Arama

Çocuk hakları sözleşmesini hangi devletler imzalamıştır?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 24 Aralık 2013 Gösterim: 29.969 Cevap: 4
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Ekim 2010       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
çocuk hakları sözleşmesini imzalayan devletler hangileri?
EN İYİ CEVABI SaKLI verdi
İki ülke dışında bütün devletler imzalamıştır.

Sponsorlu Bağlantılar
Bundan 20 yıl önce Birleşmiş Milletler, tüm çocukların eğitim, yeterli beslenme, barınma ve diğer temel ihtiyaçlara olan erişimini birer hak sayan, çocukların sömürüden ve zorunlu askeri hizmetten korunmasını garanti altına alan bir sözleşme hazırladı. Bugün bu anlaşmaya imza atmayan iki ülke var, Somali ve Amerika. Amerika’da bazı kesimler, sözleşmenin anne babaların haklarını kısıtlayacağını ve hükümetin aile içi ilişkilere karışmasına izin vereceğini savunuyor. Bu da Amerika’nın Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni kabul etmesini engelliyor.


Ekstra Bilgiler:

Alıntı
Enes adlı kullanıcıdan alıntı

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Tarafından 20 Kasım 1989 tarihinde benimsenen sözleşme 2 Eylül 1990 tarihinde de yürürlüğe girmiştir. Türkiye de dahil olmak üzere yaklaşık 142 ülke sözleşmeyi imzalamış ya da onay ve katılma yoluyla taraf devlet durumuna gelmiştir. Türkiye, Çocuk Hakları Sözleşmesi'ni 2 Ekim 1995'te uygulamaya başlamıştır. Sözleşmeyle çocuk haklarının korunması amaçlanmış ve taraf devletlerin sözleşme maddelerine kesinlikle uymaları gerektiği hükme bağlanmıştı

Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

1959 yılında Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen Çocuk Hakları Evrensel Bildirgesi ile çocukların sahip olduğu haklar uluslar arası olarak bilinmeye başlamıştır. Ve bu haklar 1989 yılında kabul edilen Çocuk Hakları Sözleşmesi ile uluslararası koruma altına almıştır. Bu sözleşme 130 ülke tarafından kabul edilmiştir. Türkiye bu sözleşmeyi 1990 yılında kabul etmiştir.

Alıntı
ölmez fenerli adlı kullanıcıdan alıntı

Çocuk Hakları ve Çocuk Hakları Sözleşmesi


İlk kez Birleşmiş Milletler’in 1959’da yayımladığı Uluslar arası Çocuk Hakları Bildirgesi ile uluslar arası düzeyde gündeme gelen çocuk hakları, 1979’un Dünya Çocuk Yılı ilan edilmesiyle hemen her ülkede sıcak bir tartışma konusu yarattı. Dünyamızda hala milyonlarca çocuk eğitim olanaklarından yararlanamıyor, ağır çalışma koşullarında sömürülüyor, aile içinde hırpalanıyor, çeşitli hastalıklardan küçük yaşta yaşamını yitiriyor ya da savaşlarda ölüyor. Birleşmiş Milletler’in 20 Kasım 1989’da oybirliğiyle kabul ettiği Uluslararası Çocuk Hakları Anlaşması 18 yaşından küçük herkesin sahip olduğu hakları ve devletlerin çocuklara karşı yerine getirmesi gereken görevleri saptadı.

Çocuk Hakları Sözleşmesi, Birleşmiş Milletler Genel Asamblesi tarafından 20 Kasım 1989 tarihinde kabul edilerek 2 Eylül 1990 tarihinde de yürürlüğe konulmuştur. Kongre hem sivil hem de politik alanda ekonomik, sosyal ve kültürel haklar açısından Uluslararası İnsan Hakları’nın uygulamalı tek çalışmasıdır. Anlaşmaya göre devletler bu haklara saygı göstereceklerini imza koyarak kabul etmektedirler. Çocuk Hakları Söz[eşmesi halen var olan en geniş uluslararası kabul görmüş ve katılımlı sözleşmedir Devletlerin büyük çoğunluğunun bu sözleşmenin prensiplerine katılmış olduğu görülmektedir.

Temel iki kavramın altının çizilmesi gerektiği özellikle çocuk hakları sözleşmesinden sonra ortaya çıkmıştır.

1 -Çocuğun birey olarak var olduğu ve haklarının bulunduğu,

2- Çocuğun yararları ilkesinin temel ilke olarak değerlendirilmesi gerekliliği,

Uluslararası bildirgeler incelendiğinde çocuk istismarı ve ihmali olayına yer veren hukuki bağlayıcılığa sahip bir belgenin 1989 tarihine kadar varolmadığı görülmektedir. Çocuklar. çocuk hakları ve çocuk refah, 1945 yılında kurulduğundan bu yana Birleşmiş Milletlerin merkezi ilgi odaklarından birini oluşturmuştur.

Genel Kurul un gerçekleştirdiği ilk çalışmalardan biri bugün çocuklara yönelik uluslararası, yardım çalışmalarının temel direği durumunda olan Birleşmiş Milletler Çocuklar Yardım Fonunun (UNICEF) kurulması olmuştur. Genel Kurul tarafından 1948 yılında kabul edilen insan Hakları Evrensel Bildirgesi, çocukların özel olarak özen ve bakıma kavuşturmaları gerektiğini kabul etmiştir. 0 dönemden sonra Birleşmiş Milletler çocuk haklarına yönelik olarak 1959 yılında Çocuk Hakları Bildirisini kabul etmiştir. Bu bildiride yer verilen çocuk haklarına uluslararası yasa gücünü kazandıran ilke metin ise Çocuk Haklarına dair sözleşmedir. Bu sözleşme 20 Kasım 1989 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda oybirliği ile kabul edilmiştir. Türkiye Cumhuriyetinde zamanın Cumhurbaşkanınca 14 Eylül 1990’da imzalanan Çocuk Hakları Sözleşmesi Aralık 1994 de Meclisten geçirilerek yürürlüğe girmiştir.

Çocuk haklarını yasal ve manevi haklar olarak iki grupta incelemekte fayda vardır Yasal bir hak, ülkesinin yasası tarafından verilen ve uygulanan bir hak ve yetkidir. Manevi hak ise. doğrulanabilir bir yetkiyi tanımlamaktadır. Yasal bir hakkın hukukun adli mekanizmasıyla uygulanabilir olması zorunludur, oysa manevi bir hak her zaman uygulanamaz. Ancak manevi hakların, yasal hakların oluşumunda bir etken olabileceği unutulmamalıdır.



Çocuk Haklarını şu alt başlıklarda incelemek mümkündür:



1- Refah Hakları:Bu haklar bütün çocukların beslenme. tıbbi hizmet ve barınma ve eğitim gereksinimlerini Sağlar.

2 Korumacı Haklar:Çocukları yetersiz ilgiden. ev içindeki ihmal, fiziksel ya da duygusal istismardan ya da başka herhangi bir tehlikeden koruyacak haklarla ilgilidir. Korumacı hakların, çocukları yetişkinlere bağımlı kıldığın, ve özerkliklerini yok ettiği için e!eştiren kimi çocuk hakları savunucuları, korumacı hakların tanımlanması ve uygulanmasında çok hassas olmak gerektiğini ileri sürmektedirler.

3-Yetişkin Hakları:Aynı anda yetişkinlerin tek başlarına sahip oldukları haklara. çocukların da sahip olmalar, gerektiğini söylemektedir. Bu istek yaşın, ayrıcalık vermek ya da yadsımak için aaafi ve akıl dışı bir denektaşı olduğu görüşüne dayanmaktadır. Bu yetişkin haklarını genç insanlara tanımak, onların bu önemli alanlardaki özerkliklerini ve bağımsızlıklarını arttıracaktır.

4-Ana-Baba/ara karşı Haklar:Çocukların reşitlik yaşına ulaşmadan önce, ana-babaları karşısında daha fazla bağımsızlık sahibi olmaları gerektiğini ifade eder. Yetişkin hakları gibi bu hakların amacı da çocukları korumak değil. kişisel özelliklerini artırmaktır.

Çocuk hakları konusunda korumacı ve özgürleştirici eğilimler olmak üzere iki temel yaklaşımın olduğu görülmektedir. Ancak, çocukların korunması ve çocuk haklarını n korunması zorunlu olarak birbirlerine karşıt değil! birbirlerini tamamlayıcı hedefler olarak değerlendirilmelidir. Korumacı yasalar. özgürleştiricilerin çocuklara genişletmeyi istedikleri yetişkinlerin haklarının yerine geçmemeli, onlara destek olmalıdır.

Türkiye’de çocuk hukuku ile ilgili gelişmelerin başlangıcı 19yüzyıldır. Bu alandaki önemli gelişmeler gerçek anlamda Cumhuriyet döneminde gerçekleşmiştir. Diğer hukuk sistemlerinin aksine Türk Hukuk Sisteminde çocukların korunmasına ait kurallar, esasları bakımından, doğrudan doğuya kanunlarla da desteklenmiştir. Bu kanunun model alındığı İsviçre kanunlarında da ayrı şekilde gözükmektedir.

Modern hukuk sistemlerinde çocukların korunması, çocuğunda bir şahsiyet yani insan olarak sevgiye ve şefkate layık olması ve birlik yani çocuğun, toplumun, milletin. devletin bir parçasını oluşturması ve kamu yararına korunması fikrine dayanır.

Memleketimizde ise uzun yıllar sosyal yardım ve bunun içinde çocuğun korunması dini kurumlar tarafından gerçekleştirilmiştir. Osmanlı Devletinde bu sosyal kurumlar, ‘Vakıflar’ tarafından oluşturulmuştur.

