Arama

Yeraltı kaynaklarımız nelerdir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 18 Mart 2014 Gösterim: 45.761 Cevap: 2
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Aralık 2009       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Yeraltı kaynaklarımız nelerdir?

EN İYİ CEVABI Misafir verdi
YERALTI KAYNAKLARIMIZ
Ülkemiz çeşitli yeraltı kaynaklarının oluşturduğu çok zengin servetlere sahip bulunmaktadır. Bu kaynakların başında; petrol, bor, toryum, altın, krom gibi madenlerimiz gelmektedir.
Sponsorlu Bağlantılar

Bor Madenleri Kaynağı:
Son zamanlarda gelişen teknoloji, bor mineralini bütün sanayi dallarının, vazgeçilmesi mümkün olmayan ve alternatifi de bulunmayan temel girdileri konumuna getirmiştir. Petrolün alternatifi bor cevheridir. Fakat borun su anda bir alternatifi yoktur ve olacağı da mümkün görülmüyor.
Yeraltı kaynaklarımızın başında bor cevheri gelmektedir. Dünya bor rezervinin % 80'den fazlasına sahip bulunmaktayız. Rezerv ve kalite yönünden dünyada tekel durumundayız. Bazı ileri teknoloji ürünlerinin (bilgisayar, cep telefonu v.s.) imalinde, uzay sanayinde Türk borları, olmazsa olmaz bir öneme sahiptir. Türk bor kaynakları, dünyanın asgarî 400 yıllık ihtiyacını karşılayacak kapasitededir. Bu bilginin sahibi olan konunun araştırmacı ve uzmanlarına göre, Anadolu'daki bu madenin miktarı 10 milyar ton civarındadır. (Bugünkü fiyatlara göre 15–20 trilyon dolar.)
Bor; sanayinin her dalında, su anda 450 çeşitten fazla mamul maddenin üretiminde kullanılmaktadır. Dayanıklılığı ve sertliği sağlamada, ara ürün olarak kullanılmaktadır. Isıya son derece dayanıklıdır. ABD roketlerinde Türk borları kullanılmaktadır. Radar dalgalarını emdiği, absorbe ettiği için hayalet uçaklarının imalinde kullanılmaktadır. Sadece ABD de 600'den fazla proje, bor'un yakıt olarak kullanılması ile ilgili patent almıştır. Borla çalışan otomobiller üretime girmiştir.
Bor minerali, ayni zamanda alternatif yakıt teknolojisinin birincil araştırma ve kullanım kaynağıdır. Hava, ulaşım ve savaş uçakları ilk defa ses üstü hızlara borlu yakıtlar sayesinde ulaşmıştır. Savaş başlığı taşıyan füzelerin kullandığı yakıt, uzaya gönderilen uyduları yörüngelerine taşıyan ve oturtan roket motorları, borlu yakıtlar kullanırlar.
“Yapılan araştırmalar bor mineralinden sıfır emisyonlu, çevre dostu bor motorlarının üretim ve kullanımının önünü açmıştır. Bor, İngiltere, Fransa ve özellikle ABD'de askerî araştırmaların yoğunlaştığı bir mineraldir. Son yıllarda borun problemsiz bir yakıt olarak, özellikle süpersonik ve hipersonik hızlara ulasan uçaklarda kullanıldığında şüphe yoktur. (Bor Gerçeği) isimli eserin ön sözünden-Eti Holding Bas Müft. M.M. Çinki" Balıkesir-susurluk, Eskişehir-Seyitgazi, Kütahya-Emet, bursa-Mustafa kemal paşa yörelerinde çıkarılır.

Altın Varlığımız:
"Türkiye, günümüzde isletilebilir önemli miktarda altın rezervine sahip olduğu halde, bunlardan yararlanamayan dünyadaki tek ülkedir. Oysa bilinen sahaların isletmeye alınmasıyla Türkiye, Avrupa'nın en fazla altın üreten ülkesi olma potansiyeline sahiptir. Söz konusu potansiyel, devreye sokulduğunda ortalama 160 ton/yıl altın ithalatımızın tamamı, yurt içindeki üretimle karşılanabilir hale gelecektir.
Türkiye, altın potansiyelinin tahmini amacıyla yapılan araştırma sonucuna göre 6500 ton ve üstü rakamlara ulaşabileceği hesaplanmıştır. 6500 tonluk rezervin (300 dolar/ONS) fiyatıyla değeri, yaklaşık 70 milyar dolardır. Ülke ekonomisinde yaratacağı katma değer ise bunun 5–6 katına kadar çıkabilir."

