Arama

Bakteriler - Escherichia Coli

Güncelleme: 6 Eylül 2018 Gösterim: 6.973 Cevap: 3
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
14 Mayıs 2010       Mesaj #1
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye

Escherichia Coli


Escherichia, birçok türü insan ve hayvanların sindirim sisteminde yaşayan, sert bir hücre duvarıyla kuşatılmış, en basit yapılı gramnegatif bakteri cinsi.
Sponsorlu Bağlantılar

İnsanda mide-bağırsak florasının doğal bir parçası olan koli basili (E. coli), su, süt, yiyecekler ya da sinek ve böceklerle taşınır. Endotoksin salgılayarak, bağırsak duvarının mukozasında aşırı çoğalarak ya da doğrudan bağırsak duvarına yerleşerek bazen ağır ishallere yol açar. Gereksinim duyduğu bütün aminoasitleri glikoz ve amonyum tuzları gibi başka bileşiklerden bireşimleyebilen ve çok kısa sürede döl vererek yaşam çevrimini tamamlayan E. coli, 20. yüzyılın başından beri moleküler genetik araştırmalarının en değerli yardımcısıdır.

Bir bakteri cinsi olan Escherichia coli Avusturyalı bir doktor ve enterobacteriaceae ailesine ait bu bakteri cinsini ilk olarak izole eden Thedor von Escherich (1857-1911) tarafından adlandırılmıştır. Bu bakteri cinsi insanların ve öbür hayvanların bağırsak sistemlerinde yaygın bir biçimde yer almaktadır. Adının okunuşu ve yazılışı zor olduğu için çoğunlukla E.coli olarak belirtilir. E.coli bakterisi vücutta selülozun parçalanmasına ve K vitamininin absorbsiyonuna katkıda bulunmaktadır. Fakat tüm formları bu kadar faydalı değildir.
kaynak: Ana Britannica

Son düzenleyen Safi; 18 Aralık 2017 18:57
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
jaws - avatarı
jaws
Ziyaretçi
1 Ekim 2010       Mesaj #2
jaws - avatarı
Ziyaretçi

E.COLİ

Ad:  e.coki.JPG
Gösterim: 508
Boyut:  42.3 KB

Genellikle, halk arasında koli basili diye bilinen, dışkıda oldukça bol miktarda bulunan Escheria coli isimli bakteri etkendir. Ancak başka birçok bakteri de idrar yolu enfeksiyonuna yol açabilir.
Sponsorlu Bağlantılar

Birlikte ateş olduğu zaman daha çok böbreklerin etkilendiğini, ateş olmadığı zaman mesane ve üretranın etkilendiğini düşünürüz. Yani kısaca ateşli bir idrar yolu enfeksiyonunu daha ciddiye almak zorundayız. Ateş dışında idrar yolu enfeksiyonlarında idarar yapaken yanma, sık ve az, kesik kesik idrara çıkma gibi tipik beliritler olabildiği gibi, kusma, karın ağrısı, böğür ağrsı, kilo alımında, büyümede yavaşlama gibi belirtiler de görülebilir. Bazen de rutin bir tarama sırasında hiçbir belirti olmadan da idrar tahliliyle tanı konması da mümkündür.

İdrar yolu enfeksiyonu normal şartlarda uygun antibiotik tedavisi ile kolaylıkla tedavi edilebilen bir hastalıktır. Bazen antibiotiklere direnç olabileceğinden tedaviye başlamadan önce bir idrar kültürü ve antibiogram testi aldırmak, tedavinin ileride başarısız olmasını önleyecektir. Ancak bazı bireylerde, özel nedenlerle, herşeye rağmen idrar yolu enfeksiyonları tekrarlayabilir.

Tekrarlama riskini nasıl anlayabiliriz?

  • İlk 6 aydaki ufak bebeklerde idrar yolu enfeksiyonu oluyorsa.
  • Cinsel organlarda dışarıdan görüklen bir anormallik varsa.
  • Erkek çocuklarda sünnet derisi darsa.
  • Tespit edilmiş bir böbrek veya mesane taşı varsa.
  • Eşlik eden kabızlık varsa.
  • Hiçbir risk faktörü olmadan da, bir kez idrar iltihabı geçiren bir çocuğa belli aralarla idrar tahlili kontrolü yaparak da tekrar riski saptanabilir.
Tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonu varsa ne yapabiliriz?
İdrar yolu enfeksiyonunun tekrarlaması ne gibi sakıncalar doğurur, dilerseniz öncelikle bu sorunun cevabını vererek işe başlayalım. Farkedilsin veya farkedilmesin arka arkaya idrar iltihabı geçiriyor olmak, zaman içinde böbrekleri bozarak ileride yüksek tansyon hatta, böbrek yetmezliği ile diyalize bağımlı kalınmasına neden olabilir.

