Arama

Vücutta Su Kaybı

Güncelleme: 28 Şubat 2012 Gösterim: 42.696 Cevap: 2
vain - avatarı
vain
Ziyaretçi
7 Haziran 2007       Mesaj #1
vain - avatarı
Ziyaretçi
İnsan vücudu gün boyunca sürekli su kaybeder. Günlük kayıp miktarı ortalama 2.5 litre (200 ml'lik bir su bardağıyla hesaplandığında, 12-13 su bardağı) kadardır. Su kaybının yolları ve miktarı şöyledir:
  • İdrarla su kaybı 1- 1.5 litre ( 5-7 su bardağı)
  • Solunumla su kaybı 350 ml (yaklaşık 2 su bardağı)
  • Terlemeyle su kaybı 0.5-1 litre (3-5 su bardağı)
  • Dışkı ile su kaybı 180 ml (yaklaşık 1 su bardağı)
Kaybedilen su, diğer içecekler, katı besinler ve besin öğelerinin vücutta yanmasından oluşan su ile yerine konmaya çalışılır. İnsanlar yedikleri katı gıdalardan gün boyunca 3-4 su bardağı kadar su alırlar. Besinlerin vücutta yanması sırasında ise yaklaşık 1 su bardağı kadar su oluşur. Su ve diğer içecekler kalan su ihtiyacının karşılanmasına yardımcı olurlar. Yaşamsal faaliyetlerin sürdürülebilmesi için su kaybının gün içinde mutlaka yeniden yerine konması gerekir.
Sponsorlu Bağlantılar

Su eksikliğinin sinyalleri

Vücut su eksikliği yaşadığını şu sinyallerle işaret eder:


  • Bulantı
  • Kusma
  • Baş ağrısı
  • Sürekli sıcaklık hissi
  • Dudaklarda ve dilde kuruma hissi
  • Seyrek veya az idrara çıkma ve idrar renginin koyulaşması
  • Sersemlik
  • Deride kuruma
  • Kaslarda ve eklemlerde acıma hissi
  • Vücutta kalori oluşumunda yetersizlik
  • Sürekli sindirim sistemi sorunları
  • Kas tonusunda azalma
  • Sürekli yorgunluk, sersemlik hissi ve kas krampları
Vücudu susuz bırakmamak için şunları unutmamak gerekir:
  • Her zaman hissedilenden daha fazla suya ihtiyaç olduğu unutulmamalı.
  • Bu ihtiyaç eğer alkol, çay, kahve içme alışkanlığı varsa daha da fazladır.
  • Alkol, çay, kahve benzeri içecekler de, bazı ilaçlar gibi böbreklerin daha çok su atmasına neden olurlar. Sonuçta vücudun su kaybı daha fazla olur.
  • Doktorların buna yönelik olarak önerisi alkol, çay, kahve içildiğinde ekstradan bir onun kadar da su içilmesidir.
  • Vücuttan kaybedilen suyu yerine en kolay koyabilecek içecek sudur.

Su ipuçları
Ağırlığınızın yarıdan fazlasını su oluşturur ve bunu korumak, sağlıklı olmak için çok önemlidir. Çünkü vücudumuzdaki suyun her gün yaklaşık 2,5 litresi terleme, soluma, sindirim sistemi atıkları gibi nedenlerle kayba uğrar. Bunu yerine koymak için daima en iyi seçim su içmektir.


  • Her yerde, her zaman su için...
  • Gün boyunca kendinize bol bol su molası verin.
  • Yemeğe bir kase çorba ile başlayın. Yemek sırasında en az bir bardak su veya içecek için.
  • Fiziksel aktiviteye su içerek başlayın, aktivitenizi su içerek sürdürün. Aktiviteniz bittiğinde su içmeye devam edin.
  • Otomobilde, trende, uçakta kısaca tüm yolculuklarda yanınızda mutlaka en az bir şişe su bulundurun.

Damak tadınıza uygun suyu seçin
Elbette ki suyun tadı çok önemlidir. Tat ne kadar iyi ise onu içmekten o kadar çok zevk alacaksınız. Suyunuzun tadını hissedin! Suyunuzu seviyor musunuz? Bedeninizi dinleyin! Gerçekten yeterli su içiyor musunuz?



