MsXLabs
Sayfa 1 / 3

MsXLabs (https://www.msxlabs.org/forum/)
-   Soru-Cevap (https://www.msxlabs.org/forum/soru-cevap/)
-   -   Sıcaklık farkı neden ortaya çıkar ve insana etkisi nedir? (https://www.msxlabs.org/forum/soru-cevap/227267-sicaklik-farki-neden-ortaya-cikar-ve-insana-etkisi-nedir.html)

Ziyaretçi 15 Ocak 2009 16:43

Sıcaklık farkı neden ortaya çıkar ve insanlara etkisi nedir?
yardımcı olursanız sevinirim


fadedliver 15 Ocak 2009 16:49

SICAKLIK :
Bir cismin diğer cisimlere ısı transferi yapabilme veya onlardan ısı alabilme kabiliyetinin belirtilmesi durumudur.
Yeryüzündeki sıcaklık dağılımındaki farklılıkların nedenleri;
1- Güneş ışınlarının geliş açısı,
2- Işınların atmosferde uğradığı kayıplar,
3- Yükselti,
4- Atmosferdeki nem oranı,
5- Kara ve denizlerin ısı özelliği,
6- Deniz akıntıları, (Gulfstream sıcak su akıntısı, Labrador soğuk su akıntısı)
7- Toprak çeşidi ve bitki örtüsü,
Aynı ortamda bulunan, sağlam ve hasta insanların içinde, burası çok sıcak, sıcaktan yandım diyende olabilir, donuyorum çok soğuk diyende. Sıcak ve soğuk bizim anadilimizde bulunan ve canlıların duygularına bağlı olan bir kavramdır. Temperature ise istatistik fiziğin ürünü olan bir kavramdır. Bu nedenle de, bu sözün eşdeğerini (karşısını) anadilinde insan duygularını (biyolojiye bağlı) yansıtan sözü temel alarak üretmek yanlış olur. Genellikle, okur, kendisini zorlayarak, bu fizik terimin yansıttığı kavramı anlamaya çalışmaz (özellikle bizim ezbere dayanan ve bilimsel düşünceyi iyice kısıtlamış eğitim siteminde) ve anadilindeki kavrama dayanarak yorum yapar. Böylece de 35-40 0C sıcaklıklarda kendini kötü hisseden ve 1000C da her şeyin piştiğini bilen insan, milyon derecede her canlının öldüğünü, kemiklerinin de buharlaştığını, moleküllerin atomlara bölündüğünü ve atomların iyonlaşmış olduğunu düşünmesinde ne yapsın. Doğal olarak bu tür ileriye giden yorum insanın eğitim seviyesine de bağlıdır.
Bizde adeta ortaokuldaki fizik öğretiminden başlayarak Üniversite profesörüne kadar, herkesin fizikte bilmediği bir şey yoktur diye düşünülür. Her şeyi kesin şekilde biliyoruz ve sanki kesin olmayan şeylerin hiçbir bilgi fizikte yoktur. Bu kitaplara da bu şekilde yansımaktadır. Böyle bir ortamda, eğitim alan gençlerimizin de bilgileri, doğal ve yanlış olarak, mutlak gerçekler yığınağı olmaktadır. Şimdi sıcaklığın ne olduğunu tartışabilmek için bazı okul kitaplarına bakalım.
1. Mustafa Hacıoğlu, Liseler için Fizik I, İstanbul, 2003: “Sıcaklık, herhangi bir maddenin tanecik başına düşen ısı enerjisinin az mı yoksa çok mu olduğunu belirleyen bir niceliktir. Başka bir söylemle sıcaklık, maddenin ısı enerjisi bakımından fakir mi yoksa zengin mi olduğunu belirler”. ” Sıcaklık ölçülebilen bir nicelik değildir.”
2. Celalettin Kalyoncu ve Yaşar Çakmak, Fizik Lise 1, Eskişehir, 2004: “Sıcaklık bir molekülün ortalama kinetik enerjisidir. Isı da bir enerjidir ve moleküllerin kinetik enerjilerinin toplamına eşittir.” ” Isı ve sıcaklık ölçülebilir büyüklüklerdir.”