Türkiye’de çocuğa önem vermek, onu ve haklarını korumaya yönelik kurumların kurulmaya başlanması 19.yüzyıla rastlar. Mithat Paşa, Tuna Eyaleti Valisi iken Çocuk ıslahhanelerine ait bir tüzük düzenlemiş ve aynı tüzük uygulanmak üzere Dahiliye Nezaretince 1868 yılında bütün valiliklere tamim edilmiştir. Sokaklarda dilenen çocuklarla, sakat erkek ve kadınların dilenmekten kurtarılmaları için Darülacezeler kurulması 1890 yılında Halil Rıfat paşanın sadrazamlığı zamanında düşünülmüş ve gerçekleşmesini II. Abdülhamit emretmiştir. Yine 1894 yılında çıkarılan “dilenciliğin mealine dair tüzük” o zamanlar için bu sahada küçümsenmeyecek önlemleri içermektedir. (3) Cumhuriyetle birlikte, Türk Medeni Kanunuyla çocukların haklarına ilişkin hükümler düzenlenmiş ve daha sonraları ise çıkarılan özel kanunlarla, medeni kanundaki haklar tamamlanmaya çalışılmıştır. ülkemizde. çocuğun ve haklarının korunmasıyla ilgili olarak çıkarılan ilk özel kanun 5387 nolu, Korunmaya Muhtaç Çocuklar Hakkında Kanun olup, 23 Mayıs 1949’da çıkarılmıştır. Daha sonra 1979 yılında ‘Çocuk Mahkemelerinin Kuruluşu, Görev ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun”un kabulü ile çocuk yargılamasına özel bir statü kazandırılmıştır. Ancak yasa 1 Haziran 1982 de yürürlüğe girebilmiş ve yasada öngörülen çocuk mahkemeler ise 1988 yılında kurulabilmiştir. 27 Mayıs 1983 tarihinde ise “Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu” yürürlüğe girmiş böylelikle de korunmaya muhtaç çocuklar hakkında kanun yürürlükten kaldırılmıştır. 1986 yılında ise çıraklık ve mesleki eğitim kanunu çıkarılmıştır. Son olarak, çocukların korunmasıyla ilgili olarak çıkarılan önemli yasalardan birisi de özel eğitime muhtaç çocuklar kanunu”dur.

Polonya otoriteleri, Uluslararası Çocuk Yılı (1979) öncesinde, bir Çocuk Hakları Sözleşmesi hazırlanması için öneride bulunurken, çocuk haklarının tutarlı ve bağlayıcı yasalar bütününe dayanması gerekçesini öne sürmüşlerdir. Yapılan çalışmalar sonucunda hazırlanan sözleşme metni, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından, 20 Kasım 1989 tarihinde kabul edildikten sonra, 26 Ocak 1990 tarihinde imzaya açılmıştır. Sözleşme, daha imzaya açılışının ilk gününde 61 devlet tarafından imzalandı. Sözleşme, 2 Eylül 1990 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Türkiye ise, 30 Eylül 1990 tarihinde imzaladığı sözleşmeyi, Ocak 1995 yılında onaylamıştır.



Sözleşmenin Yapısı

Sözleşme bir başlangıçla, üç bölümden oluşmaktadır. Başlangıç bölümünde, sözleşmenin ele aldığı soruna ilişkin temel ilkeler tespit edilmiştir. Birinci bölüm, usulüne uygun olarak sözleşmeyi onaylayan devletlerin üçüncü bölümlerde ise, sözleşmeye uyulmasının nasıl sağlanıp, denetleneceğini tanımlayan ve hangi koşullar altında yürürlüğe gireceğini belirleyen uygulama maddeleri bulunmaktadır.

Sözleşmenin başlangıç’ kısmı ele alındığında, sözleşmenin dayandığı esaslar şu şekilde tespit edilmektedir:

*Dünyada özgürlük, barış ve adaletin temeli olan, bütün insanların doğuştan insan haysiyetine sahip olmaları ile eşitliğin ve hakların devredilmez niteliği.

*insan Hakları Evrensel Beyannamesi ile Uluslararası İnsan Hakları Sözleşmesinin herkesin hak ve özgürlüklerden, özellikle ırk, renk, cinsiyet, dil ve din, siyasi ya da öteki inançlarla. toplumsal ya da ulusal kökenler, zenginlik veya doğuştan ya da başka bir durumdan kaynaklanan ayrımlar dahil hiç bir ayrım gözetmeksizin yararlanacağına” dair temel ilkesi.

*İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin bütün çocukların özel bakım ve yardıma hakkı olduğuna” dair ilkesi. *Çocukların büyümeleri ve esenlikleri için doğal ortam olan ailenin, toplum içindeki işlerini tam olarak yerine getire-bilmesi için gerekli yardım ve koruma görmesinin zorunlu olduğu gerçeği.

*Çocuğun kişiliğinin uyumlu bir biçimde gelişmesi için bir aile ortamında, mutluluk, sevgi ve anlayış havası içinde büyümesi ihtiyacı.

*Çocuğun toplum içinde kişiliğine özgü bir yaşam süre-bilmesi için hazırlanması, barış, saygınlık, hoşgörü, özgürlük, eşitlik ve dayanışma düşüncesi içinde yetiştirilmesi düşüncesi.

Çocuğa özel bir koruma sağlanması gereksinimini belirten, 1959 tarihinde kabul edilmiş olan çocuk hakları beyannamesi ile diğer uluslararası belgelerde yer alan ilkeler.

Sözleşme, çocuklara yönelik tutum ve davranışlara ilişkin evrensel standartları derleyip, tek bir hukuki metinde toplayan ve bağlayıcı olan ilk belge olma özelliğini taşımaktadır. Yaşam , sağlık ve eğitim alanlarında gözetilecek standartları belirlemenin yanı sıra bu sözleşme, evde ya da iş yerinde, savaş sırasında ya da iç çatışma dönemlerinde, fiziksel ve cinsel nitelikte olanlarda dahil olmak üzere, şiddet ve istismara karşı çocuklara açık bir koruma getirmeyi amaçlanmaktadır.



Sözleşmenin Çocuklara Tanıdığı Haklar

Genel olarak insan hakları ile bağlantılı bütün haklar çocuklara tanınmıştır.

Bu haklar;

1) Hangi yaşta olursa olsun bütün insan varlıklarına tanınan hakları, işkenceye karşı koruma, bir isim ve tabiiyet edinme vb. hakları teyit eder ve bunları yansıtır.

2) Çocuklara ilişkin olarak, genel anlamda bütün insanlara uygulanabilecek standartların yükselmesine yönelmiştir. Örneğin; özel çalışma koşullarının sağlanması gibi

3) Yalnızca çocuklarla veya onlarla ilgili konuları, örneğin, evlat edinme, ilkokul eğitimi, ana-babalarla ilişkileri ele alır.

ikinci bölüm, sözleşmenin etkili bir şekilde uygulanmasına ilişkin hükümler içermektedir. Sözleşme, çocukların yaşam ve gelişimleri açısından gerekli temel koşullar üzerinde varılan bir uzlaşmayı yansıtmaktadır.



Çocuk Haklarına Dair Sözleşme ve Türkiye

Türkiye, sözleşmeyi 14 Eylül 1990 tarihinde imzalamıştır. İmza sürecinde de Sözleşmenin çekince sürülmesine izin verilen bazı maddelerine çekince koymuştur. Türkiye sözleşmeyi imzası sırasındaki çekince bildiriminde, sözleşmenin 17, 29 ve 30. maddelerini T.C. Anayasası ve 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşmasının ifade ve ruhuna uygun olarak yorumlayıp, uygulama hakkını saklı tuttuğunu ifade etmiştir. Çekince sürülen bu maddelerde, etnik azınlık” ve ‘yerli halk’ dan olan çocukların konuşma dillerini, televizyon ve radyo gibi kitle iletişimi araçları ile okullarda kullanmaları öngörülmüştür. (5,1)

Türkiye bakımından azınlık” sıfatı, sadece, uluslararası antlaşmalarla, kendilerine bu nitelik tanınan topluluklara aittir. Türkiye azınlık olarak sadece, Rum, Ermeni, Musevi ve Bulgar azınlıkları tanımakta, bunların dışında milli azınlık tanımamaktadır. 24.7.1923 Lozan Antlaşması ile 18 Ekim 1925 Türkiye -Bulgaristan Dostluk Antlaşması dışında hiç bir uluslararası belge Türkiye’yi, ülkesinde herhangi bir “milli azınlık”ın varlığını tanımak ve onlara şu veya bu hakları vermek yükümünü getirmemektedir. Bu nedenle Türkiye, Sözleşmenin azınlık grubu”, “yerli ahali” ifadesini taşıyan 17., 29 ve 30.maddelerine çekince koyarak belgeyi imzalamış ve Ocak 1995’de de T.B.M.M. de onaylanmıştır. Onay sırasında, imza edilirken konulmuş olan çekinceler korunmuştur. (5,6,1,8)

Bundan sonraki dönemde Türkiye sözleşmenin hükümleri ışığında iç hukuk normlarını gözden geçirerek, sözleşmeyle çelişen hükümleri saptayarak gerekli değişiklikleri yapmak durumunda ve yükümlülüğündedir.

Ülkemizde ise çocuklar bakımından en büyük problem onları halen bir birey olarak algılanmamaları, dolayısıyla bir insan olarak önemsenmemeleri ve dikkate alınmamalarıdır. Her ne kadar herkes çocukların geleceğimiz”olduğu düşüncesinde anlaşmaktaysa da, öyle anlaşılıyor ki çocukların bugünleri düzenleme bakımından hem de toplumsal gelenekler ve inanışlar bakımından çocuklar, toplumun Özgür ve eşit bileşenleri değildir. Çocukların hakları değil yetişkinlerce belirlenen aaaaleri vardır. Yapılanlar hep bugünler için değil büyüklerinin uygun gördüğü yarınları için yapılmaktadır. Birey olma önemli olmayıp devlet, milletle aile için var olmaları önemlidir. Kendileri için her konuda yetersiz ve zayıf oldukları öngörüsü geçerlidir. Bu nedenle, her konuda büyüklerin koruma ve gözetimlerine gereksinimleri vardır. Kendileri için alınması gerekli kararları da bu nedenle büyükleri alır. Zaten çocukluk dönemi geçici bir dönem olarak algılanmakta, asıl yaşamın ilerde yetişkinlikte başlayacağı görüşü kabul edilmektedir.

