Türk ve Dünya edebiyatında fabl türünün önemli sanatçıları kimdir, eserleri nedir? Türk ve Dünya edebiyatında fabl türünün önemli sanatçıları kimdir, eserleri nedir? |
Fabl Fabl(Türkçe:Küçük öykü, Öykünce) sonunda ders verme amacı güden, güldüren,düşündüren ve genellikle manzum öykülerdir. Genellikle hayvanların ve bitkilerin konuşmasıdır. Fablların kahramanları genellikle havyanlardır. Ama bu hayvanlar insanlar gibi düşünür, konuşur ve tıpkı insanlar gibi davranır. Dünyanın en ünlü fabl yazarları Ezop ,Jean de La Fontaine ve Beydeba'dır. Ezop'un fablları M.Ö. 300 yılında derlenerek yazıya geçirilmiştir. ABD'li James Thurber ve İngiliz George Orwell çağdaş fabl yazarlarıdır. Fablı ilk olarak yazanlar Hititlerdir. Hititler fablları taş tabletlere yazıp resimliyorlardı. Fabl Bir tür küçük öyküdür. Olaya dayalı bir anlatımı vardır. Hayattan alınan küçücük kesitler, hayvanlar ya da bitkiler arasında geçmiş gibi anlatılır. Bugün daha çok çocuk edebiyatında yer alan fablların, toplumu eğitici; örneklendirme ile kötü davranışlardan caydırıcı özelliği ile eskiden büyükleri eğitmede de kullanıldığı sanılmaktadır. Fabllerde soyut konular, olay plânıyla hem somutlaştırılarak hem de hareket kazandırılarak işlenir. Olaylar bizi güldürürken eğitir. İnsanlar arasında geçen iyi-kötü, cesur-korkak, dürüst-ikiyüzlü, gözü tok-aç gözlü... vb. çatışmalar; bu niteliklerin yakıştırıldığı hayvan kahramanlar arasında geçmiş gibi gösterilir.Fablin de dört ögesi vardır; kişiler, olay, zaman, yer.
Fabl Özellikleri (özet)
|
FABLLERİN KAYNAĞI VE DÜNYADAKİ TEMSİLCİLERİ Bugün hala ilgiyle okunan fablların kökleri çok eski çağlara kadar uzanır. Kesin olmamakla beraber, ilk örneklerinin Hindistan'dan çıktığı söylenir. İlk yazılı örnek de "Pançatantra" masallarıdır. Eserin yazılış tarihi MÖ 100–300 yılları arasına rastlamaktadır. Pançatantra Masalları, bu türün en eski ve ilginç bir örneği sayılır. Bazı kaynaklarda da eserin, MÖ. 200 yılında Keşmir’de derlendiği belirtilir. Ancak, çok daha sonraki yüzyıllarda (MS. 100-150) ortaya çıkan ve ün kazanan bu eserin yazarının kim olduğu ve hangi yıllar arasında yaşadığı henüz kesinlikle bilinmemektedir. Yalnız eserin başında bu masalların, zamanın iki genç prensini eğitmek (yetiştirmek) amacıyla Vishnuşarman adlı biri tarafından anlatıldığı belirtilmiştir. Hem insanların hem de hayvanların yer aldığı ve zaman zaman hikâyeler arasına felsefi mısraların serpiştirildiği Pançatantra Masalları bütünüyle, yetişkinlere hitap eden bir özellik taşır. Bununla birlikte, Aisopos (Ezop) ve La Fontaine’in fabllarına kaynaklık eden bu masalların bir bölümü, bu yüzyılın başlarında (1908), ABD’de resimlendirilerek çocuklar için yayımlanmıştır. İkinci yazılı örnek, bir Hint eseri olan "Kelile ve Dimme"dir. Yine onun yazım tarihi de MÖ. 300 yılları olarak kabul edilir. Bu eser, Beydaba unvanını taşıyan bir bilgin-filozof tarafından meydana getirilmiştir. Brahmanların önderi olan Beydaba, eserini Debşelem adlı Hint hükümdarı zamanında yazmış ve ona sunmuştur. Eserde yurt yönetimi, felsefe ve eğitimle ilgili sorunlar