Önemli İcatlar - Otomobil 2 ek otomobiltemel olarak yolcu taşımakta kullanılan, içten yanmalı motorlu, dört tekerlekli taşıt. Özitmeli taşıt düşüncesi daha 15. yüzyılın ortalarında geliştirilmiş ve bu tür bir aracın yay, zemberek gibi aletlerin yardımıyla ya da rüzgârın itme etkisiyle hareket ettirilebileceği düşünülmüştü. Ama gerçek anlamdaki ilk otomobili 1769’da Fransız mucit Nicolas-Joseph Cugnot’nun geliştirdiği kabul edilir. Bir top arabası olarak tasarımlanan ve buhar gücüyle çalışan bu araç üç tekerlekliydi, saatte 3,6 km hızla yol alabiliyor ve dört yolcu taşıyabiliyordu. 19. yüzyılın ilk yarısında İngiltere’de buhar gücüyle çalışan çok sayıda taşıt yapıldı; ama bunlar son derece gürültülü araçlardı, çevreye kötü koku yayıyorlardı ve buhar kazanlarının patlama olasılığı nedeniyle oldukça tehlikeliydiler. 1876’da Alman mühendis Niklaus August Otto dört zamanlı benzin motorunu geliştirdi, ama 20. yüzyılın başlarına değin otomobillerde temel itici güç kaynağı olarak buhar ve elektrikten yararlanmaya devam edildi. Bu dönemde hızla yaygınlaşan benzin motorlu otomobiller elektriklilere oranla daha hızlıydılar, uzun yolculuklar için daha uygundular ve buharlı otomobillere oranla daha az bakım gerektiriyorlardı. Avrupa’da otomobil sanayisinin öncüleri, 1880’lerde Almanya’da bu işe girişen Gottlieb Daimler ve Cari Benz’di (şirketleri daha sonra birleşti). ABD’deki ilk otomobil yapımcıları ise Ramson Eli Olds ile Alexander ve James Packard’dır. 1898’de ABD’de otomobil üreten şirket sayısı 50 iken, 1908’de bu sayı 241’e yükseldi. Aynı yıl Henry Ford otomobil sanayisinde seri üretim yöntemini uygulamaya koyarak bu alanda yeni bir çığır başlattı; ucuz, seri ve bakımı kolay “T modeli” otomobilleri piyasaya sürdü. “T modeli” otomobili bir zengin oyuncağı olmaktan çıkartarak, orta gelir grubundan herkesin para yatırabileceği bir mal haline getirdi; otomobil 1920’lerin sonunda modern sanayileşmiş ülkelerde sıradan bir taşıt durumuna geldi. 1930’larda ve 1940’larda otomobil üreticileri Ford’un ve öteki öncülerin ilkelerini geliştirip sadeleştirdiler. Dönemin otomobilleri genellikle büyük, birçoğu aşırı pahalı ve lükstü; bu dönemden kalma otomobiller günümüzde son derece değerli antikalar olarak kabul edilmektedir. II. Dünya Savaşı’ndan sonra ABD’de refah düzeyinin yükselmesi bu ülkede büyük ve çok fazla yakıt tüketen otomobillerin ortaya çıkmasına yol açtı; bu arada Avrupa daha çok küçük ve ekonomik otomobil üretimine yöneldi. 1970’lerin ortalarından başlayarak petrol fiyatlarının yükselmesi görece küçük otomobillere olan talebi artırdı ve bunun sonucunda Avrupa ve ABD’nin yanı sıra Japonya’daki otomobil üreticileri bu türe yöneldiler. Sıradan bir otomobil birçok yapısal ve mekanik altsisteme ayrılabilen yaklaşık 14 bin parçadan oluşur. Bu parçaların en önemlisi, yolcu, yük ve motor bölmelerini içeren karoser (kaporta) bölümüdür. Otomobil karoserleri genellikle kapı sayısına ve tavan türüne göre sınıflandırılır (iki kapılı, üstü açık gibi). Çelik sacdan yapılan karoser biçimlendirildikten sonra yenime karşı dayanımını artırmak üzere çeşitli işlemlerden geçirilir ve boyanır. Daha sonra karoser otomobilin çelikten iskeletini oluşturan şasi üzerine oturtulur; otomobilin motor, tekerlekler ve dingil donanımı, transmisyon ve direksiyon organları ile fren ve süspansiyon (askı) düzenekleri de şasiye tutturulur. Alternatif piston hareketli ve dört zamanlı içten yanmalı benzin motorları en yaygın kullanılan motor türüdür. 1940’larda ABD’de, dört silindirli motorlardan daha güçlü, pistonları “V” biçiminde yerleştirilmiş sekiz silindirli büyük motorlar geliştirildi. Ama 1970’lerden başlayarak daha küçük ve daha ekonomik motor tasarımlarına yönelindi. Krank mili ve devindirici mil ile dişli aktarma organları ve kavrama düzeneğinden oluşan transmisyon sistemi motor ile devindirici tekerlekler arasına yerleştirilir. Transmisyon sistemi çeşitli yükler altında motorun gücünün en etkin biçimde kullanılmasını ve motor boşta çalıştırıldığında motor ile devindirici tekerlekler arasındaki bağlantının kesilmesini sağlar. İki tür transmisyon vardır:
Otomobillerde, motor ile far, silecek, ısıtıcı ve radyo gibi yardımcı aygıtların çalıştırılmasını sağlayan akümülatör ve şarj dinamosu (alternatif akım üreteci) aygıtlarından oluşan karmaşık bir elektrik sistemi bulunur. Ateşleme sisteminin harekete geçmesi ve motorun çalışmaya başlaması için gerekli olan elektrik enerjisini akümülatör sağlar. Motor çalıştırıldığında şarj dinamosu aralıksız olarak akümülatörü doldurur ve öteki elektrik donanımına enerji sağlar. Otomobillerde birçok başka yardımcı sistem de vardır. Yakıt sistemi yakıtın depodan motora iletilmesini ve motorun içinde yanabilmesi için havayla karıştırılmasını sağlar. Egzoz sistemi yanma gazlarını, motorun sesini azaltmaya yardımcı olan bir susturucudan geçirerek dışan atar. Yağlama sistemi hareketli parçaları sürtünmeden ve yıpranmadan korur. Motorda ince yağlar, transmisyon sistemi ile tekerlek yatakları gibi organlarda daha kalın yağlar ve gres kullanılır. Motor, organları arasında dolaştırılan sıvı bir soğutucunun yardımıyla aşın ısınmadan korunur; buna karşılık hava soğutmalı motorlar da vardır. Süspansiyon sistemi helezon ya da yaprak yaylar ile amortisörlerden oluşur ve aracı engebeli arazinin neden olduğu darbelerden korur. Otomobil üretimi oldukça karmaşık bir süreçtir. Motor, transmisyon organları, şasi vb gruplar başka bölümlerde hazırlanarak asıl montaj işlemine hazır duruma getirilir; daha sonra bunlar üretim zinciri içinde birleştirilir. Genellikle kaporta ve şasi bölümleri iki ayn montaj hattında hazırlanır. Kalıplanmış kaporta bölümleri önce birbirine kaynaklanır, boyanır ve cam, kapı kolu gibi bazı aksesuarlar ile kumanda tablosu yerleştirilir. Bu arada şasi hattında süspansiyon, fren ve egzoz sistemleri, ana güç grubunu oluşturan motor, transmisyon düzeneği, devindirici mil ve diferansiyel takımı ile tekerlekler takılır. Daha sonra karo ser şasiye oturtulur ve ardından koltuklar yerleştirilir, elektrik donanımı çekilir. Bir dizi son ayar işlemi ve denemeden geçirilen otomobil böylece piyasaya sürülmeye hazır hale gelir. kaynak: Ana Britannica BAKINIZ İcatlar - Önemli İcatlar Motor Nedir? Motor Teknolojisi |