Doğal olarak bu kitaplardaki sıcaklıkla bağlı kavramları eleştireceğiz. Kesinlikle bizim eleştirimiz bu yazarların bilim seviyelerinin diğer yazarlarınkinden daha aşağı olduğunu göstermemektedir. Dershane kitapları genelde kavramları vermemekte ve onların açıklamalarını yapmamaktadırlar. Diğer yandan bu ders kitaplarını Üniversite profesörleri yazsaydılar, daha kaliteli kitaplar mı elde ederdik sorusuna, evet demede de zorluk çekiyoruz. Çünkü Türkiye de, Dünyanın çok ülkelerinde olduğu gibi, kaliteli fizik eğitim ve bilimi yok denecek kadar azdır.
Şimdi sıcaklık kavramına dönelim. Birinci kitabın yazarı maddenin herhangi bir tanecik başına düşen ısı enerjisinden, ikincisi ise bir molekülün ortalama kinetik enerjisinden bahsetmektedir. Hatırlatalım ki, normal gazın kimyasal (fiziksel değil) özelliklerini taşıyan tanecikleri molekülleridir. Gazı aşırı miktarda ısıttığımızda plazma oluşur ve onun tanecikleri proton, elektron, iyonlaşmış atomlar ve fotonlar oluşur. Metallerde tanecik olarak atomlar (iyonlanmış veya nötr) ve metallerin içinde serbest elektronlar geçer. Soğuk maddelerde ise genelde moleküller. Böylelikle maddelerin bazı halleri ve duruma bağlı olarak parçacık türleri sıcaklık kavramı dışında kalmış olurlar. Oysa ki sıcaklık kavramı cismin ( katı, sıvı, gaz) halinden bakımsız olarak her durum için geçerli olmalıdır. Ama bunun için bir şart gerekir, cismin kapsadığı bütün parçacık türleri arasında termodinamik denge olması. Önemli olan parçacıkların türü ve maddenin hali değil, önemli olan cismin termodinamik dengede olmasıdır. Böyle bir denge yoksa sıcaklık kavramı da yoktur. Isısal veya kinetik enerjiyi her zaman parçacık (hangilerin olduğunu bilmek gerekir) sayısına bölebiliriz ama sıcaklık hakkında her zaman konuşamayız. Genelde sıcaklık kavramından konuşulduğunda en önemli olan termodinamik denge şartı unutulmaktadır ve yalnız küçük sıcaklıklarda (her durumda değil) zorla geçerli olabilen sıcaklık kavramı verilmek istenmektedir.
Termodinamik dengenin oluştuğunu ve sıcaklığın düşük değerlerde olduğunu kabul edelim. (Güneşin yüzeyinde sıcaklık yaklaşık 6000 ve merkez kısmında milyon derece civarındadır.) Maddelerin hal değiştirdiğinde (erime, donma, buharlaşma ve yoğunlaşma) onun parçacık başına düşen ısısal enerji değişmektedir, ama sıcaklık kavramı değişmemektedir. Bu durumda cismin aldığı (verdiği) ısı onun bir halden diğerine geçmesi için gereklidir, sadece parçacıkların kinetik enerjilerinin değişmesine değil. Genelde sıcaklığın düşük olduğu durumlarda bile, sıcaklık yalnız ısı enerjisine bağlı olarak değişmemektedir. Sıcaklığın değişmesi basınca ve ısıtılma sürecine bağlı olarak parçacık sayısının değişimine de bağlıdır. Bunlarda yazarların sıcaklığa verdikleri kavramların yetersiz olduğunu gösterir.
Yazarların bir parçacığa düşen enerjiden kastettikleri maddelerin bir gram molekülünün düşük sıcaklıklardaki hal durumunu da hatırlatmak gerekir. Herhangi bir saf maddenin bir gram molekülünün ısı enerjisini Avagadro sayısına ( N), yani 6.02 1023 e bölsek maddenin kimyasal özelliğini taşıyan bir parçacığa düşen enerjisini bulmuş oluruz. Genelde maddelerin (katı, sıvı ve gaz) öz ısı kapasiteleri çok farklı olduğundan, onların bir grammoluna verilen aynı ısı miktarı, onların sıcaklıklarını farklı değerlere kadar değiştirir. Bunu da göz önüne alsak gene de kitaplardaki sıcaklık kavramının yetersiz olduğunu görüyoruz.
