Ordu'nun Dereleri adlı türkünün hikayesi nedir? |
Ordu'nun Dereleri Ordu'nun dereleri Aksa yukarı aksa Vermem seni ellere Ordu üstüme kalksa Sürmelim aman Oy Mehmet'im Mehmet'im Sana küstüm demedim Seni bana geçmişler Vallahi ben demedim Sürmelim aman Ordu'nun dereleri Kara yosun bağlıyor Kalk gidelim sevdiğim Annem evde ağlıyor Sürmelim aman Oy bağlamam bağlamam Zerdali dalı mısın Garip garip çalarsın Benden sevdalı mısın Yorum: Ordulu olduğumu öğrenenlerin istisnasız sorduğu şeydir bu: "Dereler yukarı akıyor mu?" Türkü öyle bir yer etmiş ki zihinlere... Duymayan, dinlemeyen var mı "Ordu`nun Dereleri"ni? Aşkın müthiş bir ifadesidir yukarıdaki dizeler. Sevdiği için dünyaya meydan okuma, her şeyi karşısına alma, aşkına sahip çıkma, ölümüne sevme... Şimdilerde yok böyle aşklar. Bakın ne diyor dizeler: "Bütün Ordu halkı ayaklanıp üstüme gelse senden vazgeçmem. Suyun yukarı akması tabiat kurallarına aykırı. Bu mümkün değil ya hadi oldu, dünya tersine döndü ve sular yukarı aktı; yine de senden vazgeçmem!" Mecnun`un Leyla için çöle düşmesinden, Ferhat`ın Şirin için dağlar delmesinden, Kerem`in Aslı için yanmasından daha güçlü ve öz bir ifadedir aşk için bu dizeler. Bu yazıyı kaleme alma sebebim bu akşam dinlediğim bir türküydü. Bir Çarşamba türküsü şöyle diyordu radyoda: "Oy ninoşum, ninnoşum Ben sana vurulmuşum. Eller almış yarimi, Ben yarimsiz bir hoşum." "Eller almış yarimi" dizelerini duyunca gülümsedim, aklıma bir olay geldiği için. Birkaç yıl önce gazetede okumuştum. Devrin Hava Kuvvetleri Komutanı Orduluydu. Gazeteciler Ankara`da bir gece "caz konseri"nde görürler Paşa`yı ve hemen giderler yanına: "Paşam, derler; caza merakınız var galiba" "Yok, der Paşa. Hiç ilgilenmem; ama protokol gereği geldim." Basının göirevi soru sormak olduğu için devam eder gazeteciler: "Paşam, hangi müzikten hoşlanıyorsunuz?" "Halk müziği, der; en sevdiğim türkü de Ordu`nun Dereleri türküsüdür." ve devam eder. "Büyük bir aşk, yiğitlik ifadesi var türküde. Her ne olursa olsun sevdiğinden vazgeçmeme var." Hemen atılır biri: "Paşam, `Çarşamba`yı Sel Aldı` türküsü için ne diyeceksiniz?" "Hiç sevmem o türküyü, der Paşa. Çarşambayı sel aldı Bir yar sevdim el aldı. Yahu olur mu öyle şey? Ben seveceğim el alacak!.. Ne anlamı var o zaman sevmenin? Böyle aşk mı olur? Aşık adam ne pahasına olursa olsun sevdiğini ele vermez!" Evet, beni gülümseten buydu. Bu akşam radyodan dinlediğim Çarşamba türküsünde "Eller almış yarimi" sözünü duyunca "Olamaz!" dedim, "Çarşamba türkülerinde hep mi aynı ifade var?" Çarşambalılar kızmasın ama Ordu türküsündeki bu aşka sahip çıkma, aşkı uğruna dünyayı karşısına alma cesareti varken "Bir yar sevdim el aldı", "Eller almış yarimi" gibi türküleri duyunca yahu ne yapıyorsunuz siz diyor insan. Nice Ordulu bilirim. Sevmiş, istemiş, sevdiği verilmemiş; gözünü kırpmadan kaçırmış, kendine eş eylemiştir sevdiğini. Babam, amcam ve iki halam dahildir buna. Ben mi? Geleneği bozanlardanım ben... Dedim ya şimdi kalmadı öyle aşklar ve babayiğitler...(Mustafa Kuvancı) |
