Şair Eşref ŞAİR EŞREF 1847'de Manisa'nın Kırkağaç ilçesi Gelenbe kasabasında dünyaya geldi. 1912'da aynı kasabada yaşamını yitirdi. Asıl ismi Mehmet Eşref. Usulizade Hafız Mustafa Efendi'nin oğlu. İlköğrenimini Gelenbe'de tamamladı. Manisa'da Hatuniye Medresesi'nde Arapça ve Farsça dersleri aldı. Özel öğretmenlerden matematik, tarih öğrendi. 1870'te Manisa Vilayeti Tahrirat Kalemi'nde memur olarak göreve başladı. Turgutlu, Akhisar ve Alaşehir'de mal müdürlüğü yaptı. Fatsa kaymakamlığına atandı. Birçok ilçede kaymakam olarak çalıştıktan sonra Gördes kaymakamlığı görevine getirildi. Burada gördüğü yolsuzlukları şiirleriyle hicvedince bir yıl hapse mahkum edildi. Cezasının ardından İzmir'de gözetimde tutuldu. 1903'te Mısır'a kaçtı. Bir süre Fransa, İsviçre ve Kıbrıs'ta yaşadı. Tekrar Mısır'a döndü, Curcuna isimli mizah dergisinde yazılar yazdı. 2. Meşrutiyet ilan edildikten sonra İstanbul'a geldi. Eşref ve Musavver Eşref isimli mizah dergilerinde başyazarlık yaptı. Adana vali yardımcılığı görevindeyken emekliye ayrılıp Kırkağaç'a yerleşti. Yaşamının kalan bölümünü burada geçirdi. Türk edebiyatının hiciv ustasıdır. Tanık olduğu yolsuzlukların üzerine çekinmeden gitti. Hicviyelerini daha çok gazel, kaside, muhammes ve özellikle kıtalar biçiminde yazdı. ESERLERİ: Deccal (2 cilt, 1904-1907 İstimdad (1905) Şah ve Padişah (1906) Hasbihal yahut Eşref ve Kemal (1908) İran'da Yangın Var (1908) Şair Eşref Külliyatı (Ölümünden sonra, 1928) |
ŞAİR EŞREF’TEN DÖRTLÜKLER Şanslarının olmadığını söyleyen çok kişi görmüşsünüzdür. Belki siz de böyle düşünüyorsunuz. Aslında ben de çok kere şanssız olmamdan yakınmışımdır. Ama ‘şans’ kavramı yerine ‘ihtimal’ kavramını kullanınca içim rahatladı. Tavla oynadığımı düşünün.Rakibimi kıstırmışım. 6-6 atarsa kurtulacak,üstelik oyunu da alacak. Ve 6-6 atıyor. Eskiden ‘ne şanslı adam’ derdim. Şimdi ise ‘ 6-6 atma ihtimali 1/36 idi.Bu 36 ihtimalden birisi gerçekleşti’ diyorum. Maçlarda da aynı sözü kullanırız. A takımının bir futbolcusu B takımının kalesine topu şutluyor.Top direkten dönüyor. A takımı şanslarının olmadığını,B takımı şanslı olduklarını düşünecektir. Burada da top ya gol olacak, ya da direğe çarpacaktı. Yani 2 ihtimalden birisi gerçekleşmiştir. Umut ettiğiniz bir olay gerçekleşmezse şansınıza küsmeyin. Gerçekleşme ihtimali zaten azdı,diye düşünün. Şair Eşref bir olaydan sonra bakın ne demiş: Kör kader saikımız oldukça Atlı girsek hana harlı çıkarız Bizde oldukça bu baht-ı nasaz Hızr’ı görsek te zararlı çıkarız. ***saik:götüren har:eşek ***baht-nasaz:uygunsuz talih ***Hızr:Hızır Peygamber İnsanların birbirleriyle olan toplumsal ilişkilerinde bazı noktalar dikkatimi çeker. Bazıları iş hayatlarının dışında çevrelerine bir şeyler katarlar. Örneğin kendi emek ve kendi paraları ile çevrelerine ağaç dikerler. Sosyal bir kurumda bedava çalışırlar. Komşu çocuklarının derslerine yardımcı olurlar. Buna benzer bir sürü faaliyetler. Kurallara uymak ta yapıcı bir davranıştır. Olur olmaz yerlere çöp bırakmamak gibi. Arabayı düzgün park etmek bile önemlidir. Ama öyle kişiler vardır ki her şeyleri