Otomobil Nedir? Otomobil Hakkında 1 ek Otomobil Karayollarında yolcu taşımaya elverişli, küçük, kendinden itimli, genellikle dört tekerlekli araç. Araba da denir. Otomobilde hareket genellikle içten yanmalı bir motorla sağlanır. Benzinin pahalı olması nedeniyle, daha ağır olmakla birlikte dizel motorlu otomobiller de yaygınlaşmaktadır. Motorun hızı, silindirlere gönderilen yakıt miktarını düzenleyen "gaz pedalı" ile ayarlanır. Motordan çıkan hareket çeşitli dişlilerden oluşan bir "şanzuman"a (vites kutusu), oradan da aktarma milleri aracılığıyla yine özel bir dişli takımı olan "diferansi- yel"e ve buradan da kamalı millerle tekerleklere iletilir. İtici tekerlekler genellikle otomobilin arka tekerlekleridir. Kimi araçlarda hareket ön tekerleklere iletilebilir. Bu tür otomobiller "önden çekişli" olarak bilinir. Otomobil, "direksiyon simidi"nin döndürülmesiyle yönlendirilir. Direksiyon simidine bağlı "direksiyon mili" "direksiyon kutusu" içindeki bir dişliyi çevirerek "deveboynu" ve "rot" adı verilen çubuklarla hareketi ön tekerleklere sağ-sol biçiminde aktarır. Bütün tekerleklerde "fren pedalı" ile kontrol edilen değişik türden (genellikle hidrolik) frenler, ayrıca en az iki tekerlekte, araç park edilirken kullanılan "el freni" bulunur. Bugün son derece gelişkin modelleri bulunan otomobilin geçmişi pek eski değildir. Kendinden itimli ilk aracı (buharla çalışıyordu) Nicholas-Joseph Cugnot adlı bir Fransız subayı yaptı (1760). Modern otomobil çağı ise iki Alman'ın, Gottlieb Daimler'in, tek silindirli benzinli motoru gerçekleştirmesi (1885) ve Carl Benz'in benzinli motorla çalışan üç tekerlekli bir araba yapmasıyla (1886) başladı. MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi |
Önemli İcatlar - Otomobil 1 ek Otomobil Auto: Yunancadaki anlamıyla kendiliğinden , mobile: Latincedeki anlamıyla hareketli demektir. Otomobil kavramının ilk ortaya çıktığı zamanı göz önüne alırsak at kullanılmadan, itmeden veya çekmeden kendiliğinden hareket edebilen öz itmeli taşıt anlamına gelmektedir. Otomobillerin teknolojik gelişim kronolojisi
|
1 ek Binek taşıtlarında karoseri yapı çeşitleriKaroseri Şasiye monte edilen, aracın saçtan yapılmış kısmı. Bu kısımda pencereler, kapılar, koltuklar, yolcu ve motoru koruyan kısımlar bulunur.Otomobiller birçok form altında karşımıza çıkmaktadır ; Otomobillerde karoseri yapı çeşitleri Sedan
Roadster
Cabriolet
Coupe
Station Wagon
Hatchback
Grand tourer
|
Otomobilin Tarihi ve Gelişimi 1 ek Otomobillerin teknolojik gelişim kronolojisi1680 — Çalışabilen ancak kullanışlı olmayan ilk içten yanmalı motor 1680 yılında Hollandalı Christiaan Huygens ’in yaptığı barutun yanması ile çalışan pistonlu makine oldu. Kapalı bir silindir içinde patlayan barut kayabilen bir pistona etki ederek piston’un hareket etmesini sağlamaktaydı. 1698 — İngiliz Thomas JAVERY ilk buharlı makinayı yaptı 1769 — İngiliz James Watt uzun süreli çalışan buharlı makinayı yaptı 1769 — Kendi kendine hareket hareket eden ilk araç İsveçli mühendis ve topçu yüzbaşı 1769 —FardierNicolas Joseph Cugnot ( 1725-1804 ) tarafından yapılmıştır. Fransız ordusu için 1765 yılında başladığı çalışmalarını 1769 yılında tamamlayarak buhar türbinini geliştirmiş ve 3 tekerlekli bir arabanın önüne kazanı ile birlikte bir buhar makinesi monte ederek ilk motorlu taşıt olarak kabul edilen ateşli askeri traktörü Fardier’i üretmiştir.Bu makine iki silindirden oluşuyordu . Makinanın krankından alınan dönme hareketi bir bisiklet zinciri ile öndeki tekerleği harekete geçiriyordu. Direksiyon tertibatıda aynı tekerleği kumanda ediyordu.Saatte 4-5 km hızla 15 dak. hareket edebiliyordu. İlk buharlı yol aracı Fardier at arabaları ve kağnıların arasında kendini gösterirken denemeler sırasında duvara çarparak, motorlu araçlar tarihindeki ilk trafik kazasına da imzasını atmıştı. Cugnot’un yaptığı otomobil halen Paris sanayi müzesinde saklanmaktadır. 1787 — Oliver Evans Amerikada yolcu taşıyan araç yapmıştır. 1794 — İngiliz mühendis Mr. Robert Street , terementin ve hava karışımını bir alevle ateşleyerek çalışabilecek bir motor projesi yaptı. Motor tersine çevrilmiş bir silindir ve hareketli bir pistondan meydana gelmişti.Silindirin alt tarafı veya silindir kafası bir ocakla ısıtılırken üst kısımları suyla soğutulmaktaydı. Bu ilk makinede birkaç damla terebantin esansı yakacak olarak kullanılmakta ve yanmayı temin edecek havayı silindire çekebilmek için piston bir levye vasıtasıyla hareket ettirilerek yukarı kaldırılmaktaydı. Ayrıca piston, silindir kafasına açılmış bir aralığa temas ettirilen harici bir alevin karışımı yakması veya meydana gelen patlama ile de yukarıya hareket edebilmekteydi. Silindirlerin su ceketiyle soğutulması, meydana gelen gayet düşük basınç dolayısıyla pistonun aşağıya dönüşünü temin içindi.Motorun çalışabilmesi için içine hava pompalanması gerekiyordu .Bu buluş bazı sakıncaları nedeniyle uygulama alanı bulamadı ama sonradan bu alanda çalışacaklara ön fikir verdi. 1796 — Murdock katı yakıtlardan hava gazı elde etmeyi başarmıştır. Hava gazı özellikle maden kömüründen özel yöntemlerle elde edilir içten yanmalı motorlarda yakıt olarak kullanılan hava gazı bu motorların gelişmesinde önemli rol oynamıştır 1801 — İngiltere’de Richard Threvithick yolcu taşıyan araç yapmıştır. 1824 — Sonradan içten yanmalı makinelerin, özellikle diesel motorlarının temel ilkeleri, genç bir Fransız mühendisi Sadi Carnot tarafından ortaya atıldı:
1860 — İngiliz Parlementosu bütün arabaların iki sürücüsü ve önünde gündüz kırmızı bayrak gece kırmızı fener bulunmasını şart koşan kanun çıkardı. Bu kanun motor gelişim hızını biraz durdurmuştu. 1896 yılında bu yasa kaldırıldı. 1860 — İlk petrol kuyularının kazıldığı yıllarda hava gazı ile çalışan ticari bakımdan elverişli ilk motor Belçikalı mühendis Jean Joseph Etienne Lenoir ( 1822-1901 ) tarafından yapılmıştır. Bu motorda hava - yakıt ( hava gazı ) karışımı piston tarafından silindirin içine çekilmekte ve bu karışım bir elektrik sparkı yardımıyla ateşlenmekte ve piston strokunun sonuna itilmektedir. Egzost gazları ise dönüş strokunda dışarıya atılmaktadır. Lenoir in makinesi gayet güzel çalışmakla beraber en önemli sakınca yanmanın atmosferik basınçta oluşu sebebiyle termik verimin yaklaşık olarak %4 civarında bulunuşuydu. Yani hava gazı sıkıştırılmadan ateşlendiğinden motorun devri ve gücü ( sadece 1,5 HP ) istenilen seviyeye ulaşamadığından başarılı sonuç tam olarak elde edilememiştir. 1862 — Fransız mühendisi Alphonse Eugene Beau de Rochas ( 1818-1893 ) 4 zamanlı çevrimin esaslarını ortaya koydu. Böylece 1. zamanda emilen yakıt hava karışımının ateşlenmesinden önce sıkıştırılması gerektiği prensibide Rochas tarafından bulunmuş oldu. İçten yanmalı makinelerin verimini yükseltebilmek bakımından aşağıdaki fikirler Beau De Rochas tarafından ileri sürüldü : 1867 — Alman mühendis Nicholaus August Otto ve Eugen Langen ( 1833-1895 ), Rochas’ın bulduğu prensipleri pratiğe çevirerek dört zamanlı çevrime sahip motoru yapmışlardır. 