hürriyet kasidesinin yapı özellikleri nelerdir ? |
Kasideler, daha çok din ve devlet büyüklerini övmek amacıyla yazılan divan edebiyatı şiirlerdir. Kaside şairlerine kaside-gü (kaside söyleyen), kaside-sera ya da kaside-perdaz (kaside yazan) denir. Çok katı bir kalıpla yazılan kasideler, 6 bölümden oluşur Kasideler, genellikle “birini övmek ve yermek amacıyla yazılan şiirler” olarak tarif edilir. Aslında, beyitler halinde yazılan ve hayli uzun olan kasidelerin bu tarifle özetlenemeyecek kadar karmaşık bir yapısı vardır. Biz şu sorudan yola çıkarak kaside üzerine bu araştırmaya giriştik: “Fahriye bölümü kasidenin sadece bir bölümü olduğuna göre, acaba bu şiirlerin diğer bölümlerinde neler anlatılmaktadır?” Araştırma sonucunda gördük ki bütün bu bölümleriyle kasideler; ideal devlet adamı profili çizme, sosyal ve ekonomik konularda devrin özelliklerini yansıtma, sosyal hayatın değişik sahnelerini anlatma, tarihî şahsiyetlerin biyografik bilgilerine katkıda bulunma, siyasal ve kültürel tarihin pek çok değişik safhası için bilgi ve belge sunma, dil ve edebiyat tarihine önemli birer vesika oluşturma vs. özelikleri açısından çok önemli ve aydınlatıcı tarihî bir misyon üstlenmektedir. Bu araştırmada, kasideler yukarıda sıraladığımız hususlar açısından incelenmiş ve şairlerin kuru bir övme ve yermenin dışında, kasideleriyle yaşamış olduğu devrin; siyasal, kültürel, sosyal ve tarihî açıdan bir şahidi olduğu görülmüştür. Bu açıdan kasideler, sosyal ve kültür tarihi araştırmacısı için önemli bir belge ve bilgi kaynağı olarak değerlendirilmeli, yüzlerce yıldır sayısız örnekleri verilen bu metinler basit ve sığ nitelemelerle karalanmamalıdır. Kasideler, resmî tarihi vesikalar kadar, edebî metinlerin de tarih araştırmacısı için önemli bir belge olduğunu ispatlayacak mühim kaynaklar arasındadır. aruzuna ve kelimelerin akışına hayran olduğum, namık kemal in kasidesi. bazı beyitleri şöyle: görüp ahkam-ı asrı münharif sıdk u selametten çekildik izzet ü ikbal ile bab-ı hükumetten usanmaz kendini insan bilenler halka hizmetten mürüvvet-mend olan mazluma el çekmez ianetten vücudun kim hamir-i mayesi hak-i vatandadır. ne gam rah-ı vatanda çak olursa cevr-ü mihnetten hakir olduysa millet şanına noksan gelir sanma yere düşmekle cevher sakıt olmaz kadr u kıymetten muini, zalimin dünyada erbab-ı denaettir köpektir zevk alan sayyad-ı bi-insafa hizmetten durur ahkam-ı nusret ittihad-ı kalb-i millete çıkar asar-ı rahmet ihtilaf-ı rey-i ümmetten biz ol ulvi nihadanız ki meydan hamiyette bize hak-ı mezar ehven gelir hak,ı mezelletten ne gam, pür,ateş-i hevl olsa da gavgaa,yı hürriyet! kaçarmı mert olan bir can için meydan-ı gayretten felek, her türlü esbab-ı cefasın toplasın gelsin dönersem *****yim millet yolunda bir azimetten ne efsunkar imişsin sen ey didar-ı hürriyet, esir-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esaretten kilab-ı zulme kaldı gezdiğin nazende sahralar uyan ey yareli şir-i jiyan bu hab-ı gafletten #347223 w tavsiye !? hurriyet kasidesi, serbest çevirisi ve yorumlanması. 