Arama

Hacamat (Kan Aldırmak) Nedir? Hacamatın Faydaları

Güncelleme: 28 Şubat 2017 Gösterim: 59.104 Cevap: 2
DreamLiKe - avatarı
DreamLiKe
Ziyaretçi
13 Kasım 2008       Mesaj #1
DreamLiKe - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  hacamat_2.jpg
Gösterim: 11728
Boyut:  91.1 KB

KAN ALDIRMAK


Tıbbı Nebevi ‘de kan aldırma işlemi alınan kanın bir başka hastaya verilmesi ile değil tamamen sağlık amaçlı olarak yapılmaktadır. Kan aldırma işlemine hacamat denir.
Sponsorlu Bağlantılar

Kan vücuttan çıktığında yerine plazma adı verilen bir vücut sıvısı geçecek ve kanın sulanması sağlanmış olacaktır. Akışkanlık özelliği artan kanın aynı zamanda çevredeki , beyin ve karaciğerdeki dolaşımı da düzelmiş olacaktır.

Kanın Alınma Şekilleri


Deri hafifçe bir neşter ile çizilir ve üzerine ağzı geniş bir cam kavanoz (eskiden bu işlem için boynuz kullanılırmış) kapatılarak emici gücün etkisi oluşturulur ve kirli kan vücuttan çıkarılır. Bu yöntem vücudun değişik yerlerine uygulanılmakta ve hasta organa yakın yerler özellikle tercih edilmektedir. Örneğin peygamberimiz baş ağrısından dolayı alnının her iki yanından ,zehirlenmeden dolayı her iki omuz başı arasından ,topuğundaki bir incinmeden dolayı da ayağının üzerinden kan aldırmıştır.

İkinci kan aldırma yöntemi ise ön kolun üst kısmından girilerek direkt damardan alınmasıdır. Genel kan dolaşımından alınan bu kan derin vücut dokularındaki kirlenmiş kanın dışarıya çıkmasını sağlamaktadır.

Kan Aldırmanın Faydaları


Peygamber Efendimiz (Sallallahü aleyhi ve sellem) Hadis-i Şerif'de "Mirac'dan inerken hangi Melek cemaatine rastlasam. Ey Muhammed (Sallallahü aleyhi ve sellem)! Ümmetine hacamat olmalarını emret! dediler." buyurmuştur.

Peygamber Efendimiz (Sallallahü aleyhi ve sellem) hayber'de zehirli koyun buduyla zehirlenildiği zaman, Cebrail Aleyhisselâm kendisine hemen kafasının arkasından hacamat yaptırmasını söylemiştir.
"Hacamat her hastalığa faydalıdır,uyanık olun hacamat olun."

Kafadan hacamat olmak; delilik, cüzzam, gece körlüğü, alaca, başağrısı, diş, göz, kulak gibi hastalıklara ve daha birçok hastalığa şifadır.
"Kafadan hacamat olmak her hastalığın ilacıdır" Hadis-i Şerif

Hacamat 70 hastalığa şifadır. Bunlardan bazıları; Kanser, cüzzam, delilik, alaca hastalığı,kısırlık ve daha bir çok hastalık. Kanser olup ameliyat olması gereken bir kişide, hacamattan sonra kanser kütlesinin yok olduğu görülmüştür. Hacamatta kanser'den kısırlığa kadar birçok hastalığa şifa vardır.

Hacamat iki türlü amaç için olur bunlar;
1-Korunma
2-Tedavi (Tedavi amaçlı olduğu zaman,mevsim ve ayın günleri gözetilmez, ancak haftanın günleri gözetilmeye çalışılır.)
Hacamatın faydası akılla bilinebilecek bir şey değildir, nakille bilinir.
Hacamatın faydalı olduğu yaşlar, 2 yaş ile 60 yaş arasıdır.
Kadınların adet nedeniyle hacamata ihtiyacı yoktur görüşü yanlıştır. Adet şifayı gerektirmez, şifa için hacamat olmaları gerekmektedir. Efendimiz'in (Sallallahü aleyhi ve sellem) hanımları hacamat olmuşlardır. Kendilerine cin musallat olan kadınlara hacamat yapıldığı takdirde 6 ay cinler yaklaşamıyor.

Ayın 17 sinde hacamat olmanın 1 senelik şifası.
  • Hacamatta derinin altındaki uyuşuk kan alınıyor. Damardan kan vermekte faydalıdır ancak Efendimiz(Sallallahü aleyhi ve sellem) ve Selef bunu yapmamışlardır.
  • Büyük alimler 3 ayda bir hacamat olurlardı.
  • Hacamat 1 inden 14 üne kadar mekruh olur(faydasız).
  • Hacamat yapılmadan önce kiraz yenilmemelidir.(Mümkünse bir ay evvelden itibaren)
  • Hacamat açken yapılacak. Hacamattan evvel en az 8 saat bir şey yenmeyecek…
  • Ayın 17 nci günü Salı gününe denk gelirse hacamat olunabilir bu da çok faydalıdır.(Alimler yapılabileceğini uygun görmüşler)
  • Hacamat esnasında Ayet-el Kûrsi'nin olunması, hacamatın faydasını iki katına çıkarır.
  • (7 kere okunması gerektiğini söyleyenler vardır.)
  • Şeytanın vesveselerine karşı kalbin arkasından yapılan hacamat çok faydalıdır.
  • 50 senelik kökleşmiş büyünün, hacamatla kaldırıldığı rivayeti vardır.
  • Çift uzuvlarda hacamat faydalıdır.(İki diz, iki ayak gibi…)
  • Kansızlık, şeker ve kan hastalıklarından birisi bulunan kişiler doktorun izniyle ve usta bir hacamatçıya en uygun yerden en fazla 1 kere hacamat olmalı…
  • Bir insan bünyesine, dayanıklılığına ve vücudunun kan oranının azlığına yada çokluğuna göre 1 yerinden, 8 yerine kadar aynı anda hacamat olabilir.
  • Bir kere hacamat olan bir kişi bir daha hacamat olması için en az 1 ay, ortalama 3 ay geçmesi gerekir.
  • Hacamattan sonra tuzlu, süt ürünleri ve hayvani şeyler yememeli, 1 gün önce 3 gün sonrasına kadar cimâ yapılmamalıdır.
  • Hacamat gününe ve şartlarına uyulmazsa şifa değil hastalığa sebep olur…
  • Hacamatçı işini ehli olmalı ve Hacamat yapılacak yerleri çok iyi bilmelidir.Hangi hastalık için nereden hacamat olunacağını hacamatçı bilmeyebilir. Bunu açıklayan kitaplar vardır, o kitaplara bakarak öğrenilmeli ve oralardan hacamat olunmalıdır.
  • Hacamat yaptırırken başta Sünneti Seniyye sonra da mesela şifasını istediğiniz hastalığa şifa yada zahiri ve Batıni hastalıklardan korunma niyetiyle yapılırsa daha iyi olur.
EN FAYDALI YERLER
-En faydalı yer Kâhildir (İki kürek arasının 10 cm üstü).
-Sonra Ehdeayn (2 kulak arkası).
-Sonra kalbin arkasıdır

En Uygun Zaman


MEVSİM OLARAK ZAMANI
Hacamat sıcaklar bastırdığı zaman yapılır. Sıcaklar bastırdığı zaman ilkbaharın sonu,kiraz çıktığı zaman Mayıs-Haziran aylarıdır. (Hacamat oluncaya kadar kiraz yenilmemelidir.Bir ay evvelden hacamat yapılacak zamana kadar yenilmese iyi olur.)
"Sıcak şiddetlendiği zaman zaman hacamat ile yardım isteyin" Hadis-i Şerif

