Deyimler Kelime topluluklarının meydana getirdiği anlama deyim denir. Deyimlerin ana unsuru,bir durum ifadesi taşımalarıdır.Bu sebeple kullanışlarında dikkatli olmak gerekir.Deyimlerin,atasözleri ve fıkra-hikayeler olmak üzere iki büyük kaynağı vardır. Deyimler,dört gramer yapısından oluşmaktadır: 1. Tek bir kelimeden ibaret olup,semantik manasına göre dikkate alınarak. 2. Bileşil fiillerin kendisinden önce gelen kelimeye karşı elde ettiği hakimiyetle. 3. İsmin fiile hakim oluşuyla. 4. Her iki öğenin eşit oranda kalıplaşmasıyla meydana gelir. Deyimlerin ana karakterini anlamak için cümle içindeki kullanılışlarına dikkat etmek gerekir.Yukarıda sıralanan nitelikler göz önüne alınarak,deyimlerin gruplandırılması şöyle yapılabilir: 1. ALAY VE EĞLENME MAKSADIYLA YAPILAN DEYİMLER: a-Tasviri olup fiil karakteri taşımadan kullanılanlar: ör:Ayran budalası b-Bir hüküm ifade edip atasözü değerine ulaşanlar: ör:Atı alan Üsküdar'ı geçti c-Hikaye karakteri gösterenler: ör:Hoppala d-Fiilin hakim olduğu deyimler: ör:Akıldan yana züğürt olmak 2. HİKAYE DEYİMLERİ: a-Tasviri mahiyette olanlar: ör:Adet yerini bulsun b-Dua mahiyetinde olanlar: ör:Bereket versin c-Hitap olarak kullanılanlar ör:Ayol d-Üzüntüyü,eseflenmeyi ifade edenler: ör:Ah…aksi şeytan e-Konuşmayı devam ettirmek amacıyla kullanılanlar: ör:Ha,ne diyordum f-Teselli mahiyetinde kullanılanlar: ör:Adam sen de 3. TASVİRİ NİTELİKTE DEYİMLER: a-Tasviri olanlar: ör:Kuyu anası b-Fiilin hakim olduğu deyimler: ör:Alçak gönüllü olmak 4. MÜBALAĞA DEYİMLERİ: a-Tasviri mahiyette olanlar: ör:Ağzı açık kalmak b-Alay ve eğlenme ihtiva edenler: ör Dananın kuyruğunu koparmak c-Küçümseme,tahkir ve ihtar unsurlarını içine alanlar: ör:Yüreğinde dağ açılmak 5. DUA DEYİMLERİ: a-Nezaket ve iltifat unsurlarının hakim olduğu dua deyimleri: ör:Allah bir arada kocatsın b-Vecize mahiyetinde olan dua deyimleri: ör:Nemrut'un ateşini Hz.İbrahim'e gülzar eden Allah,sizin de yaktığınız ateşi bize selamet nuru etsin. c-İstihza yollu söylenen ve dalkavukluk çeşnisi ile bulunan deyimler: ör:Allah akıl versin,çok yaşa d-Allah'a şükür anlamında yapılan deyimler: ör:Hamdolsun,bin şükür. e-Büyü,tılsım bozmak veya yapmak için kullanılan deyimler: ör:Üzerliksin hevasın,her dertlere devasın 6. İLTİFAT,DALKAVUKLUK,YALTAKLANMA ve SEVGİ DEYİMLERİ: a-Saray çevresinde padişah ve diğer devlet ricalini tasvir,takdir ve dalkavukluk için kullanılan deyimler: ör Devletli,efendizadem b-Sevgiliye veya yaranılmak istenen kimseye karşı kullanılan hitap deyimleri: ör:A canım,canımın içi,ciğerimin köşesi,elmasım c-Sevgiliyi veya yaltaklık edileni tasvir için kullanılanlar: ör:Afeti can,gazali rana,hokka gibi ağızlı,kiraz gibi dudaklı d-Sevilen veya yaranılmak istenen şahsa söylenen,fiilin hakim olduğu deyimler: ör:Keremin arpa tarlası gibi yanmak e-Aşırı bir alçakgönüllülük veya kendini küçültmekle yapılan dalkavukluklar,yalvarmalar,dua mahiyetinde olanlar: ör:Bağışlayınız,af buyurunuz,Allah ömürler versin 7. BEDDUALAR: a-Uzuvlar üzerine yapılan beddualar: ör:Ağzı kurusun,burnu kırılsın,elleri yumurcaktan kopsun b-Soyut anlam taşıyanlar: ör:Adı batsın,Aklı kurusun c-Vasıtala Beddualar: ör:Ziftin pekini ye d-Alay yollu beddualar: ör Deli diyenin tepesi delinsin,iki gözün bir delikten fırlasın 8. İHTAR MAHİYETİNDE DEYİMLER: a-Tek kelimeden ibaret olanlar: ör Savul,yıkıl v.b. b-Soyut anlam taşıyanlar: ör:Hanya'yı Konya'yı haddini bildiririm. c-Uzuvlara dayanılarak yapılan ihtarlar: ör:Ağzını düzelt,dilini tut d-Vasıtalı ihtarlar: ör:Eşek sudan gelinceye kadar dövmek 9. KÜFÜR VE HAKARET DEYİMLERİ: a-Tek kelime halinde olan,içinde tasviri,soyutluk ve hafif bir şekilde kıyaslama unsurları bulunan küfür ve hakaret deyimleri: ör:Alık,balkabağı,marsık,kınamsık b-Tek kelime halinde olan fiili hakaret deyimleri: ör:Zıbarmak,kudurtmak c-Birden fazla kelimeli fiili hakaret deyimleri: ör.Boyundan büyük işe kalkışmak d-Tasvir unsuru hakim olanlar: ör:Ayran budalası,düz taban,çenesi düşük e-Hayvanlardan yararlanılarak yapılan ve herif gibi kelimelerle beraber kullanılan ağır küfür ve hakaret deyimleri: ör:Ağanın beygiri,kılkuyruk herif,köpoğlu v.b. 10. SEDAYI TAKLİDEN MEYDANA GELEN DEYİMLER: Bu deyimler,doğadaki tabii ses taklitleriyle yapıldıkları gibi anlamsız kelimelerin yan yana gelmesiyle de meydana gelebilirler. Bunlarda amaç,tasvir ettikleri semantik manadır.Söz konusu ses taklidi bir kelimeyle açıklanır. ör:Bıcı bıcı yapmak. Yukarıda deyimlerinin ve atasözlerinin gramer ve fonetik açıdan sahip oldukları özellikler sıralanmıştır.Şimdi bu iki türün birbirleriyle olan ilişkilerini gözden geçirmeye çalışacağız. Deyimlerin Atasözlerinden farkı şöyle özetlenebilir: 1. Deyimler kavram ve durum bildirirler. 2. Deyimlerin mecazlı anlamı vardır. 3. Deyimlerin öyküsü,efsanesi ve kaynağı genellikle vardır. 4. Deyimleri anlatım kalıbı olarak görebiliriz. 5. Deyimlerde kesin hüküm,öğüt,yol göstericilik yoktur.Bu yüzden genel kural oluşturmazlar. Not: Atasözleri için de yukarıda belirtilen açıklamaların tersi geçerlidir. Deyimler ile atasözlerinin benzer tarafları şunlardır: 1. Her ikisinde de kelimelerde mecaz,istiare ve kinaye vardır. 