1-Görüp ahkâm-ı asrı münharif sıdk u selametten Çekildik izzet ü ikbal ile bab-ı hükûmetten *işlerin doğru yoldan çıkıp bozulduğunu görünce namusumuzla devlet kapısındaki görevimizden ayrıldık. bu beyitte namık kemal, devletteki düzensizliği görüp işinden ayrılmasına atıfta bulunmuştur. 2-Usanmaz kendini insan bilenler halka hizmetten Mürüvvet-mend olan mazluma el çekmez iânetten *kendini insan bilenler halka hizmetten bıkmaz. yardımsever olan mazluma yardım etmekten kaçınmaz. 3-Hakîr olduysa millet şânına noksan gelir sanma Yere düşmekle cevher sâkıt olmaz kadr ü kıymetten *millet sıkıntı içinde olsa da şanının azalacağını sanma. cevher yere düşmekle değerini yitirmez. osmanlı devleti 'nin içinde bulunduğu duruma telmih vardır bu beyitte. namık kemal osmanlı 'nın eski zamanlarını anımsayarak hem kendini hem de milleti avutmaya çalışmaktadır. 4-Vücudun kim hamîr-i mâyesi hâk-i vatandandır Ne gam rah-ı vatanda hak olursa cevr ü mihnetten *hamurunun mayası vatan toprağı olan vücudun vatan yolunda eziyet ve acıdan toprakla bir olsa dert değil. bu beyit mehmet akif 'in "kim bu cennet vatanin ugruna olmaz ki feda" dizesini akla getirir. 5-Muîni zalimin dünyada erbab-ı denâettir Köpektir zevk alan sayyad-ı bi-insafa hizmetten *dünyada zalimin yardımcısı alçaklık erbabıdır. insafsız avcıya hizmet etmekten zevk alan köpektir. namık kemal, bu beyitte düşmanla ortaklık içine girenleri avcıya hizmet eden köpekler olarak nitelendirmektedir. 6-Hemân bir feyz-i bâkî terk eder bir zevk-i fânîye Hayâtın kadrini âli bilenler hüsn-i şöhretten *hayatın kadrinin şöhetin güzelliğinden üstün olduğunu bilenler sonsuz ışık için gündelik zevkleri terk ederler. namık kemal \'in bu beyitteki düşüncesi tasavvuftaki dünyevî hazlardan vazgeçip allah \'a yönelmekle aynı doğrultudadır. 7-Nedendir halkta tûl-i hayâta bunca rağbetler Nedir insâna bilmem menfaat hıfz-ı emânetten *insanların hayatın geçiciğine bu kadar rağbet etmesi nedendir. bu emaneti muhafaza etmenin insana faydası nedir bilmem. bu beyitte de 6. beyitle aynı yönde bir düşünce işlenmiştir. 8-Cihanda kendini her ferdden alçak görür ol kim Utanmaz kendi nefsinden de âr eyler melâmetten *dünyada kendini herkesten alçak gören kimse kendi nefsinden utanmaz da gider ayıplamadan utanır. 9-Felekten intikam almak demektir ehl-i idrâke Edip tezyîd-i gayret müstefîd olmak nedâmetten *idrak sahiplerinin pişmanlıktan faydalanma çabası kaderden intikam almak demektir. 10-Durup ahkâm-ı nusret ittihâd-ı kalb-i millette Çıkar âsâr-ı rahmet ihtilaf-ı re\'y-i ümmetten *yardım hükümleri milletin kalp birliğinde durur. halkın fikirlerinin farklılığından rahmet eserleri ortaya çıkar 11-Eder tedvir-i alem bir mekînin kuvve-i azmi Cihan titrer sebat-ı pay-ı erbab-ı metanetten *bir inatçının azim kuvveti dünyayı döndürür. metânet sahiplerinin ayak diremesi dünyayı titretir. bu beyitte irade ve istikrar fikri ön plana çıkarılmıştır. 12-Kazâ her feyzini her lutfunu bir vakt için saklar Fütûr etme sakın milletteki zâ\'f u betâetten *talih her iyiliğini her lütfunu bir vakit için saklar. milletteki zaaftan bıkma sakın. 