Arama

Dünya Dışı Akıllı Yaşam Araştırması - Sayfa 9

Güncelleme: 6 Aralık 2018 Gösterim: 56.084 Cevap: 104
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
19 Temmuz 2014       Mesaj #81
Avatarı yok
Yasaklı

NASA: 'Evrende Yalnız Olmadığımız 20 Yıl İçinde Kanıtlanabilir!'


Dünya'nın da içinde bulunduğu Samanyolu Galaksisi'nde 100 milyon gezegen olduğunu belirten NASA, "İnsanlık evrende yalnız olmadığımızı 20 yıl içerisinde anlayacak" dedi.NASA'da görev yapan gökbilimciler ABD'nin başkenti Washington'da bir basın toplantısı düzenledi.
Sponsorlu Bağlantılar

Uzayda yaşam olup olmadığını araştırmak için son teknoloji teleskoplardan faydalanılacağını belirten gökbilimciler, evrende yaşam belirtilerini araştıracak bir uydunun da 2017'de fırlatılacağını duyurdu. NASA yönetimi ve gökbilimciler, Hubble, Kepler ve Spitzer Uzay Teleskobu’nun da dahil olduğu kara ve uzayda konuşlandırılmış teknoloji sayesinde evrende, yaşamın en büyük kanıtı sayılan suyun varlığının kesin olarak tespit edileceğini iddia etti. NASA'ya göre, önümüzdeki 20 yıl içerisinde uzayda yaşam olduğunu insanlık öğrenecek.

Baltimore merkezli Uzay Teleskobu Bilim yöneticisi veWebb Uzay Teleskobu bilim insanı Matt Mountain, "5 yıl önce etrafımızdaki yıldızların yüzde 10 ile 20’lik kısmının Dünya büyüklüğünde ve yaşanılabilir olduğunu bilmiyorduk. Şimdi ise, dünyamızı sonsuza kadar değiştirebilecek bir fırsat avuçlarımızın içinde" dedi.

Massachusetts Teknoloji Enstitüsü Gezegen Bilim Profesörü Sara Seager da, "Çok yakın bir gelecekte insanlar, yıldızların Dünya gibi gezegenlerinin olduğunu söyleyecek. Astronotlar da, Samanyolu Galaksisi’ndeki her bir yıldızın en az bir gezegeninin olduğu görüşünde" şeklinde konuştu.

Kaynak: Ntvmsnbc / BBC (16 Temmuz 2014, 17:32)

Son düzenleyen Safi; 23 Haziran 2016 03:09
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
31 Ağustos 2014       Mesaj #82
Avatarı yok
Yasaklı

Uluslararası Uzay İstasyonu’nda Canlı Organizmalar Bulundu


Uluslararası Uzay İstasyonu'nu temizlemek amacıyla araç dışına çıkan Rus astronotlar, uzay yürüyüşleri esnasında rutin analiz için istasyonun dış kısmından örnekler aldı. Deneyin sonuçları oldukça şaşırtıcıydı. Astronotlar, yaklaşan ve uzaklaşan uzay araçlarının motorlarından ileri gelen kirleticilerden başka bir şey bulunmayacağını düşünüyordu, ancak uzay istasyonunun dışına yapışmış şekilde duran canlı organizmalarla karşılaştılar. Astronotlar organizmaları muhtemelen Dünya'dan gelen deniz planktonları olarak tanımladı, ancak bunların uzay istasyonuna nasıl geldiği veya nasıl canlı kalmayı başarabildikleri konusunda kesin bir açıklama getiremediler.
Sponsorlu Bağlantılar

NASA, şu ana kadar Rusların, uzay istasyonunun dış kısmına yapışan deniz planktonlarını gerçekten keşfettikleri konusunda doğrulama yapmış değil, ancak buna rağmen bazı yaratıkların uzaydaki vakum ortamına dayanabileceğine dair kuşkular var. Tardigradlar, suda yaşayan mikroskobik omurgasız yaratıklar olup çok farklı ortamlarda yaşayabilme kabiliyetine sahip.