Daha çok su için! Zihniniz daha iyi çalışsın
Beyninizin yaklaşık yüzde 75'i sudur. Sıcak, soğuk havalarda vücuttan fazlaca su kaybetmek ve yeterince su içmemek zihinsel performansınızı düşürür. Su içerek bedeninizin suya doymasına ve beyninizin işlevini en iyi şekilde yerine getirmesine yardımcı olun.

Düşünün! Gerçekten yeterli su içiyor musunuz?


Daha çok su için! Günlük kalori ihtiyacınızı dengeleyin!

Su kalori vermeden midenizde doygunluk hissinin oluşmasına yardımcı olur. Böylece makarna, pilav, börek vb. yüksek kalorili yemeklere karşı daha iradeli olmanızı sağlar. Öğünlerden önce ve öğünler sırasında daha çok su içerseniz doygunluk hissinizi sürekli yenileyerek gereksiz kalori alımından kaçınabilirsiniz.

Geçin aynanın karşısına! Gerçekten yeterli su içiyor musunuz?



Neden suyu yeterince içmediğimizde kas kasılmaları (Kramplar) ile karşı karşıya kalırız ve nasıl kaybedilen sıvı enerjiyi vücudumuza alırız?

Vücudumuzda suyun çok önemli işlevleri vardır, bir yandan çözücü diğer yandan taşıyıcı görevleri yerine getirir ve bu iki fonksiyonu yanında vücut ısısını ayarlanmasında üstlenmiştir.

Vücudumuzdaki su oranı vücudumuzun yağlılık oranına, yaşa ve cinsiyete göre % 0.46 – 75 arasında değişir. Bu dağılım Tablo 1'de görülebilir.
Yetişkin bir kişide günlük ortalama su ihtiyacı vücut ağırlığının 1/30'u kadar (2,4 litre / 70kg), süt bebeklerinde bu oran vücut ağırlığının 1/10'u kadardır (0,7 litre / 7 kg). (5)



makale abtd0173 sayi18 sayfa23 2

TABLO 1: Vücuttaki su oranları (5)

Vücuttaki yağlar organizmanın diğer bölgelerine göre içerisinde daha az su bulundururlar. Tablo 2'de insan organlarındaki su oranları ve bu oranların toplam vücut ağırlığındaki yerini rahatlıkla görebilirsiniz. Vücudumuzdaki suyun bir kısmı hücrelerde (Intrazellular bölge) bir kısmı ise hücre dışı bölgedir (Extrazellular bölge).


Vücudumuz yeterli miktarda su alındığında açlığa 30 ila 40 gün dayanabilir, hayatta kalır. Kendisine normal yiyecek ihtiyacı olan maddeler verilen bir insan ise, 2 -4 gün içerisinde organizmanın %15 miktarındaki suyunu kaybeder ve sonuç ölüm olur. (4)

Sporcularda ise ter kaybı tabi ki daha yüksek olup orta şiddetteki bir sportif antrenmanda aşağı yukarı 0,5litre, yoğun antrenmanlarda ter kaybı saat başına 2- 3 litredir. Hareketin yoğunluğu ve süresine doğru orantılı olarak bir ter kaybı söz konusudur. Yani; ne kadar yoğun antrenman yaparsak o kadar yoğun ter ve enerji kaybı söz konusudur (Tablo 3).

makale abtd0173 sayi18 sayfa23 1

TABLO 3: Sürate bağlı olarak ter kaybı (2)

Vücuttaki su kaybıyla birlikte minerallerde kaybolur. Her litre terde aşağı yukarı 700 ile 1200 mg arası natrium, 5 ile 25 mg arası magnesyum ve 25 mg demir olup, bu mineraller tekrar vücuda alınmalıdır. Vücuttaki sodyum eksikliği terlemeyi arttırıcı etki gösterir, fakat yemeklerle birlikte vücudun ihtiyacı kadar alınır (Kaybedilen her litre için yarım tatlı kaşığı tuz yeterlidir). Ayrıca bir baksa nokta ise vücut, aşırı terlemelerde terdeki sodyum miktarını otomatik olarak azaltır, böylelikle sodyum miktarının gereğinden düşük seviyeye gelmemesini sağlar. Asıl problem ise magnesyum (kurubaklagil ve yeşil yapraklı sebzelerde bulunur) eksikliğinde görülür. Magnesyum kasların çalışması esnasında merkezi bir rol oynar. Her sporcu özellikle uzun koşulardan sonra krampların ve kas kasılmalarının acısını bilir.