dolaylı olarak tartışma ve eleştirme konusu yapılmaktadır. Birinci bölümdeki hikâyelerin kahramanların olan iki çakaldan “Kelile” açık sözlülüğün ve doğruluğun, “Dimme” ise yalan ve iftiranın sembolüdür. Beydaba, zulmü ile tanınmış olan Debşelem’i hayvan hikâyeleri aracılığıyla uyarmak ve ona doğru yönetim yolunu göstermek istemiştir. Kelile ve Dimme, sonraki yüzyıllarda doğu ve batı dillerine tercüme edilmiştir. Fransız şairi La Fontaine fabllerini yazarken bu eserden de yararlanmıştır. Kelile ve Dimme’nin Türkçeye ilk çevirisi on üçüncü ve on dördüncü yüzyıllarda yaşadığı sanılan tasavvuf şairlerinden Hoca Mesut Gülşehri tarafından yapılmıştır. Eser, sonradan çeşitli yazarlar tarafından dilimize çevrilmiştir. Doğu edebiyatında içinde birçok öğretici ve ahlaki hikâyelerin bulunduğu bir başka ünlü eser de Şeyh Sadi (1213– 1292)’nin 1258’de yazmış olduğu Gülistan adlı eseridir. Yöneticilerin tutum ve davranışlarından sohbetin kurallarına kadar türlü konuları kapsayan bu eserdeki hikâyeler sözlü ve yazılı olarak kuşaktan kuşağa aktarıldığı gibi birçok doğu ve batı dillerine de çevrilmiştir. Batı'da fabl, Aisopos (Ezop) masallarıyla kendini göstermiştir. Ezop, Batıda ilk fabl yazarı olarak gösterilir. MÖ. VII-VI. yüzyıllarda yaşadığı sanılan ve düşüncelerini baskılı bir yönetim altında ancak küçük hayvan hikâyeleriyle anlatabildiği söylenilen Ezop’un fablları birçok dile çevrilmiştir. Kökleri eski Hint edebiyatına kadar uzanan birtakım fabller de Ezop’a mal edilmiştir. Bugüne kadar 360'a yakın Ezop masalı derlenmiştir. Ezop (Aisopos) günümüze kadar gelmiş yaklaşık üç yüz masalıyla, insanlara her çağda dersler vermiş bir ustadır. Samos adasında mı, Anadolu'da Eskişehir yakınlarında mı doğduğu bilinmeyen Ezop, Samos'ta yaşayan İadmon adlı bir yurttaşın kölesi olmuştur. Kölesinin bilgeliğinden etkilenen İadmon daha sonra onu özgürlüğüne kavuşturmuş, Ezop da Atina'ya gitmiştir. Orada halkın savunuculuğunu yapmış, bu yüzden de düşünce özgürlüğüne her zaman karşı çıkmış diktatör Peisistratos'un öfkesini üstüne çekmiştir. Sonunda ölüm cezasına çarptırılarak bir uçurumdan atılmıştır. Atinalılar yıllar sonra kent alanlarından birine onun heykelini dikmişlerdir. Ezop’tan sonra Batıda bu alanda büyük bir başarıya ve üne erişen Fransız yazar ve şairi Jean La Fontaine (1621–1695), bugüne kadar nesir olarak yazılmış ve anlatılmış Ezop masallarını yeniden kaleme alıp manzum biçimine çevirerek yeniden yetişkinlerin dünyasına kazandırmıştır. La Fontaine, kendisinden önce bu alanda yazılmış eserlerden de yararlanmıştır. La Fontaine, fabllerinde genellikle öğüt dediğimiz dersi metnin sonuna koymuş ve okura ahlâkî bir sonuç sunmuştur. La Fontaine'in bugün daha çok çocuklarca okunan ve sevilen hayvan masalları, aslında çocuklar için yazılmamıştır. La Fontaine, eleştirmek istediği kişileri bu öykülerle yermiş ve gülünç durumlara düşürmüştür. Zamanla bu kişiler unutulmuş, masallar çocuk edebiyatının ilginç ürünleri arasında yerini almıştır. La Fontaine’nin masallarından bazıları şunlardır: 1. Ağustos böceği ile Karınca 2. Karga ile