Bunlar aşırı sıcaklıklara (mutlak sıfırdan biraz daha yüksek soğuklar ile kaynama noktasının oldukça üstündeki sıcaklar), insan için öldürücü radyasyon dozunun yüzlerce kat daha fazlasına, okyanusun en derin kısmındaki basıncın altı katına kadar olan basınçlara ve uzaydaki vakum ortamına dayanabiliyorlar. ISS (Uluslararası Uzay İstasyonu) dışında bulunan organizmalar tardigrad değil, ancak bu küçük omurgasızlar Dünya'dan gelen bazı yaşayan organizmalar ve uzaydaki sert koşullara gerçekten dayanabiliyor.

Buradaki büyük gizem planktonun yaşayabilmesi değil, Dünya'dan yaklaşık 330 kilometre yukarıya nasıl gelebildikleri. Bilim adamları, planktonların Dünya'dan kalkan uzay aracı ile basitçe taşınmış olabileceği ihtimalini red ediyor, çünkü planktonların bulunduğu yerler uzay modülünün veya aracının kalkamayacağı yerler olarak belirtiliyor. Şu andaki güncel teoriye göre atmosfer akımları ile bu küçük organizmaların uzay aracına ulaşması ve akıl almaz şekilde gezegenin 330 kilometre yukarısına taşınması söz konusu.

Dünya'dan çok uzaklarda daha önce de canlı organizmalar bulunmuştu, bunlar atmosferin 16 ile 40 kilometre içinde tespit edilmişti, ancak 330 kilometre uzakta bulunan ilk mikroorganizmalar oldular.Şimdilik, Rus ekibin NASA ile çalışıp bulgularını yayınlatmasını bekleyeceğiz. Sonra da iki kuruluşun beraberce çalışarak, planktonun uzaya kadar nasıl ulaştığı ve hatta planktonun neden canlı kalabildiğini keşfetmesi mümkün olabilecek.

Kaynak: ExtremeTech (24 Ağustos 2014, 01:15)

Son düzenleyen Safi; 23 Haziran 2016 03:10
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
11 Ekim 2014       Mesaj #83
Avatarı yok
Yasaklı

NASA Yaşamın Sırrının Peşinde


Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi, (NASA) önümüzdeki 5 yıl boyunca evrende hayatın nasıl oluştuğunu ortaya çıkarabilmek amacıyla çalışmalar yapacak.Evrende hayatın nasıl oluştuğuna ışık tutabilmek için çalışmalar başlatmaya hazırlanan NASA, bu proje kapsamında 6 farklı enstitü ile ortaklık kuracak. NASA, uzun vadede Mars yüzeyinden alınan örnekleri inceleyecek ve bu sayede asteroidlerin gezegenler arası su ve organizma taşınmasındaki rolünü mercek altına alacak.Dünyanın uzun tarihinin, uzmanların cevabını aradığı sorulara yanıt verebileceğine inanan NASA, araştırmalarını bu alanda da yoğunlaştırmayı planlıyor.

Bu proje kapsamında bazı ABD üniversitelerinde çalışan bilim insanları çeşitli araştırmalar yapacak ve NASA’nın bu projesine katkıda bulunacak.Kaliforniya Üniversitesi’nde çalışan uzmanlar, proje kapsamında okyanuslar ve atmosfer üzerine araştırmalar yapacak. Colorado Üniversitesi’nin bilim insanları ise, gezegenlerde bulunan kaya ve benzeri maddelerin suyla etkileşime geçmesinin sonuçlarını araştıracak.

Kaynak: Ntvmsnbc / BBC (09 Ekim 2014, 15:08)
Son düzenleyen Safi; 23 Haziran 2016 03:10
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
17 Haziran 2015       Mesaj #84
Avatarı yok
Yasaklı

Evrende Yalnız mıyız?


