MsXLabs

MsXLabs (https://www.msxlabs.org/forum/)
-   Cevaplanmış (https://www.msxlabs.org/forum/cevaplanmis/)
-   -   Şiir yazarken nelere dikkat edilmesi gerekir? (https://www.msxlabs.org/forum/cevaplanmis/233601-siir-yazarken-nelere-dikkat-edilmesi-gerekir.html)

broken* 23 Şubat 2009 22:39

Şiir yazarken nelere dikkat edilmesi gerekir?
 
Şiir yazarken nelere dikkat edilmelidir?


DERF_YORK 24 Şubat 2009 01:18

Şiir yazarken Duguların Yürek,ten olmalı.
Beyenilirmi beyenilmezmi kaygısı duymamalısınız.
İlk bir Sözcük yani; Giriş Önemlidir..
Ama illa herkez beyensin İstiyorsanız.. İşiniz zordur.
Çünkü Herkezin Düşüncesi Farklıdır.
Yani yazmaya başladığınız,da Akışkanlığı aynı zaman,da Vurgulayıcı olmanız,da Gerekir.
Ama: Asıl Önemli olan: O an; Neyi Hissettiğinizdir !!

Mesela:
Ne Önemi varki;
Kaybol'muşluğun içerisinde bir sahte Gülüş..
Sesin yankılanmaz.. Dağlarda.
Yada Kimse,nin aklına bile; gelmez Sözlerin.

Söczükler vardır Birer birer Söylenen
Gülüşler vardır Birlik,de atılan...
Gözyaşı vardır İki Yürekten Akan:
Sevgiyi Anlatmaya Hiç bir Söz yetmezki..

Tüm Sözler yeterki İçten olsun
Dürüst,ce Samimi olsun,
Öfken olsun,
Ama Öfken,de bile; Adap olsun.. Üslup olsun.

Haykır Tüm Çirkin Sesin,le
Duysun Seni; Tüm Yalnızlar..
Korkuların olmaz
Eğer biri Yürek'ten Seviyorsa Seni;

Şiir yazmak nedirki..
Yeterki İçten olsun Sözlerin..
Biri acaba anlarmı diye düşünme
Seni,de anlayan
Elbet vardır Biri !!

AnaLiiZ


Misafir 25 Aralık 2009 15:17

Şiir Nasıl Yazılır:
-Şiir yazma konusunda çok iddialı birisi değilim. Ancak şiir yazmak isteyen
arkadaşlara karınca kararınca yararlı olabilmek için, bu konuda bilebildikleri mi paylaşmak istedim. Umarım yararlı olur..

-Medeniyetini geliştiren, dilini de birlikte geliştirmiştir. Dilini geliştiren milletler, duygu ve düşüncelerini daha öz ve kısa ve etkili bir şekilde dile getirebilmek için ortaya koydukları veciz sözlere şiir demişlerdir.

-Şiir yazmak kolay değildir. Şiir yazan arkadaşlar bunun zorluğunu bilirler. Arif Nihat Asya; 'şiir yazan şair, doğum sancısı çeken kadına benzer, sancı çeker ve bir şiir doğurur' demiştir. Bu nedenle şiir, Şair'in çocuğu gibidir. Bir kısım insanımıza şiir gibi konuşmak özelliği doğuştan verilmiştir. Bazan da soya çekim şeklinde ailece şair olanlar da vardır. Karakoçlar gibi...

a) Türk Halk Şiiri:
-Gerçek Türk Halk şiiri; ölçülü ve kafiyelidir. Divan şiiri de Türk şiiridir. Ancak Osmanlıca ve Farsça bilen pek kalmadığı için, Divan şiiri yazan da kalmadı.

-Serbest şiir Fransız Edebiyatından Türk Şiirine geçmiştir. Bir zamanlar Fransız hayranlığı var iken, Fransa'ya tahsil yapmaya giden Sabetayist'ler tarafından ülkemize serbest şiir getirilmiştir. Ölçülü Türk şiirinde ısrar eden Türk Şairler, uzun süre serbest şiire sıcak bakmamışlar ve hatta direnmişler. Ancak Arif Nihat ASYA ve Yavuz Bülent BAKİLER gibi Devletçi ve Milliyetçi Şairler de Serbest Şiirden güzel örnekler verince, Serbest Şiiri Türk Şiirinin bir türü olarak kabullenmeye başladık. Fakat Milliyetçi Şairlerin, Sabetayist serbestçilerden yine bir farkı vardı. Onlar Kafiyeden vazgeçmedikleri için kabul görmüşlerdi.