Tilki 3. Kurt ile Kuzu 4. Tavşanla Kaplumbağa 5. Kurt ile Köpek 6. Tilki ile Leylek 7. Horoz ile Tilki 8. Kedi ile Fareler 9. Kurt ile Leylek 10. Tarla Faresi ile Kent Faresi 11. Kurbağa ile Korkak Tavşan 12. Güvercin ile Karınca 13. Değirmenci Oğlu ile Eşeği 14. Ayının Dostluğu 15. Altın Yumurtlayan Tavuk 17. Tilki, Horoz ve Karga 18. Fino ile Eşek 19. Yarasa ile Gelincikler 20. Aslan ile Sinek 21. Horoz ile İnci Daha sonraki yüzyıllarda, İngiliz şairlerinden John Gay (1658–1732) fabl türünde bir eser yazmıştır. Tüm dünyada Masalın Babası diye haklı bir ün yapan H. C. Andersen'in sınırsız bir yaşam sevgisiyle temellenen masallarından Çirkin Ördek Yavrusu en tanınmışlarındandır. Dünya çocuk klasiklerinin en büyük baş yapıtları arasında yer alan bu masallarda Andersen, dünyaya ve olaylara çocuksu bir içtenlikle bakmış ve ele aldığı, hepsi birbirinden düşündürücü konuları, ancak çocuklara özgü yalın bir gülmece ve sarsıcı bir acıma duygusuyla işlemiştir. |
fabl hakkında kısa bilgi dünyanın en ünlü fabl yazarları Ezop, La Fontaine,Beydeba dır. Özellikle fabl Beydeba ile başlar. Fabl tarihinin ilk eseri olan Beydaba'ya ait 'Kelile ve Dimme' dir. Fablın türklerdeki temsilcileri ise Ahmet Mithat Efendi, Şinasi, Recaizade Mahmut Ekrem,Nabizade Nazım dır. Ayrıca fablın ilk yazılı örnegi 'Pancatantra' dır. Türk edebiyatında ise ilk fabl Şeyhi tarafından yazılan 'Harname' dir. |
SOKAKTA isimli fabl adımlar yayın evinden çıktı..özgün ve yalın bir tarzı var. yazarı AKHAN PELİKAN |
fabl DÜNYAZA FABL YAZARLARI: *La fontaine *Ezop *Şeyh sadi *Andresen *Beydaba *Vishnuşarman TÜRKİYE'DEKİ FABL YAZARLARI *Şeyhi *Ahmet Mithat Efendi *Tarık Dursun *O. Veli Kanık |
FABLFablın kökeni çok eskiye uzanır. M.Ö. 1. yüzyıl civarında yaşadığı düşünülen Beydeba'nın el yazmalarına göre Büyük İskender'in zamanında yaşamıştır. Büyük İskender muazzam ordusuyla Çin'e ilerlerken geçtiği yerleri de fethediyordu. O zamanın Hint hükümdarı Fur onurlu biriydi ve ülkesini ne pahasına olursa olsun savunmaya kararlıydı ancak İskender'in kıvrak zekasıyla baş edememiş ve yenilmişti. Fabl türünün en önemli eserlerinden biri olan "Kelile ve Dimne"yi Depşelem isimli bir Çin Hükümdarı döneminde kaleme almış ve eserini hükümdara sunmuştur. Eserde bulunan hikayelerde siyaset, erdem ve eğitim gibi birçok farklı konu işlenmiştir. Bu eser zalimliği ile tanınan Hükümdar Depşelem’e dolaylı bir nasihat niteliğindedir diyebiliriz. Eser, adını ilk bölümündeki hikayelerin kahramanı olan iki çakaldan almıştır; “doğruluğu ve dürüstlüğü” simgeleyen "Kaytr (Kelile)" ile “yanlışlığı ve yalanı” simgeleyen "Hablu (Dimne)". Eski Hint ve eski Akdeniz kültürlerinde birbirlerinden bağımsız olarak bu tür masallara rastlanır. Batı’da fabl geleneği Aisopos’la (İÖ 6. yy) başlatılırsa da Eski Yunanlı şair Hesiodos (İÖ 8. yy) atmaca ile bülbül fablını anlatmıştır. Ayrıca İÖ 7. yüzyılın savaşçı şairi Arkhilokhos’un benzer masallarına ait parçalar günümüze ulaşmıştır. Aisopos masallarının keşfedildiği yüzyılda türün adı Aisopos adıyla özdeşleştirilmiş, bu masalların halkın ortak