ile adeta itici olurlar. Bunlar daha çok bencil kişilerdir. Davranış ve faaliyetleri sadece kendileri içindir. Bu uğurda çevreye verdikleri zarara hiç dikkat etmezler. Ben,kendi hesabıma onlar gibi olmayı düşünemem. Kısacası Şair Eşref’in kastettiği kişinin durumunda olmak istemem. Vükela kabrine heykel dikelim şöyle yazıp Ki:Bunun hal-i hayatında yeri münhal idi. Sanmayın yevm-i vefatında bilindi kadri Sağlığında yine bu böylece bir heykel idi. ***vükela:vezirler münhal:boş ***yevm-i vefat:Ölüm günü Kadr:değer. Hayatımda çok korktuğum bazı olaylar vardır. Bunlardan birisi de yanlış anlaşılmak. Herhangi bir konuda düşüncemi söylerken dikkatli olurum. Yaptığım hareketler de öyledir. Hep olumlu izlenim bırakmak isterim. Kendi çıkarım söz konusu olduğunda geri planda kalmayı seçerim. Hele iş birden çok kişiyi ilgilendiriyorsa titizliğim artar. Toplumun çıkarı benim için ön plandadır. Benim olmadığım bir ortamda şahsım için söylenen sözleri önemserim. Olumsuz izlenim bırakmaktan ödüm kopar. Ama bazı kişiler bu gibi şeylere pek aldırmazlar. Onlar kendi bildiklerini okurlar. Böyle olunca da arkalarından iyi sözler söylenmez. Şair Eşref bir dörtlüğünde içini dökmüş. Belli ki bahsettiği kişi toplum tarafından da sevilmiyormuş. Beyt-i atiyi reva eylese herkes nakarat Vali Paşa bu gece dar-ı bekaaya gitti. Hiç iş görmedi eyyam-ı hayatında habis Millete,memlekete öldü de hizmet etti. ***beyt-i ati:aşağıdaki beyit. ***dar-ı bekaa:ahiret ***eyyam-ı hayat:yaşantı ***habis:kötü |
Sair Esref (1843-1911) Esref, büyük bir hiciv sairimizdir. En etkin yergi siiri temsilcisidir.Esref, keskin yergilerinde kendisinden önceki sairlerin hiçbirinde rastlanmayan söyleyis ve anlatim etkinligine ulasmayi basarmistir. Esref, rejimi ve yolsuzluklari elestirmekle kalmamis, Osmanlilarin Bati dünyasindan geri kalmasi, doal kaynaklarin isletilmemesi ibi konulara deginerek, çagina göre "ilerici" sayilan görüslerin de savunucusu olmustur. o da divan siirinin kullandigi biçimlerden yararlanir.Kit'a, gazel, kaside, musammat yazar. Çagdaslarinin yüz vermedikleri halk söyleyislerini ve deyimlerini de yerilerinde kullanir.Esref kimi yergi siirlerinde çok çarpici sözcükleri ve küfürleri kullanmaktan kaçinmazdi. Ana-avrat sögmek gibi. Böylesi sözler Esref'in yergilerinin tuzu biberi sayilmistir. Onun yergileri, öncelikle Meclis'i kapatarak otuz üç yil süren ve her geçen yil özürlükleri biraz daha kisitlayan,kurdugu jurnal, afiye düzenekleriyle kafalarin içini bile denetim altina almaya çalisan ikinci Abdülhamit'in baski rejimine yönelir.Bu rejimin yasa ve ahlâk disi, insan haklarini ayaklar altina alan her çesit islemi üzerinde durmaktan usanmaz. Ayrica Padisah'in çevresindeki yüksek rütbeli ikiyüzlüler,rüsvetçiler,ahlâksizlar ve saray'in bu idisine uyarlanan tüm yöneticiler onun yergi oklarinin hedefleridir. Edebiyatimizda benzersiz bir Sair olacak anilacaktir. Neyzen'de Esref çapinda ayni kiratta bir sanatkârdir, ama Esref kadar etkili bir yergi Sairimiz degildir. Tevfik'de küfürün en müstehceni bulunur.Fakat Neyzen'in manzumelerinde,kitalarinda,siirlerinde