MsXLabs
Sayfa 1 / 2

MsXLabs (https://www.msxlabs.org/forum/)
-   Soru-Cevap (https://www.msxlabs.org/forum/soru-cevap/)
-   -   Ormanlar hakkında bilgi verir misiniz? (https://www.msxlabs.org/forum/soru-cevap/317595-ormanlar-hakkinda-bilgi-verir-misiniz.html)

misafir 14 Nisan 2010 17:05

ormanlar hakkında bilgi


Misafir 14 Nisan 2010 17:07

Ormanlar hakkında bilgi verebilir misiniz?
 
ormanlar hakkında bilgi verir misiniz?


_KleopatrA_ 14 Nisan 2010 17:23

Alıntı:

misafir adlı kullanıcıdan alıntı (Mesaj 1757266)
ormanlar hakkında bilgi

Orman Nedir?


Ağaçlarla kaplı geniş alanlara or­man, ormanın küçüğüne koru denir. Boylu ağaçların aralıklı bulunduğu yerler ağaçlık, çalılar ve yaklaşık 5 metreyi aşmayan ağaçlar­la kaplı yerler çalılık adıyla tanınır. Büyük bir çeşitlilik gösteren ormanların gelişmesi için gerekli iklim koşullan ve toprağın niteliği de farklılık gösterir.
Yeryüzünde 20 binden fazla ağaç türü vardır ve bunların yaklaşık 1.000'i kereste üretimi için ticari amaçla yetiştirilir. Kereste ağaçlan iğneyaprakhlar ve genişyapraklılar olmak üzere iki gruba ayrılabilir. İğneyapraklıların dar ve iğnemsi yapraklarının yanı sıra en dikkat çeken özelliklerinden biri de üreme organlarıdır. Çam, köknar, ladin gibi iğne yapraklıların tümü bir ekseni çevreleyen pul­lardan oluşmuş değişik biçim ve boyutlarda, kozalak denen üreme organları taşır ve bu nedenle kozalaklılar olarak da bilinir. Yap­rakları yıllarca canlı kalıp değişik zamanlarda döküldüğü için her mevsim yeşildirler. Geniş yaprakların çoğu ise belli bir mevsimde yapraklarını döker. Yaprakların dökülmesi soğuk ülkelerde kış aylarına, sıcak ve kurak ülkelerde yağmurun yağmadığı kurak aylara rastlar. Ama yağmurların yıl boyunca görül­düğü tropik ülkelerde bu ağaçların çoğu her zaman yeşil kalır. Genellikle iğneyaprakhlar yumuşak odunlu, genişyap­raklılar sert odunlu ağaçlar olarak bilinir.
Yeryüzünde en büyük ağaçların bulunduğu ormanlar Kuzey Amerika'nın batısındaki, duglasköknarı ve sekoyaların yetiştiği iğne yapraklı ormanlar ile Avustralya'daki okalip­tüs ormanlarıdır. Bu ağaçla­rın uzunluğu 90 metreyi, gövdelerinin çevresi 15 metreyi aşabilir. Çeşit bakımından en zengin ve sık ormanlar dönenceler arasında kalan bol yağmurlu bölgelere yayılmıştır. Bu ormanlarda bazen yan yana duran iki ağaç bile birbirine benzemez. Birçoğu büyüktür ve dev gövdeleri sarmaşık­lar, eğreltiler ve öbür bitkilerle öylesine sarılmıştır ki, yerden tepelerini görmek ola­naksızdır. Ama dönenceler arasındaki orman­ların birçoğu, sık bitki örtüsünün gelişmesine elverişli olmayan daha kurak yerlerde bulu­nur ve daha soğuk ülkelerdeki genişyapraklı ormanlardan pek farklı değildir. Ekvator yakınlarında gelişen ormanlarla ilgili ayrıntılı bilgiyi YAĞMUR ORMANLARI maddesin­de bulabilirsiniz.
Alışılmışın dışında kalan çevre koşulları kendine özgü orman tipleri yaratmıştır. Örne­ğin, tropik bölgelerde gelgitlerle tuzlu su baskınına uğrayan akarsu ağızlarında yalnız mangrov ağaçları yaşayabilir. Bu ağaçların gövdeleri sudan yukarı doğru yükselen kök lerle desteklenmiştir. Öte yan­dan, kurak ülkelerde akasyalar gibi dikenli ve düz tepeli ağaçlar bulunur .
Ormanlar eskiden yüksek dağ tepeleri. Kuzey ve Güney kutuplarının yakınları gibi aşırı soğuk, sıcak çöller gibi aşırı kurak bölgeler dışında yeryüzünün büyük bir bölü­münü kaplıyordu. Yüzyıllar geçtikçe bu or­manların yaklaşık yarısı tarımsal etkinlikler ve kereste elde etmek için kesilmiş ya da orman yangını gibi nedenlerle yok olmuştur. Günümüzde yağmur ormanları dışında kalan en geniş ormanlar İskandinavya, Sibirya ve Kanada boyunca geniş bir kuşak içinde yer alır. İğneyapraklılardan oluşan ve tayga adıy­la tanınan bu ormanlarda çam, ladin, köknar ve melez gibi soğuğa dayanıklı ağaçlar ege­mendir.