-Şiir yazmak için öncelikle, istek ve ilham olmalı. Şiir yazabilmek için konsantre olabilecek bir ortam seçmelisiniz. Abdurrahim KARAKOÇ, şiiri geceleri, ışığı söndürerek karanlıkta yazdığını söylüyor. Üzüntülü bir anda çile ve ızdırap (dramatik) şiirleri, neşeli bir anda romantik aşk şiirleri, kin dolu anlarda taşlama, hiciv ve intikam duyguları içeren şiirler yazılabilir. Neşeli anlarda matrak va mizah şiirleri yazılabilir. Güzel bir doğa manzarası ile başbaşa iseniz, tabiat şiiri yazılabilir.

-Türk Halk şiiri 7,8,9,10,11,12,13,14,15,16'lık hece vezinleri ile yazılır. Bu şiirler aralarında ayrı adlandırılırlar: Koşma, Gazel, Horyat, Mani,Rubai, Mersiye, Destan şiiri'dir.

-Öncelikle şiire başlamak için bir ayak kelime veya cümle gerekli. Bu ayağa göre şiirin konusu(teması) seçilmelidir. Sonra uyak(kafiye) gereklidir. Ayak olarak ele alacağımız bu kelime ile bir cümle oluşturarak, şiire başlanır. Bu cümle 11'lik ise, bundan sonraki mısralar da 11'lik olmak zorundadır. Bu ayak kelime'ye uyak (kafiye) lı kelimeler bulmalıyız. Ayak kelimeyi mısranın başında, ortasında veya sonunda kullanmış iseniz,bundan sonraki kafiyelerin de hep aynı yerde kullanılması gereklidir.

Örnek olarak, 'seçilmiş' kelimesi mısranın başında kullanılmış ise, türetilen 'geçilmiş, biçilmiş, açılmış,saçılmış...' gibi kelimeleri de diğer mısraların başında kullanılmalı... Ortasında veya sonunda tercih edersek, hep aynısı yapılmalıdır..

-Bir dörtlükte kafiye olarak kullanmak istediğimiz kelimeyi türeterek,bir çok benzer kelime elde etmeliyiz. Kelimeleri türetirken, birçok uyak kelime bulmalıyız. Türettiğimiz kelimelerin kök kısmını esas almalıyız. Kelimenin ekini kafiye olarak almaya çalışırsak, bu kafiye olmaz, redif olur. Redifle şiir yazılmaz.

-Ayak kelimemiz 'taşlar' olsun. Bu kelimenin uyaklarını bulmaya çalışalım: 'taşlar, başlar,yaşlar,haşlar,işler,düşler,dişler,fişler,kı şlar,kaşlar, şeklinde çoğaltılabilir. Bu uyakları anlamlarına göre uygun yerlere yerleştirebiliriz.

-Yedi hecelik şiirlerde mısralardaki hece sayıları 4+3 şeklinde olmalıdır. Yani bir mısradaki ilk virgüle kadar 4 hece, virgülden sonrakiler 3 hece şeklinde toplam 7 hece olmalıdır. Bu şekilde şiir daha vurgulu, akıcı olur. Bu durumda şiiri okurken, aksaklık veya topallama olmayacaktır.

-Yine 8'lik şiirde; 4+4, 9'lukda; 5+4, 10'lukda; 5+5, 11'likde; 6+5, 12'likde; 6+6, 14'lükde; 7+7 şeklinde olursa şiir çok akıcı ve mükemmel olur.
Örnek:

Mahzun gözlerinde, biriken yaşlar.
Sılayı andıkça, akmağa başlar...
Yatağın topraktır, yastığın taşlar,
Gözlerin uykuya, doymaz mehmedim...

A.Karakoç'un bu 11'lik şiirinde görüyoruz ki, mısralar 6+5 şeklinde yazılmıştır.
-Koşmalarda ilk dörtlük (abab veya abcb veya abba) şeklinde yazılabilir. Diğer dörtlüklerde (aaab, abab, aacb) şeklinde olabilir. Son dörtlükde şair Mahlas'ını (Takma adını) veya gerçek adını kullanarak şiiri tamamlar.
Örnek:
Ellerin yurdunda çiçek açarken,-a
Bizim ile kar geliyor gardaşım...-b
Bu hududu kimler çizmiş gönlüme? -c
Dar geliyor, dar geliyor gardaşım...-b

Gazel olmuş sıra sıra söğütler,-a
Dağ ardında unutulmuş yiğitler.-a
Hürriyete seymen giden şehitler,-a
İki gidip, bir geliyor gardaşım..-b

A.Karakoç'un 'Kara Haber' şiirinden bir örnek verdik. Diğer dörtlükler de ikinci dörtlük gibi, (aaab) olmalıdır..
-Horyatlar Cinaslı Kafiye ile yazılır. Yazılışı aynı, anlamı farklı olan sözcüklerden oluşan kafiyeye Cinaslı denilmektedir. Horyatlar genellikle 7 ve 8'lik hece vezinleri ile yazılırlar. Azeri Musıkisinde Horyat'a çok yer verilir. Cinaslı kafiyelere çok rastlanır.
Örnek:
Yazmalımsın, yazmalım.
Kalemi al yazmalım.
Neden bana gücendin?
Küstün mü Alyazmalım?

