MİLLİ AHLAK NEDİR KISACA ÖZETLERMİSİNİZ??? |
Fert fani, cemiyet bakidir
|
- ALTI TEMEL ESAS - MİLLİ AHLAK - AÇIKLAMALAR ATATÜRK diyor ki: - MİLLETİN İÇTİMAİ NİZAM VE SÜKUNU, günümüzde ve gelecekte REFAHI, SAADETİ, SELAMETİ ve GÜVENLİĞİ, MEDENİYETTE İLERLEMESİ ve YÜKSELMESİ İÇİN İNSANLARDAN her hususta İLGİ, GAYRET, nefsin feragatını gerektiği zaman SEVE SEVE NEFSİNİN FEDASI'nı istiyen MİLLİ AHLAK'tır!.. Görüldüğü gibi ATATÜRK, başkalarına ders vermeye kalkmadan önce, kendimizi yüceltmek durumunda olduğumuzu ifade eder!.. Bunun için de MİLLİ AHLAK ve SECİYE'yi ön plana alır. AHLAK sadece ferdin "kendine yönelik" İYİ HUYLAR'ı değildir!.. CEMİYET ve MİLLET ile bağlantılı olmayan iyi huylar, AHLAK sayılmaz!.. Yani bir insanın temiz olması, para kazanmak için çok çalışması, karısına ve çocuklarına bağlı olması, onları koruması yeterli değildir!.. Aynı kişinin içinde yaşadığı TOPLUM'un DÜZEN'i, İSTİKRAR'ı, REFAH'ı, BAŞKALARI'nın SAADET'i için; MEDENİYET için SONSUZ GAYRET'le ÇALIŞMA'sı, ve gerektiğinde kendinden ve ailesinden FEDAKARLIK etmesi, hatta CANINI VEREBİLME'si MİLLİ AHLAK'ı oluşturur!... Burada biraz durup düşünmek gerekir... Aramızda kaç kişi AHLAK kelimesinin manasını tam olarak biliyor?.. Kaç kişi MİLLİ AHLAK diye bir kavram olabileceğinin farkında?.. Aslında EĞİTİM'in MİLLİ olması bunun için gereklidir!.. Çünkü hiç bir milletin ahlakı başkasınınkine uymaz!.. BATI STANDARTLARI, BATI DEĞERLERİ ile EĞİTİM yaparsanız, MİLLİ KÜLTÜR yok olduğu gibi MİLLİ AHLAK da kalmaz!.. TÜRK İNSANI, BATI ülkelerinde yaşıyanlar gibi dejenere olur giderler!.. Okullara AHLAK dersi konmuş olmasına rağmen, acaba neden TOPLUM'da AHLAKSIZ olanların sayısı artıyor?... Acaba o dersler AHLAK yerine AHLAKSIZLIK mı öğretiyor?.. Yoksa bunca AHLAKSIZLIK yayını yapan, RADYO, TELEVİZYON, GAZETE, MECMUA, POLİTİKACI, AYDIN, SANATÇILAR'ın yanında ÖĞRETMENLER'in öğretmeye çalıştığı AHLAK yetersiz mi kalıyor?.. Biz deriz ki, bir TOPLUM'da bütün BASIN-YAYIN organları aslında birer MEKTEP gibidir... Hatta OKUL'dan daha fazla EĞİTİM yaparlar!.. Bütün MEŞHUR kişiler, POLİTİKACI, YAZAR-ÇİZER-BOZAR TAKIMI, ŞARKICI, ARTİST, DANSÖZ KESİMİ birer ÖĞRETMEN gibidir!.. Ama kötü bir öğretmen!.. Onların yaptığını TOPLUM'un ZAYIF ve CAHİL kesimi benimser ve tekrarlar!.. Öyleyse bu MEŞHUR (aslında KÖTÜ ŞÖHRETLİ demek daha uygun ya, neyse!) kişilerin ve bunlara yer veren BASIN-YAYIN organlarının sorumluluğu büyüktür!.. Ettikleri her kelimeye, attıkları her adıma dikkat etmeleri, MİLLET'in AHLAK'ını bozacak davranışlardan, KÖTÜ REKLAM'dan kaçınmalıdırlar!..