1875 — Viyanalı Siegfried Marcus ( 1831-1898 ) geliştirdiği motorla viyana sokaklarında 12 km hızla gezerken halkın panik yaşamasına sebep olmuş birkaç kaza yapmıştır. 17 suçtan mahkemeye verilen Marcus keşif yapmayı bıraktı. 1876 — Nikolaus August Otto ( 1832- 1891 ), uzun yıllardan beri sürdürülen "Güç Kaynağı" arayışına son vererek ilk dört zamanlı gaz motorunu üretti.Otto’nun yaptığı 4 Zamanlı motorda ateşleme alevle yapıldığı için motor devri ancak dakikada 150-200 devire çıkabiliyordu. Kontrollü bir ateşlemesi olmayan bu motor geniş bir uygulama alanı bulamadı. Otto’nun çalışma arkadaşlarından Gottlieb Daimler ( 1834-1900 ) , Ottodan ayrılarak kurduğu atölyede sıcak boru ateşlemesi denilen bir sistemi geliştirdi. Boru sıcaklığı ayar edilerek , motor devrini ve çalışmasını kısmen kontrol altına aldı. Böylece motor devrini 800-1000 d/d’ya çıkarmayı başardı. Bu içten yanmalı motorların otomobillerde kullanılabileceğini ortaya koydu. Fakat motorlarda hala yakıt olarak hava gazı kullanılıyordu. Bundan sonraki çalışmalar havagazının yerine benzinin kullanılmasını sağlamak için ; benzini pülverize ederek hava ile karıştırılması üzerinde yoğunlaştırıldı. Bu amaçla Daimler Almanya’da , Forest Fransa’da çalışmalar yaptılar. Forest , filit tulumbası esasına göre çalışan ilk karbüratörü yaptıysa da başarılı olamadı.Daimler ise , havayı sıvı yakıt içerisine iterek yakıtı zerrelerine ayırıp bu zerreleri de ateşlemeden önce sıcak boru temas ettirerek buhar haline getirmeye çalıştı . Sonunda Daimler bu iki prensibi birleştirerek arkadaşı Wilhelm Maybach ile birlikte bugünkü modern karbüratörlerin esasını teşkil eden ilk şamandıralı karbüratörü yaptı. 1885 yılında Reitwagen adında bir motorlu bisiklet de üretti .Bu çalışmalar devam ederken Alman mühendisi Carl Benz (1844-1929) Daimlerin motoruna kendi bulduğu ilk elektrikli ateşleme sistemini de ekleyerek ticari yönden daha elverişli içten yanmalı motoru üretti. 1877 — Otto yaptığı motorun patentini Amerikadan aldı. 1878 — İngiliz mühendisi Dugal Clerk iki zaman esasına göre çalışan ilk motoru bulmuştur.Bu motorda dört zamanlı motordaki emme ve egzoz supapları yerine, silindirin yan tarafında bulunan emme ve egzoz pencereleri bulunmaktadır. 1880 — Amerika’da George Brayton benzin yakıtlı motor yaptı. 1886 — Alman Karl BENZ 14,5 Km hız yapabilen satış amaçlı ilk arabayı üretti. At kullanılmadan kendiliğinden hareket edebilen anlamındaki auto+mobile kavramının ortaya atılmasından sonra ilk otomobilin doğumu, bugün Otto motoru olarak bilinen bu motorun geliştirilmesinden tam 10 yıl sonra gerçekleştirildi. Karl Benz 3 tekerlekli otomobili yaparak fabrika etrafında deneme turları atmıştır. Bu esnada karısı ve işçileri heyacan içinde bağıra çağıra peşinden koştukları bilinir. Ancak araç dört turdan sonra bozulmuştur. 9 Ocak 1886 tarihinde Mannheim'li fabrikatör Karl Benz, Berlin'deki imparatorluk Patent Bürosu'na baş vurarak "Gaz motoruyla hareket eden araç" için patent hakkını aldı.Aynı yıl "Kendi kendine hareket eden otomobil" rüyasıyla uğraşan bir başka kişi, Gottlieb Daimler , Stuttgart yakınlanndaki Cannstatt kasabasında önemli bir başanya imzasını attı: Gottlieb Daimler ilk motorlu otomobilini denedi.Birbirine çok yakın mekanlarda, ancak birbirlerinden habersiz olarak otomobillerini geliştiren Daimler ve Benz buluşlanyla yeni bir çağın açılmasına, dünyanın tam anlamıyla harekete geçmesine neden oldular. 1890 — Herbert Akroyd Stuart Bir kaza sonucunda kızgın bir yere değen gaz yağının hava ile karışarak yandığını gördü. Bu olaydan etkilenerek yaptığı deneylerle motorunu geliştirdi ve patentini aldı. Motorunda yakıt emilen ve hafifçe sıkıştırılan hava içerisine bir memeden gönderilerek patlayıcı ve yanıcı bir karışım oluşturulmaktaydı. Bu karışımın yanabilmesi için cidarları yüksek derecede ısıtılan ve buharlaştırıcı adı verilen bir ön yanma odası vardır. Ana yanma odasına bir kanalla birleştirilen bu oda ilk hareket için dışarıdan alevle ısıtılmaktadır. Bu motorda havanın ısısının sıkıştırma oranıyla arttığı düşünülmediğinden verim düşük olmuştur. 1890 — Bir Alman mühendis olan Capıtaine , Akroyd’un motoruna benzeyen bir motorun patentini aldı. Bu motorlar yarım dizel ( kızgın kafalı ) motorların esasını oluşturdu. 1890 — İlk otomobillerin çoğu , dişlileri olmadığı için yokuş çıkamıyor , 1893 — Benz Victoriaönce durup sonra geriye doğru inmeye başlıyordu .1893’da yapılan Benz Victoria marka arabada bir deri kayışı küçük bir kasnağa bindiren bir kol kullanılmıştı . Bu düzenek tekerleklerin daha yavaş dönmesini ve yüksek manivela gücünün arabayı yokuş yukarı tırmandırmasını sağlıyordu. Zincir çekişli Velo tipi araçtada bu şekilde üç ileri bir geri kasnağı vardı.Çekişin kolaylıkla arka tekerleklere iletilmesi için motor her zaman arkaya yada sürücünün altına konuyordu. 1892-1897 — Münih yüksek teknik okulu mühendislerinden Rudolf Diesel (18 Mart 1858-29 Eylül 1913_Pariste doğdu babası deri tüccarıydı Münih Sanat Okulundan mezun oldu, tam bir rönesans adamıydı. Sanat, dilbilimi ve sosyal teorilerde bilgi sahibiydi.) Buhar motorlarına uyguladığı bir takım mekanik değişiklikler sonrası performansdan %10 kazanç sağladı. Bir gün Diesel bazı şeylerin normal olmadığını düşündü: Kav parçalarını ufak bir cam tüpe koydu. Bir piston yardımı ile, Havayı tüpe sıkıştırdı ve kavın yanmasını sağladı. Bu deney sonucu alınan başarılı sonuç O'nu daha da hareketlendirmişti. 1885'de Paris'de bir laboratuvar açtı, 1892 yılında “içten yanmalı kuvvet makinalarının çalışma şekli ve imalatı” hakkındaki 67207 sayılı patenti aldı. Bu makinede havanın sıkıştırılmasından sonra yakıt üst ölü noktada tedrici bir şekilde püskürtülmeye başlanır ve bir basınç yükselmesi olmaksızın yanma başlar. Yakıtın püskürtülmesi sona erince gaz kütlesinin genişlemesi başlar. Dr Diesel önce Almanya da akaryakıt bulunmaması sebebiyle makinesini kömür tozu yakacak şekilde geliştirme teşebbüsünde bulundu. Fakat kendi olanakları kısıtlı olduğundan Krupp ve Maschinenfabrik Augsburger Nuerenberg ( MAN ) müesseselerini ikna ederek 1893 ağustosunda ilk modelin tecrübesini yapar. 