MsXLabs

MsXLabs (https://www.msxlabs.org/forum/)
-   Siyaset tr (https://www.msxlabs.org/forum/siyaset-tr/)
-   -   Bilge Kağan (https://www.msxlabs.org/forum/siyaset-tr/10878-bilge-kagan.html)

kompetankedi 7 Ekim 2006 12:27

Bilge Kağan, 683 yılında doğdu. Babası Göktürk Devleti'ni yeniden kuran İlteriş Kutlug Kağan, annesi İlbilge Hatun'dur. 8 yaşında babasını yitiren Bilge, 24 yıl boyunca Göktürk Devleti kağanlığı yapan amcası Kapağan Kağan'ın elinde büyüdü.

Bilge Kağan, amcası öldüğünde yerine geçen oğlu İnal'ı devirerek 32 yaşında Göktürk Devleti'nin başına geçti. Devletin yönetimini ele alan Bilge'nin ilk işi iyi bir yönetim oluşturmak oldu. Bunun için, ordunun başına 31 yaşındaki kardeşi Kül Tegin'i, vezirliğe de Tonyukuk'u getirdi.

Bilge Kağan'ın en büyük hayali milletini yerleşik hayata geçirip onları şehirlerde oturtmak idi. Ama buna vezir Tonyukuk karşı çıkarak, "Türkler, Çinlilerin yüzde biri kadar bile değildiler. Su ve otlak peşindedirler. Avcılık yaparlar. Belli bir yerleri yoktur ve savaşçıdırlar. Kendilerini güçlü görünce, orduları yürütürler. Güçsüz bulunca kaçarlar ve gizlenirler. Çinlilerin sayı üstünlüklerini böylece etkisiz kılarlar. Türkleri surlarla çevrili bir kentte toplarsanız ve bir kez Çin'e yenilirseniz, onların tutsağı olursunuz " dedi.

Bilge Kağan, bir dönem de Türkler arasında Budizm'i yaymak hevesine kapıldı. Tapınaklar yaparak Türkleri Budist yapmak arzusunu taşıdı. Vezir Tonyukuk, bu düşünceye de karşı çıkarak, Budizm'in insandaki hükmetme ve iktidar duygusunu zaafa uğrattığını, kuvvet ve savaşçılık yolunun bu olmadığını, eğer Türk milletinin yaşaması isteniyorsa bu din ve tapınakların ülkeye sokulmaması gerektiğini söyledi. Bilge Kağan, çok itibar ettiği Veziri Tonyukuk'un tavsiyelerine uyarak, aklından geçen bu planları yapmadı.

Bilge Kağan döneminde Göktürk Devleti'nin sınırları Çin'in Şan-Tung ovasından, İç Asya'da Karaşar bölgesine, kuzeyde Bayırku sahasından Ani ırmağı havalisi ve Batı Demir Kapı'ya (Ceyhun Irmağı'nın yakınında Semerkant-Belh yolu üzerinde) kadar ulaştı. Önce veziri Tonyukuk'u sonra kardeşi Kül Tegin'i kaybeden Bilge Kağan'ı, Çinlilerle işbirliği yapan bakanı Buyrak Cor zehirledi. Yatağında hasta yatarken, kendisini zehirleten bakan ve yardımcısını öldürten Bilge Kağan, 25 Kasım 734'de öldü. Bilge Kağan'ın cenazesi 22 Haziran 735 tarihinde büyük bir törenle defnedildi.

*


asla_asla_deme 19 Eylül 2008 14:31

BİLGE KAĞAN (683-734). Göktürk Devle-ti'ni yeniden canlandıran İlteriş Kağan'ın büyük oğlu olan Bilge Kağan aynı zamanda Türk dilinin en eski örneklerinden Orhun Anıtlar'ından bazılarını diktiren Göktürk ka­ğanıdır. Babası öldüğünde sekiz yaşındaydı. Amcası Kapağan Kağan döneminde kendisin­den bir yaş küçük kardeşi Kültigin ile birlikte yetişti. Daha 14 yaşındayken Göktürk ülkesi­nin batı bölgelerini yönetmekle görevlendiril­di. Bu görevini başarıyla yerine getirirken birçok savaşa katıldı. Kardeşi Kültigin de Kapağan Kağan'ın yanında büyük bir komu­tan olarak tanındı.