Kesin kullanım miktarları değişkendir. Bu değişkenlik antrenmanın sayısı, süresi ve yoğunluğuna, bu üç faktörün yanında havanın sıcaklığına, nemlik oranına vücudun antrenmanlılığına ve beslenmeye göre de değişir. Vücut ısısının daha iyi ayarlanabildiğinden dolayı antrenmanlı bir sporcu antrenmansız bir sporcuya göre daha çabuk ve daha fazla terler. Fakat daha az mineral kaybeder, çünkü terinde elektrolüt yoğunluğu daha azdır.
Vücuda alınması gerekli olan sıvı miktarının şu temel faktörlere göre ayarlanması gerekir.
Havanın sıcak olduğu ve antrenmanlarının uzun sürdüğü zamanlarda vücuttaki su kaybının en kısa zamanda giderilebilmesi gerekir.
Antrenman öncesinde ve sonrasında yapılacak ağırlık ölçümleri su kaybını kolayca ortaya koyar.
Bu şu demektir; antrenman sonrası öncesinde göre bir kilo daha az tartıldıysanız aşağı yukarı bir litre terlemişsiniz demektir.
Antrenmanın yoğunluğundan bağımsız olarak düşünürsek şöyle bir formül sunmakta mümkün.
- Kısa süreli yüklemelerde (2 dakikaya kadar) yüklenmeden önce 15 - 30 dakikalar arasında en fazla 0,2litre sıvı alınabilir.
- Uzun süreli yüklemelerde (1 saat ve daha fazla) 15 – 20 dakika aralarla 0,1 ile 0,2 litre arasında sıvı alınabilir.

Sıvının sıcaklığı da önemlidir

Soğuk içecekler sıvıların vücuda karışımınıda güçleştirir. İdeal ısı 8 ile 13 derece arasındadır. Özellikle yarışma ve antrenmanlarda daha soğuk içecekler alınmamalıdır. Hatta buzlu içecekler sporcularda mide kanamalarına ve bağırsak bozukluklarına neden olabilir.

SPORCU NE İÇER?

Özellikle tavsiye edilebilecek meyve ve sebze suyu (potasyumca zengindir) ve mineral suya (magnesyum içerir) 3:1 ile 5:1 karıştırmak suretiyle veya az şekerle karışmış şifalı ot (nane, papatya vs) ve meyve çayları alınmalıdır. Aşırı karbonik asitli sıvılar vücuda karışmasını istiyorsak su oranını arttırmalıyız. Sıvıdaki şeker oranı sıvıların mideyi terk etmesini geciktirir.


TABLO 4: Vücutta su kaybının etkileri (1)
  • Susuzluk
  • Harekette düzensizlik
  • İştahsızlık
  • Deri kızarması
  • Sabırsızlık
  • Yorgunluk
  • Kalp atımında artma
  • Rektal ısıda artma
  • Baş ağrısı
  • Soluk almada güçlük
  • Kan volümünün değişmesi
  • Konuşma zorluğu
  • Hatırlamada güçlük
  • Kan yoğunluğunda artma
  • Kramplar
  • Yutkunma zorluğu
  • Dilin şişmesi
  • Görme bozukluğu
  • Duyma zorluğu
  • Ateş
  • Duyarlılıkta azalma



KAYNAKLAR

1. PAKER, HS: sporda beslenme. ANKARA, 1989, S 48 - 52.

2. PLEYER, B: Ohne schweiss kein preis. sport magazin’de (1994), no: 7 s. 105
3. PROKOP, L: gesunde ernahrung für leistung und sport – klagenfurt 1988, S 26
4. RENKLİKURT, T: Antreman ve fizyolojik özellikleri İstanbul 1973 s.122
5. SILBERNAGEL ,S: DESPOPOULLOS , A: Taschennatlas der physiologie. Stutgart 1983, S 138-139
6. STEGEMANN, J: Leistungshpsiologie Stuttgart, S, 228

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen ThinkerBeLL; 5 Ekim 2011 09:22 Sebep: Düzenlendi.
Sedef 21 - avatarı
Sedef 21
Ziyaretçi
7 Haziran 2007       Mesaj #2
Sedef 21 - avatarı
Ziyaretçi

SU HAKKINDA

Sponsorlu Bağlantılar
Suyun adeta sihirli bir içecek olduğunu herkes biliyor. Sağlıklı ve güzel olmanın, ciltteki ve vücuttaki nemin korunmasının temel koşulu bol su içmek.