düsündürücü bir tarafi vardir.Eserleri dudaklarda tebessüm yarattigi kadar,kafalarda düsünceler yaratir.Felsefi,sosyal taraflari hiciv taraflari ile atbasi yürür. Tevfik,sanatçi sifatiyla acimasizdir.Insanlari,onlarin kötülüklerini,iktidarin güçsüzlüklerini,ülkenin basina felaket getirenleri,yolsuzluklari (hiçbir merhamete kapilmaksizin) tasvir ettigi zaman daha büyük,daha essizdir. Neyzen,hayvan yaratiklara özgü unsura yaklastikça psikolojisi,daha dogrusu psiko-fizyolojisi essizdir,bir derinlik ve dogruluk kazanir.Özellikle ilkel insani tasvir ederken,dili akicilik ve uyum kazanir.Dehasi ne büyüme,ne gerileme ne de gelisme bilir,sanatinda ne çiraklik,ne olgunluk ne gerileme dönemleri vardir. Esref ise,tek cepheli kalmis,istibdadi,padisahi,zulmü,pasalarin ve hafiyelerin rezalet ve ahlâksizliklarini hirpalamis,ama Neyzen gibi sosyal sorunlarada deginmistir. " Her biri kendince zulüm etmekte: Insan bir memur görünce eskiya saniyor... Ey zavalli,bos yere yakinma,bagirip çagirma; Çünkü ezilenlerin ahini isiten hükümet bunu musîki saniyor! " Abdülhamit'i ve onun Mabeyncisi Arap Izzet Pasa'yi su kita ile ne güzel hicveder: Besmele gûseyleyen seytan gibi Korkuyorsun höt dese bir ecnebi Padisahim öyle alçaksin kî Izzetin nefsin Arap Izzet gibi. Öldügü zaman da mezar tasina sunlarin yazilmasini istedi: Kabrimi kimse ziyaret etmesin Allah için Gelmesin reddeylerim,billahi öz kardesimi Gözlerim ebnayi ademden o türbe yildi kî Istemem ben fatiha,tek çalmasinlar tasimi. Onun bugün Kirkagaç'ta istasyon yoluna giden kabri var ama ne yazik ki gerçekten mezar tasi çalinmistir. Dagdan inenler Akhisar esrafindan Ragip Pasa,Esref'i misafirlige çagirir.Esref yakin dostlarindan Zeytinzade Remzi Beyle birlikte gider.Bu arada Serif Pasa da Tokadizade Sekip'le birlikte gelip ayni eve konuk olurlar. Serif Pasa,Akhisar 'da daha önceden gözüne kestirdigi bir bagi satin almak ister. " Haydi hep birlikte gidp su bagi görelim " Esref'le Remzi Bey: " Biz yasli kisileriz.Bu sicakta onca yolu yürüyemeyiz " diye özür dileyerek evde kalirlar. Ev sahibiyle öteki konuklar Pasanin pesine takilirlar.Bir süre sonra,Serif Pasa ile çevresindekiler dönerlerken,Esref kalabaliga bir süre bakar ve sunlari söyler: Bârekallah tabankes olarak Mirimiran yine bagdan geliyor. Seyredenler sanir ol manzarayi Sürüsüyle ayi dagdan iniyor. Eseklere selam Bir gün hiç sevmedigi amiriyle karsilasan Esref bu kisiye istemeye istemeye selâm verir.Oradan dogru Askeri Kiraathane'ye gider ve dostlarina sunu okur: Gâvur Izmir'de sokaklar dardir Bir selâm tavri ile can koruruz Söyle dursun atlarla araba Yolda eseklere biz hasdururuz. Esek ve Pasa Kâmil Pasa,Kibris'a geziye gidiyordu.Esref'e " Bir istegin varsa getireyim " dedi.Esref buna çok sevindi: " Pasam görüyorsunuz artik yaslandim,yürüyünce yoruluyorum yokus da çikamiyorum.Bana bir Kibris esegi getirirseniz ömür boyu size duaciyim " der. Kâmil Pasa'yi dönüsünde,Esref de karsilamaya gitmistir.Pasa, Esref'i görünce: " aaa, Esref, affedersin istedigini getirmeyi unutmusum,seni görünce esek aklima geldi " demis. Esref'de: " Aman Pasam,üzülmeyin,o esek gelmese de olur,siz geldiniz,ya,sagolun." Esref'ten Neyzen'e Kimseler Hafiz'a (Neyzen) alni yere gelmis diyemez, Dogdugundan beri kiç dönmedi Seytan'a bile! Çok cevâmide,mescidde dolasti amma, Koymadi alnini hiç secde-î Rahmâna bile! Haciyatmaz gibidir sanki köpek oglu köpek Ayaküstünde kalir düsse de mîzâna bile! Yaglasin kiz neyini hazret-î pir Barekâllah koca Hâfiz aliyor, Kamisi simdi g........ tünden çaliyor. Istimlak O dönemde hükümete tasinir mallara el koyma yetkisi verilir. Bu tür islemlerde asiriya gidilmesini ve haksizliklar yapilmasini Esref asagidaki dörtlükle elestirir: Istimlak denilen kanun Öyle gitmekte ki artik dikine Biri memishanede görülse,derhal Vaziyed eyleyecekler s.....ine. Cehennem Vefa yangini üzerine: "Son felaket hakkinda ne dersin?" diye sorduklari zaman; bir çok yobazla dolu Seyhülislâm Kapisi dairesinin bu yangin civarinda bulunmasi dolayisiyla su cevabi verir: " Bu yangin, günahkârlara karsi Allah'in gazabindan baska bir sey degildir.Kizil alevleri Seyhülislâmlik dairesi etrafinda görünce, cehennem sandim " Misir Osmanli' nin elinden büsbütün çiktigi zaman: Vakfi firsat gözetir sahi cihan Tutar elbette elinden kaçani Gene sahip olur insallah Misir'in kaldi elinde koçani. Kâmil esek Sair Esref, birgün esege binmisti,yolda giderken arkadan Izmir Valisi Kâmil Pasa'nin arabasi ile gelmekte oldugunu görmüs ve yol vermek için sag kenara çekilmisti.Yolun bu kenarinda büyük bir çukur vardi.Kamil Pasa espri olsun diye: " Esref,çok kenara çekilme,çukura düsersin " dedi.Esref: " Merak etme Pasam,esek kâmildir "cevabini verdi. KABIZ Kâmil Pasa bir ara tuvalete girince bir de ne görsün! Tuvalet kapisinin iç tarafinda kendi resmi asili degil mi! Öfkeyle disari çikarak: " Ben kî senin amirinim, resmimi hiç utanmadan helaya nasil asarsin? " deyince,Esref: " Bu bir alay konusu degil,Pasam.Müthis bir korku sonucu resminiz helaya asilmistir! " Pasa: " Ne demek istiyorsun? " " Arzedeyim Pasam, malumu âlileridir kî bendeniz sizden çok korkarim.Son zamanlarda kölenize âriz olan kötü bir hastaliktan muzdaribim " Pasa büsbütün kizmis... Esref : " Müsaade edin efendim.Baktim ki kabizdan sisip çatlayacagim.Bunun üzerine resminizi hemen ayakyoluna astim! Içeri girip heybetli fotografinizi görünce korkudan bir anda... " Esref sözünü tamamlamadan Kamil Pasa ve salonda bulunanlar hep birden kahkahayi basmislar... Soru - Cevap Esref,yerine vekil birakarak Izmir'e gidiyor.Morali biraz bozuk.Yol arkadasi ise biraz geri zekâli,Esref'e aptalca sorular soruyor. Bir ara: " Tanri,Adem'i yaratirken çamuruna asman koydu mu, koymadi mi?" Esref biraz düsündükten sonra: Ey bana tiynet-î Adem'de saman var mi diyen, Bir daha etme bana gel bu sual-î hami Balçiginda saman olsaydi eger insanoglunun Çatlayip da yarik olmazdi ananin a..............i Vergi adaleti Bir ara,fahiselerde de vergi alinmasini öngören bir yasa taslagi hazirlanmis.Bu taslagin basinda çesitli elstirilere,konu oldugu bir dönemde Esref su dörtlügü yaziyor: Vergi miktarini ol mertebe artirmali kim Sahib-î sevet olanlar da zügürt