Krom (Kromit) Varlığımız:
Bu maden, ülkemizin önemli yeraltı kaynaklarından biridir. Krom üretimi bakımından dünyanın önde gelen ülkeleri arasındayız. Dünya rezervinin %10'u Türkiye'de bulunmaktadır. Bulgular, bu payın %10'un üzerine çıkabileceği yönündedir. ½unu kesinlikle unutmamamız gerekir. Maden varlığımız yabancılar tarafından araştırılıp tespit edilmiş ancak daima, kasten, bilerek rezervler düşük gösterilmiştir. Tıpkı verimli petrol kuyularının, "petrol yok" yalanı ile kapatıldığı gibi. Onun için bugün, ülkede bilinen ve tespit edilen maden varlığımız daha geniş rezervler ihtiva etmektedir. Borda Türkiye, dünyada tekel durumunda olduğu halde yabancı şirketler kasten, "Türkiye'de bor tükenmiştir, çok az rezerv vardır." v.s gibi yıllarca rapor yayınlamışlardır.
"Krom cevheri, dünya sanayinin vazgeçilmez bir üretim girdisidir. Atmosfer korozyonuna, kimyasal etkilere, aşınmaya karsı yüksek direnç göstermesi, çok sert olması sebebiyle çelik ve öteki minerallerin korunmasında kaplama olarak yaygın bir şekilde kullanılır. Silâh sanayinin, ikamesi olmayan çok önemli bir girdi." Türkiye, dünyanın en büyük Kromit ihraç eden ülkesidir. Türk kromitleri, dünya krom pazarlarında her zaman üst seviye fiyatlarla talep edilen, kaliteli, metalürjik kalite cevherler olarak aranmaktadır.
Ülkemizin, bu cevherden maksimum fayda sağlayabilmesi için, kaynakların (ferrokrom ve paslanmaz çelik) üretimine yönlendirilmesi, bu sanayinin acilen kurulması şarttır. Türkiye'nin, paslanmaz çelik tüketimi 100.000 ton/yıl civarındadır. (Yıllık 200 milyon- 1 milyar dolarlık ithalat söz konusudur.)
En çok Elazığ’ının güneydoğusundaki Gulemanda bulunur. Fethiye-Marmaris, Kütahya- Burza, kayseri Kahramanmaraş, Pozantı Antakya İslâhiye Eskişehir ve Sivas çevresinde bulunur. Günümüz verilerine göre, Dünya krom üretimine Türkiye 4. sıradadır. Yurtdışına satılan önemli bir madenimizdir.

Toryum Varlığımız:
Bu maden, roket ve uçakların imalinde, seramik ve elektrik aletleri yapımında, aydınlatmada kullanılmaktadır. Çok önemli kullanıldığı alan ise nükleer enerji sanayidir. Nötron absorbsiyonu ile (uranyum-223'e) dönüştürülerek nükleer enerji kaynağı olarak kullanılmaktadır.
Dünya toryum rezervinin büyük (1/2) bir bölümüne sahip olmamıza rağmen, uzun yıllardan beri bir türlü nükleer santraller inşa edemedik. Çünkü birileri, "nükleer santralleri içine sindirememektedir." Dışarıdan pahalı enerji ithali, sanayiye en pahalı enerji satmayı, halkın fakirleşmesini içlerine çok güzel sindirmektedirler. Enerji açığının kapatılması için acilen bu santrallerin de devreye girmesi, millî bir borçtur.

Barit:
Türkiye zengin barit yataklarına sahiptir. Baritin % 75 kadarı derin kuyu sondajlarında kullanılır. % 25 kadarı ise tüm baryum tuzlarının üretiminde kullanılır. Türk baritleri % 95–98 kadar baryum sülfat içerdiğinden kimyasal bileşiklerinin üretimi için çok uygundur. Tuzları kaliteli kâğıt dolgusu, boya pigmenti, röntgen çekiminde kontrast maddesi olarak çok yaygın kullanım bulur. Ucuz olarak ihraç ettiğimiz ham barit yerine baryum tuzları satarak gelirimizi en az 10–50 kat artırabiliriz.

Sıcak su kaynakları:
Ülkemizin deprem riskini de birlikte getiren jeolojik yapısı, ülkemizi sıcak su potansiyeli olarak zengin yapmaktadır. Doğrudan elektrik enerji üretimine uygun kaynak az olmasına rağmen, ısıtma ve kaplıca amaçlı kullanılacak kaynaklar ülkemizin her bölgesinde yaygındır. Bu potansiyel de bir maden potansiyeli olarak görülebilir. Turizm ve ekonomik ısıtma yanında karbon dioksit, helyum gibi gazların üretimi, soda ve maden suyu temini her ülkenin sahip olmadığı bir zenginliktir. Hatta tatlı su kaynaklarımızın bolluğu da bir tür yeraltı zenginliğidir.