NEDEN SUSARIZ?
Susamak, tiroid bezinin ağız yoluyla bize ulaştırdığı bir mesaj olup; sulanmaya ihtiyacın var anlamını taşımaktadır. Ancak bu kişisel ve psikolojik boyutları olan ve kişiden kişiye farklılık gösteren bir ihtiyaçtır. Kimi insanlar günde 2 bardak su içerken, kimilerinin tükettiği su miktarı 2 litre olabilir.


NE ZAMAN SU İÇMELİYİZ?
Çok basit bir şekilde cevaplamak gerekirse; istek duyduğumuz an dememiz mümkün. Bazı bünyelerin suya daha çok ihtiyaç duyduğu, bazılarının da azla yetindiği sıkça rastlanan bir durumdur. En iyi yöntem ise az ve sık, özellikle de yemeklerin hazmedildiği saatlerin dışında içmektir. Ancak güç sarfederken kesinlikle içmemeye çalışın ve karşılaşmalar sırasında sadece suyla ağzını çalkalayan boksörleri düşünün. Eski zamanlarda madenlerde çalışanların da susadıkça bu yöntemi denediği bilinen bir gerçek. Eğer bir defada çok su içerseniz günün birinde böbreklerin iflas etme olasılığı çok fazla. Özellikle sabah yataktan kalkar kalkmaz ve de aç karnına bir bardak su içmek ise tüm organizmayı temizleyerek, toksinlerden arıtıyor. Zinde ve dinç olmayı sağlıyor.


SU ZAYIFLATIR MI?
Elbette hayır. Aynı şey maden suyu için de geçerli. Bir gram bile kaybetme olasılığınız yok. Durmadan su içmenin ve ardından tuvalete gitmenin kesinlikle incelmenize bir katkısı bulunmuyor. Hatta dolaşım sisteminden kaynaklanan ve yaygın bir şekilde selüliti olanların ise fazla su içmekten dolayı şişebileceğini de belirtmekte yarar var. Aşırı su içmenin sonunda vücudun atmakta zorlandığı su, bünyede tutularak ödemlere dahi neden olabilir.


O HALDE NE YAPMALI?
Suyu tatlandırabiliriz. Örneğin hoş kokulu ve dolaşımı hızlandıran bitki çayları denenebilir. Ancak kesinlikle su atıcı ilaçlara ilgi göstermeyin; bu ilaçlar böbrekleri aşırı yorduklarından istenmedik sonuçlarla karşılaşabilirsiniz.


YAZIN KIŞA ORANLA DAHA FAZLA SU İÇMEK GEREKİR Mİ?
Evet kesinlikle yazın daha fazla su içmeliyiz. Özellikle yaz aylarında vücut ısındıkça daha fazla terler ve su kaybeder. Dolayısıyla su stokunu sık sık ve kışa oranla daha fazla miktarlarda yenilemek şarttır.


MADEN SUYU MU YOKSA KAYNAK SUYU MU?
Her su tadına özellikle de içindeki madeni tuzlara ve oligo-elementlere göre diğerlerinden ayrılır. Kaynak suyuyla, maden suyu arasındaki temel fark ise kaynak suyunun sağlık üzerinde özel bir takım etkilerinin olmadığı ve maden suyu gibi değişmez bir içeriğinin bulunmadığıdır. Bununla birlikte maden suyunun kaynak suyuna attığı fark öyle pek ahım şahım sayılmaz ve beslenmeye özel bir katkısı da olmaz.


GERÇEKTEN DE DERİMİZDE BÜYÜK ÖLÇÜDE SU BULUNUYOR MU?
Evet cildimizin yüzde 50 oranında su barındırdığı bir gerçek, ancak bu oran yaş ve cinsiyete göre değişebiliyor. Bebekler için yüzde 80'lere çıkarken, bu oran erkeklerde yüzde 60, kadınlarda ise yüzde 50 civarındadır. Derinin epiderm tabakasındaki su miktarı altderi tabakasına göre iki misli fazla olup, cildin parlak ve ışıltılı görünmesinde başrolü oynar.