1 ek ORDU'NUN DERELERİ Eskiden ama çok eskiden Ordu’nun uzak köylerinden birinde iki genç yaşarmış. Genç kız güzel mi güzel. Dal gibi, sırma örgülü saçları, hokka gibi ağzı, sürmeli gözleriyle yürekler hoplatan kızın adı Hacer. Delikanlı da yakışıklı mı yakışıklı. Bu levent yapılı, yağız gencin adı Mehmet. Şöyle bir bakışıyla genç kızları mezara dek peşinden sürükleyen Mehmet, ne var ki Hacer’e sevdalıymış. Güzelliği ile çevresini kırıp geçiren Hacer de derin bir sevda ile yanıp tutuşurmuş Mehmet için. Zaman zaman zerdali ağacının dibinde buluşmuşlar. Göz göze, diz dize akıp giden saatlerin farkına bile varmazlarmış Fakat bu güzel beraberliğe kem gözler karışmış. Haset dolu köyün diğer kızları çevirdikleri türlü entrikalarla bu tatlı beraberliği yıkıp atmışlar.Hacer kızın aleyhine inanılmaz dedikodular üretmişler ve nihayet Mehmet’in, sevdiğini ve de köyünü terk etmesine neden olmuşlardır. Böyle derin bir üzüntüyle gurbete çıkan Mehmet, geride gözleri yaşlı bir kız, dertli, yerinden kalkamayan yatalak bir ana bırakmıştır.Büyük bir acı içinde kalan, yüreği yanık Hacer kız her gün evinin yakınından akan dere kenarına gider, yıkadığı kar gibi beyaz çamaşırları çitlere asarken dudaklarından eksik etmediği bir türküyle bütün köyü inletip dururmuş. Ordunun dereleri Aksa yukarı aksa Vermem seni ellere Ordu üstüme kalksa Oy bağlamam bağlamam Zerdali dalı mısın Garip garip çalarsın Benden sevdalı mısın Ne yazık ki Hacer kızın bu feryadını, ne Mehmet duyar ne de araya giren iyi niyetli komşular bu işe bir çare bulurmuş. Tüm komşuların gelip gittiği ev yas evine dönmüş. O günden sonra günler aylar böyle gelip geçmiş, ne Mehmet dönmüş ne de Hacer gitmiş sevdiğinin yanına. Ama Hacer’in yüreği yanık, hep dertli dertli söylermiş bu türküyü inceden. Oy Mehmet’im Mehmet’im Sana küstüm demedim Beni sana geçmişler Vallahi ben demedim. Hacer’in bu sözlerinde gerçeğin ta kendisi varmış. Ne çare ki içli kız, dertli kız türküsüne vurduğu gamını, derdini sevdiğine ulaştıramamış. Araya girenler de işin üstesinden gelememiş. Böylece yıllar geçmiş aradan. Mehmet gurbette kalmış, Hacer kız da dere kenarında hem ağlamış, hem söylemiş “Ordu’nun Dereleri” türküsünü ölünceye dek. |
Bir tarih zengin bir uşak maddi durumu onun ki kadar iyi olmayan bir genç kıza aşık olur. Tabi kızda bu uşağa aşık olur. Bunlar birbirlerine sevdalanırlar lakin kız ile oğlanı birbirlerine kavuşmalarını istemeyen insanlar vardır. Kız artık o kadar sevda acısı çeker ki ve der ki ; Ordu'nun dereleri Aksa yukarı aksa Vermem seni ellere Ordu üstüme kalksa Burda derenin ters akması doğal bir kanuna aykırı olacağından bu aykırılık olsa dahi senden vazgeçmiyeceğim ve tüm Ordu üstüme gelse yine seni seveceğim anlamı çıkmaktadır. Tabi kız ile oğlanı ayırmak için oğlana kız hakkında yalan yanlış şeyler söylenmektedir,bu sebeble kız ; Oy Mehmedim Memedim Sana küstüm demedim Beni sana geçmişler Vallahi ben demedim. Ordu şivesine göre geçmek sözcüğü şikayet etmek anlamına da gelir. |
Saat: 07:29 |
©2005 - 2024, MsXLabs - MaviKaranlık