MsXLabs

MsXLabs (https://www.msxlabs.org/forum/)
-   Edebiyat tr (https://www.msxlabs.org/forum/edebiyat-tr/)
-   -   Nedim (https://www.msxlabs.org/forum/edebiyat-tr/208348-nedim.html)

Misafir 5 Mayıs 2007 00:00

1 ek

Nedim

Alıntıdaki Ek 63899

aşıl adı AHMED
(d. 1681, İstanbul - ö. 1730, İstanbul)
Osmanlı divan şairi.

Kurallara bağlı kalmadan, kıvrak ve coşkulu bir dille yazdığı şiirleriyle divan edebiyatının en büyük adlarından biri olmuştur. Kazasker Mustafa Efendi’nin torunu, Anadolu’da kadılıklarda bulunmuş olan Mehmed Efendi’nin oğluydu. Medrese öğrenimi gördü, Arapça ve Farsça öğrendi. Şehid Ali Paşa ve Nevşehirli Damat İbrahim Paşa tarafından korundu. İbrahim Paşa’nın sadrazamlığında çok renkli bir yaşam sürdü. Onun çok sevdiği ve hiç yanından ayırmadığı bir nedimi oldu. Paşanın hafız-ı kütüplüğünü yaptı. Ramazan günlerinde huzurunda verilen tefsir derslerinde okuyucu olarak bulundu. Çeşitli medreselerde müderrislik, mahkeme naipliği yaptı. Müneccimbaşı Ahmed Dede’nin Sahaifü'l-Ahbar fi Vekayii’l-Asâr adlı genel tarihi ve Aynî’nin İkdü’l-Cümanfî Tarih-i EhlVz- Zaman adlı yapıtını Türkçeye çeviren kurullarda çalıştı. III. Ahmed ve İbrahim Paşa’yla birlikte Lale Devri’nde saray eğlencelerinin, Sadâbâd ve Çırağan âlemlerinin önde gelen adlarından oldu. Padişah ve sadrazama sunduğu kasidelerle yerini sağlamlaştırdı. Yaşamının sonlarına doğru aşırı derecede içki içmeye başladı. Patrona Ayaklanması sırasında bazılarına göre bir cinnet ve bunalım ya da bir kanama sonucu, bazılarına göreyse ayaklanmacılardan kaçarken damdan düşerek öldü.

Düşüncesinin temelini yaşamak ve sevmek üzerine kuran Nedim, insanı dünya zevklerinden yoksun bırakmaya çalışan dine dayalı görüşlere karşı çıkmıştır. Yeni ve yerli bir edebiyat çığırının başlatıcısı olmuştur. Dış dünyada algıladıklarını ve gözlemlediklerini izlenimleriyle birleştirerek resimleştirmiş, duygusallığını rahat bir anlatım içinde gizleyerek şiire renk ve canlılık getirmiştir. Her dönemdekinden daha ulusal ve daha yerel bir biçim ortaya koymuş, yapmacıklı ve soğuk anlatım biçimlerinden kaçınmıştır. Halkın yaşama sevincini, dilini, söyleyiş özelliklerini dizelerinde ustaca işlemiş, divan edebiyatının kalıplaşmış mazmunları yanında yeni buluşlardan da yararlanmıştır. Şiirlerinde üslup özelliklerinden çok, ses ve söz uyumuna önem vermiştir. Bütün şiirlerinde 18. yüzyıl İstanbul’unun tatları ve esintileri duyulur.

Nedim, tasavvuf ve bilgeliğe ilgi göstermemiş, bir yaşam ve eylem şairi olarak sazlı, sözlü, oyunlu toplantıları ölümsüzleştirmiş, tensel aşkın coşkularını anlatmıştır. İnce, zengin ve zarif hayal gücüyle özellikle gazellerinde, yaşanan, sevişilen, zevk ve eğlenceyle geçen bir dünyayı betimlemiştir. Mesnevi biçiminde kaside düzenlemiş, özellikle kasideyle yazılması gereken konuları şarkı, mesnevi ve musammatla yazmıştır.