2. Kelime dizilişleri değiştirilemez. 3. Sözdeki kelimelerin eş anlamlısını kelimenin yerine koymak olumlu bir sonuç vermez,sözü bozar. 4. Biçim yönünden birbirlerine benzerler. Aşağıdaki deyimler alfabetik olarak sıralanmışlardır. Abacı kebeci Olur olmaz kimseler,ne olduğu belirsiz kişiler Abanmak :Birine yük olmak,onun sırtından geçinmek. Acemilik etmek :Düşüncesizce hareket etmek. Açık bono vermek :Bir kimseye,istediği gibi davranma yetkisi vermek Adama benzemek :Düzelmek,göze hoş görünmek Af buyurunuz :Özür dilemeyi ifade eden bir deyim Agop'un kazı gibi yutmak :Önüne konulan her yemeği çabuk yemek Ağız gevşekliği :Sır tutmak hali. Ah edip eh işitmek :Daima feryat etmek. Ak sakaldan yok sakala gelmek : Çok yaşlanmak Alavere dalavere,Kürt Mehmet nöbete :Bir işte bütün yükü, sorumluluğu yetersiz kişiye bırakma durumunda söylenir. Allah hakkı için :Doğruyu söylemesi istenen kimseye verilen söz. Amma da yaptın :Olmayacak bir şey söyledin anlamında Arabayı düze çıkartmak :Sonunda işini kolaylaştırmak Astarı yüzünden pahalı :Gerçek değerinden fazlaya mal olmak Aşüftelik etmek :Hafif ve işveli davranmak Atma Recep din kardeşiyiz :Biz birbirimizin ne olduğunu biliriz' anlamında kullanılır. Ayvaz kasap hepsi bir hesap :Hepsi aynı hesaba geliyor anlamında Azrail olmak :Çok korkulu ve zorba olmak Baba,baba değil iskele babası :Saygı duyulmayan,hayırsız baba Başına feleğin tokmağı inmek :Bir felakete uğramak Bela aramak: Kavga sebebi yaratmak. Ben sarhoş,yolcu sarhoş: Herkesin garip bir tutum içinde bulunduğunu anlatmak için kullanılır. Beyni sulanmak: Bunamak. Bıyıkları balta kesmez olmak :Güçlü olmak,kimseden korkmamak Bızdık :Ufak çocuk Binin yarısı beş yüz o da ben de yok :Düşünceli kimseleri avutmak için teselli mahiyetinde söylenir. Bir avuç toprak olmak :Ölmek Bir çırpıda :O anda Boşlamak :İlgisiz davranmak,ilgiyi kesmek Boyunun ölçüsünü almak: Biri tarafından ağzının payı verilmek Bulanık suda balık avlamak :Karışıklıktan yararlanıp menfaatini kollamak Burnu kokuyu iyi almak :Her şeyi önceden sezmek Büyüklük göstermek :Bağışlamak Büyük söylemek :övünmek Cafer ağanın abdest suyu :Tatsız,tuzsuz Caka yapmak :Gösteriş yapmak Cana işlemek :Çok tesir etmek Can atmak :Çok istemek Can ciğer :Samimi Candan yanmış :Adamakıllı tutulmuş Canı burnuna gelmek :Bir işte çok eziyet ve sıkıntı çekmek Canını şeytana satmak :Kötü işlerle uğraşmak Canın sağ olsun :Bir ziyan için söylenen teselli sözü Ceddine okumak :Soyuna sövmek Ceffel kalem etmek :Hemen hüküm vermek Cephe almak :Düşmanca hal takınmak Cıcığı çıkmak :Çok hırpalanmak Ciğeri beş para etmez :Değersiz kişi Cihan alem bilmek :Herkes tarafından bilinmek Cin fikirli :Çok zeki,açıkgöz Cumbadak dalmak :Ani olarak girmek,dalmak Curcuna koparmak :Gürültüyle çevreyi karıştırmak Curcunaya kalkmak :Kavga ve gürültü çıkarmaya kalkmak. Çabalama kaptan ben gidemem :Boşuna çabalama anlamında Çaçaron :Kavgacı,şirret Çağı geçmek :Yaşlanmak Çala kalem :Durmaksızın yazarak Çehresi atmak :Rengi sararmak Çehre uzatmak :Küsmek,somurtmak Çek arabanı :Defol anlamında Çeşnisine bakmak :Lezzetine bakmak Çevir kazı yanmasın :Sözünü çeviren kimseler için söylenir Çıkmaz ayın son çarşambası :Belirsiz ve uzak zaman Çiğ süt emmiş olmak :Soysuz ve namussuz olmak Çileden çıkmak :Hiddetlenerek sabrın taşması Çizmeden yukarı çıkmak :Haddini bilmemek Çoban kulübesinde padişah rüyası görmek :Durumuna uygun düşmeyen büyük ve olmayacak hayallere kapılmak Çorbada tuzu bulunmak :Emeği geçmiş olmak Çömlek hesabı :Baştan savma hesap Çöpçatan çatmak :Kısmet olmak Çürük tahtaya basmak :Umduğunu bulamamak,aldanmak Dağarcıkta bir şey kalmamak :her şeyi yitirmek Dalavere :Oyun,hileli iş Davulu yarık :Sır saklamayan,önüne gelene içini döken Dekbaz :Hileci Demir gibi olmak :Sağlam ve sıhhatte olmak Devede kulak :Kıyaslanan şeyler arasındaki orantısızlığı belli etmek için kullanılır. Dırdır etmek :Yerli yersiz söylenip durmak Dikili ağacı olmamak :Malı mülkü olmamak Dili çetrefilli olmak :Rahat ve düzgün konuşamamak Dilini zaptetmek :Konuşmamak Dişini sökmek :Zararsız hale getirmek Dokuz doğurmak :Korkudan ve heyecandan bitmek Dolmaları yutmak :Kanmak,aldanmak Dostlar alışverişte görsün :Laf olsun diye iş yapanlar için söylenir Döner taşım yok,öter kuşum yok :Hiçbir şeye sahip olmamak Dört dirhem bir çekirdek :Şık giyimli kimse Dudukuşu :Geveze Dümen suyundan gitmek :Karşısındakinin huyuna göre davranmak Dünyaya kazık kakmak :Ölmemek Ebussuut Efendi'nin gelini :Eski moda giyinen kadın Eceline susamak :Tehlikeli işlere girişmek Edepsizliği gündeliğe takılmak :Edepsizliği alışkanlık haline getirmek Efendilik yapmak :Saygılı hareket etmek Efendizadem :Beyim anlamında bir hitap Eğrisi doğrusuna gelmek :Uygunsuz yapılan işin tesadüfen uyumlu bitmesi Ekmeği dizinde :Nankör Elemtere fiş kem gözlere şiş :Nazar değmesin anlamında Eli çabuk :Tez iş gören Emeği geçmek :Bir işin yapılmasında yardımcı olmak Ensesinde boza pişirmek :Çok eziyet çektirmek Ermeni gelini gibi :Daima kırıtan,süzülen kadınlar için yapılan benzetme Ervahlarına yuf olsun :Sövgü Eski çamlar bardak oldu :Şartlar değişti anlamında kullanılır Eşek hoşaftan ne anlar :Anlayışsız,zevksiz insanlar için söylenir. Etek belde :Kıvrak ve becerikli Ev açmak :Ayrı ev tutmak Eyere de gelir semere de :Bütün işlere yarar anlamında Ez ez de suyunu iç :Hiç yararı olmayan bir işi tenkit etmek için kullanılır Ezilip büzülmek :Aşırı sıkılgan davranmak Fahiş faize batakçı müşteri :Benzer kişilikteki insanlar birbirini kolay bulur manasında Faka basmak :Güç duruma düşmek Falcı değilim ya :Ben olacağı bilemem anlamında Fare düşse başı yarılır :Bir yerin yoksulluğunu anlatmak için kullanılır. Farfara :Ağzında sır tutamayan kimse Fasulye gibi kendini nimetten saymak :Kendine olduğundan fazla değer vermek Feleğin çemberinden geçmiş :Tecrübeli,bilmiş Felekten bir gün çalmak :Eğlenceli bir gün geçirmek Ferteği çekmek :Kaçmak Fesat kumkuması :Hep kötülük düşünen Fıkırdamak :Kesik kesik gülmek Fıldır fıldır aramak :Israrla ve telaşla aramak Fırın süpürgesi :Zayıf,uzun boylu kimse Fincancı katırlarını ürkütmek :Kötü niyetli kişileri ürkütecek hareketlerde bulunmak Fitil almak :Öfkeyle parlamak Fol yok yumurta yok :Herhangi bir sebep veya ilişki bulunmaması Forsu kırılmak :İtibar ve onuru sarsılmak Fukara babası :Fakirleri kollayan kimse Fütur getirmek :Umutsuzluğa ve çaresizliğe düşmek Gafil baş,düşmana eş :İşlerinde hazırlıksız olan insan her zaman zor duruma düşebilir Gagasından yakalamak :Zayıf noktasından yakalamak Gavur ölüsü :Oldukça ağır Gavurun tembeli keşiş,Müslüman'ın tembeli derviş :Kendini büsbütün ibadete verip,dünyadan elini eteğini çeken kişiler için kinaye yollu söylenir. Gazali rana :Güzel,hoş ceylan gibi sevgili anlamında Geçmişi kandilli :Sövgü Gemi aslanı :Gösterişli,işe yaramayan adam Geyik etine girmek :Erginleşmek Gırtlağından kesmek :Yiyecek parasını kısıtlamak Giderayak :Gitmek üzereyken Girye bana hande sana :Önce karşısındakini düşünen kimsenin kullandığı bir deyim Giydirmek :Azarlamak Gök demir,yer bakır :İmkansızlıklar ve umutsuzluklar içinde bulunuşu anlatır. Gömlek değiştirmek :Tutum ve görüşlerini değiştirmek Göründü Sivas'ın bağları :Gerçekleşmesi beklenen bir şeyin ortaya çıktığına dair olanaklar belirdiğinde kullanılır. Göz nuru dökmek :Yapılan işte göz emeği bulunmak Güvendiği dağlara kar yağmak :Güveni sarsılmak Habbeyi kubbe yapmak :Önemsiz bir şeyi büyütmek Haber vermek :Bildirmek Hak getire :Yoktur anlamında Halep ordaysa arşın burada :Yapacağını yap anlamında sitem Ham ervah :Kara ruhlu kimse Hangi peygambere ümmet olacağını şaşırmak :Kimin sözünü ve yolunu tutacağını,ne yapacağını şaşırmak Hat çekmek :Önemsememek Hatun :Eski zaman beylerinin,hanımlarına olan hitabı Haymana öküzü :Hımbıl ve tembel kimse Hazır mezarın ölüsü :Hep hazıra konmak isteyen tembel kimseler için kullanılır Her gün papaz pilav yemez :Hep aynı şeyler yapılamaz Her işin hakkından gelmek :Her işi başarır olmak Her tarakta bezi olmak :Her işle ilgili olmak Hesaptan düşmek :Yok saymak Hır gür :Kavga Hiçe saymak :Hiç değer vermemek Hindi gibi kabarmak :Övünmek,böbürlenmek Hokka gibi oturmak :Dikilen elbisenin tam üzerine uyması Hoşbeş etmek :Sohbet etmek Hödük :Görgüsüz,anlayışsız kimse Hükümet sürmek :Ülkeyi yönetmek Hüt dağı gibi şişmek :Karnı şişmek Icığını cıcığını sormak :Bütün ayrıntıları öğrenmek Ikına sıkına :Güçlükle Ikınıp sıkınmak :İş yapmak için kendini zorlamak Ilıca ördeği :Sıcağa ve rahata düşkün Irağı yakın etmek :Güçlükleri ortadan kaldırmak Irgat gibi çalışmak :Çok çalışmak Irgat pazarına döndürmek :Bir yeri dağınık ve karışık hale sokmak Isınmak :1-Alışmak,2-Sevmek Isıtıp ısıtıp önüne koymak :Bir konuda ikide bir söz açmak Iska geçmek :Atlamak Iskartaya çıkmak :Eskimek Islak tavuk :Miskin kadın Islatmak :Dövmek Işık göstermek :Yol göstermek Ivır zıvır :Önemsiz şeyler İbibullah sivri külah :Yapayalnız,varlıksız olan kimse İbiş gibi :Alığa benzer İcabına bakmak :1-Gerekeni yapmak,2-Ortadan kaldırmak İç fırtınasına tutulmak :Morali bozulmak İç güveysinden hallice :Durumu şöyle böyle İfrit yardağı :Kötülüğe yardımcı olan İğne yutmuş :Çok bitkin ve sıkıntılı kişi İkisini bir kazana koysan kaynamazlar :Birbirine zıt insanları anlatmak için kullanılır. İki yakası bir yere gelmez :Bir türlü düzene kavuşamaz İlk göz ağrısı :İlk sevilen İmana gelmek :Merhamete gelmek İngiliz tabancası gibi kurulmak :Çalım satmak,kasılmak İpe un sermek :Gevşemek,bahane uydurup işten kaçınmak İp korkusunu boynuna almak :Ölümü göze almak İpliği pazara çıkmak :Herkese rezil olmak İstemem yan cebime koy :Rüşvet konusunda alay yollu söylenir İşi sıkışık olmak :İşi çok ve külfetli olmak İtsiz köye dönmek :Sakinleşmek,tenhalaşmak İyiden iyiye :Adamakıllı İyi gün dostu :İyi günlerde ortaya çıkan İzi belirsiz olmak :İz bırakmadan kaybolmak Kabak tadıvermek :Devamlı,ısrarlı bıktırmak Kabasını almak :Bir yerin temizliğini üstünkörü yapmak Kaçın kurrası :Birinin hiçbir oyuna gelmeyecek kadar açık göz, akıllı olduğunu anlatmak için kullanılır. Kağıt üzerinde