3 metrelik demir silindirli, pistonlu bir düzenteker oluşturdu. Buhar motoru yavaş yavaş yerini termodinamik motora bırakmaya başlıyordu Silindirlerin soğutulmaması ve havanın 100 Kg / cm2 ye kadar sıkıştırılmak istenmesi Diesel in bu ilk makinesinin başarısızlığına sebep oldu. 1897 Yılında yapılan üçüncü makine Dr. Diesel in tam bir başarısı ile sonuçlandı. Bu üçüncü makine dört stroklu, sıkıştırma sonu basıncı 30 - 40 Kg /cm2 olan, su ile soğutmalı ve yakıtı yüksek basınçlı hava ( 70 atmosfer ) ile püskürtülen bir makineydi Teoride %75.6 fazla verim alıyordu. Elbette bu teori sağlanamadı. Bu motordaki teknik verim % 24 ‘ e kadar yükselmişti. Bu güne kadar bu motorlar üzerinde birçok değişiklik yapılmasına karşın Rudolf Dizel’in koyduğu esaslar değişmediğinden Bu motorlara dizel motorları adı verilmiştir. 1893 — Amerikanın ilk başarılı otomobili “duryea” , J.Franck ve Charles Edgar Duryea Tarafından yapılmıştır. Bir rivayete göre ilk karbüratörü Charles Duryea’nın karısının lavanta püskürtme şişesinden ilham alarak yaptığı söylenir. Halbuki Mayback karbüratörü bu tarihten çok daha önce bulmuştu. 1894 — Dünya'daki ilk resmi otomobil yarışı, 22 Temmuz 1894'te düzenlenmiş ve Paris-Roven arasında 50 km'lik bir mesafeyi kapsayan bu yarışta 19 otomobil mücadele etmişti. Yarışı Le Petit Journal Gazetesi organize etmiş ve sporcular saatte 18 km/h gibi baş döndürücü bir sürat ortalamasıyla yarışmışlardı. İlerleyen yıllarda otomobil sporlarında farklı branşlar gelişmiş ve ilk pist yarışı 1898'de Periqueeux'te düzenlenmiştir. 1898 — Fransa Otomobil Kulübü (AFC) Paris'teki Les Tuiliers'in güneşli bahçelerinde ilk otomobil fuarını organize etmiştir. Fuara 269 firma katılmıştır. İlgi çok büyük olmuş 140 bin meraklı ziyaret etmiştir. ACF fuara her firmanın katılmasına izin vermemiştir. Katılmak isteyen otomobilin Paris'ten Versailles'a kadar gidip geri dönebilmesi gerekiyordu.Paris'teki 15 Haziran 1898'de ‘‘Exposition Internationale d'Automobiles’’ adı altında Les Tuileries'in güneşli bahçelerinde başlayan Paris Otomobil Fuarı 1913 yılında, Birinci Dünya Savaşı'nın arifesinde, başlangıç tarihi sonbahara kaydırıldı. Paris'te en güzel mevsimin sonbahar olduğu konusunda fikir birliği sağlayan organizatörler, ekim ayında karar kıldılar. 656 firmanın katıldığı fuar otomobil sektörünün büyümesinin de habercisiydi. Yılda 5 ila 20 otomobil üreten ‘‘dev’’ firmalar Renault, Peugeot, Darracq ve Berliet fuardan çok memnun kaldılar... 2.Dünya Savaşı Fransız otomotiv dünyasına darbe indirdi. Fuar, 1939 yılından 1946'ya kadar düzenlenemedi. Fakat 1946'da düzenlenen fuar, sektörün ölmediğinin, tam aksine patlamaya hazır bir bomba olduğunun habercisiydi. 1950 ise otomobil dünyasının geleceğinin parlak olduğunu gösteriyordu. 1902 — İstenildiğinde benzinli istenildiğinde elektrik motoruyla ilerleyebilen ilk aracı 27 yaşındayken Ferdinand Porsche yapmıştır. 1902 yılında “Mixte-Wagen” adını verdiği aracı tanıtmıştır. Viyanalı bir fayton üreticisi olan Ludwig Lohner ile birlikte çalışan Porsche 4 silindirli bir Daimler motoruna aküler , bir jeneratör ve elektrik motorları ekledi. Bu haliyle Mixte benzinli motor stop edildiğinde bile akülerin çalıştırdığı elektrikli motorla ilerlemeye devam edilebiliyordu. İlk hibrid otomobil Mixte-Wagen1902—MAN fabrikalarında Alman deniz kuvvetlerindeki gemilerde kullanılmak üzere dizel motorları yapılıyor. 1903 — Fransız Gustave LİEBAU ilk emniyet kemerini tasarladı ve patentini aldı 1904 — Kısa adı FIA olan Uluslararası Otomobil Federasyonu'nun 1904 yılında kurulmasıyla otomobil sporlarının gelişimi daha da hızlanarak devam etmiştir. Merkezi Paris'te bulunan FIA, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 90'ın üzerinde ülkenin 100'den fazla otomobil kulübü ve birliklerini bünyesinde toplamakta ve 50 milyonun üzerinde sürücüyü temsil etmektedir. 1905 — İsveçli mühendis Alfred Büchi egzoz gazlarından yararlanarak çalışan bir türbin vasıtasıyla dört silindirli bir motora aşırı hava yüklemeyi başardı. 1905 — İlk 4WS ve 4WD sistemi Latil marka traktöre uygulandı 1905 — İlk tampon takılan araç İngilterenin Kilburn kentindeki Simms Manufacturing Co. tesislerinde üretilen 20 HP gücündeki Simms-Welback marka araçtır. Aynı yıl tamponun patentinin F.R.Simms tarafından alınmasına karşın aslında bu fikir yeni değildi 1897 yılında Moravya’daki İmperial Nesseldorf vagon fabrikasında yapılan çek malı Prasident marka otomobilin önüne tampon konmuş ancak Viyana yakınlarında yapılan denemelerde ilk 10 milden sonra tampon düştüğü için bir daha takılmamıştır. 1908 — ABD li Henry Ford T modeli adındaki ilk seri üretim otomobili yaptı. İlk üretim bandı fikrinin de babası olan Ford 1913 de günde 1000 araba üretebiliyordu 1912 — İki zamanlı ve 12000 BG’de ilk yüksek güçlü dizel motoru yapılıyor 1918 — İngiltere’de “ Royal aırcraft establıshment “ fabrikaları mekanik püskürtmeli dizel yakıt sistemini geliştirdi. Böylece yüksek devirli dizel motorları oluşturularak hafif taşıtlarda kullanılmasına zemin hazırlandı. 1919 — Avrupanın ilk seri üretim otomobili Type A Citroen tarafından piyasaya verildi. Citroen aynı yıl dünyada ilk organize satış sonrası hizmetleri yapılandırdı. 1920 — Voisin firması hidrolik olarak çalışan ABS'nin atası üzerine çalışmalar yaptı." Frenlemenin tekerlekleri kitlemesini önleyici donanımı " tanımıylada Almanyada 671925 nosuyla ilk patentini aldı 1923 — Dünya'da otomobil yarışları düzenlenmeye başlandığı dönemde Osmanlı Devleti "Sanayi devrimini" kaçırdığı için, Anadolu'da sadece "at arabası" yapılabiliyordu. Bu nedenle ülkemizde otomobil sporunun başlangıcı Batı Avrupa'dan çok sonra oldu. Türkiye'de otomobilcilik, 1923 yılında o günkü ismi Türk Seyyahin Cemiyeti olan Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu (TTOK)'nun kurulmasıyla resmi kimliğine kavuşmuştur. TTOK'nın kurulmasından 4 yıl sonra ülkemizdeki ilk otomobil yarışı TOŞD tarafından, İstanbul Veliefendi çayırında yapılmış ve 30 otomobilin katıldığı bu yarışı Suphi Bey kazanmıştır. 1931 yılında İstinye-Maslak yolunda yapılan tırmanma yarışına Mustafa Kemal ATATÜRK'ün gelip sporcuları kutladığı ve Türk gençliğinin yüksek teknoloji isteyen bu spora eğilmesini istediği bilinmektedir. Daha sonra İstanbul Hipodromunda yarışlar düzenlenmiş ve at yarışlarında olduğu gibi müşterek bahisler yapılmıştır. İlk Türk bayan otomobil yarışçısı olan Samiye Morkaya, o dönemlerde yapılan bu pist yarışlardan bazılarını kazanmıştır.Türkiye'de Avrupa Ralli sistemine uygun olarak düzenlenen ilk yarış da 1954 yılında 4 etap üzerinden koşulan İstanbul-Ankara Rallisi, FIA kurallarına uygun olarak yapılan ilk ralli ise 1968 Trakya Rallisi'dir. Daha sonraki dönemlerde Ege Rallisi, Türk-Yunan Rallisi, Hitit Rallisi, Kocaeli Rallisi ile Uludağ, İzmit-Keltepe ve Ankara-Kızılcahamam Tırmanma Yarışları düzenlenmiştir. 