MsXLabs

MsXLabs (https://www.msxlabs.org/forum/)
-   Edebiyat tr (https://www.msxlabs.org/forum/edebiyat-tr/)
-   -   Cenap Şahabettin (https://www.msxlabs.org/forum/edebiyat-tr/10134-cenap-sahabettin.html)

GusinapsE 26 Nisan 2006 23:39

Cenap Şahabettin
 
Cenap Şahabettin (1870-1934) Edebiyat-ı Cedide'nin önde gelen temsilcilerinden, Türk yazar.

1870'te Manastır'da doğan Cenap Şahabettin edebiyata yakın ilgi duyan bir aileden geliyordu. Kendisi de küçük yaşta şiir yazmaya başladı; ilk şiirleri Saadet gazetesinde yayımlandı. Feyziye İdadisi'ni, Askeri Tıbbiye'yi bitirdikten sonra ihtisas için Paris' e gönderildi (1890). Dönüşünde (1894) Mersin ve Rodos'ta doktorluk, Hicaz' da sıhhiye müfettişliği yaptı. 1914'te emekliye ayrılarak Darülfünun'da müderrisliğe başladı; Batı edebiyatı ve Fransız dili okuttu. Fransız şiirinin havasını kaynağında solumuş, Verlaine'e yakınlık duymuştu. Yenilikçi bir şairdi. Çok süslü ve ağdalı bir dille, sonnet biçiminde yazdığı aşk ve doğa şiirleriyle sembolizmin öncüsü sayıldı. Servet-i Fünun'un Tevfik Fikret' ten sonra en etkili şairiydi. 1908'den sonra düzyazıya ağIrlık verdi. Tanin, Hürriyet, Kalem ve Hak gazetelerinde çıkan makalelerinde Genç Kalemler'in “sade dil” anlayışına karşı Osmanlıcayı savundu. Karşıtlarını eleştirirken alaycı bir üslup kullandı. Ona göre "istihza zekanın en tabii hakkı"ydı. Kurtuluş Savaşı yıllarında Anadolu hareketine karşı yazılar yazdı; Cumhuriyetin ilanıyla birlikte görüşlerini değiştirdi. Şiirleri ölümünden sonra kitaplaştırılan Cenap Şahabettin’in gezi (Hac Yolunda, Avrupa Mektupları ve Afak-ı Irak), makale (Evrak-ı Eyyam ve Nesr-i Harb, Nesr-i Sulh), tiyatro (Yalan, Körebe, Küçük Beyler) kitapları sağlığında basılmıştı.

Cenap Şahabettin 12 Şubat1934'te beyin kanamasından öldü; ünlü şiiri "Elhan-ı Şita"yı anımsatan yoğun bir kar yağışı altında toprağa verildi. 14 Şubat'ta, sade bir törenle Bakırköy Mezarlığı'nda, kızı Destine Hanım'ın yanına gömüldü.

Meslektaşı ve dostu Mazhar Osman (Usman), kara ve fırtınaya karşın bir konuşma yaparak onu “dahi şair” olarak selamladı. Ertesi günkü Cumhuriyet'te de Abdülhak Hamit’in Yunus Nadi'ye yolladığı başsağlığı mektubu yayımlandı: “Yazıklar olsun! Yalnız ona değil; onu bilenlere ve sevenlere yazık, en büyük üstatlarından bulunduğu edebiyatımıza yazık, hatta Cenab’ın öldüğünü duyduğum için bana da yazık!” Cenap Şahabettin'in hayatı, sanatı ve eserlerine ilişkin bir kitap Ahmet Özdemir tarafından hazırlanarak Toker Yayınlarının MEB'ndan tavsiyeli 100 Edip Şair dizisinde yayınlanmıştır.