kalması :Bir anlaşmanın resmiyette kalması,tatbik edilmemesi Kaleyi içinden fethetmek :Meseleyi karşı taraftan birinin yardımıyla halletmek Kalp ağrısı :Aşk acısı Kamburu çıkmak :Çok çalışmış olmak Kan akıtmak :Kurban kesmek Kan çanağı gibi :Çok kızarmış Kan ter içinde kalmak :Çok yorulmak Kapağı atmak :Gitmek,yerleşmek Kapısını aşındırmak :Çok gidip gelmek Kara gün dostu :İnsana sıkıntılı günlerinde yardım eden gerçek dost Kaşının altında gözün var dememek :Yaptığını beğenmemek,takdir etmemek Kedi ile harara girmek :Geçimsiz biriyle ortaklık etmek Kendine yontmak :Karşısındakileri düşünmeden kendi çıkarına göre davranmak Kıç atmak :Pek istemek Kınalar yakmak :Çok sevinmek Kimi kimsesi :Yakınları Kimseye eyvallah etmemek :Kimseye minnettar kalmamak Kimya gibi :Az bulunur Kont gibi :Yakışıklı ve şık giyinmiş Korkuluk :Gereksiz ve yararsız kimse Körün istediği bir göz,Allah verdi iki göz :Hayal ettiğinden daha fazlasına kavuşan kişiler için kullanılır. Kör şeytanın işi yok :Hep aksilikle karşılaşan kişiler tarafından sitem yollu olarak kullanılır. Kurdu koyunla barıştırmak :Kötü biriyle saf birini uzlaştırmak Külçe gibi oturmak :Yorgunlukla çökmek Kül yutmak :Kandırılmak,oyuna gelmek Laçka olmak :Eskimek,işe yaramaz halde olmak Laf altında kalmamak :Karşısındakinin sözünün altında kalmamak Laf ebesi :Çok konuşan kimseler için kullanılır. Lakke yapmak :Başkasının hakkını çalmak Lala paşa eğlendirmek: Nazik kişileri eğlendirmeye çalışmak Lamı cimi yok: Bir konu üzerinde itiraz kabul etmediğini bildirmek için kullanılır. Leb demeden leblebiyi anlamak :Anlayışlı,zeki olmak Leke sıçratmak :Bulandırmak Leşini çıkarmak :Kıyasıya dövmek Leyleği havada görmek :Çok dolaşanlara söylenir Limoni tabiatlı :Mızmız Lodosa tutulmuş gibi bocalamak :Ne yapacağını kestirememek Lokman hekimin ye dediği :Güzel,tatlı şey Lop yumurta :Kaynamış yumurta Lügat paralamak :Anlamını bilmediği halde,bilgiç konuşmak Lülüye gelmek :Aldanmak Lüpe konmak :Değerli bir şeyi emek harcamadan ele geçirmek Maça beyi gibi kurulmak :Saygısızca,kasılarak oturmak Madrabaz :Çıkarını hileli yollardan sağlayan kimse Mahalle çocuğu:Eğitimsiz çocuk Makaraya takmak :Alaya almak Marsık :Çok esmer kimse Merak getirmek :Kara sevdaya tutulmak Meryem Ana kandili gibi :Soluk (belirsiz) anlamında Meşe odunu :Kaba,anlayışsız adam Meydan vermek :Fırsat vermek Mısır'daki sağır sultan bile duydu :Duymayan kalmadı anlamında Mızrağı çuvala sığdıramamak :Gerçeğin asla saklanamayacağı anlamında kullanılır. Mis gibi burnunda tütmek :Çok özlemek Miskinler teknesi :Tembellerin toplandığı yer Mürai :Art düşünceli kimse Mürekkebi kurumamak :Daha pek yeni olmak Mürekkep yalamış :Okuyup,yazmış kimse Mürüvvetini görmek :İyi ve mutlu günlerini görmek Müslüman adam :1-Dindar kişi,2-Doğruluktan ayrılmayan kimse Nabzını yoklamak :Karşısındakinin ne düşündüğünü anlamaya çalışmak Nalına mıhına vurmak :Ne yapacağını kestirememek Namı nişanı kalmamak :Yok olmak,unutulmak Nanpareye muhtaç olmak :Pek yoksul olmak Nargile suyu :Tatsız içecek Nazı geçmek :İsteği geri çevrilmeyen kimse Ne ala memleket :Uygunsuz yapılan işleri kınamak için söylenir Neci oluyor :Ne karışıyor anlamında Nefsine yedirememek :Bir şeyi hazmedememek,kabul etmemek Nevri dönmek :Çok sinirlenip,bunun yüzünden belli olması Ne yüzle :Ne cesaretle anlamında Nispet vermek :Onu üzecek şekilde gösteriş yapmak Nobran :Kaba,sert,kırıcı(kimse) Noktası noktasına :Tastamam Nuh gemisi :Her çeşit insanın toplandığı yer Nuh nebiden kalma :Çok eskiden kalma Nur topu gibi :Güzel,şişman,beyaz (çocuk) Nur yüzlü :Temiz yüzlü kimse Nutku tutulmak :Üzüntüden,korkudan konuşamamak O bir düşeş :O talih sonucu ele geçirilmiştir anlamında O gün bugün :O gündenberi Oh demek :Rahat etmek Ok gibi ciğerine işledi :Yapılan bir hareketin çok üzmesi Ok yaydan çıktı :Vazgeçemeyeceği bir işi yapmak Olmuş armut gibi eline geçmek :Kolaylıkla,yorulmadan elde etmek Onun ipiyle kuyuya inilmez :Güven olmaz anlamında Oralı olmamak :Önemsememek O saat :O anda O tarakta bezi olmamak :İlişkisi olmamak Oynak :Hafif meşrep kadın Oyun etmek :Hile yapmak,aldatmak Oyunun sakalı bitmek :Bitmiş olayları anlatan bu deyim,genellikle Karagöz oyunlarının sonunda kullanılır. Öbür dünyayı boylamak :Ölmek Öfke topuğa çıkmak :Çok öfkelenmek Öksüz babası :Öksüz ve yoksulları koruyan adam Öküz boyunduruğa bakar gibi bakmak :İstemeden,mecburen bakmak Ölçüsünü bildirmek :Haddini bildirmek,cezasını vermek Ömür adam :Hoşsohbet adam Önünü almak :Durdurmak Öp babanın elini :Sürpriz bir durum karşısında yaşanan şaşkınlığı anlatmak için kullanılır Örümcek kafalı :Eski kafalı,yeniliklere uyum gösteremeyen Ötmek :Durmadan anlamlı,anlamsız konuşmak Öve öve göklere çıkarmak :Çok övmek Öyle başa böyle traş :Alakasız durumları belirtir. Özü sözü bir :Verdiği sözleri tutan dürüst kimse Pabucuna kum dolmak :Engelle karşılaşmak Paçaları sıvamak :Hazırlanmak Paha biçmek :Değerini ölçmek Pancar kesilmek :Mahcup olup kızarmak Paparayı yemek :Paylanmak,azar işitmek Paraya para dememek :Kazancı bol olmak Para peşin kırmızı