Arama

Osmanlı Şehzadeleri

Güncelleme: 10 Eylül 2012 Gösterim: 18.632 Cevap: 3
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
9 Nisan 2010       Mesaj #1
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
XIV. asrin sonlari ile XV. asirda, diger Anadolu beyliklerinde de görüldügü gibi "çelebi" ünvani ile de anilan Osmanli hükümdar çocuklarina, sehzâde ismi verilmekte idi. Mense' ve mânâsi tam olarak tesbit edilemeyen ve Türkçe bir kelime olan "çelebi" kelimesinin ilk defa Anadolu'daki Türkler tarafindan kullanildigi ifade edilmektedir.
Osmanli sehzâdeleri babalarinin sagliginda yüksek haslarla bir sancagin idaresine (sancaga çikma) tayin ediliyorlardi. Böylece, askerî ve idarî islerde tecrübe kazanip yetistiriliyorlardi. Sehzâdeler, tâkriben on-onbes yaslarinda tayin edildikleri sancaga gönderilirlerdi. Devlet islerinde kendilerini yetistirmek üzere, "lala" denilen tecrübeli bir devlet adami ile çesitli hizmetler için kalabalik bir maiyet verilirdi. Sehzâdeler, gidecekleri sancaga validelerini de beraberlerinde götürürlerdi. Sancakta bulunan sehzâdelere "Çelebi Sultan" denirdi.
Sponsorlu Bağlantılar
Osmanli sehzâdelerinden, sancak beyi olanlarin maiyetlerinde nisanci, defterdar, reisü'l-küttab gibi kalem heyetiyle miralem, mirahur, kapi agasi ve diger bazi saray erkâni vardi. Çelebi sultanlarin yaslan müsaitse bizzat kendileri divan kurup sancaklarina ait isleri görürlerdi. Yaslari küçük olanlarin bu islerine de lalalari bakardi. Sancagin bütün islerinde söz sahibi olan lalalar, devletçe itimad edilen sahislardan (vezirlerden) tayin edilirdi. Sehzâdeler, kendi sancaklarinda zeâmet ve timar tevcih edebildikleri gibi berat ve hüküm verip bunlara kendi isimlerini hâvi tugra çekebilirlerdi. Ancak yapacaklari bu tayin ve tevcihlerde devlet merkezine bilgi vermek ve asil deftere kaydettirmek mecburiyeti vardi.
XV. yüzyil ortalarina kadar duruma göre Izmit, Bursa, Eskisehir, Aydin, Kütahya, Balikesir, Isparta, Antalya, Amasya, Manisa ve Sivas gibi sehirler, baslica sehzâde sancak merkezleri olmustur. Sehzâdelere Rumeli'de sancak verilmesi kanun degildi. Sehzâdelerin bulunduklari sancak merkezlerinde çevrelerinde bir fikir ve kültür hâlesi meydana gelirdi.
Kurulus dönemindeki Osmanli sehzâdeleri, ya babalari ile beraber veya yalniz olarak sefere giderlerdi. Babalariyla sefere katildiklari zamanlarda ordunun yanlarinda, bazan da gerisindeki (ihtiyat) kuvvetlere komuta ederlerdi. Her Osmanli sehzâdesi, veliahd tayini usûlü olmadigindan dolayi hükümdar olma hakkina sahipti. Bu sebeple hükümdar olana karsi zaman zaman diger kardeslerin saltanat iddiasiyle ortaya çiktiklari görülür. Bu arada Savci Bey gibi, babasi I. Murad'a karsi hükümdarlik iddiasiyle ortaya çikanlar da olmustur.
III. Mehmed'in cülûsundan (1595) itibaren sehzâdelerin fiilen sancaga gönderilmeleri usûlü tamamen terk edilerek, onun adina bir vekil sancaga gönderilmistir. Sehzâdeler ise âdeta Harem'e hapsedilmislerdi. Bu gelenegin terk edilmesi, Osmanli saltanat kurumu için tam bir felaket olmustu. XVII-XVIII. asirlarda Topkapi Sarayi'nin Harem kisminda "Simsirlik" denilen dairede hayatini geçiren sehzâdelerin sahsiyetleri, tam gelisememis, ilim ve kültür bakimindan zayif kalmislardi. Bununla beraber XVIII. asrin sonlarinda sehzâdeler, tekrar serbest hareket eder olmus ve devlet isleri ile ilgilenir olmuslardir.