13-Değildir şîr-i der-zencire töhmet acz-i akdamı Felekte baht utansın bi-nasib- erbab-ı himmetten *zincire vurulmuş aslanı hareketsizliğinden dolayı küçümsemek uygun değildir. vatanseverlerin de kısmetsizliği onların suçu değildir. bu kaderin suçudur, kader utanmalıdır. namık kemal bu beyitte vatan yolunda mücadele edenlerin başına gelen olumsuzlukları onlara değil kadere mâl etmektedir. 14-Ziyâ dûr ise evc-i rif\'atinden iztırârîdir hicâb etsin tabiat yerde kalmış kabiliyetten *ışık uzaksa yüksekliğin tepesinden mecrurîdir. tabiat, yerde kalmış kabiliyetten utansın. 15-Biz ol nesl-i kerîm-i dûde-i Osmaniyânız kim Muhammerdir serâpâ mâyemiz hûn-ı hamiyetten *biz o osmanlı soyunun büyük nesliyiz ki mayamız baştan başa şanlı kandanyoğrulmuştur. namık kemal, bu beyitte bütün türk milleti adına konuşarak, geçmişlerinin soyluluğundan dem vurmuştur. 16-Biz ol âl-i himem erbâb-ı cidd ü içtihâdız kim Cihangirâne bir devlet çıkardık bir aşiretten *biz öyle bir milletin çocuğuyuz ki, bir aşiretten bütün bir dünyaya egemen olan bir devlet çıkarttık. bu beyitte de 15. beyitte olduğu gibi bugünün zorluğundan geçmişte olanlarla avunarak teselli bulmaya çalışmak vardır. 17-Biz ol ulvi-nihâdânız ki meydân-ı hamiyette Bize hâk-i mezar ehven gelir hâk-i mezelletten *biz ölümü bile hiçe sayabilecek kadar yüce yaratılışlı bir milletin çocuklarıyız ki düşmanın ağağının altında kalacağımıza ölsek daha iyidir. 18-Ne gam pür âteş-i hevl olsa da gavgâ-yı hürriyet Kaçar mı merd olan bir can için meydân-ı gayretten *hürriyet kavgasında korku ateşleri olsa bile tasalanmıyorum. mert olan bir can için savaş meydanından kaçar mı? hürriyet kelimesi kasidede ilk kez bu beyitte karşımıza çıkıyor. 19-Kemend-i can-güdâz-ı ejder-i kahr olsa cellâdın Müreccahtır yine bin kerre zencîr-i esâretten *celladın can alıcı kemendi, ejderhanın korkunç görüntüsü gibi olsa bile, esaret zincirinden daha güzeldir. kemal, bu beyitte esaret teması üzerinde durur ve esaret altına girmektense ölmeyi yeğlediğini dile getirir. 20-Felek her türlü esbâb-ı cefasın toplasın gelsin Dönersem kahbeyim millet yolunda bir azîmetten *felek tüm köyülükleri toplayıp karşıma çıkarsın yine de millet yolunda çaba sarfetmekten geri kalırsam *****yim. burada kemal kendi adına konuşmuş, millet adına çaba göstermekten asla vazgeçmeyeceğini dile getirmiştir. 21-Anılsın mesleğimde çektiğim cevr ü meşakkatler Ki ednâ zevki aladır vezâretten sadâretten *baş koyduğum bu yolda çektiğim sıkıntılar, eziyetler anılsın. bu yoldaki acıların en küçüğü bile vezirlikten sadrazamlıktan daha kıymetlidir. 22-Vatan bir bî-vefâ nâzende-i tannâza dönmüş kim Ayırmaz sâdıkân-ı aşkını âlâm-ı gurbetten *vatan, vefasız ve nazlı bir sevgiliye dönmüş. bu yüzden kendisine aşkla bağlı olanların gurbette olmalarından hoşlanıyor. gurbette diye vatanı vefasızlıkla suçluyor, kendisine yapılan bütün bu fedakarlıklara karşı vatanı kayıtsız buluyor. 23-Müberrâyım recâ vü havfden indimde âlidir Vazifem menfaatten hakkım agrâz-ı hükümetten *ümit ve korkudan aklanmışım, vazifem menfaatten, hakkım hükümet niyetlerinden. 