AYIN HANGİ GÜNLERİNDE YAPILMALI(Hacamat Hicri ayın günlerine göre yapılır)


Her ayda hacamat olabileceğin 4 gün vardır o geçti mi, diğer ay beklenecek. Hacamat gökteki ayın (HİCRİ)17-19-21-15 nci günlerinde yapılmalıdır. En faydalısı 17 nci gündür. Hacamat ayın ilk günlerinden 14'üne kadar(gökteki ayın büyüme günlerinde) faydalı değildir. 15 inden 21 ine kadar(Hicri ve tek günlerde) günlerde faydalıdır. 22 sinden 30 una kadar ay küçük olduğu için bedenler zayıf olur ve çıkan kan az olacağından faydası az olur(Bunun içindir ki ameliyatlar mümkünse ayın 14 ünden sonra yapılmalıdır.Bunun için denilmiştir ki; Kesilmesi istenen bir iş, ay küçülürken, yani 14 ünden 30 una kadar yapılmalı-Devam etmesi istenen bir iş de ay büyürken yani 1 inden 14 üne kadar yapılmalı.Mümkünse devam etmesi istenen bir işe ayın ilk çarşambası başlanmalı.-Bununla beraber ayın 1 inde ortasından ve sonunda bir işe başlama-Marifetname). Hadis-i Şeriflerde, tekli günler tavsiye edilmiştir. Bu günler içinde en çok faydalı olduğu gün ayın (Hicri)17 nci günüdür. Ondan sonra (Hicri)19, ondan sonra (Hicri)21, ondan sonra (Hicri)15 nci gündür.

HAFTANIN HANGİ GÜNLERİNDE YAPILMALI
Hacamat PAZARTESİ günü yapılmalıdır.Hakkında teşvik olup yasak olmayan tek gün pazartesidir. Haftanın üç günü hakkında hem teşvik edici, hem de yasaklayıcı Hadis-i Şerifler vardır. Eğer Pazartesi günü mümkün olmazsa, bu üç günde hacamat olunabilir. Bu günler; PAZAR, SALI, PERŞEMBE (Salı günü ayın, hicri 17'nci gününe gelirse hacamat için çok uygundur.)

HANGİ GÜNLERDE YAPILMAMALI


Haftanın üç günü hakkında teşvik olmayıp sadece yasaklayıcı Hadis-i Şerifler vardır. Bu üç günde yasak günlerdir; ÇARŞAMBA, CUMA, CUMARTESİ (Bu günlerde ameliyat, mümkünse yapılmamalıdır.) BU GÜNLERDE KESİNLİKLE HACAMAT OLMAMALIDIR.

Hadis-i Şerif'te "Kim Çarşamba veya Cumartesi günü hacamat olurda bedeninde alaca hastalığı görürse, sadece kendini kınasın.",
"Cuma günü bir saat vardır, kim o saatte hacamat olursa mutlaka ölür.",
"Cuma, Cumartesi, Pazar günleri hacamat olmaktan kaçının."

ŞÜPHELİ GÜNLER


Haftanın üç günü ise hem yasaklanmış, hem teşvik edilmiştir. Bunlar; PAZAR, SALI, PERŞEMBE günleridir. Eğer Pazartesi(Pazartesi en faydalı gündür) hacamat olmak mümkün olmaz ise bu günlerde olunabilir.
Hadis-i Şerifler;
"Kim Perşembe günü Hacamat olurda o gün hastalanırsa,o hastalıkta ölür.",
"Salı günü kan günüdür,o günde bir saat vardır ki o saatte kanama kesilmez."


GÜNÜN HANGİ SAATİNDE YAPILMALI


En faydalısı güneş doğduktan 1 saat geçtikten sonraki 2 saattir(bu 2 saatten sonrada öğlen kerahet vaktine kadarda hacamat yapılabilir), bu mümkün olmazsa öğlen ikindi arası.
Bazı bilim adamlarına göre Ay ‘ın çekim kuvveti sadece med ve cezir (gel-git) hadisesi ile sulara değil ; aynı zamanda insanlara , hayvanlara , meyvelere ,ağaçlara topraklara , hatta madenlere dahi tesir etmektedir.
'‘Güneşin tesiri harareti ile , ayın tesiri ise rutubeti iledir.” (13)

Ayın ilk yarısında vücutta kan miktarı artmaktadır. Kan miktarının artmış olduğu bu dönemde insanlar kendilerini güçlü ve sağlıkl ı hissederler. İkinci yarısında ise kan miktarı azalır. Bu dönemde ise zayıflık hisseden insanların ağrıları artar. Daha geç iyileşirler. Kan dolaşımları ve bağışıklık sistemleri zayıflamıştır.

“ Ayın ilk yarısında (Dolunay halinde ) hararetle , rutubetin artmasından dolayı , damarlardaki kan çoğalır. Ayrıca dolaşımdaki kanın hızında da artma meydana gelir. Cinsel istekte kuvvetlenme olur. Yapılan araştırmalara göre bu dönemde ayın 11-21. günlerinde işlenen suçlar ve cinayetlerde belirgin artışlar olduğu tespit edilmiştir. Bu günlerde ayın cazibesi vücuttaki kanın hareketlenmesine ve vücudun dinç olmasına tesir ettiğinden dolayı kişiyi suç işlemeye müsait bir hale getirdiği gibi , sinir sistemine de tesir etmektedir “.(14)

Eğer insan vücudundaki kan hücreleri yanyana dizilecek olsaydı, 96.500 km'lik bir şerit oluşturacaklardı, yani dünyanın çevresini 2 kez dolaşmaya yeterli bir uzunlukta olacaklardı.
Minik bir kan damlasının %50'sinde, 5 milyon alyuvar, 10 bin akyuvar ve 250 bin trombosit vardır. Diğer yarısını ise plazma teşkil eder.

Bir akyuvarın kalbinizden başınıza gidip gelmesi yaklaşık 10 sn, ayak baş parmağınıza gidip gelmesi ise yaklaşık 1 dakika sürer. Bir gün içinde bu akyuvar vücutta binden fazla tur yapar.
Akyuvarlak saniyede 1.2 milyon tane olmak üzere kemik iliğinde yaratılır. Bir ömür boyunca buralarda yaklaşık yarım ton akyuvar yaratılır.

Eskiden beri hacamatın her türlü rahatsızlığa iyi geldiği düşünülmektedir. Frederick, savaşlarda sinirlerini yumuşatmak için hacamat yaptırırdı. XIII. Louis ise 6 ay içinde 47 hacamat yaptırmıştı.
"Ölüm hariç her hastalığın ilacı vardır"

Peygamber efendimiz kendisi ilaç kullanır, Eshabına da , "Ey Allahın kulları! İlac kullanın!" buyururdu.
Bir kere de, "Her hastalığın ilacı vardır. Yalnız ölüme çare yoktur" buyurdu. İlac, kaza ve kaderi değişdirir mi dediklerinde,
''Kaza ve kader, insana ilacı kullandırır" buyurdu.
Bir defasında da, "Bütün Meleklerden işittim ki, ümmetine söyle, hacamat yaptırsınlar. Yani kan aldırsınlar dediler" buyurdu.

