MsXLabs

MsXLabs (https://www.msxlabs.org/forum/)
-   Tiyatro tr (https://www.msxlabs.org/forum/tiyatro-tr/)
-   -   Cem Yılmaz (https://www.msxlabs.org/forum/tiyatro-tr/10216-cem-yilmaz.html)

Kral_Aslan 2 Ekim 2006 20:40

Cem Yılmaz
 

Cem Yılmaz

23 Nisan 1973'te İstanbul'da doğdu.Boğaziçi Üniversitesi Turizm ve Otelcilik bölümünde okurken Leman Dergisinde karikatür çalışmalarına başladı. İlk stand-up gösterisini Leman Kültür'de 1995'in Ağustos ayında gerçekleştirdi. 1995 Aralık tan itibaren de Beşiktaş Kültür Merkezi bünyesi altında gösterilerine devam etmektedir. 2001 yılı sonuna kadar toplam gösteri sayısı 1200'ün üzerinde olup, bunların hemen hepsi kapalı gişe oynayarak , kırılması güç bir rekorun da sahibi olmuştur.
Türkiye'nin birçok ilinde sahnelediği gösterisini aynı zamanda Avrupa'nın önde gelen şehirlerinde ve de Amerika Birleşik Devletlerinde yine aynı başarı ile sahneye koymuştur. Leman Dergisi'nde yayınlanan çalışmalarını "Karikatürler" isimli kitabında yayınladı. Şu anda kitabı 14. Baskısındadır. 1998 yılında Ömer Vargı'nın yönettiği "Herşey Çok Güzel Olacak" isimli sinema filminde Mazhar Alanson ile başrolü paylaştı. Bu filmi Türkiye ve Avrupa'da yaklaşık 1,800,000 kişi izledi.
Reklam dünyasında da adından söz ettiren sanatçı , "Panasonic" reklamlarının radyo spotlarıyla iki yıl üst üste Kristal Elma ödülüne layık görüldü. Bu firmanın TV filmlerinin yanı sıra "Mavi Jeans" reklamlarında da oynamıştır. 2000 yılının Ocak ayından sonra gösterileri Star TV tarafından yayınlanmakta olup bunları "Gösteri" adlı kasette de Bay Müzik ile piyasaya sürmüştür. Askerlik görevini Temmuz 2001 de tamamlayan Cem Yılmaz gösterilerine devam etmektedir.
Özel bir şirket için hazırladığı reklamlar serisi ilgi görmüştür. Reklam ve gösteri çalışmalarına devam etmektedir.


recruit87 2 Ekim 2006 21:15

CMYLMZ hakkaten bu memlekete gelecek nadir stand-up cılardan biridir.Elestiriler olmasina karsin o benim icin su asamada kendi sinifinda 1. numaradir kendisine bi alkis lutfen.


recruit87 21 Ekim 2006 21:00

'G.O.R.A. skeçti, esas hikâyem budur'