C. Kalyoncu ve Y. Çakmak ın kitaplarında: “Sıcaklık bir molekülün ortalama kinetik enerjisidir.” Bu tamamen yanlış bir ifadedir. Birincisi sıcaklık istatistik fizik kavramı olduğundan, cisimdeki (katı, sıvı veya gaz) parçacık sayısı çok fazla olmalıdır ve parçacıkların (içindeki ışımanın da) birilerinin diğerleri ile termodinamik dengede olmaları gerekir. İkincisi sıcaklık her hangi kinetik enerji ye bağlı değildir, yalnız rastgele (haotik) harekete bağlı olan kinetik enerji ile ilişkilidir. Örneğin rüzgâr ile havayı oluşturan parçacıklar belirli bir yönde büyük hız kazanmış olurlar. Bu hıza bağlı olan parçacıkların kinetik enerjileri artmış olur. Ama bu havanın ısınması, yani sıcaklığın artması değildir. Hızlandırıcılarda, elektrik yüklü parçacıklar belirli bir yörünge boyunca yaklaşık olarak ışığın boşluktaki hızına kadar (c = 300 000 km/s) hızlanırlar, ama böyle hızlanma parçacıkların sıcaklığının artması anlamına gelmez. Mustafa Hacıoğlu: “Sıcaklık ölçülebilen bir nicelik değildir” ama C. Kalyoncu ve Y. Çakmak : “Isı ve sıcaklık ölçülebilir büyüklüklerdir” yazıyorlar. Bunlardan hangisi ve ne ölçüde doğrudur? Birinci kitapta sıcaklığın kütle çekim (evrensel çekim veya enerji çekim daha doğrudur) potansiyeli, elektrik potansiyeli ve zaman gibi ölçülemeyen nicelik olduğu belirtilir. (Burada yazar hareketsiz cisimlerin veya hareket eden cisimlere bağlı koordinat sistemlerde ki ölçümlerden söz ettiğini düşünmek gerekir, yoksa kullandığı potansiyel ve ortaokulda kullanılan mutlak zaman kavramları geçerli olmazlar.) Birincisi bu karşılaştırmalar tam doğru değiller. Sıcaklık değerinin ölçümü termometrede kullanılan maddenin türüne bağlıdır, ama sıcaklıkla karşılaştırılan diğer nicelikler koordinat sistemlerine bağlıdır. Ama önemli olan o ki, bunlar hepsi ölçülebilen niceliklerdir. Belki yazar klasik fizikte entropinin mutlak değerinin belirlenemez olduğuna benzer bir şey düşünmüş. Böyle bir düşünceden yola çıkmışsa, gene de geldiği sonuç doğru değil. Ama bu konuyu ele alması iyi bir şeydir. Keşke herkes gibi bildiklerine %100 emin olmasaydı ve okurları düşünmeye teşvik etseydi.
Ortaokul programında sıcaklığın tam olarak ne olduğunu anlatmak mümkün değildir. Bunun için istatistik fizikte incelenen bilgiler gerekir. Bu nedenle de sıcaklık kavramını anlatmak için bilgiler adım adım ve doğru bir şekilde verilerek ilerlenmesi gerekir. Keşke sıcaklık yerine temperature veya hararet sözleri kullansaydı. Bu da insanlardaki kolayına gideni kullanma alışkanlığından kaynaklanmaktadır. Ana dili ile bilim ve teknik dili karıştırılmaktadır ve derinden anlamadıkları terimlere kendi dillerinde karşılık olabilen sözler aranmaktadır.