Evrende yaşam olup olmadığı konusunda NASA'da çalışan araştırmacılar oldukça karamsar.Dünya dışında yaşam bulmak büyük ihtimalle çok zor olacak. Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi NASA'da görev yapan bilim insanları bu görüşte.Onlardan biri eski Astronot John Grunsfeld. Grunsfeld'in gözlemlerini paylaştığı toplantıda NASA'nın, Dünya dışında yaşam arayacak projelerine ilişkin ön bilgi verildi. Buna göre Kızıl Gezegen'e keşif için yeni bir robot gönderilecek. Bu aracın halihazırda Mars yüzeyinde inceleme yapan Curiosity'den daha kabiliyetli olacağı belirtildi. Avrupa Uzay Ajansı ESA'nın Exomars adını verdiği projeyle Mars'ın yüzeyinde derin kazı yapılacak ve yaşam izi aranacak.NASA, Mars'ın kutup bölgesindeki buzulda yaşam olma ihtimalini dile getirirken, bu bölgeye ulaşmanın zorluğuna da dikkat çekti. Bennu adlı bir asteroid ve Jüpiter'in ayı olan Europa da bilim insanlarının önümüzdeki yıllarda Dünya dışında yaşam arayacağı yerler arasında bulunuyor.

Kaynak: Ntvmsnbc / BBC (17 Haziran 2015)
Son düzenleyen Safi; 23 Haziran 2016 03:10
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
7 Temmuz 2015       Mesaj #85
Avatarı yok
Yasaklı

"Philae, Dünya Dışı Yaşama Dair İzler Buldu"


Bilim insanlarına göre, uzay aracı Philae'nin indiği 67P/Churyumov Gerasimenko adlı kuyruklu yıldız Dünya dışı yaşama ev sahipliği yapıyor olabilir.Uzmanlar, kuyruklu yıldızın buzlu yüzeyi altında mikroorganizmaların yaşadığına inanıyor. Eksi 40 derecede yaşayan bu mikroorganizmaların yerkabuğu altında faaliyete neden olduğu düşünülüyor. Bu görüşlerin ortaya çıkma nedeni kuyruklu yıldızın yüzeyi. Philae'den gelen veriler uzmanları destekliyor. Philae'nin uydusu Rosetta'nın da kuyruklu yıldızın yüzeyinden virüse benzer tuhaf organik maddeler topladığı söyleniyor. Uzay aracı, geçtiğimiz Kasım ayında, kendisini taşıyan Rosetta uydusundan ayrılmış ve kuyruklu yıldıza inmişti.Gölgede kaldığı için kendi kendini şarj edemeyen araç, indikten kısa süre sonra uykuya dalmış ancak Haziran ayında uykusundan uyanmıştı.

Kaynak: Ntvmsnbc / BBC (6 Temmuz 2015)
Son düzenleyen Safi; 23 Haziran 2016 03:11
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
3 Şubat 2016       Mesaj #86
Avatarı yok
Yasaklı

Dünya Dışı Yaşam Konusunda Çarpıcı İddia


Dünya dışı yaşam konusunda yeni ve çarpıcı bir iddia; "Galaksimizin hemen dışında bulunan yıldız kümelerinde yaşam olma ihtimali yüksek" Bu alanda araştırmalar yürüten Harvard Üniversitesi ile Hindistan merkezli Tata Enstitüsü, yayımladığı raporla yeni Dünya'lar arayışını galaksinin dışına çıkardı.NASA'nın 'gezegen avcısı' Kepler Teleskobu ve geliştirilen izleme tekniklerine rağmen Dünya dışı yaşam konusunda bir kanıta ulaşılamaması, bilim dünyasının en popüler tartışma konularından biri.

Bu soruya yanıt vermek üzere ortak bir araştırma yürüten Tata Enstitüsü, akıllı medeniyetleri, galaksimizin hemen dışında bulunan yıldız kümelerinde aramak gerektiğini belirtti. Çünkü bu kümelerdeki gezegenlerin yaşı ortalama 10 milyar civarında. Bilim insanlarına göre, galaksimiz, henüz oluşma aşamasındayken, kümelerde bulunan gezegenlerdeki ortamın, yaşam kaynağına dönüşme ihtimali hayli yüksek. Bilim insanları, kendi galaksimiz içinde yaşam arayışı yerine, dışarıdaki bu antik gezegenlere yönelmenin daha doğru olacağı düşüncesindeler.