BUNUN DIŞINDA VÜCUTTAKİ SUYUN BAŞKA İŞLEVLERİ VAR MIDIR?
Vücuttaki su, herşeyden önce acil durumlarda organizmanın yıkanmasını sağlayan bir rezervuar olarak devreye girer. Temel görevleri arasında vücut ısısını regule etmek ve cildi sağlıklı tutmak sayılabilir. Bu arada kozmetikçilerin suya neden bu kadar fazla önem verdiği de anlaşılıyor. Son yıllarda üretilen kozmetik ürünlerin içeriklerine bir bakmanız yeterli.


NEMLENDİRME SÜRECİ NASIL İŞLER?
Suyu içinde tüm hücrelerin yıkandığı bir sıvı olarak düşünürsek, su seviyesinin azalması halinde cildin neden kuruyup pul pul olduğunu anlamamız kolaylaşır. Ancak bu pek de sık görülen bir olay değildir. Vücuttaki tüm enzimatik ve immüniter sistemlerin görevlerini yapabilmesi için suya ihtiyacı vardır. Hücreler arası oluşumlar ve antiradikal enzimlerin oluşumu için de yine su gerekli derken, eksikliğinde ciltte gözenekler oluştuğunu da hatırlatmakta fayda görüyoruz.


SU İYİ BİR MAKYAJ TEMİZLEYİCİ OLABİLİR Mİ?
Özellikle yaz aylarında temizleme sütünüz ya da köpüğünüzü kullandıktan sonra bol suyla durulamanız cildinizin tazelenmesini sağlar. Özellikle içinde cildi soymaya yarayan küçük granüller bulunan köpükler cildi hem ölü hücrelerden, hem de tozlardan arındırmak için ideal. Bu tip kremlerin en önemli fonksiyonu, gözeneklerin diplerindeki kirlere kadar ulaşarak, derinlemesine temizlemesi.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
KAPTAN - avatarı
KAPTAN
Ziyaretçi
28 Şubat 2012       Mesaj #3
KAPTAN - avatarı
Ziyaretçi
Su, insan yaşamı için oksijenden sonra gelen en önemli öğedir. İnsan yemek yemeden haftalarca canlılığını sürdürebilirken susuz ancak birkaç gün yaşayabilir. Kanın %92'si, kemiklerin %22'si, beynin ve kasların %75'i sudur. Hücrelerin yaşamsal faaliyetleri, vücut fonksiyonlarının yerine getirilmesi vücudun su dengesinin korunması ile mümkündür. Vücutta biriken toksinleri atmak, vücudun ısı dengesini sağlamak için idrarla 1500, deri yoluyla 500, dışkı ve solunum ile 300'er ml (toplamda yaklaşık 2,5 lt) su kaybedilmektedir.
İnsan vücudundaki,
Karbonhidratlarının tümünü
Yağlarının tümünü
Proteinlerinin yarısını
Suyunun %10'unu yitirirse yaşam tehlikeye girer.
% 1'lik su kaybında a Hipotalamusta susama merkezini uyarılır.
% 3'lük su kaybında a Kan hacmi ve fiziksel performans azalır.
% 5'lik su kaybında a Birey konsantre olamaz.
% 8'lik su kaybında a Baş dönmesi, aşırı yorgunluk, soluma güçlüğü oluşur.
% 10'luk su kaybında a Kas spazmı, aşırı yorgunluk, dolaşım - böbrek
yetmezliği gibi ciddi sağlık sorunları ortaya çıkar.
% 20'lik su kaybında a ÖLÜM !
Vücuttaki su oranının yeterli düzeyde tutulması yaşamsal önem taşıdığından vücuttan kaybolan miktarlarda su alınması zorunludur. İdeal vücut su oranları; metabolizmayı tetikler, hücrelerin kendini yenilemesini sağlar, yaşlanmaya karşı etki gösterir. Kanın akışkanlığını sağlar, böylelikle kalp ve damarların yükünü azaltır. Omurga dahil bütün organlar bundan faydalanır; su oranının bel fıtığına karşı bile büyük katkısı olduğu düşünülmektedir. Ayrıca cildin dolgun, pürüzsüz ve genç kalmasını sağlamaktadır.
İnsan vücudunun su içeriği yaş, cinsiyet, boy uzunluğu, vücut ağırlığı ve fiziksel aktiviteye göre değişir. Çocukların vücudunun su oranı yüksektir (% 70, yeni doğan bebekte ise % 90) ve yaş ilerledikçe suyun yerini yağ dokusu almaya başlar. Dolayısıyla yaş ilerledikçe suyu daha çok tüketmek gerekir. Yetişkinlerde vücut su oranı % 60, yaşlılarda ise % 50'dir. Sporcuların su oranı ise standart kişilerden % 5 daha yüksek seviyede olması gerekmektedir. Yapılan egzersize bağlı olarak su içimi artırılmalıdır. Vücutta egzersiz sırasında kaybedilen suyun yerine konulması ve tekrar vücut su dengesinin sağlanması için yeterli su tüketimi şarttır. Su tüketimi egzersiz sonrasında olabileceği gibi, vücudu su kaybına hazırlamak adına egzersiz öncesinde hatta egzersiz esnasında da (15'er dakikalık aralıklarla yudum yudum su içilmesi şeklinde) olabilir.
VÜCUT SU ORANI TABLOSU