Bir cisme ısı verildiğinde onun sıcaklığını artırabilriz. Çevreden yalıtılmış ve sabit hacimde tutulan cismin (katı, sıvı veya gaz hali değişmeden) ısı almadan önceki (T0) ve aldıktan sonraki sıcaklığı T arasındaki fark, aldığı ısı miktarı Q, cismin öz ısı tutumu Cv ve kütlesine (m) bağlı olduğunu biliyoruz.
T – T0 = Q / m Cv (1)
Bu formülden görüyoruz ki belirli bir ısı miktarı alan cismin sıcaklığının artması için kütlesinin azaltılması gerekir. Aynı zamanda yüksek sıcaklığa sahip cisimlerin, diğer bir cisme yeteri kadar ısı iletebilmesi için, kütlesi ve öz ısısı büyük olmalıdır.
Herkesin bildiği ve gözlemlediği balta veya bıçak bilenmesi esnasında sıcaklığın bin derece mertebesinde olan ve ışık saçarak adamın ellerine dökülen parçacıklar bileme işlemi yapan kişinin ellerini yakmaz. Çünkü parçacıkların kütleleri çok az olduklarından, sahip oldukları ısı miktarı çok azdır. Bu ısı, bileme işlemi yapan kişinin elini (elin kütlesi parçacıklara göre çok büyüktür) sıcaklığını pek etkilemez. Ama insan eli kaynayan suyun buharına yakın tutulursa, el yanar. Çünkü buhardaki su damlalarının kütleleri ve sayı yoğunluğu büyük olduğundan ve suyun öz ısı değeri de fazla olduğundan etki fazla olur. Böylelikle her bir su damlasının taşıdığı ısı fazla ve damlaların sayısı çok olduğundan insanın eli yanmaktadır. Bir büyük su damlası bile yanma etkisi yapabilir.
Normal de insan vücudunun sıcaklığı 36-37 0C dir. İnsan bir yandan ısı kaybederken ve diğer yandan çevreden ısı almaktadır. Aldığı ısı miktarı kayıp ettiğinden fazla olursa ısınır veya ters durumda üşümüş olur. Bu ısı alış verişindeki fark ne kadar fazla ise insanın sıcaktan yanma ve soğuktan donma duygusu o kadar keskin olur. Aynı sıcaklıkta ama kuru (nem oranı az olan) havadaki ıslanmış insan daha fazla üşüyor, çünkü su damlaları onun derisi üzerinde buharlaşır ve buharlaşma için gerekli olan ısı enerjisi insan vücudundan alınır. Rüzgârında buharlaşmayı kolaylaştırması sebebiyle kişinin üşümesi artar. Tam tersi, nem oranı çok fazla olursa buharlaşma engellenmiş olur ve insanın vücudunda oluşan ter bile buharlaşamadığı için üzerinde kalır. Sıcak havada ısı kaybı engellenir ise insan havanın çok sıcak olduğunu hisseder . Havanın aynı sıcaklığında olmasına rağmen, deniz kıyısında sıcak, ama yüksek dağlarda (hava daha seyrek ve nem oranı çok az olan yerlerde) serin olmaktadır.
Dünyanın atmosferinde, deniz seviyesinde her bir metre küpte yaklaşık 1025 molekül vardır. Galaksiler arası ortamda sıcaklık Kelvin termometresi ile milyon derecelerdedir, ama her bir metre küpte yaklaşık bir proton ve bir elektron vardır. Böyle ortamda insanın ısı kaybı için ideal şartlar vardır, ama ısı almak nerede ise yok denilecek seviyededir. Oradaki her bir parçacığın taşıdığı enerji atmosferde ki molekülünkinden yaklaşık bin defa fazladır. Ama orada insana ısı iletebilen parçacık yok derecesindedir. Orada ki sıcaklık yüz milyar derece de olsaydı insana ısı iletmek anlamında bir faydası olmazdı. Bu nedenlerle orada sıcaklığın inanılmaz kadar büyük olmasına rağmen insanın ısınması söz konusu olamaz. Onun soğuktan ve başka nedenlerden ölmesi söz konusu olmalıdır.