Boksit:
Alüminyum cevheri olup Türkiye de en çok kullanılan yeraltı kaynaklarından biridir. Motorlu araçlar yapımında, elektronik ve kimya sanayisinde ayrıca mutfak eşyası Yapımında kullanılır. Hafif olduğu için uçak yapımında da kullanılır. Türkiye de boksit üretimi yenidir. Türkiye boksit üretimi giderek artmaktadır. Türkiye boksitten elde edilen alüminyumun hem ihracatını hem de ithalatını yapmaktadır.


ENERJİ KAYNAKLARIMIZ

Taşkömürü:

Taş kömürünün bir kısmı %20 konutlarda, iş yerlerinde ve eski yapım trenlerde doğruda yakıt olarak kullanılır. Diğer bir kısmı da %80 demir-çelik sanayisinde kullanılan kok kömürü elde etmek amacıyla kullanılır. Türkiye’nin en zengin taş kömür havzası Batı Karadeniz bölümündedir. Türkiye taş kömürü rezervleri ve üretimi bakımında zengin değildir. Çünkü kömür yatakları çok yerde işletmeye elverişli değildir. Yılda 4–5 milyon tonluk üretimi ülke ihtiyacını karşılamaktan uzaktır.
Hava kirliliğini önlemek amacıyla, büyük kentlerdeki meskenleri ısıtılmasında kullanılmak üzere her yıl, başta Güney Amerika olmak üzere ve önemli miktarda kükürt dioksit oranı düşük taş kömürü ithal edilmektedir.

Linyit:
Türkiye’de yaklaşık 8 milyar ton linyit rezervi bulunmaktadır. Avrupa ülkeleri arasında (Eski SSCB hariç) beşinci sıradadır. 1998 yılında 62.940.647 ton kamu kesimi tarafından 3.527.955 ton özeli kesim olmak üzere 66.498.603 ton üretim yapılmıştır. Bunun önemli bir bölümü elektrik üretiminde kullanılmıştır.
Ülkemizde, düşük değerli, yani nem ve kül içeriği yüksek ısıl değeri düşük linyitlerden, yüksek değerli linyitlere kadar çok çeşitli linyit kömürü bulunmaktadır. Ortalama nem içeriği % 41,8 dolaylarındadır.
Türkiye’de rezervi en zengin olan enerji kaynağıdır. Hemen her bölgemizde az çok linyit yatakları bulunmaktadır. Çoğunlukla yakacak olarak ve termik santrallerde değerlendirilir. En büyük linyit havzası Afşin-Elbistan’dadır. Yıllık net üretim 40 milyon tonu bulmaktadır. Üretim ve tüketim aynı hızla artmaktadır. İçbatı Anadolu da Değirmisaz, Tunçbilek, tavşanlı (Kütahya) asıl ege bölümünde Seyitömer, soma, torbalı(Manisa), yatağan, dolu Anadolu da; kükürtlü, Oltu, baklaya, Elbistan, Afşin, orta karatenizde Amasya, havza ve çeltekten çıkarılmaktadır.

Doğal Gaz:
Yeraltında, genellikle petrolle beraber bulunan gaz karışımıdır. Çoğunlukla yakıt olarak kullanılır. Borularla gaz şeklinde, gemilerle de sıvılaştırılmış olarak uzak mesafelere taşınabilmesi tüketimini kolaylaştırmakla ve yaygınlaştırmaktadır.
Ankara'nın hava kirliliğinin azaltılmasında meskenlerin doğal gazla ısıtılmasında büyük etkisi vardır.
En önemli doğal gaz yatakları Trakya’da (Hamitabat’ta) bulunmaktadır. Türkiye her yıl giderek artan miktarda doğal gaz ithal etmektedir. Rusya federasyonu’ndan alına gaz boru hatlarıyla Ankara ve İstanbul başta olmak üzere kentlerimizdeki meskenlerde ve sanayi tesislerinde tüketilmektedir. İran’la da doğal gaz bağlantısı yapmış durumdadır. Ayrıca Türkmenistan doğal gazının da Türkiye’ye getirilmesi için projeler yapılmaktadır.