meşin :Alışverişin peşin olduğunu anlatır Patentasının altına almak :Egemenliği altına almak Pestil gibi olmak :Çok yorgun ve halsiz olmak Peşkeş çekmek :Bir iş yaptırmak için,kendine ait veya başkasına ait bir şeyi hediye etmek Pılı pırtı :Eski püskü,değersiz eşya *** etmek :Bozmak,işe yaramaz hale getirmek Pişmiş aşa soğuk su katmak :Yapılmakta olan bir işi bozmak Piyasaya düşmek :1-Çok bulunur olmak,2-Orta malı olmak Postal: Düşkün kadın Put kesilmek :Sessiz ve hareketsiz kalakalmak Püsküllü bela :Kişinin başını derde sokan kişi veya durum Rabbime emanet :Herhangi bir şeyin,kimsenin korumasını tanrıya bırakmak Rafta kurabiye var ama size göre değil :İşinize yaramaz anlamında Rahat yüzüne hasret kaldı :Huzursuz olmak,rahat edememek Ramazan keyfi :Oruç tutanlardaki sinirlilik hali Rengi atmak :Çok heyecanlanıp solmak,sararmak Rengi olmamak :Silik olmak Renk senfonisi :Birbiriyle uyuşan renkler bütünü Rest çekmek :Kesinlikle kabul etmemek Rızkını taştan çıkarmak :En zor şartlarda bile geçimini sağlamak Rufailer karışır :İşin karmaşıklığını anlatır Ruhu bile duymaz :Yapılan bir işten hiç haberi olmaz anlamında Ruhuna hitap etmek :Herhangi bir şeyden çok etkilenmek Rüya gibi :Gelip geçici şeyleri anlatmak için kullanılır Rüyasında görse hayra yormaz :Olacağına ihtimal vermemek Rüzgar ekip fırtına biçmek :Yapılan kötülüğe karşı daha büyük kötülüğe uğramak Rüzgar gelecek delikleri tıkamak :Her türlü tedbiri almak Saat gibi :Düzgün çalışan Saat on bir buçuğu çalmak :Yaşı çok ilerlemek Sacayak olmak :Üç kişi bir araya gelip çok samimi olmak Saçı uzun,aklı kısa :Düşüncesiz,aptal Sağlam ayakkabı değil :Güven duyulacak kimse değil, doğruluğu konusunda şüphe duyulur Sakala soğan doğramak :1-Aldatmak,2-hakaret etmek Saman gibi :Tatsız,tutsuz Sapı silik :Serseri Sarı Yahudi :Paraya düşkün kişi Sazına bülbül koymak :Çok güzel çalmak Sefalar getirdiniz :Eskiden çok kullanılan,hoş geldiniz sözü Sel önünden kütük kapmak :Zor bir iş başarmak Sen sağ ben selamet :Yapacak bir şey kalmamak Sıtma görmemiş ses :Gür ve kalın sesli Sidik yarışı :Gerekli gereksiz rekabete girmek Söyleye söyleye dilimde tüy bitti : Çok öğüt verdiği halde sözü dinlenilmeyen insanların içinde bulunduğu durumu anlatır. Sütüne havale etmek :Karakterine,insanlık duygusuna bırakmak Şafak atmak :Korkmak,şaşırmak Şahbaz :Becerikli ve çevik Şapa oturmak :Çaresiz kalmak Şaşkın bakkal :Hesabını şaşıran kimse Şerbetli :kötü işler yapmayı huy edinmiş kimse Şeşi beş görmek :İyi görmemek,yanılmak Şeytan çekici :Sevimli ve akıllı çocuk Şeytan diyor ki :İçinden zararlı bir şeyler yap diyen ses Şifayı kapmak :Hastalanmak Şimşek gibi :Büyük bir hızla Şirret karı :Geçimsiz,huysuz,yaygaracı kadın Şom ağızlı :Kötümser,olayları devamlı kötüye yoran kimse Şöhreti afakı tutmak :Herkes tarafından bilinir hale gelmek Şöyle bir bakmak :1-Üstünkörü,2-İnceler gibi manalı bakmak Şunu bunu bilmem :Mazeret kabul etmem,özür dinlemem Taban çekmek :Gitmek Tabanvayla gitmek :Yürümek Tadını kaçırmak :Zevkini bozmak Takıp takıştırmak :Çok süslenmek Talihi yar olmak :Şansı yardım etmek Tantuna gitmek :1-Öldürülmek,2-Belaya uğramak Tasamın on beşi :Umrumda değil anlamında Taş yağar,kıyamet kopar :Felaketli,korkunç zaman Taş yürekli :Acıması olmayan kimse Tavşan boku :Ne faydası,ne de zararı olan kimse Tebeşire peynir bakışlı :İyi göremeyen,şaşı Tencere yuvarlanmış,kapağını bulmuş :Birbirine uygun,eşit şeyleri anlatmak için kullanılır. Tiği teber şahı levent :her şeyini tüketmiş kimseleri anlatmak için söylenir. Tosunum :Gürbüz kimseler için kullanılır Tut kelin perçeminden :Boşuna uğraşma,onda yok anlamında… Tüy dikmek :Kötü bir durumu daha çok kötüleştirecek harekette bulunmak Ucu dokunmak :Herhangi bir işten zarar görmek Uç vermek :Görünmek,yetişmek,belirmek Ufağını tefeğini toplamak :Kendine ait ne varsa toplamak Ufuk açılmak :yeni imkanlar belirmek Ulan :Nefret,öfke ifade eden bir hitap şekli Ulu orta konuşmak :Düşünmeden söylemek,rastgele söylemek Ununu elemiş eleğini duvara asmış :Yapacağını yapmış Utandınsa yüzüne kalbur tut :Utanmanın gereksizliğini anlatır Uyku ölümün kardeşidir : Uyuyan kimsenin dünya ile ilgisi kesilir. Olup bitenden haberi olmaz. Uzağı görmek :Bir işin sonucunu,nasıl gelişeceğini önceden tahmin edebilmek.Tedbirli hareket etmek. Uzun boylu :Ayrıntıları hesap ederek,etraflıca düşünmek. Uzun uzadıya :Çok ayrıntılı olarak Uzun yaşın ahiri ölüm :Ne kadar uzun yaşanırsa yaşansın,bütün canlılar bir gün mutlak öleceklerdir. Ücüğünden cücüğüne :Bütün yönleriyle Üç aşağı,beş yukarı :Belirlenmiş bir sayıdan biraz fazla veya biraz az olarak. Üçe beşe bakmamak :Çok fazla pazarlık etmeden alışveriş yapmak Ümidi boşa çıkmamak :Beklediğini,umduğunu bulmak Üsküdar dolmuşu gibi birbirinin üzerine :Çok kalabalık yer Üst perdeden başlamak :Ağzını bozmak Üstünde durmak :Israr etmek Üstüne almak :Ödev olarak kabul etmek,bilmek. Üstüne basmak :Konuya değinmek Üstüne varmak :Öfkelendirecek söz veya harekette ısrar etmek Üstüne vurmak :Eklemek Üstünüze iyilik sağlık :Hastalıkla ilgili konuşurken söylenir