Kaynak: Ntvmsnbc / BBC (8 Ocak 2016)
Son düzenleyen Safi; 23 Haziran 2016 03:11
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
16 Kasım 2016       Mesaj #87
Avatarı yok
Yasaklı

Keşfedilen Gizemli Mesajlar 'Uzaylılardan Gelmiş Olabilir!'


Bilim insanları, uzayın derinliklerinden gelen sıra dışı bir dizi mesaj duyduklarını ve bu mesajların uzaylılardan gelme ihtimalinin bulunduğunu açıkladı. Ancak bu iddianın kesinleşmesi için daha fazla çalışma yapılması gerekiyor. Independent'ın verdiği bilgiye göre, söz konusu iddiaların Pasifik Astronomik Toplumu Bilimsel Yayın Dergisi'nde yer alan bir makalede dile getirildiği belirtildi. Verilen bilgiye göre, Kanadalı bilim insanları, uzayda bulunan 2,5 milyon yıldızı inceledi ve bunların yalnızca 234 tanesinde belirli modülasyonlar tespit etti. Yapılan çalışmada bu yıldızlarda tuhaf davranışlar keşfedildi.

Kanada'nın Quebec eyaletinde bulunan Laval Üniversitesi'nin bilim insanları EF Borra ve E Trottier yazdıkları makalede, çalışmaları sırasında 'Dünya dışı akla ait olduğu tahmin edilen sinyallerle birebir aynı şekle sahip sinyaller tespit ettiklerini' vurguladı. Ancak, ikili, ortaya attıkları tezin farklı ekipmanlarla aynı sinyallerin takip edilmesiyle yapılacak bir çalışmayla doğrulanmaya muhtaç olduğunu da ifade etti. Stephen Hawking ve Mark Zuckerberg gibi isimler tarafından desteklenen ve bu yıl içerisinde uzaylıların gerçekten var olup olmadığını incelemek amacıyla kurulan Breakthrough Listen girişimi de bu mesajların tespit edilmesinin umut verici olduğunu belirtti.

Kaynak: BBC Bilim / Independent (26 Ekim 2016)
Son düzenleyen Safi; 16 Kasım 2016 15:07 Sebep: google uygun için işlemi
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
12 Aralık 2016       Mesaj #88
Avatarı yok
Yasaklı

Dünya Dışı Yaşama Dair Tuhaf Bir Sinyal!


Ad:  ratan-600-560px.jpg
Gösterim: 361
Boyut:  45.4 KB

Güneş ile hemen hemen aynı boyutlara sahip ancak ondan birkaç milyar yıl daha yaşlı olan HD 164595 yıldızından, Kafkasya’nın kuzeyinde Caucasus dağlarındaki Zelenchukskaya’da bulunan RATAN-600 adlı radyo teleskobu bir sinyal yakaladı. Yıldızın Neptün büyüklüğünde, ancak yaşam için elverişsiz olan yörüngede dolanan (yıldızına sadece 3 milyon km uzakta) bir gezegene sahip olduğu biliniyor. Buna karşılık henüz bilinmeyen başka gezegenleri de olabilir, özellikle yaşam alanı içinde. Sinyali ele alan araştırma sonuçları, Rus gökbilimcilerin yanı sıra İtalyan araştırmacı Claudio Maccone tarafından, uluslararası oluşturulmuş SETI komitesine sunuldu. Maccone, sunumunda HD 164595’den alınan sinyalle ilgili bir dosyayı SETI çalışanlarına bir e-posta da iletti.

Sorular ve Detaylar!


