Arama

Plevra tüberkülozu hakkında bilgi verir misiniz?

Güncelleme: 9 Mayıs 2014 Gösterim: 2.118 Cevap: 1
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Mayıs 2014       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Akciğer zarı iltihabı (Plevra) nedir?
Akciğer zarı iltihabı (Plevra) belirtileri nelerdir?
Akciğer zarı iltihabı (Plevra) teşhis ve tedavisi nasıldır?
Son düzenleyen _Yağmur_; 9 Mayıs 2014 13:04 Sebep: soru düzeni
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
9 Mayıs 2014       Mesaj #2
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Akciğer Zarında Sıvı Birikmesi (Plevra Efüzyonu, Plörezi)
MsXLabs.org
Sponsorlu Bağlantılar

Plevra(akciğer zarı),akciğer ve göğüs boşluğunu örten bir zardır. Visceral ve paryetal zarlar olarak isimlendirilir. Akciğer dış yüzünü ve göğüs duvarı iç yüzünü saran bu zarlar arasında kalan boşluğa, Sıvı birikmesine plörezi denir.

Normalde, bu iki zar arasında çok az (20 ml) sıvı bulunur. Birçok akciğer veya akciğer dışı hastalığa bağlı olarak, ya Sıvının salınımının artması veya geri emiliminin azalmasına bağlı olarak bu zarlar arasında sıvı miktarı artar ve plevral efüzyon (plörezi) denilen tablo oluşur.

Solunum sistemine ait verem, akciğer veya akciğer zarının kanseri, akciğer embolisi(akciğer damarlarının pıhtı ile tıkanması), zatürree, sarkoidoz, akciğer absesi gibi birçok hastalık plöreziye neden olur. Ülkemizde görülme sıklığı yüksek olan verem, plörezinin en sık nedenidir. Plörezi, her yaş grubunda görülmekle beraber vereme bağlı olarak geliştiğinde hasta popülasyonunu sıklıkla genç erişkinler oluşturur. İleri yaş grubu hastalarda plevrada sıvı birikimine yol açan hastalık Akciğer Kanseridir. Akciğer kanseri, Kanser hücrelerinin kan yoluyla dağılması veya komşuluk yoluyla plevrada sızı artmasına neden olabilir. Bakteri ve virüslerin neden olduğu zatürrede plevral sıvı hastalığın komplikasyonu olarak gelişebilir. Akciğer embolisi, asbest ve bazı minerallerle karşılaşma, göğüs travmaları plöreziye neden olan diğer solunum sistemi hastalıklarıdır.

Solunum sistemi dışında, kalp yetersizliği, böbrek yetersizliği, guatr hastalıkları, bazı ilaçların kullanılması, diğer organ kanserlerinin metastazları (meme, over kanserleri vs.), karaciğer hastalıkları, bazı bağ dokusu hastalıkları(romatoid artrit vs.), by-pass operasyonları sonrası, Ailevi Akdeniz ateşi, radyoterapi uygulama sonrası gibi nedenlerle de plörezi gelişebilir.

BELİRTİLERİ
nefes darlığı, göğüs ağrısı (batıcı tarzda), kuru öksürük, ateş, titreme görülür.
Sıvının az olduğu durumlarda iki iltihaplı zarın birbirine sürtünmesi ile nefes alıp vermekle artan şiddetli ağrı olur. Sıvının artmasıyla birlikte ağrı azalır. Artan sıvının akciğerlere Basınç yapmasına bağlı olarak mevcut nefes darlığı artar. Öksürük, ateş, titreme bu yakınmalara eşlik edebilir.

TANI
Hasta hekime başvurduğunda, solunum sistemi muayenesinde sıvının olduğu tarafta solunum sesleri duyulmaz. İlk tanısal tetkik akciğer grafisinin çekilmesidir. Sıvının az olduğu durumlarda akciğer ultrasonografisi ve bilgisayarlı akciğer tomografisi ile daha detaylı bilgi alınabilir.

Grafi görüldükten sonra sıvının rengini görmek, tanıya yönelik inceleme yaptırılmak amacıyla, bir enjektör yardımı ile göğüs duvarından girilerek plevra boşluğunda biriken sıvıdan örnek alınır. Bu işleme torasentez denir. Bu işlem ayrıca, sıvının çok olmasına bağlı olarak nefes darlığı fazla olan hastalarda hastayı rahatlatmak amacıyla sıvının boşaltılması içinde yapılır.