ThinkerBeLL 21 Mayıs 2009 21:43

1 ek
Cenab ŞAHABEDDİN (1870–1934)
MsXLabs.org & Temel Britannica
Alıntıdaki Ek 15631
Cenab Şahabeddin Edebiyat-ı Cedide Akımı'nın Tevfik Fikret'ten son­ra en ünlü şairidir (bak. Servet-i Fünûn Edebiyatı (Edebiyat-ı Cedide)). Manastır'da doğan Cenab Şahabeddin, babası Binbaşı Osman Şahabeddin Bey Plevne Savun­ması'nda şehit düşünce annesiyle birlikte İstan­bul'a geldi. Babası gibi asker olmak istediğin­den öğrenimini askeri okullarda sürdürerek 1880'de Gülhane Askeri Rüştiyesi'ni, 1889'da Askeri Tıbbiye'yi bitirdi ve hekim yüzbaşı oldu. Başarılı bir öğrenci olduğundan uzman­lık eğitimi için Paris'e gönderilerek burada dört yıl deri hastalıkları konusunda çalışma yapması sağlandı. Yurda dönüşünden sonra Karantina İdaresi'nde, Mersin'de, Rodos'ta ve Cidde'de hekimlik yaptı. Ama Cenab Şahabeddin'in amacı, genç yaşlardan beri ilgi duyduğu edebiyatla ve özellikle de şiirle uğraşmaktı. Son görevi sıhhiye müfettişliğin­den 1914'te kendi isteğiyle emekli oldu. Daha sonraki yıllarda Darülfünun (İstanbul Üniver­sitesi) Edebiyat Fakültesi'nde çeviri, batı ve Osmanlı edebiyatı dersleri verdi. 1918'de gazeteci yazar Süleyman Nazif ile birlikte Hadisat gazetesini çıkardı.
Önceleri yenilik yanlısı olan Cenab Şaha­beddin daha sonra dilde, edebiyatta eskiyi sürdüren bir tavır almış, siyasal alanda da tutuculuğu benimsemişti. Anadolu'da başla­yan Kurtuluş Savaşı'na karşı olumsuz tutumu­nu gösteren yazılarını Peyam-ı Sabah gazete­sinde yayımlıyordu. Öğrencileri bu tutumuna tepki gösterince 1921'de okulu bırakmak zo­runda kaldı. Kurtuluş Savaşı başarıya ulaştık­tan sonra tutumunu değiştirdiğini gösteren yazılar yazdıysa da inandırıcı olamadı. Bun­dan sonra siyasetten uzak, yalnız bir yaşam sürdürdü. Fransızca, Arapça, Farsça bilen ve yabancı dil öğrenmeyi bir tutku haline getiren Cenab Şahabeddin yaşamının bu döneminde Almanca, İtalyanca ve İngilizce de öğrendi. Türkçe sözlük hazırlığı beyin kanamasından ölmesiyle yarıda kaldı.
Cenab Şahabeddin'in şiire ilgisi tıp öğrenci-siyken başlamıştı. O yıllarda şair Muallim Naci ile tanışmış ve şiir sanatının, özellikle de Divan şiirinin inceliklerini öğrenmeye koyul­muştu. 15 yaşındayken şiirleri çeşitli dergiler­de yayımlandı. Daha 17 yaşındayken de ilk ve tek şiir kitabı olan Tâmâfı çıkardı. Bu ilk şiirlerinde olduğu gibi sonraki şiirlerinde de Cenab Şahabeddin için ana tema doğadır ve doğadaki sesleri şiirlerinde yansıtmak gibi ilginç bir amacın peşindedir. Cenab Şahabed­din, Divan şairlerinden esinleniyordu ama, aynı zamanda Fransız sembolist (simgeci) şiirin etkisindeydi (bak. Sembolizm). Bütün şi­irlerini aruzla yazmasına karşılık, tek bir aruz kalıbına bağlı kalmıyor, her dizede başka kalıplar kullanıyordu. Serbest müstezat deni­len bu şiir biçiminin Tevfik Fikret'ten sonra başarılı bir uygulayıcısıydı. 1891'de yayımlan­maya başlayan Servet-i Fünun dergisinin yö­netimini 1895'te Tevfik Fikret aldıktan sonra Cenab Şahabeddin de bu derginin yazarların­dan biri oldu.
Cenab Şahabeddin, içerik yönünden Türk şiiri için yenilik sayılan tutumunu Edebiyat-ı Cedide topluluğu içinde de sürdürdü ve yazı­larıyla savundu. Öte yandan hece veznini küçümseyen, dilde yenileşmeye şiddetle karşı çıkan yazıları da yayımlandı.
Türk şiirinde ilk kez bir Fransız şiir biçimi olan sorae'yi kullanan şair olarak da tanınan Cenab Şahabeddin son şiirlerinde yalınlaş­maya özen gösterdi.
Cenab Şahabeddin gezdiği yerlerle ilgili izlenimlerini, Hac Yolunda (1909), Afak-ı Irak (1915), Avrupa Mektupları (1919); ma­kalelerini Evrak-ı Eyyam (1915) adlı kitapla­rında topladı. Ayrıca şairin Yalan (1911'de yazıldı, 1913'te oynandı ama basılmadı), Körebe (1917), Küçük Beyler veya Derse Devam Edelim (daha sonra Züppeler adıyla operet oldu) adlı oyunları, Vilyam Şekspiyer (1931) adlı William Shakespeare üzerine bir incele­mesi vardır.