MsXLabs.org & OT

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
YesilBoncuk - avatarı
YesilBoncuk
Ziyaretçi
29 Nisan 2010       Mesaj #2
YesilBoncuk - avatarı
Ziyaretçi
Osmanlı'da Şehzadeler

Valide2BSultan2Bile2BC59Eehzade

Sponsorlu Bağlantılar

Şehzade Farsça bir kelime olup hükümdar oğlu yani prens demektir. Şehzadelere bundan başka Emir,Paşa,Çelebi,Sultan gibi ünvanlarda verilmiştir.

Osmanlı Şehzadeleri denince bir hükümdarın yerine geçmesi muhtemel taht adayı anlaşılır ki bu uzunca bir süre hükümdarın oğullarından birisidir.Zira Osmanlılar daha Osman Gazi zamanında , onun amcası Dündar Beyi ekarte ederek aşiretin başına geçmesiyle kardeşlerin değil oğulların tahta çıkması ile ilgili bir tavır sergilemiş oldular.Böylece Türk devlet geleneğinde mevcut bulunan kardeşlerinde tahta çıkabilme hakkı tahtın taliplerinin sayısını azaltmak amacıyla olsa gerek ,görmezden gelindi.
1.Ahmed le birlikte bilindiği gibi tahta hanedanın en yaşlı üyesi geçer kaidesi (Ekber ve Erşed) getirilmiş ,böylece kardeşlere yeniden tahta çıkabilme hakkı tanınmıştır.Böylce tahtın babadan oğula geçmesi kaideside ortadan kaldırılmıştır.Bu durumun ,taht kavgalarını önlemek gibi olumlu etkisinesine rağmen ,’’Kafes Usulü’’ denilen şehzadelerin hapis hayatı yaşamaya başlamaları ve bunun olumsuz sonuçlarını ortaya çıkarmakla birlikte devletin yıkılışında çok önemli bir etken olduğu da açıktır.Sultan I.Ahmed 1603'te tahta çıktığında, çocuğu olmadığı için kardeşi Şehzade Mustafa'yı öldürtmedi. Oğulları olduktan sonra da devlet adamları, padişahın kardeşini öldürmesine izin vermediler. Bu tarihten sonra, yaklaşık iki yüz yıldır uygulanan şahzade infazları son buldu ve hanedanın bütün üyeleri Topkapı Sarayı'nda denetim altında yaşadılar.Böylece ne yazık ki ,daha önceki devirlerde sancaklarda görev alarak ,lala denilen görevlilerin rehberliğinde son derece iyi yetişip ,yönetim alanında da sancaklarda staj yapan,deneyim kazanan şehzadelerin yerini, tam tersine tecrübesiz ,daha zayıf eğitimli ve beceriksiz,üstelik uzun kafes hayatı nedeniyle asabi ,bunalımlı,psikolojisi bozuk, silik kişilikli şehzadeler ve dolayısıyla padişahlar almıştır.Kafes Usulü, tahta çıkmaya aday şehzadelerin devamlı göz önünde bulundurulması ve kontrol altında tutulması ihtiyacından doğmuştur.Kafesteki şehzadelerin evlenmeleri ve eşleriyle birlikte olmalarına karışılmaması ,değerli alim ve hocalardan ders almaları sağlanmasına rağmen odalarından dışarı çıkmaları,çocuk sahibi olmaları ve sakal bırakmaları yasaktı. Sakal, padişahlığın sembolü olarak görüldüğünden ancak tahta çıkan şehzade "irsal-i lihye" adı verilen bir törenle sakal bırakırdı.IV. Mehmed döneminde, 1653'te hanedanın diğer erkek üyeleri Topkapı Sarayı'nda, Harem'e bitişik olan "şimşirlik" denilen yerde yaşamlarını sürdürürlerdi.