İlac üç türlüdür: Birinci kısm ilacların tesiri, faydası katidir, meydandadır. Ekmeğin açlığı, suyun susuzluğu gidermesi böyledir. Ölmiyecek kadar ve namazı ayakda kılabilecek kadar yemek, içmek farzdır. Bu kadar yememek büyük günahdır. Faydası kat'i olan ilacları kullanmak farz olmaktadır. Tesiri kati olan sebeblere yapışmanın vacib bunları kullanmayıp zarar görmek günahtır. Tesiri muhakkak olan bu gibi ilacları kullanmamak tevekkül değil, ahmaklıktır ve haramtır.

İkinci kısm ilacların tesiri kati olmadığı gibi, zan ile de değildir. Fayda ihtimali vardır. Fen yolu ile tecribe edilmemiş maddeler ve Kur'an-ı kerimden olmayan, manasız yazılar kullanmak ve ateşle dağlamak ve uğurlu sanarak kullanılan şeyler böyledir. Tevekkül etmek için, bunları kullanmamak lazımdır. Peygamber efendimiz, bunları kullanmak, sebeblere fazla düşkün olmak alametidir, buyurdu.

Üçüncü kısIm ilaclar, birinci ve ikinci kısm arasında olanlardır. Bunların faydaları hadisle sabittir, Damardan kan alma, deriden hacamat yapmak, müshil almak,Bazan bunları kullanmamak daha iyi olur.
Peygamberimiz, "Arabi ayın onyedinci veya ondokuzuncu veya yirmibirinci günleri hacamat olunuz ki, kan artarsa (ya'ni tansiyon yükselirse), ölüme sebeb olur" buyurdu. Bir defasında da "Allahü teâlânın ölüme sebeb yapdığı hastalıklardan birisi, kanın artmasıdır" buyurdu.

Peygamberimiz, Sa'd bin Mu'az için, fasd yani damardan kan aldırmasını emir buyurmuştu. Hazret-i Alinin mubarek gözü ağrıdığı zaman da, taze hurma yememesini, pancar yaprağı, yoğurt ve pişmiş arpa yimesini söyledi. Peygamberimiz, her gece sürme sürerdi. Her ay hacamat olurdu. Vahy geldiği zaman, mubarek başı ağrırdı. Mubarek başına kına bağlardı. Bir yeri yara olsa, oraya kına kordu. Birşey bulunmadığı zeman, temiz toprak tozu ekerdi. Daha nice ilac kullanmıştır.

Allah (Celle Celalühu) buyuruyor ki:
-"Şanım hakkı için muhakkak ki size Rasülullah'da pek güzel bir örnek vardır. Allah'a ve son güne ümit besler olup da Allah'ı çok zikreden kimseler için." (1) "...Allah ve Rasülü'ne itaat edin...(2)
İbnu Abbas (Radıyallahu Anh) anlatıyor:

"Resülullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bizzat kendisi hacamat yaptırmış ve başından kan aldırıp bu işi yapana da ücretini ödemiştir.(3) İbnu Abbas der ki: "Resülullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Mi'raç gecesinde, meleklerden mürekkep bir cemaate her uğrayışında; "Hacamat olmaya devam et! Ümmetine de hacamat olmalarını emret!" derlerdi.(4) Bütün bunlardan sonra şunu söyleyebiliriz ki; Kan aldırmak, Hacamat, hem sünneti seniye açısından ibadet, hem de sağlık açısından gerekli bir iştir.

Hacamat "hacamat bıçağı" veya "hacamat zembereği" denilen bir aletle tatbik edilir. Hacamat bıçağı, tarak biçiminde, vücutta bir sıra çizik meydana getiren bir alettir. Bir yüzünde birçok yarık bulunan bakır bir kutu içinde tetikli bir zembereğe bağlı olan bıçaklar, düğmesi basılınca zembereğin boşalmasıyla yarıklardan dışarı fırlar ve vücutta çizikler meydana getirir. Bardak vb. bir şeyle çizikler üzerinden kan çekilir. Bir cins sülük de bu iş için kullanılmaktadır. Sülük vücudun ağrıyan bölgelerine konularak kanı emmesi sağlanır.
Ad:  hacamatın faydası.jpg
Gösterim: 4019
Boyut:  78.2 KB
Hadisler
Ameller niyetlere göre değer kazanır. Sünnete uymak niyetiyle ve bize emanet olan vücudumuzun sağlığına kavuşması için yaptırdığımız hacamat bir ibadet değeri taşır. Çünkü ibadetlerimizi ve diğer görevlerimizi ancak sağlıklı bir bedenle tam olarak yerine getirebiliriz.
Peygamberimiz (s.a.s)'in yaptığı ve yapılmasını tavsiye ettiği işlerin şüphesiz bir anlamı ve hikmeti vardır. Onun hayatı bizim için örnektir: "Andolsun Allah'ın Resulu'nde sizin için Allah'ı ve ahireti arzu eden ve Allah'ı çok anan kimseler için (uyulacak) en güzel bir örnek vardır" (el-Ahzâb, 33/21).
Mirac gecesinde yanından geçtiği bir melek grubunun Peygamberimize: "ümmetine hacamatı emret!" diye söylediğini Abdullah b. Abbâs (r.a) rivayet etmektedir (Ali Nâsıf, et-Tâc, III, 203).
Hz. Peygamber (s.a.s) bizzat kendisi Ebû Taybe adında bir Haccâm'a hacamat yaptırmış ve başından kan aldırıp haccâma ücretini ödemiş ve şöyle buyurmuştur:
"Kan aldırma yollarının en güzeli hacamattır. (yahut hacamat sizin en iyi tedavi yollarınızdır)"(Buhâri, Tıb 13; Müslim, Musakat 62, 63; Ebû Dâvûd Nikâh 26, Tıb 3).

Hz. Peygamber (s.a.s) ihramlı iken hacamat yaptırmıştır (Buhârî, Savm, 22; Müslim, Hac 87, 88; Ebû Dâvûd Menâsik 35). İhramlı iken saç kestirmemek şartıyla hacamatın caiz olduğu hususunda âlimler arasında görüş birliği vardır. Aynı şekilde Hz. Peygamber (s.a.s) oruçlu iken de hacamat yaptırmıştır. Yani kan aldırmıştır (Buhârî, Tıb II; Ebû Davûd, Siyâm 29).
Ebu Kesbe el-Enmari radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam basindan ve iki omuzu arasindan hacamat olur ve:
"Kim bu kandan akitirsa, herhangi bir hastalik için, bir baska ilacla tedavi olmasa da zarar gormez!" buyururdu."

Ebu Davud, Tibb 4, (3859); Ibnu Mace, Tibb 21, (3484).
Nâfi (r.a)'den rivayet edildiğine göre İbn Ömer (r.a) (Kendisine): Nâfi, kan (fazlalaşmak suretiyle) beni yedi. Bunun için sen bana bir hacamatçı getir ve genç bir hacamatçı seç. Ne yaşlı ne de çocuk hacamatçı seçme demiştir.

Nâfi der ki; İbn Ömer (r.a) şöyle dedi: Ben, Resulullah (s.a.s)'den şu buyruğu işittim:
"Hacamat olmak aç karnına daha faydalıdır. Hacamat olmak aklı ve hıfzetme (ezberleme) gücünü arttırır. Hâfız olanın da hıfzetmek kabiliyetini kuvvetlendirir. Artık kim hacamat olmak isterse Allah'ın ismini anarak perşembe günü hacamat olsun " (İbn Mâce, Kitâbu't-Tıb, 22).