Zengin bir tarih ve mitoloji kültürü bulunan, dilekçe, takriz, mektup gibi düzyazı örnekleri de veren Nedim’in özellikle yalın ve duru bir dille kaleme aldığı birçok şarkısı bestelenmiştir. Şiirde çığır açtığı ve kendi adıyla bilinen bir okulun kurucusu olduğu halde, yaşadığı dönemde üstat sayılmamıştır. Şiirleri Divan'ında (eski harflerle ty; 1874; 1922, yay. Halil Nihat Boztepe; 1951, yay. Abdülbaki Gölpınarlı) toplanmıştır.

kaynak: Ana Britannica


asla_asla_deme 6 Kasım 2008 15:12

Nedim
 
1 ek
NEDİM
Alıntıdaki Ek 47009

(1681-1730).
Divan şiirine yeni bir ses getiren Nedim İstanbullu'dur. Babası ka­dıydı. Nedim de babası gibi medrese öğrenimi gördü, müderris oldu. Lale Devri'nin ünlü sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa' nın yakın çevresine girince hep İstanbul'da kaldı. Çeşitli medreselerde müderrislik yaptı. Damat İbrahim Paşa'nın özel kütüphanesini yönetti. III. Ahmed'in buyruğuyla oluşturu­lan çeviri kurulunda görev aldı. Lale Devri' nin eğlencelerle dolu yaşamına katıldı. Şiirle­rinde bu yaşam biçimini övgüyle dile getirdi. Bir söylentiye göre Lale Devri'ni sona erdiren Patrona Halil ayaklanması sırasında kaçmak isterken damdan düşerek öldü.
Nedim Divan şiirinde ilk kez yaşamayı, dünya nimetlerinden olabildiğince yararlan­mayı, doğayı öne çıkaran anlayışın öncülüğü­nü yapmıştır. Bu yüzden ondan önceki şair­lerde sıkça görülen dinsel konulara, tasavvu­fa, mecazi aşka hiç yer vermemiştir. Şiirlerin­de hep yaşadığı çevreyi, gördüklerini, semt semt İstanbul'u dile getirmiştir. İstanbul Türkçe'sinin özelliklerini ustaca yansıtan bir anlatımı, coşkulu bir söyleyişi vardır. Divan şiirinin geleneksel kalıplarını kırmış, örneğin mesnevi biçiminde kasideler yazmış, eskiden yalnızca kasidelerle işlenen konuları şarkı, mesnevi tarzında yazmıştır. Divan'mda (1951) pek çok kaside ve gazelin yanı sıra şarkı, kıta ve rubailer de önemli yer tutar. Şarkılarının çoğu bestelenmiştir.
Nedim'in etkisi Seyyid Vehbi, Enderunlu Fazıl, İzzet Molla, Enderunlu Vasıf, Osman Nevres gibi Divan şairleri yanında Ziya Paşa, Recaizade Mahmud Ekrem gibi Tanzimat dönemi şairlerinde açıkça görülür. Birçok Servet-i Fünun şairi de onun açtığı yolda yeni adımlar atmış, 20. yüzyılda bile Yahya Kemal Beyatlı gibi izleyicileri olmuştur.

Hayatı
Merzifonlu Mehmed Efendi'nin oğlu olan Nedim (asıl adı Ahmed), 18. yüzyıl divan şairlerindendir. 1681 yılında İstanbul'da doğmuştur. Medrese eğitimine daha küçük yaşlarda başlamış, Arapça öğrenmiş, müderrislik ve mahkeme naipliği yapmıştır. Nevşehirli Damat İbrahim Paşa, Nedim'i önce muhasipliğe sonra ise kütüphanesinde hafizı kütüb görevine getirdi. Şiirlerini çok seven Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'nın sayesinde Sultan III. Ahmed'in de bulunduğu toplantılara katılmış, ve sultanın beğenisini celbetmiştir. Bir çok farklı eserin çevirisinin yapıldığı kurullarda yer almış ve birçok farklı medresede müderrislik yapmıştır. Ölümü hakkında ise çeşitli iddialar vardır ki bunlar arasından gerçeğe en yakın olanı Patrona Halil İsyanı sırasında bir evin damından düşerek öldüğüdür(1730).

Eserleri
Lâle Devri şairi olan Nedim, neşeli şarkılar ve gazeller kaleme almış, eserlerinde sık sık aşk, şarap ve zevk mefhumlarını işlemiştir. Kuşkusuz bunda dönemin aşk, şarap, zevk ve eğlence ortamlarında bulunmasının etkisi çoktur. Aynı zamanda, şiirlerinde İstanbul'a yer vermiş, İstanbul'a olan aşkını sık sık dile getirmiştir. Divan edebiyatında İstanbul'u belki de en güzel betimleyen şair kendisidir. İstanbul'u betimlerken Sâdabad'dan, Altın Boynuz'dan bahsetmiştir. Şiirlerini kıvrak ve yalın bir dille kaleme almış, aruz kalıplarına bağlı kalmamıştır. Aynı zamanda divan edebiyatına şarkı türünü ilk kazandıran şâir Nedim'dir.