Ormanlar Yok Ediliyor

Yeryüzünün birçok bölgesinde ormanlarla kaplı alanlar yüz binlerce yıllık doğal dengeler göz ardı edilerek yok ediliyor. Ağaçlar keres­te sağlamak, tarla açmak, yol yapmak ve yerleşim alanları kurmak için kesiliyor. Yer­yüzünün bitki türleri bakımından en zengin ormanları olan tropik bölge ormanlarının yarısından çoğu yok edilmiştir. Bu-son derece zengin bitki örtüsü, birçoğunu bilim dünyası­nın bile henüz tanımadığı milyonlarca böcek, kuş ve öbür hayvan türlerinin yaşamasını sağlar. Eğer ormanların yok edilmesine bu­günkü hızla devam edilirse, yaklaşık 2050'de tropik ormanlar hemen hemen tümüyle yok olacaktır.
En az kesildiği kadar ağaç yetiştirilen ve ormanlara karşı özenli davranılan gelişmiş ülkelerde sorun bu kadar büyük değildir. Yoksul ülkelerde ise halk günlük gereksinim­lerini karşılamak amacıyla ağaçları kesmekte, birkaç yılda çoraklaşacak topraklar için or­manları yakmaktadır.
Doğal dengenin bozulması yalnız orman yaşamını değil, insanla birlikte tüm canlıların yaşamını da tehdit etmekte, sonraki kuşakla­ra alabildiğine sömürülmüş sağlıksız bir dün­ya bırakılmaktadır. Gelişen çevre bilincinin hızlandırdığı doğayı koruma çalışmaları ise bu hızlı yok oluş sürecine köklü çözümler getir­mekten çok uzaktır.



Türkiye'de Ormanlar

Eski kaynaklara göre Anadolu'yu da baştan başa ormanlar kaplıyordu. Ama binlerce yıl Anadolu'da gelip geçen uygarlıklar doğayı gittikçe artan bir hızla sömürerek geriye göz alabildiğine uzanan bozkırlar ve çorak top­raklar bırakmıştır.
Günümüzde Türkiye'nin ormanlara ayrıl­mış toplam alanı yaklaşık 20 milyon hektar­dır. Bu alan temel alındığında ormanların genel yüzölçümü içindeki payı yüzde 25 gibi oldukça yüksek bir orana ulaşır. Ama bu alan kısmen ağaçlarla kaplıdır ve içerdiği ağaçların hem sıklığı hem niteliği bakımından önemli ölçüde orman olma özelliğini yitirmiştir. Ya­pılan son çalışmalar Türkiye'de gerçekten orman denebilecek alanların yalnızca 8-9 mil­yon hektar dolayında olduğunu göstermek­tedir.
Türkiye'nin Karadeniz kıyılarındaki dağla­rın 1.000-2.000 metre arasındaki yükseklikle­rinde kayın, köknar ve ladin, bu dağların iç kesimlere bakan yamaçlarında yukarıdan aşa­ğıya doğru sarı çam ve meşe egemen ağaç örtüsünü oluşturur. Toroslar'da 1.000 metre­ye kadar kızıl çam, daha yükseklerde kara çam, sedir ve köknar bulunur. İç kesimlerde bozkıra geçiş gene kara çam, meşe ve ardıçla gerçekleşir. Anadolu'nun batısında dağların kıyıya bakan kesimleri kızıl çamın, iç kesimle­ri ise meşe ve kara çamın egemenliğindedir. Istranca Dağları'nda ise meşe ve kayın yaygın biçimde görülür.