Yukarıdaki düşünüş ve tutumlar yüzünden çocuklar, toplumsal yaşama eşit haklı ve Özgür bireyler olarak katılamamakta, kendi potansiyellerini geliştirecek ve yaşayacak şekilde bir yaşam sürememekte ve bu durum her türlü istismarın ve ihmalin zeminini oluşturmaktadır. Bu nedenle öncelikle, çocuğa bakış açısının değişmesi, onun öncelikle bir insan ve birey olduğunun kavranması ve toplumsal yaşama katılımı sağlanmalıdır. Bu nedenle hukuki düzenlemelerin, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesiyle uyumlulaştırılacak şekilde yeniden biçimlendirilmesi acil bir gereksinim olarak gözükmektedir

Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

Çocuk Hakları
Doublekeyf.com - Çocuk Hakları
İnsan doğduğu zaman bedeni,ruhu ve haklarıyla doğar.Bu üç özellik insanı var kılar.Beden insanın var olduğunun en büyük kanıtıdır.Ruh bedeni canlı kılar ve insanın düşünme yeteneğini ortaya çıkarır ve böylece insanı diğer canlılardan ayırır.Hak ise insanı korur insanı kişisel kılar ve insanın rahat,düzenli yaşamasını sağlar.
Haksız insan olmaz her insanın hakkı vardır.Bu haklar insanda doğuştan beri vardır ve insanın haklarını elinden,başka bir insan, mevkisi ne olursa olsun alamaz.İnsan yalnız bu haklarla yaşar hakların olmadığı bir toplumda yaşam olmaz daha doğrusu yaşam kalmaz.Çünkü herkes herkesin en önemli olan yaşama hakkını ihlal edebilir.Yaşama hakkı ihlal edilen insan zaten yaşamıyor demektir.
İnsanın yaşaması için sadece yaşama hakkının değil diğer haklarının da ihlal edilmiyor olması gerekir.Örneğin bir insanın düşünce özgürlüğü düşündüğünü serbestçe söyleme özgürlüğü elinden alınmışsa o kişi sesini duyuramaz.Var olduğu anlaşılmaz.Zaten insanın kişisel haklarını özgürce kullanabilmesi hem o toplumu çağdaşlaştırır hem de özgür bir toplumun büyümesini sağlar.İnsanın haklarını koruyan bir takım kurallar vardır.Bu kuralların tümüne hukuk denir.Hukuk,hak ve özgürlüklerimizi koruyan kuralları koyan bir alandır.Hukuk hak ihlalini en aza indirmek için yapılan en kapsamlı kurallar topluluğudur.
Hak ihlalinin olmadığı bir toplum çağdaş bir toplumdur.Dünya çağdaş toplumlar üzerinde durmaktadır.Her millette bunu bilmekte ve çağdaşlaşmak için çabalamaktadır.Bunun en büyük örneği de insanların insan haklarını ortaya çıkarmak için 1215 yılında İngiltere de Magna Carta Libertatum’u ilan etmeleri ve böylece Dünya toplumlarını bir adım ileri ***ürmeleridir.İnsan hakları ortaktır ancak insan haklarında insanın konumundan kaynaklanan hak farklılıkları da vardır.Yani bir yetişkin ile bir çocuğun yapabildiği şeyler aynı değildir.Dolayısıyla bir yetişkin ile bir çocuğunda hakları aynı değildir.
18 yaşını doldurmamış insanlar çocuk sayılırken 18 yaşını doldurmuş veya 18 yaşını geçmiş kişiler yetişkin sayılır.Yetişkin hakkıyla çocuk hakkının farklı olduğuna dair en kolay örnek bir yetişkinin imzası geçerli sayılırken bir çocuğun imzası geçerli sayılmaz.
Bir yetişkinin en büyük özelliği arkasında bir destek bulunmadan kendi haklarını koruyabilmesi ve kendi ayakları üstünde durabilmesidir.Ancak çocuk tek başına haklarını koruyamaz ve çocuk, haklarını korumayı büyüdükçe öğrenir.
Çocuklar haklarını koruyamadıkları için toplumlardaki en güvencesiz kısmı oluştururlar.Hele çocuklar bazı insan haklarını ihlal eden ülkelerde daha da çok ezilmektedir.Bu ülkelerde çocukların hiçbir korunması yoktur.Hatta bazı çocuklar çok büyük şiddete maruz kalmakta,erken yaşta işe başlatılmakta ve eğitimden mahrum edilmektedir.Yani çocukların bütün toplumların gelecekleri olduğu unutulup hakları çiğnenmektedir.Oysa İleride bu toplumları yönetecek olan çocukların iyi bir eğitim görmeleri,başarılı olmaları,iyi bakılmaları gerekmektedir.Bunun için çocuk hakları belirlenmiş uluslar arası hale gelmiş ve işleve girmiştir.
Çocuk hakları ilk 1924 yılında Cenevre Çocuk Hakları Bildirgesi ile ortaya çıkmış ve 1959 yılında Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen Çocuk Hakları Bildirgesi ile çocukların sahip olduğu haklar uluslar arası olarak bilinmeye başlamıştı.Ve bu haklar 1989 yılında kabul edilen Çocuk Hakları Sözleşmesi ile uluslar arası koruma altına alınmıştır.Bu sözleşme 130 ülke tarafından kabul edilmiştir.Türkiye bu sözleşmeyi 1990 yılında kabul etmiştir.Bu sözleşmenin ülkemizdeki ilk 5 maddesinin özetlenmiş hali şunlardır.
Madde 1:Bu sözleşmeye göre on sekiz yaşına kadar her insan çocuk sayılır.
Madde 2:Sözleşmeyi kabul eden devletler,bu sözleşmede yazılı olan hakları,ülkelerinde bulunan her çocuğa hiçbir nedenle ayrım gözetmeksizin sağlamakla yükümlüdürler.
Madde 3:
a-çocuklarla ilgili bütün özel ve kamusal iş ve hizmetlerde temel düşünce çocuğun yararıdır.
b-Taraf devletler,çocuğun ana babasının ya da kendisinden hukuken sorumlu olan diğer kişilerin hak ve ödevlerini de göz önünde tutarak, çocuğun esenliği için gerekli bakım ve korumayı sağlamayı üstlenirler;bu amaçla tüm uygun yasal ve yönetsel önlemleri alırlar.
c-Taraf devletler, çocukların bakımından yada korunmasından sorumlu kurumların,yetkili makamlarca konulan ölçütlere uygun olmasını sağlamakla yükümlüdürler.
Madde 4:Taraf devletler,bu sözleşmede tanınan hakların uygulanması için gereken bütün yasal ve yönetsel önlemleri alınırlar.
Ekonomik,sosyal ve kültürel haklar için eldeki kaynaklar olabilince geniş tutulmalı,gerekirse uluslar arası iş birliği yapılmalıdır.
Madde 5:Taraf devletler,çocuğa yol gösterme ve onu yönlendirme konusunda ana babanın,diğer akrabaların veya çocuktan hukuken sorumlu diğer kişilerin sorumluluklarına,hak ve ödevlerine saygı gösterirler.
Çocuk hakları sözleşmesi çocukların korunması içindir.Bu sözleşmeyi imzalayan devletler aileler,çocukları korumakla yükümlüdürler.Bu devletler bir çocuğu, annesi veya babasının dili ,dini,ırkı,rengi ne olursa olsun korumak zorundadır.
Dünyada ülkelerin kendine ait veya uluslar arası çocuk koruma örgütleri vardır.Ancak Dünya çapındaki en büyük en köklü kuruluş UNICEF tir.UNICEF sadece ülkede değil tüm Dünyada aktif ve işlemektedir.UNICEF,öksüz çocuklara,zor koşullarda yetişen çocuklara, eğitim göremeyen,sağlıksız şartlarda yaşayan çocuklara,afetler geçirmiş çocuklara parasal ve psikolojik yönden de destek sağlar.UNICEF kötü durumdaki çocuklara parasal destek yapmak için kartpostal ve benzeri şeyler bastırır.Çıkan geliri de Dünya çocuklarına bağışlar.UNICEF’in yardımları ülkemizde oldukça sık görülmektedir.UNICEF 1951 yılından beri ülkemizde büyük çalışmalara el atmıştır.Bir çok aileyi çocuk eğitme konusunda eğitmiş ve birçok el kitabı basmıştır.UNICEF çocuk haklarını ve çocuk kaygılarını dile getirmek için illerde delegeler ve çocuk hakları kitapları çıkarmıştır.UNICEF ülkemizde birçok çocuğun öğrenimini tamamlaması için öğrenim merkezleri kurmuştur.Bunun dışında UNICEF bulaşıcı hastalıkları engellemek için büyük adımlar atmış ve acil durumlar için psikososyal yönden eğitim vermiştir.Böylece Türkiye’yi afetlere hazırlıklı olma ve harekete geçmede Dünyada ön sıralara geçmesini sağlamıştır.UNICEF ülkemizde büyük sorun olan sokak çocuklarının çoğunu yetiştirmiş ve o çocukların yaşamalarını sağlamıştır.
UNICEF projeleri Türkiye de çocukların doğumlarından başlayıp yetişkinlik boyunca onların beslenme ve korunmalarını sağlayıp geliştirmeyi amaçlamaktadır.UNICEF‘in bastığı kitaplar bu konulara yöneliktir ve UNICEF‘in bazı projelerini içerir.