Sadrazam Ali Paşa ve Nevşehirli İbrahim Paşa tarafından korundu. Nevşehirli İbrahim Paşa, şiirlerini çok sevdiği Nedim'i muhasipliğe seçti. Daha sonra ise kütüphanesinde hafızı kütüb görevine getirdi. Bütün zevk ve eğlence meclislerinde sadrazamın ve bazı devlet büyüklerinin nedimi oldu. Ramazan aylarında, sadrazam İbrahim Paşa huzurunda verilen tefsir derslerine katıldı.

Sadrazam İbrahim Paşa aracılığı ile Sultan Üçüncü Ahmed'in bulunduğu toplantılara katılmaya başladı.Ayrıca sadrazama kasideler sunarak mevkiisini sağlamlaştırmıştır.

Nedim dinin bazı yasaklarına karşı çıkmış, bu da onu tasavvufi düşüncelerden uzaklaştırmıştır. Nitekim şair de eserlerinde kadın, içki gibi şuhane unsurları işlemiştir. Ona göre yaşamanın temel amacı dünya zevklerini tatmak, eğlenmekti.

Aşk ve zevk şairi
Şiirlerinde genellikle zevki ve aşkı işledi.DEVLET büyüklerinekasideler sundu.Aşk ve şarap kavramlarının sık sık geçtiği gazeller yazdı.Çağının bütün yaşantısı,bayramlar,helva sohbetleri,şehzadelerin doğuşu,düğünler,güzel yapılar onu etkiliyor, bu olaylar hiç değilse bir "tarih düşürmesine" vesile oluyordu.

Başlıca eseri Nedim Divanı'dır. Mahallileşme akımının öncüsüdür. Divan edebiyatındaki soyut sevgili ve mekanlar Nedim'in şiirlerinde somuta dönüşür. Yani sevgilisi hem beşeri aşkı anlatır hem de gerçektir. Zevk, eğlence, içki şiirlerinin temelini oluşturmuştur. Soğuk ve yapmacı anlatımdan kaçınmış, anlatmak istediklerini içten bir şekilde şiirlerine dökmüştür. Bunları da daha çok gazelleriyle anlatmıştır.

Büyük şair, divan şiirinin katı kurallarına herkes gibi uysa da, bazı yenilikler yapmaktan geri durmamıştır. Örneğin bazı eserlerinde aruz yerine hece ölçüsü kullanmıştır.

Nedim divan şiirinde çığır açmış büyük bir şairdir. Ne var ki onun değeri öldükten çok sonra anlaşılmıştır. Şair ayrıca İstanbul aşkıyla da tanınır. Zaten İstanbul şivesi akımının da öncüsü Nedim'den başkası değildir.

MsxLabs & TemelBritannica


Misafir 10 Mayıs 2011 17:41

NEDİMİN EDEBİ KİŞİLİĞİ
Nedim dinin bazı yasaklarına karşı çıkmış, bu da onu tasavvufi düşüncelerden uzaklaştırmıştır. Nitekim şair de eserlerinde kadın, içki gibi şuhane unsurları işlemiştir. Ona göre yaşamanın temel amacı dünya zevklerini tatmak, eğlenmekti.

Başlıca eseri Nedim Divanı'dır. Mahallileşme akımının öncüsüdür. Divan edebiyatındaki soyut sevgili ve mekanlar Nedim'in şiirlerinde somuta dönüşür. Yani sevgilisi hem beşeri aşkı anlatır hem de gerçektir. Zevk, eğlence, içki şiirlerinin temelini oluşturmuştur. Soğuk ve yapmacı anlatımdan kaçınmış, anlatmak istediklerini içten bir şekilde şiirlerine dökmüştür. Bunları da daha çok gazelleriyle anlatmıştır.

Büyük şair, divan şiirinin katı kurallarına herkes gibi uysa da, bazı yenilikler yapmaktan geri durmamıştır. Örneğin bazı eserlerinde aruz yerine hece ölçüsü kullanmıştır.