kalmalidir. Yalniz fahiseler vergisi haksizlik olur, Evlilerden de s........tikçe rüsum almalidir. Esref'in Cenneti Esref bir gece rüyâsinda cenneti gezerken bir ayi görür. " Hani ya buraya hayvanlar girmeyecekti?" der. Ayi cevap verir: " Evet,öyleydi,fakat ben hayatimda bir ara kadilik yapmistim da " der. Esref ve Seytan Esref Misir'dayken Abdülhamid'in agir hasta oldugu söylentisi yayginlasir. Dostlari Esref'e : " Seytan, Abdülhamid'den elini çekiyor.Sen de bu adamla ugrasmaktan vazgeç" derler. Esref,Abdülhamid'e hitaben su dörtlügü söyler: Toprak altinda da olsan bulurum Erisir burnuna birkaç tekmem. Can verip kurtulurum zannetme Seytan elini çekse de ben elimi çekmem! Numarasiz Gözlük Esref'e sordular: "Neden o zehirli taslamalarinda çogu kez isim kullanmiyorsun?Kimin için yazildiklari belli degil ?" Esref: " Neden olacak, bütün alçaklara uygulanip,numarasiz gözlük gibi kullanilsin diye.." der. Ingiliz palyaçosu,su kralin halini gör, Yurdun sinesine tohum.i esaret ekiyor. Yulari düsman elinde,besere çifte atar Bir Misir esegini bak sekiz at zor çekiyor. "Kral Faruk'un babasinin parlamentoya sekiz atin çektigi arabayla gidisi nedeniyle irticalen söylenmistir" |
(1847-1912), Türk edebiyatının en büyük yergi (hiciv) şairidir. Asıl adı Mehmed Eşref olan ve Şair Eşref diye tanınan bu şairin Türk edebiyatında öteki yergi ustalarından çok ayrı ve kendine özgü bir yeri vardır . Yergi türü şiir dışında başka tür şiir yazmayan şairin ilginç yaşamöyküsü de halkın dilinde yıllarca yaşamıştır. Eşref Manisa'nın Gelenbe kasabasında, bir cami imamının oğlu olarak dünyaya geldi. Babası Deli Hafız diye tanınırdı. Annesinin de hafız ve şair olduğu söylenir. Eşref mahalle mektebinde öğrenim gördü ve altı ay gibi kısa bir sürede hafız oldu. Ama dilediği gibi, başına buyruk yaşamayı seviyordu. Bu yaşantı içinde bir gün içki masasında kavga edip bir arkadaşım yaralayınca korkup Manisa'ya kaçtı. Burada Hatuniye Medresesi'nde Arapça, Farsça, matematik ve tarih öğrenimi gördü. Memurluk, mal müdürlüğü gibi görevlerden sonra 1879'da Fatsa'ya kaymakam olarak atandı. Daha sonra birçok kasabada kaymakamlık yapan Eşref, bu arada II. Abdülhamid'in baskıcı yönetimini alay yoluyla yermekten de geri durmuyordu. 1902'de evinde yasak yayın bulundurduğu gerekçesiyle tutuklandı. İstanbul'da bir yıla yakın hapis yattı. Hapisten çıktıktan sonra 1904'te Mısır'a kaçtı, oradan Avrupa'ya geçti4 II. Meşrutiyet'in ilanından sonra İstanbul'a döndü ve yeniden kaymakamlığa atandı. Daha sonra devlet memurluğundan ayrılarak İstanbul'a yerleşti ve çeşitli dergilerde şiirlerini, yazılarını yayımlamaya başladı. Eşref adlı bir derginin de başyazarlığını üstlendi. 