24-Civânmerdân-ı milletle hazer gavgâdan ye bidâd Erir şemşîr-i zulmün âteş-i hûn-i hamiyetten *ey zalim, milletlerin fedakarıyla kavgadan çekin, zira kötülüğününkılıcı kahramanlık ateşinde erir. kemal, burada düşman milletlere sesleniyor. milletlerin en fedakarı olan türk milletiyle kavgaya girmemelerini, çünkü kahraman türk milletinin onları alt edeceğini söylüyor. 25- Ne mümkün zulm ile bidâd ile imhâ-yı hürriyet Çalış idrâki kaldır muktedirsen âdemiyetten *eziyet ve yalanla hürriyeti yok etmem mümkün değildir. eğer elinden geliyorsa, çalış da insanlıktan anlama yeteneğini kaldır. bu beyitte namık kemal düşünce gücüyle hürriyeti aynı kefeye koymaktadır. 26-Gönülde cevher-i elmâsa benzer cevher-i gayret Ezilmez şiddet-i tazyikten te'sir-i sıkletten *çabanın gönüldeki yeri elmas cevheri kadar kıymetlidir. şiddetin sıkıntısından, yükün etkisinden ezilmez . 27-Ne efsunkâr imişsin ah ey didâr-ı hürriyet Esîr-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esâretten *ah ey hürriyetin yünü, ne kadar sihirliymişsin, esaretten kurtulduk, bu sefer de senin aşkının esiri olduk. 28-Senindir şimdi cezb-i kalbe kudret setr-i hüsn etme Cemâlin ta ebed dûr olmasın enzâr-ı ümmetten *ey hürriyet yüzünün güzelliğini kapatma, bu şekilde bizim kalbimizi cezbet. güzelliğin ta ebediyete kadar ümmetin üzerinden uzak olmasın. 29-Ne yâr-ı cân imişsin ah ey ümmid-i istikbâl Cihanı sensin azad eyleyen bin ye's ü mihnetten *ne can sevgilisi imişsin ah ey istikbal ümidi, dünyayı bin üzüntü ve sıkıntıdan azat eden sensin. 30-Senindir devr-i devlet hükmünü dünyaya infâz et Hüdâ ikbâlini hıfzeylesin hür türlü âfetten *saadet zamanı senindir, hükmünü bütün dünyaya yay. allah geleceğini her türlü kötülükten, afetten korusun. klasik kasidelerin sonlarındaki dua bölümlerinde olduğu gibi, kemal bu beyitte osmanlı devleti için allah 'ın inayetini diliyor. 31-Kilâb-ı zulme kaldı gezdiğin nâzende sahrâlar Uyan ey yâreli şîr-i jeyân bu hâb-ı gafletten *ey yaralı aslan, bu gaflet uykusundan uyan, çünkü daha önce gezip dolaştığın yerler zulüm köpeklerine kaldı. kemal, bu beyitte yaralı aslan olarak nitelendirdiği osmanlı devletinin "hab-ı gafletten" uyanarak eski parlak devirlerine dönmesin |
Kasideler, daha çok din ve devlet büyüklerini övmek amacıyla yazılan şiirlerdir. Kaside şairlerine kaside-gü (kaside söyleyen), kaside-sera ya da kaside-perdaz (kaside yazan) denir. Çok katı bir kalıpla yazılan kasideler, 6 bölümden oluşur Kasidenin Bölümleri • Birinci bölüm 15-20 beyitliktir. Bu ilk bölüme, aşıkane duygular yer alıyorsa “nesib”, bahar, doğa, bayram gibi konulara değiniliyorsa “teşbib” adı verilir. • İkinci bölüm girizgah ya da girizdir. Genellikle tek beyitten oluşur ve burada şair medhiyeye (övgüye) geçeceğini bildirir. Girizgah konuya uygun ve nükteli olmalıdır. • Üçüncü bölüm medhiyedir. Bu bölümde asıl konu anlatılır. Beyit sayısı konuya ve şaire göre değişen medhiye bölümü kasidenin en sanatlı beyitlerini içerir. • Kasidenin dördüncü bölümü tegazzüldür. Tegazzül, 5-12 beyit arasında değişir. Kasidenin başında ya da sonunda yer alabilir. Bu bölüm her kasidede bulunmayabilir. • Beşinci bölüm fahriyedir. Şair bu bölümde de kendisini över. • Kasidenin son bölümü duadır. Bu bölümde önceki