Nedim divan şiirinde çığır açmış büyük bir şairdir. Ne var ki onun değeri öldükten çok sonra anlaşılmıştır. Şair ayrıca İstanbul aşkıyla da tanınır. Zaten İstanbul şivesi akımının da öncüsü Nedim'den başkası değildir


Gece Prensesi 10 Mayıs 2011 18:10

NEDİMin HAYATI
Nedim, 1680'ta İstanbul'da dünyaya geldi. Fatih Sultan Mehmet devrinde yaşayan soylu bir aileden geldiği bilinir. Babası Mehmed Efendidir. Dedesi Musluhiddin Efendi, Sultan İbrahim dönemi kazaskerlerindendir. Nasıl bir eğitim aldığı kesinlikle bilinmiyor. Ancak bazı kaynaklardan öğrendiğimize göre Şeyhülislam Ebezade Abdullah Efendi'nin başkanlık ettiği kurul önünde sınavdan geçerek, hariç müderrisliği payesini aldı. Bir süre sonra Mahmudpaşa mahkemesinde naiplikle görevlendirildi.

Sadrazam Ali Paşa ve Nevşehirli İbrahim Paşa tarafından korundu. Nevşehirli İbrahim Paşa, şiirlerini çok sevdiği Nedim'i muhasipliğe seçti. Daha sonra ise kütüphanesinde hafızı kütüb görevine getirdi. Bütün zevk ve eğlence meclislerinde sadrazamın ve bazı devlet büyüklerinin nedimi oldu. Ramazan aylarında, sadrazam İbrahim Paşa huzurunda verilen tefsir derslerine katıldı. Sadrazam İbrahim Paşa aracılığı ile Sultan Üçüncü Ahmed'in bulunduğu toplantılara katılmaya başladı.

Şiirleri Sultan Üçüncü Ahmed tarafından beğenildi. Bu arada Mollakırımı medresesi (1727), Sadiefendi medresesi (1728) ve aynı yıl Nişancipaşayıatik medresesi müderrisliklerine tayin edildi. Son görevi Sekbanalibey medresesi müderrisliğiydi (1730). İbrahim Paşa'nın giriştiği, doğu dillerinden tercümeler, çalışmasına katıldı. Müneccimbaşı Derviş Ahmed Dede'nin Sahaifü'l Ahbar (Haberlerin Sayfaları), Bedrüddin Avni'nin İkdü'l Cuman (İnci Dizisi) adlı eserlerini Türkçe'ye çeviren kurulda çalıştı.


_VICTORY_ 11 Ekim 2013 09:45

1 ek
Alıntıdaki Ek 47010
Nedim
(1680 İstanbul-1730 İstanbul), divan şairi.
Asıl adı Ahmet'tir. Çocukluğunda medrese öğrenimi görerek Arapça öğrenmiş, müderrislik, mahkeme naipliği görevlerinde bulunmuştur. Kültür çalışmalarına önem veren Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'nın güvenini kazanmış, Müneccimbaşı Ahmet Efendi'nin "Sahâifül Ahbar"ı ile, Gaziantepli Aynî'nin Arapça tarihini Türkçeye çeviren kurulda görev almıştır. Bir aralık sadrazamın özel kütüphanesinde hafızı kütüplük de yapmıştır. 1730'da patlayan Patrona Halil Ayaklanması sırasında öldürülmüştür. Nedim, Lale Devri (1718-1730) şairidir. Devrin aşk, şarap, zevk ve safa âlemlerinin getirdiği bir ortamda kıvrak ve neşeli şarkılar, gazeller yazmış; divan edebiyatına çoşkunluğun şiirini getirmiştir. Saraya yakın olmanın sağladığı refah içindeki yaşantısı, şiirinin öz ve biçim niteliklerini etkilemiş; onun dizeleriyle içe kapanık divan edebiyatında doğaya ve insana doğru açılmanın ilk ışınları belirmiştir. Bu açılma, şiirlerinde daha kıvrak ve yalın bir dil kurulmasına yol açmıştır. Nedim, aruz ölçüsünü kullanırken kalıplara boyun eğmez, aksine sözcüklerin diziminde çeşitli ustalıklar göstererek söz ve ses uyumlarını birleştirmede başarı kazanır. Doymak, esenleşmek, uyarmak, buyrultu vb. sözcüklerle, keskin soğuk, gömgök kesildi, kılıç gibi esiyor, atar kapağı, kırdı geçirdi vb. gibi halk deyimlerini kullanarak dilin özelliklerinden faydalanmasını bilir (Hasibe Mazıoğlu). 158 gazel, 29 rubai, 37 kaside, 27 kıt'a, hece ölçüsüyle yazılmış bir de türküsü vardır. "Divan"ı ilkin A. Refik'in önyazısıyla Halil Nihat (1922), daha sonra Abdülbaki Gölpınarlı (1951) tarafından basılmıştır.

MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi


Safi 5 Mayıs 2017 00:14

NEDİM
asıl adı Ahmet,
türk şair
(İstanbul 1681 ? - ay. y. 1730)

Kadı Mehmet Efendi'nin oğludur. Büyükbabası kazasker Merzifonlu Muslihittin oğlu Mustafa Efendi, kötü eğilimi yüzünden "Mülakkap" diye anılırdı; Sultan İbrahim'in tahttan indirilmesi sırasındaki olaylarda linç edildi (1648). Annesi Saliha Hatun, Karaçelebizade ailesindendi.

Medrese öğrenimi gören Nedim, şeyhülislam Ebezade Abdullah Efendi'nin hazır bulunduğu sınavı kazanarak müderris oldu. Sadrazam Şehit Ali Paşa, daha sonra da Nevşehirli Damat İbrahim Paşa tarafından korundu ve onun özel kütüphanesinde memurluk yaptı. Özellikle İbrahim Paşa döneminde mesleğinde hızla ilerledi: ramazan aylarında verilen tefsir derslerinde görev aldı (1723'ten sonra). Mahmut Paşa mahkemesi naipliğine atandı (1725). Mollakırımi, Sadiefendi, Nişarıcıpaşayıatik medreselerinde, Sahnı seman medreselerinden birinde, Sekbanalibey medresesi'nde müderrislik yaptı (1727 -1730). Müneccimbaşı Ahmet Efendi'nin Sahaif ül-ahbah ını (çev. bas. 3 c, 1868) ve Bedrettin Ayni’nin Ikd ül-cüman li tarihi ehl iz-zaman adlı tarihlerini türkçeye çeviren kurullarda çalıştı (1719, 1725).

Lale devri diye anılan zevk ve eğlence döneminin edebiyatta başlıca temsilcisi olan Nedim, bu dönemi sona erdiren Patrona ayaklanması’ndan çok kısa bir süre önce öldü. Yaygın bir söylentiye göre ise, ayaklanma sırasında kaçarken, bir kaynağa göre de ayaklanmadan iki ay kadar sonra, gene bu olayla ilgili olarak kuruntudan öldü. Karacaahmet’te, Çiçekçi durağının karşısına düşen yerdeki mezarın ona ait olduğu kabul edilmektedir. Bu mezar onarılırken annesinin yakınlarda bulunan mezarı da aynı yere aktarılmıştır.

Şiirleri Divan'ında (eski harflerle tarihsiz basımından başka, 1874 tarihli basımı, H. N. Boztepebasımları vardır; yeni harflerle basımı: A. Gölpınarlı, 1951) derlenen Nedim, biçim, konu, dil, söyleyiş, mecazlar vb. bakımından kalıplaşmış kurallara bağlı divan edebiyatında, sanatının ana çizgileriyle bu kurallara uydu, ancak yer yer yenilikler, birtakım cesaretli çıkışlar yapmaktan da çekinmedi: sözgelimi, kimi yerlerde düşünceyi bir beytin dışına taşırarak, beyitleri bir tümcenin parçaları haline getirerek kendisinden çok sonra Tanzimat ve Edebiyat-ı cedide dönemlerinde girişilecek yenilik atılışlarını denedi Konuları ancak belirli nazım biçimleriyle yazma geleneğini zaman zaman bir yana bırakarak daha önce ancak kasidede ele alınan bazı olayları (örn. Revan'ın fethi, Şerefabad'ın yapılışı) şarkı ile anlattı. Yaşadığı çağa ve kendi kişiliğine uygun düşen geleneksel övgü, aşk, şarap temalarını işlerken, daha öncekilerden ve çağdaşlarından ayrılmayı başardı.

