstermiştir. Şişman kişilerin çocuklarında şişman olmayanlara göre şişmanlık görülmesi 2-3 kat fazladır. Anne ve babanın her ikisinin şişman olması durumunda çocuklarının %80′ ni erişkin yaşta şişmanlık gelişir.
Anne veya babadan biri şişman ise %40 Her ikisi normal kilolu ise %10 oranında Çocukluk çağında (3-10 yaş arası) aşırı kilolu olan çocukların %50 sinde erişkin dönemde aşırı kilolu olma riski vardır. Şişmanlığın genetik nedenleri uzun yıllardan beri araştırılmaktadır. Toplumda sık görülen şişmanlığı ortaya çıkaran birçok genetik bozukluk vardır. Fransa ve Almanya da şişman ailelerde yapılan çalışmalarda 10 numaralı kromozomdaki belirli bir alanın şişmanlıktan sorumlu olduğu ortaya çıkarılmıştır. Bu alandaki genlerin incelenmesi ile şişmanlığa neden olan genler daha iyi ortaya çıkarılabilecektir. Bunun yanında tek gen bozukluğuna monogenik bağlı şişmanlıklar da vardır. Şişmanlığın %5 kadarı tek gen bozukluğuna bağlıdır.
Obezitede Risk Faktörleri
Koroner kalp hastalığı, Diyabet, Uyku Apnesi hayat tehdit eden risklerdir ve tedaviyi zorunlu kılmaktadır. Bunun yanında Sigara, Yaş, Ailede Diabet ve Kalp hastalığı bulunması tedaviyi gerektiren diğer faktörler olarak sayılabilir.
Obezitenin Neden Olduğu Hastalıklar ve Yaşam Süresindeki Kısalma
American Obesity Association tarafından desteklenen bir çalışmada obezitenin, özellikle genç yaştaki kişilerin yaşam süresinde ciddi azalmalara neden olduğu gözlemlenmiştir. Vücut Kitle Indeks’indeki (BMI) artışla beraber cinsiyet ve yaş faktörleri göz önüne alındığında, Obez bireylerin yaşam sürelerinde 13 yıla kadar azalmalar olduğu görülmüştür.
Aşağıda belirtilen hastalıkların tamamı insan hayatını ciddî olarak tehdit etmektedir. Genel insan yaklaşımı hastalık kendisinde ya da bir yakınında ortaya çıkıncaya kadar “Bu hastalıklar başkalarında olur bende değil.” şeklindedir, ancak modern tıp günümüzde kanıta dayalı olarak işlemektedir ve bilimsel istatistik yöntemler ile desteklenmektedir. Bu veriler belirtilen hastalıkların tamamının ya da bir kısmının obez kişilerde ortaya çıkma ihtimalinin çok yüksek olduğunu göstermektedir. Bu nedenle riski göz ardı etmek son derece hatalı bir yaklaşımdır.
Obezitenin, özellikle santral obezitenin kalp hatalıklarını ciddî oranda arttıran ve tip II diyabet oluşumuna zemin hazırlayan Metabolik Sendrom adı verilen bir hastalıkla ilişkisi bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Bu hastalığı oluşturan bozukluklar; Tip II Diabet, Hipertansiyon, Hiperlipidemi (kan yağlarının yüksek olması)’dir. Metabolik sendrom gelişen kişide sistemik bir enflamasyon (bağışıklık hücrelerinin cevabı) gelişir ve kaçınılmaz olarak kalp ve beyin damalarlarında uzun dönemde tıkanmalara yol açarak kalp krizi ve inme nedeniyle ölümler gelişir.
Metabolik sendroma ek olarak American Medical Association tarafından doktorlara yönelik olarak hazırlanmış olan yayınlarda bildirildiği üzere aşağıdaki hastalıklar obezite nedeniyle veya ilişkili olarka ortaya çıkmakta ve kişinin hayatını tehlikeli olarak etkilemektedir.
Obezitenin Zararları
Obezitenin Neden Olduğu Hastalıklar
  • 1. Kardiovasküler Sistem: Konjestif Kalp Yetmezliği, Kardiomegali (kalp büyümesi), Aritmi (Ritim Bozukluğu), Sağ Kalp Yetmezliği, Varis, yüksek oranda ölümcül olan Pulmoner Emboli (akciğer damarlarının kan pıhtısı nedeniyle tıkanması)
  • 2. Endokrin Sistem: Polikistik Over Sendromu, Adet Düzensizliği, İmpotans (iktidarsızlık), Hipogonadism (cinsiyet Hormon seviyesindeki azalma), Diyabet
  • 3. Üriner Sistem: İdrar Kaçırma, Glomerülopati (böbrek süzme sistemlerinin hasarlanması), Diabete Sekonder Böbrek Yetmezliği.
  • 4. Gastrointestinal Sistem: Karaciğer Yağlanması Hepatosteatoz ve Siroz, Safra Kesesi Taşları, Gastroözefageal Reflü, Bağırsak Kanseri.
  • 5. Sinir Sistemi: İnme sonucu Felç ve Ölüm, Parestezi (hissizleşme ya da duyuda azalma-artma), Kronik Başağrısı, Karpal Tünel Sendromu, Demans (bunama).
  • 6. Cilt: Ciltte cizgilenme ve çatlaklar, Lenföden, Pişikler, Selülit, Katlantı yerlerinde koyulaşma.
  • 7. Solunum Sistemi: Dispne (nefes darlığı), Obstrüktif Uyku Apnesi, Hipoventilasyon (yetersiz havalanma), Astım, Pickwick Sendromu, Pulmoner hipertansiyon
  • 8. Kas İskelet Sistemi: Gut hastalığı, İmmobilite (hareket etmede zorlanma), Osteoartrit (eklem iltihaplaması ve ağrıları), Bel Fıtığı - Bel Ağrısı.
  • 9. Psikolojik Bozukluklar: Depresyon, Self (Ben) İmajı Bozukluğu, Kendine Güvensizlik, Vücut İmaj Bozukluğu, Sosyal İzolasyon ve Alay konusu olma
  • 10. Ölü doğum, Rahim kanseri ve Meme Kanseri Obeziteyle ilişkisi kanıtlamnış hastalıklardır.
Selülit
Selülit gerçekte tıbbi bir terim değildir. Tıpta deri enfeksiyonuna da selülit denilir. Tıp otoritelerinin çoğu selüliti basit yağ dokusu olarak kabul ederler. Derinin derin tabakalarından gelen bağ dokusu yağ dokusunu bölümlere ayırırlar.