kaynak


Ziyaretçi 3 Şubat 2009 10:59

sıcaklık farklarının inlan hayatındaki olumlu olumsuz etkileri
 
sıcaklık farklarının insan hayatı üzerindeki olumlu olumsuz etkileri nedir?


Keten Prenses 3 Şubat 2009 11:06

Günlük ve mevsimlik sıcaklık farkları, kıyılarda daha az olduğu halde, içerideki bölgelerde daha fazladır. Dağların bu durumu, yağışa da etkilidir. İçerdeki kısımlarda yağış oranı düşüktür. Kuzey ve güney kıyılarındaki bu duruma karşılık Ege ve Marmara denizleri bölgelerinde durum değişiktir. Ege denizinde dağlar kıyıya dik olarak uzandıklarından, bu bölgelerde deniz etkisi çok içerlere kadar uzanır. Fakat, daha içerde kalan bölgelerde, yükselti durumun. dağların denize olan uzaklık ve yakınlıklarına göre, iklim çeşitleri kendini gösterir.


Keten Prenses 3 Şubat 2009 11:07

Dünya Yıllık Sıcaklık Farkı

En düşük sıcaklık farkı enlemin etkisine bağlı olarak Ekvator çevresinde görülür.

En yüksek sıcaklık farkı 65°C ile Sibirya’da görülür.

Kanada’nın kuzeyinde ise 45°C’ye ulaşan sıcaklık farkına rastlanır.
Aynı enlemlerde bulunmalarına karşı Sibirya’da yıllık sıcaklık farkı Kanada’dakinden daha yüksektir.
Çünkü Sibirya’da karasallığın etkisi daha belirgindir.
Ilıman kuşak okyanusların batı kıyılarında sıcaklık farkları soğuk su akıntılarının etkisiyle daha yüksektir.

UYARI : En sıcak ay ile en soğuk ay arasındaki sıcaklık farkına yıllık sıcaklık farkı denir. Bu farklar dönenceler çevresinde, karasal bölgelerde en fazladır. Ekvator çevresinde ve denizel etkilere açık yerlerde ise sıcaklık farkları azalır.

Türkiye’de Sıcaklığın Dağılışı
Türkiye Ocak Ayı Sıcaklık Dağılışı
En düşük sıcaklıklar, enlem ve karasallık nedeniyle Kuzeydoğu Anadolu’da Erzurum – Kars Bölümünde görülür.

En yüksek sıcaklıklar, enlem ve denizellik nedeniyle Akdeniz kıyılarında görülür.

Kıyı kesimlerinde denizellik nedeniyle sıcaklık 0°C’nin üstündedir.

İç kısımlarda karasallık nedeniyle sıcaklık düşüktür. Buna bağlı olarak kıyı bölgeler ile iç bölgeler arasındaki sıcaklık farkı artmıştır.

Türkiye Temmuz Ayı Sıcaklık Dağılışı
En yüksek sıcaklıklar enlem etkisi ve nem azlığı nedeniyle Güneydoğu Anadolu’da görülür.

Enlem etkisi nedeniyle güneyden kuzeye doğru sıcaklık azalır.

Kıyı bölgeler ile iç bölgeler arasındaki sıcaklık farkı Ocak ayına oranla azalmıştır.

Türkiye Yıllık Ortalama Sıcaklık Dağılışı
İzoterm eğrileri genellikle batı-doğu uzanışlıdır.

En düşük sıcaklıklar Kuzeydoğu Anadolu’da görülür. Nedenleri :

Bölgenin kuzeyde yer alması nedeniyle soğuk enlemlere yakın olması
Bölgenin deniz etkisine kapalı olması nedeniyle karasallığın belirginleşmesi.
En yüksek sıcaklıklar, Güneydoğu Anadolu’da görülür. Nedenleri :

Bölgenin güneyde yer alması nedeniyle sıcak enlemlere yakın olması.
Bölgenin deniz etkisine kapalı olması nedeniyle karasallığın belirginleşmesi
Bölgenin sıcak ve kuru çöl rüzgarlarına açık olması

Türkiye Yıllık Sıcaklık Farkı
Nemlilik etkisiyle en düşük sıcaklık farkları Karadeniz Bölgesi kıyı kesimlerindedir.

Karasallığın etkisiyle, kıyılardan uzaklaştıkça sıcaklık farkları artar.

En yüksek sıcaklık farkı Doğu Anadolu’da, Erzurum – Kars Platosu’ndadır.

UYARI : Sıcaklık farklarının 15°C nin üstünde olması, Türkiye’nin matematik konumu ile ilgilidir.

Basınç
Atmosfer Basıncı
Atmosferi oluşturan gazların belli bir ağırlığı vardır. Gazların yeryüzündeki cisimler üzerine uyguladığı basınca atmosfer basıncı denir.

Normal Hava Basıncı
45° enlemlerinde, deniz seviyesinde ve 15°C sıcaklıkta ölçülen basınca normal hava basıncı denir.

Cıva sütununun yüksekliği ile (normal basınç 760 mm)
Cıva sütununun ağırlığı ile (normal basınç 1033 gr)
Kuvvet birimi ile (normal basınç 1013 milibar) ifade edilir.
Basınç barometre ile ölçülür. Cıvalı barometre, barograf, aneroid baramotre ve altimetre gibi çeşitleri vardır.