Ad:  bi-signal-1.jpg
Gösterim: 271
Boyut:  33.6 KB
İlgili görselde yakalanan sinyalin yaklaşık 4 saniye boyunca yüksek enerjiyle pik yaptığı görülüyor. Bu sinyal gerçekten HD 164595 yıldız sisteminden mi geliyor? 577 metre çapındaki RATAN-600 teleskobunun oldukça sıradışı bir tasarımı ve bundan dolayı alışılmadık bir şekli vardır. Bu teleskop 11 GHz frekanslı ve 2,7 cm dalga boyunda ilginç bir sinyal yakaladı. Sinyalin nereden geldiğini anlamak bu teleskop üzerinden çok zordur. Teleskop oldukça geniş alanda gözlem yapmaktadır. Farklı zamanlarda alana ait sinyaller karşılaştırılarak sonuca ulaşıldı. Sinyalin geldiği bölgenin analizi bu yıldızı gösterdi. Eğer bu sinyal gerçekse Dünya’ya kadar ulaşabilmesi için muazzam bir enerjiye sahip olması gerekir: tam 50 trilyon Watt. Rus gökbilimci Seth Shostak: “Bu kadar enerji Dünya’daki tüm enerji santrallerimiz, uçaklarımız, otomobillerimiz, gemilerimizde bulunan toplam enerjiden daha fazla” diyor.

Diğer detay sinyalin özellikleri üzerine. Gözlemler 1 GHz bant genişliğine sahip bir alıcı ile gerçekleşti. Bu normal şartlarda SETI’nin kullandığı bant genişliğine göre bir milyar kat, bir televizyon sinyalinden 200 kat daha geniştir. Sinyalin gücü ise 0,75 Jansky, başka bir ifadeyle “zayıftır.” Sinyalin zayıf olmasının nedeni ise HD 164595 yıldızının uzaklığı ve Rus alıcısının çok geniş bant genişliği nedeniyle sinyali “seyreltmesi” olabilir. Bu olay çok malzemeli pastanın içindekileri ayırt etmeye benzetilebilir. Geniş bant alıcıları güçlü dar bant alıcılarına göre çok daha fazla tür sinyal toplayabilir.Böyle bir sinyalin geldiği yerde güçlü bir verici olması gerekir. Ne kadar güçte olduğuyla ilgili iki ilgi çekici durum söz konusudur:
  • Sinyal iletim yöntemi kullanılmış olabilir. Bu gerekli gücü azaltırken iletimi sağlayan antenin çok büyük olmasına yol açar (Yani enerjiyi uzak bir antene yollayıp oradan yayılmış olması anlamında). 1000 metrelik Arecibo anteni boyutlarında bir anten kullansanız dahi insanlığın kullandığı tüm enerjiden daha fazlasını bir anda iletmeniz gerekir.
  • Her yöne yayın yapılıyorsa verici 100 milyar kere milyar Watt gücünde olmalıdır. Bu ise Dünya’ya düşen Güneş ışığının yüzlerce katıdır ki, açıkçası böyle büyük bir sinyalin kaynağı şu ana kadar sahip olduğumuz enerji kaynaklarının çok ötesinde güce sahip demektir.
Her iki senaryo da yapabileceklerimizin çok ötesinde bir çaba gerektirir. Üstelik böyle güçlü bir sinyali yollayanlar neden Güneş Sistemini seçsin, bunu da anlamak zor!

Sinyal Akıllı Bir Uygarlıktan mı Geliyor?


Allen teleskop dizisi ile 28 Ağustos akşamından itibaren HD 164595 yıldızı izlenmeye başlandı. Ancak şu ana kadar herhangi bir sinyal yakalanamadı. Allen, Rus alıcısı gibi geniş bantta gözlem yapamadığından büyük bir alanın taranması gerekiyor. Gözlemlerin sonucunda ufak bir sinyal bile tespit edilse SETI ve radyo gökbilimcileri için yıldız iyi bir hedef olabilir. Allen gözlemleri ise bu bağlamda devam ediyor.