Bu bölümlerdeki yağ dokusu artığında bağ dokuların deriyi tutan uçları deriyi içeri doğru çekerek portakal kabuğu görünümüne neden olur. Dr Neil Solomon selülitli ve selülitsiz deriden aldığı biyopsileri karşılaştırmış ancak belirgin bir farklılık bulamamıştır.
Benzer şekilde Rockefeller enstitüsünde yapılan çalışmalarda bayanlarda selülit gelişimine daha fazla eğilim olduğu, selülitin aslında göründüğünden daha fazla deri bölgesinde görüldüğü ve yağ doku fonksiyonunda ve o bölgedeki kan akımında herhangi bir farklılık olmadığı gösterilmiştir. Selüliti tedavi ettiği ileri sürülen pek çok yöntem kullanılmaktadır.
Elektrikli kas stimülatörleri Kasların Elektrikle uyarılarak kasılmaları aslında felçli hastaların kaslarını harekete geçirmek ve dolaşımı artırmak için geliştirilmiş bir yöntemdir. Ancak bu cihazların kırışıklıkları azalttığı ve selülite iyi geldiği ve daha birçok faydaları olduğu ileri sürülmüştür. Ancak bu tip cihazların kullanımının bazı hastalıkların ilerlemesine neden olabildiği, fıtık, ülser, Varis ve sara nöbetlerini artırabildiği ve düşük yapılmasına neden olabildiği Amerikan İlaç İdaresi tarafından bildirilmiştir.
Endermoloji Bir çeşit masaj yapan makinedir. 10-20 seansda selülitin azaldığı belirtilmektedir. Ancak sonuç geçici olduğundan Ayda 2 defa olmak üzere sürekli uygulanması gerekir. Her zaman da olumlu sonuç almak mümkün olamamaktadır. Bitkisel uygulamalar Pekçok bitkisel uygulamalar geliştirilmiş ancak bunların faydalı oldukları bilimsel olarak kanıtlanamamıştır.
Mezoterapi Mezoterapinin faydalı olduğunu gösteren bilimsel bir kanıt ortaya konulamamıştır. Bu nedenle çok farklı görüşler mevcuttur. Mezoterapi yapılan kişilere diyet egzersiz gibi ek uygulamalar verilmektedir. Mezoterapiden fayda görenlerin gerçekten mezoterapiden mi yoksa diyet ve egzersizden mi faydalandığı şüphelidir. Ayrıca etkileri de geçicidir .
Obezite ve ekonomi
Hollandada yapılan bir araştırmaya göre Obezler ve sigara içenlerin sağlık sistemi açısından daha ekonomik olduğu idda edilmektedir. Sigara içenler ve obezler daha az yaşadığı için kısa dönemde sağlık maliyetleri yüksek olsa da uzun dönemde sağlıklı insanlara göre daha az sağlık maliyeti olduğu sonucu çıkmaktadır. Sigara kullanımı ve obezitenin yol açtığı hastalıkların tedavilerinin ileri yaşlarda ortaya çıkan alzheimer gibi hastalıklara oranla çok düşük maliyetinin olması sebep olarak gösterilmektedir. Araştırmaya göre Hollanda sağlık sistemi her obezite kişi başına 50.000 USD (2007) tasarruf etmektedir.
İnsanlar neden şişmanlar?
Vakaların büyük çoğunluğunda şişmanlığın tek sebebi fazla yemek yenmesidir. Başka bir deyişle, alınan kalori miktarı, gerekli kalori miktarını aşmaktadır.
Bezlerin insanın kilosuyla bir ilişkileri var mıdır?
Evet ama bir dereceye kadar. Vücudun metabolik oranını kontrol eden tiroid bezi aynı zamanda kalorilerin yakılma oranını ve kalori çıkış oranını da kontrol etmektedir. Pek çok insanın tiroid bezi normal işlemekte olduğundan kişinin alacağı kiloda tiroid bezlerin rol ilişkileri, yediği yemek miktarının rolü oranında olmayacaktır.
Bir bez bozukluğu çok kez fazla şişmanlamaya neden olur mu?
Çok nadir vakalarda. Fazla şişman olan kişilerin büyük çoğunluğunun bu durumu, ihtiyaçlarından çok fazla yemek yemelerinden ileri gelmektedir.
Tiroid bezleri metabolizma temposunu kontrol ettiğinden, şişman bir kişiye tiroid özü verilerek o kişinin kilo kaybetmesi sağlanabilir mi?
Hayır. Şişman bir kişinin tiroid bezleri normal çalışmaktaysa, tiroid özü verilmekle onun metabolizma oranı genellikle değişmeyecektir. Bu kişiye tiroid özü verildiğinde kendi tiroid bezleri daha az aktif olacak ve sonuçta tiroid faaliyeti aynı olarak kalacaktır. Tiroid özü alan normal ağırlıktaki hastalar bu Hormonu almayı kestikleri zaman, kendi tiroid bezleri çalışmaktan tembel ve hareketsiz kaldığından, kilo almaya başlayacaklardır.
Kilo kaybetmek için fazla miktarda tiroid özü alma zararlı olabilir mi?
Şüphesiz evet. Çok fazla tiroid özü alındığı takdirde metabolik oran normal sınırların çok üstüne çıkabilir ve “hipertiroidizm”e benzer bir durum gelişebilir. Bu durum birkaç Ay devam ettiği takdirde kalp zedelenebilir.
Kilo kaybı için iğneler yapılmalı mı?
Hayır. Son yıllara kadar bazı doktorlar hastalarına kilo kaybettirmek için, birkaç Günde bir iğneler yapmaktaydılar. Bu ilaçlar, genellikle fazla idrar edilmesine yol açan ilaçlar olup, bu yolda kaybedilen kilolar kısa sürede yeniden alınırdı. Çünkü yağlar oldukları yerde kalmakta ve vücûttan ancak fazla su çıkmaktaydı. İğneler durunca hastanın kilosu yine artmaktaydı. Tıp Alemi bugün bu tür tedavileri yersiz bulmaktadır. Çünkü bu yolda devamlı olarak hiçbir sonuç alınamamaktadır.
Kilo kaybı için yapılan iğneler tehlikeli olabilir mi?