Kapağan Kağan'ın 716'da ölümü üzerine Göktürkler'in başına oğlu İnel Kağan (Bökü Kağan) geçti. Ama ülkeyi yönetmekte yeter­siz görüldüğü için Kültigin aynı yıl, İnel Kağan'ı tahttan indirerek Göktürk yönetimi­ne ağabeyi Bilge Kağan'ı getirdi. Bilge Kağan bütün askeri yetkileri kardeşi Kültigin'e bı­raktı. Amcası Kapağan Kağan zamanında yönetimden uzaklaştırılan büyük devlet ada­mı Tonyukuk'u kendisine danışman yaptı.

Kapağan Kağan'ın son dönemlerindeki sert tutumu Türk boyları arasında huzursuzluk yaratmıştı. Ölümünden sonra çıkan taht kav­gaları Türk boylarının ayaklanmalarına yol açtı. Bilge Kağan, kardeşi ve danışmanının yardımlarıyla bu ayaklanmaları bastırdı. En büyük görev ordu komutanı Kültigin'e düş­müştü.

Göktürk Devleti'nin birliğini sağlamlaştı-ran Bilge Kağan, Tonyukuk'un öğütlerini din­leyerek Çin ile iyi ilişkiler içine girdi. Çin sınırındaki alışveriş yerlerinin düzenli işleme­sini sağladı. Göktürkler bu yolla Çin'den sağladıkları ipeğin Asya'da ticaretini yaparak önemli gelir elde ediyorlardı. Göktürkler zaman zaman Oğuzlar'la savaşmalarına kar­şın Bilge Kağan döneminde oldukça rahat bir yaşam sürdüler.

Ülkesinde yetişen ürünlerin halkının yaşamasına yetmediğini bilen Bilge Kağan ticarete önem veriyordu. Birçok savaş bu ticaretin engellenmesi yüzünden çıkmıştı.
Bilge Kağan 734 sonlarında hakanlık danış­manı ve Çin elçisi Buyruk Çor tarafından zehirlenerek öldürüldü.



Ölmeden önce zehir­lendiğini anlayınca kendisini zehirleyenleri ve işbirlikçilerini öldürttü. Büyük bir törenle gömüldü ve bir yıl sonra da, yaşamını kendi ağzından anlatan yazıtın bulunduğu anıt di­kildi.

Hoşgörülü bir kişiliği olan Bilge Kağan halkını mutlu kılmak için uğraşan başarılı bir önder ve devlet adamıydı

Kaynak: MsXLabs.org & Temel Britannica


_KleopatrA_ 2 Kasım 2009 19:32

Bilge Kağan kimdir?
 
Bilge Kağan'ın Ölümü ve Kişiliği

Veziri Tonyukuk ve kardeşi Kültegin'i kaybeden Bilge Kağan, 734'de Kitan ve Tatabılara karşı kazandığı önemli bir zaferden başka dikkate değer bir faaliyetle bulunamadı.
Bilge Kağan, devletin yüksek görevlilerinden birisi olan Buyruk-çor tarafından zehirlendi. Çok geçmeden 25 Kasım 734'de öldü. Amcası Kapgan Kağan zamanında 19 yıl "şad" yani "Ordu komutanı" ve idareci olarak devlete büyük yararlılıklarda bulunan Bilge Kağan, büyük bir devlet adamıydı. Bilgelikle ün kazanmış olan bu Türk devlet adamı bütün çalışmalarını Türk milletinin birlik ve refahına vermiş, dış politikada saygı toplayan bir siyaset takip etmiştir.
50 yaşında ölen Bilge Kağan 19 yıl kağanlık yapmıştır. Türk milletini çok seven Bilge Kağan, bugün de çok önemli olan bazı düşünce ve sözlerle milletini uyarmış, "Ey Türk milleti, üstte mavi gök yıkılmaz, altta yağız yer delinmezse, senin devletini ve töreni kim bozabilir?" diyerek Türk devletinin ebediliğini dile getirmiştir. Cenaze töreni 22 Haziran 735'de yapılan Bilge Kağan'ın anısına da bir kitabe dikilmiştir.