Bu tür durumlarda mutlaka bir idrar yolları ultrasonu yaptırıp bir taş veya doğuştan gelen bir şekil bozukluğu olup olmadığı araştırılmalıdır. Kanda üre ölçümleri ile böbrek fonksiyonları değerlendirilmeli, sintigrafi ile böreklerin olaydan ne derece zarar gördüğü araştırılmalıdır.

Bu sorunun tekrar etmesinde en sık sebeplerden biri de, vezikoureteral reflü (VUR) diye adlandırılan, idararın mesaneden yukarı, böbreklere kaçması olayıdır. Halk arasında işeme filmi veya sondalı film diye tabir edilen, voiding sistoureterogram çekerek bu sorun anlaşılabilir. Bazı bireylerde böbrekten mesaneye inen kanalın, mesane duvarına girdiği yerde doğuştan gelen bir anormallik dolayısıyla, işeme esnasında idrarın tamamının aşağı akması gerekirken, bir kısmı yukarı böbreklere doğru kaçmaktadır. Bu durum zamanla idrar kanallalarını genişletip şeklini bozmakta, daha ileri aşamlarda böbrek fonksiyonlarını bozarak böbrek yetmezliğine yol açmaktadır.

Reflü tedavisi, derecesine ve takibine göre yapılır. Evre 4-5 genellikle direk ameliyat ile tedavi edilir. Daha düşük derecedekilere 6 ay sürelerle koruyucu devamlı antibiotik(normal dozun yarısı) tedavisi vererek, 6 ayda bir film tekrarları, ayda bir idrar tahlil ve kültürleri yapılır. Reflü derecesi azalıyorsa bu şekilde devam edilir, reflü derecesi artıyorsa yine ameliyat gerekebilir. Bu kararları genellikle bir nefrolog(böbrek hastalıkları uzmanı) ve urolog(bevliye uzmanı) birlikte vermelidir.

Özetle çocuğunuz 1 kez bile idrar yolu enfeksiyonu geçirse ve hiçbir şikayeti olmasa bile, idrar tahlilleri ve gereğinde kültürleri 1-2 yıl boyunca 3 ayda bir, ne zaman sebepsiz ateş, kusma, karın ağrısı veya tipik idrar yolu enfeksiyonu belirtlileri olursa da, her seferinde üşenmeden tekrarlanmalıdır.
Son düzenleyen Safi; 18 Aralık 2017 18:58
infinitiy - avatarı
infinitiy
Kayıtlı Üye
16 Aralık 2017       Mesaj #3
infinitiy - avatarı
Kayıtlı Üye
Ad:  3678_ec-300x220 (1).gif
Gösterim: 242
Boyut:  16.0 KB

Bir bakteri çeşidi olan Escherichia coli Avusturya asıllı bir doktor olan ve enterobacteriaceae familyasına ait bu bakteri türünü ilk olarak izole eden Thedor von Escherich (1857-1911) tarafından isimlendirilmiştir.

Bu bakteri türü insanların ve diğer hayvanların bağırsak sistemlerinde yaygın olarak bulunmaktadır. İsminin okunuşu ve yazılışı zor olduğu için genellikle E.coli olarak belirtilir. E.coli bakterisi vücutta selülozun parçalanmasına ve K vitamininin absorbsiyonuna katkıda bulunmaktadır. Ancak tüm formları bu kadar faydalı değildir. Özellikle ilk olarak 1982 yılında saptanan E. coli O157:H7 formu en zararlısıdır. Ve rotoksin adı verilen çok kuvvetli bir zehir salgılar ve bu zehir insan böbreğinde, beyninde ve bağırsağında bulunan alıcı hücreler ile bağlanarak bu hücreleri öldürür.

Bu alıcı hücreler de her insanda olmadığı için herkeste aynı etkiyi göstermez. Bu durum neden bazı bazı insanların ve hayvanların E. coli O157:H7 alınması ile çok hastalanmasına yol açarken, bazılarına bir şey olmamasını açıklar.
E. coli O157:H7 genellikle sığırların mide-bağırsak kanalında bulunan mutant bir bakteri türüdür. Sığırların et olarak tüketilen kasları bu bakteri türünü içermez. Ancak enfekte bir sığırın dışkısı ile veya bağırsakları ile temas etmiş olan ete de bulaşma riski bulunur.
Ad:  3678_hm-300x209.jpg
Gösterim: 239
Boyut:  19.4 KB