Yalnızca idrarı artırmak için gerekli ilaçlar kullanılmaktaysa tehlikeli değildirler. Ancak bu ilaçlar birkaç haftadan fazla süre kullanılırsa vücuttaki kimyasal tepkileri ciddi bir şekilde değiştirebilecek niteliktedir.
fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
20 Mayıs 2009       Mesaj #2
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Obezitenin Neden Olduğu Hastalıklar
  • 1. Kardiovasküler Sistem: Konjestif Kalp Yetmezliği, Kardiomegali (kalp büyümesi), Aritmi (Ritim Bozukluğu), Sağ Kalp Yetmezliği, Varis, yüksek oranda ölümcül olan Pulmoner Emboli (akciğer damarlarının kan pıhtısı nedeniyle tıkanması)
  • 2. Endokrin Sistem: Polikistik Over Sendromu, Adet Düzensizliği, İmpotans (iktidarsızlık), Hipogonadism (cinsiyet Hormon seviyesindeki azalma), Diyabet
  • 3. Üriner Sistem: İdrar Kaçırma, Glomerülopati (böbrek süzme sistemlerinin hasarlanması), Diabete Sekonder Böbrek Yetmezliği.
  • 4. Gastrointestinal Sistem: Karaciğer Yağlanması Hepatosteatoz ve Siroz, Safra Kesesi Taşları, Gastroözefageal Reflü, Bağırsak Kanseri.
  • 5. Sinir Sistemi: İnme sonucu Felç ve Ölüm, Parestezi (hissizleşme ya da duyuda azalma-artma), Kronik Başağrısı, Karpal Tünel Sendromu, Demans (bunama).
  • 6. Cilt: Ciltte cizgilenme ve çatlaklar, Lenföden, Pişikler, Selülit, Katlantı yerlerinde koyulaşma.
  • 7. Solunum Sistemi: Dispne (nefes darlığı), Obstrüktif Uyku Apnesi, Hipoventilasyon (yetersiz havalanma), Astım, Pickwick Sendromu, Pulmoner hipertansiyon
  • 8. Kas İskelet Sistemi: Gut hastalığı, İmmobilite (hareket etmede zorlanma), Osteoartrit (eklem iltihaplaması ve ağrıları), Bel Fıtığı - Bel Ağrısı.
  • 9. Psikolojik Bozukluklar: Depresyon, Self (Ben) İmajı Bozukluğu, Kendine Güvensizlik, Vücut İmaj Bozukluğu, Sosyal İzolasyon ve Alay konusu olma
  • 10. Ölü doğum, Rahim kanseri ve Meme Kanseri Obeziteyle ilişkisi kanıtlamnış hastalıklardır.
Obezite ya da bilinen adıyla şişmanlık, vücutta bol miktarda yağ birikmesi sonucu ortaya çıkan ve mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Obezite, besinlerle alınan enerji miktarının, metabolizma ve fizik aktivite ile tüketilen enerji miktarını aştığı durumda ortaya çıkar.
Sponsorlu Bağlantılar
Obezite, insan vücudunda kalp ve damar sistemi, solunum sistemi, hormonal sistem, sindirim sistemi gibi sistemleri etkileyen ve birçok önemli rahatsızlığa zemin hazırlayan bir hastalıktır.
Kalp hastalıkları, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, yüksek kolesterol, solunum rahatsızlıkları, eklem hastalıkları, adet düzensizlikleri, Kısırlık, iktidarsızlık, safra kesesi hastalıkları, taş oluşumu, bazı kanser türleri, obezite ile doğrudan ilişkili hastalıklardan birkaçıdır.
Sonuç olarak obezite, insan yaşamını kısaltan ve yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyen bir hastalık olarak tanımlanabilir. Yapılan araştırmalara göre, obezite özellikle son 20 yılda, bütün dünyada süratle artmakta ve bir salgın hastalık gibi yayılmaktadır. Bu salgından ülkemiz de etkilenmektedir. Kadın nüfusumuzun yaklaşık üçte biri, erkek nüfusumuzun da yaklaşık beşte biri obez, yani şişmandır.
Obezite insan vücudunda yağ hücresi(leri)nde depolanan doğal enerji rezervlerinin ciddî risk oluşturacak düzeyde artması ve sonuçta ölüm oranlarının kaçınılmaz olarak yükselmesi ile karakterize bir hastalıktır. Yağ dokusu rezervlerindeki bu artış kişinin biyolojik özellikleri, psikolojik yapısı ve çevresel faktörlerin henüz aydınlatılamamış kompleks ilişkisi sonucunda ortaya çıkmaktadır. Vücut ağırlığındaki fazlalığın Koroner kalp hastalıkları, Tip 2 Diyabet, İnme (beyin damarlarının tıkanması sonucunda gelişen felç), Uyku Apnesi, Osteoartrit ve Sosyal İzolasyon gibi ciddî hastalıklarla olan ilişkisi bilimsel çalışmalarla ispatlanmıştır. Obezite geleneksel yöntemler ile tedavi edilebilen basit bir fazla kilo sorunu değildir, yüksek sağlık riskleri taşıyan ciddî bir klinik hastalık ve tehlikeli bir toplumsal sağlık sorunudur.
Obezite Nasıl Anlaşılır
Vücut kitle indeksi (VKİ) insanlarda fazla vücut yağ fazlalığının değerlendirilmesi için en yaygın kabul edilmiş parametredir. VKİ tedavinin etkinliğinin ve kişinin taşığı riskin değerlendirilmesi için klinik çalışmalarda ve epidemiyolojik (toplumsal) araştırmalarda özellikle kolay uygulanabilirliği nedeniyle kullanılmaktadır.
Basitçe VKİ = vücut ağırlığı (kg) / boy (m)2 olarak formül ize edilmiştir.
VKİ tek başına kesin tanı koydurabilen bir yöntem değildir, bu nedenle tıp profesyonelleri klinik ortamda kişinin yaş, cinsiyet, kas kitlesi, etnik kökeni ve vücut yapısını çeşitli antropometik ölçümler ile inceleyerek risk oranlarını belirlemektedir. Ancak bu oran kişinin karşı karşıya olduğu durum hakkında mantıklı bir fikir vermektedir.
VKİ klinikte kullanılan pratik bir formül olmasına rağmen, kişinin yağ doku / kas doku oranı hakkında bilgi verememektedir. Vücut kompartmanlarının belirlenmesinde direkt ve indirekt ölçüm yöntemleri yapılmaktadır.