Sıvının laboratuar özellikleri görüldükten sonra tanıya varmak amacıyla kapalı plevra biyopsisi yapılır. Plevra biyopsisi, lokal Anestezi ile göğüs duvarından özel bir iğne ile girilerek plevradan parça alınmasıdır. Alınan materyal bakteriyoloji ve patoloji laboratuarlarına gönderilerek incelenir. Bu biyopsi ile her zaman kesin sonuç alınmayabilir. Bu durumda torakotomi ile açık plevra biyopsisi veya torakoskopik biyopsi yapılır.

Torakoskopik biyopsi, açık akciğer biyopsisinden daha fazla tercih edilir. Göğüs cerrahisi hekimleri tarafından genel anestezi altında göğüs duvarından açılan bir delikten endoskop ile göğüs boşluğuna girilerek plevradan parça alınması işlemidir.

Tüm tanısal yöntemlere rağmen plevra sıvısına neden olan hastalığın tanısına, olguların % 20'inde ulaşılamaz. Bu hastaların klinik ve radyolojik olarak takip edilmesi gerekir.

TEDAVİ
Plöreziye neden olan hastalığa yönelik tedaviler önerilir. Kalp yetmezliğine bağlı sıvılarda idrar söktürücü ilaçlar, akciğer kanserine bağlı sıvılarda göğüs boşluğu içine ilaçlar enjeksiyonla verilebilir.

HAZIRLAYAN; Dr. Hatice TÜRKER

Ek Bilgi;
Alıntı

Akciğer Zarı İltihabı
Akciğer zarı iltihabı genellikle akciğerde verem, emboli ya da apse gibi bir enfeksiyon süreci sonucunda gelişir.Akciğer zarı iltihabının en kesin tanı yöntemi zar boşluğuna iğneyle girerek (torasentez) burada sıvı bulunup bulunmadığını anlamaktır. Alman sıvı örneği bulanık ya da irinli olabilir. Günümüzde antibiyotik tedavisinin yaygınlaşmasına karşın, bazı olgularda zar boşluğunda biriken irinin cerrahi girişimle konan bir sonda aracılığıyla boşaltılması gerekebilir. Buna drenaj denir. Yinelenen iğneyle boşaltma işlemleri etkisiz kaldığında ya da akciğer zan boşluğunda keseleşmeler geliştiğinde ge­nellikle drenaja başvurulur.

Akciğer zarı (plevra) nedir?
Akciğer zarı ağzı kapalı bir torbaya benzetilebilir. Bir yanı akciğerlere yapışır ve iç katman (viseral plevra) adıyla anılır. Dış katman (parietal plevra) ise gö­ğüs duvarının iç bölümünü döşer. Akciğeri örten iç katmanla göğüs duvarına yapışan dış katman arasında boş bir yank biçiminde uzanan plevra boşluğu bulunur.

Akciğer zarı hastalığı en çok hangi yaşta görülür?
Bebeklerde ve gençlerde daha sık olmak üzere akciğer zarı iltihaplanna her yaşta rastlanabilir.’

Akciğer zarı iltihabı ya da zar boşluğuna sıvı toplanması başka bir hasta­lığın habercisi olabilir mi?

Genelde bu konuda en kötü olasılıklan düşünmemek gerekir. Ama özellikle erişkinlerde zar boşluğunda toplanan, akciğer zanna da yayılan bir akciğer tümörüne bağlı olabilir.


Akciğer zarı iltihabı olan hastalar nasıl beslenmelidir?
Beslenme özellikle çocuklarda çok iyi düzenlenmelidir. Hastayı fazla zorla­madan yeterli sıvı verilmelidir. Sıvı gerektiğinde damar yoluyla verilebilir, ama yavaş verilmesine, kalp ve dolaşımı fazla yük altında bırakmamasına dik­kat edilmelidir. Aynca kabızlığa karşı lavman yapılmalı ya da müshil etkisin­deki ilaçlar kullanılmalıdır.

Kaplıca tedavisi hastalığın iyileşme evresinde yarar sağlar mı?
Evet. Kaplıca ortamı özellikle solunum yollannı yerel olarak etkiler. Böylece iltihabın ortadan kalkmasını kolaylaştırarak artan salgıya bağlı tıkanmayı aça­bilir. Gene de bazı kişileri olumsuz etkileyebileceğinden, kaplıca tedavisi has­tanın özelliklerine göre önerilmelidir.


"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.

Benzer Konular

3 Kasım 2014 / Ziyaretçi Soru-Cevap
24 Mayıs 2011 / Misafir Cevaplanmış
26 Aralık 2011 / Chelsea_Eny Soru-Cevap