İbn Hacer Buhârî şerhindeki Hacamat bölümünde özetle şu bilgiyi verir: Buhârı, Sahîhinde "Hangi saat hacamat olur" başlığı altında bir bâb açmış ve burada Ebû Mûsa'nın geceleyin hacamat olduğuna dair bir eseri ile Hz. Peygamber (s.a.s)'in oruçlu iken hacamat olduğuna dair İbn Abbâs (r.a)'ın bir hadîsini rivayet etmiştir.

İbn Hacer bununla ilgili olarak şöyle der: Hacamat olmak için uygun vakitler hakkında birkaç hadis vârid olmuş ise de hiçbiri Buhârî'nin sözkonusu ettiği şarta uygun değildi. Bana öyle geliyor ki: Buhârî hacamat işinin ihtiyaç olduğu zaman yapılabileceğine ve bunun belirli bir vakte bağlı olmadığına işaret etmek istemiştir. Çünkü hacamat işinin geceleyin yapıldığını ve Hz. Peygamber (s.a.s)'in oruçlu iken hacamat olduğuna dair hadîsi rivayet etmiştir.

Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: Resulullah aleyhissalatu vesselam, boynunun iki tarafindaki damarlari ile iki omuzun arasindaki damardan hacamat olurdu."

Ebu Davud, Tibb 4, (3860); Tirmizi, Tibb 12, (2052); Ibnu Mace, Tibb 21, (3483).

Hz. Ali radiyallahu anh anlatiyor: "(Bir gun) Cebrail Resulullah aleyhissalatu vesselam'a, Ahdaayn (boynun iki tarafindaki damar) hizasindan ve kahilden (iki omuzun arasi) hacamat olma emrini getirdi."

Tirmizi su ziyadede bulunur: "(Resulullah aleyhissalatu vesselam) ayin onyedisinde, ondokuzunda ve yirmi birinde hacamat olurdu."

Tirmizi, Tibb 12, (2052).

Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Kim hacamat olmak isterse, ayin 17 veya 19 veya 2l'ini arasin. Sakin, kan fazlalasmak suretiyle birinize galebe calip onu oldurmesin."

Diger 'hacamat' kan verme Hadis'leri;

Sahiheyn'de gelen bir rivayette şöyle denir: "Resulullah aleyhissalatu vesselam hacamat olur, kimseye ucretinde zulmetmezdi."

Buhari, Icare 18; Muslim, Selam 77, (1577).

Ibnu Abbas radiyallahu anhuma anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Haccm ne iyi kuldur; (fazla) kani giderir, beli hafifletir, gozu parlatir."

Ibnu Abbas der ki: "Resulullah aleyhissalatu vesselam Mirac gecesinde, meleklerden murekkeb bir cemaate her ugrayisinda: "Hacamat olmaya devam et! Ummetine de hacamat olmalarini emret!" derlerdi."

Tirmizi, Tibb 12, (2054).

Ebu Bekre radiyallahu anh'tan anlatildigina gore, bu muhterem sahabi, ailesini sali gunu hacamat olmaktan men ederdi. Derdi ki: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Sali gunu kan gunudur. O gunde bir saat vardir, kan durmaz."

Ebu Davud, Tibb 5, (3862).

Hz. Enes radiyallahu anh anlatýyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Mirac sirasinda yanlarindan gectigim her cemaat bana mutlaka "Ey Muhammed! Ummetine hacamat olmalarini emret!" demistir."

Hz. Cabir radiyallahu anh anlatýyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam (bir keresinde) atindan bir hurma kutugu uzerine dusmus ve ayagi cikmisti."

Ravi Veki' der ki: "Yani Resulullah aleyhissalatu vesselam, bir incinmeden dolayi ayaginin ustunden hacamat ettirmistir."
''İbn-i Abbas , Peygamber efendimizin şöyle dediğini nak leder:
''Kan alan kişi ne iyidir.Kan almak fazla kanı dışarı atıyor , Sulvün yükünü hafifletiyor ve gözleri kuvvetlendiriyor.''

Ibnu Omer radiyallahu anhuma (azadlisina): "Ey Nafi bana kan galebe caldi, benim icin bir haccam getir, getirecegin haccam genc olsun, yasli veya cocuk olmasin" dedi. Devamla Ibnu Omer dedi ki: "Ben Resulullah aleyhissalatu vesselam'in: "Ac karnina hacamat olma idealdir, (onda sifa ve bereket vardir) akli artirir. Hafizayi guclendirir. Hafiz olmak isteyenlerin hifzetme kabiliyetini artirir. Hacamat olmak isteyen Allah'in adiyla persembe gunu hacamat olsun. Cuma, cumartesi, pazar gunlerinde hacamat olmaktan kacinin. Pazartesi ve Sali gunu de hacamat olunuz. Carsamba gunu hacamat olmaktan kacinin: Cunku o, Eyyub aleyhisselam'in belaya dustugu gundur. Cuzzam ve alaca hastaligi da sadece carsamba gunu veya carsamba gecesi zuhur eder" dedigini isittim."

Peygamber Efendimiz (S.A.V.) 14 asır önceden ümmetine hacamatı (kan aldırmayı) tavsiye ediyor ve bunun çeşitli hastalıklara faydalı olduğunu şu şekilde bildiriyor:
  • “Hacamat, bütün hastalıklara şifâdır. Aman hacamat olun.”
  • “Tedavi olduğunuz şeylerin en hayırlısı hacamattır.”
  • “Tedavi olduğunuz şeyler arasında, şunlarda şifâ vardır: Hacamat, bal şerbeti ve dağlama. Lâkin ben dağlamayı sevmem.”
  • “Aç karnına hacamat daha iyidir. Bunda şifâ ve bereket vardır. Akıl ve hafızayı ziyade eder.”
  • “Baştan hacamat olmak, eğer sahibi niyet ederse, yedi derde şifâdır: cinnet, baş ağrısı, cüzzam, baras, uyuklama, diş ağrısı, baş dönmesi.”
  • “Sıcağın şiddetinden, hacamatla korununuz. Zira sıcakta kan yoğunlaşır da adamı hasta eder, hattâ öldürür.” (Râmûz el-Hadîs’ten)
  • Son hadîs-i şerifte, sıcakta kanın yoğunlaşacağı bildirilmiştir ki, bu durum su kaybı ile gerçekleşir. Bugün tıp, kanın yoğun olduğu polisitemia vera hastalığında kan almayı, bir tedavi şekli olarak kabul eder. Bu hastalıkta, diğer hadîste geçen başağrısı, başdönmesi, halsizlik ve fenalık hissi gibi şikâyetler vardır.
  • Peygamberimiz “damardan veya deriden kan aldırmak,tedavi olduğunuz şeylerin en faydalılarındandır.”(7) buyurmuştur.

Daha öncede kısaca açıkladığımız üzere yaşamımızda sağlığımızın merkezi konumunda olan kanımız kendine has muhteşem özellikleri ile sağlığımızın kalitesi hakkında çok kısa bir zaman içinde önemli oranda fikir sahibi olmamızı sağlamaktadır.

Yine peygamberimiz”üç şeyde şifa vardır .Bal şerbeti içmekte,kan aldırmakta ve kızgın bir aletle dağlama yaptırmakta. Fakat ben dağlama yaptırmayı sevmem.” buyurmuşlardır.