Cem Yılmaz'ın her yaptığının merakla beklenmesi boşuna değil; her seferinde 'hokkabaz' misali yeni numaralarla çıkıyor ortaya. Senaryosunu yazıp oynadığı ve Ali Taner Baltacı ile yönettiği 'Hokkabazda buna bi ornek.
Çok izlenen ama çok da tepki toplayan önceki işi G.O.R.A.'yla uzak yakın ilgisi yok! Yılmaz'ın ilk senaryosu olan "Her Şey Çok Güzel Olacak"a yakın tatlar barındırsa da ona da benzemiyor. Bir sinema filminde bulunması elzem matematiği ve hissiyatı bulundurmayı başaran film, Cem Yılmaz'a 'Sinemaya hoş geldin' dememizi gerektiriyor. Biz de öyle yaptık; 'hoş geldin' dedik ve nasıl geldiğini, nerelere gitmek istediğini ondan dinledik.
'Hokkabaz' bir sahne insanının öyküsü; bir yerde de sizin yani.
Sahneye çıkan adamın durumuyla ilgili, ekip olarak hepimiz çok içeriden bilgi sahibiyiz. Dolayısıyla ilk anlattığımda herkes sahip çıktı. Yalnızca İskender'i oynamak değildi bu. Mazhar Alanson'un da sahneye çıkan adamla ilgili fikri var, Özlem Tekin'in de, Tuna Orhan'ın da. Hepimiz sahneye çıkıp başarılı olmayı da başarısızlığı da tecrübe ettik. Yani bu insanlar başarısız olduğunda hisleri nedir?..
Peki filmin neredeyse her karesine sinmiş 'görme' mevzuunun kaynağı nedir?
Ağabeyimin gözlüğü hayatımızda hep bir hadisedir! Benim gözlerim kartal gibidir, ağabeyimin gözleri bozuktur. Çocukluğumuzdan beri göz doktoruna gideriz ve hep ben beklerim. Beklerken bunlar çıktı işte. (gülüyor)
G.O.R.A.'dan sonra farklı bir iş bu. 'Her Şey Çok Güzel Olacak'ta oynayıp senaryosunu yazmıştınız. Sinemayla ilişkinizi siz nasıl tanımlıyorsunuz?
Sinemayla ilişkim seyirci düzeyinde. Oyuncu olarak gelişimini tamamlamış, unvan sahibi biri değilim. Yönetmenlik hele çok uzak bir kariyer. Perdede izlemekten zevk alacağımız şeyi başkası yapmadan biz yapalım dedik. Amatör ruhla giriştiğim bir şey. Daha samimi oluşuyla ilgili sevincim var; ama diğerleri de başkasının beni ittiği, katı, profesyonel işler değildi.
G.O.R.A. mı mesela?
G.O.R.A. çıktığında bunu söylemek durumunda bırakıldım, söylemedim; ama o zaten başka bir iş. Karikatür çizdiğim dönemlerden beri bu tip hikâyelerin adamıyım aslında; yani içinde dram da olan, yalnızca komiklik olmayan. Sahnede anlattıklarımın da temelinde bu var. G.O.R.A., tek film, ama çok izlendiği için büyütüldü. G.O.R.A. bir skeç film. Hokkabaz'sa "Cem Yılmaz bu tip filmler yapar" düşüncesine tepki. Aslında G.O.R.A. da samimi iken birden 'çok satar' gibi algılanmaya başlayacaktı. Dolayısıyla devamında onun gibi bir şey yapmak istemedim. Yine de o tarz fikirler var kenarda köşede. Ama sinemaya yakışan şeyin bu tarz hikâyeler olduğunu düşünüyorum. G.O.R.A.'yı yaparken de böyleydi. Yani aslında ikisi de mümkün.
Hokkabaz'ın yerel bir dokusu da var, filmi farklı kılan.
Valla o mutluluk verir bana. Ama uzun zamandır yerellikten anladığımız şey Anadolu, şehirden anladığımız da Beyoğlu. Bu kadar kısır değil! Ben şehir filmi yapıyorum, yapacağım da. Çünkü şehirde çok hikâye var. Yani bir sihirbazın hayatı da film olabilir. Derdim hikâye anlatmak. Çünkü bir seyirci olarak sahnede gördüklerimden o kadar tiksindim ki "Ya yapmayın artık!" diye sahneye çıktım ve hiçbir zaman seyirci hissiyatını kaybetmedim. G.O.R.A.'nın hak ettiği yer belli; onu çoluk çömbelek gidip gülelim diye yaptık, evet. Bunu da sinemada görmeye alışık olmadığımız bir hikâye görelim ki konu kapansın diye. Yani "Cem Yılmaz oyuncu mu, komedyen mi? Mazhar Alanson müzisyen mi, oyuncu mu?" bitsin. Yapan yapıyor!
Cem Yılmaz, Hokkabaz'da projeye sinmiş, sivrilmiyor.
Emin ol bu daha zor değildi. Diğerlerinde daha çok zorlanıyorum. Logar'ı, Arif'i oynamak o kadar kolay değil, başka bir konsantrasyon ister. G.O.R.A., hayatımda en yorulduğum iştir. Ama bunda hiçbir şey yapmamış gibi görünmek çok hoşuma gidiyor. Ben değil başkası gibi izleyebiliyorsun.
Peki diğer oyuncuların durumu?..
Bu filmde bu karakterleri canlandıranların özel adamlar olması çok önemli. Başka sahalarda imajları var; Mazhar ağabeyin, Özlem'in. Ama filmde kırıldı bu. Çok sanatçı insanlar abi! Mazhar Alanson'la çalışmak çok zor. İnsanların tercih edeceği bir oyuncu değil; ama bu role en uygun adam. Keza Özlem; 'bir kız bulup dövme yaptırırız, Fatma'yı oynar' değil. Hikâyeyi bitirdikten sonra diyalogları, onların oynayacağını bilerek, onlar 'tamam' dedikten sonra yazdım.
Ali Taner Baltacı'yla yönetmenliği nasıl paylaştınız?
Çok net! Hiç 'sen şuna bak ben buna bakayım' gibi bir rol dağılımı olmadı. Benim hikâyeyi paylaştığım ikinci adam Taner. Taner'le daha yazarken her şeyini konuştuk filmin. Öncesinde yakın bir arkadaşlığımız yok. Taner; set nasıl idare edilir, biliyor. Yönetmenlikte tecrübesi var. Benim de set tecrübem var; ama yazıp oynayıp 'arkadaşlar bir fikrim var' diyen bir adam olarak. Sizin oyunculuğunuzu Taner mi denetledi? Hiç kimse bir şey söylemedi ya, çok şikayetçiyim! (Gülüyor). Ulan bir kere de bize bir şey söyleyin kardeşim, oluyor mu?


Jumong 5 Eylül 2016 09:05

1 ek

Cem Yılmaz Resimleri


Alıntıdaki Ek 54820



Saat: 14:36

©2005 - 2024, MsXLabs - MaviKaranlık