Keşifle ilgili kayda değer ilk sinyal 2015 yılının Mayıs ayında alındı. Ancak keşfi gerçekleştiren gökbilimciler dedikodulara neden olmamak için duyuru yapmadı, bekledi. Gözlemler devam etti. Bu sinyal dünya dışı kökenli görünmekle birlikte, ayrıntılarına devam gözlemleriyle ulaşılabilir. Henüz bu yapılmadı. Bu sinyal akıllı bir uygarlık tarafından gönderilmiş olabilir mi? Elbette bu mümkün ve akla gelen ilk seçenek. Ancak bunun dışında başka seçeneklerde mevcut. Örneğin kütle mercekleme etkisi. Bu yıldız daha uzaktaki bir yerden gelen enerjiyi toplayıp mercek etkisi göstererek yaymış olabilir.


Ad:  128764-bi-signal-3.jpg
Gösterim: 315
Boyut:  18.1 KB
İlgili görsel kütle çekim mercekleme etkisine bir örnek. Ünlü “Einstein yüzüğü” mavi renkte görülüyor. Claudio Maccone, “Rus alıcısının astigmat yani bozuk görmesi, sinyalin o yıldız kaynaklı olduğunu garanti edemez. Normal bir teleskop gökyüzünde küçücük bir noktaya bakabilir. Ama RATAN-600 çok geniş bir alana bakabiliyor, daha küçük alanları göremiyor” diyor. Bu durum yerde dağılmış durumdaki yumurtaya bakıp, kaçıncı kattan atıldığını tahmin etmeye benziyor. Ancak, SETI alıcılarının henüz sinyali yakalayamamış olması ise bir hata yapılmış anlamına gelmez. SETI alıcıları doğru kanalı bulamamış olabilir. Sinyalin kökeni hakkında kesin bilgi için ise bir süre beklemek gerekecek.

Kaynak: SETI / Science Alert / Görseller Telif Hakkı: nat-geo.ru, C. Maccone et al./Centauri Dreams, ESA, NASA/Hubble (30 Ağustos 2016)
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
29 Aralık 2016       Mesaj #89
Avatarı yok
Yasaklı

6 Yeni Radyo Sinyali Saptandı!


Ad:  ,Nw3mY5DxIUSwotEcTWt3nw.jpg
Gösterim: 238
Boyut:  72.0 KB
Uzayın derinliklerindeki Güneş benzeri bir yıldızdan gelen 6 yeni radyo sinyali, bilim dünyasının gündeminde. Bundan önce uzaydaki bir noktadan 10 sinyal tespit edilmişti, bilim insanları yine aynı bölgeden 6 radyo sinyali aldı. 3 milyar ışık yılı öteden gelen radyo sinyallerin kaynağı konusunda henüz net bir bilgi yok ancak bilim insanları bu sinyallerin bölgedeki Güneş benzeri bir yıldızdan geldiği olasılığı üzerinde duruyor.

Kuşkusuz Dünya dışı bir uygarlık ile bağlantı kurulacağı gün insanlık tarihi için bir dönüm noktası olacak. Peki uzaylılar bizimle neden bağlantı kurmuyor? Bilim bu soruya şöyle bir yanıt veriyor: 'Evrende gezegenimize benzeyen 40 milyar gezegen var. Ancak herhangi bir gelişmiş medeniyetin bizimle bağlantı kurması sandığımızdan daha uzun sürebilir. Zira uzaylıların kullandığı dalgaların seyahat mesafesi sandığımızdan daha yavaş olabilir. Ayrıca bu dalgalar bizim fark edemeyeceğimiz kompleks bir yapıya sahip olduğu için gözden kaçırıyor da olabiliriz. Zira uzayı 1984'ten beri dinliyoruz ve bu teknolojimiz oldukça ilkel olabilir.

Evrenin büyüklüğü göz önünde bulundurulduğunda bize doğru ilerleyen "ilk merhaba" mesajı hala yolda olabilir. Bizim de uzaya 100 yıldan biraz fazla süredir dalga gönderdiğimizi düşünürsek bizim mesajımızın da hala bir medeniyete ulaşamadığını söylemek mümkün. En karamsar senaryoya göre, evrende başka yaşamlar arayan tek medeniyet biz olabiliriz. Ya da başka bir gezegendeki yaşam daha biz ulaşamadan kendisini yok etmiş olabilir.