Şu anda da günümüzde burun kanamaları için kulak burun boğaz uzmanları ilaçlara cevap vermiyorsa burunun hemen ön kısmında kanamaya sebebiyet veren alanı koterle yakmaktadırlar .Cilt hastalıklarında ,kadın hastalıklarında da halen kullanılmakta olan koterle yakma işlemi günümüzde bir tedavi alternatifi olarak kullanılmaktadır. Peygamberimizin dağlamayı sevmem demesi ağrı yapmasına ve o dönemde dağlamanın gelişigüzel ve çok sıkça kullanılmaya başlanılmasından ileri gelmektedir.

Peygamberimizin hizmetlilerinden Selma (r.a) demiştir ki: “Her kim peygamberimize başındaki bir ağrıdan şikayet etti ise Rasulullah ,ona:”kan aldır!” buyurmuştur. Her kim de ayaklarındaki bir ağrı veya yaradan şikayet etti ise ,ona da :”ayaklarına kına yak! “ (9) buyurmuşlardır.
(9) E. Davud Tıp 3858, Tirmizi Tıp H. 3502

Peygamber efdendimizin bir çok yerde durumun gerektirdiği oranda başından kan aldırdığı , ihtiyaç duyduğu kadarda vücudunun diğer yerlerinden kan aldırdığı sabit olmuştur.Çene altından kan aldırmak diş , boğaz ağrılarına zamanında kullanıldığı taktirde fayda sağlar , başı ve el ayalarını fazla kandan arındırır.Ayağın üst kısmından kan aldırmak , topuğa yakın olan ana damarı keserek kana akıtmanın yerine geçer , uyluk ve baçaklardaki yaralara , kadınlarda görünen kaşıntı ve adet kesilmesine yarar sağlar.Göğüs altından kan aldırmak uyluktaki çıbanlara , uyuza , sivilcelere , nigris'e,basurlara , fil hastalığına ve sırttaki kaşıntılara faydalıdır.

Amerika’lı bir profesör hastalıkların %90’ının kanın temizlenilmesi ile tedavi edilebileceğini iddia etmiştir .Kanın temizlenmesi ile bu denli hastalıklara karşı başarılı sonuç alınması konunun önemini ortaya çıkarmaktadır. Özellikle psikiyatrik rahatsızlıklarda önemi tahmin edilenin çok üzerindedir. Çağımızın hastalığı haline gelmiş ve son yıllarda çok fazla miktarda görülmeye başlanılmış depresyon tedavisinde kanın temizlenilmesi ile muhteşem derecede olumlu etki alınabilmektedir. Depresyonda beyin hücreleri olan nöronların birbirlerine bağlantı yaptıkları sinaptik aralıklarda seratonin, adrenalin ,noradrenalin ve dopamin gibi hormonların geçiş hızında bozulma olmaktadır. Bu bozulmaya bağlı olarak enerji kaybı,yorgunluk,umutsuzluk,karar vermede güçlük,unutkanlıkla seyreden ve daha ağırlaşmış safhalarında insanları intiharlara kadar götüren depresyon rahatsızlığı gelişmektedir. Burada kanın kirliliğinin büyük önemi vardır. Depresyon tedavisi uyguladığım hastalarımda gözlemlediğim çok önemli bir gerçek var. Bu hastalarımın kanlarını vermelerini sağladığımda ve kendilerine kan temizleyici sebze ve bitkiler,bazı baharatlar önerdiğimde ilaçlara ihtiyaçları bir süre sonra ortadan kalkmaktadır. Neşeleri yerine gelmekte ,vücutlarındaki yorgunluk,ruhlarındaki umutsuzluk yok olmaktadır. Bu bitki ve baharatlara uzun süre ve düzenli bir şekilde devam etmeleri olağanüstü sonuçlar elde etmelerini sağlamaktadır.

Sağlığımızı etkileyen bir çok rahatsızlıklar aslında zihinseldir. Kanın temizlenilmesi ile belirgin bir değişim meydana gelir .İnsanın sağlıklı düşünebilme özelliği gelişir ve zihni muhteşem bir devrim yaşar.

Süreklilik arz eden kronikleşmiş bir çok hastalıklarda;migren,romatizma,mide barsak rahatsızlıkları ,el ve ayaklarda üşüme,şeker hastalığı,karaciğer yetersizliği,zihinsel ve ruhsal bir çok hastalıklarda,böbrek hastalıklarında kan vermenin faydaları belirgindir.

Kan seviyesi düşük anemik ve hemofilili hastaların kan vermelerinin uygun olmadığını da belirtmekte yarar var. Kan vermeye karar verildiğinde bir tahlil yaptırarak kişiler vücut kan seviyelerinin kan vermeye elverişli olup olmadığını kısa bir zaman içinde öğrenebilirler .En son kararın bir tıp doktorunun muayenesinden geçildikten sonra verilmesinin uygun olacağını özellikle belirtmekte yarar görüyorum.


Peygamberimiz ‘ Her kim ayın on yedi on dokuz ve yirmi birinci günlerinde kan aldırırsa kan hücumundan dolayı meydana gelen bir çok hastalıklardan şifa bulur.’ (10)buyurmuşlardır.
(10) E. Davud Tıp H. 3861; Tirmizi Tıp H. 2051

Ayrıca yine ‘Ayın on beş on yedi , on dokuz ve yirmi birinci günleri kan aldırınız ! Zira bu günlerde kan hücuma geçerek sizden birilerinizi öldürmesin.’(11) buyurmuşlardır.

İbni Sina, ‘el kanun fi‘t Tıbb’( Tıbbın Kanunu) isimli meşhur eserinde bu hadislerle ilgili olarak şu şekilde görüş belirtmektedir. “Arabi ayların başında kan aldırmak tavsiye edilmez. Çünkü vücuttaki sıvı maddeler ayın ilk günlerinde fevkalade çok ve hareketli değildir. Çünkü bu günlerde sıvı maddelerin seviyesi düşüktür. Dolunay günlerinde ise ayın çekim gücünün artması sebebiyle vücuttaki sıvı maddeler hem çoğalmış hem de hareketlenmiştir. Bu sebeple bu günlerde alınan kan kişiye zarar vermez”.(12)

Zamanımızın tıp ve ilim adamları, hacamatın daha birçok yararlı ve tedavi edici tesirinin bulunduğunda ittifak halindedir.
Bu konuda çıkan haberi üstte sunuyor ve binlerce delilden birini daha ilân ediyoruz.
Hacamatın yani kan aldırmanın insan sağlığına birçok katkıda bulunduğu tıbbî bir gerçeğe dayanır. Özellikle bazı deri hastalıklarının tedavisinde hacamatın faydası görülmüştür.

Sülükle Kan Kalma


Çocukluğumda hamamlarda sülük vurunurlardı. Yani, birkaç santimetre uzunluğunda sülük dediğimiz hayvan vasıtasıyla şifa için kan aldırırlardı. Yenilere kadar da bunu iptidai bir metot olarak bilirdim. Halbuki şimdi, Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri'nde tıp araştırmacılarının, sülüklerle yeniden araştırma yapmaya başladıklarını hayretle görüyoruz. Belirli şartlar altında bu hayvan, faydalı bir tedavi vasıtası kabul edilmektedir.
Doktorların tıbbî sülük dedikleri bizim küçük vampir, acaba nasıl kan emer? İnsanlar hangi cesaretle bu hayvana derilerini, damarlarını kestirip de kanlarını akıttırıyorlar?
Sülükler, tâ doğuştan modern kan alma metoduna sahiptir. Yani, Sani-i Hakîm, bu iş için onları hususi tanzim etmiş. Şimdi bir laboratuara gidip kan aldırmağa kalksanız; mutlaka carınız yanar. Amma bizim tıbbî sülük hiç acıtmaz. Cenab-ı Hak ona üç adet jilet keskinliğinde çene takmış O, bunlarla operasyon yapar.Sonra yaraya, uyuşturucu şırınga etmeyi de ihmal etmez! İşte bunun için kanını emeceği kimseyi acıtmaz. Acaba bizim sülük efendi, insanların sinir sistemine sahip olduklarını, bunları uyuşturunca acı çektirmeyeceğini hangi tıp fakültesinden öğrendi? Sonra kendi özel uyuşturucu maddesini hangi laboratuarda keşfetti?