İnsanımıza daima iyi şeyler öğretmeli, iyi tavırlar sergilemelidirler!.. Ama nerede öylesi??? İşte ATATÜRK ile sahte "atatürkçü" arasındaki FARK buradadır!.. ATATÜRK, bir MİLLET'in kalkınması, ilerlemesi için İLİM ve FENN'i yeterli görmez!.. AHLAK ve SECİYE ister: - Bir milletin namuskar bir mevcudiyet, şayan-ı hürmet bir mevki sahibi olması için, o milletin yalnız ALİM ve MÜTEFENNİN bulunması kafi değildir!.. Her ilmin, her şeyin fevkinde bir HASSA'ya sahip olması lazımdır!.. Ki, o da o milletin muayyen ve MÜSBET bir SECİYE'ye malik bulunmasıdır!.. SECİYYE; huy, tabiat, KARAKTER, AHLAK demektir. Nasıl ki, bir İNSAN için sadece KENDİNİ ve ailesini DÜŞÜNMEK yeterli değilse; bir MİLLET için de sadece kendini, kendi mensuplarını düşünmek te makbul değildir!.. Ancak YÜKSEK ve müsbet SECİYE'li insanlardan meydana gelen bir MİLLET, kendi milleti ile birlikte başka milletlerin ve bütün insanlığın saadetini düşünür!.. Nasıl ancak sadece KENDİNİ DEĞİL, HERKESİ DÜŞÜNEN kişilere İNSAN denirse; sadece kendi ülkesini, kendi halkını değil; BÜTÜN MİLLETLERİ, BÜTÜN İNSANLIĞI DÜŞÜNEN kişilerin bulunduğu topluluğa da MİLLET denir!.. Yani ATATÜRK'e göre MİLLET olmak için önce İNSAN niteliğinde kişilerden oluşan bir TOPLULUK haline gelmek gerekir!.. Yoksa o TOPLULUK ne kadar BİLİM'de FEN'de ilerlemiş olursa olsun, YARARLI bir MİLLET olamazlar!..ATATÜRK onları MAKBUL saymaz!.. Dünyanın başka hiç bir SİYASET ADAMI'nda, DEVLET REİSİ'nde böyle YÜCE DUYGULAR'a rastlıyamazsınız!.. Bizde de yoktur!.. Ne İNÖNÜ'sü, ne BAYAR'ı, ne MENDERES'i, ne DEMİREL'i, ne ÖZAL'ı, ne ÇİLLER'i, ne YILMAZ'ı, ne ECEVİT'i, ne BAYKAL'ı, ne de ERBAKAN'ı!... Hiç birini ATATÜRK'le aynı kefeye koyamazsınız!.. Karşı kefeye TOPUNU BİRDEN kaysanız, gene HAFİF kalırlar!.. ATATÜRK devam ediyor: - Böyle bir SECİYE'ye malik olmayan fertler ve böyle fertlerden mürekkep milletler, hiç bir dakika hakiki bir devlet teşkil edemezler. Böyle milletler birer FESAT OCAĞI olurlar!.. İNSAN vasfına sahip olmadan, MİLLİ AHLAK ve YÜKSEK SECİYE'ye ulaşmadan para şan, şöhret sahibi olmanın değeri yoktur!.. Böyle insanlar ZENGİN fakat yontulmamış KERESTE mesabesinden öte geçemezler! Aynı şekilde SECİYESİZ fakat GÜÇLÜ DEVLETLER insanlığa HUZUR değil, FELAKET getirir!..Bunlar daima birer FESAT OCAĞI halinde faaliyet gösterirler!.. Devamlı dünyada HUZURSUZLUK, KARGAŞA, SAVAŞ çıkarırlar!.. AÇLIK, HASTALIK, YANGIN, SEFALET ve HARABET'e SEBEP OLURLAR!.. İşte dünyamızın bugün içinde bulunduğu durum; ABD, İNGİLTERE, FRANSA, ALMANYA, JAPONYA, İSRAİL gibi zengin ülkelerin kendilerinden başkasını düşünmeyen tavrından dolayıdır!.. Pek az kimsenin bildiği bir gerçektir ki, AIDS denilen hastalık ABD'nin BİOLOJİK SİLAH üretiminin bir sonucudur!..Maymunlarda tesbit ettikleri bu virüsü insanlarda denemeye kalkmışlardır!..Aynı şekilde milyonlarca insanın SAKAT ve TOPAL kalmasına sebep olan KARA personel MAYINLAR'ı bu FESAT OCAĞI ülkelerin icadı ve üretimidir!.. Sadece IRAK'ta varmış ta, IRAK dünyayı tehdit ediyormuş gibi yutturulmak istenen KİMYASAL SİLAHLAR'ın patenti ABD, İNGİLTERE, FRANSA, ALMANYA, RUSYA'dır!...Onlarda milyonlarca ton KİMYEVİ, BİOLOJİK ve NÜKLEER silah varken; kalkıp LİBYA, SUDAN, IRAK, İRAN, PAKİSTAN, AFGANİSTAN gibi ülkelere saldırmaları da başka bir AHLAKSIZLIK örneğidir!.. ATATÜRK, güçleneceğinden emin olduğu TÜRKİYE'nin bir FESAT OCAĞI haline gelmemesi