beyitlerde övgüsü yapılan kişi için dua edilir. Kasideler, nesib bölümünde ele alınan konuya göre göre kaside-i bahariyye, kaside-i ramazaniyye, kaside-i hammamiyye olarak adlandırılır. Uyaklarına göre r harfi ile bitiyorsa kaside-i raiyye, l harfiyle bitiyorsa kaside-i lamiyye, m harfiyle bitiyorsa kaside-i mimiyye diye anlandırılır. Rediflerine göre de, tevhid, münacaat, methiye diye bölümlenir. Kasidenin en güzel beyiti “beyt-ül kaside”dir. Şairin adının geçtiği beyite ise “tac beyit” denir. Alıntı |
Kasideler, genellikle birini övmek ve yermek amacıyla yazılan şiirler, daha çok din ve devlet büyüklerini övmek amacıyla yazılan divan edebiyatı şiirlerdir. Kaside şairlerine kaside-gü (kaside söyleyen), kaside-sera ya da kaside-perdaz (kaside yazan) denir. Çok katı bir kalıpla yazılan kasideler, 6 bölümden oluşur Türk edebiyatında 13. yüzyılda kullanılmaya başlanır. Nazım birimi beyittir. Beyit sayısı 33-99 arasında değişir. Kasidenin ilk beyitine matla denir. Şair kasidesi içinde matlayı tekrar ederse tecdid-i matla denir. Matlayı birden çok tekrar ederse bu zat-ül metali veya zül metalidir. Kasidenin son beyitine makta , şairin mahlasının bulunduğu beyite taç beyit denir. Kasidenin en güzel beyiti beyt-ül kasid olarak isimlendirilir. Kasidenin Bölümleri 1. Nesip (Teşbib) Kasidenin ilk bölümüdür, şiir yönünden en ağır bölümdür. Genelde 15-20 beyit olur. Şair bu bölümde betimleme yapar ; kadın, kış, at, bahar vs. Baharın tasviri yapılıyorsa: Bahariye, kışın tasviri yapılıyorsa: Şitaiye, temmuzun tasviri yapılıyorsa: Temmuziye, ramazanın tasviri yapılıyorsa: Ramazaniye, atın tasviri yapılıyorsa: Rahşiye, hamamın tasviri yapılıyorsa: Hamamiye. 2. Girizgah Nesip bölümünden methiye bölümüne geçerken söylenen ve basamak görevinde olan beyitlerdir. Şair bu bölümde övgüye başlayacağını haber verir. 1-2 beyitten oluşur. 3. Methiye Kasidenin sunulduğu kişinin övüldüğü bölümdür. Şiir yönü çok zayıf, dil yönü diğer bölümlere göre çok ağırdır. 4. Tegazzül Gazel söyleme anlamına gelir, bütün kasidelerde olması zorunlu değildir. Methiyeden sonra şair bir fırsatını düşürüp aynı ölçü ve uyakta bir gazel söyler, buna tegazzül denir. 5. Fahriye Şairin kendini övdüğü bölümdür. Fahriyeyi en seven şair Nefi'dir. 6. Tac Şairin kendisi hakkındaki yeni düşüncelerini söylediği bölümdür. 2-3 beyit bulunur. 'Nefi' çok kullanır.(Tac bir bölüm değil sadece şairin isminin geçtiği beyittir) 7. Dua Kasidenin son bölümüdür. Birkaç beyit olur. Şair burada övdüğü kişinin başarılı, uzun ömürlü, talihinin iyi olması yönünde dua eder. Kaside ve tarihsel önemleri Kasideler, sosyal ve kültür tarihi araştırmacısı için önemli bir belge ve bilgi kaynağı olarak değerlendirilebilirler. Resmî tarihi vesikalar kadar, edebî metinlerin de tarih araştırmacısı için önemli bir belge olduğunu ispatlayacak mühim kaynaklar arasındadır. Kasideler, ideal devlet adamı profili çizme, sosyal ve ekonomik konularda devrin özelliklerini yansıtma, sosyal hayatın değişik sahnelerini anlatma, tarihî şahsiyetlerin biyografik bilgilerine katkıda bulunma, siyasal ve kültürel tarihin pek çok değişik safhası için