_Yağmur_ 19 Haziran 2010 13:16

Cenap Şahabettin
Vikipedi, özgür ansiklopedi

Cenap Şahabettin
http://upload.wikimedia.org/wikipedia/tr/thumb/e/ef/Cenab.gif/130px-Cenab.gif

  • Doğum tarihi 1870
  • Doğum yeri Manastır
  • Ölüm tarihi 12 Şubat 1934
  • Ölüm yeri İstanbul
  • Mesleği Şair ve Yazar
Cenap Şahabettin, 1870 - 1934 yılları arasında yaşamış Servet-i Fünun dönemi şair ve yazarıdır.

1870'te Manastır’da doğdu. Babasının Plevne'de şehit düşmesinden sonra ailesiyle İstanbul'a geldi. İlköğrenimini Tophane'deki Fevziye Mektebi'nde yaptı. Gülhane Askeri Rüşdiyesi 'ni bitirdi. Tıbbiye İdadisi 'nden sonra Askeri Tıbbiye 'den mezun oldu. Hekim yüzbaşı oldu.

Paris’te 4 yıl cilt hastalıkları ihtisası yaptı. Yurda döndükten sonra Mersin, Rodos, Cidde’de karantina hekimliği, sıhhiye müfettişliği yaptı. 1914’te emekliye ayrıldı.
Darülfünûn ’da Türk Edebiyatı Tarihi dersleri okuttu. Kurtuluş Savaşı sırasında Kuva-yı Milliye’ye karşı olumsuz tutumu nedeniyle öğrencileri tarafından istifaya zorlandı. Daha sonra Cumhuriyeti destekledi ama yalnızlıktan kurtulamadı.

İlk şiiri 1885’te daha öğrencilik yıllarında Saadet gazetesinde yayınlandı. Önceleri Muallim Naci’nin etkisiyle divan türü şiirle uğraştı. Daha sonra Recaizade Mahmut Ekrem ve Abdülhak Hamit Tarhan’dan etkilenerek Batı tarzı şiire yöneldi. Servet-i Fünun dergisinde şiirleri yayımlandı. Tevfik Fikret ve Halit Ziya Uşaklıgil’le birlikte Servet-i Fünun edebiyatının üç önemli isminden biri oldu. Gelenekçi şairlerin en çok saldırdığı yenilikçi şairdi. Diğer Servet-i Fünun’cuların tersine bireysel şiiri tercih etti. Edebiyat-ı Cedide’nin en aşırı örneklerini verdi. Şiire "nesir-musikisi" dedi. Şiirlerinde kullandığı "Sâât-i semenfâm", "çeng-i müzehhep", "nay-i zümürrüt" gibi deyimler, imgeler döneminin sanat dünyasında önemli tartışmalar yarattı. Heceleri müzik düzeyinde uyumlu kullanmayı savundu. Bu tarzda yazdığı en iyi iki örnek: "Yakazat-ı Leyliye" ve "Elhan-ı Şita" şiirleridir. 12 Şubat 1934’te beyin kanaması nedeniyle İstanbul’da yaşamını yitirmiştir. Kabri Bakırköy'dedir. (Ahmet Özdemir- Cenap Şehabeddin, Toker Yayınları 1975)

Edebi kişiliği

Türk şairlerine sembolizmi ve parnasizmi öğreten Şahabettin sanat sanat içindir anlayışını benimsemiştir. Aruz ölçüsüyle yazdığı eserlerininde ahenge ve müzikaliteye önem vermiştir.