Bina 12 odadan meydana geliyordu. Binada Şehzadelerin rahatı için her türlü kolaylık vardı. Ancak yüksek duvarlarla ve şimşir ağaçlarıyla çevriliydi. "Şehzadegân Dairesi" olarak yaptırılan bina adını çevresindeki ağaçlardan almıştı. Binanın çift taraflı demirlerle kilitlenen iki kapısı vardı. Kapıların hem önünde hem de arkasında zenci hadım ağalar gece günüdüz nöbet tutarlardı.

Şimşirlik binasını 1756'da gören Fransız tüccar Jean Claude Flachat, binanın sağlam bir kaleye benzediğini söyler.



Burada durup şehzadelerin eğitimi ve ’’ Sancağa Çıkma ‘’usülü hakkında biraz daha ayrıntılı bilgi vermek gerek…Sancağa gönderilme yaşı olarak 15 yaş gerektiği belirtilse de daha küçük yaşlarda sancaklara gönderilen şehzadeler bulunmaktadır.
Sancağa çıkma vaktine kadar şehzadelerin devrin en iyi hoca ve alimlerinden dersler almaları sağlanır ,kendileri çok iyi bir eğitime taabi tutulurlardı.Bundan başka iç oğlanları ile beraber son derece sıkı şekilde savaş ve dövüş sanatları ,binicilik,atış gibi fiziksel eğitimleri vardı.Saray içinde bu işleri düzenleyen Şehzade Okulu bulunmaktaydı. Şehzadeler, yabancı dil olarak Arapça ve Farsça'yı mutlaka öğrenirlerdi.
Şehzadelerin gönderildikleri sancaklar incelendiğinde bir gerçek göze çarpar.Şehzadeler hiçbir zaman rast gele yerlere atanmış değildirler.Atandıkları yerler özenle seçilmiş dönemlere göre değişken bölgelerdir.Biz sancak olarak Amasya ve Manisa yı biliriz. Bu bir çok Osmanlı padişahının buralarda sancak beyliği yaparak tahta çıkmasındadır.Ancak şehzadelerin gönderildikleri sancaklar bunlardan ibaret değildir ve bilindiği gibi çok sayıda şehzade vardır. Kânuni döneminde Şehzade Bayezid'in isyan etmesinden sonra, sancaklara sadece "veliaht şehzade" olan oğlu gönderildi. Veliaht şehzadeler sancak valiliği yaparken; diğer şehzadeler Topkapı Sarayı'nda denetim altında yaşarlardı. Veliaht şehzade tahta çıktıktan ve bir varisi olduktan sonra, devletin bekâsı için diğer şehzadelerin hayatlarına son verilirdi.
1.Selim’e kadar Amasya şehzade sancağı olarak önde gelirdi. 1.Bayezid, 1.Mehmed, 2.Murad, 2.Bayezid burada yetişmiştir.2.Murad dan sonra Manisa ön plana çıkmış ve ilk olarak 1. Bayezid’in şehzadeleri Ertuğrul ve Süleyman, sonra ise kural olarak 1.Süleyman,2.Selim,3.Murad ve 3.Mehmed buradan yetişmiştir. 2.Mehmed’in durumu ise daha farklıdır.O , hem Amasya da hem Manisa da sancakbeyliği yapmıştır.
Amasya yerine Manisa’nın ön plana çıkmasında ise İstanbul’a yakınlık uzaklık durumunun göz önünde bulundurulduğu açıktır.
Bundan başka Osmanlı ya şehzade yetiştiren başlıca sancaklar şunlardır. Antalya, Trabzon, Konya , Niğde ,Sinop, Teke,Tokat ,Karaman, Karasi ,Kastamonu ,Kefe,Balıkesir, Aydın, Akşehir ,Çankırı ,Çorum ,Hamideli ,Kocaeli ,Isparta.
Şehzadelere sancak olacak şehrin önemli kültür, ticaret ve bilim merkezi olan yerler olması gerekmekteydi.Şehzadeler istedikleri sancakta görev yapamazlardı.Gidecekleri sancaklar devrin ve devletin durumuna göre tespit ediliridi.
Kuruluş Devrinde özellikle uc bölgelere atamalar yapıldığı görülür.Bunun nedeni bu bölgelerin Türkleşmesini sağlamak ve otoriteyi sıkı tutmaktır.2.Murad dan sonra ise özellikle atamaların yeni ele geçen Anadolu Beyliklerinin eski beylik merkezlerine yapıldığı görülür.Bunda da yeni ele geçen bölgelerin halkı ile hanedanı kaynaştırmak ve otoriteyi sağlamak ve hanedana itaat duygusunu geliştirmek kaygısı sezilmektedir.
Saruhan sancağının ön plana çıkmasında ise Cüneyd Bey ve Torlak Kemal olaylarının yaşandığı bölge olmasının ortaya çıkardığı tereddüt rol oynamış olabilir.
Sancaklarda görev alan şehzadelerin yetkilerine baktığımızda 2 dönemle karşılaşırız.Selim den önce ve Selim den sonra…

