Botanik MsXLabs.org Botanik, bitkileri inceleyen bilim dalıdır. Alt dalları
Diğer bilim dalları ile ilgili olan ilişkileri
|
Botanik Alm. Botanik (f), Fr. Botanique (f), İng. Botany. Bitkiler aleminden bahseden bilim kolu. Botanik terimi, “Botane” (ot, çayır) veya “Botanikos” (ot, çayır) kelimelerinden alınmıştır. Yine aynı anlama gelen "fitoloji" tabiri ise Yunanca "Phyton" (bitki) ve "logos" (bilim) kelimelerinden birleşmiştir. Dilimizde eskiden Arapçadan alınmış olarak “İlm-i Nebatat”, “Nebatat İlmi” veya kısaca “Nebatat” şeklinde kullanılmıştır. Botaniğin Türkçe karşılığı “Bitki Bilimi”dir. Botanik ilmi genel olarak dört kısma ayrılarak incelenebilir:
2. Fizyoloji: Bitkilerdeki hayati olayları fizik ve kimya kanunlarına dayanarak inceler. Madde değişimi (Metabolizma), büyüme-gelişme ve hareket fizyolojisi olmak üzere üçe ayrılarak incelenmektedir. 3. Genetik: Canlılardaki istidatların (karakterlerin) döllere geçiş tarzını ve kaidelerini inceleyen ilim kolu. Genetik (kalıtım) adını alır. Ferdin iç ve dış karakterlerini nasıl kazandığını, ana-babasına veya yakınlarına neden benzediğini, tabiatta bitki ve hayvanların gösterdiği çok sayıda çeşitliliğin neden ileri geldiğini incelemeyi konu edinmiş olan genetik, yirminci asrın başında dünyaya gelmiş bir bilim dalıdır. 4. Sistematik veya Taksonomi: Bitkileri birbirleri ile olan tabii akrabalık derecelerini göz önünde tutarak ve filogenetik gelişmelerine dayanarak inceleyen, küçük veya büyük topluluklar halinde gruplandıran botanik koludur. Botanik biliminin diğer önemli kolları şunlardır: Ekoloji: Bitkilerin diğer canlılarla ve yaşadıkları çevre ile olan ilişkilerini araştırır. Bitki Coğrafyası: Bitkiler alemi ile yeryüzü arasındaki ilişkileri ve bitkilerin yayılışını araştıran bir bilim koludur. Fitocoğrafya ve Geobotanik olarak da anılır. Paleobotanik: Fitopaleontoloji olarak da bilinir. Jeolojik çağlarda yaşamış ve nesilleri ortadan kalkmış bitkilerin kalıntılarını, yani bitkisel fosilleri, sistematik ve yayılışları bakımından inceler. Evolüsyon (Evrim): Bitkilerin, yeryüzünün kuruluşundan bugünkü hallerine gelinceye kadar geçirdikleri ferdi ve toplu değişiklikleri araştırır. Bugüne kadar, bir canlı türünün diğer canlı türüne dönüştüğü faraziyesi ispatlanamamıştır. (Bkz. Darwinizm) Botanik ilmini uygulamalı (tatbiki) yönden de aşağıdaki kollara ayırmak mümkündür: Eczacılık Bakımından
Bitkiler alemi filogenetik bir sisteme göre şöyle sınıflandırılabilir: 1. Bölüm: Bölünen bitkiler (Schizophyta) (Virüsler ve Bakteriler),Bugün yaşayan bitki türü 380.000'den fazladır. Buna göre yukarıdaki bölümlerin yaklaşık bitki sayısı şöyledir:
Tohumlu Bitkiler (Spermatophya) bölümünü oluşturan 227.000 tür ise şu şekilde dağılmıştır.