SU ORANI Erkek Kadın
Az < % 55 < % 50
Normal % 55 - 65 % 50 - 60
Şüpheli > % 75 > % 70
Böbreklerin görevini yerine getirebilmesi ve dolayısıyla vücuttaki yağ akımının dengeli olabilmesi için bol su tüketilmelidir. Çünkü karaciğerin görevini yapabilmesi, böbreklerin yeterli çalışmasına bağlıdır. Karaciğerin başlıca görevlerinden biri, vücutta depolanmış yağları bedenin kullanabileceği enerjiye çevirmektir. Yeterince su içilmediği takdirde böbrekler yeterince çalışamaz ve süzme işlemini gereği gibi gerçekleştiremez. Karaciğer de böbreklerin görevini üstlenmeye başlar, kendi görevi ikinci plana düşer ve daha az yağ yakmaya başlar. Yakılmayan yağlar vücutta birikmeye başlar. Kilo kaybı yerine kilo alımı söz konusu olur.
Suyun zayıflama üzerine olan etkisi göz ardı edilemeyecek kadar fazladır. Gerek midede yarattığı hacimden dolayı alınan besinlerde kısıtlama yapması, gerekse metabolizmayı çalıştırıp günlük harcanan enerjiyi artırması ve bir de sindirime olan katkısı! Tüm bunlar düşünüldüğünde su içmek eziyet olmamalı, aksine keyif vermeli. Suyun sağladığı faydalar bunlarla sınırlı değil elbette:
  • Hücrelere oksijen ve besin öğelerinin taşınmasını, ayrıca atık ürünlerin taşınarak böbreklerden atılmasını sağlar.
  • Ağız, göz ve burun gibi vücut dokularının nemlenmesini sağlar.
  • Vücuttaki kan, gastrik sıvı, tükürük, amniyotik sıvı (gebelikte) ve idrar gibi vücut sıvılarının büyük bir kısmı sudur.
  • Dışkının yumuşamasını sağlayarak kabızlığın önlenmesine katkıda bulunur.
  • Cilt sağlığında, bağışıklık sisteminde, vücut ısısının denetiminde, ödemin atımında rolü vardır.
  • Tükürük ve mide salgısında besinlerin sindirilmesinde görev alır.
  • Kilo alıp vermeden dolayı oluşan sarkmaları sporla birlikte önler.
  • Vücudun ihtiyaç duyduğu iz minerallerin pek çoğunu sağlar.
  • Soğuk algınlığı, idrar yolu enfeksiyonları, böbrek taşları ve mesane kanseri riskini düşürür.
  • Zayıflama diyetlerinde metabolizmayı çalıştırmanın yanında, midede hacim oluşturarak tokluk hissi vermede işe yarar.
Su yaşamın vazgeçilmezleri arasında olmasına rağmen asıl problem su içme kültürünün geliştirilememesidir. Hiçbir sıvı içeceğin suyun yerini tam anlamıyla tutmadığını unutmamak gerekir.
Su içmek için susamayı beklememeli !
Suyu ne zaman ve nasıl almalıyız?
Su dışındaki pek çok sıvı hayatımızda ciddi ölçüde yer almaktadır. Çalışma hayatının vazgeçilmez ikramları çay, kahve, neskafe, meyve suları, bitki ve meyve çayları vb. içecekler. Bu içeceklerden bazılarının diüretik etkisi olduğundan vücudun ihtiyacı olan sıvıyı karşılamayacağı ve hatta vücuttan sıvı atımını artıracağı için suyu su olarak içmek gerekir. Öğünlerden 30 veya 15 dakika önce alınan suyun metabolizmayı hızlandırma üzerine ve midede hacim oluşturarak öğünde fazla besin alımı engellemek