1908'de Adana vali yardımcılığı görevine atandı, ama kısa bir süre sonra, 31 Mart Olayı'nı izleyen günlerde Adana'da çıkan karışıklıklar sonucu görevinden alındı. Sonraki yıllarını Kırkağaç'ta bir bağ köşkünde geçirdi. Eşref, Türk şiirinde Nef'i'nin doruğa çıkardığı yergi türünü Divan edebiyatının son döneminde yeniden canlandıran bir şairdir . Eşref kişisel öfke ve kininden dolayı kimseyi yermemiş, yergilerini döneminin yönetim ve toplumsal sorunlarında yoğunlaştırmıştır. Bu yönüyle Divan şiirinin geleneksel yergi anlayışından ayrılır. Şiirlerinde yurttaşlık hakları, özgürlük, eşitlik, meşrutiyet, batılılaşma gibi konuları işler. Dil konusunda cesur ve rahattır. Halkın kullandığı sözcükleri ve deyimleri kullanır. Şiirinde açık saçık sözlere yer vermekten çekinmez. Sözleri, nükteleri çok çarpıcı ve zekice buluşlara dayandığı için çabucak yayılmış ve geniş bir kesimin belleğine yerleşmiştir. Bir yergi söz konusu olduğunda Eşrefin dizeleri atasözü ya da özdeyiş gibi halk tarafından kolayca kullanılır. Eşref şiirlerini Deccâl (1904, 1907), İstimdûd (1905; "'Yardım İsteme"), Şah ve Padişah (1906), Hasbıhâl yuhııd Eşref ve Kemal (1908; "Söyleşi ya da Eşref ve Kemal"), İranda Yangın Var (1908) adlı kitaplarda toplamıştır. Ölümünden sonra bazı şiirleri Şair Eşrefin Külliyatı (1928) adıyla topluca yayımlanmıştır. Kaynak: MsxLabs & Temel Britannica |
Alıntı:
Şair Eşref'e... Başı hoş, kalemi boş Avare geçerken Düşün yolundaki Yazın bahçesinden, Önümden sallanarak bir sarhoş şiir geçti.. Hayyam mı, Neyzen mi Kim bu derken, Geçen önümden görkemle Bir büyük şair Eşref'ti.. Eşref Kırkağaç'ta yaşadı Misk kokulu Lokum tadlı Kavunlar arasında ömrü geçti.. Üzümün isterse şarabından, İsterse rakısından içti.. Öyle şiirler söyledi ki, Kimi ayık, kimi sarhoş, Okumaya yürek ister Yazmaya da öyle.. Bir parmak boyu kalemle yazardı Sigara paketlerine şiirlerini. Küçük ve yoksul bir dünyası, Ama büyük bir kavgası vardı Yüreği dersen eğer, dağlar kadardı.. Nerede bir haksızlık görse 'Edep yahu' derdi tüm edepsizliğiyle Ve saldırırdı üstüne haksızlıkların Hiciv dörtlükleriyle.. Haksızlığını görüp de Hicvetmedik kimse bırakmadı, kendisi dahil. Fark etmezdi onun için Yoldan geçen adammış, Mebusmuş, Nazırmış Ki sadrazam, ki padişahmış.. En çok uzun burunlu olanıyla uğraştı padişahların Ama, her zaman yanında oldu Onuruyla, namusuyla yaşayan adamların.. Elim kalem, başım şiir, geçerken Düşün yolundaki yazın bahçesinden, Önümden devinerek bir gerçek şiir geçti.. Bu hayran olduğum insan, büyük şair Eşref'ti.. Sedat Akıncı.. |
Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi & MsXLabs.org Şair Eşref (1846 Yayaköy/Manisa-1912 Kırkağaç), şair. Öğrenimini Manisa'da Hatuniye Medresesi'nde tamamladıktan sonra Tahrirat Kalemi'ne mülâzim olarak girdi. Abdülhamit'in baskı rejimiyle, Gördes kaymakamıyken tutuklu olarak İstanbul'a getirildi, bir yıl hapis yattı. Cezaevinden çıkınca Mısır'a kaçtı (1903). Meşrutiyet'in ilânına kadar Kıbrıs, Fransa ve İsviçre'de yaşadı. Dönüşünde İstanbul'da, Eşref adlı haftalık mizah gazetesini yayımladı. Bir süre de Adana vali muavinliğinde bulundu. Kıt'a, muhammes, gazel, kaside gibi divan nazım biçimleri içinde kimi zaman tekniğe hiç önem verilmeden yazılmış kabaca sövüntüler yazmasına karşılık, genellikle son yüzyıl yergi şiirinin güçlü örneklerini veren Eşref, zorbalık düzenine karşı çıkan dizeleriyle özellikle Ege Bölgesi halkınca çok benimsendi. Yapıtları:
|
Saat: 05:17 |
©2005 - 2024, MsXLabs - MaviKaranlık