1970 yılında Türkiye Otomobil Kulübü (TOK) Oran Sitesi inşaatı sokaklarında Türkiye'deki ilk pist yarışını organize etmiş, ancak güvenlik nedeniyle Ankara Emniyet Müdürlüğü izin vermeyince otomobiller tek tek zamana karşı mücadele etmiştir. Türk Otomobil Sporlarının dönüm noktası sayılan Günaydın Rallisi ise ilk olarak 1972 yılında düzenlenmiştir. Rahmetli Ali Sipahi'nin girişimleriyle Günaydın Gazetesi tarafından organize edilen yarışlar, gazetenin birinci sayfasından duyurulmuş ve halktan da çok büyük bir ilgi görmüştür. İlk yıllarda sadece yerli üretim otomobillerin katıldığı bu rallilerde o dönem ülkemizde üretim yapan Tofaş, Renault ve Anadol fabrikalarının takımları arasında kıyasıya çekişmeler yaşanmıştır. Taksi şoförlerinden oto boyacılarına ve üniversite profesörlerine kadar çok değişik sosyal seviyedeki insanlar büyük zevk ve sportmenlik içinde yarışmıştır. Hatta 1977 yılında Zonguldaklı bir taksi şoförünün damalı taksi otomobiliyle Türkiye Rallisi'ne katılarak çok iyi zamanlar kaydettiği bilinmektedir. 1979 yılından itibaren "Uluslararası" bir kimliğe kavuşan, önce Balkan Şampiyonası ardından da Avrupa Ralli Şampiyonası'na dahil edilen bu organizasyon halen düzenlenmektedir... 1924 — Citroen dünyanın ilk çelik karasörlü otomobili B10’üretti 1924 — MAN 'ın ürettiği bir kamyon direk enjeksiyonlu dizel bir motoru kullanan ilk vasıta oluyordu 1934 — Citroen seri olarak önden çekişli araç üretmeye başladı 1938 — Citroen Hidropnömatik süspansiyon sistemini icat etti 1938 — İsviçreli kamyon üreticisi Saurer ilk turbo motorlu kamyonu üretti 1938 — Klima'yı standart olarak kullanıma sunan ilk marka Studebaker Commander'dir 1938 — GM tasarımcısı Harley Earl ilk elektrikli cam sistemini Buick y'ye monte etti. 1950 — Formula 1 'in Tarihçesi Ne Kadar Eskidir?1894 ile (tarihte ilk kez Paris ile Rouen arasında motorlu yarışın yapıldığı tarih) 1900 yılları arasındaki dönemde "formula" yoktu. O zamanki araçların yarışları basitti. Araçlar arasında itiş gücü (benzinli veya buharlı) ve koltuk adedi ile ayırım yapılıyordu. O zaman, otomobillerde daima iki koltuk vardı ve 1920 lerin sonuna kadar tek koltuklu otomobiller kullanılmadı. Arka dikiz aynasının icadı bu gelişmelere önemli bir katkıda bulundu çünkü teknisyenlerden birisinin görevi kendisini geçmeye kalkan birisi hakkında pilotu uyarmaktı.1907 ile 1939 arasında hemen hemen mümkün olan her türlü formül uygulandı. Asgari ağırlık, azami ağırlık, tüketim ve silindir kutru konularında sınırlamalar getirildi ancak 1939 dan sonra en sık görülen kural motorların silindir kapasitelerinin sınırlanması idi. Bu sınırlama ilk kez 1914 yılında uygulandı. 1904 yılında FIA tarafından tanımlanan ilk "Formula" nın devreye girmesini takiben (ki azami ağırlık sınırlandı) daha küçük otomobiller için kategoriler oluşturuldu ancak İkinci Dünya Savaşı sonrasına kadar "Formula 1" ismi kullanılmadı. FIA Formula 1 Dünya Şampiyonası 1950 de ortaya çıktı ve FIA Formula 1 Dünya Şampiyonası olarak kabul edilen ilk Formula 1 yarışı 13 Mayıs 1950 de Silverstone'da yapılan İngiltere Grand Prix'idir. 1954 — Döner Pistonlu Motor ( Rotary-Wankel motoru ):1954 senesinde Felix Wankel tarafından geliştirilmiş bir motor türüdür. Bu motorda silindir geometrik elips biçimi şeklindedir. Bu motorun çalışma prensibi kısaca, yakıt odasına sahip blok içinde üçgen şeklinde bir döner pistonun dönerek, silindir içinde değişik yakıt hacimleri ve sıkıştırma oranları meydana getirmesidir. 1957 — İlk hız sabitleyicisi ( cruis control ) Imperial marka araçta kullanıldı. 1958 — İsveç'teki Volvo Fabrikasında mühendis olan Nils Bohlin Üç noktalı emniyet kemeri olarak bilinen sistemin patentini aldı. 1962 — İlk seri üretim turbo motorlu otomobil Chevrolet Corvair Monza tanıtıldı. Daha sonra bu modeli Oldsmobile F85 Jetfire takip etti 1963 — Wankel motoru ilk kez NSU Spider marka araçta kullanıldı 1967 — İngiliz otomobil firması Jensen İlk ABS'yi otomobillerine uyguladı 1973 — Avrupa’da seri olarak turbo motorla üretilen ilk otomobil BMW 2002 oldu. 1978 — Modern ilk ABS sistemi BMW 7 serisi ve Mercedes S serisinde uygulandı 1984 — Turbo üreticisi Garrett intercooler adını verdiği bir turbo soğutucusu geliştirdi. Bu sayede türbine giren hava soğutularak turbonun performansı artırıldı 1986 — Çift turbo takılan ilk araç Porsche 959 oldu 1987 — Bosch ilk üretici olarak ABS sisteminin daha gelişmişi olan ASR sistemini piyasaya sürmüştür 1993 — Fiat Croma TdiD değişken geometrili turboyla donatılan ilk otomobil oldu. Sistem düşük motor devirlerinde turbonun verimini önemli oranda artırıyordu. 1995 — Bosch 1995 yılında FDR sistemini aktif sürüş emniyetini sağlamak üzere üretime almıştır. Özellikle virajlarda ve ani yol değişikliklerinde FDR sistemi, yıldırım hızı ile motor, şanzıman ve frene müdahale ederek aracın savrulmasını önler. 2004 — Çift turbo takılan ilk seri üretim dizel motorlu otomobil BMW 535d oldu 2005 — Mercedes üç turbolu v6 dizel motorla donatılmış konsepti Vision SLK 320 Cdi’yi Cenevre otomobil fuarında tanıttı. Otomobillerin gelişmesine katkıda bulunan kişiler
Otomobil markalarıBuhar gücüyle çalışan otomobiller çok daha önceleri ortaya çıkmışsa da, otomotiv sanayisinin gerçek kuruluşu; 1860’larda ve 1870’lerde başta Fransa ve Almanya olmak üzere çeşitli Avrupa ülkelerinde kısa bir süre sonra da ABD’de benzin motorunun geliştirilerek yaygınlaşmasıyla başladı. ABD’deki ilk otomobil yapımcıları ise Ramson Eli Olds ile Alexander ve James Packard’dır. 1898’de ABD’de otomobil üreten şirket sayısı 50 iken, 1908’de bu sayı 241’e yükseldi. Her markanın öbüründen ayırdedilmesini sağlayan amblemi yada etiketi vardı. Bir tür övünme aracı olan amblemler değerli metalden elde mine boyalı yapılmaktaydılar. Ancak seri üretim otomobilleri ucuzlatınca küçük şirketler devler tarafından yutuldular yada piyasa dışına itildiler.Otomobil Avrupanın icadı idi. Avrupalı bilim adamları otomobilin teorik hesaplarını yapmakla vakit geçirirken pratik kafalı Amerikalılar otomobil imalinde Avrupaya önderlik etmeye başlamışlardır. 