Orman Yaşamı

İnsanın doğal ormanlara doğrudan etkisi ol­masa bile, ormanlar sürekli bir değişim için­dedir. Ağaçlar gelişmelerini sürdürür ve yaş­lanınca ölür. Ölü ağaçların bıraktığı boşluk kısa sürede ya yeni ağaçlarla ya da boş alan bulup genişleyen komşu ağaçlarca dolduru­lur. Bir ağaç belli bir yaş ve büyüklüğe ulaşır ulaşmaz dört bir yöne dağılacak tohumlarını üretir. Bu tohumların bir bölümü toprakta çimlenerek fideleri, fideler de gelişerek fidan­ları oluşturur.
Birçok ağacın tohumu rüzgârla kolayca dağılır ve ağaçtan uzaklara taşınır. Örneğin çam ve akçaağacın tohumları kanatlıdır. Ka­vağın tohumlan ise çok küçük ve pamuksu tüylerle çevrilidir. Tohumların çok uzaklara taşınabilmesi bir ağaç türünün daha önce bulunmadığı yerlerde yetişmesini sağlar. Ba­zen bir orman fırtına, yangın ya da yanardağ patlamalarıyla tümüyle yok olabilir. Ama çok geçmeden otsu bitkiler ve çalılar, ardından da titrek kavak ve kara çam gibi ağaç türleri yeni ormanların gelişmesine öncülük eder.
Yakın geçmişte, ormanların kereste kayna­ğı olmanın ötesinde, bulundukları bölge için yararlı oldukları anlaşılmıştır. Ormanlar yok edilirse çıplak toprak nemini kolayca yitir­mekte ve yapraklar tarafından korunmadığı ya da ağaçların köklerince bir arada tutulma­dığı için kolayca aşınmaya uğramaktadır. Yağmur sularının taşıdığı toprak ise ırmakları kum ve çamurla doldurarak baraj göllerini kullanılmaz hale getirmekte, taşkınlara yol açmaktadır. Sık ağaçlı ormanlar yağışlarla gelen suyun yüzeyden ve toprağın içinden akışını önemli ölçüde yavaşlatarak kaynakları ve ırmakları yıl boyunca düzenli bir biçimde besleyebilmektedir. (AŞINMA maddesinde toprağın verimini korumak için ağaçların nasıl kullanılabileceğini bulabilirsiniz.) Ağaç kese­rek toprak birkaç yılda verimsizleştirilebilir. Ama toprak tümüyle aşınmışsa, yeni bir orma­nın oluşumu için yüzlerce yıl gerekebilir.
Ormanların varlığı başka bakımlardan da gereklidir. Ağaçlar gerekli enerjiyi güneş ışığından alarak oksijen üretir . Yaşamın sürmesi için gereken oksijen önemli ölçüde geniş ormanların varlığına bağ­lıdır.
Ormanların iklim üzerinde de önemli etki­leri vardır. "Sünger" işlevi gören ormanlar yağmurla toprağa düşen suyu emer ve yaprak­ları aracılığıyla yavaş yavaş çevreye salar. Ormanlar yok edildikçe yeryüzünün iklimin­de önemli değişiklikler ortaya çıkabilir.
Ormanların düzenli ve akılcı kullanımı ger­çekleştiğinde sağlayacağı yararlar yaşam sür­dükçe önemini koruyacaktır. Bu satırların basıldığı kâğıdın ve çevremizdeki birçok eşya­nın ağaçlardan elde edildiğini düşünmek bile ormanlara özen göstermenin zorunluluğunu açıkça gözler önüne serer.