Bilge Kağan

Vikipedi, özgür ansiklopedi



Bilge Kağan, (Çince: 毘伽可汗, pinyin: píqié kěhàn; d. 683 ya da 684 - ö. 25 Kasım 734). İkinci Göktürk'ün kağanıdır.
683 (ya da 684) yılında doğdu. Babası Göktürk Devleti’ni yeniden kuran İlteriş Kutlug Kağan, annesi İlbilge Hatun’dur. 8 yaşında babasını yitiren Bilge Kağan, 24 yıl boyunca Göktürk Devleti kağanlığı yapan amcası Kapağan Kağan’ın elinde büyüdü.
Amcası öldüğünde yerine geçen oğlu İnal’ı devirerek 32 yaşında 716 yılında Göktürk Devleti’nin başına geçti. Devletin yönetimini ele alan Bilge Kağan’ın ilk işi iyi bir yönetim oluşturmak oldu. Bunun için, ordunun başına 31 yaşındaki kardeşi Kül Tigin’i, vezirliğe de Tonyukuk’u getirdi.
Bilge Kağan’ın en büyük hayali milletini yerleşik hayata geçirip onları şehirlerde oturtmak idi. Ama buna vezir Tonyukuk karşı çıkarak: "Türkler, Çinlilerin yüzde biri kadar bile değildiler. Su ve otlak peşindedirler. Avcılık yaparlar. Belli bir yerleri yoktur ve savaşçıdırlar. Kendilerini güçlü görünce, orduları yürütürler. Güçsüz bulunca kaçarlar ve gizlenirler. Çinlilerin sayı üstünlüklerini böylece etkisiz kılarlar. Türkleri surlarla çevrili bir kentte toplarsanız ve bir kez Çin’e yenilirseniz, onların tutsağı olursunuz" dedi.
Bilge Kağan, bir dönem de Türkler arasında Budizm’i yaymak hevesine kapıldı. Tapınaklar yaparak Türkleri Budist yapmak arzusunu taşıdı. Vezir Tonyukuk, bu düşünceye de karşı çıkarak, Budizm’in insandaki hükmetme ve iktidar duygusunu zaafa uğrattığını, kuvvet ve savaşçılık yolunun bu olmadığını, eğer Türk milletinin yaşaması isteniyorsa bu din ve tapınakların ülkeye sokulmaması gerektiğini söyledi. Bilge Kağan, çok itibar ettiği Veziri Tonyukuk’un tavsiyelerine uyarak, aklından geçen bu planları yapmadı.
Bilge Kağan döneminde Göktürk Devleti’nin sınırları Çin’in Şan-Tung ovasından, İç Asya’da Karaşar bölgesine, kuzeyde Bayırku sahasından Ani Irmağı havalisi ve Batı Demir Kapı’ya (Ceyhun Irmağı’nın yakınında Semerkand-Belh yolu üzerinde) kadar ulaştı.
Önce veziri Tonyukuk’u sonra kardeşi Kül Tegin’i kaybeden Bilge Kağan’ı, Çinlilerle işbirliği yapan bakanı Buyrak Cor (Buyrukçur) zehirledi. Yatağında hasta yatarken, kendisini zehirleten bakan ve yardımcısını öldürten Bilge Kağan, 25 Kasım 734’de öldü.
Bilge Kağan’ın cenazesi 22 Haziran 735 tarihinde ("domuz" yılının 5. ayının 272'si) büyük bir törenle defnedildi.




ecem su 22 Aralık 2011 16:23

BİLGE KAĞAN
 
[I][B][COLOR="rgb(47, 79, 79)"][COLOR="Navy"] Bilge Kağan Kimdir, Bilge Kağanın Türk Tarihindeki Yeri, Kültigin Bengü taşı hakkında bilgiler.

Bilge Kağan

“Ey Türk! Silkin ve Kendine Dön!”

Türk Töresi’nde DEVLET; dirlik, düzen, istiklâl demek… Şeref, haysiyet, adâlet demek. Yüzyıllardır ozanların dilinden, kopuzların telinden yayılır onun değeri: “Devletsiz şerrinden Hak saklasın bizi!.. “

Türk Töresi’nde devlet yüce… Devler kutlu!