Peki nedir Yavuz la ilgili ve sancak beyi şehzadelerin yetkilerini bu kadar etkileyen olay?Elbette Yavuz Sultan Selim’in babası Bayezid’i şehzade iken isyan ederek Yeniçerilerin desteği ile tahttan indirmesidir.Selim öncesinde, yetkileri daha geniş ve sadece yaptıkları işleri merkeze haber vermekten ibaret olan şehzadelerin yetkilerinin çoğu ellerinden alınmış ve Selim den sonra yapacakları her iş için merkezden izin alma zorunluluğu getirilmiştir.Böylece bu tecrübeden sonra Osmanlı Devleti şehzadelere bir nevi fren mekanizması takmıştır.Merkezden yazılan yazılarda, şehzade değil, lala muhatap alınırdı.
3. Mehmed döneminde şehzadelerin sancağa gönderilmeleri geleneği sona ermişti; ama veliaht şehzadeye sancak tevcih edilmeye de devam ediliyordu. Hanedanın en büyük şehzadesi kâğıt üzerinde de olsa bir sancak yöneticiliğine tayin edilirdi. Ancak sancağa şehzadenin yerine vekili olarak bir devlet adamı, "mütesellim" adıyla gönderilirdi.Sultan İbrahim'in oğlu Şehzade Mehmed'e, dört yaşındayken Manisa sancağı tevcih edilmiştir. IV. Mehmed'den itibaren kâğıt üzeri sancak tevcihi uygulaması da sona erer.
Sancağa çıkan şehzadelerin İstanbul dakine benzer divan’ları bulunur ve yanlarına merkezden görevlendirilen başta ‘’lala’’ olmak üzere görevli kişiler verilirdi. ( Maiyetlerinde yaklaşık 400-500 kişi bulunması olağan bir durumdu.) Lala’lık müessesesi Selçuklularda Atabeylik sisteminin bir devamıdır.Bir devlet adamının Lala olabilmesi için gün görmüş geçirmiş,dürüst,devlete çok uzun yıllar başarıyla hizmet etmiş ,bilgili bir kimse olması gerekmektedir ki bu bilgi ve tecrübelerini geleceğin padişahına aktarsın.Şu var ki Selçuklularda Atabeylerin yetkileri Lala lara oranla çok daha fazladır.Hatta emirlerinde asker bulundurma yetkileri vardır.Fakat Selçukluların son zamanlarında Atabeylerin devletten ayrılarak bağımsız hale gelmeleri nedeniyle Osmanlılar Lala ların yetkilerinde epey bi kısıtlama yapmışlardır. Şehzadelerin davranışlarından lalalar sorumlu tutulurdu. Lala aynı zamanda şehzadenin, padişah otoritesine karşı herhangi bir faaliyete girmesini engellemekle de yükümlüydü.
Mira - avatarı
Mira
VIP VIP Üye
10 Eylül 2012       Mesaj #3
Mira - avatarı
VIP VIP Üye
Şehzade
MsXLabs.org & Vikipedi, özgür ansiklopedi