UNICEF,çocukların hayatını düzenlemek ve birçok çocuğu yetiştirmek için yaşam kurtarma ve yaşam koşullarını geliştirme amaçlı toplantılar veya projeler yapar.Bu projelere aileler ve gönüllü kişiler katılır.UNICEF Türkiye milli komitesine yapılan bağışlar genelde vergi indirimini kapsamaktadır.Ancak isteyen gönüllüler,UNICEF in hazırladığı ^^Bağış kataloğu^^ adlı, çocukları korumaya yönelik olan projeleri ve bu projelerin bütçesini içeren bu kataloktan bakarak projelere yardım edebilir ve proje kapsamındaki bütçeye bağış yapabilirler.Bunun dışında gönüllüler bağış yapmak için bir çocuk veya bir anneyi de seçebilirler.
UNICEF‘in ülkemizde gerçekleştirdiği en büyük proje 1999 yılında Marmara depremi sırasında çocuklarda oluşan psikososyal travmaya müdahaledir.
Depremzede çocuklarda,uykusuzluk ve depresyon gibi birçok psikososyal bozukluk olduğu saptanmıştır.UNICEF bu çocukların psikolojik bozukluklarını düzeltmek için rehber öğretmenler ve öğretmenlerin yanı sıra anne ve babalara da eğitim vererek çocukların bu travmaları yaşamamaları sağlanmıştır.Bu proje 2001’den 2005 yılına kadar sürmekte ve 9 ilde 300 rehber öğretmene 10.000 öğretmene 20.000 anne-babaya 50.000 ulaşmıştır.
UNICEF çocukların en önemli varlıklarından biri haklarını da korur.UNICEF‘in en büyük özelliğinden biride çocuk haklarını korumasıdır.Bunun için UNICEF her yıl kasım ayında çocuk haklarını konuşmak,düzenlemek ve çocukların en iyi koşullarda yetişmeleri için bir forum düzenler.Ülkemizde bu foruma 81 ilden gelen çocuk delegeler katılmaktadır.Ve bu forumda tartışılacak konuların en küçük ayrıntısına dahi girilir ve çocukları korumaya yönelik projeler bu forumlarda yapılır.Örneğin geçen yıl tartışma konusu olarak çocukların ailede,eğitimde,sağlıkta ve adalette katılım haklarını seçmişlerdir.Bu forumun sonunda ise çocuklar önce Cumhur- başkanına sonrada diğer üst düzey yöneticilere sunmak üzere bir eylem hazırladılar.UNICEF,çocuk forumunun eylem planlarının basımını ve dağıtımını yapar ve çocuk forumuna gelen çocukların sayısını arttırmak için konaklama ve seyahatlerin güvenli ve daha konforlu hale getirmek için uğraşır.
Ülkemizde de UNICEF gibi bir çok çocuk haklarını korumaya yönelik kuruluş vardır.Bunlardan bazıları ve işlevleri şunlardır.
SOKAK ÇOCUKLARI GÖNÜLLÜLERİ DERNEĞİ:Bu dernek ülkemizdeki sokak çocuklarını toplayan onlara yemek ve sıcak barınak sağlayan bir dernektir.Bu dernek ülkemizdeki gönüllülerin yardımları ve bağışları sayesinde meydana gelir.Ancak günümüzde gönüllüler oldukça azalmıştır.
ÇAĞDAŞ EGİTİM VAKFI:Bu vakıfta gönüllülerin bağışlarıyla olup kötü şartlarda yetişen veya maddi durumu kötü olduğu için eğitim göremeyen çocukların okumalarını sağlar.
UMUT VAKFI:Bu vakıf daha kapsamlı bir çocuk koruma vakfıdır.Bu vakıf bölüm bölüm değildir.
KİMSESİZ ÇOCUKLAR VAKFI:Bu vakıf annesi babası olmayan çocukları korur ve büyütür.Çocukları olmayan veya çocuk isteyen aileler buradan çocuk isterler vakıf o kişileri denetler inceler durumu iyiyse çocuğa iyi anne babalık yapabiliyorlarsa o kişilere çocuk verilir.Bu çocuklar o kişilerin nüfusuna kaydedilir.
TÜRKİYE EĞİTİM GÖNÜLLÜLERİ VAKFI:Bu vakıf çocukların eğitimi hakkındaki en büyük vakıf.Ülkemizde aynı işlevi gören vakıflardan fazla miktarda bulunmaktadır.Bunların kimisi reklam amaçlıda olabilir.Ancak bu vakıf tüm Türkiye de en büyük seferberliklerden biridir.Bu vakıf ülkemizdeki en gelirli en düzgün vakıflardan biridir.Bir çok ünlü sanatçımızda bu vakfa bağışlar yapmaktadır.Bu vakıf okulu bulunmayan mahallelere okullar yaptırabilen ve çok büyük bir eğitim seferberliği yapan vakıftır.
TÜRKİYE ÇOCUKLARA YENİDEN ÖZGÜRLÜK VAKFI:Bu vakıfta ülkemizdeki yalnız bir konulu değil bir çok konuda ülkemizdeki çocukları korumayı yönelik bir vakıftır.Bu vakıf genelde çocuk haklarının savunmasına yönelik bir kuruluştur.
Bu kurumların hepsi çocuk haklarını korumaya,çocuk hakkındaki kanunları güçlendirmeye,çocuklara eğitim vermeye kimsesiz çocukları yetiştirmeye,zor koşullardaki çocuklara yardım etmeye yöneliktir.Kısacası çocuk haklarını korumaya yöneliktir.Ve çocuk haklarını korurken bunu medyaya bildirerek tüm ülkeyi saran bir seferberlik başlatırlar.Bunun dışında çocukların bu konudaki görüşlerini alırlar ve çocuklar hakkında araştırmalar yaparlar sonunda da çocukların nasıl mutlu olabileceği çocukların mutlu olması için ne gibi projeler yapılması gerektiğini bulurlar.( kurumların bu işlevleri ^^Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi’nde^^ madde 12’de yazar).Bu kurumlar tüm Avrupa da imzalanmış olan ^^Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesine^^ göre kurumlarını kurup davranırlar.Bu sözleşme kabul edilen çocuk haklarının nasıl uygulanacağına dair bilgiler içerir.Ve bu sözleşme Türkiye tarafından 1999 yılında imzalanmıştır ve boşanma, ayrılma, çocuğun velayeti, çocuğa ulaşma konusunda anne ve babaya ait haklar ve hukuki karar yoluyla anne ve babayla yakın ilişkinin kurulması ile ilgili durumlarda uygulanacaktır.
Ülkemizde ve diğer ülkelerin çoğunda çocuklar için mahkemeler vardır.Bu mahkemelerin diğer mahkemelerden farklı olmasının nedeni 18 yaşına gelmemiş birinin haklarının farklı olması buna bağıntılı olarakta cezalarının farklı olmasıdır.Çocuklar yetişkinlere göre daha hafif ceza alırlar.Çünkü çocuklar,çocuk haklarına göre yetişkin olmadan önce bilinçsiz sayılırlar.Öyle ki imzaları geçersizdir.Çocuk mahkemeleri olduğu gibi çocuk hapishaneleri de vardır.Çünkü çocuk kendi başına bütün ihtiyaçlarını karşılayamaz.Çocuk hapishanelerin de çocuğun bütün ihtiyaçları karşılanır.Ama ülkemizde çocuk hapishaneleri ve çocuk mahkemeleri yok denilecek kadar az veya yetersizdir.Ülkemizdeki suç işleyen çocuklar yetişkinlerin yargılandığı mahkemelerde yargılanıyor ve çocuk hakları hiçe sayılarak yetişkinlerin cezaları veriliyor.Buda çocukların ezilmesine ve ileride Dünyanın geleceği olan çocukların Dünyayı kötü yönetmelerine neden oluyor.Ülkemizde çocuk haklarının böyle hiçe sayılmasında yolsuzluklarında büyük payı oluyor.Örneğin,pastaneden baklava çalan çocuk yıllarca yetişkin hapishanesinde kalırken bankalarda milyarlarca para yürüten kişiler hemen hapishaneden çıkıyorlar.Eğer bu tür hak ihlalleri olmazsa çocuk haklarını korumak evrensel (Dünya çapında herkesce kabul edilmiş.) olduğu için tüm Dünya ülkeleri bu konuda bir araya toplanırlar.Aslında çocuk haklarının Dünya barışında da büyük önemi vardır. Böylece Dünyanın geleceği olan çocuklar mutlu büyürler ileride de Dünyayı başarıyla yönetirler,yeni keşifler yaparlar ve geçmişte olan bütün huzur arayışları sağlanmış olur.
Yani aslında bütün huzur ve çağdaşlık yolları çocuk haklarını korumaktan geçer.


SaKLI - avatarı
SaKLI
VIP VIP Üye
3 Ekim 2012       Mesaj #2
SaKLI - avatarı
VIP VIP Üye
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
İki ülke dışında bütün devletler imzalamıştır.

Sponsorlu Bağlantılar
Bundan 20 yıl önce Birleşmiş Milletler, tüm çocukların eğitim, yeterli beslenme, barınma ve diğer temel ihtiyaçlara olan erişimini birer hak sayan, çocukların sömürüden ve zorunlu askeri hizmetten korunmasını garanti altına alan bir sözleşme hazırladı. Bugün bu anlaşmaya imza atmayan iki ülke var, Somali ve Amerika. Amerika’da bazı kesimler, sözleşmenin anne babaların haklarını kısıtlayacağını ve hükümetin aile içi ilişkilere karışmasına izin vereceğini savunuyor. Bu da Amerika’nın Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni kabul etmesini engelliyor.