Direkt Obezite Ölçüm Yöntemleri
Bu ölçüm yöntemleri bilimsel araştırmalar dışında, klinik kullanımda pratik yöntemler değillerdir. Nekropsi çalışmaları ve nötron aktivasyon analizleri bu gruptadır.
İndirekt Obezite Ölçüm Yöntemleri
Bu yöntemler de klinik araştırmalar dışında genel pratikte kullanımı sınırlıdır. Vücut total Su ölçümü (işaretli su kullanılarak), ultrasonografi, Bilgisayarlı Tomografi,(CT,BT), Magnetik Rezonans Görüntüleme (MRI), Dual foton absorbsiyometresi indirekt yöntemler arasındadır. Bel çevresindeki yağ artışı ile karakterize olan Santral Obezite’nin özellikle Kalp Hastalıkları ile olan ciddî ilişkisi son derece güçlü istatistiksel analizlerde gösterilmiştir.
Santral Obezite
Erkeklerde bel çevresinin 102 cm’den (40 inç) fazla olması, kadınlarda ise 88 cm’den fazla olması (35 inç) veya Bel çevresi / kalça çevresi oranının Erkeklerde 0.90 dan Kadınlarda ise 0.85 den fazla olması, Santral Obezitenin dolayısıyla artmış kalp hastalığı riskinin belirleyicisidir.
Obezite Sınıflama
Dünya Sağlık Örgütü tarafından belirlenmiş sınıflamaya göre;
  • 18.5 altında BMI Az kilolu
  • 18.5 - 24.9 normal Kilo
  • 25.0 - 29.9 Fazla Kilo
  • 30.0 - 39.9 Obez
  • 40.0 ‘ın üzeri Morbid (ciddî)
Obez olarak belirlenmiştir.
Obezite’ye Genetik Faktörler-Kalıtımın Rolü
Yapılan çalışmalar şişmanlık oluşumunda kalıtım veya genetik faktörlerin % 25-40 oranında rol oynadığını göstermiştir. Şişman kişilerin çocuklarında şişman olmayanlara göre şişmanlık görülmesi 2-3 kat fazladır. Anne ve babanın her ikisinin şişman olması durumunda çocuklarının %80′ ni erişkin yaşta şişmanlık gelişir.
Anne veya babadan biri şişman ise %40 Her ikisi normal kilolu ise %10 oranında Çocukluk çağında (3-10 yaş arası) aşırı kilolu olan çocukların %50 sinde erişkin dönemde aşırı kilolu olma riski vardır. Şişmanlığın genetik nedenleri uzun yıllardan beri araştırılmaktadır. Toplumda sık görülen şişmanlığı ortaya çıkaran birçok genetik bozukluk vardır. Fransa ve Almanya da şişman ailelerde yapılan çalışmalarda 10 numaralı kromozomdaki belirli bir alanın şişmanlıktan sorumlu olduğu ortaya çıkarılmıştır. Bu alandaki genlerin incelenmesi ile şişmanlığa neden olan genler daha iyi ortaya çıkarılabilecektir. Bunun yanında tek gen bozukluğuna monogenik bağlı şişmanlıklar da vardır. Şişmanlığın %5 kadarı tek gen bozukluğuna bağlıdır.
Obezitede Risk Faktörleri
Koroner kalp hastalığı, Diyabet, Uyku Apnesi hayat tehdit eden risklerdir ve tedaviyi zorunlu kılmaktadır. Bunun yanında Sigara, Yaş, Ailede Diabet ve Kalp hastalığı bulunması tedaviyi gerektiren diğer faktörler olarak sayılabilir.
Obezitenin Neden Olduğu Hastalıklar ve Yaşam Süresindeki Kısalma
American Obesity Association tarafından desteklenen bir çalışmada obezitenin, özellikle genç yaştaki kişilerin yaşam süresinde ciddi azalmalara neden olduğu gözlemlenmiştir. Vücut Kitle Indeks’indeki (BMI) artışla beraber cinsiyet ve yaş faktörleri göz önüne alındığında, Obez bireylerin yaşam sürelerinde 13 yıla kadar azalmalar olduğu görülmüştür.
Aşağıda belirtilen hastalıkların tamamı insan hayatını ciddî olarak tehdit etmektedir. Genel insan yaklaşımı hastalık kendisinde ya da bir yakınında ortaya çıkıncaya kadar “Bu hastalıklar başkalarında olur bende değil.” şeklindedir, ancak modern tıp günümüzde kanıta dayalı olarak işlemektedir ve bilimsel istatistik yöntemler ile desteklenmektedir. Bu veriler belirtilen hastalıkların tamamının ya da bir kısmının obez kişilerde ortaya çıkma ihtimalinin çok yüksek olduğunu göstermektedir. Bu nedenle riski göz ardı etmek son derece hatalı bir yaklaşımdır.
Obezitenin, özellikle santral obezitenin kalp hatalıklarını ciddî oranda arttıran ve tip II diyabet oluşumuna zemin hazırlayan Metabolik Sendrom adı verilen bir hastalıkla ilişkisi bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Bu hastalığı oluşturan bozukluklar; Tip II Diabet, Hipertansiyon, Hiperlipidemi (kan yağlarının yüksek olması)’dir. Metabolik sendrom gelişen kişide sistemik bir enflamasyon (bağışıklık hücrelerinin cevabı) gelişir ve kaçınılmaz olarak kalp ve beyin damalarlarında uzun dönemde tıkanmalara yol açarak kalp krizi ve inme nedeniyle ölümler gelişir.
Metabolik sendroma ek olarak American Medical Association tarafından doktorlara yönelik olarak hazırlanmış olan yayınlarda bildirildiği üzere aşağıdaki hastalıklar obezite nedeniyle veya ilişkili olarka ortaya çıkmakta ve kişinin hayatını tehlikeli olarak etkilemektedir.
Obezitenin Zararları
Obezitenin Neden Olduğu Hastalıklar
  • 1. Kardiovasküler Sistem: Konjestif Kalp Yetmezliği, Kardiomegali (kalp büyümesi), Aritmi (Ritim Bozukluğu), Sağ Kalp Yetmezliği, Varis, yüksek oranda ölümcül olan Pulmoner Emboli (akciğer damarlarının kan pıhtısı nedeniyle tıkanması)
  • 2. Endokrin Sistem: Polikistik Over Sendromu, Adet Düzensizliği, İmpotans (iktidarsızlık), Hipogonadism (cinsiyet Hormon seviyesindeki azalma), Diyabet
  • 3. Üriner Sistem: İdrar Kaçırma, Glomerülopati (böbrek süzme sistemlerinin hasarlanması), Diabete Sekonder Böbrek Yetmezliği.