ORMANASMASI

Çoğu Asya'da ve Kuzey Amerika'da, bazısı da Avustralya'da kendi­liginden yetişen ormanasmaları tırmanıcı ya da çalı yapısında bitkilerdir. Düğünçiçeğigiller (Ranunculaceae) familyasının Clema­tis cinsini oluşturan bu bitkilerin 250 kadar türü vardır. Türkiye'de de yabani olarak yetişen bazı türlerine rastlanır.
Genellikle başka ağaçlara sarılarak büyü­yen ormanasmalarının gösterişli çiçekleri baş­ka çiçeklere göre daha sert ve kalındır. Bunun nedeni, çiçeklerinin taçyaprak sanılan renkli yapraklarının aslında birer çanakyaprak ol­masıdır . Tek bir tohum içeren bir ucu tüylü minik meyveleri rüzgârın yardımıy­la kolayca uçuşarak geniş alanlara yayılabilir.
Yaygın biçimde süs bitkisi olarak yetiştiri­len ormanasmalarının iri çiçekli pek çok melezi geliştirilmiştir. İyi akaçlanmış toprak­ları seven bu bitkilerin kökleri güneşten uzak tutulmalı, sürgünleri ise bol güneş almalıdır.
En yaygın ormanasmalarından biri olan adi ormanasması (Clematis vitalba) Avrupa'nın yanı sıra Türkiye'nin de kuzeybatı ve güney kesimlerindeki ormanlarda sıkça yetişen, odunsu tırmanıcı bir bitkidir; özellikle bol kireçli topraklardan hoşlanır. Anayurdu Asya olan doğu ormanasmasına (Clematis orienta-lis) ise Kafkasya'da, İran'da, Afganistan'da ve Pakistan'ın batı kesimlerinde olduğu gibi ülkemizde de rastlanır.

ORMANCILIK

Ormanların yetiştirilmesi ve işletilmesidir. İnsanların elindeki en değerli doğal kaynaklardan biri olan ormanlar, evden kâğıda kadar sayısız ürünün yapımında kulla­nılan odunun kaynağıdır. Ormanlar aynı za­manda değerli su kaynaklarını korur, yabanıl yaşam için barınak oluşturur ve milyonlarca insan için dinlenme yerleridir. İnsanların or­manları uzun yıllar gelişigüzel kullanmaları sonucu dünyadaki orman alanları azalmıştır. Bu nedenle günümüzde birçok ülkede orman­lar koruma altındadır ve orman alanlarını yok etmeyecek biçimde düzenlenen akıllıca yön­temlerle işletilir. Ormanların özellikleri, sağ­ladığı yararlar ve eğer yerlerine yenileri yetiş­tirilmeden kesilip yok edilirlerse ortaya çıka­bilecek ciddi sorunlar ORMAN maddesinde anlatılmaktadır.

Orman Ürünleri

Boy ve biçimleri çok çeşitli olan ağaçlar başka birçok yönden de birbirinden farklıdır. Yal­nızca ABD'de 1.000'den fazla ağaç türü vardır. Bazıları düz ve uzun, bazıları kısa ve kıvrımlıdır; bazılarının odunu sert, ağır ve koyu renkli, bazılarınınki yumuşak, hafif ve parlaktır. Bazı ağaçların ömrü kısadır; olgun­laştıktan sonra 20-30 yıl içinde ölür. Ama dünyanın en yaşlı canlıları da ağaçlardır. California'da bulunan bir çam türünün 4.000 yıldan daha yaşlı olan örnekleri vardır.
Ağaçlardan meyve, kabuklu yemiş, baharat ve şeker de elde edilir. Kinin ve kâfur ağaçlardan elde edilen ilaçlara örnektir. Or­man ürünlerinin en önemlisi odundur. Tom­rukların bıçkılarla kesilmesiyle yapılan keres­te, ev, tekne, mobilya ve yüzlerce başka ahşap eşyanın yapımında kullanılır. Her yıl artan miktarda odundan, kâğıt üretiminde kullanılan odun hamuru yapılır. Öbür değerli orman ürünleri arasında yapay ipek (reyon), sinema filmi, bazı plastikler, terebentin, boya yağlan, zamk, kauçuk, zift ve odunkömürü sayılabilir Kömür ve petrol gibi bazı doğal kaynaklar kullanıldıkça tükenir ve bir daha yenilenemez. Ormanlar ise yenilenebilen doğal kay­naklardır; orman ürünlerinden kuşaklar bo­yunca yararlanılabilir.İklim, toprak özellikleri ve yükseklik bir ormanda yetişecek ağaçların türünü belirle­yen temel öğelerdir. Tropik yağmur ormanla­rında yetişen ağaç türleri, ılıman iklim orman­larında yetişenlerden farklıdır