Kaside konuları Kasideler konularına göre isimlendirilir. Tevhid: Allah'ın birliğini anlatan kısa gazel. Münacaat: Allah'a yalvarmak yakarmak için yazılır. Na'at : Peygamberi övmek için yazılır. Methiye : Devlet büyüklerini övmek için yazılır. Mersiye : Ölüm temalı kasidelerdir. Hicviyye:Alay etmek amacında yazılan kasidelerdir. Şehrengiz:bir şehrin güzelliklerini anlatan kasidelerdir. Cülusiye:padişahın tahta geçişine sevinen kişiler için yazılan kasidelerdir. Klasik Türk Edebiyatında Kaside Nazım Şeklinin Yapı Özellikleri 1. Genellikle 31-99 beyitten oluşur. 2. Nesib, girizgâh, methiye, tegazzül fahriye ve dua bölümlerinden oluşur. 3. Kafiye düzeni aa / ba / ca... şeklindedir. 4. Kasidenin sonlarına doğru şair, mahlasını kullanır. 5. İthaf edildiği kişinin adını içeren bir başlığı vardır. Hürriyet Kasidesi'nin Yapı Özellikleri 1.31 beyitten oluşmuştur. 2.Klasik bölümle yoktur. 3.Kafiye düzeni "aa/ba/ca..." şeklindedir. 4.Şair son beyitte mahlasını kullanmamıştır. 5.Kaside soyut bir kavram için yazılmıştır, başlığı da bu soyut kavramdır. Hürriyet Kasidesi'nin kaside nazım şekliyle yazılması ve kasidenin klasik yapı özelliklerinden farklılıklar göstermesi bu devirdeki yenileşme çabalarının etkisinin edebî eserlere de yansıdığını göstermektedir. Bu devrin şairleri eski nazım şekillerini kullanmakla birlikte şiirlerin içeriklerinde büyük değişiklikler yapmışlardır. Eskiden kaside yine beyitlerle yazılıyordu, yeni devirle birlikte kasidenin bütün şekil özellikleri aynen kullanılmış, şiirde işlenen konu değiştirilmiştir. Namık Kemal, "hürriyet’e övgülerini sunmuştur. |
yar ola cam ı cem ola böyle dem i hurrem ola arif odur bu dem ola ayş u tarabla muğtenem |
çook acil hürriyet kasidesinin beyitlerinn açıklaması ve kasidenn ses özellikleri Hürriyet Kasidesi hakkında bilgi verir misiniz? |
bana hüriyet kasidesinin biçim özelikleri lazım acil |
Alıntı:
1.31 beyitten oluşmuştur. 2.Klasik bölümle yoktur. 3.Kafiye düzeni "aa/ba/ca..." şeklindedir. 4.Şair son beyitte mahlasını kullanmamıştır. 5.Kaside soyut bir kavram için yazılmıştır, başlığı da bu soyut kavramdır. Hürriyet Kasidesi'nin kaside nazım şekliyle yazılması ve kasidenin klasik yapı özelliklerinden farklılıklar göstermesi bu devirdeki yenileşme çabalarının etkisinin edebî eserlere de yansıdığını göstermektedir. Bu devrin şairleri eski nazım şekillerini kullanmakla birlikte şiirlerin içeriklerinde büyük değişiklikler yapmışlardır. Eskiden kaside yine beyitlerle yazılıyordu, yeni devirle birlikte kasidenin bütün şekil özellikleri aynen kullanılmış, şiirde işlenen konu değiştirilmiştir. Namık Kemal, "hürriyet’e övgülerini sunmuştur. |
Hürriyet Kasidesi görüp ahkâm-ı asrı münharif sıdk u selametten çekildik izzet ü ikbal ile bab-ı hükûmetten usanmaz kendini insan bilenler halka hizmetten mürüvvet-mend olan mazluma el çekmez ianetten hakir olduysa millet şanına noksan gelir sanma yere düşmekle cevher sakıt olmaz kadr ü kıymetten vücudun kim hamir-i mâyesi hâk-i vatandandır ne gam rah-ı vatanda hak olursa cevr ü mihnetten muini zalimin dünyada erbab-ı denaettir köpektir zevk alan sayyad-ı bi-insafa