Jeotermal Enerji:
Yer kabuğunun zayıf noktalarından çıkan bu sıcak sulardan ve su buharından elde edilen enerjiye jeotermal enerji denir. Volkanik arazilere sahip olan Türkiye, jeotermal enerji bakımından büyük bir potansiyele sahiptir. Sarayköy (Denizli), Germencik (Aydın), Seferihisar, Balçova (İzmir), Afyon, Kütahya, Sivas çevresinde üretilmektedir. Türkiye de ilk olarak jeotermal enerji santrali Sarayköy’de sonra Germencikte açılmıştır.
Jeotermal enerji kullanıldığı zaman çevre kirliliği oluşturmayan bir enerjidir. Elektrik üretiminde, meskenlerin ve seraların ısıtılmasında kullanılır. Bu enerjinin kullanımı Türkiye de giderek yaygınlaşmıştır. Sıcak su kaynaklarının bir kısmından çeşitli hastalıkların tedavisi amacıyla yararlanılmaktadır. Bu yönüyle Türkiye, 600’den fazla kaynakla Avrupa ülkeleri arasında ilk sırada gelmektedir ısıtma amaçlı kullanımda 35 C su sıcaklığı kabul edilmiştir.

Hidroelektrik (Su gücü):
Tükenmez, temiz ve ucuz bir enerji kaynağıdır.
Hidroelektrik potansiyeli fazla olan bir ülkedir. Ancak Türkiye bu büyük potansiylin1/3’ünden yaralanabilmektedir Türkiye su gücü bakımından yaklaşık 400 milyar kwh'lık bir potansiyele sahiptir. Doğu Anadolu Bölgesi akarsularının yatak eğimleri fazla olduğundan, hidroelektrik potansiyeli en yüksek olan bölgemizdir. Türkiye elektrik üretiminin % 45'lik bölümü hidroelektrik santrallerden karşılanmaktadır. GAP tamamlandıktan sonra elektrik santrallerin üretiminde su gücünün payı artış gösterecektir. Ülkemizdeki elektrik santralleri 30’u aşmıştır. Başta, Karakaya, Keban olmak üzere hidrolik santrallerden elde edilen enerji 2000 yılımda 40 milyar kilowat/saati aşmıştır.

Güneş Enerjisi:
Artan nüfus gelişen sanayi sonucu enerjiye olan ihtiyaç artmakta olduğu ülkemizde, ucuzluğu ve çevre dostu olması özellikleriyle gün geçtikçe önem kazana bir enerjidir. Güneş, dünyanın tek enerji kaynağı ve tükenmeyen bir enerji yaymaktadır. Türkiye de konumu itibarıyla şanslı ülkelerden biri. Ülke yüzölçümünün %63’ünde yılda 10 ay süreyle %17 sinde ise bütün yıl boyu güneş enerjisinden faydalanma imkânı vardır. Ancak tüketilen toplam enerji dikkate alındığı zaman, güneş enerjisi oranı çok düşük kalmaktadır. Ülkemizin enerji açığının kapatılması ve enerjiye dönen dövizin azaltılması için bu tükenmeyen, ucuz ve temiz enerjinin daha yaygın olarak kullanılması gerekmektedir.

Rüzgâr Enerjisi:
Ucuz, temiz ve tükenmeyen, ancak aynı zamanda sürekli olmayan bir enerji kaynağıdır büyük rüzgâr kuşakları üzerinde bulunan ülkeler çok şanslıdır. Türkiye'deki rüzgâr enerjisi potansiyeli belirlemesi için Elektrik İşleri Etüt İdaresi ve Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü tarafından çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalar sonucu ege, Marmara, Doğu Akdeniz kıyıları ile güneydoğu Anadolu da rüzgâr enerjisi potansiyelinin fazla olduğu ortay çıkmış ve ilk rüzgâr enerjisi santrali çeşmede 1998 kurulmuştur.


Türkiye”de üretim ve tüketim değerleri arasında çok büyük açıkların olduğu görülmektedir. Bu açıklar taşkömüründe 9 milyon ton, linyitte 1 milyon ton, doğal gazda 13 milyon tondur. En çok tüketilen ham petrolde ise yıllık açığımız 30 milyon tonu bulmaktadır. Toplam enerji açığımız ise yılda 54 milyon ton petrole eş miktardadır. Peki, başta hidroelektrik enerji kapasitemiz olmak üzere öz kaynaklarımızla bu açığın kapatılıp kapatılamayacağıdır. Yapılan hesaplamalara göre, doğal kaynaklarımızın (güneş enerjisi, hidrolik enerji, jeotermal enerji, rüzgâr enerjisi) tamamının devreye sokulmasıyla bunun mümkün olmadığı anlaşılmıştır. Hele nüfusu ve sanayisi hızla büyüyen Türkiye’nin yakın gelecekteki ihtiyacını karşılaması hiçbir şekilde mümkün görülmemektedir. Bu açıklamalardan Türkiye ekonomisinin en büyük çıkmazının enerji darboğazı ve enerji çıkmazı olduğu açıkça görülmektedir.



Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Aralık 2013       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
YERALTI KAYNAKLARIMIZ
Ülkemiz çeşitli yeraltı kaynaklarının oluşturduğu çok zengin servetlere sahip bulunmaktadır. Bu kaynakların başında; petrol, bor, toryum, altın, krom gibi madenlerimiz gelmektedir.
Sponsorlu Bağlantılar

Bor Madenleri Kaynağı:
Son zamanlarda gelişen teknoloji, bor mineralini bütün sanayi dallarının, vazgeçilmesi mümkün olmayan ve alternatifi de bulunmayan temel girdileri konumuna getirmiştir. Petrolün alternatifi bor cevheridir. Fakat borun su anda bir alternatifi yoktur ve olacağı da mümkün görülmüyor.
Yeraltı kaynaklarımızın başında bor cevheri gelmektedir. Dünya bor rezervinin % 80'den fazlasına sahip bulunmaktayız. Rezerv ve kalite yönünden dünyada tekel durumundayız. Bazı ileri teknoloji ürünlerinin (bilgisayar, cep telefonu v.s.) imalinde, uzay sanayinde Türk borları, olmazsa olmaz bir öneme sahiptir. Türk bor kaynakları, dünyanın asgarî 400 yıllık ihtiyacını karşılayacak kapasitededir. Bu bilginin sahibi olan konunun araştırmacı ve uzmanlarına göre, Anadolu'daki bu madenin miktarı 10 milyar ton civarındadır. (Bugünkü fiyatlara göre 15–20 trilyon dolar.)
Bor; sanayinin her dalında, su anda 450 çeşitten fazla mamul maddenin üretiminde kullanılmaktadır. Dayanıklılığı ve sertliği sağlamada, ara ürün olarak kullanılmaktadır. Isıya son derece dayanıklıdır. ABD roketlerinde Türk borları kullanılmaktadır. Radar dalgalarını emdiği, absorbe ettiği için hayalet uçaklarının imalinde kullanılmaktadır. Sadece ABD de 600'den fazla proje, bor'un yakıt olarak kullanılması ile ilgili patent almıştır. Borla çalışan otomobiller üretime girmiştir.
Bor minerali, ayni zamanda alternatif yakıt teknolojisinin birincil araştırma ve kullanım kaynağıdır. Hava, ulaşım ve savaş uçakları ilk defa ses üstü hızlara borlu yakıtlar sayesinde ulaşmıştır. Savaş başlığı taşıyan füzelerin kullandığı yakıt, uzaya gönderilen uyduları yörüngelerine taşıyan ve oturtan roket motorları, borlu yakıtlar kullanırlar.
“Yapılan araştırmalar bor mineralinden sıfır emisyonlu, çevre dostu bor motorlarının üretim ve kullanımının önünü açmıştır. Bor, İngiltere, Fransa ve özellikle ABD'de askerî araştırmaların yoğunlaştığı bir mineraldir. Son yıllarda borun problemsiz bir yakıt olarak, özellikle süpersonik ve hipersonik hızlara ulasan uçaklarda kullanıldığında şüphe yoktur. (Bor Gerçeği) isimli eserin ön sözünden-Eti Holding Bas Müft. M.M. Çinki" Balıkesir-susurluk, Eskişehir-Seyitgazi, Kütahya-Emet, bursa-Mustafa kemal paşa yörelerinde çıkarılır.

Altın Varlığımız:
"Türkiye, günümüzde isletilebilir önemli miktarda altın rezervine sahip olduğu halde, bunlardan yararlanamayan dünyadaki tek ülkedir. Oysa bilinen sahaların isletmeye alınmasıyla Türkiye, Avrupa'nın en fazla altın üreten ülkesi olma potansiyeline sahiptir. Söz konusu potansiyel, devreye sokulduğunda ortalama 160 ton/yıl altın ithalatımızın tamamı, yurt içindeki üretimle karşılanabilir hale gelecektir.
Türkiye, altın potansiyelinin tahmini amacıyla yapılan araştırma sonucuna göre 6500 ton ve üstü rakamlara ulaşabileceği hesaplanmıştır. 6500 tonluk rezervin (300 dolar/ONS) fiyatıyla değeri, yaklaşık 70 milyar dolardır. Ülke ekonomisinde yaratacağı katma değer ise bunun 5–6 katına kadar çıkabilir."