Dahası var. Bizim sülük efendinin tıbbî mahareti bundan ibaret değil. İnsanların bir tarafı kesilse ve küçük bir yara açılsa, kan birkaç dakika sonra kendiliğinden kesilir. Bu da Cenab-ı Allah'ın hayatımızın devamı için kanımıza verdiği bir özelliktir. Aksi takdirde hastalık var demektir. Bizim sülük efendi, kestiği damara yanaştı mı, normal olarak şöyle bir yarım saat kadar kan emmelidir. Çünkü ancak bu zaman zarfında bir öğünlük gıdasını alabilir. Eh, bilim sülük efendi insan kanun en iyi tanıyanlardan birisidir! Nasıl olsa o, en az bir doktor kadar bilgili ve bir kimyager kadar maharetli!

Bunun için vücudunda salgı bezleri inşa etmiş. Bu minik laboratuarlarda, kanın pıhtılaşmasını önleyici birudun denilen maddeyi keşfedip imal etmeye başlamış. Uyuşturucunun yanı sıra, deriye bu maddeyi de şırınga eder Böylece kanın; sürekli akmasını sağlayarak istediği kadar içer. Önce, sarsılıp titreyerek emmeye başlar. 20 - 30 dakika sonra, bir öğünlük gıdasını oluşturan kanla şişmiş olarak deriden ayrılır. Ve yavaş yavaş sindirim işlemine başlar.
Hani insan, sülüğün kan emmek için sahip olduğu özel aletlerini, vücudunun hususi tanzimini ve tıbbî maharetlerini Cenab-ı Allah'a vermese, onu, mütehassıs bir doktor, eşsiz bir biyokimyacı kabul etmesi gerekiyor. Bilmem başka nasıl izah edeceğiz? Onu yaratan ancak Cenab-ı Hak'tır. Çünkü Rabbımız canlıları ve onların kanlarını, sinir sistemlerini en iyi bilen zat'tır. İşte bunun için sülüğü ona göre tanzim etmiştir: Sülüğün varlığı ve kan emmek için hususi tanzimi gösteriyor ki, sülüğü kim yaratmışsa, insanları da yaratan O'dur. Evet, bir sülüğün vücudumuzda açacağı yarayı uyuşturabilmesi, kanımızın akışını sağlayan humdun maddesini imal edebilmesi, yaratıcının birliğine bir ispattır. Vahdaniyete bir delildir.
Bakın, sülüğün vücudunda, Rabbımızın daha ne hikmetleri var.

Sülük, bir insan vücudundan 20 - 30 dakikada aldığı kanla, hayatını tânı altı ay kadar sürdürebilir. Bunu nasıl sağlar? Niçin bir emişte hu kadar çok kan alma istidadı verilmiş?
Tıbbî sülük, yaşadığı kendi tabiî sulak ortamında, insan kanına benzeyen bir besini kolay kolay bulamaz. Bu yüzden Sani-î Hakim olan Rabbımız, onun vücuduna, elde ettiği bir besinden en fazla faydalanabileceği bir sistem yerleştirmiştir. Şöyle ki : Bir öğünlük besinini emip ve depolarken vücudu, normal hacmine göre on kat şişebilmektedir. Emmeden sonra, önce kanın suyu ayrılır ve özel ceplerde depolanır. İş bununla da bitmez. Kanın çözüşmemesi gerekir.Bunun için de bağırsaklarında bulundurduğuöze'1 bakterileri (Pseudomonas hirudinus) kullanır. İşte bu sistem sayesinde bir sülük, yalnız bir öğün yemeği ile hayatını altı ay kadar sürdürebilir. Hatta bu süre sonunda kendi vücut dokularını parçalayarak bir süre daha yaşayabilir.

Bu hayvan şimdi modern tıpta nerelerde kullanılıyor?


Sülük uygulamasının, ciddi doku zedeleme sinin verdiği rahatsızlıkları giderdiği görülüyor.Meselâ ameliyattan sonra yara izini taşıyan dokuyu iyileştirdiğini gösteren emareler var. Sülükler kan çekme aracı olarak da kullanılabilecek. Bilhassa kalp yetmezliği, ya da kalp krizi geçiren insanların tedavisi onların yeni kullanım sahalarıdır. Ayrıca son araştırmalar, vücuttan kopmuş organların dikilmesinde de onların işe yaradığını göstermiştir.
Sülüğün hiç acıtmadan, modern bir tarzda kan emebilme vasfı, bu şekilde hususi tanzimi bize mühim bir sünnete işaret etmektedir :
Kan aldırmak. Hazret-i Peygamber hacamat âleti vurmakla kan aldırmıştır. Bir hadîste şöyle duyuruluyor :
Şifa üç şeye münhasırdır : Bal şerbeti içmek hacamat âleti vurmak, ateşle dağlamak. Fakat ümmetimi (başka çare kalmadıkça) ateşle dağlamaktan men ederim (Sahîh-i Buhari; 12. cilt, sayfa 79).
Mademki iki cihan serveri, Hz. Peygamber(S.), kan aldırmak şifa demiştir, o mutlaka şifadır. Çünkü O'nu konuşturan Rabbimizdir. O kendi hevasından, nefsinden konuşmaz. Sünnetinde, emir ve tavsiyelerinde, hem bu hayatımız için, hem de öldükten sonraki ebedî hayatımız için derin hikmetler, azim faydalar vardır.

Şimdi tıp ilmine bakalım. Kan aldırmak gerçekten insan sağlığı için faydalı mı?
Kan aldırılınca, anormal derecede koyu kanı bulunan hastaların beyinlerinden geçen kan akışı hızlanabilmektedir. Bu keşif, Londra Milli Hastahanesinde ve Kopenhag Kraliyet hastahanesindeki araştırmalarda bulunmuştur.

Kanın emilin incelmesi, kandaki alyuvar yoğurduğunu azaltır. Böylece kalp, beyne daha rahat pompalama yapar. Kan emilince, kandakiıoksijen taşıyıcı madde olan hemoglobin seviyesi de düşer. Bu yüzden kan, beyine yeterli oksijeni taşıyabilmesi için daha hızlı akmaya başlar.
Ayrıca araştırmacılar, kan akışının artmasıyla insanın ataklığının fark edilir derecede arttığını ispatlamışlardır.

Koyu kandan dolayı kalp krizi ve kalp yetmezliği tehlikesi altında bulunan insanlarda kan aldırmanın koruyucu bir rol oynayabileceği de tahmin edilmektedir. Bu tahmin, İngiltere ve Danimarka'da yapılan son araştırmalarca desteklenmektedir.