Osmanlı Devletinde padişahın erkek çocuklarına verilen ünvandır. Aynı şekilde şehzadelerinde çocukları bu ünvanı alırlar ve kendi erkek çocuklarınada geçirirlerdi. Yani Osmanlı hanedanına mensup padişah dışındaki tüm erkekler bu ünvanı taşırlardı. Avrupa ülkelerinde kullanılan prens ünvanına karşılık gelir. Şehzadeler klasik devirde bu ünvandan sonra sultan sonrada kendi isimlerini kullanırlardı.


Ekberiyet uygulamasına kadar okuma çağında yanlarına verilen lala ile eğitme başlayan ve sancaka çıkan şehzadeler yıllar süren zorlu bir taht mücadelesi sonrası tahta çıkıp padişah olurlar ya da çıkamayıp ya tutsak hayatı yaşarlar ya da öldürülürlerdi (Fiili olarak öldürülürlerdi) Bu nedenle taht mücadelesi çok önem sarfettiğinden mücadeleyi en iyi kazanır bu da padişahın en iyi olmasını sağlardı.
Günümüzde Hanedan Reisi ünvanıyla ailenin başkanı olan Şehzade Osman Bayezid Osmanoğlu Efendi (d. 1924) New York'da yaşamaktadır. Sultan Abdülmecit'in tahta çıkmayan oğlu Şehzade Mehmet Burhanettin Efendi'nin torunudur.

Klasik Dünya tarihinde sınırlar çizip hükümdarlıkta bulunmuş soyların erkek nesillerinin tümüne batıda Prens Ortadoğu'da Şehzade ünvanı verilmiştir. Şehzade ünvanı sadece Osmanlı Hanedanı'nda kullanılmamakla beraber Türk ve İslam medeniyetlerinin kurmuş olduğu Devlet ve Beyliklerin Hükümdarlarının erkek çocukları ve ondan devam eden soylarınada verilen bir ünvandır. Tarihçilerin eserlerine ve belgelere bakıldığında da bu durumun çok net ifade edildiği gözlenmektedir. Orta Asya'da, Anadolu'da ve Ortadoğuda kurulan Timur Devleti, Akkoyunlu Devleti, Karakoyunlu Devleti, Dulkadiroğlu Devleti ve İlhanlı Devleti Hükümdarlarının erkek çocuklarınında Şehzade ünvanı kullandığı bilinmektedir. Bu bakımdan Şehzade ifadesi kullanılırken Osmanlı Şehzadesi, Timurlu Şehzadesi ve Dulkadirli Şehzadesi gibi ön hanedan mensubiyetleride belirtilmektedir.