için; MİLLİ AHLAK, MİLLİ KÜLTÜR ve YÜKSEK SECİYE aşılıyan EĞİTİM merkezleri ihtiyaç olduğu inancıyla okulların yanısıra TÜRK OCAKLARI'nı, HALK EVLERİ'ni ihya etmişti... Kendisinden sonra MİLLİ ÜLKÜ gibi MİLLİ AHLAK ta unutuldu, gitti!.. İşte bugün içinde bulunduğumuz acıklı durumun sebebi bunlardır!.. TÜRKİYE CUMHURİYETİ’nin temeli MİLLİYETÇİLİK , DEVLETÇİLİK , CUMHURİYETÇİLİK, HALKÇILIK , LAİKLİK , İNKILAPÇILIK diye sayılan 6 OK değildir!.. Onlar ATATÜRK'ün MİLLİ SİYASET'inin ilkeleridir. Hoş, olsa da farketmez!.. Çünkü onların da çarpıtılmış "LAİKLİK" hariç, HİÇ BİRİ UYGULANMAMAKTADIR!.. Ama biz tekrar belirtelim ki, TÜRK DEVLETİ'nin ve TÜRKİYE CUMHURİYETİ'nin dayandığı TEMEL ESASLAR bu saydığımız MİLLİ MÜCADELE RUHU'nun gereği TAM İSTİKLAL , MİLLİ HAKİMİYET , MİLLİ İRADE , MİLLİ SİYASET , MİLLİ ÜLKÜ ve MİLLİ AHLAK'tır!.. ATATÜRK'ün İLKELERİ'nde, ATATÜRK'ün ÜLKÜSÜ'nde, ATATÜRK'ün SİYASETİ'nde MİLLİ olmayan, TÜRK olmayan hiç bir unsur bulunmaz!.. İşte İSTİKLÂL ve İSTİKBÂL'imizin anahtarı, hepsi TÜRK İNSANI'na yönelik, ama üzerinde hiç durulmamış olan bu ALTI ESAS’tır!.. |
milli ahlakın önemi |
Alıntı:
Ayşe Mutlu Portakal 3-C 447 http://admaldergi.atspace.com/Image132.gif Bir toplumun millî varlığını korumasında olduğu kadar, ilerleme ve yükselmesinde de ahlâk temellerine dayanması kadar tabiî birşey olamaz.. Millî birlik bakımından, milletin bütün fertlerinde millî ahlâkın yerleştirilmesi, aile, toplum ve okul eğitimiyle mümkün olabilir. Atatürk'e göre: "İnsanlardan, her konuda ilgi, çaba, canını esirgememe ve gerektiğinde seve seve kendi varlığını gözden çıkarmasını isteyen, millî ahlâktır. Mükemmel bir millette, millî ahlâkın gerekleri, o millet fertleri tarafından âdeta kendiliğinden ve vicdandan doğan bir duyguyla yapılır, en büyük millî duygu, millî heyecan budur. Millet analarının, millet babalarının, millet hocalarının ve millet büyüklerinin evde, okulda, orduda, fabrikada, her yerde ve her işte millet çocuklarına, milletin her ferdine bıkmaksızm ve devamlı verecekleri terbiyenin amacı, işte bu yüksek millî duyguyu sağlamlaştırmak olmalıdır." Her toplumda ahlâk değerleri büyük saygı görür. Bu saygı, çoğu zaman kutsal bir niteliğe sahiptir. Millî ahlâk yönünden güçlü olan toplumların millî güçleri de etkin ve sağlamdır. Bu konuda Atatürk'ün düşünceleri şöyledir: "Ahlâkın millî, sosyal olduğunu söylemek, kamu vicdanının bir anlatımıdır demek, aynı zamanda, ahlâkın kutsal niteliğini de tanımaktır. Ahlâk kutsaldır, çünkü; aynı değerde eşi yoktur ve başka hiçbir tür değerle ölçülemez." Bir milletin bilgili ve ilerlemiş olması yanında millî ahlâkının da yeri vardır. Millî ahlâk, bir milletin devlet kurması için en önemli unsurlar arasındadır. "Bir milletin namuslu bir varlık, saygıdeğer bir yer sahibi olması için, o milletin yalnız bilgi ve teknikle donatılmış olması yeterli değildir. Her ilmin, her şeyin üstünde bir niteliğe sahip olması gerekir ki o da milletin belli ve olumlu ahlâk sahibi