Ormanların İşletilmesi

Avrupa'daki ormanlar yüzyıllardır yoğun bi­çimde işlenmektedir. Ama azgelişmiş ülkeler­de, uzak ve ulaşımı zor bölgelerdeki geniş ormanlık alanlara ulaşılamaz. Bu ülkelerde ulaşılması güç olan ormanları işlemek ve geliştirmek için gerekli teknoloji yoktur.
Orman kaynaklarını işlemek ve geliştirmek için gerekli bilgi ve beceri ormancılık eğitimi ile verilir. İlk teknik ormancılık kursları 1770'te Almanya'da açılmıştır. Bu tür bir eğitim Fransa'da 1824'te başlamış, İstanbul' da ilk ormancılık okulu 1858'de kurulmuştur. Ormancılık mesleği ABD'de de 1900'lerde ortaya çıkmıştır. 1919'da İngiltere'de devlete ait ormanlar oluşturup işletmek amacıyla bir ormancılık komisyonu kurulmuştur.
Başlangıçta ormancılık temel olarak toprak aşınmasını önlemeyi, su kaynaklarını, yabanıl yaşamı ve ormanları yangından korumayı kapsıyordu. Zamanla daha çok sayıda insan ormanları kullanmaya başlayınca, ormanların geliştirilmesi de ormancılığın alanına girdi. Orman alanlarında yollar, patikalar ve köprü­ler yapıldı. Bir yandan yeni ağaçlar dikilip kamp ve piknik yerleri yapılırken, bir yandan da kereste üretimi artırıldı.
Günümüzün ormancılık anlayışı 20. yüzyı­lın ortalarında biçimlendi. Ormancılığın ilk amaçlarından olan koruma ve geliştirme öne­mini korudu; bunun yanı sıra orman kaynak­larının üretimi, doğayı koruma ve dinlenme yerlerinin düzenlenmesine ağırlık verildi.
Ormanların işletilmesinde iki temel sistem vardır. Eş yaşlı orman yetiştirme sisteminde, bir alan tümüyle ağaçlardan temizlenir ve bütün alana aynı yaşta fideler ya da fidanlar dikilir. Böylece ormandaki ağaçların hepsi aynı yaşta olur. Bu sistem, çam gibi gelişme çağında ışık gereksinimi yüksek ağaç türleri için çok uygundur.
Köknar gibi gölgeye dayanıklı türler genel­likle seçme yöntemine en uygun ağaçlardır. Bu yöntemde farklı yaşlardaki ağaç grupları ormanda aynı zamanda bulunur. Ağaçlar büyüdükçe, birkaç yılda bir en yaşlı ve büyük ağaçlar tek tek ya da gruplar halinde kesilerek yerlerine yeni fidanlar dikilir ya da ormanda kalan ağaçların tohumları doğal olarak çevre­ye yayılıp çimlenir.
Ağaçlandırma (yeni ormanlar yetiştirme) ormancılığın önemli bir bölümüdür. Yeni ormanlar yetiştirmek için fundalıklar, yanmış orman alanları, artık ekilmeyen tarlalar gibi verimsiz topraklara fidanlar dikilir ya da doğrudan tohum ekimi yapılır. İğneyapraklı ormanların yetiştirilmesinde doğrudan ekim* yeni bir yöntemdir. Bunun için yüksek kaliteli ağaçlardan kozalaklar toplanır; çıkarılan to­humlar, kuşların ve kemiricilerin yememesi için ilaçlandıktan' sonra elle ya da makineyle ekilir. Geniş alanlarda ekim yapılacaksa heli­kopterler kullanılır.