Ekstra Bilgiler:

Alıntı
Enes adlı kullanıcıdan alıntı

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Tarafından 20 Kasım 1989 tarihinde benimsenen sözleşme 2 Eylül 1990 tarihinde de yürürlüğe girmiştir. Türkiye de dahil olmak üzere yaklaşık 142 ülke sözleşmeyi imzalamış ya da onay ve katılma yoluyla taraf devlet durumuna gelmiştir. Türkiye, Çocuk Hakları Sözleşmesi'ni 2 Ekim 1995'te uygulamaya başlamıştır. Sözleşmeyle çocuk haklarının korunması amaçlanmış ve taraf devletlerin sözleşme maddelerine kesinlikle uymaları gerektiği hükme bağlanmıştı

Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

1959 yılında Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen Çocuk Hakları Evrensel Bildirgesi ile çocukların sahip olduğu haklar uluslar arası olarak bilinmeye başlamıştır. Ve bu haklar 1989 yılında kabul edilen Çocuk Hakları Sözleşmesi ile uluslararası koruma altına almıştır. Bu sözleşme 130 ülke tarafından kabul edilmiştir. Türkiye bu sözleşmeyi 1990 yılında kabul etmiştir.

Alıntı
ölmez fenerli adlı kullanıcıdan alıntı

Çocuk Hakları ve Çocuk Hakları Sözleşmesi


İlk kez Birleşmiş Milletler’in 1959’da yayımladığı Uluslar arası Çocuk Hakları Bildirgesi ile uluslar arası düzeyde gündeme gelen çocuk hakları, 1979’un Dünya Çocuk Yılı ilan edilmesiyle hemen her ülkede sıcak bir tartışma konusu yarattı. Dünyamızda hala milyonlarca çocuk eğitim olanaklarından yararlanamıyor, ağır çalışma koşullarında sömürülüyor, aile içinde hırpalanıyor, çeşitli hastalıklardan küçük yaşta yaşamını yitiriyor ya da savaşlarda ölüyor. Birleşmiş Milletler’in 20 Kasım 1989’da oybirliğiyle kabul ettiği Uluslararası Çocuk Hakları Anlaşması 18 yaşından küçük herkesin sahip olduğu hakları ve devletlerin çocuklara karşı yerine getirmesi gereken görevleri saptadı.

Çocuk Hakları Sözleşmesi, Birleşmiş Milletler Genel Asamblesi tarafından 20 Kasım 1989 tarihinde kabul edilerek 2 Eylül 1990 tarihinde de yürürlüğe konulmuştur. Kongre hem sivil hem de politik alanda ekonomik, sosyal ve kültürel haklar açısından Uluslararası İnsan Hakları’nın uygulamalı tek çalışmasıdır. Anlaşmaya göre devletler bu haklara saygı göstereceklerini imza koyarak kabul etmektedirler. Çocuk Hakları Söz[eşmesi halen var olan en geniş uluslararası kabul görmüş ve katılımlı sözleşmedir Devletlerin büyük çoğunluğunun bu sözleşmenin prensiplerine katılmış olduğu görülmektedir.

Temel iki kavramın altının çizilmesi gerektiği özellikle çocuk hakları sözleşmesinden sonra ortaya çıkmıştır.

1 -Çocuğun birey olarak var olduğu ve haklarının bulunduğu,

2- Çocuğun yararları ilkesinin temel ilke olarak değerlendirilmesi gerekliliği,

Uluslararası bildirgeler incelendiğinde çocuk istismarı ve ihmali olayına yer veren hukuki bağlayıcılığa sahip bir belgenin 1989 tarihine kadar varolmadığı görülmektedir. Çocuklar. çocuk hakları ve çocuk refah, 1945 yılında kurulduğundan bu yana Birleşmiş Milletlerin merkezi ilgi odaklarından birini oluşturmuştur.

Genel Kurul un gerçekleştirdiği ilk çalışmalardan biri bugün çocuklara yönelik uluslararası, yardım çalışmalarının temel direği durumunda olan Birleşmiş Milletler Çocuklar Yardım Fonunun (UNICEF) kurulması olmuştur. Genel Kurul tarafından 1948 yılında kabul edilen insan Hakları Evrensel Bildirgesi, çocukların özel olarak özen ve bakıma kavuşturmaları gerektiğini kabul etmiştir. 0 dönemden sonra Birleşmiş Milletler çocuk haklarına yönelik olarak 1959 yılında Çocuk Hakları Bildirisini kabul etmiştir. Bu bildiride yer verilen çocuk haklarına uluslararası yasa gücünü kazandıran ilke metin ise Çocuk Haklarına dair sözleşmedir. Bu sözleşme 20 Kasım 1989 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda oybirliği ile kabul edilmiştir. Türkiye Cumhuriyetinde zamanın Cumhurbaşkanınca 14 Eylül 1990’da imzalanan Çocuk Hakları Sözleşmesi Aralık 1994 de Meclisten geçirilerek yürürlüğe girmiştir.

Çocuk haklarını yasal ve manevi haklar olarak iki grupta incelemekte fayda vardır Yasal bir hak, ülkesinin yasası tarafından verilen ve uygulanan bir hak ve yetkidir. Manevi hak ise. doğrulanabilir bir yetkiyi tanımlamaktadır. Yasal bir hakkın hukukun adli mekanizmasıyla uygulanabilir olması zorunludur, oysa manevi bir hak her zaman uygulanamaz. Ancak manevi hakların, yasal hakların oluşumunda bir etken olabileceği unutulmamalıdır.



Çocuk Haklarını şu alt başlıklarda incelemek mümkündür:



1- Refah Hakları:Bu haklar bütün çocukların beslenme. tıbbi hizmet ve barınma ve eğitim gereksinimlerini Sağlar.

2 Korumacı Haklar:Çocukları yetersiz ilgiden. ev içindeki ihmal, fiziksel ya da duygusal istismardan ya da başka herhangi bir tehlikeden koruyacak haklarla ilgilidir. Korumacı hakların, çocukları yetişkinlere bağımlı kıldığın, ve özerkliklerini yok ettiği için e!eştiren kimi çocuk hakları savunucuları, korumacı hakların tanımlanması ve uygulanmasında çok hassas olmak gerektiğini ileri sürmektedirler.

3-Yetişkin Hakları:Aynı anda yetişkinlerin tek başlarına sahip oldukları haklara. çocukların da sahip olmalar, gerektiğini söylemektedir. Bu istek yaşın, ayrıcalık vermek ya da yadsımak için aaafi ve akıl dışı bir denektaşı olduğu görüşüne dayanmaktadır. Bu yetişkin haklarını genç insanlara tanımak, onların bu önemli alanlardaki özerkliklerini ve bağımsızlıklarını arttıracaktır.

4-Ana-Baba/ara karşı Haklar:Çocukların reşitlik yaşına ulaşmadan önce, ana-babaları karşısında daha fazla bağımsızlık sahibi olmaları gerektiğini ifade eder. Yetişkin hakları gibi bu hakların amacı da çocukları korumak değil. kişisel özelliklerini artırmaktır.

Çocuk hakları konusunda korumacı ve özgürleştirici eğilimler olmak üzere iki temel yaklaşımın olduğu görülmektedir. Ancak, çocukların korunması ve çocuk haklarını n korunması zorunlu olarak birbirlerine karşıt değil! birbirlerini tamamlayıcı hedefler olarak değerlendirilmelidir. Korumacı yasalar. özgürleştiricilerin çocuklara genişletmeyi istedikleri yetişkinlerin haklarının yerine geçmemeli, onlara destek olmalıdır.

Türkiye’de çocuk hukuku ile ilgili gelişmelerin başlangıcı 19yüzyıldır. Bu alandaki önemli gelişmeler gerçek anlamda Cumhuriyet döneminde gerçekleşmiştir. Diğer hukuk sistemlerinin aksine Türk Hukuk Sisteminde çocukların korunmasına ait kurallar, esasları bakımından, doğrudan doğuya kanunlarla da desteklenmiştir. Bu kanunun model alındığı İsviçre kanunlarında da ayrı şekilde gözükmektedir.

Modern hukuk sistemlerinde çocukların korunması, çocuğunda bir şahsiyet yani insan olarak sevgiye ve şefkate layık olması ve birlik yani çocuğun, toplumun, milletin. devletin bir parçasını oluşturması ve kamu yararına korunması fikrine dayanır.

Memleketimizde ise uzun yıllar sosyal yardım ve bunun içinde çocuğun korunması dini kurumlar tarafından gerçekleştirilmiştir. Osmanlı Devletinde bu sosyal kurumlar, ‘Vakıflar’ tarafından oluşturulmuştur.

Türkiye’de çocuğa önem vermek, onu ve haklarını korumaya yönelik kurumların kurulmaya başlanması 19.yüzyıla rastlar. Mithat Paşa, Tuna Eyaleti Valisi iken Çocuk ıslahhanelerine ait bir tüzük düzenlemiş ve aynı tüzük uygulanmak üzere Dahiliye Nezaretince 1868 yılında bütün valiliklere tamim edilmiştir. Sokaklarda dilenen çocuklarla, sakat erkek ve kadınların dilenmekten kurtarılmaları için Darülacezeler kurulması 1890 yılında Halil Rıfat paşanın sadrazamlığı zamanında düşünülmüş ve gerçekleşmesini II. Abdülhamit emretmiştir. Yine 1894 yılında çıkarılan “dilenciliğin mealine dair tüzük” o zamanlar için bu sahada küçümsenmeyecek önlemleri içermektedir. (3) Cumhuriyetle birlikte, Türk Medeni Kanunuyla çocukların haklarına ilişkin hükümler düzenlenmiş ve daha sonraları ise çıkarılan özel kanunlarla, medeni kanundaki haklar tamamlanmaya çalışılmıştır. ülkemizde. çocuğun ve haklarının korunmasıyla ilgili olarak çıkarılan ilk özel kanun 5387 nolu, Korunmaya Muhtaç Çocuklar Hakkında Kanun olup, 23 Mayıs 1949’da çıkarılmıştır. Daha sonra 1979 yılında ‘Çocuk Mahkemelerinin Kuruluşu, Görev ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun”un kabulü ile çocuk yargılamasına özel bir statü kazandırılmıştır. Ancak yasa 1 Haziran 1982 de yürürlüğe girebilmiş ve yasada öngörülen çocuk mahkemeler ise 1988 yılında kurulabilmiştir. 27 Mayıs 1983 tarihinde ise “Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu” yürürlüğe girmiş böylelikle de korunmaya muhtaç çocuklar hakkında kanun yürürlükten kaldırılmıştır. 1986 yılında ise çıraklık ve mesleki eğitim kanunu çıkarılmıştır. Son olarak, çocukların korunmasıyla ilgili olarak çıkarılan önemli yasalardan birisi de özel eğitime muhtaç çocuklar kanunu”dur.