Türk töresinde devlet; aç olanı doyurur, çıplak olanı giydirir.

Türk töresinde devlet, insanı, insana sömürtmez!

Türk Töresi’nde devlet, öyle bir devlet ki; birliği sağlar, ayrılıklara aman vermez!

İlteriş Kutluk Kağan ve Bilge Tonyukuk’un nice zorluklarla dirilttiği Göktürk Devleti, işte böyle bir yola girmişti. Bütün boylar “Devlet Kösü”nü dinler olmuştu. Aç olan doyurulmuş, çıplak olan giydirilmişti.

İlteriş’ten sonra başa geçen KAPGAN KAĞAN da ağabeyinin yolundan gitti! Birlik, dirlik bozulmadı. Kapgan Kağan, “Ben şu boydanım. Ben bu boydanım.” diyerek, Türk birliğine şeytan kılıcı çalmak isteyenlere fırsat vermedi.

Ne var ki, Kapgan Kağan’ ın ölümü her şeyi değiştirdi. Kısa bir süre yerine geçen oğlu İnal, ne amcasına ne de babasına benzedi. Birlik, dirlik kalmadı. Herkes ayrı baş çeker oldu. Zaten düşman da bunu istiyordu: Türkler, küçük küçük bölünsün ki, kolay yenilsin!

Devlet, göz göre göre dağılıyordu.

Böyle bir felâkete İlteriş Kutluk Kağan’ ın çocukları seyirci kalamazdı! Babalarının can suyu verdiği devlet çınarı gözleri önünde yıkılamazdı! Özellikle büyük kardeş

Bilge’nin uyku girmez olmuştu gözlerine… Düşünüyordu; hangi gün için büyümüştü? Hatun anası İl Bilge’nin, beşiğini sallarken söylediği ninniler şuurunun altında azmini kamçılıyordu.

O ninniler. O ninniler, çınlıyordu her an kulaklarında:

“Uyusun da büyüsün ninni… Mor dağların etekleri otlansın Balam gezsin, çiğdem, çiçek kutlansın Ninni… Ninni çağam, ninni balam, ninni…

Büyüsün de yiğit olsun acunda, Bir yiğit ki yetmiş yağı gücünde Baş getirsin cıdasının ucunda Devlet için ker zorluğa katlansın Buyruğunda gür tümenler kutlansın!.. Ninni… Ninni çağam, ninni balam, ninni…” (*)

Devlet için her zorluğa katlanmak!

Bu bir buyruktu adeta… Fazla düşünmeden kayınbabası Tonyukuk’la görüştü. Tonyukuk, damadı Bilge ve kardeşi Kül Tigin’in “devlet mührüne sahip çıkma” kararlarını uygun buldu. Uygun bulmakla kalmayıp “Bilgim erdiğince, ömrüm yettiğince buyruğunuzdayım” dedi.

Buyruğunuzdayım!..

Tonyukuk, kendisinden yaşça çok küçük ve üstelik damadı olan birisine “buyruğunuzdayım” diyebiliyordu. O Tonyukuk ki, bilgeliğiyle ünü Ötüken’i aşmış, Hind’e, Çin’e ulaşmıştı… O Tonyukuk ki, İlteriş ile devlete can vermiş, ordulara komuta etmiş, akça saçlı bir koca idi. Ama karşısındaki damadı da olsa, genç de olsa; o, Tanrı’dan kut almış Kağan ailesinin bir ferdiydi! O bir Kağan’dı! Şu dünyada Kağan’dan buyruk almak kadar kutlu ne olabilirdi?

(*) Şiir, Dilâver Cebeci tarafından yazarın oğlu Kutalmış Tonyukuk’un doğumu üzerine yazılmış; ‘ninni’ mısraı eklenmesiyle buraya alınmıştır.

Bilge ve Kül Tigin hiç vakit kaybetmediler. Bir hamlede indirdiler amcalarının oğlu sözde Kağan, İnal’ı!

Bilge, Kağan olarak devletin başına geçti. Kül Tigin, ordulara komuta etme görevini üstlendi. Yaşlı Bilge Tonyukuk da, Devlet Baş Danışmanı olarak hizmet vermeye başladı.