ürününden çok bir yazarın ürünü olduğu düşünülmüştür. Çağdaş derlemelerde yayımlanmış 200 kadar “Aisopos” fablı vardır, ama bunların yazarlarını ya da ilk biçimlerini bulmak olanaksızdır. Phaleronlu retorikçi Demetrios İÖ 4. yüzyılda bir Aisopos derlemesi hazırladığında, Aisopos çoktan bir efsaneye dönüşmüştü. Fablın manzum biçimleri ise daha sonra ve zamanla gelişti. Roma imparatoru Augustus’un sarayında azatlı bir köle olan şair Phaedrus manzum Latince fabllardan oluşan kitabında, kendi fabllarının yanı sıra inceden inceye işleyerek yeni bir biçim kazandırdığı eskinin sevilen fabllarına da yer verdi. IS 2. yüzyılda Babrios da hazırladığı derlemeye Eski Yunan fabllarını aldı. Aisopos tarzını geliştiren klasik yazar ve şairler arasında Romalı şair Horatius, Eski Yunanlı yaşamöyküsü yazan Plutarkhos ve büyük yergici Samosatalı Lukianos sayılabilir. Çeşitli alegori türleri gibi fabl da ortaçağda serpilip gelişti. 12. yüzyıl sonuna doğru Marie de France, hayvan fablları ile Yunan ve Roma’nın önde gelenlerine ilişkin öykülerden oluşan 100’ü aşkın masalı derledi. Bir başka derlemede ise Christine de,'Pisan’ m Othea metni resimlemeleri öykülerin anlaşılmasını kolaylaştırıyor ve en sondaki ahlak öğüdünü güçlendiriyordu. Ortaçağda fablın yanı sıra bir hayvanın, bazen de bir bitki ya da taşın belirli özelliklerini betimleyen öykülerden oluşan bir edebiyat türü gelişti. Hıristiyan alegorileri yoluyla ahlak dersi, din eğitimi ve öğüt veren, genellikle de resimli olan bu kitaplar, 2. yüzyılın ortalarına doğru bilinmeyen bir yazar tarafından derlenen Physiologos adlı metne dayanır. Ortaçağ başlarında Avrupa’da yaygınlıkla okunan Physiologos çeviri ve uyarlamaları fablın gelişimini etkiledi. Fabl zamanla gelişerek birçok hayvan öyküsünden oluşan, toplumu yeren, kahraman, kötü karakter ve kurban tiplerine yer veren daha uzun bir türü doğurdu. Destanı andıran ve destanın görkemli havasını alaya alan bu popüler tür, hayvan destanı olarak adlandırılır. Tek tek olaylar fabllardan alınmış olsa da, hayvan destanları fabllardan yalnızca uzunluklarıyla değil, ahlak dersini öne çıkarmayışlanyla da ayrılır. Avrupa’daki ilk örnekleri Latince olmakla birlikte, ortaçağ sonlarında Fransızca, Almanca ve Felemenkçe hayvan destanlarına rastlanır. Bunların en ünlüsü, kurnaz insanı simgeleyen Tilki Renart’ın kahramanı olduğu, birbiriyle bağlantılı yergili öykülerden oluşan Roman de Renart'dır. Bu derlemede yer alan Tilki Renart ile Horoz Chantecler masalının daha sonra Alman, Felemenk ve İngiliz uyarlamaları ortaya çıktı. Örneğin, Geoffrey Chaucer Canterbury Tales'deki (Canteroury Öyküleri) “Nun’s Priest’s Tale”de bu masalı temel aldı. Rönesans şairi Edmund Spenser da 1591’de yayımlanan “Mother Hubberd’s Tale”de (Hubberd Ana’nın Öyküsü) bu hayvan masallarından yararlandı. Spenser bu yapıtında, sarayı ziyaret edip buradaki yaşamın taşradakin- den daha iyi olmadığını fark eden bir tilki ile maymunun öyküsüne yer verdi. John Dryden The Hind and the Panther (1687; Geyik ile Panter) adlı şiirinde hayvan destanlarından daha bilge ve ciddi bir