MsXLabs

MsXLabs (https://www.msxlabs.org/forum/)
-   Cevaplanmış (https://www.msxlabs.org/forum/cevaplanmis/)
-   -   Adak yerine getirilmezse ne olur? (https://www.msxlabs.org/forum/cevaplanmis/221116-adak-yerine-getirilmezse-ne-olur.html)

Ziyaretçi 25 Aralık 2008 22:42

Adak yerine getirilmezse ne olur?
 
Adak yerine getirilmezse ne olur?


Keten Prenses 25 Aralık 2008 23:02

ADAK


Adak nedir ve çeşitleri nelerdir?
Nezr, ya'nî adak ibâdettir. Adak ancak Allah için yapılır. Kul için yapılmaz. Adak, bir ibâdettir. Çünkü, namaz, oruç, hacca gitmek ve başka ibâdetler nezr olunur. Nezrin yerine getirilmesini dînimiz emretmektedir. Getirilmezse, günâh olur. Hac sûresi, 29.âyet-i kerîmesinde meâlen, (Adaklarını yerine getirsinler) buyurulmuştur. Bunun için, nezri yerine getirmek vâcibdir.
Bir şeyi adamak iki türlü olur: Mutlak adak, şarta bağlı adak.

Mutlak adak:


Allahü teâlâ için, bir sene oruç tutacağım, demek gibidir. Bir şarta bağlı değildir. Bunu söylerken, kastetmese de, söz arasında dilinden çıkmış ise de, yapması vâcib olur. Çünkü, adakta niyetsiz, düşünmeden söylemek, ciddî, istiyerek söylemek gibidir. Hattâ, Allahü teâlâ için, bir gün oruç tutmak üzerime borç olsun, diyeceği yerde, bir ay oruç tutmak diye ağzından çıksa, bir ay tutması lâzım olur.
Şarta bağlı olmıyan adağı, fakîr olsa da, hemen yapması lâzım olur. Yapmadan ölüm hâli gelirse, keffâret için vasıyet lâzım olur.

Şarta bağlı olan adak:


Murâd edilen, istenilen şart hâsıl olunca, yerine gelince adağı yerine getirmesi lâzım olur. Yerine getirmeyip, yemîn keffâreti yapması da câizdir. şarta bağlı olan adak, şart edilen şeye karşılık olarak yapılmamalı, Allahü teâlâya şükür olarak yapılmalıdır.
Şarta bağlı olan adağı, şart hâsıl olmadan önce yapmak câiz değildir. Meselâ, (Hastam iyi olursa, Allah için şu kadar sadaka vermek ve sevâbını seyyid Ahmed Bedevî hazretlerine bağışlamak adağım olsun) deyip, hasta iyi olmadan önce adağını yapması câiz olmaz. Hasta iyi olduktan sonra yapması lâzım olur.

Adak eti


Fakîr veya zengin, adakta bulunursa, adak hayvanın etinden yiyemez ve zekât verilmesi câiz olmayan anasına, babasına, evlâtlarına, kocasına veya karısına, fakîr olsalar da, yediremez. Yerse veya bunlara yedirirse yenilen etin kıymetini, fakîrlere sadaka verir. Akrabâsından ve evinde bulunanlardan, zekâtını vermesi câiz olan büyük, küçük herkes yiyebilir. Bunların içinde zengin olanlar yiyemez. Yerlerse, adak sahibi, bunların yediklerinin kıymetini fakîrlere verir.
Fakîre verirken bunun adak bedeli olduğunu söylemek gerekmez. "Hediyedir" dense de câizdir.