Üvey evlat muamelesi görmek :Ayrı ve hor görülmek Üzerine tuz biber ekmek :Bir kimsenin acısını fazlalaştıracak, derdini derinleştirecek davranışlarda bulunmak. Üzerinize afiyet : Ben hastayım.Sizi etkilememesini dilerim. Üzüm üzüm üzülmek :Çok üzülmek Üzüm yemek değil,bekçi dövmek : Önemli işler dururken vakit öldüren kişiler için kullanılır. Vadesi gelmek :Ömrünün sonuna gelmek Vakit geçirmek :Gereksiz işlerle uğraşmak Vakit nakittir :Zaman en değerli varlığımızdır. Vara yoğa karışmak :Her şeye karışmak Vardığın yer körse,sen de gözünü kapa :İnsanlar,çevresindekiler ile iyi ilişkiler kurmak isterlerse onlara uymak zorundadırlar. Var kuvveti pazuya vermek :Kolunun kuvvetine güvenmek. Vebali boynuna :Günahı ona ait anlamında Veledizina :Babası belli olmayan Verilmiş sadakası olmak :Bir belayı,kazayı zarar görmeden atlatmak Vık dedirtmemek :Ses bile çıkarttırmamak Vız gelip tırıs gitmek :Hiç aldırmamak Vız gelmek :Önemsiz görünmek.Aldırış etmemek. Vidin kalesi gibi metin olmak :Dayanıklı ve sabırlı olmak. Voli vurmak :Vurgun vurmak Voyvoda kesilmek :Zalim olmak. Vur abalıya :Sessiz ve sakin kimselere yapılan zulüm ve haksızlığı belirtmek için kullanılır Vur patlasın çal oynasın :Büyük eğlenceler için söylenir Vurucu güç :Çok etkili silahlarla donatıldığı için savaş gücü yüksek askeri birlik. Vuslat kıyamete kalmak :Kavuşma ümidi olmamak Vücuda getirmek :Var etmek. Vücudunu ortadan kaldırmak :Öldürmek Yabana atmak :Dikkate almamak Yabana söylemek :Saçma ve yersiz konuşmak Ya bu deveyi gütmeli,ya bu diyardan gitmeli :Mecburi durumlarda bir işin mutlaka yapılması gerektiğini belirtmek için söylenir. Ya devlet başa,ya kuzgun leşe :Büyük bir zafer için her tehlikenin, hatta ölümün bile göze alındığını belirtir. Yağmur olsa kimsenin tarlasına yağmaz :Kimseye faydası ve yardımı yoktur anlamında Ya herro,ya merro :Seçim yapılması gereken durumlarda söylenir. Yahudi pazarlığı :Kıyasıya yapılan pazarlık Yakadan geçirmek :Evlat edinmek. Yaka paça :Hırpalayarak Yalancı pehlivan :Sözde kahraman Yalova kaymakamı :Değersiz olduğu halde çalım satan kişilere söylenir Yangın var diye bağırmak :Bir şeyden çok bıkmak,bezmek. Yaptığını bilmemek :Aklı başında olmamak Yediği naneyi kokutmak :Uygunsuzluğunu ortaya koymak. Yel kayadan ne alır :İmkansız bir durumu belirtmek için kullanılır. Yıldırım gibi :Büyük bir hızla. Yıldızı parlamak :Şans yüzüne gülmek Yiyip bitirmek :1-Onmaz hale getirmek,2-Devamlı eziyet etmek Yobaz :Kaba,sofu. Yolu düşmek :Bir rastlantı sonucu gelmek. Yosma :Güzel ve süslü kadın Yuf ervahına :Lanet olsun anlamındaki bir karşı çıkma sözü. Yüreği geniş olmak :Gamsız olmak,her şeyi kaldırabilmek. Yürekte var,elde yok :Yetenekli olup,imkansızlıklar yüzünden bunu geliştiremeyen insanlar için söylenir Yüz yüze gelmek :Karşılaşmak Zahmet çekmek :Eziyet ve yorgunluğa düşmek Zahmet etmek :Yorulmak. Zartalos :Yellenmek Zebunu olmak :Birine çok düşkün olmak Zehir etmek :Tadını kaçırmak Zehir zemberek :Çok acı Zembereği boşanmak :Uzun uzun gülmek Zerre kadar :Yok denecek kadar Zevahiri kurtarmak :Bir işi yarım yamalak yapıp eleştiri almamak Zeval bulmak :Yok olmak. Zıvanadan çıkmak :Çok öfkelenmek Zihne dank etmek :Uzun zamandır anlaşılamayan bir şeyi,herhangi bir olayın araya girmesiyle birdenbire anlamak. Zil gibi :Parasız ve aç Zilleri takıp oynamak :Çok sevinmek Zilsiz oynamak :Çok sevinmek Zokayı yutmak :Aldatılmak Zurnacının karşısında limon yemek :Uygunsuz bir davranışta bulunarak,çalışamaz hale getirmek. Zurnayı biz çaldık,parsayı o topladı :Haksızlık edip hazıra konanlar için söylenir Züğürt tesellisi :Boş,yersiz avutma Zümrüt gibi :Yemyeşil * * |
Deyimler Asıl anlamlarından uzaklaşarak yeni kavramlar meydana getiren kalıplaşmış sözlerdir. İki veya daha çok kelimeden kurulu bir çeşit dil ifadesi olan bu sözler, duygu ve düşüncelerimizi dikkati çekecek biçimde anlatan isim, sıfat, zarf, basit ve birleşik fiil görünüşlü gramer unsurlarıdır. Mahalli Deyim Örnekleri: Ağrı dağından kar bağışlamak (Iğdır - Kars) . Başını büyük taşa vurmak (Tunceli) Ciğeri ağzına gele (Elazığ) Kalbura su komak (Hakkari) Hazıra vezir (Samsun) |
Deyimlerimizin Hikayesi.. Atı Alan Üsküdar’ı Geçti Zamanında Bolu beyine baş kaldıran Köroğlu’nun dillerde yağızmı yağız atı çalınır. Bütün civarı arar tarar yok. Bir kimse birde istanbul’daki pazarları dolaş der. İstanbul’da pazarları dolaşırken atına rastlar. Pazar sahibine şu ata bir bineyim hele der. Pazarcıda buyur der . Eski sahibinin kokusunu alan ve tanıyan at şahlanıp, dört nala ordan uzaklaşır.Pazarcı peşine düşer fakat Köroğlu bir kayığa binip Üsküdar’ı geçer. Dövünen pazarcıya ihtiyarın biri gelip , “ah evlat! atı alan Üsküdarı geçti. O köroğluydu ,atın gerçek sahibi” der… İnsanoğlu Kuş Misali Zamanında Üsküdar’da bir “Miskinler Tekkesi” bulunurmuş. Adından da anlaşılacağı üzere buraya yurdun en tembel, en miskin insanları takılırmış. İşte burada iki miskin kendilerine iki sandalye bulup oturuyorlarmış. Gel zaman git zaman havalar gittikçe soğumaya başlamış. Tekkeninde penceresi açık ama kimsenin ayağa