Krom (Kromit) Varlığımız:
Bu maden, ülkemizin önemli yeraltı kaynaklarından biridir. Krom üretimi bakımından dünyanın önde gelen ülkeleri arasındayız. Dünya rezervinin %10'u Türkiye'de bulunmaktadır. Bulgular, bu payın %10'un üzerine çıkabileceği yönündedir. ½unu kesinlikle unutmamamız gerekir. Maden varlığımız yabancılar tarafından araştırılıp tespit edilmiş ancak daima, kasten, bilerek rezervler düşük gösterilmiştir. Tıpkı verimli petrol kuyularının, "petrol yok" yalanı ile kapatıldığı gibi. Onun için bugün, ülkede bilinen ve tespit edilen maden varlığımız daha geniş rezervler ihtiva etmektedir. Borda Türkiye, dünyada tekel durumunda olduğu halde yabancı şirketler kasten, "Türkiye'de bor tükenmiştir, çok az rezerv vardır." v.s gibi yıllarca rapor yayınlamışlardır.
"Krom cevheri, dünya sanayinin vazgeçilmez bir üretim girdisidir. Atmosfer korozyonuna, kimyasal etkilere, aşınmaya karsı yüksek direnç göstermesi, çok sert olması sebebiyle çelik ve öteki minerallerin korunmasında kaplama olarak yaygın bir şekilde kullanılır. Silâh sanayinin, ikamesi olmayan çok önemli bir girdi." Türkiye, dünyanın en büyük Kromit ihraç eden ülkesidir. Türk kromitleri, dünya krom pazarlarında her zaman üst seviye fiyatlarla talep edilen, kaliteli, metalürjik kalite cevherler olarak aranmaktadır.
Ülkemizin, bu cevherden maksimum fayda sağlayabilmesi için, kaynakların (ferrokrom ve paslanmaz çelik) üretimine yönlendirilmesi, bu sanayinin acilen kurulması şarttır. Türkiye'nin, paslanmaz çelik tüketimi 100.000 ton/yıl civarındadır. (Yıllık 200 milyon- 1 milyar dolarlık ithalat söz konusudur.)
En çok Elazığ’ının güneydoğusundaki Gulemanda bulunur. Fethiye-Marmaris, Kütahya- Burza, kayseri Kahramanmaraş, Pozantı Antakya İslâhiye Eskişehir ve Sivas çevresinde bulunur. Günümüz verilerine göre, Dünya krom üretimine Türkiye 4. sıradadır. Yurtdışına satılan önemli bir madenimizdir.

Toryum Varlığımız:
Bu maden, roket ve uçakların imalinde, seramik ve elektrik aletleri yapımında, aydınlatmada kullanılmaktadır. Çok önemli kullanıldığı alan ise nükleer enerji sanayidir. Nötron absorbsiyonu ile (uranyum-223'e) dönüştürülerek nükleer enerji kaynağı olarak kullanılmaktadır.
Dünya toryum rezervinin büyük (1/2) bir bölümüne sahip olmamıza rağmen, uzun yıllardan beri bir türlü nükleer santraller inşa edemedik. Çünkü birileri, "nükleer santralleri içine sindirememektedir." Dışarıdan pahalı enerji ithali, sanayiye en pahalı enerji satmayı, halkın fakirleşmesini içlerine çok güzel sindirmektedirler. Enerji açığının kapatılması için acilen bu santrallerin de devreye girmesi, millî bir borçtur.

Barit:
Türkiye zengin barit yataklarına sahiptir. Baritin % 75 kadarı derin kuyu sondajlarında kullanılır. % 25 kadarı ise tüm baryum tuzlarının üretiminde kullanılır. Türk baritleri % 95–98 kadar baryum sülfat içerdiğinden kimyasal bileşiklerinin üretimi için çok uygundur. Tuzları kaliteli kâğıt dolgusu, boya pigmenti, röntgen çekiminde kontrast maddesi olarak çok yaygın kullanım bulur. Ucuz olarak ihraç ettiğimiz ham barit yerine baryum tuzları satarak gelirimizi en az 10–50 kat artırabiliriz.

Sıcak su kaynakları:
Ülkemizin deprem riskini de birlikte getiren jeolojik yapısı, ülkemizi sıcak su potansiyeli olarak zengin yapmaktadır. Doğrudan elektrik enerji üretimine uygun kaynak az olmasına rağmen, ısıtma ve kaplıca amaçlı kullanılacak kaynaklar ülkemizin her bölgesinde yaygındır. Bu potansiyel de bir maden potansiyeli olarak görülebilir. Turizm ve ekonomik ısıtma yanında karbon dioksit, helyum gibi gazların üretimi, soda ve maden suyu temini her ülkenin sahip olmadığı bir zenginliktir. Hatta tatlı su kaynaklarımızın bolluğu da bir tür yeraltı zenginliğidir.