Adağın şartları


Adanan şeyin yapılmasının lâzım olması için, şunlara uygun olması gerekir:
  • Bir farz-ı ayn veya vâcib cinsinden olması lâzımdır. Meselâ oruç, namaz, sadaka gibi. (Şu işim olursa, yüz metre koşacağım) şeklinde bir adak sahîh olmaz.
  • Başlı başına bir ibâdet olması lâzımdır. Meselâ abdest almak başlı başına bir ibâdet olmadığı için adak olmaz.
  • Kendisi günâh olmamalıdır. Harâm bir şeyi adamak yemîn olur. Bunu yapması günâh olur. Meselâ birini öldürmeyi adayan, onu öldürmez, yemîn keffâreti verir.
  • Bayram günü oruç tutmak harâmdır. Fakat orucun kendisi harâm olmadığı için kurban bayramı günü oruç adamak câiz olur. Başka gün tutması lâzım olur. Bunun gibi nâfile namazı cemâ'atle kılmayı adayan kimse, mekrûh işlememek için, bu namazı yalnız başına kılar.
  • Yapması kendine zâten farz olan bir şeyi adamak sahîh olmaz. Meselâ bu seneki Ramazan orucumu tutacağım demek adak olmaz.
  • Adanan şeyin mal olması, mülkündekinden çok olmaması ve başkasının malı olmaması lâzımdır. Meselâ bir kimsenin, gözünü falanca kimseye vermek için adaması sahîh olmaz.
Bir milyon lirası olan, bir milyar lira sadaka vermek için adakta bulunsa, bir milyonu verir. (Oğlumun hastalığı iyi olursa, onun maaşından bir hayvan keseceğim) diye adakta bulunmak sahîh olmaz. Kendi malından adaması lâzımdır.

Evliyâya adak


Şarta bağlı olarak evliyâya adak yapmak, kendini, günâhı çok, duâ etmeye yüzü yok bilerek, mübârek birini vesîle edip, Allahü teâlâya yalvarmak demektir.
Meselâ, (Hastam iyi olursa veya şu işim hâsıl olursa, sevâbı Seyyidet Nefîse hazretlerine olmak üzere, Allah için, üç Yasîn okumak veya bir koyun kesmek nezrim olsun) deyince, bu dileğin kabûl olduğu çok tecrübe edilmiştir. Burada, Allahü teâlâ için Kur'ân-ı kerîm okunup veya koyun kesip, sevâbı Seyyidet Nefîse hazretlerine bağışlamakta, onun şefâ'ati ile, Allahü teâlâ, hastaya şifâ vermekte, kazâyı, belâyı gidermektedir.
Bir dilek için adak edilen bir ibâdet, o dileği hâsıl etmez. Bu ibâdet, o dileğin hâsıl olması için yapılmaz. Allahü teâlâ, o ibâdetten dolayı veya sevdiği bir kuluna yapılan bir iyilikten dolayı, merhamet ederek, o dileği kabûl ve ihsân etmektedir.

Horoz ve adak


Adak ile adak kurbanı ayrıdır. (Hastam iyi olursa, Allah rızâsı için bir horoz kesip etini fakîre tasadduk edeceğim) diyen, horozu keser ve etini bir fakîre verir. Fakîre tasadduk edeceğim demese de, adak edilen şey, fakîrlere verileceği için sahîh olur. (Horoz kesmek nezrim olsun) demekle adak sahîh olur.
Kurbanlık hayvanlar deve, sığır ve davardır. Bu hayvanlardan başkası kurban olarak adanmaz. Bunun için horozdan kurban adamak câiz değildir.

Adak kurbanının da bayramda mı kesilmesi lâzımdır?
Bayram kurbanından başka bir de nezir [adak] kurbanı vardır. Adak yaparken kurban kelimesini söylemeyip de, filan işim olursa, Allah rızâsı için bir koç keseceğim diyen, dileği hasıl olunca, bayramı beklemeden kesebilir. Kurban hayvanı fakîrlere veya hayır cemiyetlerine diri olarak verilmez. Mutlaka kesilmesi gerekir.


Misafir 31 Ağustos 2009 05:29

Adak (Nezir)


Adak, kişinin dinen yükümlü olmadığı halde, farz veya vacip türünden bir ibadeti yapacağını va'd etmesi ve Allah'a söz vermesi demektir.

Adağın Hükmü
Adanan şey ismen belirtilmiş ise, adak ister mutlak, ister mukayyet olsun, yerine getirilmesi vaciptir.
Adayan kimse "adağım olsun" veya "eğer şu işi yaparsam adağım olsun" demiş ve neyi adadığını ismen belirtmemiş ise, niyet ettiği şeyin yerine getirilmesi vacip olur.
Şayet adayanın herhangi bir niyeti yoksa (ki buna belirsiz adak denir) yemin keffareti ödemesi gerekir. Nitekim Peygamberimiz: "Adağın keffareti, yemin keffaretidir."Müslim,Nüzür,5;Ebu Davut,Eyman Ve'n-Nüzür buyurmuşlardır.

Adak belirsiz olur ve adayan da oruca niyet eder fakat sayı belirtmezse üç gün oruç tutması gerekir.
Şayet “ Adağım olsun" der de yemek yedirmeye niyet eder fakat sayı belirtmezse on fakiri akşamlı-sabahlı doyurması icap eder.