Gezegenimizin Soğuk Savaş yıllarında nükleer savaş tehdidi altında yaşadığını düşünürsek başka bir medeniyetin benzer bir sebepten yok olması da oldukça muhtemel. En kötü senaryo ise Hollywood'un en çok işlediği konu olan gelişmiş bir medeniyetin evrendeki diğer uygarlıkları işgal ederek gelişimini sürdürmesi. Bu da bizimle bağlantıya geçmemelerini oldukça mantıklı hale getiriyor.'

Kaynak: Ntvmsnbc / BBC (28 Aralık 2016)
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
7 Ocak 2017       Mesaj #90
Avatarı yok
Yasaklı

Gizemli Radyo Sinyallerinin Kaynağı Belirlendi!


Gökbilimciler, geçtiğimiz on yıl boyunca, dış uzaydan gelen ve hızlı radyo infilakları (FRB) adı verilen inanılmaz derecede güçlü radyo patlamalarını topluyorlardı. Bu sinyaller sadece birkaç milisaniye sürüyordu fakat 500 milyon tane Güneş kadar fazla enerji üretebiliyorlardı, ayrıca bunların nereden geliyor oldukları veya bunlara neyin sebep olduğu hiçbir zaman açıklanamamıştı.

Şimdi bilim insanları ilk defa, bu infilakların bir tanesinin kökenini takip ettiler ve bunun Samanyolu’nun çok ötesindeki küçük bir cüce gezegene kadar gittiğini buldular ve bu, gizemli radyo sinyallerinin kaynağı bakımından güçlü bir yol gösterici durumunda. Keşfe katılan araştırmacılardan biri olan Cornell Üniversitesi’nden Shami Chatterjee şunları söylüyor: “Bu özel infilakın, Dünya’dan üç milyar ışık yılından fazla ötedeki bir cüce galaksiden geldiğini artık biliyoruz. Bu basit gerçek, ilgili olayları anlamamız bakımından devasa bir ilerleme.”

Bulgular, Teksas’daki Amerikan Gökbilim Derneği’nin toplantısında sunuldu ve Nature ile Astrophysical Journal Letters bilim bültenlerinde eş zamanlı olarak tez halinde yayınlandı. Üstelik bunlar, gökbilimciler için devasa önemde şeyler. İlk hızlı radyo infilakı 2007 yılında keşfedildi ve o zamandan beri gökbilimciler daha fazla gizemli sinyal bulmak için deli gibi arama yapıyorlardı. Araştırmacıların, Evren boyunca her gün bu FRB’lerden yaklaşık 2.000 tane bulunduğunu tahmin ettikleri gerçeğine rağmen, bunlar o kadar kısa ömürlü ki, onları yakalamak dile kolay.

Tespit etmeyi başardığımız az miktardaki sinyaller düzensiz durumdaydılar ve hepsi de farklı yerlerden geliyorlardı, bu yüzden onlara neyin sebep olduğunu belirlemek inanılmaz derecede zordu. Fakat bütün bunlar geçen yıl değişti. Araştırmacılar, tekrarlayan FRB – 11 radyo infilaklarının hepsinin, Samanyolu’nun çok ötesindeki tek bir bölgeden geldiğinin ilk kanıtını tespit ettiler. Ardından daha geçen ay 6 tane daha FRB’nin aynı bölgeden geldiği tespit edildi. Bu tekrarlayan sinyallere FRB 121102 adı verildi.

Araştırmacılar şimdi New Mexico’daki Çok Geniş Dizi (VLA) teleskobunu kullanarak, nihayet bunların kesin kökenini belirlemeyi başardılar. VLA, 2016 yılında altı ay boyunca 83 saatlik gözlem süresinden sonra, FRB 121102’den gelen dokuz infilak tespit etti. Ve bu, onları kaynaklarına odaklamayı sağlamak için yeterliydi. Meğerse FRB’ler, Dünya’dan 3 milyar ışık yılından fazla uzaklıktaki, soluk bir cüce galaksiden geliyormuş. Araştırmacılardan biri olan Berkeley’deki California Üniversitesi’nden Casey Law şöyle söylüyor: “Bunun evrenbilimsel bir olgu olduğunu ilk bizler gösteriyoruz. Bu, çevremizde bulunan bir şey değil. Ayrıca bizler, benim bir sürpriz olduğunu düşündüğüm bu şeyin bu küçük galakside nerede meydana geldiğini gören ilk kişileriz. Şimdi hedefimiz bunun niçin gerçekleştiğini anlamak.”