Boksit:
Alüminyum cevheri olup Türkiye de en çok kullanılan yeraltı kaynaklarından biridir. Motorlu araçlar yapımında, elektronik ve kimya sanayisinde ayrıca mutfak eşyası Yapımında kullanılır. Hafif olduğu için uçak yapımında da kullanılır. Türkiye de boksit üretimi yenidir. Türkiye boksit üretimi giderek artmaktadır. Türkiye boksitten elde edilen alüminyumun hem ihracatını hem de ithalatını yapmaktadır.


ENERJİ KAYNAKLARIMIZ

Taşkömürü:

Taş kömürünün bir kısmı %20 konutlarda, iş yerlerinde ve eski yapım trenlerde doğruda yakıt olarak kullanılır. Diğer bir kısmı da %80 demir-çelik sanayisinde kullanılan kok kömürü elde etmek amacıyla kullanılır. Türkiye’nin en zengin taş kömür havzası Batı Karadeniz bölümündedir. Türkiye taş kömürü rezervleri ve üretimi bakımında zengin değildir. Çünkü kömür yatakları çok yerde işletmeye elverişli değildir. Yılda 4–5 milyon tonluk üretimi ülke ihtiyacını karşılamaktan uzaktır.
Hava kirliliğini önlemek amacıyla, büyük kentlerdeki meskenleri ısıtılmasında kullanılmak üzere her yıl, başta Güney Amerika olmak üzere ve önemli miktarda kükürt dioksit oranı düşük taş kömürü ithal edilmektedir.

Linyit:
Türkiye’de yaklaşık 8 milyar ton linyit rezervi bulunmaktadır. Avrupa ülkeleri arasında (Eski SSCB hariç) beşinci sıradadır. 1998 yılında 62.940.647 ton kamu kesimi tarafından 3.527.955 ton özeli kesim olmak üzere 66.498.603 ton üretim yapılmıştır. Bunun önemli bir bölümü elektrik üretiminde kullanılmıştır.
Ülkemizde, düşük değerli, yani nem ve kül içeriği yüksek ısıl değeri düşük linyitlerden, yüksek değerli linyitlere kadar çok çeşitli linyit kömürü bulunmaktadır. Ortalama nem içeriği % 41,8 dolaylarındadır.
Türkiye’de rezervi en zengin olan enerji kaynağıdır. Hemen her bölgemizde az çok linyit yatakları bulunmaktadır. Çoğunlukla yakacak olarak ve termik santrallerde değerlendirilir. En büyük linyit havzası Afşin-Elbistan’dadır. Yıllık net üretim 40 milyon tonu bulmaktadır. Üretim ve tüketim aynı hızla artmaktadır. İçbatı Anadolu da Değirmisaz, Tunçbilek, tavşanlı (Kütahya) asıl ege bölümünde Seyitömer, soma, torbalı(Manisa), yatağan, dolu Anadolu da; kükürtlü, Oltu, baklaya, Elbistan, Afşin, orta karatenizde Amasya, havza ve çeltekten çıkarılmaktadır.

Doğal Gaz:
Yeraltında, genellikle petrolle beraber bulunan gaz karışımıdır. Çoğunlukla yakıt olarak kullanılır. Borularla gaz şeklinde, gemilerle de sıvılaştırılmış olarak uzak mesafelere taşınabilmesi tüketimini kolaylaştırmakla ve yaygınlaştırmaktadır.
Ankara'nın hava kirliliğinin azaltılmasında meskenlerin doğal gazla ısıtılmasında büyük etkisi vardır.
En önemli doğal gaz yatakları Trakya’da (Hamitabat’ta) bulunmaktadır. Türkiye her yıl giderek artan miktarda doğal gaz ithal etmektedir. Rusya federasyonu’ndan alına gaz boru hatlarıyla Ankara ve İstanbul başta olmak üzere kentlerimizdeki meskenlerde ve sanayi tesislerinde tüketilmektedir. İran’la da doğal gaz bağlantısı yapmış durumdadır. Ayrıca Türkmenistan doğal gazının da Türkiye’ye getirilmesi için projeler yapılmaktadır.

Jeotermal Enerji:
Yer kabuğunun zayıf noktalarından çıkan bu sıcak sulardan ve su buharından elde edilen enerjiye jeotermal enerji denir. Volkanik arazilere sahip olan Türkiye, jeotermal enerji bakımından büyük bir potansiyele sahiptir. Sarayköy (Denizli), Germencik (Aydın), Seferihisar, Balçova (İzmir), Afyon, Kütahya, Sivas çevresinde üretilmektedir. Türkiye de ilk olarak jeotermal enerji santrali Sarayköy’de sonra Germencikte açılmıştır.
Jeotermal enerji kullanıldığı zaman çevre kirliliği oluşturmayan bir enerjidir. Elektrik üretiminde, meskenlerin ve seraların ısıtılmasında kullanılır. Bu enerjinin kullanımı Türkiye de giderek yaygınlaşmıştır. Sıcak su kaynaklarının bir kısmından çeşitli hastalıkların tedavisi amacıyla yararlanılmaktadır. Bu yönüyle Türkiye, 600’den fazla kaynakla Avrupa ülkeleri arasında ilk sırada gelmektedir ısıtma amaçlı kullanımda 35 C su sıcaklığı kabul edilmiştir.