Adağın Şartları


Bir adağın dinen geçerli olabilmesi için adayanda ve adanan şeyde bir takım şartların bulunması gerekir.
a) Adayan Kimsede Bulunması Gerekli Şartlar
  • Müslüman Olmak.
  • Akıllı ve ergenlik çağına gelmiş olmak.
Çocuğun ve delinin adakları muteber olmaz. Çünkü bunlar hiç bir dini hükümle yükümlü değillerdir.

b) Adanan Şeyde Bulunması Gerekli Şartlar
  • Adanan şeyin gerçekte mümkün olması ve dinen de makbul bulunması. Mesela: "Gece oruç tutmak adağım olsun." veya Kadının, "Adet günlerimde oruç tutmak adağım olsun." demesi gibi. Gece, oruç tutma zamanı olmadığı gibi, adet gören kadının oruç tutması da dinen makbul ve caiz değildir.
  • Adanan şeyin kurbet yani bir ibadet çeşidi olması gerekir. İbadet olmayan şeyi adamak muteber değildir. Meselâ: "içki içmek adağım olsun" veya "Falancıyı dövmek adağım olsun" gibi.
Peygamberimiz: "Allah'a isyan etmek için adak olmayacağı gibi, Ademoğlunun elinde olmayan bir şeye yapılan adak da adak olmaz."Müslim,Nüzür ,3;Ebu Davut,Eyman Ve'n-Nüzür buyurmuşlar, Allah'a isyan konusunda adak adanamayacağını bildirmişlerdir.
  • Adanan şey farz veya vacip cinsinden bir ibadet olmalıdır. Namaz, oruç, hac, sadaka, itikâf, kurban gibi ibadetler adak olabilir. Ama sevap olan ve fakat bizzat maksut birer ibadet olmayan; hasta ziyareti, cenazeyi uğurlama, abdest alma, gusletme, mescide girme, mevlit okutma ve benzeri şeyleri adamak sahih değildir.
  • Adanan malın adama esnasında, adayanın mülkiyetinde bulunması veya adağın mülke yahut mülk sebebine izafe edilmiş olması. Buna göre sahip olunmayan bir malı sadaka olarak adamak muteber değildir.
  • Adanan şey adayana önceden farz veya vacip olmamalıdır. Vakit namazları, Ramazan ayı orucu, farz olan hac ve vacip olan kurban gibi bir ibadet adanacak olursa bu da geçersizdir. Çünkü adayan, adaktan önce bunlarla yükümlüdür.
Türbelere mum yakmak, bez bağlamak, horoz kesmek, şeker ve helva dağıtmak gibi adak âdetlerinin de dinde yeri yoktur.

Adak Çeşitleri


Adaklar genel olarak mutlak ve mukayyet olmak üzere iki kısma ayrılır.
a) Mutlak adaklar
Her hangi bir şarta bağlı olmayan adaklardır; "Allah rızası için şu kadar gün oruç tutacağım" veya: "Allah rızası için kurban keseceğim" gibi.

b) Mukayyet Adaklar
Her hangi bir şarta bağlanmış olan adaklardır. "Allah hastama şifa verirse, falan kimse gelirse" veya "çocuğum okulu bitirirse, bir kurban keseceğim" gibi.
Bu adak da iki kısma ayrılır: Birincisi, gerçekleşmesi istenen bir şarta bağlanan adak. Yukarıdaki örneklerde olduğu gibi. Adayan kimse şartın gerçekleşmesini ve Allah rızası için adadığı ibadeti yapmayı istemektedir.

İkincisi, gerçekleşmesi istenmeyen bir şarta bağlanan adak, "Falanla konuşursam, yalan söylersem on gün oruç tutayım" gibi. Bu tür adaktan maksat adak ve ibadet olmayıp bir işi yapıp yapmama konusunda kişinin kendisini kontrol etmesidir. Bu kısma giren adaklar bir nevi yemin sayılmaktadır,

Adak Kurbanı


Adak kurbanı ikiye ayrılır:
1. Hiçbir şeye bağlı olmayarak yapılan adaklar:
Bir kimse, "Allah rızası için bir kurban keseceğim" diye adak yaparsa kurban kesmek kendisine vacip olur ve bu adağını dilediği zaman yerine getirir.