Eserleri

Şiir
  • Tâmât(1887)
  • Seçme Şiirleri (1934, ölümünden sonra)
  • Bütün Şiirleri (1984, ölümünden sonra)
  • ˜Terâne-i Mehtap’
Tiyatro

  • Körebe (1917)
  • Küçük Beyler
  • Yalan
gezi yazıları

  • Hac Yolunda (1909)
  • Evrak-ı Eyyam (1915)
  • Afak-ı Irak (1917)
  • Avrupa Mektupları (1919)
  • Nesr-i Harp, Nesr-i Sulh ve Tiryaki Sözleri (1918)
  • Vilyam Şekispiyer(1932)
  • Tiryaki sözleri (ÖZDEYİŞLER)


ener 25 Nisan 2011 13:18

Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi & MsXLabs

Cenap Şahabettin

(1870 Manastır-1934 İstanbul), şair. Babası Binbaşı Şahabettin Bey'in ölümü üzerine ailesiyle birlikte İstanbul'a geldi. Ortaöğrenimini Eyüp ve Gülhane askerî rüştiyelerinde, yükseköğrenimini Askerî Tıbbiye Mektebi'nde tamamladı (1889). Dört yıl Paris'te ihtisas yaptı. Mersin, Rodos ve Cidde'de karantina doktorluğu, sıhhiye müfettişliği görevlerinde bulundu. 1914'te Osmanlı edebiyat tarihî müderrisi olarak girdiği Edebiyat Fakültesi'nden Rıza Tevfik ve Ali Kemal'le birlikte istifa zorunda bırakıldı (20 Eylül 1922). İlk şiiri, Saadet gazetesinde yayımlanan (3 Aralık 1885) bir gazeldir. Bu döneminde Muallim Naci'yi taklit etmiş, Hâmid ve Recaizade'nin etkisinde kalmıştır. Fransa'da bulunduğu dört yıl, Verlaine ve Mallarmé'yi okumuş, Hazine-i Fünun dergisinde yayımladığı şiirlerde yeni biçimler aramış, bu şiirleri Hüseyin Cahit ve Tevfik Fikret övgüyle karşılamışlardır. Mektep dergisinde yayımlanan "Ağlasam" redifli şiirini Fikret'in "tanzir" etmesi edebiyat ve çevrelerinde adı üzerinde yankı uyandırmasına yol açmıştır. Edebiyatı Cedideciler ile birleştiği bu dönemde dergide 47 şiir, 11 makale ve "Hac Yolunda" adıyla gezi notları yayımlamış, Edebiyatı Cedide akımının benimsediği ilkelerin savunucusu olmuştur. Mütareke yıllarında, Ali Kemal'in Peyam gazetesinde Kurtuluş Savaşı bilincine ve Anadolu'daki harekete karşı yazılar yazması, edebiyat ve Darülfünun çevrelerinde tepkiyle karşılanmıştır. Belli bir incelik ve duyarlığın şiirlerini yazmayı başaran şair, Osmanlı dil, beğeni ve dünya görüşünün yarattığı karşıdevrimci tutumla dilin arınması yolundaki çalışmaları benimseyen edebiyat adamlarının karşısına çıkmıştır. Ali Canip, Ruşen Eşref, Fuat (Köprülü) ile yaptığı tartışmalarda Arapça ve Farsçayı savunmuş, Türkçülük akımını "İşittiğim ve bildiğim tarihî yalanların en büyüğü budur" diye nitelemiştir. 1908'den 1927'ye kadar Serveti Fünun dergisinde 85 şiir ve edebiyat yazısı yayımlayan Cenap Şahabettin, Cumhuriyet'ten sonra büyük bir dönüş yapmış, Cumhuriyet gazetesinde yayımladığı bir yazıda (16-19 Mayıs 1933) "mazi ahtapotunun kollarından ruhlarını kurtaramayanların inkılâbın yüksekliğini kavrayamayacaklarını" ileri sürmüştür.
Yapıtları:
  • "Hac Yolunda" (1909-1925),
  • "Yalan" (oyun, 1911),
  • "Evrak-ı Eyyam" (makaleler, 1915),
  • "Körebe" (oyun, 1917),
  • "Nesr-i Harb, Nesr-i Sulh ve Tiryaki Sözleri" (makaleler, özdeyişler, 1918), "Avrupa Mektupları" (1919).



Saat: 13:24

©2005 - 2024, MsXLabs - MaviKaranlık