  • 4. Gastrointestinal Sistem: Karaciğer Yağlanması Hepatosteatoz ve Siroz, Safra Kesesi Taşları, Gastroözefageal Reflü, Bağırsak Kanseri.
  • 5. Sinir Sistemi: İnme sonucu Felç ve Ölüm, Parestezi (hissizleşme ya da duyuda azalma-artma), Kronik Başağrısı, Karpal Tünel Sendromu, Demans (bunama).
  • 6. Cilt: Ciltte cizgilenme ve çatlaklar, Lenföden, Pişikler, Selülit, Katlantı yerlerinde koyulaşma.
  • 7. Solunum Sistemi: Dispne (nefes darlığı), Obstrüktif Uyku Apnesi, Hipoventilasyon (yetersiz havalanma), Astım, Pickwick Sendromu, Pulmoner hipertansiyon
  • 8. Kas İskelet Sistemi: Gut hastalığı, İmmobilite (hareket etmede zorlanma), Osteoartrit (eklem iltihaplaması ve ağrıları), Bel Fıtığı - Bel Ağrısı.
  • 9. Psikolojik Bozukluklar: Depresyon, Self (Ben) İmajı Bozukluğu, Kendine Güvensizlik, Vücut İmaj Bozukluğu, Sosyal İzolasyon ve Alay konusu olma
  • 10. Ölü doğum, Rahim kanseri ve Meme Kanseri Obeziteyle ilişkisi kanıtlamnış hastalıklardır.
Selülit
Selülit gerçekte tıbbi bir terim değildir. Tıpta deri enfeksiyonuna da selülit denilir. Tıp otoritelerinin çoğu selüliti basit yağ dokusu olarak kabul ederler. Derinin derin tabakalarından gelen bağ dokusu yağ dokusunu bölümlere ayırırlar.
Bu bölümlerdeki yağ dokusu artığında bağ dokuların deriyi tutan uçları deriyi içeri doğru çekerek portakal kabuğu görünümüne neden olur. Dr Neil Solomon selülitli ve selülitsiz deriden aldığı biyopsileri karşılaştırmış ancak belirgin bir farklılık bulamamıştır.
Benzer şekilde Rockefeller enstitüsünde yapılan çalışmalarda bayanlarda selülit gelişimine daha fazla eğilim olduğu, selülitin aslında göründüğünden daha fazla deri bölgesinde görüldüğü ve yağ doku fonksiyonunda ve o bölgedeki kan akımında herhangi bir farklılık olmadığı gösterilmiştir. Selüliti tedavi ettiği ileri sürülen pek çok yöntem kullanılmaktadır.
Elektrikli kas stimülatörleri Kasların Elektrikle uyarılarak kasılmaları aslında felçli hastaların kaslarını harekete geçirmek ve dolaşımı artırmak için geliştirilmiş bir yöntemdir. Ancak bu cihazların kırışıklıkları azalttığı ve selülite iyi geldiği ve daha birçok faydaları olduğu ileri sürülmüştür. Ancak bu tip cihazların kullanımının bazı hastalıkların ilerlemesine neden olabildiği, fıtık, ülser, Varis ve sara nöbetlerini artırabildiği ve düşük yapılmasına neden olabildiği Amerikan İlaç İdaresi tarafından bildirilmiştir.
Endermoloji Bir çeşit masaj yapan makinedir. 10-20 seansda selülitin azaldığı belirtilmektedir. Ancak sonuç geçici olduğundan Ayda 2 defa olmak üzere sürekli uygulanması gerekir. Her zaman da olumlu sonuç almak mümkün olamamaktadır. Bitkisel uygulamalar Pekçok bitkisel uygulamalar geliştirilmiş ancak bunların faydalı oldukları bilimsel olarak kanıtlanamamıştır.
Mezoterapi Mezoterapinin faydalı olduğunu gösteren bilimsel bir kanıt ortaya konulamamıştır. Bu nedenle çok farklı görüşler mevcuttur. Mezoterapi yapılan kişilere diyet egzersiz gibi ek uygulamalar verilmektedir. Mezoterapiden fayda görenlerin gerçekten mezoterapiden mi yoksa diyet ve egzersizden mi faydalandığı şüphelidir. Ayrıca etkileri de geçicidir .
Obezite ve ekonomi
Hollandada yapılan bir araştırmaya göre Obezler ve sigara içenlerin sağlık sistemi açısından daha ekonomik olduğu idda edilmektedir. Sigara içenler ve obezler daha az yaşadığı için kısa dönemde sağlık maliyetleri yüksek olsa da uzun dönemde sağlıklı insanlara göre daha az sağlık maliyeti olduğu sonucu çıkmaktadır. Sigara kullanımı ve obezitenin yol açtığı hastalıkların tedavilerinin ileri yaşlarda ortaya çıkan alzheimer gibi hastalıklara oranla çok düşük maliyetinin olması sebep olarak gösterilmektedir. Araştırmaya göre Hollanda sağlık sistemi her obezite kişi başına 50.000 USD (2007) tasarruf etmektedir.
İnsanlar neden şişmanlar?
Vakaların büyük çoğunluğunda şişmanlığın tek sebebi fazla yemek yenmesidir. Başka bir deyişle, alınan kalori miktarı, gerekli kalori miktarını aşmaktadır.
Bezlerin insanın kilosuyla bir ilişkileri var mıdır?
Evet ama bir dereceye kadar. Vücudun metabolik oranını kontrol eden tiroid bezi aynı zamanda kalorilerin yakılma oranını ve kalori çıkış oranını da kontrol etmektedir. Pek çok insanın tiroid bezi normal işlemekte olduğundan kişinin alacağı kiloda tiroid bezlerin rol ilişkileri, yediği yemek miktarının rolü oranında olmayacaktır.
Bir bez bozukluğu çok kez fazla şişmanlamaya neden olur mu?
Çok nadir vakalarda. Fazla şişman olan kişilerin büyük çoğunluğunun bu durumu, ihtiyaçlarından çok fazla yemek yemelerinden ileri gelmektedir.