Yukarıda görüldüğü gibi bitkiler alemi, gerek görünüş, gerek iç ve dış yapıları, üremeleri bakımından birbirinden farklı organizmalardan meydana gelmiştir. Sistematik veya taksonomik botaniğin ilk vazifesi, bitkiler alemini teşkil eden münferit bitki formlarını, esaslı şekilde inceleyerek, birçok bakımdan benzerlik, yakınlık gösterenleri önce en dar, en küçük bir kavram altında toplamaktır. Böylece bitkiler aleminin temel taşlarını, elementlerini teşkil eden ana birime, tür veya nevi (Species) kavramına varılmış olunur. Ancak bu türleri inceleyerek ve birbirleri ile karşılaştırıp daha üst gruplarda toplanabilir. |
BOTANİK ya da bitkibilim, biyolojinin bitkileri inceleyen dalıdır. Bilim adamlarının bitki tanımında henüz tam bir görüş birliğine varamamış olmalarına karşın, yalnız gerçek bitkiler değil, uzmanların bitki olarak kabul etmedikleri bütün bitkisel canlılar da bu bilim dalının kapsamına girer. Örneğin suyosunları ile mantarlar çağdaş sınıflandırmada bitki sayılmadığı halde, suyosunlarını, yani algleri inceleyen algoloji ile mantarları inceleyen mikoloji hiç tartışmasız botaniğin uzmanlık dalları sayılır. Bu bilimin, gerçek bitkiler arasından da yalnızca belirli bir grubu, sözgelimi eğreltiotlarını konu alan pteridoloji, yap-rakyosunları ile ciğeryosunlarının oluşturduğu karayosunları grubunu konu alan briyoloji ve yalnızca fosil bitkileri inceleyen paleobota-nik gibi başka uzmanlık dallan da vardır. Oysa botaniğin ana bölümleri böyle bir ayrım yapmaksızın bütün bitkileri ele alır; ama her biri bitkileri değişik bir açıdan inceler. Bu dört ana bölüm ile kapsadıkları başlıca altbölümler aşağıda kısaca tanımlanmıştır: 1. Bitki morfolojisi bitkilerin kök, gövde, yaprak, çiçek gibi bölümlerinin bütün yapısal ve biçimsel özelliklerini inceler. Bu geniş kapsamlı bölümün daha ince ayrıntılar üzerinde yoğunlaşmış birçok altbölümü vardır. Örneğin yapısal morfoloji bitkilerin bütün bölümlerini dış yapıları ve görünümleriyle biçimsel açıdan ele alırken, bitki anatomisi iç yapılarını doku ve hücre düzeyinde inceler. Bu inceleme de dokuların yapılanma özelliklerini araştıran bitki histolojisi ya da dokubilimi ile hücrelerin biçim, boyut, duvar kalınlığı gibi mikroskobik yapısal özelliklerini araştıran bitki sitolojisi ya da hücrebilimi gibi uzmanlık alanlarına dayanır. Kısacası çiçeklerin konumu, taçyaprak ve çanakyaprakların yerleşme düzeni, erkekorganların ve dişior-ganların ayırt edici yapısal özellikleri, yaprakların biçimi ve dokusu üstüne bütün ayrıntılı bilgileri bitki morfolojisi sağlar. Bu nedenle bitkilerin sınıflandırılması, yani benzer özelliklerine göre sınıf, takım, familya, cins ve tür düzeyinde gruplandırılması büyük ölçüde bitki morfolojisine dayanır. 2. Bitki fizyolojisi bitkilerin üreme ve büyüme süreçlerini, yaşam çevrimini, solunum ve beslenme gibi yaşamsal işlevlerini konu alır. Örneğin köklerin topraktan suyu emmesi, su ve besin maddelerinin iletimdoku sistemiyle yapraklara taşınması, yapraklarda fotosentezle besin üretimi bu inceleme alanının kapsamına girer. Bitki morfolojisi ile bitki fizyolojisi sağlıklı bitkileri konu alırken, bitki patolojisi ya da fitopatoloji de bitki hastalıklarıyla ilgilenir. 