hizmetten hemen bir feyz-i baki terk eder bir zevk-i faniye hayatın kadrini âli bilenler hüsn-i şöhretten nedendir halkta tul-i hayata bunca rağbetler nedir insana bilmem menfaat hıfz-ı emanetten cihanda kendini her ferdden alçak görür ol kim utanmaz kendi nefsinden de ar eyler melametten felekten intikam almak demektir ehl-i idrake edip tezyid-i gayret müstefid olmak nedametten durup ahkam-ı nusret ittihad-ı kalb-i millette çıkar asar-ı rahmet ihtilaf-ı rey-i ümmetten eder tedvir-i alem bir mekînin kuvve-i azmi cihan titrer sebat-ı pay-ı erbab-ı metanetten kaza her feyzini her lutfunu bir vakt için saklar fütur etme sakın milletteki za'f u betaetten değildir şîr-i der-zencire töhmet acz-i akdamı felekte baht utansın bi-nasib- erbab-ı himmetten ziya dûr ise evc-i rif'atinden iztırâridir hicâb etsin tabiat yerde kalmış kabiliyetten biz ol nesl-i kerîm-i dûde-i osmaniyânız kim muhammerdir serâpâ mâyemiz hûn-ı hamiyetten biz ol âl-i himem erbâb-ı cidd ü içtihâdız kim cihangirâne bir devlet çıkardık bir aşiretten biz ol ulvi-nihâdânız ki meydân-ı hamiyette bize hâk-i mezar ehven gelir hâk-i mezelletten ne gam pür âteş-i hevl olsa da gavgâ-yı hürriyet kaçar mı merd olan bir can için meydân-ı gayretten kemend-i can-güdâz-ı ejder-i kahr olsa cellâdın müreccahtır yine bin kerre zencîr-i esâretten felek her türlü esbâb-ı cefasın toplasın gelsin dönersem kahbeyim millet yolunda bir azîmetten anılsın mesleğimde çektiğim cevr ü meşakkatler ki ednâ zevki aladır vezâretten sadâretten vatan bir bî-vefâ nâzende-i tannâza dönmüş kim ayırmaz sâdıkân-ı aşkını âlâm-ı gurbetten müberrâyım recâ vü havfden indimde âlidir vazifem menfaatten hakkım agrâz-ı hükümetten civânmerdân-ı milletle hazer gavgâdan ye bidâd erir şemşîr-i zulmün âteş-i hûn-i hamiyetten ne mümkün zulm ile bidâd ile imhâ-yı hürriyet çalış idrâki kaldır muktedirsen âdemiyetten gönülde cevher-i elmâsa benzer cevher-i gayret ezilmez şiddet-i tazyikten te'sir-i sıkletten ne efsunkâr imişsin ah ey didâr-ı hürriyet esîr-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esâretten senindir şimdi cezb-i kalbe kudret setr-i hüsn etme cemâlin ta ebed dûr olmasın enzâr-ı ümmetten ne yâr-ı cân imişsin ah ey ümmid-i istikbâl cihanı sensin azad eyleyen bin ye's ü mihnetten senindir devr-i devlet hükmünü dünyaya infâz et hüdâ ikbâlini hıfzeylesin hür türlü âfetten kilâb-ı zulme kaldı gezdiğin nâzende sahrâlar uyan ey yâreli şîr-i jeyân bu hâb-ı gafletten Hürriyet Kasidesi Günümüz Türkçe'siyle Açıklaması çağın değer yargılarını doğruluktan ve samimiyetten sapmış görerek kendi arzumuz ve saygınlığımız ile devlet kapısından ayrıldık. kendini insan bilenler halka hizmet etmekten usanmaz, mürüvvet sahibi olanlar zavallılara yardım etmekten kaçınmaz. eğer millet, hor görülmüşse onun şanına bir eksiklik geleceğini sanma; yere düşmekle cevher, değerinden özünden birşey kaybetmez. vücudun mayası, vatan toprağıdır; bu vücut, acı ve sıkıntı içinde vatan yolunda toprak olursa, en küçük bir üzüntü duyulmaz. dünyada zalimin yardımcısı, aşağılık kimselerdir; insafsız avcıya hizmetten zevk alan ancak köpektir. hayatın