Hayattaki Osmanlı Şehzadeleri, Doğum Tarihleri ve Soyundan Geldiği Padişah
  • Şehzade Dündar Osmanoğlu Efendi (1930) (II. Abdülhamit)
  • Şehzade Harun Osmanoğlu Efendi (1932) (II. Abdülhamit)
  • Şehzade Cengiz Nazım Efendi (1939) (V. Mehmed)
  • Şehzade Osman Selaheddin Osmanoğlu Efendi (1940) (V. Murat)
  • Şehzade Ömer Abdülmecid Osmanoğlu Efendi (1941) (V. Mehmet)
  • Şehzade Mehmed Selim Orhan Efendi (1943) (II. Abdülhamit)
  • Şehzade Mehmed Ziyaeddin Efendi (1947) (V. Mehmet)
  • Şehzade Roland Selim Kadir Efendi (1949) (II. Abdülhamit)
  • Şehzade Selim Cem Efendi (1955) (I. Abdülmecid)
  • Şehzade Orhan İbrahim Süleyman Saadeddin Efendi (1959) (Abdülaziz)
  • Şehzade Orhan Osmanoğlu Efendi (1963) (II. Abdülhamit)
  • Şehzade Eric Mehmed Ziyaeddin Nazım Efendi (1966) (V. Mehmet)
  • Şehzade Orhan Murad Osmanoğlu Efendi (1972) (V. Murat)
  • Şehzade Mahmud Francis Osmanoğlu Efendi (1975) (V. Mehmet)
  • Şehzade René Osman Abdul Kadir Efendi (1975) (II. Abdülhamit)
  • Şehzade Daniel Adrian Hamid Kadir Efendi (1977) (II. Abdülhamit)
  • Şehzade Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu Efendi (1979) (II. Abdülhamit)
  • Şehzade Selim Süleyman Osmanoğlu Efendi (1979) (V. Murat)
  • Şehzade Nazım Osmanoğlu Efendi (1985) (V. Mehmet)
  • Şehzade Yavuz Selim Osmanoğlu Efendi (1989) (II. Abdülhamit)
  • Şehzade Turan Cem Osmanoğlu Efendi (2004) (V. Murat)
  • Şehzade Tamer Nihad Osmanoğlu Efendi (2006) (V. Murat)
  • Şehzade Muhammed Harun Osmanoğlu Efendi (2007) (II. Abdülhamit)
  • Şehzade Batu Bayezid Osmanoğlu Efendi (2008) (V. Murat)
  • Şehzade Ziya Reşad Osmanoğlu Efendi (2012) (V. Mehmet)

theMira
Mira - avatarı
Mira
VIP VIP Üye
10 Eylül 2012       Mesaj #4
Mira - avatarı
VIP VIP Üye
Osmanlı'da Şehzadelik
MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi

Osmanlı padişahlarının oğullarına verilen ad. I. Mehmet dönemine (1412-1421) dek "çelebi" olarak adlandırılırlardı. Şehzadelerin eğitimine büyük önem gösterilir, dönemin en değerli hocaları tarafından yetiştirilirlerdi. I. Ahmet'e (1691-1695) dek sancakbeyi olarak Anadolu'da görevlendirilen şehzadeler, lala denilen deneyimli devlet adamlarının elinde devlet yönetimini öğrenirlerdi. Tahta çıkma konusunda belirli bir kural olmayışı, 16. yüzyıl ortalarına dek taht kavgalarına neden oldu. Tahta çıkan şehzade "Kanunname-i Hümayun" gereğince kardeşlerini boğdurttu. I. Ahmet, şehzadelerin sancakbeyi olmalarına ve öldürülmelerine son verdi. Bundan sonra şehzadeler Topkapı Sarayı'nda göz hapsinde tutuldu. II. Abdülhamit döneminde (1876-1909) de saraydan çıkmalarına, ayrı konaklarda yaşamalarına izin verildi.
theMira

Benzer Konular

24 Temmuz 2016 / Misafir Cevaplanmış
26 Mayıs 2011 / virtuecat Osmanlı İmparatorluğu
1 Ekim 2017 / Misafir Osmanlı İmparatorluğu
6 Nisan 2010 / ThinkerBeLL Osmanlı İmparatorluğu
27 Haziran 2012 / Misafir Osmanlı İmparatorluğu