El birliğiyle, gönül birliğiyle çalışmaya koyuldular.

Dış düşmanlara karşı, özellikle Çin’e karşı içeride birliğin sağlanması gerekiyordu. İnal’ ın kısa süren kağanlığı döneminde devlet birliği zedelenmişti. Oğuz ayrı baş, Kırgız ayrı baş çekiyordu… Zaten düşmanın istediği de buydu!

Baba ocağında devlet dersi almış olan Bilge ve Kül Tigin, sonu felâket olan bu ayrılık yolunu öncelikle kapatma kararı aldılar. Kısa sürede başlıya baş eğdirdiler, dizliye diz çöktürdüler. Kağan otağında devlet kösü nasıl tek tek vuruyorsa; Türk elinde Kağan TEK olur, çünkü Tanrı TEK! diye düşünüp, tezelden sağladılar Türk birliğini.

Tonyukuk’un yol göstermesiyle, Bilge Kağan’ın dirayetiyle, Kül Tigin’in gayretiyle içte birlik sağlandı. Devlet otağında ‘benim kösüm çalınsın, benim tuğum dikilsin’ diyen pek çok kardeş boy, buyruk altına alındı. Bu uğurda Kül Tigin can verdi. Tonyukuk ve Bilge Kağan, birliğin, beraberliğin kıymeti bilinsin, gelecek çağlarda yaşayacak olan Türk boylarına ibret olsun diye, tüm bu olayları taşa kazdılar.

Kül Tigin’in 731 yılında Türk Birliği’ni sağlamak uğruna can vermesi, Bilge Kağan’ı derinden sarstı. Yas tuttu günlerce. Nasıl üzülmesin ki? Kül Tigin gibi bir kardeş zor bulunurdu. Devletin yücelmesi, milletin birliği için canını esirgememişti. Hep yanında, buyruğunda olmuştu. Ne taht sevdasına girişmiş, ne de köşesine çekilip oturmuştu. Gök renkli bayrak elinde, at sırtından inmemişti ölene kadar. Sade bir Göktürk çerisi gibi akından akına koşmuştu. Hangi Kağan’ın, hangi ağabeyin yüreği parçalanmazdı böyle bir kardeş için?

Düşünüyordu. Bir şeyler yapmalıydı Kül Tigin’in anısına. Kayınbabası Tonyukuk’un 11 yıl önce Orkun Irmağı kıyısına diktirdiği bengütaşı hatırladı. Evet. Kül Tigin adına bir bengütaş dikilmeli, çekilen çileler bir bir taşa kazılmalıydı. Aklına hemen Yolluğ Tigin geldi. Sözlerini en güzel şekilde kaleme alacak kişi ancak o olabilirdi. Yolluğ Tigin, tüm Gök Türk ilinde sözü kağıda geçirmedeki hüneriyle ünlüydü. Onun üstüne ne Oğuz’da, ne Tatar’da, ne de Kırgız’da güzel yazan yoktu. Yolluğ Tigin, Çin İmparatoru’ndan gelen mektupların kaleme alınışını bile beğenmezdi. Sonra, aileden biriydi; yeğeniydi. Devletin ucalması için yaptıklarına tanık olmuştu.

Bu düşüncelerle işe başladı Bilge Kağan.

Burada, Orhun Bengütaşlarıyla ilgili bilgilerimizi tekrar edelim: Bilge Tonyukuk, Orkun Bengütaşlarının ilkini kendisi adına dikti. Bilge Kağan ise kardeşi adına Orhun ırmağı kıyısına diktirdiği, günümüzde “Kül Tigin Anıtı-Kitâbesi” diye bilinen bengütaşın üzerine yeğeni Yolluğ Tigin’e anlattığı düşüncelerini yazdırdı. Bilge Kağan’ın ölümü üzerine oğlu da, Bilge Kağan için başka bir yazılıtaş-Bengütaş (anıt-âbide-kitâbe) diktirdi.