yaklaşımla yararlandı; bu masalları ilahiyat tartışmasının alegorik çerçevesi olarak kullandı. Bernard de Mandeville Fable of the Bees'de (1714; Anların Masalı) öteden beri kullanılan arılar krallığı eğretilemesiyle insanların açgözlülüklerinin toplumsal düzeyde ortaya çıkardığı yararı göstermeye çalıştı. Joel Chandler Harris’in Uncle Remus: His Songs and His Sayings (1880; Remus Amca: Şarkıları ve Deyişleri) adlı yapıtındaki birçok olayın esin kaynağı Afrikalı kölelerle birlikte Amerika’ya ulaşan hayvan masallarıydı. George Orwell’in karşı-ütopyacı yergisi Animal Farm da (1945; Hayvan Çiftliği, 1954) çağdaş bir hayvan masalı uyarlamasıdır. Hayvan destanlarından genellikle daha kısa olan fabl ise doruğuna 17. yüzyılda Fransa’da XIV. Louis’nin sarayında, özellikle Jean de La Fontaine’in yapıtlarında ulaştı. Türkçede birçok bölümü La Fontaine’in Masalları (1948), La Fontaine den Seçmeler (1983) ve daha birçok başka kitapta yayımlanan La Fontaine’in Fables'ının (1668, 1678-79, 1692-94) 1668 tarihli ilk bölümü Aisopos tarzındaydı. Sonrakilerde ise saray, saraydaki bürokratlar, kilise, gelişmekte olan burjuvazi ve kuşkusuz bütün insanlar yeriliyordu. La Fontaine temelde insanın kendini beğenmişliğini ele aldı. La Fontaine ile birlikte fabl türü bütün Avrupa’da bir canlanma yaşadı; romantizm döneminde Rusya’da İvan Andreyeviç Krilov La Fontaine’i izleyerek türün güzel örneklerini verdi. 19. yüzyılda çocuk edebiyatının gelişmesi fablın da yeni bir okur kitlesi bulmasına yol açtı. Lewis Carroll, Kenneth Grahame, Rudyard Kipling, Hilaire Belloc, Joel Chandler Harris, Beatrix Potter ve temelde çocuklar için yazmamış olsalar da, Hans Christian Andersen, Oscar Wilde, Antoine Saint-Exupery, J. R. R. Tolkien ve James Thurber gibi tanınmış yazarlar bu türde ürün verdi. Hindistan’da Batı’daki fabl türünün benzeri olan sözlü hayvan masalları geleneği İÖ 5. yüzyıla değin uzanır. Pançatantra, Sanskrit dilinde bir hayvan masalları derlemesidir ve masaldaki kral aslana danışmanlık eden iki çakalın adıyla Kelile ve Dimne olarak bilinen, 8. yüzyıldan kalma Arapça çevirisiyle günümüze ulaştı. Birçok dile çevrilen bu masalların İbranice çevirisini 13. yüzyılda Capualı Johannes Latinceye uyarladı. Çin’de hayvanları insanlar gibi davranıp düşünürken göstermek geleneklere aykırı düştüğünden hayvan masalları tam anlamıyla gelişemedi. Gene de 4-6. yüzyıl arasında Çinli Budacılar, dinsel öğretilerin daha iyi anlaşılmasını sağlamak amacıyla Hindistan’ da ortaya çıkmış Budacı hayvan masallarını uyarladılar. Japonya’da Kociki (Eski Konular Derlemesi) ve Nihon şoki (Japon Vakayinameleri) gibi 8. yüzyıla ait tarih kitapları fabl türü masallarla doludur. Bunların çoğunda küçük ama zeki hayvanlar, büyük ve aptal olanları alteder. Japonya’da bu tür Kamakura döneminde (1192-1333) doruğuna ulaştı. 16. yüzyılda Cizvit misyonerlerin Japonya’ya tanıttığı Aisopos fablları ise etkisini çağdaş dönemlere değin sürdürdü. Türk Edebiyatında Fabl
Fabl ve Fablın Özellikleri Ezop Beydeba La Fontaine (La Fonten) |
Saat: 10:00 |
©2005 - 2024, MsXLabs - MaviKaranlık