2. Bir şeyin olmasına veya olmamasına bağlı olarak yapılan adaklar:
Mesela: "Hastam iyileşirse Allah rızası için bir kurban keseceğim" diye adakta bulunan kimsenin hastası iyileştiği takdirde kurban kesmesi vacip olur. Dediği iş henüz gerçekleşmeden kurban kesmesi sahih değildir.

Adaklar, ancak kurban edilecek hayvanlardan olur; Tavuk, horoz gibi hayvanlardan adak kurbanı olmaz.
Adak kurbanının etinden adağı yapanın kendisi, eşi, babası, anası, dedeleri, nineleri, çocukları ve torunları yiyemeyeceği gibi nisab miktarı mal veya parası olup dinen zengin sayılanlar de yiyemezler. Adak kurbanının tamamının fakirlere dağıtılması gerekir.


asla_asla_deme 5 Şubat 2010 02:36

Alıntı:

Libra adlı kullanıcıdan alıntı (Mesaj 1469981)
Bakınız..

Adağın Hükmü

Adanan şey ismen belirtilmiş ise, adak ister mutlak, ister mukayyet olsun, yerine getirilmesi vaciptir.

Adayan kimse "adağım olsun" veya "eğer şu işi yaparsam adağım olsun" demiş ve neyi adadığını ismen belirtmemiş ise, niyet ettiği şeyin yerine getirilmesi vacip olur.
Şayet adayanın herhangi bir niyeti yoksa (ki buna belirsiz adak denir) yemin keffareti ödemesi gerekir. Nitekim Peygamberimiz: "Adağın keffareti, yemin keffaretidir."Müslim,Nüzür,5;Ebu Davut,Eyman Ve'n-Nüzür buyurmuşlardır.

Adak belirsiz olur ve adayan da oruca niyet eder fakat sayı belirtmezse üç gün oruç tutması gerekir.

Şayet Adağım olsun" der de yemek yedirmeye niyet eder fakat sayı belirtmezse on fakiri akşamlı-sabahlı doyurması icap eder.
DİNİ BİLGİLER; ADAK: Adağın Hükmü, Adağın Şartları, Adağın Çeşitleri, Adak Kurbanı


Alıntı:

Misafir adlı kullanıcıdan alıntı (Mesaj 1680254)
S.A BEN OGLUM İÇİN ADAK ADAMIŞTIM YERİNE GETİRECEK DURUMDA DDEGİLİM NE YAPMAMLAZIM(BEBEKKEN DOKTORLAR ÖLECEK DEDİLER BENDE BUNUN İÇİN ADAK ADADIM VE YERİNE GETİRECEK DURUMUM YOK ) NE YAPMAM LAZIM???

Adağı yerine getirmenin süresi yoktur. Hayatınızın sonuna kadar bu borcu yerine getirebilirsiniz


ThinkerBeLL 16 Şubat 2012 04:21

Alıntı:

Misafir adlı kullanıcıdan alıntı (Mesaj 2339964)
ben oglum için kuan hatmi ve fakir cocuk gıydırcem demiştim hemen yerine getırmelimiyim simdi durumum yok

Adadığınız adakları durumunuz iyi olunca yerine getirebilirsiniz.


pusula 16 Şubat 2012 08:11

Sözlükte "kuvvet, sağ taraf, sağ el, ant, kasem ve benzeri" mânalara gelen yemin dinî kullanımda, "bir kimsenin bir işi yapıp yapmaması veya bir olayın doğru olup olmaması konusundaki söylediği sözünü Allah'ın adını veya sıfatını zikrederek kuvvetlendirmesi"ni ifade eden bir terimdir. Meselâ "Vallahi şu işi yapmam", "Vallahi şu yere gitmeyeceğim", "Vallahi borcumu ödedim" şeklindeki beyanlar böyledir. Bu tür yeminlere fıkıh dilinde kasem adı verilir. Bundan ayrı olarak köle âzat etme ve boşamaya bağlı olarak yapılan ve bazı fıkhî sonuçlar doğuran yemin çeşidi ile yargılama hukukunda ispat vasıtası olarak başvurulan yeminden de söz edilebilir.

Kasem suretiyle yapılan yemin Allah'ın isim veya sıfatlarından birine ant içmekle yapılır. "Vallâhi, tallâhi, billâhi, Allah şahit, rahim olan Allah hakkı için andolsun, Allah adına yemin ederim" gibi ifadeler böyledir. Aynı şekilde Allah'ın isim ve sıfatlarıyla bağlantı kurularak söylenen "yemin ederim, üzerine andolsun, şu yemeği yemek bana haram olsun" gibi ifadeler birer yemin sayılır. "Şöyle yaparsam yahudi, kâfir vb. olayım" veya "Müslüman olmayayım" tarzında sözlerin birer yemin sayılabilmesi için bunların yemin niyetiyle yani sözü teyit maksadıyla söylenmiş olması gerekir.