Şimdi düşünelim : 1400 sene evvel yaşamış ümmî bir insan, kan aldırmanın bunca faydasını nasıl bildi? 1400 sene evvel, şimdiki zamana kıyasla, cehaletin kol gezdiği bir devirde, bir insanın çıkıp ta başını yardırıp kan aldırması kolay anlaşılacak bir iş değildir. Böyle derin tıpâ ilgisi isteyen bir işi, O Zat'ın, kendinden emin olarak yapması ve etrafına da inandırması, O'nun peygamberliğine aşikâr bir delildir.

E. Davud Tıp H. 3859. 3860, Tirmizi Tıp H. 2052, İ. Mace Tıp H. 3484. 3484
(11) K. Ummal 10/28126 (Benzar ve E. Nuaym’dan naklen)
(12) İ. Sina Kanun 1/212
(13) Ali Rıza Karabulut Tıbb-ı Nebevi sh. 377
(7) Bağdadi s. 45; E. Nuaym vr. 35 b.
Buhari Tıp 7/12, İ. Mace Tıp H. 3491, Müsned 1/246

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Son düzenleyen perlina; 28 Şubat 2017 15:06
perlina - avatarı
perlina
Ziyaretçi
28 Şubat 2017       Mesaj #2
perlina - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  hacamat-noktaları-.jpg
Gösterim: 10812
Boyut:  128.1 KB

Peygamber Sünneti Hacamat


Hacamat tedavisinin temel prensibi, uygun noktalardan pıhtılar ve toksik maddeler vakumlanarak; kılcal damarlardaki tıkanıklıkları açma ve kirli kanın temizlenmesi işlemidir. Bu şekilde o bölgedeki organlara kan akışı düzenlenerek, organın hastalığının düzelmesinde etkili olacak, temiz ve düzenli kan dolaşımı sağlanmış olacaktır. Hacamat çok hızlı tesir gösterir, çok etkilidir.
Sponsorlu Bağlantılar

Hacamattan Önce:


Hacamat aç karnına yapılır; Takribi 4 saat öncesi yeme içme bırakılır.
Tok karnına yapılan hacamat bir çok hastalığa neden olur.
Vücutta takribi 6-7 litre kan olup yemekten sonra takribi 3-4 litre kan sindirim işlemini gerçekleştirmek için görevlendirilir. Bu durumda kan basıncı düşmesi ve kan dolaşım hızının yavaşlaması nedeniyle hacamat ile toksik maddeleri temizlemek zorlaşır. Hatta zararlı bile olur.
Çünkü; tokluk halinde kan, karın boşluğunda göllendiği için hayati merkezlerimiz olan beyin ve kalbin beslenmesi zayıflamıştır. Böyle durumlarda hacamat yapılınca beyne, kalbe ve diğer hayati hormon ve enzim yapan bezlere giden kan hacmi iyice düşerek, felç, enfarktüs gibi kalıcı rahatsızlıkların çıkmasına neden olur.
24 saat öncesinden hayvansal gıda alınmaz.
Zira hayvansal gıdalar protein ihtiva eder, kanı koyulaştırır. Hayvansal perhize dikkat edilerek yapılan hacamat daha faydalıdır.
İki gün önceden cinsel ilişkiye girilmez.
Hacamat yapılacak gün boy abdesti alınır ,hacamattan önce namaz abdesti alınır.

Hacamat sonrası


Asgari iki saat kadar bir şey yenilmemelidir. Hacamattan sonra iştah biraz açılabilir. Mümkün olduğunca günü hafif gıdalarla geçirmek hacamatın faydasını artırır.
24 saat sonra duş alınabilir. Duştan hemen sonra yara izlerinin olduğu bölgeye zeytinyağı veya kantaron yağı sürülmesi, yaraların çabuk iyileşmesi ve iz kalmaması bakımından çok fayda sağlar.
Hacamat dan sonra sirkeli su veya bal şerbeti içmek çok faydalıdır. Zira her iki gıdanın ortak özelliği damar açıcı olmasıdır.
Hayvansal gıdaların hemen hepsinde protein olup kan dolaşım hızını yavaşlatır. Bu nedenle asgari 24 saat öncesi ve mümkünse 48 saat sonrası hayvansal gıda perhizi yapılır.

Hacamatın Faydaları


  1. Hacamat bağışıklık sistemini kuvvetlendirir, vücuda direnç kazandırır.
  2. Kırmızı kan hücrelerini (alyuvarları) büyüten kanı katılaştıran, dolaşımı bozan fazla asitleri hacamatla vücuttan dışarı atabiliriz.
  3. Kan ve dokulardaki gaz ve toksinleri atar.
  4. Ödemleri çözer.
  5. Bağışıklık sistemini kuvvetlendirir, vücuda direnç kazandırır.
  6. Kan üretimi ile görevli organları uyarır.
  7. Beyin fonksiyonlarını canlandırır.
  8. Ağrıları giderir.
  9. Hastalıkları önler.
  10. Bel, boyun fıtığı, eklem ağrıları, karaciğer, kalp hastalıkları, psikolojik hastalıkların ve bunun gibi tüm hastalıkların tedavisinde yardımcı olur.
  11. Göze canlılık verir, gözün görme kabiliyetini artırır. Başından hacamat olan bir insan bunu hemen fark eder. Çünkü hacamatın etkisi hemen zuhur eder.
  12. Unutkanlık ve dikkat eksikliği olanlar; okuduğunu zor anlayanlar için kafadan hacamat (Kupa terapisi – Cupping Therapy) çok faydalıdır. Hacamat ezber kuvvetini artırır.
  13. Metabolizmayı düzenleyerek bağışıklık sistemini güçlendirir. Hacamat yaptıranlar daha az hastalıklara yakalanır, daha sağlıklı ve daha dinç görünüme sahip olurlar.
  14. Vücuda canlılık ve enerji verdiğinden dolayı cilt ve vücut daha genç görünür.
  15. Değişik nedenlerden dolayı vücudun belli noktalarında biriken toksinler dışarı alındığında vücudun bio-elektrik enerji si ve aurası yoğunlaşır. Buda daha az uyku ve daha dinç yaşam demektir.
  16. Akciğer tarafından yeterince temizlenemeyen kan zamanla daha koyu hal alır, kılcal damarları tıkamaya neden olur. Hacamatla bu toksik maddeler arındırılarak organlar daha düzenli çalışmaya başlar.
  17. Tansiyon, Migren, bel fıtığı, psikolojik hastalıklar, depresyon, düşük yaşam enerjisi (Qi) eklem ve romatizma ağrıları için bir çok ilaçtan daha tesirli olup ilaçlar gibi hiç bir yan etkisi de yoktur.
  18. Hacamat yaptıranların analitik düşünme yetenekleri artar, hızlı ve doğru karar alma yetenekleri gelişir.
  19. Sağ ve sol beyin lobları daha etkin ve dengeli kullanılmaya başlanır.
  20. Çocuklarda ve gençlerde hacamat daha dengeli bir ergenlik, geçirmelerine yardımcı olur.
  21. Lenfatik sistemi (mikroplarla savaşan lenf sistemini) harekete geçirir.
  22. Daha hacamat yaptırmaya başlar başlamaz beyin ağrı kesici etkiye sahip endorfin salgılamaya başlar.
  23. Depresyona maruz, psikolojik rahatsızlıkları olanlar, histeri, uykusuzluk, ankesiyete, ilaç bağımlılarını hacamatla başarıyla tedavi etmek mümkündür.
  24. Ağrı eşiği düşük olanlar için çok faydalıdır.
  25. Hacamat yaptıranların bağışıklık sistemi hastalıklara karşı daha dirençli olur. Ve Düzenli Hacamat yaptıranlar kolay grip ve soğuk algınlığına yakalanmaz.
  26. Yüksek kan basıncını düşürücü ve dolaşımı düzenleyici etkisi vardır. Deri üzerinde atıl durumda ki kan ve damarları çevresindeki pleksus lifleri uyarılmak sureti ile ve tıkanıklığa sebebiyet veren jöle kıvamındaki damarda dolaşmayan atıl maddelerin temizlenmesi ile dolaşımı düzenleyici etkisi vardır.
  27. Hipofiz bezini uyarmak sureti ile yapılan hacamat görevi hormonların salgılamasını kontrol eden bu bezeyi daha etkin hale getirir. Aşırı kilo başta olmak üzere bir çok hormonlarla alakalı konularda çok tesirlidir.
Hacamat istisnasız kan ile alakalı hastalıkların tamamını iyiyleştirmede yardımcı bir tedavi yöntemidir.
Akciğer kanı temizler, kalp kanı pompalar, karaciğer ise glikojen depolanması, kırmızı kan hücrelerinin üretimi, plazma ve protein sentezi, hormon üretimi ve detoksifikasyon ayrışma dahil olmak üzere vücutta daha bir çok alanda işlevi vardır. Dalak ve böbrekler birer süzgeç gibi kanı süzmeye ve toksik maddeleri dışarıya idrar veya diğer yollarla atmaya yarar. Eğer bu organların çalışmasını sağlayan besleyen kılcal damarlar tıkanırsa organlar da görevini aksatmaya başlar. Damarlada dolaşan kan koyu ve toksik oran olarak normalin üstüne çıktığında kanla alakalı organlar başta olmak üzere vücut alarm vermeye başlar ve hastalıklar baş gösterir.