olmasıdır. Böyle bir ahlâka sahip olmayan fertler ve böyle fertlerden oluşan milletler birer fesat ocağı olurlar." diyen Atatürk, konunun önemini vurgular. Millî ahlâk, millî birliğin örülmesi sırasında konulacak tuğlalardan biri olduğundan, bu unsuru çökertecek düşmanca çalışmaları düşünmek gerekir. Ailede, okulda ve toplum içerisinde yerleştirilip geliştirilen millî ahlâk, yurdunu ve milletini sevmek ve bu kutsal değerler için gerektiğinde her türlü fedakârlığı gösterme şeklinde özetlenebilen bu vicdanî nitelik, düşman güçler tarafından çeşitli metod-larla baltalanabilir. Bu baltalamanın ne tür telkin ve çalışmalarla yürütülebileceği düşünülmeğe değerdir. Genellikle millî ahlâka yönelik çökeltici saldırılar, bir milletin fertlerinin düşüncelerini etkilemek suretiyle, toplumca millî ve vicdanî olarak kutsal sayılan değerleri onların gözünde küçültmek şeklinde olabilir. Milletlerin sosyal yapısında maya olan millî ve sosyal nitelikli inanç, tutum ve geleneklerin oluşturduğu çeşitli değerler ve unsurlar vardır. Bunlar o milletin diğer milletlere göre gösterdiği özelliklerdir. Bunların çoğu manevî ve vicdana dayalı konulardır. Bu değerler o milletin özelliği olduğu kadar sosyo-psikolojik gücünü oluşturur. Bu değerleri azaltmak, dağıtmak ve çökertmek, düşmanın hedefleri arasındadır. Bu münasebetle, devletin ve milletin bunları koruyup devam ettirmesi gereklidir. Düşman için, felce uğratılması amaçlanan, bizim için de beslenmesi ve güçlenmesi gereken bu değerler günümüzde psikolojik saldırı veya psikolojik harbin konusu olmuştur. Halkın sosyal yapısını oluşturan manevî hedefleri biraz daha açmak gerekirse, siyasî düzenin bozulması, ahlâkî düzenin çökertilmesi, gelenek ve görenek yoluyla oluşan davranışların bozulması ve dinî inançların sarsılması, toplum fertlerinde güvensizlik duygusunun yerleştirilmesi gibi konular psikolojik savaş anlayışında yerlerini almıştır. Öyleyse, günümüzün çağdaş savaş şekli içerisinde, sorumlu resmî makamlarla birlikte millete de büyük görevler düşmektedir. Millî ahlâkın köreltilmesi, millî duygunun yozlaştı-rılması yolunda bozguncu çabalara milletçe gösterilecek tepki, bunların ortadan kaldırılmasına yardımcıdır. Atatürk'ün bu konudaki direktifleri şöyledir: "Bütün iyi niyetle, gösterilen direnme, azim ve sağlamlığa, gösterilen birlik ve beraberliğe rağmen yine en güzel, en isabetli en doğru düşünceleri ve ülküleri bozmaya çalışacak insanlara rastlanacaktır. Öylelerine karşı bütün millet fertleri çok şiddetle karşı koymalıdır. Öylelerine karşı ezici bir birlik kütlesi şeklinde ortaya çıkmamız en mecburi bir vicdan gereğidir |
aCİl abi şu milli ahlak konusunu buulun yha sabahtan beri arıyorum bulamıyorum ltf yrdm edin |
ahlak ve milli birlik arasındaki ilşki üüüüf bulamıyorum kaç mesaj yazdım hadi yaaaaaaaa |
milli ahlak nedir |
Yaa lütfen biri bu milli ahlak konusunu bulsunn.... |
lütfen biri bu konuyu bulsun artıkk.... |
Saat: 21:15 |
©2005 - 2024, MsXLabs - MaviKaranlık