Arama

Osmanlı ve Türklük Bilinci

Güncelleme: 12 Nisan 2011 Gösterim: 2.525 Cevap: 0
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
12 Nisan 2011       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Osmanlı'da Türklük
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar

Osmanlı tarihçisi ve Şeyhülislamı Hoca Sadedin, Tacü’t Tevarih adlı eserinde Osmanlı fetihlerini anlatırken “Türk yiğitleri”, “Zaferleri gölge edinmiş Türk askerleri” gibi ifadelerle Osmanlı askerlerini över. 17. yüzyıl tarihçilerinden Solakzade Mehmet Hemdeni de eserlerinde “Konstantiniye'yi feth eden Türk’ün oğlu” gibi deyimler kullanır. 16. yüzyılın en büyük tarihçilerinden Gelibolulu Mustafa Ali ise Kühn-ül Ahbar adlı eserinde “seçkin millet, güzel ümmet, Türk milleti” nitelemesi yapar. Bazı tarihçiler bazı Türk boylarının Safeviye yönelmeleri nedeniyle düşüncesiz hareket etmelerinden dolayı bazı Türk boylarına “etrak-ı bi idrak” yani “idraksiz Türkler” diyerek kötülemiştir. Görüldüğü üzere Osmanlılar Türklükler’inin farkındaydı.
Osmanlı zamanındaki saray tarihçileri Osmanlı Hanedanı'nı Oğuz Han’a ve Orta Asya’ya bağlarlar. Bu eserlerde Osmanlılar, Oğuz neslinden ve Kayı boyundandır. Osmanlı Tarihi, Türk Tarihi'nin bir parçası olarak ele alınır. Örneğin Şehzade Cem Sultan oğluna “Oğuz Han”, 2. Beyazıd oğluna “Korkut” adını vermiştir.
Osmanlı bir millet ismi değildir. Selçuklular, Karahanlılar, Gazneliler gibi bir hanedanın adıdır. Timur gibi Türklüklerini göstermek amacıyla 2. Murat ve Fatih dönemleri Türk kimliğinin ön plana çıkarıldığı zamanlardır.
2. Murat döneminde paralara ve toplara Kayı Boyu'nun tamgası (damga) vurulmuştur. Bu dönemde dini, edebi, ahlaki, tıbbi, siyasetnameler, sözlük ve ansiklopedik eserler Türkçeye çevrilmiştir. Türkçenin ön plana çıkarıldığı ve Yazıcızade Ali’nin İbn Bibi’den çevirip ilaveler yaptığı “Selçukname” isimli eserde Oğuzlar ve Türklük anlatılır.

Devşirmeler ve Türk Yöneticiler Tartışmaları

Fatih Sultan Mehmet’e kadarki dönemde yöneticilerin tamamı Türk kökenliydi. Fatih, Çandarlı sülalesinin siyasetteki etkisini azalttı. Kendine itaat eden devşirme sistemini tercih etti. Daha sonra bu devşirmelere “Türk oldu” deniyordu. Fakat devşirmelerde de politik hareketlerin görülmesiyle veziriazam, 1498’de Çandarlı, 1518’de Piri Mehmet, 1584’te Özdemiroğlu Osman Paşa, 1595’te Lala Mehmet Paşa, 1623’te Karamanlı Mehmet Paşa oldu. Bu dönemden sonra saray çevresinde “Türk olan”, “devşirme olan” gruplaşmaları başladı. Güvenilir kadrolara ihtiyaç duyulan Kuzey Afrika’daki Garb Ocakları ve Hicaz askerleri Ege köylerinden seçiliyordu.

Osmanlılar ve Türkçe

Osmanlılar ilk dönemlerinde resmi yazışmalarını Türkçe yaptılar. Edebi ve bilimsel eserlerdeki Arapça ve Farsça etkisi Osmanlı’da giderek azaldı. Arapçanın üstün olarak düşünülebileceği zannından hareket edilerek Astronomi dalında Osmanlı zamanında yazılan eserler üzerinde yapılan dil araştırmasında, örneğin; Osmanlı Astronomi Literatürü tarihine bakıldığında toplam 2286 astronomi eserinin, % 43’ü Arapça, %46’sı Türkçedir. Astronomi dalında 15. yüzyılda Türkçe verilen eserler %13 iken; 20. yüzyılda % 70’e ulaşmıştır.
Matematik sahasında yazılmış kitapların %51’i , coğrafya kitaplarının % 95’i, tarih sahasında yazılmış kitapların %90’ı Türkçedir.
Osmanlıca, Türkçe dilbilgisi ve Türkçe sözcükler üzerine inşa edilmiş, Farsça ve Arapça kelime ve gramerlerin katıştığı Arap harfleriyle yazılan bir dildir.

Batılılar Gözüyle Osmanlı

Avrupalıların 11. yüzyıldan bu yana Anadolu için kullanılan Türkiye sözcüğü, Osmanlılar için de kullanıldı. Avrupa haritalarında Osmanlı, Türk İmparatorluğu olarak gösteriliyordu. Padişaha da Türk sultanı diyorlardı. Osmanlı’ya gelen seyyahlar “Türkiye’ye geldik” deyimini kullanıyorlardı. 1603 yılında Richard Knolles’in yazdığı Türklerin Genel Tarihi adlı eserde Osmanlı anlatılmaktaydı. Kitabının ilk cümlesi ise “Türklerin muhteşem imparatorluğu çağımızın dehşeti” olarak başlıyordu. Avrupalılar Müslüman olan birisine “Türk oldu” diyorlardı. Uzun süre Osmanlı’da kalan ve kültüründen etkilenen seyyahlar “Türkleştikleri” suçlamasıyla hapse bile atılabiliyordu. 1500'lü yıllarda Avrupa’da “acaba bu sene Türkler ülkemize gelir mi” sorusu hep soruldu.

Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!

Benzer Konular

23 Mart 2011 / harikalar Soru-Cevap
7 Nisan 2014 / Misafir Cevaplanmış
18 Ocak 2013 / ThinkerBeLL Türkiye Cumhuriyeti
30 Mayıs 2011 / Misafir Soru-Cevap
10 Nisan 2009 / SaKLI Siyasal Bilimler