Hacamatın Başlıca Faydaları


  • Kılcal damarlardaki tıkanıklığı açar.
  • Kan ve dokulardaki gaz ve toksinlerin atılmasını sağlar.
  • Doğal kortizonu artırır. Bu veri klinik çalışmalar ile ispatlanmıştır. Bu da hacamat sonrası ağrılı durumların azalmasını hatta ağrıların yok olmasını sağlamaktadır.
  • Kaslardaki sertliği ve ödemi çözer.
  • Kan üretiminden sorumlu organları uyarır.
  • Bağışıklık sistemini kuvvetlendirir, vücuda direnç kazandırır.
  • Ağrıları gidermede yan etkisi olmayan etkili bir tedavi yöntemidir.
  • Bel tutulması, eklem ağrısı, baş ağrısı, bel-boyun fıtığı ve kireçlenmeye bağlı ağrıları giderir.
  • Kaygı bozukluğu, depresyon ve korkulara karşı etkilidir.
  • Dalak ve karaciğer hastalıklarını tedavisinde yardımcıdır.
  • Tansiyonun dengelenmesine yardımcı olur. Tansiyon rahatsızlığı olanlar açlık oruçları ve bağırsak temizlikleri yaptıkları takdirde tansiyon hiç bir yan etkisi olmadan kontrol altına alınır.
  • Kılcal damar tıkanıklıkları ve kalp damar rahatsızlıklarının tedavisine yardımcı olur.
  • Zehirlenmeye karşı etkilidir.
  • Aklı, hafızayı ve anlayışı artırır. Dikkati arttırır.
  • Çıban, sivilce, kist ve tümöre iyi gelir.
  • Akupunktur tekniğinde olduğu gibi deri üzerinde, beyin ile organlar arası iletişimi sağlayan enerjiyollarındaki akımı düzenler.
  • Kafadan düzenli hacamat unutkanlığı önler, hafızayı güçlendirir.
  • Özellikle çocuk yaşlarında kafadan hacamat beyin kapasitesini maksimum kullanma yönünde yardımcıdır.
  • Yüksek kan basıncı ve damar sertliğiyle savaşır.
  • Kalp krizi ve felç riskini azaltır.
  • Kan dolaşımının kontrolüne yardımcı olur.
  • Bir takım kanser hücrelerinin çoğalmasını engellemek amacıyla bağışıklık sistemi tarafından kullanılır.
  • Eklem iltihaplarından kaynaklanan ağrı ve şişliklere karşı etkilidir.
  • Erkeklerde ve kadınlarda cinsel duyuların güçlenmesinde gerekli bir element.
  • Şizofreni dahil bir çok hastalığın tetikleyicisi, öğrenmeyi ve ezberlemeyi kolaylaştıran bir maddedir.
  • Obezite, hızlı kilo alma, yediklerini yakamama sorunlarının çözümünde etkindir.
  • Bağışıklık sistemini düzenlemede etkilidir.
İnsan vücudu çok güzel bir şekilde programlanmış olup nerdeyse insanın hasta olması için bu sistemi bilerek ve sürekli olarak tahrip etmeye uğraşması gerekir. Çok yeme, hızlı yeme, hareketsizlik, çok çeşitli yeme insanın hastalanmasına neden olan en önemli faktörlerdir. Nedeni ne olursa olsun bağışıklık sisteminin zayıflamasında ilk etkilenen organlar karaciğer, böbrekler ve bağırsaklardır. Özellikle sırttan uygun noktalardan yapılan hacamat karaciğer temizliğinde çok büyük katkı sağlar.

Hacamatın Kalp Damar Hastalıklarına Etkisi


  • Düzenli hacamat yaptıran kişilerde damarlarda plaklar oluşmaz ve tıkanıklık olmaz.
  • Damar tıkanıklığı şikayeti olan bir kişi 1 seansta 40 yıllık toksinlerden kurtulmayı beklememelidir.
  • Asgari 1 ay arayla 4-5 seans hacamat gereklidir.
  • Hacamat seansları 1 hafta arayla olabilir.

Hacamatın Unutkanlık Üzerine Etkisi


  • Unutkanlık ve dikkat dağınıklığı tedavisinde hacamat etkili bir tedavi yöntemidir.
  • Aslında unutkanlık diye bir şey yoktur. Hatırlayamama sorunu vardır.
  • Hafıza kaydı beynin arka kısmında gerçekleşir. Hayal, düşünce, analitik muhakeme, hesap kitap ise beynin ön lobunda gerçekleşir.
  • Unutkanlık dediğimiz hatırlayamama sorunu beyinde hatırlamaya çalıştığımız nesnelerin kayıtlı olduğu hücreleri besleyen kan damarlarının toksik maddelerle dolu olmasından, kan dolaşımının zayıf olmasından kaynaklanır.
  • Hacamat ile unutkanlık tedavisi; İlk üç seans tarama hacamatı yapılır.
  • 4. seanstan sonra hacamat sadece kafadan yapılır. Tam bir unutkanlık tedavisi için arka arkaya tarama hacamatlarından sonra ara vermeden üç dört seans daha kafadan hacamat yapılması gerekebilir.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
perlina - avatarı
perlina
Ziyaretçi
28 Şubat 2017       Mesaj #3
perlina - avatarı
Ziyaretçi

Hacamatın Uygulanışı ve Faydaları



BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.

Benzer Konular

13 Mayıs 2016 / webwebweb Tıp Bilimleri
12 Mayıs 2016 / Misafir Tıp Bilimleri
12 Mayıs 2016 / Misafir Tıp Bilimleri
6 Haziran 2009 / KisukE UraharA Rüya Tabirleri
3 Eylül 2015 / Jumong X-Sözlük