Hidroelektrik (Su gücü):
Tükenmez, temiz ve ucuz bir enerji kaynağıdır.
Hidroelektrik potansiyeli fazla olan bir ülkedir. Ancak Türkiye bu büyük potansiylin1/3’ünden yaralanabilmektedir Türkiye su gücü bakımından yaklaşık 400 milyar kwh'lık bir potansiyele sahiptir. Doğu Anadolu Bölgesi akarsularının yatak eğimleri fazla olduğundan, hidroelektrik potansiyeli en yüksek olan bölgemizdir. Türkiye elektrik üretiminin % 45'lik bölümü hidroelektrik santrallerden karşılanmaktadır. GAP tamamlandıktan sonra elektrik santrallerin üretiminde su gücünün payı artış gösterecektir. Ülkemizdeki elektrik santralleri 30’u aşmıştır. Başta, Karakaya, Keban olmak üzere hidrolik santrallerden elde edilen enerji 2000 yılımda 40 milyar kilowat/saati aşmıştır.

Güneş Enerjisi:
Artan nüfus gelişen sanayi sonucu enerjiye olan ihtiyaç artmakta olduğu ülkemizde, ucuzluğu ve çevre dostu olması özellikleriyle gün geçtikçe önem kazana bir enerjidir. Güneş, dünyanın tek enerji kaynağı ve tükenmeyen bir enerji yaymaktadır. Türkiye de konumu itibarıyla şanslı ülkelerden biri. Ülke yüzölçümünün %63’ünde yılda 10 ay süreyle %17 sinde ise bütün yıl boyu güneş enerjisinden faydalanma imkânı vardır. Ancak tüketilen toplam enerji dikkate alındığı zaman, güneş enerjisi oranı çok düşük kalmaktadır. Ülkemizin enerji açığının kapatılması ve enerjiye dönen dövizin azaltılması için bu tükenmeyen, ucuz ve temiz enerjinin daha yaygın olarak kullanılması gerekmektedir.

Rüzgâr Enerjisi:
Ucuz, temiz ve tükenmeyen, ancak aynı zamanda sürekli olmayan bir enerji kaynağıdır büyük rüzgâr kuşakları üzerinde bulunan ülkeler çok şanslıdır. Türkiye'deki rüzgâr enerjisi potansiyeli belirlemesi için Elektrik İşleri Etüt İdaresi ve Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü tarafından çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalar sonucu ege, Marmara, Doğu Akdeniz kıyıları ile güneydoğu Anadolu da rüzgâr enerjisi potansiyelinin fazla olduğu ortay çıkmış ve ilk rüzgâr enerjisi santrali çeşmede 1998 kurulmuştur.


Türkiye”de üretim ve tüketim değerleri arasında çok büyük açıkların olduğu görülmektedir. Bu açıklar taşkömüründe 9 milyon ton, linyitte 1 milyon ton, doğal gazda 13 milyon tondur. En çok tüketilen ham petrolde ise yıllık açığımız 30 milyon tonu bulmaktadır. Toplam enerji açığımız ise yılda 54 milyon ton petrole eş miktardadır. Peki, başta hidroelektrik enerji kapasitemiz olmak üzere öz kaynaklarımızla bu açığın kapatılıp kapatılamayacağıdır. Yapılan hesaplamalara göre, doğal kaynaklarımızın (güneş enerjisi, hidrolik enerji, jeotermal enerji, rüzgâr enerjisi) tamamının devreye sokulmasıyla bunun mümkün olmadığı anlaşılmıştır. Hele nüfusu ve sanayisi hızla büyüyen Türkiye’nin yakın gelecekteki ihtiyacını karşılaması hiçbir şekilde mümkün görülmemektedir. Bu açıklamalardan Türkiye ekonomisinin en büyük çıkmazının enerji darboğazı ve enerji çıkmazı olduğu açıkça görülmektedir.



Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Mart 2014       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Yer altı kaynaklarımız bor madeni demir çelik bakır kömür krom vb

Benzer Konular

21 Aralık 2013 / Ziyaretçi Soru-Cevap
15 Aralık 2011 / Misafir Soru-Cevap
23 Ocak 2012 / Misafir Soru-Cevap