Tiroid bezleri metabolizma temposunu kontrol ettiğinden, şişman bir kişiye tiroid özü verilerek o kişinin kilo kaybetmesi sağlanabilir mi?
Hayır. Şişman bir kişinin tiroid bezleri normal çalışmaktaysa, tiroid özü verilmekle onun metabolizma oranı genellikle değişmeyecektir. Bu kişiye tiroid özü verildiğinde kendi tiroid bezleri daha az aktif olacak ve sonuçta tiroid faaliyeti aynı olarak kalacaktır. Tiroid özü alan normal ağırlıktaki hastalar bu Hormonu almayı kestikleri zaman, kendi tiroid bezleri çalışmaktan tembel ve hareketsiz kaldığından, kilo almaya başlayacaklardır.
Kilo kaybetmek için fazla miktarda tiroid özü alma zararlı olabilir mi?
Şüphesiz evet. Çok fazla tiroid özü alındığı takdirde metabolik oran normal sınırların çok üstüne çıkabilir ve “hipertiroidizm”e benzer bir durum gelişebilir. Bu durum birkaç Ay devam ettiği takdirde kalp zedelenebilir.
Kilo kaybı için iğneler yapılmalı mı?
Hayır. Son yıllara kadar bazı doktorlar hastalarına kilo kaybettirmek için, birkaç Günde bir iğneler yapmaktaydılar. Bu ilaçlar, genellikle fazla idrar edilmesine yol açan ilaçlar olup, bu yolda kaybedilen kilolar kısa sürede yeniden alınırdı. Çünkü yağlar oldukları yerde kalmakta ve vücûttan ancak fazla su çıkmaktaydı. İğneler durunca hastanın kilosu yine artmaktaydı. Tıp Alemi bugün bu tür tedavileri yersiz bulmaktadır. Çünkü bu yolda devamlı olarak hiçbir sonuç alınamamaktadır.
Kilo kaybı için yapılan iğneler tehlikeli olabilir mi?
Yalnızca idrarı artırmak için gerekli ilaçlar kullanılmaktaysa tehlikeli değildirler. Ancak bu ilaçlar birkaç haftadan fazla süre kullanılırsa vücuttaki kimyasal tepkileri ciddi bir şekilde değiştirebilecek niteliktedir.
fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
20 Mayıs 2009       Mesaj #3
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
Bir kişinin kilo kaybetmesi için tesirli ilaçlar var mıdır?
Hayır. Bazı ilaçlar kişinin iştahını kaybettirmesiyle daha az yemek yemesini temin etmektedirler. Ancak, bu ilaçlar da vücut fonksiyonunu değiştirmekle kilo kaybına yol açmazlar ve tesirleri bazı hallerde uzun süreli olmaktadır.
İştahın azalması için en tesirli ilaçlar hangileridir?
Bu ilaçların çoğunluğu Amfetamin grubundaki ilaçlardır ( Benzedrine, Dexedrine, vb.) Çok kez insanların daha az acıkmaların temin ederler. Bunlardan başka bazı selüloz maddeler vardır; bunlar kişiye midesinin dolu olduğu hissini vermektedirler.
Doktor tavsiyesi olmadan bu ilaçların alınması zararlı olabilir mi?
Evet. Hem amfetaminler ve hem de selüloz müstahzarları bir doktorun yol göstermesiyle alınmadığı takdirde zararlı sonuçlar meydana gelebilir.
Fiziki egzersiz kilo kaybına ne ölçüde tesirli olabilir?
Egzersiz kilo kaybına kesin ve önemli bir rol oynar. Kısa, düzensiz faaliyetler tesirsiz kalmaya mahkûmdur. Fakat muntazam ve kontrollü egzersiz kilo kaybında yararlı olacaktır.
Kilo kaybı için takip edilecek en iyi metot hangisidir?
Tıbbi bakımdan uygun bulunmuş gerekli dengede bir düşük kalori diyeti çerçevesi içerisinde yemek yenilmesidir. Eğer hasta bunu tatbik etmekte zorluk duymaktaysa, kısa bir süre için diyet ilaçlarla takviye edilebilir.
Bütün şişman kişilerin kilo kaybetmesi gerekli midir?
Evet. Ancak, ülserli veya başka mide hastalıkları olan birçok kişi vardır ki, bunların tedrici bir şekilde kilo vermeleri uygun görülmektedir. Ayrıca, bu gibilerin kilo verme gayretleri doktor kontrolünde olması gereklidir.
Şişmanlık irsi midir?
Hayır. Fakat çok kez çevrenin tesiri olur. Başka bir deyişle, çok yemek yiyen bir ailede gelişen bir çocuk ötekiler gibi fazla yemek yeme eğiliminde olabilecek ve böylece o da şişman bir kişi olarak büyüyecektir.
Fazlasıyla yemek yiyen bazı kişiler neden zayıf kalmaktadırlar?
Bu gibiler fazla yedikleri görülmekteyse de, bunlar çok kez az kalorili yemek yemektedirler ve yemek araları “kaçamak” olarak bir şey almazlar. Ayrıca, fiziki bakımdan fazla aktif olabilirler ve böylece fazla kalori yakmaktadırlar. Yine bunlardan da başka, fazla yemek yiyen bazı kişiler vardır ki, şeker veya ( hipertiroidizm ) hastalıklarına müptela oldukları için kilo kaybetmektedirler.
Bazı kişiler sıkı perhiz yaptıkları halde neden kilo kaybedememektedirler?
Bunların belirli bir kilo kaybına uğramaları için bir inceleme yapılırsa diyetlerinin yeterli derecede düşük kalorili olmadığı görülecektir. Diyet kontrollerinde bir hastanın kendisine verilen bir diyeti tam anlamıyla takip ettiği hallerde zayıflamadığı çok az vakalarda görülmüştür.
Bütün şişman kişiler tam anlamıyla diyet yaptıkları takdirde zayıflayacaklar mıdır?
Eğer aldıkları kalori, kalori ihtiyaçlarından az ise evet.
Kadınları adet kesilmesinde kilo almaları normal midir?