Ormanların Korunması

Ormanları yangından, hastalıklardan, böcek ve hayvanların vereceği zarardan korumak bir ormancının geleneksel görevleri arasındadır. Gittikçe daha çok sayıda insan ormanları dinlenme ve başka amaçlarla kullandıkça yangın olasılığı artmaktadır. Her 10 orman yangınından dokuzuna insanlar neden olur. Arabadan atılan sönmemiş bir sigara, söndü­rülmemiş bir kamp ateşi, rüzgârlı bir günde yakılan çöpler kısa bir süre içinde denetimden çıkan bir yangına neden olabilir. Her yıl milyonlarca hektar orman alanı yangınla ka­rarmaktadır. Orman yangınlarından ağaçlar zarar görür ya da tümüyle kururken, doğal güzellikler de ortadan kalkar, yabanıl yaşam yok olur ve toprak aşınır.
Özellikle Kuzey Amerika ve Avustralya' nın uçsuz bucaksız orman alanlarında yangına karşı mücadelede ormancıların kullanabile­cekleri yeni gereçler geliştirilmiştir. Uçaklara takılan kızılötesi elektronik tarama gereçleri yoğun duman içinde bile yangının tam nerede olduğunu gösterebilmektedir. Yangına su ve kimyasal madde püskürtmek, yerdeki ekiple­re yardım gereçleri ulaştırmak için uçak ve helikopterler kullanılmaktadır. Yangın sön­dürme ekipleri uzak ve yolu olmayan bölgele­re paraşütle indirilir. Telsizli devriyeler ve kule gözcüleri yangını daha başlangıcında görüp haber vererek genişlemeden söndürül­mesini sağlar. Gene de orman yangınlarıyla mücadele, yangın yerinde kazma kürek ve su pompalarıyla çalışmayı da gerektiren tehlikeli ve zor bir iştir.Orman yangınları kadar dehşet verici olma­yan böcek ve hastalıklar da ormanların aynı derecede ciddi düşmanlarıdır. Bir zamanlar ABD'nin doğusundaki önemli ağaç türlerin­den biri olan Amerika kestanesi, "kestane kanseri" denen bir mantar hastalığı sonucu yok olmuştur. Bir başka mantar hastalığından Veymut çamını kurtarmak için ormancılar uzun yıllar çalışmıştır. Karaağaç hastalığı, Avrupa ve Kuzey Amerika'da kent, park ve ormanlardaki çok sayıda karaağacı yok etmiş­tir. Bu tür kayıpları önlemek zordur. Çünkü genellikle hastalıklar ilk aşamalarında fark edilmez, yayıldıktan sonra denetim altına alınmaları ise büyük harcamalar gerektirir.
Orman ağaçlarına saldıran çok çeşitli böcek türleri vardır. Eğer koşullar uygunsa bu bö­cekler hızla artar ve geniş bir alandaki ağaçla­rı yok edebilir. Kabukböcekleri ve tombul güve en tehlikeli orman zararlılarından bazıları dır. Hastalıkları denetim altına alma yöntem­leri arasında kimyasal tedavi, hasta ağaçların yakılması ve böcek ilacı püskürtmek sayılabi­lir. Zararlı böcekleri yok edecek başka böcek ve asalaklar bulmaya yönelik biyolojik müca­dele yöntemlerini geliştirmek için de araştır­macılar çalışmaktadır. Yaşlılık, kuraklık ya da yangından zayıf düşmüş ağaçlar böcek saldırısından en kolay etkilenebilecek durum­da olduklarından, böceklerle savaşmanın bir yolu da risk taşıyan ağaçları ormanda bırak­mamaktır.


MsxLabs & TemelBritannica


temas4 14 Nisan 2010 17:41

Orman, belirli yükseklikteki ve büyüklükteki ağaçlar, çalı, otsu bitkiler, mantarlar, mikroorganizmalar ve çeşitli hayvanlarla, toprağın meydana getirdiği, aynı zamanda topluma çeşitli faydalar sağlayan bir ekosistem.
Kendisini meydana getiren bireylerin uzun yıllar karşılıklı etkileri sonucu yerleşmiş, biyolojik bir dengeye sahiptir. Bu denge ormanların sağlığı ve varlığı için şarttır. Bu denge olmadıkça, ormanların sağlığı ve varlığını korumak çok güç, hatta imkansızdır.