Polonya otoriteleri, Uluslararası Çocuk Yılı (1979) öncesinde, bir Çocuk Hakları Sözleşmesi hazırlanması için öneride bulunurken, çocuk haklarının tutarlı ve bağlayıcı yasalar bütününe dayanması gerekçesini öne sürmüşlerdir. Yapılan çalışmalar sonucunda hazırlanan sözleşme metni, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından, 20 Kasım 1989 tarihinde kabul edildikten sonra, 26 Ocak 1990 tarihinde imzaya açılmıştır. Sözleşme, daha imzaya açılışının ilk gününde 61 devlet tarafından imzalandı. Sözleşme, 2 Eylül 1990 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Türkiye ise, 30 Eylül 1990 tarihinde imzaladığı sözleşmeyi, Ocak 1995 yılında onaylamıştır.



Sözleşmenin Yapısı

Sözleşme bir başlangıçla, üç bölümden oluşmaktadır. Başlangıç bölümünde, sözleşmenin ele aldığı soruna ilişkin temel ilkeler tespit edilmiştir. Birinci bölüm, usulüne uygun olarak sözleşmeyi onaylayan devletlerin üçüncü bölümlerde ise, sözleşmeye uyulmasının nasıl sağlanıp, denetleneceğini tanımlayan ve hangi koşullar altında yürürlüğe gireceğini belirleyen uygulama maddeleri bulunmaktadır.

Sözleşmenin başlangıç’ kısmı ele alındığında, sözleşmenin dayandığı esaslar şu şekilde tespit edilmektedir:

*Dünyada özgürlük, barış ve adaletin temeli olan, bütün insanların doğuştan insan haysiyetine sahip olmaları ile eşitliğin ve hakların devredilmez niteliği.

*insan Hakları Evrensel Beyannamesi ile Uluslararası İnsan Hakları Sözleşmesinin herkesin hak ve özgürlüklerden, özellikle ırk, renk, cinsiyet, dil ve din, siyasi ya da öteki inançlarla. toplumsal ya da ulusal kökenler, zenginlik veya doğuştan ya da başka bir durumdan kaynaklanan ayrımlar dahil hiç bir ayrım gözetmeksizin yararlanacağına” dair temel ilkesi.

*İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin bütün çocukların özel bakım ve yardıma hakkı olduğuna” dair ilkesi. *Çocukların büyümeleri ve esenlikleri için doğal ortam olan ailenin, toplum içindeki işlerini tam olarak yerine getire-bilmesi için gerekli yardım ve koruma görmesinin zorunlu olduğu gerçeği.

*Çocuğun kişiliğinin uyumlu bir biçimde gelişmesi için bir aile ortamında, mutluluk, sevgi ve anlayış havası içinde büyümesi ihtiyacı.

*Çocuğun toplum içinde kişiliğine özgü bir yaşam süre-bilmesi için hazırlanması, barış, saygınlık, hoşgörü, özgürlük, eşitlik ve dayanışma düşüncesi içinde yetiştirilmesi düşüncesi.

Çocuğa özel bir koruma sağlanması gereksinimini belirten, 1959 tarihinde kabul edilmiş olan çocuk hakları beyannamesi ile diğer uluslararası belgelerde yer alan ilkeler.

Sözleşme, çocuklara yönelik tutum ve davranışlara ilişkin evrensel standartları derleyip, tek bir hukuki metinde toplayan ve bağlayıcı olan ilk belge olma özelliğini taşımaktadır. Yaşam , sağlık ve eğitim alanlarında gözetilecek standartları belirlemenin yanı sıra bu sözleşme, evde ya da iş yerinde, savaş sırasında ya da iç çatışma dönemlerinde, fiziksel ve cinsel nitelikte olanlarda dahil olmak üzere, şiddet ve istismara karşı çocuklara açık bir koruma getirmeyi amaçlanmaktadır.



Sözleşmenin Çocuklara Tanıdığı Haklar

Genel olarak insan hakları ile bağlantılı bütün haklar çocuklara tanınmıştır.

Bu haklar;

1) Hangi yaşta olursa olsun bütün insan varlıklarına tanınan hakları, işkenceye karşı koruma, bir isim ve tabiiyet edinme vb. hakları teyit eder ve bunları yansıtır.

2) Çocuklara ilişkin olarak, genel anlamda bütün insanlara uygulanabilecek standartların yükselmesine yönelmiştir. Örneğin; özel çalışma koşullarının sağlanması gibi

3) Yalnızca çocuklarla veya onlarla ilgili konuları, örneğin, evlat edinme, ilkokul eğitimi, ana-babalarla ilişkileri ele alır.

ikinci bölüm, sözleşmenin etkili bir şekilde uygulanmasına ilişkin hükümler içermektedir. Sözleşme, çocukların yaşam ve gelişimleri açısından gerekli temel koşullar üzerinde varılan bir uzlaşmayı yansıtmaktadır.



Çocuk Haklarına Dair Sözleşme ve Türkiye

Türkiye, sözleşmeyi 14 Eylül 1990 tarihinde imzalamıştır. İmza sürecinde de Sözleşmenin çekince sürülmesine izin verilen bazı maddelerine çekince koymuştur. Türkiye sözleşmeyi imzası sırasındaki çekince bildiriminde, sözleşmenin 17, 29 ve 30. maddelerini T.C. Anayasası ve 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşmasının ifade ve ruhuna uygun olarak yorumlayıp, uygulama hakkını saklı tuttuğunu ifade etmiştir. Çekince sürülen bu maddelerde, etnik azınlık” ve ‘yerli halk’ dan olan çocukların konuşma dillerini, televizyon ve radyo gibi kitle iletişimi araçları ile okullarda kullanmaları öngörülmüştür. (5,1)

Türkiye bakımından azınlık” sıfatı, sadece, uluslararası antlaşmalarla, kendilerine bu nitelik tanınan topluluklara aittir. Türkiye azınlık olarak sadece, Rum, Ermeni, Musevi ve Bulgar azınlıkları tanımakta, bunların dışında milli azınlık tanımamaktadır. 24.7.1923 Lozan Antlaşması ile 18 Ekim 1925 Türkiye -Bulgaristan Dostluk Antlaşması dışında hiç bir uluslararası belge Türkiye’yi, ülkesinde herhangi bir “milli azınlık”ın varlığını tanımak ve onlara şu veya bu hakları vermek yükümünü getirmemektedir. Bu nedenle Türkiye, Sözleşmenin azınlık grubu”, “yerli ahali” ifadesini taşıyan 17., 29 ve 30.maddelerine çekince koyarak belgeyi imzalamış ve Ocak 1995’de de T.B.M.M. de onaylanmıştır. Onay sırasında, imza edilirken konulmuş olan çekinceler korunmuştur. (5,6,1,8)

Bundan sonraki dönemde Türkiye sözleşmenin hükümleri ışığında iç hukuk normlarını gözden geçirerek, sözleşmeyle çelişen hükümleri saptayarak gerekli değişiklikleri yapmak durumunda ve yükümlülüğündedir.

Ülkemizde ise çocuklar bakımından en büyük problem onları halen bir birey olarak algılanmamaları, dolayısıyla bir insan olarak önemsenmemeleri ve dikkate alınmamalarıdır. Her ne kadar herkes çocukların geleceğimiz”olduğu düşüncesinde anlaşmaktaysa da, öyle anlaşılıyor ki çocukların bugünleri düzenleme bakımından hem de toplumsal gelenekler ve inanışlar bakımından çocuklar, toplumun Özgür ve eşit bileşenleri değildir. Çocukların hakları değil yetişkinlerce belirlenen aaaaleri vardır. Yapılanlar hep bugünler için değil büyüklerinin uygun gördüğü yarınları için yapılmaktadır. Birey olma önemli olmayıp devlet, milletle aile için var olmaları önemlidir. Kendileri için her konuda yetersiz ve zayıf oldukları öngörüsü geçerlidir. Bu nedenle, her konuda büyüklerin koruma ve gözetimlerine gereksinimleri vardır. Kendileri için alınması gerekli kararları da bu nedenle büyükleri alır. Zaten çocukluk dönemi geçici bir dönem olarak algılanmakta, asıl yaşamın ilerde yetişkinlikte başlayacağı görüşü kabul edilmektedir.