Evet, ancak adet kesilmesinin bu problemle nispeten çok az ilişkisi vardır. İnsanların yaşlandıkça kalori ihtiyaçlarının azaldığı zam dilmektedir. Araştırmacılara göre orta yaşa vardıktan sonra 1 on yılda bir, kişilerin günlük kalori ihtiyaçları 100 kalori eksilmektedir. Böylece, orta yaşlı bir kadın, aynı kaloriyi almaktaysa, kadın her on günde bir ihtiyacının üstünde 1000 kalori almaktadır. Bu halde bu kadın her ay yarım kilo şişmanlayabilecektir.
Şişmanlıkla bir kişinin hayat süresi arasında bir ilişki var mıdır?
Kuşkusuz ki evet. Hayat sigortaları istatistikleri göstermektedir yaşlanma süresi oranı şişmanlık oranına nispetle azalmaktadır.
Gazetelerde ve dergilerde gördüğümüz “mucize diyetleri” nin bir kıymeti var mıdır?
Bunlar kalori eksikliği üzerinde kurulmuşsa kilo kaybına set olurlar. Ancak, bunlar dengesiz diyetlerse ve uzun müddet yapıldığı takdirde, ciddi vitamin ve Protein yetersizliklerine de yol açabilirler.
Kalorilerin önemli olmadığını iddia eden diyetlerin değeri nedir?
Kilo kaybını hedef alan bütün diyetler, alman kaloriyi göz önünde bulundurmak zorunluluğundadırlar.
Eğer bir kişi yalnız yağ olan bir diyet yerse, fakat aldığı kalori vücudunun ihtiyacından eksikse, yine de zayıflayacaktır. Aksi taktirde, tamamen yağsız olan bir diyet yerse, fakat aldığı kalori vücudunun, ihtiyaç duyduğu kaloriden fazla ise, o zaman kilo alacaktır.
Bir insanın duygusal durumu ile kilosu arasında ne gibi bir ilişki vardır?
Duygusal dengesizlikleri olan kişiler bazı hallerde lüzumundan fazla, bazı hallerde de lüzumundan az yemek yerler.
Şişmanlıkla koroner kalp hastalığı arasındaki ilişki nedir?
Koroner kalp hastalığının fazla şişman olanlarda ve çok yağlı diyet yiyenlerde normal kişilerden fazla olduğu istatistiklerle tespit edilmiş bulunmaktadır.
Kolesterol nedir?
Bazı yemeklerde ve kanda da bulunan yağlı bir maddedir. Kolesterol oranları kişilere göre büyük değişiklikler göstermektedir.
Kanlarında fazla kolesterol bulunan kişilerin koroner (kalbi besleyen) damara ait kalp hastalıklarına daha fazla yakalanma eğilimleri bulunmakta mıdır?
Evet.
Kanda fazla kolesterol bulunması neden koroner hastalıklara sebep olabilmektedir?
Yüksek kolesterol oranlarının koroner arterin vaktinden önce arteryoskleroz’a yakalanmasına yol açtığı sanılmaktadır.
Az yağlı ve az kolesterollü bir diyetle vücuttaki kan kolesterolü oranı düşürülebilinir mi?
Vücut kendi kolesterolünü ürettiğinden, bu durum her zaman gerçekleşmez. Bundan dolayıdır ki düşük kolesterollü yemeklerin yenmesiyle her zaman kandaki kolesterol oranları düşürülemeyecektir.
Hangi yağları yemekten kaçınılmalıdır?
Hayvani yağlardan. Bitkisel yağların kandaki kolesterolün artmasına fazla neden olmadığı görülmektedir ve fazla zararları da olmamaktadır.
Masajlar, zayıflama makineleri olarak adlandırılan gereçler, birçok tipteki banyolar, vb. kilo kaybına yardımcı olmakta mıdırlar?
Aslında bunlar kilo kaybına hiçbir rol oynamazlar. Ancak, bunlar kişiler üzerinde psikolojik tesirler icra ederek daha az yemek yemelerine neden olabilirler. Özel tedaviye başvuran kişiler, bunlar için külliyetli miktarda paralar sarf etmektedirler. Bu paranın boşuna gitmesini istemediklerinden daha az yemek yemeye yöneldikleri görülmektedir.
Sıkı diyet yapan kişilerin vitamin kompleksleri almaları gerekli midir?
Evet, eğer dengesiz bir zayıflama diyeti tatbik etmekteyseler. Ancak, tam dengeli bir zayıflama diyetinde vitaminlerin alınması gerekmeyecektir.
Vitaminler normal iştahın artmasına neden olurlar mı?
Hayır.
Çok sıkı diyet yapmakta olan bir kimse, sık sık doktor kontrolüne başvurmalı mıdır?
Evet.
Sigara içmeyi bırakan kimselerin kilo alma eğilimine girdikleri doğru mudur?
Evet. Çünkü sigara içmek iştah kesebilmektedir. Ayrıca, sigarayı bırakanlar herhangi bir harekette bulunmak için sigaraya sarılacaklarından ellerini bir şekerlemeye veya başka tatlı bir maddeye uzatmak eğiliminde olacaklardır.
Sıkı diyet kişinin sinirli olmasına neden olabilir mi?
Ancak istediğinden az yemekte olduğundan, asabileştiğinden veya hayal kırıklığına uğradığından dolayı kişi sinirli olabilir.
Kilo kaybı için diyete girmiş bazı kişilerin kabız olması normal midir?
Normal gıda alımı azaldığından bu durum, bazı hallerde meydana gelebilir. Böyle hallerde bir bağırsak boşaltılması halini önlemek için bir doktora başvurulması gerekecektir.
Sıkı bir diyette görülen açlık sancılarını gidermek için ne yapılabilir?
Birkaç hafta diyet yapmış olan kişiler az kalorili diyete kendilerini uydurmuş olacaklardır. Eğer birkaç hafta dayanmayı göz önüne alabilirlerse açlık sancılarının kendiliğinden ortadan kalkacağını göreceklerdir.
Büyükler gibi çocukların da kilo kaybı için düşük kalorili diyete girmeleri doğru mu olur?
Aslında, çocukların normal kiloda kalmaları çok önemlidir. Eğer kötü yemek adetlerine saplanırlar ve çocuk çağında fazla şişmanlarlarsa, bu çocukların geliştikleri zaman zayıf kalmaları çok güçleşir.
Fazlasıyla çabuk ve fazlasıyla çok kilo vermenin sürekli zararları olabilir mi?
Kesin olarak evet.
Tiroid bezlerinin yetersiz çalışmasından dolayı meydana gelen şişmanlık hali nasıl tedavi edilir?