1920li yıllar tarihe Amerikalıların en yaratıcı yılları olarak geçti. “Kükreyen Yirmiler” diye bir de isim takmışlardı. “Kükreme” sadece müthiş bir hızla büyüyen ekonomilerini değil, radikal bir biçimde değişen yaşam biçimlerini de anlatıyordu. “Kükreyen Yirmiler”in en önemli buluşlarından birisi de seri üretimdi. Ünlü otomobil sanayicisi Henry Ford’un bu müthiş buluşu sayesinde üretim katladı. Ülkedeki otomobil sayısı kısa sürede altı milyondan yirmiyedi milyona yükseldi. Otomobil fiyatları düştü. Henry Ford, devrim niteliğinde bir çıkış daha yaptı, işçi ücretlerini günde beş dolar gibi görülmedik seviyeye çıkardı. Ve tarihte ilk kez işçiler kendi ürettikleri otomobilleri satın alacak parayı kazanır oldular! Yine tarihte ilk kez “yıllık izin” kavramı gündeme geldi. O zamana kadar zenginlere özgü bir ayrıcalık olan seyahat de “demokratikleşti. Fransada yapılan otomobil yarışmalarında içten yanmalı otomobillerin çok pratik olduğu görüldü. 1910 yılında bu görüş çerçevesinde benzinle çalışan otomobillere daha fazla yer verildi ve çalışmalar bu yönde hızlandı.İlk otomobil şirketleri küçük imalathaneler biçimindeydi. Bu şirketlerden ancak birkaçı ayakta kalarak büyük ölçekli üretime geçebildi. Başlangıçta bunlar, başlıca üç grupta toplanıyordu: Almanya’daki Opel ve İngiltere’deki Morris gibi bisiklet yapımcıları; ABD’deki Durant ve Studebaker atla çekilen taşıt üreticileri; makine imalatçıları, Otomotiv sanayisine geçen bu şirketlerde temel olarak montaj işlemi yapılıyor, motor ve temel parçalar başka imalathanelerde üretiliyordu. Bu şirketlerin montajın dışında başka üretime yönelmeleri, ancak bir dizi teknik ve mali sorunun çözülmesiyle gerçekleşti. Avrupa’da otomotiv sanayisi 1919-39 arasında ve temel olarak otomobil üretimi alanında gelişti .Aynı ölçekte olmasa da, Avrupa şirketleri de ABD’deki seri üretim yöntemini benimsemişlerdi. Almanya’da ise otomotiv sanayisi, 1. Dünya Savaşı’nın ağır yükünden kurtulana değin pek yaygınlaşmadı.Bu alandaki en önemli gelişmeler 1926’da Daimler ile Benz’in birleşmesi ve 1929’da General Motors’un Alman pazarına girerek Opel marka otomobilleri üretmeye başlaması oldu. II. Dünya Savaşı ’ndan sonra motorlu taşıt üretimi çarpıcı bir hızla arttı ve 35 yıllık bir süre içinde dünya üretimi 10 katına çıktı. ABD’deki üretim artmakla birlikte, dünya otomotiv üretimindeki yüzde 80’lik payı, bu süre sonunda yüzde 20’ye geriledi.1980’lerin başındaki ekonomik gerileme en çok ABD’yi etkiledi; bunun sonucunda Japonya üretimde birinci, Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) ise ikinci sıraya yükseldi. |
Faydalı Bilgiler 1 ek FAYDALI BİLGİLEROtomobilinizi Nasıl Seçmelisiniz? Bir araba alırken ne beklediğinize doğru karar verin. (Örneğin tercihiniz iki kişilik üstü açık bir araba ise, aslında ihtiyacınız olan şeyin 7 kişilik bir van olduğunu, iş işten geçtikten sonra fark etmeyin!)
Bütçenizi belirleme
Otomobilinizi alırken nelere dikkat etmelisiniz?
İkinci el alırken kontrol edilecekler:
Otomobilinizin dilinden anlamak:Otomobiller komplike makinelerdir, güvenli ve dayanıklı olması için bakmanız gerekir. Aşağıdaki hususlara dikkat ederseniz, otomobiliniz daha verimli ve sorunsuz olur.
Kışın dikkat etmeniz gerekenler:
İleri Derecede Kış Tedbirleri
Arabanızı Satmak
İlan VermeVerdiğiniz ilanın içeriğinin doğru olması, alıcıların ilgisini çekecektir. Hatalı bir ilanla bütün gün telefon gelmesini bekleyebilirsiniz.
Potansiyel Alıcı İle GörüşmeEğer aracınızı şahsi olarak satıyorsanız, potansiyel alıcılar ile görüşmeniz, aracınızın kontrol ve test edilmesinde izin vermeniz gerekiyor.
Ödemeyi AlmakAlıcı ile anlaşıldıktan sonra ve hırsızlık veya zaman harcayanlardan korunmak için bazı önlemler almalısınız.
Otomobil temizlikOtomobilinizi yıkatırken veya yıkarken nelere dikkat etmelisiniz? Bazı otomobillerin eski gözükmelerinin nedeni, boyasının yıpranmasıi bunu da nedeni otomobilin yanlış yıkanmasıdır.
Detaylı TemizlikArabanızın kaportası için kullanacağınız şampuanın yanına;
Yakıt Masrafını AzaltmakAracın değer kaybının yanı sıra, cebinizden çıkacak en büyük para benzin harcamalarıdır. Bu konuda dikkat edeceğiniz birkaç nokta tasarruf yapmanızı sağlayabilir.
|
Hidromobil 1 ek Hidrojen Yakıt Pili Sistemiyle Çalışan OtomobilBu aracın egzozundan su buharı çıkıyor. Hitit Üniversitesi öğrencisi 7 mühendis adayı, hidrojen yakıt pili sistemiyle çalışan otomobil yaptı. Yaklaşık 100 bin liraya mal olan ve Hitit krallarından Pithana'nın adı verilen hidromobil enerjili araç, atık olarak egzoz gazı yerine yalnızca su buharı çıkararak çevreci yönüyle dikkati çekiyor. Öğrencilerin yaptığı araç, yüksek basınçlı yakıt tüpünde saklanan hidrojeni havadaki oksijenle birleştirerek elektrik enerjisi oluşturan sistemle çalışıyor ve atık olarak yalnızca su buharı çıkarıyor. Aracın iç dış tasarımını, bağlantı parçalarını, flaşörlerini, jantlarını, direksiyonunu ve pedallarını kendileri yapan öğrenciler, motor, akü ve yakıt pilini Çorumlu sponsorların katkısıyla temin etti. Önde 2, arkada 1 olmak üzere 3 tekerlekle hareket eden araç, saatte 78 kilometre hıza ulaşabiliyor. Maliyeti 100 bin lirayı bulan aracın ağırlığı ise 130 kilogram. Hitit Üniversitesi Mühendislik Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. İrfan Kurtbaş, AA muhabirine "Pithana"nın, temiz enerji teknolojisine katkı yapmak isteyen mühendis adaylarının oluşturduğu grubun çabalarıyla yapıldığını söyledi. Öğrencilerin bu girişiminin başlangıçta kendilerini maliyet yönünden korkuttuğunu ifade eden Kurtbaş, "Ancak öğrencilerimizin gayretiyle sanayimizden ve özel girişimcilerimizden destek bulduk. Bu da cesaretimizi artırdı. Projenin hayata geçirilmesinde öğrencilerimizin çok büyük katkıları oldu. Araç bittikten sonra güzel tepkiler aldık. Şevkimiz ve hevesimiz bir kat daha arttı. Öğrencilerim gerçekten çok özverili çalışmalar yaptı" dedi. Projenin toplam maliyetinin 100 bin lira olduğunu belirten Kurtbaş, maliyetin 40 bin liradan fazlasınını üniversite tarafından karşılandığını, geri kalan kısmının da Çorum Belediyesi ve sponsorların desteğiyle sağlandığını belirtti. "Pithana" ile İzmir'de düzenlenen ve 20 üniversitenin yer aldığı TÜBİTAK destekli hidromobil yarışlarına katıldıklarını ve burada üçüncü olduklarını bildiren Kurtbaş, daha iyi dereceler almayı hedeflediklerini söyledi. Kaynak: CNN |