Cıvalı Barometre : Üstü açık bir kaba daldırılmış, yukarı ucu kapalı bir cam borudur. Hava basıncı, boruyu dolduran cıva sütununu dengede tutar. Hava basıncı azalıp çoğaldıkça cıva sütunu da alçalıp yükselir.

Cıvalı barometre camdan yapıldığı ve hep düz durması gerektiği için her zaman kullanımı kolay değildir.

Barograf : Basıncı sürekli kaydeden ve yazıcı ucu bulunan bir tür madeni barometredir.

Aneroid Barometre : Madeni barometredir. Cıvalı barometrelerin kullanım alanının sınırlı olması ve taşıma zorluğu nedeniyle geliştirilmiştir.

Altimetre : Madeni barometrelerin bir çeşididir. Yükseldikçe basıncın azalması kuralına dayanılarak, yüksekliklerin ölçülmesi amacıyla yapılmıştır.

kaynak


Baska Ziyaretci 6 Şubat 2009 13:33

Cevaplar Gereksiz roman gibi şeyler yazmıssınız arkadaş size sadece insanlar üzerindeki etkisini soruyo banada lazım aynı şey..


Keten Prenses 6 Şubat 2009 13:56

Alıntı:

Keten Prenses adlı kullanıcıdan alıntı (Mesaj 1305488)
Günlük ve mevsimlik sıcaklık farkları, kıyılarda daha az olduğu halde, içerideki bölgelerde daha fazladır. Dağların bu durumu, yağışa da etkilidir. İçerdeki kısımlarda yağış oranı düşüktür. Kuzey ve güney kıyılarındaki bu duruma karşılık Ege ve Marmara denizleri bölgelerinde durum değişiktir. Ege denizinde dağlar kıyıya dik olarak uzandıklarından, bu bölgelerde deniz etkisi çok içerlere kadar uzanır. Fakat, daha içerde kalan bölgelerde, yükselti durumun. dağların denize olan uzaklık ve yakınlıklarına göre, iklim çeşitleri kendini gösterir.

bu mu roman gibi? bizler öğrenci değiliz:) o halde ödevlerinizi kendiniz yapacaksınız demektir..ki bu en doğrusu:)


baska ziyaretci 6 Şubat 2009 14:03

ama ablacım bu site bunun için var o zaman sitenin işlevini değiştirin tamam dediğin en doğrusu bizim yapmamız ama ben kısa yoldan çözüme ulaşmayyı daha çok seviyorum ....... google ya ilk yazdıgımızda bu site çıkıyor sizde bunun cevabını verin o zmaan bulamıyosanız söyleyin o mesajdan bahsetmedim bende alttaki attıgın mesajdan bassettim.


baska ... 6 Şubat 2009 14:06

ayrıca o kısa mesajında bizim sorumuza tam cevap vremiyor :D


fadedliver 6 Şubat 2009 14:15

Yeryüzünün ısınmasında ana enerji kaynağı Güneş’tir. Dünya, Güneş’in uzaya yaydığı enerjinin ancak iki milyonda birini alır. Güneş’ten gelen bu enerji güneş sabitesi (solar konstant) ile belirlenir. Atmosferin üst sınırında 1 cm2’ye 1 dakikada gelen kalori miktarına güneş sabitesi (solar konstant) denir.
Atmosferin etkisiyle, Güneş’ten gelen ışınların tamamı yere ulaşmaz. Atmosfer güneş ışınlarını çeşitli oranlarda tutar ve dağıtır. Bu nedenle yeryüzü Güneş’ten gelen ışınlardan çok atmosfer tarafından tutulan ışınlarla ısınır.
Sıcaklık Etmenleri
Atmosferin ısınması çeşitli etmenlerin etkisi altındadır.
Güneş Işınlarının Yeryüzüne Değme Açısı
Belirli bir yüzeye dik ve yatık gelen ışınların getirdikleri enerji miktarları arasında belirgin bir fark vardır.
Çünkü bir ışın demeti dik geldiğinde daha dar bir yüzeyi aydınlatırken, aynı ışın demeti yatık geldiğinde daha geniş bir yüzeyi aydınlatır.
Ancak ışınların yere değme açısı daraldığı için etkisi azalır. Bu nedenle Güneş ışınlarının yere değme açısı büyüdükçe yeryüzünü ısıtma gücü de artar.