Şiirlerinin arap, fars sözcükleri ve dil kurallarıyla yüklü duruma gelmesinden olabildiğince kaçındı. Özellikle şarkılarında sade, açık, külfetsiz bir dil kullanmaya çalıştı. Gazellerinde, hatta kasidelerinde konuşma diline yakın sayılabilecek pek çok dizeye yer verdi. Başlıca özelliklerinden biri de İstanbul ağzını kullanmış olmasıydı. Halk söyleyişine ve deyimlere geniş yer verdi. Kimi arap- ça ve farsça sözcükleri halk ağzında konuşulduğu gibi kullandı. Kalıplaşmış mazmunların (örn. boy: servi; göz: nergis; kaş: keman vb.) yanı sıra kendine özgü yeni buluşlardan yararlandı (örn. sevgilinin güzel kokusu ve nazı için: "Bûy-i gül taktir olunmuş nâzın işlenmiş ucu Biri olmuş hoy, birisi destmâl olmuş sana" [Gülün kokusu süzülmüş, nazın ucu işlenmiş; sana biri ter, biri mendil olmuş]). Kendi döne mine göre cesaretli, yeni bir söyleyiş getirdi (örn. sadece renk için kullanılagelen bir sözcüğü, ses için kullanarak kırdaki bülbülün sesiyle dağın yankısı arasında "rengârenk âheng” sözüyle bağ kuruşu). Divan edebiyatının yaşamdan uzak, soyut bir sanat anlayışı çevresinde kalıplaşmış mazmunlarla kurulan dar çerçevesini aşarak kimi şiirlerinde, özellikle şarkılarında, gördüğü ve yaşadığı hayatı yansıttı. Lale devrinin eğlenti yerleri, eğlence şekilleri, köşkleri, bir kısım halkın âdet, gelenek ve giyinişleri bu şiirlere yansıdı.

Padişahın ve başta Damat İbrahim Paşa olmak üzere ileri gelenlerin sevgisini kazanan; eğlencelerde, Sadabat’ta düzenlenen âlemlerde, Boğaziçi safalarında, helva sohbetlerinde, bayram vb. kutlamalarında sık sık hazır bulunan Nedim, tam bir Lale devri adamı, zevk ve eğlence şairidir. Şiirlerinin din, tasavvuf ve hikmetle hiçbir ilgisi yoktur. Divan'ında münacat, naat gibi dinsel ürünler yer almaz. Başlıca konuları şarap, aşk, Sadabat gezmeleri, Çırağan sefaları vb.’dir Divan şiirine yeni bir anlatım getirerek özellikle kaside, gazel ve şarkı türlerinde çok üstün başarı gösterdi. Başka divan şairlerinin kalıplaşmış soyut mazmunlarla, söz hünerleri gösterdikleri kaside türünü yaşama bağladı. Çoğunu bahar, kış, ramazan, bayram gibi nedenlerle yazdığı bu şiirlerin geleneksel nesip ve tegazzül bölümlerinde doğa güzelliklerini, yaşama zevkini, aşk duygularını coşkuyla anlattı. Gazellerinde, yaşadığı zevk dolu günleri, izlenimlerini yansıttı. Çok başarı gösterdiği bir nazım biçimi de şarkı oldu. Bu yoldaki ürünlerinde yerli yaşam sahnelerini, günlük izlenimlerini geniş ölçüde dile getirdi. Hece vezninin 6-5 kalıbıyla yazılmış bir de türküsü bulunması, onun klasik edebiyatın yerleşik kurallarına bağlanıp kalmadığını gösterir.

Bugün türk edebiyatının en büyük şairlerinden sayılan Nedim, yaşadığı dönemde çağdaşları Osmanzade Taip, Seyit Vehbi, Nahifi gibi ünlü şairlerden daha üstün görülmüyordu. Nitekim o dönemde padişah tarafından en iyi şair sayılarak reis i şairanlığa Osmanzade Taip getirilmişti. Taip ise çağının şairlerinden söz ettiği kasidesinde Nedim'in adını bile anmaz. Sağlığında izzet Ali Paşa, daha sonraları Beliğ, Hâmi, Sünbülzade Vehbi, Sürüri, Enderunlu Fazıl, Enderunlu Vâsıf gibi şairler onun açtığı çığırı sürdürdüler. Bu izleyicilerden bir kısmı onun İstanbul ağzıyla ve sade dille şiir söylemesini, bir kısmı ise şuh ve hafifmeşrep edasını taklide özendiler. Fakat hiçbiri onun başarısına yaklaşamadı. Nedim'in asıl değeri Tanzimat'tan sonraki dönemde anlaşıldı. Başarılı sayılacak tek izleyicisi ise Y. K. Beyatlı ("Şerefâbâd", "Bir saki", "Mükerrer gazel", "Mahurdan gazel” başlıklı gazelleri, "Sene 1140” başlıklı musammat) oldu.

Kaynak: Büyük Larousse



Saat: 17:00

©2005 - 2024, MsXLabs - MaviKaranlık