Allah'ın isim ve sıfatları zikredilmeden söylenen bir sözün yemin sayılıp sayılmamasında toplumun örfü ve kutsal hakkındaki değerlendirmesi ölçü alınır. Toplumumuzda "Kâbe hakkı için", "Kur'an çarpsın", "Ekmek çarpsın", "Anam avradım olsun" gibi toplumun üst ve kutsal değerlerini sözünü teyit etmek için kullanma da, örfen yemin telakki edildiği sürece, diğer yeminlerin tâbi olduğu hükme tâbidir. Müslümanların her türlü yeminden, özellikle bu tür yeminlerden kaçınması, etrafındaki insanları da bu yönde uyarması gerekir. Çünkü dince kutsal ve saygın kabul edilen değerlerin günlük tartışma ve çekişme ortamına indirilmesi neticede, bu değerlerin yıpranmasına yol açar. Zaten fıkıh geleneğindeki yemin telakkisi, zıhâr yemini için de kefâretin gerekli görülmesi ve boşama teyitli sözlerin de yemin olarak algılanabilmesi bu bakış açısını haklı kılar.

Yemin etmek esasen mubah bir davranış olmakla birlikte, gereksiz yere yemin etmek ve onu alışkanlık haline getirmek doğru değildir. Sıkça yemin eden kişi sözüne Allah'ı şahit tutmuş, O'na karşı saygısızlık etmiş ve kutsal değerleri sözünün doğruluğunu teyit için yıpratmış, neticede de toplum nezdinde kendi saygınlığını zedelemiş olur. Müslüman, yemin etmeye ihtiyaç hissetmeyecek derecede sözüne güvenilen ve çevresi tarafından böyle bilinen bir kimse olmayı gaye edinmelidir. Yalan yere yemin etmek ve yapılan bir yemine uymamak ise daha büyük bir hatadır ve bazı sorumlulukları doğurur.

Kur'an'da, verilen sözün yerine getirilmesi bağlamında "Yeminlerinizi koruyunuz" (el-Mâide 5/89), "Allah adına yaptığınız ahidleri yerine getirin. Allah'ı kefil tutarak kuvvetlendirdikten sonra yeminlerinizi bozmayın. Şüphesiz ki Allah yaptıklarınızı bilir" (en-Nahl 16/91) buyurulur. Bu itibarla bir müslümanın yemin etmemesi, yemin etmişse bu, verdiği söze Allah'ı şahit tutmak demek olduğundan mutlaka yeminine bağlı kalması gerekir.

Yemin ettikten sonra yeminini tutmayan kimsenin yemin kefâreti ödemesi gerekir. Mâsiyet içeren bir iş için yemin eden kimsenin o işi işlemeyip yemin kefâreti vermesi gerekir. Bir kimsenin borcunu ödememeye, bir müslüman kardeşiyle konuşmamaya, anne babasıyla aynı evde oturmamaya yemin etmesi gibi durumlarda yeminin bozulup kefâret ödenmesi tavsiye edilmiştir. Bir hadiste de "Bir kimse bir şey için yemin eder, sonra da ondan hayırlısını görürse yeminini bozsun ve kefâret versin" (Müslim, "Eymân", 15-16) buyurulmuştur


KinqofTheDewil 16 Şubat 2012 08:30

Alıntı:

Misafir adlı kullanıcıdan alıntı (Mesaj 2339964)
ben oglum için kuan hatmi ve fakir cocuk gıydırcem demiştim hemen yerine getırmelimiyim simdi durumum yok


Durumunuz müsait olunca yerine qetirirsiniz... Ama mutlaka o adaqı yerine qetirin...


Misafir 6 Haziran 2018 20:04

Merhaba yıllar ince benin bir erkek oğlum oldu ve kaynanam bana oğluma adak adadığını söyledi başta anlamasamda kafamda kaşık şeyler belirmeye başladı bu yıl adagi yapmayı düşünüyorum fakat adagi ben adamadım yani kaynanam adamış oldu sizce bu adagi benim mi yoksa kaynanamın mi karşılaması lazım ?



Saat: 02:00

©2005 - 2024, MsXLabs - MaviKaranlık