Bu bengütaşlar, yazılı tarihimizin önemli belgelerindendir. Orkun Bengütaşlarında Türklüğün bugün bile, yolunu aydınlatacak görüşler vardır. Türk Milletine günümüzde de dikkate almamız gereken uyarılar vardır. Atalarımızın 8.yüzyılda Türklüğün birliğine verdikleri önemi, bu anıtlardan ibretle okuyoruz.

Ş öyle diyor Bilge Kağan:

“Tanrı gibi gökte olmuş Türk Bilge Kağanı, bu zamanda oturdum. Sözümü tamamiyle işit. Bilkassa küçük kardeşim yeğenim, oğlum, bütün soyum, milletim, güneydeki Şadapıt beyleri, kuzeydeki tarkat beyleri, Oğuz, tatar, Dokuz Oğuz beyleri, milleti! Bu sözümü iyice işit, adamakıllı dinle:

(…) Çin Milleti’nin sözü tatlı, ipek kumaşı yumuşak imiş. Tatlı sözle, yumuşak ipek kumaşla aldatıp uzak milleti öyle yaklaştırırmış. Yaklaştırıp, konduktan sonra kötü şeyleri o zaman düşünürmüş. İyi bilgili insanı, iyi cesur insanı yürütmezmiş.

(…) Türk Milleti, tokluğun kıymetini bilmezsin. Açlık, tokluk düşünmezsin. Bir doysan açlığı düşünmezsin.

(…) Türk, Oğuz beyleri, milleti işitin: üstte gök basmasa, altta yer delinmese, Türk Milleti, ilini töreni kim bozabilecekti? Türk Milleti vazgeç. Pişman ol! Disiplinsizliğinden dolayı, beslemiş olan bilgili kağanınla; kür ve müstakil iline karşı kendin kata ettin, kötü duruma soktun.

(…) Varlıklı, zengin millet üzerine oturmadım. Aşsız, çıplak, düşkün, perişan millet üzerine oturdum. Küçük kardeşim Kül Tigin ile konuştuk. Babamızın, amcamızın kazanmış olduğu milletin adı sanı yok olmasın diye, Türk milleti için gece uyumadım, gündüz oturmadım, küçük kardeşim Kül Tigin ile iki şad ile öle yite kazandım. Öyle kazanıp bütün milleti ateş, su kılmadım.”

Orkun Bengütaşları-Anıtlarında atalarımızın Türklük için gösterdikleri fedakârlıklar yanında, Türkçe’mizin güzelliğini buluruz. Bengütaşlardaki üslûp, Türk karakterini yansıtır. Dolambaçlı sözlerden, anlaşılması güç süslü cümlelerden uzak; sade bir anlatım vardır. Gerek Tonyukuk, gerek Bilge Kağan ve gerekse Bilge Kağan’ın oğlu, düşüncelerini, bu anıtlarda içlerinden geldiği gibi ifâde etmişler. Bu anıtlar, dikkatle incelendiği zaman görülür ki; 8. yüzyıldaki atalarımız, Türk Milletinin birliği, dirliği refahı bozulmasın diye biz torunlarına o günlerden adeta yalvarmaktadırlar. Bizleri uyarmaktadırlar. O günlerde Türklüğün önünde iki tehlike vardı: birincisi Çin emperyalizmi, ikinci ise Türk boylarının birbirine düşüp, birliğin parçalanması… Günümüzde, birinci tehlike yerine bir başka emperyalizmi koyabiliriz. İkinci tehlike ise, bugün de dikkat etmemiz gereken bir husustur.

Bilge Kağan ve Kül Tigin atamızın ruhu şad olsun!

Değerli Okuyucu. Gönlümden, Bilge Kağan’ın sözlerinin bir bölümünü sizlere olduğu gibi aktarmak geçti. Aşağıda, Bilge Kağan’ın, kardeşi Kül Tigin için diktirdiği “Kül Tigin Bengütaşı” nın aslını ve Anadolu Türkçesi’yle anlatımını bulacaksın. Lütfen, özellikle “aslını” oku! Okurken, belki zorlanacaksın… Ama oku! Göreceksin ki; pek çok kelime, hâlâ senin dilinde yaşıyor!

Haydi, bu millî zevki birlikte tadalım!