3. Bitki ekolojisi ya da çevrebilimi biryandan bitkilerin yaşadığı doğal ortamın biyolojik ve fiziksel özelliklerini, örneğin toprak,nem, hava sıcaklığı ve ışık koşullarını, bir yandan da bitkilerin çevreyle ilişkilerini, yani hem cansız doğanın, hem de aynı ortamdaki öbür bitkiler ile hayvanların bitki toplulukları üzerindeki etkilerini araştırır. Ayrıca orman, çalılık, fundalık, çayır, bataklık ve turbalık gibi bitki topluluklarının incelenmesi de bu bölümün konusudur. 4. Bitki sistematiği türler arasındaki farklılıkları saptayarak bütün bitkileri ortak özelliklerine göre sınıflandırır; bitki taksonomisi de tanımlanmış özelliklerine göre bitkileri adlandırır. Ayrıca botanik ile öbür bilim dallarının işbirliğinden doğan ortak uzmanlık alanları da vardır. Örneğin bitki coğrafyası bitkilerin yeryüzündeki dağılımını, etnobotanik insan topluluklarının tarih boyunca bitkilerden nasıl yararlandığını, bitki genetiği ise kalıtsal özelliklerin yeni döllere nasıl aktarıldığını ve gen aktarımıyla insana daha yararlı ya da daha verimli soyların nasıl elde edileceğini araştırır. Bunların dışında, botaniğin özellikle tarım, ormancılık, bahçecilik, seracılık ve eczacılıkla da çok yakın ilişkisi vardır. BOTANİK BAHÇELERİ Yalnızca çevreyi güzelleştirmek amacıyla düzenlenmediği için öbür bahçe ve parklardan oldukça farklıdır. Bu bahçeler, bir yörenin yerli bitkileri ile o iklimde yetişmeyen bitki örneklerini bir araya derleyip özel bakım altında iklime uyum sağlamalarını amaçlayan zengin bir bitki koleksiyonudur. Bahçenin görünümünü güzelleştirmek için bazen aralarına ağaç ve çalılar dikilse de, bitkilerin yerleşme düzeninde mutlaka bilimsel sınıflandırma gözetilir; yani aynı familya, cins ve türden bitkilerin bir arada bulunmasına özen gösterilir. Böylece hem aranan bitki kolayca bulunabilir, hem de türler arasındaki yapısal benzerlikler ön plana çıkar. Her bitki örneğinin yanına ya da üstüne de anayurdu, halk arasında bilinen adı ve Latince adı yazılır. Botanik bahçelerindeki bitki örnekleri çoğu kez coğrafya bölgelerine ya da doğal ortamlarına göre de gruplandırılır. Örneğin tropik bitkiler ya da su bitkileri için genellikle ayrı bölümler vardır. Açık havada yetiştirilen bitki türleri, botanik bahçesinin bulunduğu bölgenin iklim koşullarıyla sınırlıdır. Bu nedenle, o iklimde yaşamayan bitkiler için gerekli sıcaklık, ışık ve nem koşullarını sağlayarak bahçedeki tür sayısını artırmak amacıyla seralar düzenlenir. Örneğin seralarda yarı gölgeli tropik yağmur ormanları ya da rüzgârlı yüksek dağ etekleri gibi özel çevre koşulları yaratılabilir. Botanik bahçelerinin yalnız ağaç, çalı ve odunsu bitki örneklerini içeren bölümüne arboretum, kurutulmuş otsu bitki koleksiyonlarına da herbaryum denir. Öğrenim Merkezleri Başlangıçta yalnız şifalı bitkilere ayrılmış olan bu bahçelerin kapsamı giderek genişledi ve 16. yüzyılın ünlü botanikçilerinden Carolus Clusius, Leiden'deki