Yukarıdaki düşünüş ve tutumlar yüzünden çocuklar, toplumsal yaşama eşit haklı ve Özgür bireyler olarak katılamamakta, kendi potansiyellerini geliştirecek ve yaşayacak şekilde bir yaşam sürememekte ve bu durum her türlü istismarın ve ihmalin zeminini oluşturmaktadır. Bu nedenle öncelikle, çocuğa bakış açısının değişmesi, onun öncelikle bir insan ve birey olduğunun kavranması ve toplumsal yaşama katılımı sağlanmalıdır. Bu nedenle hukuki düzenlemelerin, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesiyle uyumlulaştırılacak şekilde yeniden biçimlendirilmesi acil bir gereksinim olarak gözükmektedir

Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

Çocuk Hakları
Doublekeyf.com - Çocuk Hakları
İnsan doğduğu zaman bedeni,ruhu ve haklarıyla doğar.Bu üç özellik insanı var kılar.Beden insanın var olduğunun en büyük kanıtıdır.Ruh bedeni canlı kılar ve insanın düşünme yeteneğini ortaya çıkarır ve böylece insanı diğer canlılardan ayırır.Hak ise insanı korur insanı kişisel kılar ve insanın rahat,düzenli yaşamasını sağlar.
Haksız insan olmaz her insanın hakkı vardır.Bu haklar insanda doğuştan beri vardır ve insanın haklarını elinden,başka bir insan, mevkisi ne olursa olsun alamaz.İnsan yalnız bu haklarla yaşar hakların olmadığı bir toplumda yaşam olmaz daha doğrusu yaşam kalmaz.Çünkü herkes herkesin en önemli olan yaşama hakkını ihlal edebilir.Yaşama hakkı ihlal edilen insan zaten yaşamıyor demektir.
İnsanın yaşaması için sadece yaşama hakkının değil diğer haklarının da ihlal edilmiyor olması gerekir.Örneğin bir insanın düşünce özgürlüğü düşündüğünü serbestçe söyleme özgürlüğü elinden alınmışsa o kişi sesini duyuramaz.Var olduğu anlaşılmaz.Zaten insanın kişisel haklarını özgürce kullanabilmesi hem o toplumu çağdaşlaştırır hem de özgür bir toplumun büyümesini sağlar.İnsanın haklarını koruyan bir takım kurallar vardır.Bu kuralların tümüne hukuk denir.Hukuk,hak ve özgürlüklerimizi koruyan kuralları koyan bir alandır.Hukuk hak ihlalini en aza indirmek için yapılan en kapsamlı kurallar topluluğudur.
Hak ihlalinin olmadığı bir toplum çağdaş bir toplumdur.Dünya çağdaş toplumlar üzerinde durmaktadır.Her millette bunu bilmekte ve çağdaşlaşmak için çabalamaktadır.Bunun en büyük örneği de insanların insan haklarını ortaya çıkarmak için 1215 yılında İngiltere de Magna Carta Libertatum’u ilan etmeleri ve böylece Dünya toplumlarını bir adım ileri ***ürmeleridir.İnsan hakları ortaktır ancak insan haklarında insanın konumundan kaynaklanan hak farklılıkları da vardır.Yani bir yetişkin ile bir çocuğun yapabildiği şeyler aynı değildir.Dolayısıyla bir yetişkin ile bir çocuğunda hakları aynı değildir.
18 yaşını doldurmamış insanlar çocuk sayılırken 18 yaşını doldurmuş veya 18 yaşını geçmiş kişiler yetişkin sayılır.Yetişkin hakkıyla çocuk hakkının farklı olduğuna dair en kolay örnek bir yetişkinin imzası geçerli sayılırken bir çocuğun imzası geçerli sayılmaz.
Bir yetişkinin en büyük özelliği arkasında bir destek bulunmadan kendi haklarını koruyabilmesi ve kendi ayakları üstünde durabilmesidir.Ancak çocuk tek başına haklarını koruyamaz ve çocuk, haklarını korumayı büyüdükçe öğrenir.
Çocuklar haklarını koruyamadıkları için toplumlardaki en güvencesiz kısmı oluştururlar.Hele çocuklar bazı insan haklarını ihlal eden ülkelerde daha da çok ezilmektedir.Bu ülkelerde çocukların hiçbir korunması yoktur.Hatta bazı çocuklar çok büyük şiddete maruz kalmakta,erken yaşta işe başlatılmakta ve eğitimden mahrum edilmektedir.Yani çocukların bütün toplumların gelecekleri olduğu unutulup hakları çiğnenmektedir.Oysa İleride bu toplumları yönetecek olan çocukların iyi bir eğitim görmeleri,başarılı olmaları,iyi bakılmaları gerekmektedir.Bunun için çocuk hakları belirlenmiş uluslar arası hale gelmiş ve işleve girmiştir.
Çocuk hakları ilk 1924 yılında Cenevre Çocuk Hakları Bildirgesi ile ortaya çıkmış ve 1959 yılında Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen Çocuk Hakları Bildirgesi ile çocukların sahip olduğu haklar uluslar arası olarak bilinmeye başlamıştı.Ve bu haklar 1989 yılında kabul edilen Çocuk Hakları Sözleşmesi ile uluslar arası koruma altına alınmıştır.Bu sözleşme 130 ülke tarafından kabul edilmiştir.Türkiye bu sözleşmeyi 1990 yılında kabul etmiştir.Bu sözleşmenin ülkemizdeki ilk 5 maddesinin özetlenmiş hali şunlardır.
Madde 1:Bu sözleşmeye göre on sekiz yaşına kadar her insan çocuk sayılır.
Madde 2Msn Confusedözleşmeyi kabul eden devletler,bu sözleşmede yazılı olan hakları,ülkelerinde bulunan her çocuğa hiçbir nedenle ayrım gözetmeksizin sağlamakla yükümlüdürler.
Madde 3:
a-çocuklarla ilgili bütün özel ve kamusal iş ve hizmetlerde temel düşünce çocuğun yararıdır.
b-Taraf devletler,çocuğun ana babasının ya da kendisinden hukuken sorumlu olan diğer kişilerin hak ve ödevlerini de göz önünde tutarak, çocuğun esenliği için gerekli bakım ve korumayı sağlamayı üstlenirler;bu amaçla tüm uygun yasal ve yönetsel önlemleri alırlar.
c-Taraf devletler, çocukların bakımından yada korunmasından sorumlu kurumların,yetkili makamlarca konulan ölçütlere uygun olmasını sağlamakla yükümlüdürler.
Madde 4:Taraf devletler,bu sözleşmede tanınan hakların uygulanması için gereken bütün yasal ve yönetsel önlemleri alınırlar.
Ekonomik,sosyal ve kültürel haklar için eldeki kaynaklar olabilince geniş tutulmalı,gerekirse uluslar arası iş birliği yapılmalıdır.
Madde 5:Taraf devletler,çocuğa yol gösterme ve onu yönlendirme konusunda ana babanın,diğer akrabaların veya çocuktan hukuken sorumlu diğer kişilerin sorumluluklarına,hak ve ödevlerine saygı gösterirler.
Çocuk hakları sözleşmesi çocukların korunması içindir.Bu sözleşmeyi imzalayan devletler aileler,çocukları korumakla yükümlüdürler.Bu devletler bir çocuğu, annesi veya babasının dili ,dini,ırkı,rengi ne olursa olsun korumak zorundadır.
Dünyada ülkelerin kendine ait veya uluslar arası çocuk koruma örgütleri vardır.Ancak Dünya çapındaki en büyük en köklü kuruluş UNICEF tir.UNICEF sadece ülkede değil tüm Dünyada aktif ve işlemektedir.UNICEF,öksüz çocuklara,zor koşullarda yetişen çocuklara, eğitim göremeyen,sağlıksız şartlarda yaşayan çocuklara,afetler geçirmiş çocuklara parasal ve psikolojik yönden de destek sağlar.UNICEF kötü durumdaki çocuklara parasal destek yapmak için kartpostal ve benzeri şeyler bastırır.Çıkan geliri de Dünya çocuklarına bağışlar.UNICEF’in yardımları ülkemizde oldukça sık görülmektedir.UNICEF 1951 yılından beri ülkemizde büyük çalışmalara el atmıştır.Bir çok aileyi çocuk eğitme konusunda eğitmiş ve birçok el kitabı basmıştır.UNICEF çocuk haklarını ve çocuk kaygılarını dile getirmek için illerde delegeler ve çocuk hakları kitapları çıkarmıştır.UNICEF ülkemizde birçok çocuğun öğrenimini tamamlaması için öğrenim merkezleri kurmuştur.Bunun dışında UNICEF bulaşıcı hastalıkları engellemek için büyük adımlar atmış ve acil durumlar için psikososyal yönden eğitim vermiştir.Böylece Türkiye’yi afetlere hazırlıklı olma ve harekete geçmede Dünyada ön sıralara geçmesini sağlamıştır.UNICEF ülkemizde büyük sorun olan sokak çocuklarının çoğunu yetiştirmiş ve o çocukların yaşamalarını sağlamıştır.
UNICEF projeleri Türkiye de çocukların doğumlarından başlayıp yetişkinlik boyunca onların beslenme ve korunmalarını sağlayıp geliştirmeyi amaçlamaktadır.UNICEF‘in bastığı kitaplar bu konulara yöneliktir ve UNICEF‘in bazı projelerini içerir.
UNICEF,çocukların hayatını düzenlemek ve birçok çocuğu yetiştirmek için yaşam kurtarma ve yaşam koşullarını geliştirme amaçlı toplantılar veya projeler yapar.Bu projelere aileler ve gönüllü kişiler katılır.UNICEF Türkiye milli komitesine yapılan bağışlar genelde vergi indirimini kapsamaktadır.Ancak isteyen gönüllüler,UNICEF in hazırladığı ^^Bağış kataloğu^^ adlı, çocukları korumaya yönelik olan projeleri ve bu projelerin bütçesini içeren bu kataloktan bakarak projelere yardım edebilir ve proje kapsamındaki bütçeye bağış yapabilirler.Bunun dışında gönüllüler bağış yapmak için bir çocuk veya bir anneyi de seçebilirler.
UNICEF‘in ülkemizde gerçekleştirdiği en büyük proje 1999 yılında Marmara depremi sırasında çocuklarda oluşan psikososyal travmaya müdahaledir.
Depremzede çocuklarda,uykusuzluk ve depresyon gibi birçok psikososyal bozukluk olduğu saptanmıştır.UNICEF bu çocukların psikolojik bozukluklarını düzeltmek için rehber öğretmenler ve öğretmenlerin yanı sıra anne ve babalara da eğitim vererek çocukların bu travmaları yaşamamaları sağlanmıştır.Bu proje 2001’den 2005 yılına kadar sürmekte ve 9 ilde 300 rehber öğretmene 10.000 öğretmene 20.000 anne-babaya 50.000 ulaşmıştır.
UNICEF çocukların en önemli varlıklarından biri haklarını da korur.UNICEF‘in en büyük özelliğinden biride çocuk haklarını korumasıdır.Bunun için UNICEF her yıl kasım ayında çocuk haklarını konuşmak,düzenlemek ve çocukların en iyi koşullarda yetişmeleri için bir forum düzenler.Ülkemizde bu foruma 81 ilden gelen çocuk delegeler katılmaktadır.Ve bu forumda tartışılacak konuların en küçük ayrıntısına dahi girilir ve çocukları korumaya yönelik projeler bu forumlarda yapılır.Örneğin geçen yıl tartışma konusu olarak çocukların ailede,eğitimde,sağlıkta ve adalette katılım haklarını seçmişlerdir.Bu forumun sonunda ise çocuklar önce Cumhur- başkanına sonrada diğer üst düzey yöneticilere sunmak üzere bir eylem hazırladılar.UNICEF,çocuk forumunun eylem planlarının basımını ve dağıtımını yapar ve çocuk forumuna gelen çocukların sayısını arttırmak için konaklama ve seyahatlerin güvenli ve daha konforlu hale getirmek için uğraşır.
Ülkemizde de UNICEF gibi bir çok çocuk haklarını korumaya yönelik kuruluş vardır.Bunlardan bazıları ve işlevleri şunlardır.
SOKAK ÇOCUKLARI GÖNÜLLÜLERİ DERNEĞİ:Bu dernek ülkemizdeki sokak çocuklarını toplayan onlara yemek ve sıcak barınak sağlayan bir dernektir.Bu dernek ülkemizdeki gönüllülerin yardımları ve bağışları sayesinde meydana gelir.Ancak günümüzde gönüllüler oldukça azalmıştır.
ÇAĞDAŞ EGİTİM VAKFI:Bu vakıfta gönüllülerin bağışlarıyla olup kötü şartlarda yetişen veya maddi durumu kötü olduğu için eğitim göremeyen çocukların okumalarını sağlar.
UMUT VAKFI:Bu vakıf daha kapsamlı bir çocuk koruma vakfıdır.Bu vakıf bölüm bölüm değildir.
KİMSESİZ ÇOCUKLAR VAKFI:Bu vakıf annesi babası olmayan çocukları korur ve büyütür.Çocukları olmayan veya çocuk isteyen aileler buradan çocuk isterler vakıf o kişileri denetler inceler durumu iyiyse çocuğa iyi anne babalık yapabiliyorlarsa o kişilere çocuk verilir.Bu çocuklar o kişilerin nüfusuna kaydedilir.
TÜRKİYE EĞİTİM GÖNÜLLÜLERİ VAKFI:Bu vakıf çocukların eğitimi hakkındaki en büyük vakıf.Ülkemizde aynı işlevi gören vakıflardan fazla miktarda bulunmaktadır.Bunların kimisi reklam amaçlıda olabilir.Ancak bu vakıf tüm Türkiye de en büyük seferberliklerden biridir.Bu vakıf ülkemizdeki en gelirli en düzgün vakıflardan biridir.Bir çok ünlü sanatçımızda bu vakfa bağışlar yapmaktadır.Bu vakıf okulu bulunmayan mahallelere okullar yaptırabilen ve çok büyük bir eğitim seferberliği yapan vakıftır.
TÜRKİYE ÇOCUKLARA YENİDEN ÖZGÜRLÜK VAKFI:Bu vakıfta ülkemizdeki yalnız bir konulu değil bir çok konuda ülkemizdeki çocukları korumayı yönelik bir vakıftır.Bu vakıf genelde çocuk haklarının savunmasına yönelik bir kuruluştur.
Bu kurumların hepsi çocuk haklarını korumaya,çocuk hakkındaki kanunları güçlendirmeye,çocuklara eğitim vermeye kimsesiz çocukları yetiştirmeye,zor koşullardaki çocuklara yardım etmeye yöneliktir.Kısacası çocuk haklarını korumaya yöneliktir.Ve çocuk haklarını korurken bunu medyaya bildirerek tüm ülkeyi saran bir seferberlik başlatırlar.Bunun dışında çocukların bu konudaki görüşlerini alırlar ve çocuklar hakkında araştırmalar yaparlar sonunda da çocukların nasıl mutlu olabileceği çocukların mutlu olması için ne gibi projeler yapılması gerektiğini bulurlar.( kurumların bu işlevleri ^^Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi’nde^^ madde 12’de yazar).Bu kurumlar tüm Avrupa da imzalanmış olan ^^Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesine^^ göre kurumlarını kurup davranırlar.Bu sözleşme kabul edilen çocuk haklarının nasıl uygulanacağına dair bilgiler içerir.Ve bu sözleşme Türkiye tarafından 1999 yılında imzalanmıştır ve boşanma, ayrılma, çocuğun velayeti, çocuğa ulaşma konusunda anne ve babaya ait haklar ve hukuki karar yoluyla anne ve babayla yakın ilişkinin kurulması ile ilgili durumlarda uygulanacaktır.
Ülkemizde ve diğer ülkelerin çoğunda çocuklar için mahkemeler vardır.Bu mahkemelerin diğer mahkemelerden farklı olmasının nedeni 18 yaşına gelmemiş birinin haklarının farklı olması buna bağıntılı olarakta cezalarının farklı olmasıdır.Çocuklar yetişkinlere göre daha hafif ceza alırlar.Çünkü çocuklar,çocuk haklarına göre yetişkin olmadan önce bilinçsiz sayılırlar.Öyle ki imzaları geçersizdir.Çocuk mahkemeleri olduğu gibi çocuk hapishaneleri de vardır.Çünkü çocuk kendi başına bütün ihtiyaçlarını karşılayamaz.Çocuk hapishanelerin de çocuğun bütün ihtiyaçları karşılanır.Ama ülkemizde çocuk hapishaneleri ve çocuk mahkemeleri yok denilecek kadar az veya yetersizdir.Ülkemizdeki suç işleyen çocuklar yetişkinlerin yargılandığı mahkemelerde yargılanıyor ve çocuk hakları hiçe sayılarak yetişkinlerin cezaları veriliyor.Buda çocukların ezilmesine ve ileride Dünyanın geleceği olan çocukların Dünyayı kötü yönetmelerine neden oluyor.Ülkemizde çocuk haklarının böyle hiçe sayılmasında yolsuzluklarında büyük payı oluyor.Örneğin,pastaneden baklava çalan çocuk yıllarca yetişkin hapishanesinde kalırken bankalarda milyarlarca para yürüten kişiler hemen hapishaneden çıkıyorlar.Eğer bu tür hak ihlalleri olmazsa çocuk haklarını korumak evrensel (Dünya çapında herkesce kabul edilmiş.) olduğu için tüm Dünya ülkeleri bu konuda bir araya toplanırlar.Aslında çocuk haklarının Dünya barışında da büyük önemi vardır. Böylece Dünyanın geleceği olan çocuklar mutlu büyürler ileride de Dünyayı başarıyla yönetirler,yeni keşifler yaparlar ve geçmişte olan bütün huzur arayışları sağlanmış olur.
Yani aslında bütün huzur ve çağdaşlık yolları çocuk haklarını korumaktan geçer.