Kültigin Bengütaşı

(Güney Cephesi)

Aslı Tengri teg tengride bolmış Türk Bilge Kağan bu ödke olurtum. Sabımın tüketi eşigil. Ulayı ini, yigünüm, oğlanım, biriki oğuşum budunum, biriye şadpıt begler yırıya tarkat buyruk begler Otuz Tatar Tokuz Begleri budunı bu sabımın edgitü eşid katığdı tıngla:

Anadolu

Türkçesi Tanrı gibi gökte olmuş Türk Bilge Kağanı, bu zamanda oturdum. Sözümü tamamiyle işit. Bilhassa küçük kardeş, yeğenim, oğlum, bütün soyum, milletim, güneydeki şadpıt beyleri, kuzeydeki tarkat, buyruk beyleri, Otuz Tatar, Dokuz Oğuz Beyleri, halkı! Bu sözümü iyice işit cankulağıyla dinle:

Aslı İlgerü kün toğsıkka biriğerü kün ortusıngaru kurığaru kün batsıkınga yırığaru anda budun kop manğak örür. Bunça budun kop itdim. Ol amtı ahyığ yok. Türk kağan Ötüken yış olursar ilte bung yok.

Anadolu Türkçesi Doğuda gün doğusunda, güneyde gün ortasına, batıda gün batısına kuzeyde gece ortasına kadar, onun içindeki halk bana tabidir. Bunca halkı hep düzene soktum. Oşimdi kötü değildir. Türk Kağanı Ötüken ormanında otursa ilde sıkıntı yoktur.

Aslı İlgerü Şantung yazıka teg süledim, taluyka kiçig tegmedim. Birigerü Tokuz

Ersinke tegi süledim, Tüpetke kiçiğ tegmedim. Kurığaru Yinçü öğüz keçe Temir Kapığka tegi süledim. Yırığaru Yir Bayırku yiringe tegi süledim. Bunça yirke tegi yorutdım. Ötüken yışda yiğ idi yok ermiş. İl tutsık yir Öteken yış ermiş

Anadolu Türkçesi Doğuda Şantung ovasına kadar ordu sevk ettim, denize ulaşmama az kaldı. Güneyde Dokuz Ersine kadar ordu sevk ettim. Tibet’e ulaşmama az kaldı. Batıda İnci Nehri’ni geçerek Demir Kapıya kadar ordu sevk ettim. Kuzeyde Yir Bayırku yerine kadar yürüttüm. Ötüken ormanından daha iyisi yok imiş. İl tutacak yer Ötüken Ormanı imiş.

Aslı Bu yirke olurup Tabgaç budun birle tüzüldüm. Altun kümüş işgiti kutay bungsuz anç birür.

Anadolu Türkçesi Bu yerde oturup Çin Milleti ile anlaştım. Altını, gümüşü, ipeği, ipekliyi sıkıntısız öylece veriyor.

Aslı Tabgaç budun sabı süçig ağısı yımşak ermiş. Süçig sabın yımşak ağın arıp ırak budunuğ ança yağutır ermiş. Yağuru kondukta kisre anyığ Bilig anda öyür ermiş. Edgü bilge kişig edgü alp kişig yortmaz ermiş. Bir kişi yangılsar oğusı budunı bişükinge teği kımaz ermiş. Süçig sabınga yımşak ağısınğa arturup öküş Türk budun öltüğ. Türk budun ölsiking. Biriye Çogay yış Tögültün yazı konayın tiser Türk budun ölsikig.

Anadolu Türkçesi Çin milletinin sözü tatlı, ipek kumaşı yumuşak imiş. Tatlı sözle, yumuşak ipek kumaşla aldatıp uzak milleti öylece yaklaştırırmış. Yaklaştırıp, konduktan sonra, kötü şeyleri o zaman düşünürmüş. İyi bilgili insanı, iyi cesur insanı yürütmezmiş. Bir insan yanılsa, kabilesi, milleti, akrabasına kadar barındırmazmış. Tatlı sözüne, yumuşak ipek kumaşına aldanıp çok çok. Türk milleti öleceksin! Güneyde Çogay ormanına, Tögültün ovasına konayım dersen, Türk Milleti, öleceksin!