1 ek Otomobil Otomobil, yolcu taşımaya uygun tekerlekli, motorunu kendi taşıyabilen kara ulaşım taşıtı. Otomobil kavramının ilk ortaya çıktığı zaman göz önüne alınarak hayvan gücü kullanılmadan, itmeden veya çekmeden kendiliğinden hareket edebilen öz itmeli taşıtlardır. Motor kelimesi ayrıca o dönemde atsız taşımayı temsil etmiştir, bu vesile ile "beygir gücü" terimi ile bir aracın gücü ölçülmüştür. Aracı kullanan kişi için bir ve istisnalar dışında, en az bir yolcu için oturma kapasitesine sahiptirler. Otomobiller yollarda kullanılmak için tasarlanmıştır, bunun yanı sıra yol dışı (Off-road) kullanıma olanak sağlayan otomobiller de vardır (SUV). Yollar diğer trafik öğeleriyle beraber paylaşılmaktadır. Genel olarak otomobiller içten yanmalı motorlarla ve dört lastiğin dönmesiyle çalışır. Ancak 2001 yılı itibariyle, hibrit motorlu otomobiller satılmaya başlamıştır. Elektrikle çalışan hibrit motorlar için şu an Amerika Birleşik Devletleri de başta olmak üzere, bir çok ülke vergilerini minimuma indirmiş ; ve ücretsiz elektrik dolum istasyonlarını otoparklara ve benzincilere yerleştirmiştir. 3 teker ile çalışan otomobiller de üretilmiştir, ancak denge ve dayanınıklılık sorunu yaşanmasından dolayı kullanışlı hale gelememiştir. Otomobiller bir çok form altında karşımıza çıkmaktadır ; bazıları Sedan , Station Wagon , Convertible , Coupe , Hatchback 'dir. |
Otomobilin Tarihi Gelişimi 1 ek Otomobillerin TarihiGünümüzün vazgeçilmez ulaşım araçları olan otomobillerin, aslında hayatımıza ne zaman girdiğini hiç merak ettiniz mi? Otomobil deyince gözünüzün önünde canlanan profili tamamen unutun ve tarihte ki yolculuğumuza başlayalım. Otomobillerin geçmişi, bütün çağların en önemli mekanik icadı olan tekerleğin geçmişine kadar uzanır. İlk tekerleğin günümüzden yaklaşık 5000 yıl önce Mezopotamya’ da kullanıldığı ortaya çıkarılmıştır. Atlı arabaların ise MÖ 2000′ li yıllarda kullanıldığı bilinmektedir. Makine gücü ile çalışan ilk otomobillerin geçmişi 1600’ lü yıllara kadar uzanır. 1680 yılında Newton Buharlı Makina ile çalışan Arabasını tasarladı. Otomobil, Fransızca bir kelimedir. AUTO (kendi), MOBİLE (hareket) kelimelerinin birleşimidir. Kendi kendine hareket eden anlamına gelir. 1712 yılında İngiliz tasarımcı Thomas Newcomen ilk buhar makinasını yaptı. Daha sonraki yıllarda ; 1770 yılında, Joseph Cugnot “ FARDİER “ adını verdiği arabasını yaptı. Bu araba günümüzdeki otomobil ve lokomotiflerin atası sayıldı. Kendisi subay olduğu için topları taşımakta kullandı. 1786 yılında, James Watt buharlı arabasını tasarladı ve bu arabayı öğrencisi Murdack hayata geçirdi. Bu arabada lokomotife benziyordu ve kullanan kişiler için, Fransızca da “ Ateşci “ anlamına gelen “ Chauffeur “ yani “ Şoför “ sözcüğü kullanıldı. 1802 yılında, İngiliz Maden Müh. Richard Trevithich yüksek basınçlı buharla çalışan bir buhar makinası yapıp, bunu ilk buhar lokomotifini hareket ettirmek de kullandı. Attan daha hızlı giden ilk taşıt olan Rocket ise 47 km/s hız yaptı. 1860 yılında Belçikalı Mucit Etienne Lonoir tarafından İlk Gazlı motor icat edildi. İçten yanmalı ve kömür gazı ile çalışan bu motor araba üzerinde de denendi. 1877 yılında Alman Müh. Nikolaus Otto dört zamanlı benzin motorunu yaptı. 1885 yılında Alman Gottlieb Wilhelm Daimler gaz ve petrolle çalışan motorunu yaptı aynı yıl oğlu Paul Daimler ve Maybach “ Reitwagen “ adını verdikleri ilk motorlu aracı yaptılar. Bu araç daha çok motosiklete benziyordu. Fransız mühendisleri Rene” Panhard ve Emile Levassor mekanik araçlar üretmek amacıyla bir ortaklık kurmuşlardı. Daimler, beratını onlara sattı ve gerçekten İlk otomobil 1891’de onların fabrikalarından çıktı. Bu, iki kişilik ve motoru önde olan bir araçtı. Arka tekerlekleri zincirle dönmekte, sürtmeli vitesler ve diferansiyelle işlemekteydi ve el freniyle durmaktaydı. Montbeliardlı sanayici Armand Peugeot 1891’de Daimler motoruyla işleyen arabalar yapmaya karar verdi: Onun Ürettiği araçlardan biri büyük bir başarıya ulaştı: Valentigney’den hareket ederek ardında Paris-Brest bisiklet yarışçıları olduğu halde Paris’e girdi ve Valentigney’ye döndü; böylece 2.500 km.’lik yolu düzenli ve saatte 15 kilometre ile almış oldu. Ertesi yıl Peugeot 29, 1893’te 40 ve 1895’te 72 araba sattı. Ortağı George Bouton’la başta buharlı arabalar yapmış olan Kont Albert de Dion, 1893’te benzinli araba yapımına geçti. Küçük ya da üç tekerlekli arabalara bağladıkları motorları herkesi haklı bir şaşkınlığa sürükledi, çünkü dakikada 1.500 devir gibi çılgın bir hızla dönüyordu. Gittikçe artan benzin motorlu araçlar gördükleri derin ilgiye karşı, buharlı motor icat etme düşlerine kapılanları ortadan kaldıramamıştı. Tersine çekişme gittikçe kızışmıştı. Buharlı taşıt uzun bir deneyimin yararlarını kullanmakta ve değeri üreticilerin de ilgisini hâlâ çekmekteydi, bunlardan biri Le”on Serpollet idi. Bir demircinin oğlu olan Serpollet, petrolle ısıtılan bir kazan icat etmişti. Bu kazanın içinde su, dar tüplerde dolaştığından hemencecik buharlaşıyordu. Bu temele dayanarak yaptığı arabada sürücü, lokomotifteki gibi bir “şoför”; yani, ısıtıcıydı elbet ve bu ad, bugün için yanılgı olan anlamına rağmen kaldı. Serpolet bu aracı sayesinde saatte 120 kilometre gidebilen ilk sürücü oldu ve ertesi yıl (1903) bu hız 144 kilometreye çıktı. Yine buharlı makine sayesinde de Pilot Marriott, 1906’da 200 kilometreyi geçti. Benzini arabanın kesin zaferi, çeşitli aksamının en İyi şekilde işler duruma getirilmesinden sonra ancak gerçekleşebildi. Bu alandaki en etkili çalışmaları bir teknisyen olan Fransız Fernand Forest’e (1851-1914) boçluyuz.1882’de elektrikle ateşlenen dört devirli bir motor yaptı ve dört dikey silindirli, supaplı ilk çağdaş motor da onun eseri oldu (1891). Bugün hala gelişimine devam eden otomobil sanayi, durmadan büyüyor. Günümüz otomobillerine ulaşmamıza imkan hazırlayan yukarıdaki kişilerin yanı sıra Henry Ford, Henry Royce, Ettore Bugatti, Enzo Ferrari, Kiiçiro Toyota gibi katkı yapanları da şükranla anıyoruz. |
1 ek otomobil yarışıkarayolu, parkur ya da kapalı pistte yapılan profesyonel ve amatör otomobil yanşı. Grand Prix yarışları, pist yarışı, standart otomobil yarışı, spor otomobil yanşı, drag yarışı, mini araba yarışı ve karting'in yanı sıra, tırmanma yanşı, otomobil rallisi ve gymkhana gibi türleri vardır. Otomobilleri çeşitli sınıflara ve alt sınıflara ayırma ve yarışları yönetme işini, başta Uluslararası Otomobil Federasyonu (FIA) olmak üzere çeşitli yerel, ulusal ve uluslararası kuruluşlar yürütür. Tarihçe.Otomobil yarışları, 1880’lerde benzinle çalışan içten yanmalı motorların geliştirilmesinden kısa bir süre sonra başladı. Düzenlenen ilk otomobil yarışı 1894’te Fransa’da, Paris-Rouen arasındaki 80 km’lik mesafede yapılan güvenilirlik denemesiydi ve yarışı saatte 16,4 km hızla giden bir otomobil kazandı. Gerçek anlamda ilk otomobil yanşı 1895’te Fransa’da, Paris-Bordeaux arasında, gidiş-geliş toplam 1.178 km’lik bir mesafede yapıldı. Yarışı kazanan otomobil saatte ortalama 24,15 km hıza ulaşmıştı. ABD’deki ilk otomobil yanşı 1895 Şükran Günü’nde, Illinois’da Chicago- Evanston arasında, gidiş geliş 87 km’lik bir mesafede yapıldı. İki yarışın da finansmanı reklam amacıyla gazetelerce sağlandı. Fransız kentleri ve Fransa’yla öteki ülkeler arasındaki yaygın otomobil yanşları, kaza- lann çokluğu nedeniyle Paris-Madrid Yarışı’nın Bordeaux’da durdurulduğu 1903’e değin sürdü. Bu arada 1898’de, bir turu 145 km olan Perigueux Yarışı’yla ilk kapalı pist yanşı yapıldı. 