Bu tekrarlı FRB’lerin keşfinden önce, önde gelen hipotez, infilakların Samanyolu galaksisi içinden geldiği ve karadelik oluşturan bir süreç olan, iki nötron yıldızı arasındaki bir seferlik ve sarsıntılı çarpışmanın bir sonucu olduğuydu. Fakat şimdi bu durum elendi. Takım üyesi olan Kanada’daki McGill Üniversitesi’nden Shriharsh Tendulkar şöyle söylüyor: “Herhangi bir FRB’nin uzaklığını bilmeden önce, bunların kökenleri hakkında öne sürülen birkaç açıklama, bunların Samanyolu galaksimizin içinden veya yakınından geliyor olabileceğini söylüyordu. Şimdi, en azından bu FRB için, bu açıklamaları eledik.”

Yeni keşifteki bir diğer ipucu da, takımın inanılmaz derecede güçlü FRB’leri tespit etmeye ek olarak, hızlı radyo infilaklarının 100 ışık yılı içinden gelen, aynı bölgedeki daha zayıf radyo yayılımının devam eden ve sürekli bir kaynağını gözlemlemiş olmaları. Hollanda’daki BLBI ERIC Ortak Enstitüsü’nden takım üyesi Benito Marcote şöyle söylüyor: “İnfilakların ve sürekli kaynağın, muhtemelen ya aynı nesne olduğunu ya da birbiriyle bir şekilde fiziksel olarak birleşik olduğunu düşünüyoruz.”

Bu tekrarlı FRB’lerin kaynağı için en tepede bulunan adaylar, genç nötron yıldızları, yani bir yıldız çöktükten sonra oluşan ve döndükçe düzenli radyo atışları gönderen yoğun nesneler. Takım arasında önde gelen bir hipotez de, radyo infilaklarının yüksek oranda manyetik manyetarlar tarafından bile üretilebilecek olduğu; bunlar, bir süpernova patlamasından çıkan veya bunun sonucunda meydana gelen bir pulsar tarafından itilen maddeyle çevrelenmiş bir tür nötron yıldızı.

Fakat, galaksinin, içindeki süper büyük karadeliği çevreleyen bölgeden dışarı radyo yayımları fırlatması görüşü gibi diğer ihtimaller de bulunuyor. Ayrıca, bu uzak cüce galaksiden gelen tekrarlı FRB’lerin, daha önce tespit ettiğimiz tek seferlik olaylardan bir şekilde farklı olması ve tamamen farklı bir kaynağa sahip olabilmesi ihtimali de var. Chatterjee şöyle söylüyor: “Bu FRB’nin bulunduğu galaksiyi bulmak, ileriye doğru atılmış büyük bir adım, fakat bu şeylerin ne olduğunu tam olarak anlamadan önce hâlâ yapmamız gereken çok şey var. 'Semalar gibi değişmez’, diye bir ifade vardı. Fakat semalar çok hızlı değişiyor. Gökyüzü tam anlamıyla kaynıyor ve gerçekten anlamadığımız, inanılmaz derecede güçlü olan bu olaylarla dolup taşıyor.” Her hâlükârda, artık bu esrarengiz sinyalleri anlamak söz konusu olduğunda, en azından bir yerden başlayabileceğiz.

Kaynak: Nature / Astrophysical Journal Letters (5 Ocak 2017)

Benzer Konular

27 Haziran 2009 / ThinkerBeLL İletişim Bilimleri
6 Şubat 2008 / KisukE UraharA Taslak Konular
22 Mart 2012 / Misafir Soru-Cevap
2 Aralık 2015 / diana Soru-Cevap