botanik bahçesinde büyük bir soğanlı bitki koleksiyonu oluşturdu. Bugün Hollanda'nın dünya çapında ünlü olan laleleri ve bir sanayi dalına dönüşmüş olan soğanlı bitki üretimi Clusius'un bu çalışmalarından doğmuştur. Zengin bitki örnekleriyle dünyanın sayılı botanik bahçeleri arasında anılan Kew Krallık Botanik Bahçesi de 1759'da Londra yakınlarındaki Kew'da kurulmuştur. Bu bahçenin yöneticilerinden Sir Joseph Banks ile Sir VVilliam Hooker, bitki örnekleri toplamak için dünyanın dört bucağına keşif gezileri düzenlediler. Böylece Avrupa'da hiç tanınmayan bitki türleriyle zenginleşen bu bahçe, 1800'lerin ortalarında, yeni bahçe bitkilerini üreten, besin, ilaç, kozmetik ve parfüm sanayilerine hammadde sağlayan önemli bir merkez olarak tanındı. Kew Botanik Bahçesi bugün 25 bin canlı bitki türü ile 6 milyon kurutulmuş bitki örneğini içerir. 1935'te Süleymaniye'de 27 bin metre karelik bir alanda kurulmuş olan İstanbul Üniversitesi Botanik Bahçesi'nde 3.000 kadar yerli ve yabancı bitki türü, dokuz sera, herbaryumunda da 37 bin kurutulmuş bitki örneği bulunur. Ayrıca Ege ve Dicle üniversiteleri fen fakülteleri ile Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi'nin birer herbaryumu, İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi'nin de zengin bir arboretumu vardır. 20. yüzyılda, şifalı bitkiler yetiştirmek ve tıp öğrencilerini eğitmek için kurulan botanik bahçelerinin sayısı giderek azaldı. Bunların yerini üniversitelerin araştırma merkezleri ve sanayi kuruluşlarına bağlı özel birimler aldı. Gene de bugün dünyanın hemen her ülkesinde büyük botanik bahçeleri vardır. Bilimsel araştırma ve inceleme merkezi olma görevini sürdüren bu bahçelerin çoğu, bitkiler âlemini tanıtmak ve doğa sevgisini aşılamak için halka da açılmıştır. Kaynak: MsXLabs.org & Temel Britannica |
Botanik (Bitki Bilimi) Bitkileri inceliyen bilim koludur. Bu bakımdan çok geniş ilgi dallarını içine alır. Çünkü yeryüzünde 600.000 çeşit bitki vardır. İnsanlar çok eski çağlarda bile bitkilerle ilgilenmeye başlamışlardı. Bazı bitkilerin köklerini kaynatıp ilaç yapıyorlar bazılarını da besin maddesi olarak kullanıyorlardı. Bundan dolayı, bitkilerin incelenmesi, zehirlisinin zehirsizinden ayırdedilmesi, hangisinin ne zaman, nerede yetiştiğinin bilinmesi gerekiyordu. İlk olarak Eski Yunanlı bilgin Aristoteles’in öğrencisi Theophrastos (M. Ö. 380-327) botanik konusunda önemli sonuçlara varan incelemelerde bulundu. Bu arada bitkilerin bir çenekli olanlarını iki çenekli olanlarından ayırdettiği gibi ayrıca bazı hurma ağaçlarının tamamen erkek, bazılarının da tamamen dişi olduklarını buldu. Botanik bilimi bütün Ortaçağ’da daha çok eczacıların ilgilendiği bir konu olarak kaldı. Yakınçağ’ın başlarında İtalyan botanikçisi Andrea Cesalpin (1519-1603) bitkileri çiçeklerine ve yapraklarına göre sınıflandırdı. İsviçreli Gaspard Baubin de (1550-1624) günlük hayatta faydalanılan 6.000 bitkiyi tesbit ederek bunlara bilimsel birer ad verdi. Fransız botanikçisi Jh. Pitton De Tournefort (1656-1708) sınıflandırmada cinsleri gene Fransız