SICAKLIK

En önemli iklim elemanıdır. Diğer iklim olaylarının da oluşmasında sıcaklık etkilidir. Güneşten dünyamıza gelen enerji sabittir.

SICAKLIK TERSELMESİ (INVERSİON)

Kışın soğuk ve durgun havalarda soğuk hava çökerek zemine yerleşir. Sıcak hava da onun üzerinde yükselir. Böylece yükseldikçe sıcaklık azalacağı yerde artar . Buna denir. Bu olay kışın şehirlerde hava kirliliğini daha da artırır.

SICAKLIĞIN DAĞILIŞINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER

1) GÜNEŞ IŞINLARININ DÜŞME AÇISI
Işınların düşme açısı küçüldükçe atmosferdeki yolu uzar. Tutulma artar. Sıcaklık azalır. Güneş ışınlarının düşme açısında etkili faktörler:

a) ENLEM

Enlemin etkisiyle güneş ışınlarının düşme açısı kutuplara doğru küçülür ve sıcaklık azalır. Sıcaklığın dağılışında enlemin etkisine örnekler:
* Ekvator çevresinden gelen rüzgarlar sıcaklığı artırırken , kutup bölgesinden gelenler sıcaklığı düşürür.
* Kutuplara yakın yerden gelen okyanus akıntıları soğuk iken, Ekvatora yakın yerden gelenler sıcak su akıntısı şeklindedir.
* Denizlerin sıcaklığı ve tuzluluğu kutuplara doğru azalır.
* Tarımın yükselti sınırı, Toktağan kar sınırı (Daimi kar sınırı), Orman üst sınırı kutuplara doğru azalır.

* Akarsuların donma süresi kutuplara doğru uzar.
* Bitki örtüsü aralıksız kuşaklar oluşturur.

NOT: Sıcaklık kutuplara doğru azalması gerekirken artıyorsa veya aynı enlem üzerinde sıcaklık farkı var ise bu durum sıcaklığın dağılışında enlemin etkisine ters bir durumdur. Örnek: Dünyanın en sıcak yerlerinin dönenceler civarı olması. Ekvatoral bölgede daimi karlar görülmesi.

b) GÜNLÜK HAREKET

Güneş ışınlarının düşme açısı günün her saatine göre değişir. Günün en soğuk vakti güneş doğmadan önceki vakittir. Sebebi gündüz alınan enerjinin gece boyunca uzaya geri yansımasıdır.

c) MEVSİMLER (EKSEN EĞİKLİĞİ)

Eksen eğikliğinden dolayı güneş ışınlarının düşme açısı yıl boyunca değişir.

d) EĞİM VE BAKI ETKİSİ

* Işınların düşme açısı eğim ve bakı durumuna göre değişir.
* Bakının sıcaklık dağılışı üzerindeki etkisi en fazla ılıman kuşakta görülür.
* Bakıdan dolayı Türkiye’de dağların güney yamaçları daha sıcaktır.
* Bakıdan dolayı güneşe dönük yamaçlarda;
* Güneşlenme süresi daha uzundur.
* Güneş ışınlarının düşme açısı daha büyüktür.
* Sıcaklık daha fazladır.
* Aynı tür bitkiler daha erken olgunlaşır.
* Karlar daha erken erir.
* Tarımın yükselti sınırı, orman üst sınırı, toktağan kar sınırı daha yüksektir.

e) DÜNYANIN ŞEKLİ

Yerin şeklinden dolayı güneş ışınlarının düşme açısı kutuplara doğru küçülür.

NOT: Sıcaklığın kutuplara doğru düzenli bir biçimde azalmasını engelleyen en önemli faktör yer şekilleridir.