adına göz ardı edilemeyecek faydaları vardır. Son günlerde sıkça tartışılan konulardan biriyse yemek yerken su içelim mi? Eğer ki kişinin yemek yerken su içme alışkanlığı varsa bunu devam ettirmelidir. Ancak tüketmiyorsa kendini de zorlamamalıdır. Çünkü bir öğünde sıvıyla birlikte midenin alabileceği kapasite bellidir. Yemekle birlikte su alındığında mideye daha az besin alınmaktadır. Su içilmeyen günlerde ise kalan kısım da yemekle doldurulmak istenir, daha fazla besin tüketilir. Suyun faydasını en üst düzeyde sağlayabilmek için yemeklerden 15 dakika önce su içmeli ve yemek sırasında su içme alışkanlığı varsa devam ettirilmelidir.
Doğadaki yararlı olan her şeyin fazlası da zararlıdır. Az içilen suyun zararı kadar fazla içilen suyun da özelikle kalp ve böbrek yetmezliği hastalıklarında zararı vardır. Tüm bu bilgiler böbrek ve bazı sindirim sistemi hastaları için değişkenlik gösterebilir. Gereğinden çok fazla su içilmesi vücutta toksik etki yaratarak su zehirlenmesine neden olabilmektedir.
Suyun; yemek yenildikten sonra alınan besinlerin sindiriminden, metabolik atıklarının dışarı atılmasına kadar her aşamada çok önemli görevleri vardır. Su, kabızlığa en iyi çaredir. Su eksikliği sırasında vücut, iç dokularından (özellikle de kalın bağırsaktan) su çekerek dışkının sertleşmesine, dolayısıyla kabızlığa yol açar. Yeterli su tüketildiği takdirde bağırsakların çalışması normal seyrinde olur ve kabızlık önlenir.
Vücutta özellikle el, ayak ve bacaklarda oluşan ödemi engellemek için en iyi yöntem su tüketmektir. Ödemi yok etmek için alınan ilaçlar, bitkisel ürünler geçici bir yöntemdir. Ayrıca su, kasların dengesini sağlar, cilt kuruluklarını önler ve kilo kaybından sonra gelişen sarkmaları engelleyerek cildin esnekliğini devam ettirir.
Kilo kaybetmek, kilo korumak ve fazla besin alımını engellemek için bol su içilmesi gerekir. Peki ama günlük su tüketimi ne kadar olmalıdır? Sağlıklı bir kadının günde 10 bardak, erkeğin ise 14 bardak su içmesi önerilmektedir. Kilo fazlası olan kişilerin bu miktardan daha fazlasını tüketmeleri gerekmektedir. İçilen çay, kahve, kola gibi içecekler diüretik oldukları için asla suyu yerini tutmamakta, vücuttan su atımını artırmaktadır. Nasıl Türk kahvesi yanında su içiliyorsa, aynı şekilde çay ve neskafe ile de su içilmesi gerekmektedir. En iyi çözücü, saf, katkısız ve doğal olan içecek su olduğu için günlük sıvı ihtiyacının 3/4'ü su olarak tercih edilmelidir. Özellikle yaz döneminde suya daha bir önem vermek gerekmektedir.

Dyt. M. Turgay KÖSE
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.

Benzer Konular

16 Nisan 2014 / Ziyaretçi Cevaplanmış
17 Ekim 2006 / Pasakli_Prenses Tıp Bilimleri
9 Temmuz 2014 / Orkun67 Cevaplanmış
18 Ocak 2010 / Misafir Soru-Cevap
8 Haziran 2012 / buz perisi X-Sözlük