Orman Şekilleri

Ekvatoral yağmur ormanı

Dünyanın en canlı, en kuvvetli ve yayılma kabiliyeti en yüksek olan orman tipidir. Orman ekosistemi bu tipte en yüksek seviyesine ulaşmıştır. Yüksek sıcaklık ve rutubetin biraraya geldiği yörelerde yağmur ormanı teşekkül etmiştir. Yağış miktarı esas itibariyle 2000-4000 milimetre arasında değişmekle beraber bazı mıntıkalarda 10.000 milimetreye ulaşır. Ortalama yıllık sıcaklık 20-30 °C arasında değişir. En soğuk ayda 18 °C'nin altına düşmez. Mevsim değişmeleri olmadığından tropik yağmur ormanı ağaçlarında, ilkbahar ve sonbahar odunu meydana gelişi görülmez.
Büyük çoğunluğu, daimi yeşil yapraklı ağaçlardan meydana gelen tropik yağmur ormanında ağaçların tepeleri zayıf, dallanma gevşek, gövde şekilleri düzensiz, ağaç kabukları parlaktır. Dallar üzerinde epiphyte denen eğrelti, orkide gibi konuk bitkiler, çeşitli sarılıcı ve tırmanıcı bitkiler, ormanın genel görünüşünde büyük rol oynarlar. Tozlaşma, böcekler ve kelebekler yoluyla olur. Tropik yağmur ormanının bazı ağaçları gövde üzerinde de çiçeklenme yapabilirler. Olağanüstü istila edici bir kuvvete sahiptir. Tedbir alınmadığı taktirde yolları, telefon, telgraf vs. gibi yapıları kısa zamanda kullanılmaz hale getirir.Bu orman ekvator bölgelerinde bulunur.
Endonezya Takım Adalarında, Hindistan'da, Kamerun sahilinde, Amazon mıntıkasında, Brezilya'nın doğu sahilinde, Karayip Denizi sahillerinde ve adalarında yayılış gösterir. Tropik yağmur ormanları; Mangrov tropik iğne yapraklı ormanlar ve bambu ormanları olmak üzere üç grupta toplanır.


Mangrov ormanları

Tropiklerde birçok deniz etekleri, kendine has tipik bir orman formasyonu taşırlar. Denizin ilerlemesi halinde (med), yaklaşık 10 ile 20 m arasında boy yapan ağaçların yalnız tepeleri suyun üzerinde kalır. Çekilmesi halinde (cezir) ise ağaç gövdeleri geniş nefes alma kökleri ile birlikte görülür. Tohumun çimlenmesi ve çimlenmeden sonra meydana gelen fidecikler, tohumlar henüz ağaçta iken gelişirler ve biraz büyüyünce çamur toprağa düşerek köklenirler. Bu bitkiler deniz tuzuna dayanıklı bitkilerdir.
Muson ormanları

Muson iklimi etkisi altındaki ağaçlar daimi yeşil, derimsi yahut tüylü yapraklar taşırlar. Genellikle Muson ikliminin yaygın olduğu bölgelerde yetişirler. Yazları yeşil yapraklıdırlar, kışları ise yapraklarını dökerler. Muson ormanlarının tipik ağacı teak ağacıdır. Bu ağaçlar yazın aşırı suya, kışın da kuraklığa karşı dayanıklı ağaçlardır.
Tropik iğne yapraklı ormanlar

Güneydoğu Asya'da ve Orta Amerika'da, çeşitli çam türlerinin meydana getirdikleri geniş ormanlar, bilhassa dağlık yerlerin fakir topraklarında yaygındır. Ağaç türleri; Pinus caribaea, Pinus merkusii, Callitris podocarpustur.
Tayga ormanları



Taygalar, ormanda alt tabakanın bir kısmını meydana getirirler. Geniş yayılan rizomları sayesinde sürgün vererek çoğalırlar. Dünya üzerinde 60 cinsine dağılan yaklaşık 700 türü vardır. Boyları 0,15 m ile 30 m arasında değişir. Sert karasal iklimin nemli bölgelerinde görülürler.Görüldükleri yerlere en fazla yağış yazın,en az yağış kışın düşmektedir
Yağmur yeşili yapraklı orman (kış ormanı)

Tropik memleketlerin, yazları periyodik kurak ve çok sıcak, kışları yağmurlu iklim mıntıkalarında görülür. Bu orman şeklinin tipik özelliği, yaprak dökümünün sıcak ve kurak mevsime, esas ve vejetasyon zamanında yapraklı durumla kışa rastlamasıdır. Kış ormanı sonbaharda yeşillenir ve ilkbaharda tekrar yaprağını döker. Ağaçların boyları kısa ve büyümeleri çok yavaştır.
Hindistan, Afrika ve Güney Amerika'nın geniş sahalarını kaplarlar. Maymun, ekmek ağacı ve şemsiye akasyaları bu vejetasyonun tipik ağaçlarıdır. Arka Hindistan ve Doğu Cava ormanlarının en değerli ağacı, yaprakları (30x50) cm büyüklüğünde olan Tectonia grandis'dir.
Sert yapraklı orman