1895’te kurulan Fransa Otomobil Kulübü’nün yönettiği bu yarışlar zamanla İngiltere, Galler ve Iskoçya dışında bütün Avrupa’ya yayıldı. 1900’e gelindiğinde yarışçıların hızı saatte 80,46 km’yi aşmıştı. Yanş otomobilleri için pek uygun olmadığı ve izleyiciler, yanşçılar ve hayvanlar için tehlike oluşturduğundan karayollarında yapılan yarışların sayısı giderek azaldı. Bu tür yarışlardan yalnızca Mille Miglia 1957’ye değin sürdürüldü. Modern anlamda uluslararası yarışlar, New York Herald’m sahibi James Gordon Bennett’in önerisiyle, her ülkedeki otomobil kulübünün kendi ülkesinde imal edilmiş üç otomobille katıldığı ve her yıl yinelenen ödüllü yarışmalarla başladı. İlk Bennett Trophy yarışlarını 1901, 1902 ve 1903’te Fransa Otomobil Kulübü düzenledi. Daha sonraki yanşlar İrlanda (1903), Almanya (1904) ve Fransa’da (1905) yapıldı. Uç otomobil sınırlamasına karşı çıkan Fransız otomobil yapımcıları 1906’da Bennett Kupası yarışlarını boykot ederek aynı yıl Le Mans’ta ilk Fransa Grand Prix Yarışı’nı düzenlediler. Bu yarışta otomobilleri yapımcıların ekipleri kullanıyordu. Aynı yıl Sicilya’da başlayan ve II. Dünya Savaşı dışında sürdürülen Targa Florio yarışlarının mesafesi 72-1.049 km arasında değişir. New Yorklu sporcu William K. Vanderbilt’in 1904-09 arasında (1907’de yapılmadı) Long Island’da düzenlediği 450-482 km mesafeli ve ödüllü yarışlar daha sonra değişik kentlerde 1916’ya değin yapıldı. 1936 ve 1937’de de New York’ta, Long Island’daki Roosevelt Parkuru’nda Vanderbilt Kupası yarışları düzenlendi. Avrupa ve ABD’deki ilk yarışlarda kullanılan otomobiller, genellikle ertesi yıl piyasaya çıkacak yeni modellerin ilk örnekleriydi. Yüksek performanslı bu otomobillere bazen özel koltuk, lastik ve benzin depolarının takıldığı yarışların özel bir uzmanlık alanına dönüştüğü I. Dünya Savaşı’ndan sonra piyasa için üretilen otomobiller yetersiz kalmaya başladı. Özel yarış otomobilleri ilk kez 1939’da kullanıldı. Pist yarışı.İlk otomobil yarış pisti 1906’da İngiltere’de Surrey’deki Weybridge yakınlarında bulunan Brooklands’de inşa edildi. Uzunluğu 4,45 km, genişliği 30 m olan pistin, dış kenarı iç kenarından 8,5 m yüksekte iki virajı vardı. Brooklands’de pistin kapatıldığı 1939’a değin hız, bayrak, dayanıklılık ve handikap yarışlarının yanı sıra 1.600 km’lik uzun mesafe (1932) ve 24 saat yanşları (1929-31) yapıldı. İngiltere’de ilk karayolu otomobil yanşı 1932’de Lancas- hire’daki Donington Park’ta düzenlendi; bu yol II. Dünya Savaşı’nda yıkıldı. Avrupa’da inşa edilen oval ve yüksek virajlı özel pistlerin en önemlileri Milano dışındaki Monza (1922) ve Paris dışındaki Montlheray’di (1924). Otoyollara bitişik olan her iki pistin de yalnızca yarısı Grand Prix yarışları için kullanılıyordu. Montlheray’de birçok uzun mesafe hız rekoru kırıldı. ABD’de Indianapolis yakınlarında bulunan 4 km’lik Indianapolis Pisti genellikle dünyanın en ünlü pisti olarak kabul edilir. 1909’da toprak bir yol olarak açılan bu pist 1911’de Indianapolis 500 yarışları için tuğlayla döşendi. ABD’de ilk kez I. Dünya Savaşı’ndan önce kullanılan oval, yüksek virajlı geniş pistler 1920’lerde daha da yaygınlaştı. Ama sonraki yıllarda yeniden yarım mil ya da bir millik toprak yollara dönüldü. Amerika ve Avrupa yarışları, uluslararası yarışlar.1950’lerde dünya çapında düzenlenen ilk Grand Prix’ye değin, Avrupa ve Kuzey Amerika’daki otomobil yarışları önemli farklılıklar gösteriyordu. ABD’deki yarışlar daha çok pistlerde yapılıyor ve yarım millik toprak pistlerin yanı sıra India-napolis 500 yarışındaki gibi 2,5 millik özel pistler de kullanılıyordu. Standart otomobil yarışı 1930’larda, Florida’da Daytona Beach’teki kumsalda başladı ve daha sonra pistlerde sürdürüldü. Ulusal Standart Otomobil Yarışları Birliği (NASCAR) 1947’de kuruldu. Çeyrek millik bir pistte yapılan drag yarışı gibi özel olarak düzenlenmiş otomobillerin katıldığı yarışlar, 1930’larda California’nın güneyindeki çölde yapılan yarışlarla ortaya çıktı. Önceleri standart yarış otomobillerinin biraz değiştirilmiş bir türü olan bu tür otomobiller daha sonra öteki yarış otomobilleri gibi özel olarak imal edilmeye başladı. II. Dünya Savaşı’ndan sonra hızla yayılan ve hot rod denen bu yarışları yönetmek üzere 1951’de Ulusal Hot Rod Birliği (NHRA) kuruldu. Zamanla Avustralya, Yeni Zelanda, Kanada, İngiltere, Almanya, İtalya, Japonya ve İsveç’te yaygınlaşan bu yarış türü 1965’te FIA tarafından resmen tanındı. Mini araba yarışları 1940’larda ABD’de başladı. 1950’lerde, kart denen daha küçük otomobiller ortaya çıktı. 1960’lardan sonra İngiltere, kara Avrupa’sı ülkeleri, Avustralya, Yeni Zelanda ve Japonya’daki uluslararası yarışmalarda da karf lar kullanıldı. Amatör ve profesyonel spor otomobil yarışları ise 1930’ların sonunda ABD’de yaygınlık kazandı; bu yarışlarda kullanılan ilk otomobiller Avrupa yapımıydı. Modern spor otomobil yarışları, 1944’te kurulan Amerika Spor Otomobil Kulübü (SCCA) ve 1951’de kurulan Kanada Otomobil Sporları Komite- si’nin (CASC) yakın işbirliğiyle düzenlenmeye başladı. Günümüzde amatör yanşçılar daha çok yerel rallilere ve gymkhana’ldirdi katılırken, halk arasında en çok profesyonel yarışlar ilgi görmektedir. 1960’lardan bu yana ABD’nin batı çöllerinde ve Meksika’daki Baja California’da yapılan en ünlü yarışlar Baja 500 ve Meksika 1000 yarıştandır. Hız.Otomobil yarışlarında başlıca amaç hızlı gitmektir. 1911’deki Indianapolis 500 yarışında ulaşılan saatte 120,04 km’lik hız 1970’lerin sonunda saatte 260 km’ye ulaştı. Parkur zemininin ve viraj sayısının değişiklikler gösterdiği Grand Prix yarışlarında hız daha düşüktür. 1920’lerde karada hız rekoru kırma çabalan yarışçıları karayolları yerine özel çöl ya da kumsallarda yarışmaya yöneltti. Aynca sırf rekor kırmaya yönelik otomobiller yapılmaya, daha sonra da otomobillerde jet motorları kullanılmaya başladı. FIA, yeni bir rekor kırmak amacıyla geliştirilen üç tekerlekli otomobilin rekorunu onaylamayınca, rekor Uluslararası Motosiklet Federasyonu’nca (FİM) onaylandı. kaynak: Ana Britannica |
Saat: 12:28 |
©2005 - 2024, MsXLabs - MaviKaranlık