Bazı hallerde tiroid özünün verilmesi kilo kaybına yol açacaktır. Bu durum bazı hallerde ameliyatla bir guatrın alınmasından sonra meydana gelebilmektedir.
Şişman kişilerde yüksek kan Basıncı olma oranı zayıf kişilerden fazla olur mu?
Evet.
Şişman insanlarda tümör olma eğilimleri zayıf kişilerden fazla mı olur?
İstatistikler kanserlerin şişmanlarda zayıflardan fazla olduğunu göstermektedirler.
Zayıflama diyetlerinde Tuz azaltılır mı?
Tuzun daha eksik alınması idrarın fazlalaşmasına yol açarak kilo kaybına yardımcı olur. Ancak bu kayıp sürekli olmayıp geçici bir haldir.
Alkollü içkilerin alınması şişmanlığa neden olur mu?
Evet. Normal bir tek içkide yaklaşık yüz kalori vardır ve üstelik içki iştahı da artırmaktadır.
Vücudun belli yerlerinin zayıflatılması mümkün müdür?
Hayır. Vücudun bazı kısımlarında zayıflarken ötekilerinde zayıflatmayacak usulleri reklamla ilaç satmaya kalkışan kişiler ancak kamuoyunu aldatmaktadırlar. Bu mümkün değildir. Anatominin bir kısmında kilo kaybı diye bir şey yoktur ve olamaz.
Zayıflığın bazı genel nedenleri hangileridir?
a. Verem, böbrek hastalıkları, kronik karaciğer hastalıkları, vb. kronik enfeksiyonlar veya hastalıklar.
b. Bezlerde dengesizlikler. Örneğin tiroid bezinin fazla çalışması veya hipofiz salgı bezlerinin bozuk çalışması.
c. Yemeğe karşı isteksizlik yaratan nevrotik haller.
d. Düzensiz bir’ yaşantı, fazla fiziki hareket, eksik uyuma, gibi hallerin meydana getirebileceği düzensiz yemek yeme alışkanlıkları.
Zayıf olma eğilimi irsi olabilir mi?
Hayır, ancak çevrenin büyük tesiri olabilir. Bir başka deyişle iyi yemek yemeyen bir Aileden gelenler iyi yemek yememek eğiliminde olabilirler.
Duygusal haller ve tepkiler zayıf olmakta rol oynayabilirler mi?
Evet. Büyük bir duygusal baskı altında olan bazı kişiler daha az yemek yiyebilecekler ve bundan dolayı zayıflayacaklardır.
Zayıf olanların kilo alabilmeleri için en iyi çare hangisidir?
Zayıf olan kişilerin kilo alabilmeleri için, ihtiyaçlarından daha fazla kalori almalıdırlar. Böylece artı kalan kalori yağ depolanmasına hizmet edecektir.
Kronik bir şekilde zayıf olan bir kimse genel bir tıbbi muayeneye tabi tutulmalı mıdır?
Muhakkak ki evet. Zayıflığın bir enfeksiyondan veya fiziki bir nedenden ileri gelip gelmediği tibbi muayenede tespit edilmelidir.
Fazla sigara kullanmak bazı kişilerin zayıf kalmasına neden olabilmekte midir?
Eğer bu sigara içmeleri normal gıdalarını almalarına engel olmaktaysa evet. Fazla sigara içenlerde çok kez normal iştah bulunmamaktadır.
Bazı insanlar fazlasıyla yemek yedikleri halde nasıl zayıf kalmaktadırlar?
Çünkü bunlar düşük kalorili yemekler yemek alışkanlığındadırlar. Bu gibilere kremalı, yumurtalı, karbonhidratlı, yağlı, vb. yemekler yedirilmelidir. Ayrıca, bu çok yiyip, zayıf kalan kişiler normalin üstünde hareket veya normalden eksik uykuyla fazla enerji de yakmakta olabilirler.
Vitamin hapları bu kişilerin kilo almasına yardımcı olabilecek midir?
Eğer normal diyetlerindeki vitamin alımları normalse, yardımcı olmayacaktır. vitaminler, ancak normal diyette vitamin eksikliği varsa yardımcı olabilirler.
Kilo almanın en iyi yöntemleri nedir?
Günün çeşitli saatlerinde çok kalorili yemeklerin yenmesi.Normal günde üç kez yemek yeme sisteminin değiştirilip günde dört veya beş kez yemek yenmesine gidilmesi gerekli olabilecektir. Bunun yanında, eğer zayıflık duygusal bir nedenden ileri gelmekteyse, bu sebep tespit edilmeli ve giderilmesi için teşebbüse geçilmelidir.
Çocukların kilo almaları nasıl temin edilebilir?
Düzenli adetlerin tespiti ile. Çocukların fazla duygusal gerginliğe kapılmamaları ve aşırı fiziki hareketten kaçınmaları elde edilmelidir. Çocuklar yemeklerini yemedikleri zamanlar bunları cezalandırmak veya tehdit etmekle hiçbir sonuç elde edinilemez. Böyle hareketler çocuğun eyleme geçmesine ve bu yüzden daha da az yemesine yol açabilir.
Kişinin fazla yemek yemesi için yararlı ilaçlar var mıdır?
Evet. iştahı artıracak teşvik edici ilaçlar vardır. Ancak bu ilaçlar verilmeden önce, kişinin yemek yememesinin nedeninin bir hastalıktan ileri gelmediği tespit edilmelidir.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Temmuz 2010       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
49 yaşındayım.1,5 sene önce tiroid kanseri teşhisiyle ameliyat oldum.radyoaktif iyot tedavisi aldım.şimdilik herşey yolunda görünüyor.benim sorunum;üst ve alt bacağımda,ve kollarımda,aşırı selülit oluşması.daha öncede vardı ama bu boyutta değildi.alt bacağımda çok bariz yumrular oluştu.moralim çok bozuk.hastalığımla bağlantısı varmıdır?ne yapmalıyım?hangi doktora gitmeliyim?sizin tavsiyeleriniz olacakmıdır?teşşekkür ederim.

Benzer Konular

30 Ocak 2012 / 9887789879 Soru-Cevap
15 Nisan 2012 / Misafir Cevaplanmış
13 Mart 2016 / Misafir Tıp Bilimleri
20 Mart 2011 / Misafir Soru-Cevap
24 Mart 2011 / volkankız Sağlıklı Yaşam