kalkıp pencereyi kapatmaya mecali yok. Birinci miskin: Yahu havalar iyice soğudu, şu pencereyi kapatmak lazım. İkinci miskin: Doğru söylüyorsun mirim, kapatmak lazım. Aradan saatler geçer, haftalar geçer, hatta ay geçer, yine aynı diyalog aralarında sürer gider. Sonunda birinci miskin daha fazla dayanamaz bütün gücünü toplayıp karşı pencereye ulaşır, camı kapatır ve hemen oracıktaki bir iskemleye kendini bırakır. Sonra öteki miskin arkadaşına şunları der: “Ya mirim gördün mü, insanoğlu kuş misali. Dün neredeydim, bugün neredeyim” der… Gemileri Yakmak Gemiyle işgale gittikleri bir yerde ordusu rakibin gücü karşısında korku duymaya başlayınca Sezar askerlerini yüksek bir tepeye çıkartır ve aşağıda kalan bir kaç askere gemileri ateşe vermeleri emrini verir. Geldikleri gemiler gözlerinin ününde çatır çatır yanan ordu şok geçirmiştir. Sezar “Gördüğünüz gibi gemileri yaktık artık dönüş yok ya bu savaşı kazanırsınız ya da hepimiz burada ölürüz” şeklinde bir konuşma yapar. Savaş Sezar’ın ordularının ezici zaferiyle sonuçlanır… Hoşafın Yağı Kesildi Yeniçeri ocaklarında efrada yemek dağıtılırken mutfak meydancısı elinde tuttuğu üzeri ayet ve dualar yazılı kallavi koca kepçe ile evvela yağlı yemekleri ve pilavı dağıtır, sonra da hoşaflara daldırırmış. Hal böyle olunca, sofralara gelen hoşaf bakracının üstünde, bir parmak kalınlığında yağ tabakası yüzermiş. Bu durumu gören Yeniçeri ağalarından akıllı birisi meydancıya emir vererek “Kepçeyi yağlı yemeklere batırmadan evvel temiz iken hoşafları dağıt, sonra yemek tevziatına geç…” demiş. Demiş amma, bu sefer sofralara giden hoşaf bakraçlarının üzerinde yağ tabakasını göremeyen Yeniçeriler isyan bayrağını çekmişler: - “Hakkımızı yiyorlar, istihkakımızdan çalıyorlar, zira hoşafın yağını bile kestiler, yağlı hoşaf isterük…” diye bağırmışlar. Dimyat’a Pirince Giderken Evdeki Bulgurdan Olmak Dimyat Mısır’da, Süveyş Kanalı ağzında ve Portsait yakınlarında bir iskeledir. Eskiden Mısır’ın meşhur pirinçleri, ince hasırdan örülmüş torbalar içinde buradan Türkiye gelirdi. Dimyat’a pirinç almak için giden bir Türk tüccarının bindiği gemi Akdenizde Arap Korsanları tarafından soyulmuş ve adamcağızın kemerindeki bütün altınlarını almışlar. Binbir müşkilat içinde Türkiye’ye dönen pirinç tüccarı o yıl iflas etmek durumuna düşmüş. İstanbul’dan kalkmış, memleketi olan Karaman’a gitmiş. O sene tarlasından kalkan buğdayları da bulgur tüccarlarına sattığından, kendi ev halkı kışın bulgursuz kalmışlar. “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak” sözünün aslı buradan kalmıştır. Yanlış Hesap, Bağdat’tan Döner İstanbul kapalı çarşıya kervanlar gelir. Tüccarların siparişleri kumaş, kürk, baharat neyse dağıtılır. Daha sonra tüccarlardan paraları tahsil edilirmiş. Yine bir alış veriş sonrasında, tüccarın biri hesap yaparken dört işlem hilleri ile kervancıyı 400-500 altın içerde bırakır. Hesaptaki yanlışlığı anlayamayan kervancı Bağdat, Hicaz ve Mısır’a seferine çıkar. Tüccarda, “Şimdi bu Mısır’dan 6-7 ayda zor döner. Bende bu parayı işletirim” diye düşünür. Kervancı yol uzun, zaman bol bütün hesapları tekrar tekrar inceler. Tüccarın yaptığı hileyi anlar.Kervan Bağdat’a girmek üzereyken, kervanı oğlu ve güvendiği bir kişiye emanet eder, -Siz beni Bağdatta bekleyin. der. İyi bir Arap atı alıp dört nala İstanbula dönmeye başlar. Yolda, bu adam bu parayı hemen öyle vermez diye düşünüp bir plan kurar. İstanbuldaki dostlarında plan için yardım ister. Ertesi gün tüccarın dükkanına iki kadın gelir. Tüccara ; -Sorup soruşturduk bu civarda en dürüst ,en güvenilir kişi sizmişsiniz.Biz Hicaza gideceğiz.Size bu iki çantayı emanet etmek istiyoruz, derler. Çantaları açıp tüccara gösterirler.Çantaların için inci.altın,pırlanta envayi çeşit müccevher. -Olurda gelemezsek bunlar size helali hoş olsun.bize bir dua okutur,belki bir hayrat yaptırırsın.derler. Bunları duyan tüccar sevinçten uçar.Kadınları hürmet ,ziyafet. Bu sırada kervancı içeri girer. Bunu gören tüccar, daha kervancı lafa başlamadan; -Yahu hoşgeldin. Bizim hesapta bir yanlışlık olmuş. Paralarını ayırdım. Çocuklarada tenbihledim, eğer ölürsem kervancının parasının mutlaka verin. Ben kul hakkı yemem kardeşim, der. Parayı hemen verir. Bu sırada kadınlar, –Biz bu sene gitmekten vazgeçtik .Kısmetse seneye !.deyip dükkan çıkarlar. Oyuna geldiğini anlayan tüccar ,kervancıının peşinden koşup , -Hani sen mısıra gidecektin .yaktın beni! diye bağırır. Atına binen kervancı, -Yanlış hesap adamı Bağdat’tan dödürür, der ve yoluna gider. Halep Oradaysa Arşın Burada Vaktiyle adamın biri kısa bir müddet halep’te kalmış. Yurduna dönünce de yerli yersiz konuşmaya, “Ben Halep’te şöyle yaptım, böyle yaptın” gibi atıp tutmaya başlamış. öyle ki övünmelerinden halka gına gelmiş. Günlerden birinde köy odasında oturulurken söz cirit oyunundan, uzun atlamadan açılmış. Bizim övünme meraklısı dayanamayıp söze girmiş: “Ben Halep’te iken 15 arşın atladım.” Sabrı tükenenlerden biri itiraz etmiş: - Yapma be iki gözüm, 15 arşın atlamak kim, sen kim? - Canım ne var 15 arşında, atladım işte! O