2) YÜKSELTİ

Yükseldikçe her 200 m de 1 C sıcaklık azalır. Alçaldıkça da her 200 m de 1 C sıcaklık artar.
Sıcaklığın dağılışında yükseltinin etkisine örnekler:
* Ekvatoral bölgede daimi karlar görülmesi.
* Bir dağ yamacı boyunca yükselen havanın yağış bırakması.
* Bir dağ yamacı boyunca yükseldikçe bitki örtüsünün değişmesi.
3) NEM ORANI

* Nem bir yerin fazla ısınmasını ve soğumasını önler.
* Nemliliğin fazla olduğu bir yerde hava geç ısınır, geç soğur. Sıcaklık farkı az olur (Denizel iklimlerde olduğu gibi)
* Nemlilik az ise; hava çabuk ısınır, çabuk soğur. Sıcaklık farkı fazla olur (Karasal iklimlerde olduğu gibi).
* Yükseklere çıkıldıkça nem oranı azalır (Yoğunluk). Bu sebeple yüksek bir yerde hava çabuk ısınır, çabuk soğur.
* Güneş ışınları bütün yıl Ekvator çevresine dik ve dike yakın açılarla düşmesine rağmen dünyanın en sıcak yeri dönenceler çevresidir. Sebebi Ekvatoral bölgede nemliliğin fazla olmasıdır.
* Kışın bulutlu gecelerde hava ılıktır. Sebebi bulutların yansıma ile ısı kaybını azaltmasıdır. Kışın havanın açık olduğu günlerde hava ayaz yapar. Yansıma ile ısı kaybı fazla olduğu için.

4) KARA VE DENİZLERİN ISINMA ÖZELLİĞİ

Karalar denizlere göre erken ısınır , erken soğur. Denizler ise geç ısınır, geç soğur. Bu sebeple kışın denizden karaya doğru esen rüzgarlar havayı ılımanlaştırırken, yazın havayı serinletir.

5) OKYANUS AKINTILARI

Genellikle kutup bölgesinden gelen akıntılar soğuk iken, Ekvator çevresinden gelenler sıcaktır.

Okyanus akıntılarının farklılığından dolayı Batı Avrupa ve K. Amerika’nın batı kıyıları aynı enlemde yer alan Asya’nın ve K. Amerika’nın doğu kıyılarından daha sıcaktır.

6) KARA VE DENİZLERİN DAĞILIŞI:

Kuzey yarım kürede karalar daha fazladır. Bunun sonucu olarak;
* Yıllık sıcaklık ortalaması G.Y.K den 2-4 C daha fazladır.
* İzoterm eğrileri çok fazla girinti –çıkıntı yapar.
* Yıllık sıcaklık farkı fazladır.

7) RÜZGARLARIN ESME YÖNÜ

Kutup bölgesine yakın alanlardan gelen rüzgarlar sıcaklığı düşürürken, Ekvatora yakın alanlardan gelenler sıcaklığı artırır. Denizden esen rüzgarlar kışın ılıtıcı, yazın serinletici etki yaparlar.

İZOTERM HARİTALARI

a) GERÇEK İZOTERM HARİTALARI

Yükseltinin etkisi dikkate alınarak çizilen sıcaklık haritalarıdır.

b) İNDİRGENMİŞ İZOTERM HARİTALARI

Her yer deniz seviyesinde kabul edilir. Yükseltinin etkisi ortadan kaldırılmıştır.

NOT: Bir yerin gerçek sıcaklığı ile indirgenmiş sıcaklığı arasında fark fazla ise o yerin yükseltisi fazladır. Fark az ise yükselti de azdır.

TERMİK EKVATOR ÇİZGİSİ: Meridyenlerin en sıcak noktalarının birleştirilmesiyle elde edilen çizgidir. Yer Ekvatoruna göre Termik Ekvator Çizgisi sapmalar gösterir. Bunun sebebi ; okyanus akıntıları ve karasallıktır.

DÜNYANIN YILLIK İZOTERM HARİTASI İNCELENDİĞİNDE;
* Sıcaklığın Ekvatordan Kutuplara doğru düştüğü görülür. Sebebi enlemdir.
* Dünyanın en sıcak yerleri dönenceler civarıdır. Nem oranı az olduğu için.
* En düşük sıcaklıklar kutuplarda karalar üzerindedir. Sebebi, enlem ve nem oranının az olmasıdır.
* Sıcaklık farkı K.Y.K’de daha fazladır. Karalar fazla olduğu için.
* K.Y.K’de ılıman kuşakta kıtaların batı kıyıları doğu kıyılarından daha sıcaktır. Okyanus akıntılarının farklılığından dolayı.



Saat: 08:38
Sayfa 1 / 3

©2005 - 2024, MsXLabs - MaviKaranlık