botanikçilerinden Bernard Jussieu ( 1699 – 1778) ile Antoine Laurent Jussieu (1746-1836) familyaları tespit ettiler. Bu arada ünlü İsveçli botanik bilgini Carl von Linné (1707-1778) de bitkileri 24 sınıfa böldü. Böylece bugün bile hala esas olarak kabul edilen bir sınıflandırma meydana getirdi. İsveçli bilgin Augustin Pyramé De Candoll (1778-1841 ) bitkilerin yeryüzünde dağılışını inceledikten başka o zamana kadar yapılmış olan sınıflandırmaları geliştirdi. Bundan sonra da Alman bilginlerinden Van Tieghem (1839-1893) tarafından sınıflandırma işi tamamlandıktan başka gene Alman botanikçisi Hofmeister ( 1822-1877) tarafından da bugünkü prosedürler ortaya atıldı. Bu arada botanik biliminin daha başka bölümlerinde de ilerlemeler kaydediliyordu. Mesela Fransız bilgini Pasteur (1822-1895) bakteriler üzerinde önemli keşiflerde bulundu. İngiliz bilgini Sir Alexander Fleming (1881-1955) bitkisel küflerden penisilin gibi önemli ilaçlar elde etti. İskoçyalı botanik bilgini Robert Brown (1773-1858) hücre konusunda gayet önemli keşiflerde bulundu. Botanik Nelerden Bahseder Bitkilerin bütün özelliklerini inceliyen botanik aslında biyolojinin bir koludur. İncelediği konulara göre birtakım adlar alarak kısımlara bölünür: 1 — Genel Botanik: Bitkilerin ortaklama özelliklerinden bahseder. Morfoloji, Anatomi, Histoloji, Sitoloji, Genetik vs. gibi bazı bölümlere ayrılır. Bunlardan «morfoloji» bitkilerin gözle veya büyüteçle görülebilen dış kısımlarını; «anatomi» iç organları; «histoloji» dokuları, «sitoloji» de hücreleri inceler; «genetik» bitkilerde (ve hayvanlarda) irsi özelliklerin nesillerden nesillere devredilişiyle; «bakteriyoloji» bakterilerle; «biyocoğrafya» bitkilerin yeryüzünde dağılış şekilleriyle ilgilenir. Bunlardan başka çeşitli konularla meşgul olan daha birçok botanik kolları vardır. 2 — Özel Botanik: Herhangi bir bitki grubunun özelliklerini inceler. |
Botanik Bilimi!Botanik, bitkiler aleminde araştırmalarda bulunan bilimin adıdır. Zooloji bilimi gibi botanik bilimi de biyoloji bilimine yardımcı bir daldır. Hayvanlar alemini inceleyen zooloji ise devamlı olarak botanik bilimiyle birlikte yürümüştür. İnsanlık tarihinin en eski bilimlerinden biri olan botanik çok eski çağlarda bile kendi aleminin köklerini insan şuuruna salmış idi. Yenebilecek cinsten her bitkinin yaprağı, kökü Taş Çağı insanı için ana besin kaynağıydı. Ekin ekmesini, bitki büyütmesini öğrenmeden önce insan hangi otun zehirli, hangi yaprağın zararlı olduğunu biliyordu. Uzun yaşam tecrübelerinden elde edilen deneysel bilgiler nesilden nesile geçti. Bitkileri iyi ve kötü diye birbirinden ayırmayı öğrenmekle insan botanik biliminin temelini atmış oldu. Sonrasında besin elde etmek amacıyla tohum yetiştirmesini ve zamanı gelince de bunları ekmek gerektiğini öğrendi. Bitkileri tanımaktan başka toprağı iyice işlemek, ekme ve biçme zamanlarını da mevsime göre ayırmak gerekiyordu. Bütün bu bilgiler botanik biliminin tecrübeleriyle uyumlu bir şekilde yürütüldü. Kaynak: AnaBritannica |
Saat: 01:16 |
©2005 - 2024, MsXLabs - MaviKaranlık