Son düzenleyen ahmetseydi; 18 Eylül 2013 16:40
..
Nur Becerikli - avatarı
Nur Becerikli
Ziyaretçi
1 Ekim 2013       Mesaj #3
Nur Becerikli - avatarı
Ziyaretçi
İyi sosyal ödevim için işime yaradı ama sadece : İki ülke dışında bütün devletler imzalamıştır.Bugün bu anlaşmaya imza atmayan iki ülke var, Somali ve Amerika. Amerika’da bazı kesimler, sözleşmenin anne babaların haklarını kısıtlayacağını ve hükümetin aile içi ilişkilere karışmasına izin vereceğini savunuyor. Bu da Amerika’nın Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni kabul etmesini engelliyor. İşte sadece burayı yazdım ve Amerika ve Somali'den başka devletlerinde imzalamadığını düşünüyorum. Mesela bence İngiltere imzalamamıştır,diye düşünüyorum. Ama yanlış düşünüyor olabilirim Msn Grin
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Aralık 2013       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
teşekkürler çok güzel bilgiler ellerinize sağlık size bir sorum olacak : 24. maddesi yani ''her çocuğun giyinme barınma beslenme dinlenme ve tıbbi bakım hakkı vardır'' olan kuruluş hangisi?
Gizemli kız - avatarı
Gizemli kız
Ziyaretçi
24 Aralık 2013       Mesaj #5
Gizemli kız - avatarı
Ziyaretçi
Senin söylediğin gibi değil NUR BECERİKLİ.Somali ve Amerika imzalamamıştır, diğer tüm ülkeler imzalamıştır.

Benzer Konular

29 Mayıs 2016 / Misafir Hukuk
29 Mayıs 2016 / B.L.A.C.K Hukuk
9 Mart 2016 / Misafir Cevaplanmış
11 Mart 2010 / DrAm3vLH Genel Mesajlar
31 Mayıs 2008 / asla_asla_deme Taslak Konular