sırada aralarında bulunan marangoz, malzemeleri arasındaki arşını çıkarıp ortaya koymuş: - Halep oradaysa arşın burada! Haydi, atla da görelim. O günden sonra palavracı her nerede bir kuru sıkı atsa, halk kendisine “Arşın burada!” demeye başlamış ve bu söz bir deyim olarak yaygınlaşmış. Bugün dahi, geçmişte yaptığı bir şey ile övünen veya yapmadığını yapmış gibi söyleyen insanlara, halihazır şartlar altında da aynı başarıyı göstermesi arzusunu izhar( anlamları açığa çıkarma, toplayır biriktirme) için söylenir. Yaş Tahtaya Basmak Eski devirlerde de ahşap evlerin ve konakların umumi temizliği yapılırken, tahtalar arap sabunu ile ovulurmuş. Böyle anlarda ıslak tahtalar çok kaygan olup, üzerinde ayağı kayıp düşenler çok olurmuş. Sultan Hamit devrinde bir Gürcü Hasan Fehmi Paşa varmış. Hukuk akademisinde, Dünya Hukuku dersi okuturmuş. daha sonraları Selanik Sofya’da valilik de yapmıştı. Bir gün konağında temizlik yapılıyormuş. Tahta merdivenlerden inerken, ıslak basamaklarda ayağı kayan Paşa, düşmüş. Birkaç gün topallayarak gzmiş. Hukuk talebeleri birbirleriyle fısıldaşarak: - Bizim hoca, yaş tahtaya basmış, diye bu olayı alaya almışlar. Bu deyim, aldatılmak, kandırılmak manasında kullanılır. |
Cvp:kalple ilgili Deyimler [QUOTE]kalp ile ilgili deyimler[/QUOT |
Kalp ile ilgili deyimler yok mu? |
Deyimlerin Özellikleri... 2. Bir araya gelirken, çoklukla kendi gerçek anlamlarından ayrı bir anlam belirtirler. "Altın kesmek" deyimi, "altını kesip doğramak, parçalara ya da dilimlere ayırmak" anlamında kullanılmaz; bu söz "çok para kazanmak, kazanır durumda olmak" anlamında kullanılır. Ancak kimi deyimlerde, kalıplaşmış sözden çıkan anlam, gerçek anlamın dışında değildir. "Sesi çıkmamak; çoğu gitti, azı kaldı" deyimlerinde olduğu gibi. 3. Kısa ve özlü ifadeler taşırlar. Bir kavramı, bir düşünceyi, bir olayı az sözle belirtmek ya da daha etkili kılmak için kullanılırlar. 4. En az iki kelimeden oluşurlar. Bir kısmı kelime grubu, bir kısmı da cümle hâlinde biçimlenmiştir. "Günaha sokmak, içini dökmek" ve "elifi görse mertek sanır", "burnu yere düşse almaz" gibi. 5. Çoklukla mastar hâlinde olduklarından fiil çekimine girerler. "Burnunu çekmek" deyimi, "burnunu çekti"; "bozuk çalmak" deyimi, "bozuk çaldı"; "güçlük çıkarmak" deyimi, "güçlük çıkardı" biçiminde çekimlenebilir. 6. Deyimlerin bir çoğu benzetme ve söz sanatları ile süslüdür. Anlatıma güzellik, canlılık ve çekicilik katmak için bu şekilde kullanılırlar. Bu bakımdan, genel kural niteliği taşımazlar. Bu yönleriyle de ata sözlerinden ayrılırlar. Çünkü atasözleri genel kural niteliği taşırlar; yol göstermek, ders ve öğüt vermek amacı güderler. "Ağaçtan maşa aptaldan paşa olmaz" ata sözü, netleşmiş bir genel kuraldır. Denenmiş, uygulanmış, her zaman ve herkes için doğru olan bir genel kural niteliğinde biçimlenmiştir. Oysa "fiyatı kırmak" sözünde genel bir kural yoktur. Çünkü her zaman fiyat dondurulmaz. 7. Bazı benzetmeli söyleyişler deyim olmadıkları hâlde deyim gibi kullanılırlar. "Arpacı kumrusu gibi (düşünmek)", "beşlik simit gibi (kurulmak)", "arı kovanı gibi (işlemek)", "kabak çiçeği gibi (açılmak)" deyimleri, bu türdendirler. 8. Kimi ikilemeler de çoklukla deyim sayılmaktadır. "Allak bullak", "oldum olası", "takım taklavat", "süklüm püklüm", "ev bark" gibi. 9. Çoğu zaman deyimlerle birleşik kelimeler karıştırılır. Bu yanlışlara düşmekten kimi bilgilere sahip olmakla kurtulmak mümkündür. Birleşik kelimelerin bitişik yazıldıkları, isim soyundan geldikleri, aralarına yapım ve çekim eki girmeyecek kadar kaynaşmış oldukları unutulmamalıdır. Bunun yanı sıra, deyimleri oluşturan kelime gruplarının isim ve fiil çekimlerine girdikleri, aralarına çekim ekleri aldıkları da hatırdan çıkarılmamalıdır. Ancak, bu ilkeler her ne kadar göz önünde tutulsa da, deyimlerle birleşik kelimeleri kimi zaman tam ayırt etmek imkânı yoktur. 10. Bir milletin söz gücünden doğan ve doğduğu toplumun malı olan deyimler, bazı istisnaları dışında mecazdırlar; kelime grubu olarak da isim, sıfat, zarf görevlerinde bulunurlar: "İçten pazarlıklı bir adam" cümlesinde "içten pazarlıklı" deyimi sıfat olarak; "keyfimi kaçırıp gitti" cümlesinde "keyfi kaçmak" deyimi zarf olarak; "karga derneğinde işim yok benim" cümlesinde "karga derneği" deyimi de isim görevinde kullanılmıştır. Deyimlerin Atasözlerinden farkı şöyle özetlenebilir: 1- Deyimler kavram ve durum bildirirler. 2- Deyimlerin mecazlı anlamı vardır. 3- Deyimlerin öyküsü,efsanesi ve kaynağı genellikle vardır. 4- Deyimleri anlatım kalıbı olarak görebiliriz. 5- Deyimlerde kesin hüküm,öğüt,yol göstericilik yoktur.Bu yüzden genel kural oluşturmazlar. Not: Atasözleri için de yukarıda belirtilen açıklamaların tersi geçerlidir. Deyimler ile atasözlerinin benzer tarafları şunlardır: 1- Her ikisinde de kelimelerde mecaz,istiare ve kinaye vardır. 2- Kelime dizilişleri değiştirilemez. 3- Sözdeki kelimelerin eş anlamlısını kelimenin yerine koymak olumlu bir sonuç vermez,sözü bozar. 4- Biçim yönünden birbirlerine benzerler. |
Saat: 17:21 |
©2005 - 2024, MsXLabs - MaviKaranlık