Bana ait olan bu Horyat (aaba) şeklinde yazılmıştır. Antolojimde 'Öğretmenim' ve
'Sızlar' şiirleri buna örnek sayılabilirler...
-Rubai, Arapça Erbea(dört) kökünden gelir ve dörtlük denilmiştir.(aaab, aaaa, aaba) şeklinde yazılır.
Örnek:
Taht kurmak ister isen gönüllerde; -a
Sözünü esirgeme dudaklardan...-b
Taht kurmak ister isen anılarda; -a
Gözünü esirgeme budaklardan...-b
Bu örnekleri çoğaltabiliriz...

b) Serbest şiir:
-Üyesi olduğum Antolojide şair arkadaşların ekseriyetinin Serbest şiire yöneldiklerini görüyorum. Bu işin kolayına kaçmak oluyor aslında. Ancak serbest şiirin de mükemmel olabilmesi için, üstadların şiirlerinden faydalanabiliriz. Bayrak Şairinin Bayrak Şiirinden bir örnek verelim ve serbest şiir yazmak isteyenlerin bu tarzı örnek almalarını arzu ederiz:

Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,--a
Kız kardeşimin gelinliği, Şehidimin son örtüsü,-a
Işı ışık, dalga, dalga bayrağım,---b
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım...b

Sana benim gözümle bakmayanın,-a
Mezarını kazacağım..--b
Seni selamlamadan uçan kuşun-a
Yuvasını bozacağım...--b

Bu serbest şiirdeki bazı dörtlükler (aabcb,aabb,abab,abcabc) şeklinde kafiyeli olabilmektedirler. Bu örnekleri çoğaltabiliiriz. Dörtlüklere bağlı kalmadan daha fazla mısra ile şiir yazılabilir,ancak kafiyeden vazgeçilmemelidir.
Nice şiirlere...

Mehmet Demir Atmalı



LeqoLas 7 Ekim 2010 19:58

İki hususa dikkat etmek gerekir. Bunun biri yoksa diğeri ne kadar güzel olsa da şiir vasfını kazanamaz.
1- Ölçü ve kafiye yönünden uygun olması
2- Manaların hem düzgün olması hem de birbirini tamamlaması gerekir.


keten_kedi_ 14 Şubat 2013 20:08

..
 
sana kendimce şiir yazmanın tarifini vermek istiyorum; hazırmısın?
önce boş bir kağıt al eline...
sonra bir kalem...
bu kalem ki daha öncede bir iki mısra karalamış olsun
sonra otur masanın başına...
düşün...
önce mutlu şeyleri düşün...
düşün ki neşeli olsun şirin
sonra biraz hüzün kat...
hatta göz yaşınla süsle...
biraz da kafiye ekle...
ve bak şiirin tarifini anlatan şiirime...

şiir yazmak için elbette çaba lazım ama ben hiç bir zaman hadi şimdi şiir yazayım diyerek almadım kalemimi elime. öyle ansızın gelir mısralar arka arkaya... sadece kendin ol ve hisset... gerisini bırak kağıt ve kalem halletsin...


simay 9 Mart 2014 17:25

şiir yazarken şiire uygun bir başlık olmasına dize sonlarının kafiyeli olmasına ve bir anlam verilmesine dikkat edilmeli noktalama işaretlerine de uyulmalıdır.


perlina 2 Haziran 2017 14:32

“Şiirin yerini düzyazı aldı.Şiirden geriye acep ne kaldı”
Gerçek şiir ne bir düzyazıdır ne de kelimelerin hafızamızdan kalemimize öylesine yansımasıdır. Şiir yazmak bu kadar kolay bir iş olsaydı; herkes şair olurdu.

Peki nedir o zaman şiir? Nasıl ve niye yazılır? İncelikleri nelerdir? Şair olmak neden çok zordur?

İlk önce şunu bilmek lazım; şiir mefhûmunun her gönülde farklı bir yere, manaya ve tarife sahip olması şiirin doğasından kaynaklanır; çünkü şiir, bir bilim dalı değil, sanat dalıdır.