Strese mağruz kalan sığırların E. coli barındırmaya daha yatkın olduğu düşünülse de E. coli bakterisinin nereden geldiği sorusu henüz gizemini korumakta ve cevaplanamamaktadır. Genellikle çiftliklerde beslenen sığırlar, otlanma sırasında henüz tam doymamışken sürünün yemek olmayan kapalı alanlara toplanması gibi nedenlerden dolayı strese maruz kalmaktadırlar. Dar alanlarda yaşamlarını sürdürdüklerinde ise birbirlerinin üzerine dışkılarının bulaşmama olasılığı yok denecek kadar az olmaktadır. Bu nedenle de derilerinin üzerinde pislikler kümecikler halinde yer etmektedir. Kesim zamanında kesimhaneye gönderilen hayvanlar önce bayıltılıp bir taşıma bandına asılmaktadır ve bu taşıma bandının sağa sola hareketi esnasında, kesilecek hayvanın derisindeki pisliklerin daha önceden kesilmiş bir havyanın etinin üzerine gelerek kontamine etme riski bulunmaktadır. Bazı durumlarda da kesilen hayvanlar askıdan pis zemine düşerek yeterince temizlenmeden tekrar askıya çıkarılabilmektedir.

E. coli ile en fazla kontamine olan etler genellikle hamburger etleridir. Çünkü normal olarak satın aldığınız hamburgerin eti belki 100 farklı sığırın etinin karması olabilir ve bu kullanılan etler de tahmin edileceği üzere en iyi kalite etler değildir. Genellikle artık süt vermeyen ve yaşlı hayvanların etidir. Bu hayvanların birinin eti dahi E. coli taşısa, kullanılan diğer tüm hayvanların etleri de proses esnasında bu etle karışacağından kontamine olur ve böyle büyük hacimlerde üretimlerde, kalite kontrol aşamaları her ne kadar sıkı olsa dahi gözden kaçma riski bulunmaktadır. Bu nedenle sık sık hamburger kaynaklı E. coli zehirlenmesine dair haberler çok sıklıkla karşımıza çıkmaktadır.
Ad:  3678_sg-300x225.jpg
Gösterim: 268
Boyut:  30.1 KB

1970li yılların sonlarına kadar nedeni tam olarak bilinmeyen bu gizemli hamburger hastalığı artık E.coli zehirlenmesi olarak tanımlanmıştı. 1977 yılında Kanadada ünlü bir fast food zincirinde satılan hamburger tarafından rahatsızlıkların başlamasıyla patlak verdi. Genellikle çok sancılı bir karın ağrısı ve bunu takip eden kanlı ishal hastalığın genel semptomlarıydı. Bazı kişiler önce böbreklerin sonra vücuttaki tüm organların iflas etmesiyle başlayan ve tedavisi bulunmayıp ölümcül nitelikte olan hemolitik üremik sendrom nedeniyle yatağa düşüyordu. Nedeni tam olarak çözülmese de E.coli bakterisinin çocuklar ve yaşlılar üzerinde daha etkili olduğu görülüyordu.

Hastalıkların patlak vermesi üzerine Kanadalı araştırmacılar olayın üzerine giderek nereden kaynaklandığını anlamaya çalıştılar. Başlangıçta olayın hamburgerlerde kullanılan soğanlardan kaynaklanmış olabileceğini düşündüler. Fakat sonunda Dr. Mohammed Karmali hastalık, hamburger eti ve E.coli arasında bir bağlantı kurabildi. Bugün E.coli otoriteleri arasında en saygı duyulan kişi olarak Dr. Karmali gösterilmektedir.
Son düzenleyen Safi; 18 Aralık 2017 18:56
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
6 Eylül 2018       Mesaj #4
Avatarı yok
Yasaklı

Laboratuvar Ortamında Üretilen Yapay Hücreler E. coli Bakterisini Ortadan Kaldırdı!


Ad:  thumbs_b_c_79d84744a36a1f823d526afe7f3287dd.jpg
Gösterim: 197
Boyut:  58.1 KB
Laboratuvarda üretilen yapay hücrelerin, canlı hücrelerin bazı özelliklerini taklit ettiği ve E. coli bakterisini tespit ederek ortadan kaldırdığı belirtildi. California Üniversitesi'nde görevli biyo-medikal uzmanlarının lipozomlardan ürettiği, "lego bloklarına" benzetilen yapay hücrelerin ömrünün kısa olduğu ve bölünmediği bildirildi. Araştırmacılar, yapay hücrelerin algılayabildiğini, tepki gösterebildiğini ve bakteriyle etkileşim içine girebildiğini, aynı zamanda bulunduğu ortama çok az bağımlılıkla bakteriyi tespit edip öldüren sistemler gibi hareket edebildiğini açığa çıkardıklarını belirtti. Araştırma sonucunda üretilen antibakteriyel yapay hücrelerin gelecekte diğer tedavilere dirençli enfeksiyonlarla mücadelede kullanılması düşünülüyor.

Kaynak: ACS Applied Materials and Interfaces (5 Eylül 2018)

Benzer Konular

3 Mayıs 2009 / ahmetseydi Taslak Konular
3 Mayıs 2009 / ahmetseydi Biyoloji
3 Mayıs 2009 / ahmetseydi Biyoloji
3 Mayıs 2009 / ahmetseydi Taslak Konular