Aslı Anda ayığ kişi ança boşgurur ermiş: Irak erser yablak ağı birür yağuk erser edgü ağı birür tip ança boşğurur ermiş. Biliğ bilmez kişi ol sabığ alıp yağuru barıp barıp öküş kişi öltüg. Ol yirgerü arkış tirkiş ısar neng bunguğ yok. Ötüken yış olursar benggü il tuta olurtaçı sen.

Anadolu Türkçesi Orda kötü kişi şöyle öğretiyormuş: uzak ise kötü mal verir, yakın ise iyi mal verir diyip öyle öğretiyormuş. Bilgi bilmez kişi o sözü alıp, yakınına gidip, çok insan öldün! O yere doğru gidersen, Türk milleti, öleceksin! Ötüken yerinde oturup kervan, kafile gönderirsen hiçbir sıkıntın yoktur. Ötüken ormanında oturursan edebiyen il tutarak oturacaksın.

Aslı Türk budun tokurkak sen, Açsık tosık ömez sen. Bir todsar açsık ömez sen.Bir todsar açsık ömez sen. Antağıngın üçün igitmiş kağanıngın sabın almatın yir sayu bardığ. Kop anda alkıntığ, arıltığ. Anda kalmışı yir sayu kop toru ölü yorıyur ertig. Tengri yarlıkadukın üçün özüm kutum bar üçün kağan olurdum. Kağan olurtum yok çağany budunuğ kop kubratdım. Çığany budunuğ bay kıldım. Az budunug öküş kıldım. Azu bu sabımda igid bar ğu?

Anadolu Türkçesi Türk Milleti, tokluğun kıymetini bilmezsin. Açlık tokluk düşünmezsin. Bir doysan açlığı düşünmezsin. Öyle olduğun için, beslemiş olan kağanının sözünü almadan her yere gittin. Hep orda mahvoldun, yok edildin. Orda geri kalanınla her yere hep zayıflayarak, ölerek yürüyordun. Tanrı buyurduğu için, kendim devletli olduğum için kağan oturdum. Kağan oturup aç fakir milleti hep toplattım. Fakir milleti zengin kıldım. Yoksa, bu sözümde yalan var mı?

Aslı Türk begler budun bunı eşiding. Türk budun tirip il tutsıkıngın bunda urtum. Neng neng sabım erser taşka urtum. Angar körü biling. Türk amtı budun begler bödge körügme begler gü yangıltaçı siz?

AnadoluTürkçesi Türk Beyleri, milleti, bunu işitin! Türk milletini toplayıp il tutacağını burda vurdum. Yanılıp öleceğini yine burda vurdum. Yanılıp öleceğini yine burda vurdum. Her ne sözüm varsa ebedi taşa vurdum. Ona bakarak bilin. Şimdiki Türk milleti, bu zamanda itaat eden beyler olarak mı yanılacaksınız?

Aslı Men bengu taş tokıtdım Tabgaç kağanda bediçi kelürtüm, bedizettim. Mening sabımınsımadı. Tabgaç kağanıng bedizcig itı. Angar adınçığ bark yaraturdum. İçin taşın adınçığ bediz urturdum. On ok oğlınga

Anadolu Türkçesi Ben ebedi taş yontturdum. Çin kağanından resimci getirdim, resimlettim. Benim sözümü kırmadı. Çin kağanının maiyetindeki resimciyi gönderdi. Ona bambaşka türbe yaptırdım. İçine dışına bambaşka resim vurdurdum. Taş yontturdum. Gönüldeki sözümü vurdurdum. On ok oğluna Aslı tatınga tegi bunı körü biling. Benggü taş tokıttım. Bu il erser, ança takı erig yirte irser, ança erig yirte benggü taş tokıttım, bitiddim. Anı körüp ança biling. Ol taş dım. Bu bitig bitigme atısı Yolluğ Tigin.

Anadolu Türkçesi yabancısına kadar bunu görüp bilin. Ebedi taş yontturdum. İl ise, şöyle daha erişilir yerde ise, işte öyle erişilir yerde ebedi taş yontturdum, yazdırdım. Onu görüp öyle bilin. Şu taş dım. Bu yazıyı yazan yeğeni Yolluğ Tigin.



Saat: 17:01

©2005 - 2024, MsXLabs - MaviKaranlık