Herkesin estetiği, zevki ve kabulü birbirini tutmaz. Şiirin tezahüründe rol oynayan en önemli faktör duygudur. Ne karşısında duygulanırsak duygulanalım, işte bu şiirin başlangıç halidir; adına da ilham denir. Kanaatimce ilhamın şiirle yüzde olarak ilgisi ancak yüzde ondur; ilham sadece şiire başlamamıza yardımcı olur. Şiirin başlangıç haliyle bitişi arasındaki yüzde doksanlık kısım ise düzeltmelerle, arayışlarla ve sabırla şiirin tekamül edeceği ya da demleneceği andır ki, şiiri şiir yapan da budur. İlhamdan sonra şiirin bitiş aşamasını belirleyen, şairin bilgi, birikim ve kültürüyle beraber şiire bakış açısıdır.

Şiir, kelimelerle oynanan bir ses oyunudur. Peki, kulağımıza ses olarak güzel gelen mısralardaki ses güzelliğini sağlayan nedir? Bunu, şu iki mısradaki ses güzelliğini açıklayarak anlatayım:

“Bir büyük boşlukta bozuldu büyü” ( C. Sıtkı Tarancı)

“Bilinmeyen gemilerden biriyle gel be güzel” ( M. N. Parmaksız)

Birinci mısrada, her kelimenin ilk harfinin “b” ile başlaması ve “u” ile “ü” seslerinin mısra içersinde çokça kullanımı, şiiri ses olarak desteklemiştir. İkinci mısrada ise, ilk kelimenin “b” ile sonraki kelimenin “g” ile başlaması ve bu düzenin diğer kelimelerde de devamı ile mısra içindeki bütün ünlü seslerin ince seslilerden kurulması bir ses güzelliği oluşturmuştur. Şimdi soruyorum size, bunlar tesadüfen mi yoksa bilinçli bir gayret ve azmin neticesinde ortaya çıkan mısralardır? Ben söyleyeyim: Muvaffakiyeti tesadüflere bağlayanlar her zaman kaybetmeye mahkumdurlar.

Şiiri zor bir sanat dalı olarak kabul etmeyenlerin ve şiiri ciddi bir iş olarak görmeyenlerin yazdıkları, uyuyan bir insanın sayıklamalarına benzer. Aslolan, yapılan iş ne olursa olsun, ortaya konulanın bilinçli olarak üretilmesidir. Şiirde önemli olan söylenen değil, söylenenin nasıl söylendiğidir. Yazmayı ve konuşmayı bilen herkes isterse şiir yazabilir ya da kendi çapında bir şeyler söyleyebilir; ama yazdıkları gerçekten şiir olur mu? Söylenilenin bir formu, bir derinliği ve etkileyiciliği yoksa ona şiir denmez. Çağımızda sanat adına çıkan dergilere baktığımız zaman, şiiri bir deşarj olma hali sayan insanlarla; aslında şiir yazmaya çalışan ama bilgi ve kültür eksikliğinden dolayı, şiiri düzyazıya yaklaştıran insanları dergi sayfalarında görmemiz, şiire gönül bağlayan insanların şiiri ne kadar anladığının göstergesidir. Şiirde aslolan sanattır; didaktik tarzda oluşturulacak şiirlerde bile bu kural değişmez.

“ Söz az ve öz gerektirir vesselâm” diyen Mevlâna, haklıdır. Şiiri meydana getiren en küçük birim mısradır; ama küçüklüğüne bakmayın, iyi bir şairin elinde bir mısra hem ses hem de mana itibariyle içine bir dünya sığdırılacak büyüklüğe erişebilir. Şiirde söylenilenler ile şekil arasında bir uygunluk olması lazımdır. Şair, şiirinde kullanacağı şekli seçme serbestliğine sahip olsa da, gerçekten şair olanlar hangi formun hangi şiirde daha güzel bir estetik meydana getireceğini bilenlerdir. Beyitlerle yazılması gereken bir şiiri, dörtlüklerle yazarsak ya da serbest tarzda kurulması gereken bir şiiri tutarda aruzla yazarsak hem söyleyeceklerimizin büyüsü bozulur, hem de mana yönünden şiiri zayıflatmış oluruz. Şiirde kullanacağımız şeklin doğruluğunu sezebilmek için, şiirin doğasını, değişik şiir örneklerini okuyarak öğrenmeli, her devirde okunan şiirlerin nasıl kurulduğu üzerinde düşünmeli ve ilhamla yakaladığımız şiir üzerinde mutlaka çalışmalı; ses oyunlarını şiirde manayı bozmayacak düzeyde kullanmalı, kafiye ve söylemdeki orjinalliğimizi şair olmak için gerekli olan, geniş bir kültürle desteklemeliyiz...

DEVAMI >>>> Şiir Nedir?




Saat: 02:05

©2005 - 2024, MsXLabs - MaviKaranlık