değerini şöhretin güzelliğinden üstün tutanlar ile geçici zevklere ebedî feyiz tercih edilir. insanlarda hayatın uzamasına bunca düşkünlük nedendir; insan emaneti koruyacağı yerde ondan niçin menfaat bekler? kişi dünyada herkesten kendini alçak görür, ayıplanmaktan kaçınır, fakat kendi nefsinden utanmaz. akıllı ve bilinçli olanların, yaptıklarından pişman olup çalışmalarını artırması ve bunlardan ders alması, felekten intikam almak demektir. başarının, üstünlüğün değeri, milletin gönül birliğinde durur; koruma ve kollama eserleri ise ümmetin düşüncesinin çarpışması ile çıkar. iktidar sahibi bir kişinin azim gücü, dünyanın bir düzene girmesini sağlar; metanet sahibi kişilerin ayaklarını sağlam basması ile cihan titrer. kader, her feyzini, her lütfunu bir zaman için saklar; milletteki gevşeklikten, zayıflıktan sakın korkma! zincire vurulmuş aslana ayaklarının güçsüzlüğü töhmet değildir; bu dünyada nasipsiz himmet sahiplerinden talih utansın. işık yüksekliğin doruğundan uzaksa çaresizliktendir; tabiat yerde sürünen kabiliyetten utansın. biz o osmanlılar boyunun ulu soyundanız; mayamız, bütünüyle şehadet kanıyla karılmıştır. biz o yüce hamiyetli, çalışkan ve güçlü kişileriz ki bir küçük aşiretten dünyaya hükmeden bir devlet meydana getirdik. biz o yüce yaratılışlı milletiz ki hamiyet meydanında ayaklar altında toprak olmaktan bize ölüm daha iyi gelir. hürriyet mücadelesi korkulu ateş olsa ne dert, yiğit olan bir insan gayret meydanından kaçar mı? cellâdın can yakan kemendi acımasız bir ejder bile olsa, yine bin defa esaret zincirinden daha iyidir. felek her türlü eziyet yollarını toplasın gelsin, millet yolunda hizmetten dönersem *****yim. bu yolda çektiğim acılar, sıkıntılar anılsın; bunun en basit zevki bile vezirlikten, sadrazamlıktan daha iyidir, yücedir. vatan, bir vefasız alaycı sevgiliye dönmüş, aşkına bağlı olanları gurbet acılarından ayırmıyor. korkudan, yalvarma yakarmadan uzağım; benim yanımda görevim menfaatimden, hakkım hükûmetin kötü niyetlerinden daha üstündür. ey adaletsiz, milletin yiğitleriyle mücadeleden sakın; senin zulmünün kılıcı hamiyet kanının ateşi karşısında erir. zulüm ile, işkence ile hürriyeti ortadan kaldırmak ne mümkün; eğer kendinde bir güç görüyorsan insanoğlundan idraki kaldırmaya çalış. gönülde çalışma gevheri, elmas cevherine benzer; ağırlığın tesirinden, baskının şiddetinden ezilmez. ey hürriyetin güzel yüzü, sen ne büyüleyici imişsin. gerçi esaretten kurtulduk derken senin aşkının esiri olduk. şimdi kalbi fethedecek güç sendedir, güzelliğini gizleme; güzelliğin, milletin nazarlarından ebediyete kadar uzak kalmasın. ey geleceğin umudu, sen ne can dostuymuşsun; dünyayı bütün üzüntü ve sıkıntılarından kurtaran sensin. hükmetme çağı senindir, hükmünü dünyaya geçir; allah yüceliğini her türlü belâlardan korusun. ey yaralı kükreyen aslan, senin gezdiğin güzel sahralar zulmün köpeklerine kaldı, artık gaflet uykusundan uyan! NAMIK KEMAL __________________ Benden bir ruhsuz yaratmayı nasıl başardınız? |
hürriyet kasidesinin beyitlerinin ayrı ayrı açıklaması yok mu??? |
Saat: 00:57 |
©2005 - 2024, MsXLabs - MaviKaranlık