Sert yapraklı orman, yazları sıcak ve yağışça fakir, kışları ılıman, fakat yağışça zengin yörelerde yayılış gösterir. Daimi yeşil yapraklı olması, sert yapraklı ormana çok serin zamanlarda hatta kışın bile fotosentez imkanı verir. Bunun yanında yaz mevsiminin kuraklığı sebebiyle bilhassa kuru topraklarda büyümede bir nevi duraklama periyodu hasıl olur.
En tipik ağaç türleri; defne (Laurus nobilis), yabani zeytin (Olea europaea), mantar meşesi (Quercus suber), fıstık çamı, pırnal meşe (Quercus ilex), kermes meşesi (Quercus coccifera), Eucalyptus, adi servi (Cupressus sempervirens), fıstık çamı (Pinus pinea), kızılçam (Pinus brutia), Halep çamı (Pinus halepensis) dir.
Sert yapraklı ormanın ana mıntıkaları, başta Akdeniz iklim bölgesi olmak üzere dar bir şerit halinde Kalifornia ve Şili'dir.
Maki dediği bitki formasyonu da sert yapraklı orman şekli içinde yer alır. Boylu veya bodur çalı görünümündeki maki Akdeniz ve kısmen Karadeniz kıyılarında, denizle dağ etekleri arasında yaygındır. Bulunduğu araziyi örtmesi ve toprağı girift olarak kaplaması erozyonu önleme ve toprak koruması bakımından büyük değer taşır.
Makinin başlıca elemanları: Yabani zeytin, defne, mersin, koca yemiş, sandal, funda, sumak, filarya, sakız, zakkum, laden, katırtırnağı, ardıç, ılgın, Keçiboynuzu tur.


Yazın yeşil yapraklı orman (Yaz ormanı)

Kuzey yarı kürenin belirli derecede serin kışlara sahip olan ve yazlarla kışlar arasında mevsim farkları gösteren enlemlerinde görülür. İnce ve yumuşak olan yaprakların sonbaharda dökülmesi kış soğuğundan ziyade, toprağın donması halinde hasıl olabilecek kuraklık tehlikesine karşı alınan bir tedbirdir. Yaz ormanları bilhassa Orta Avrupa'da, yazları zengin yağışlı mıntıkalarda görülür. Türkiye'de, denizden yüksek olmayan yerlerde yaygındır.
Yazın yeşil yapraklı ormanın ana türleri; kayın (Fagus), meşe (Quercus), akçaağaç (Acer), ıhlamur (Tilia), karaağaç (Ulmus), gürgen (Carpinus), huş (Betula), kısmen de kestane (Castanea), ceviz (Juglans) ve caryadır.
İğne yapraklı (ibreli) orman

Yayılış sahası, Kuzey yarı kürenin kışları sert, düzenli kar ve don mevsimleri gösteren yüksek enlemleridir. Yaz, kış yeşil iğne şeklini almış olan asimilasyon organları, kısa ve vejetasyon devresinde, sıcaktan en yüksek derecede faydalanmayı mümkün kılar. İğne yapraklı ormanların çoğunda gövdeler devamlı, düz ve dalsızdır. Ağır olmayan gövde odunları, bıçkı kerestesi ve yapı ağacı olarak çok kıymetlidir. Bu orman tipi, Kuzey Avrupa ve Asya'dan Kuzey Amerika'nın kuzeyine kadar, 20 enlem genişliğindeki bir şerit halinde yayılış gösterir. dünyadaki igne yapraklı agaçlar(yapragını dökemeyen agaçlar):göknar,sedir,katran,arakorya,andız,ladin,çam,servi,ardıç,şemsiye agacı,lariks(melez),mazı...


Galeri ormanları

http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/6/66/Galleryforest_300.jpg/240px-Galleryforest_300.jpg http://bits.wikimedia.org/skins-1.5/common/images/magnify-clip.png Galeri ormanı



Afrika, Güney Amerika ve İç Anadolu'nun yağmurca fakir, kurak mıntıkalarında nehirler boyunca, dar veya geniş şeritler halinde oldukça kuvvetli büyüyen ormanlar meydana gelir ki, bunlara galeri ormanları denir.
Bataklık ormanları

Tropik bölgelerin geniş, sürekli su altında kalan, bataklık bölgelerinde rastlanır. Florida'nın bataklık servisi ormanları bu ormanlara örnek olarak gösterilebilir.
Ormanların yararları

Maddi faydaları

http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/b/b3/Orman.JPG/255px-Orman.JPG http://bits.wikimedia.org/skins-1.5/common/images/magnify-clip.png Doğu Karadeniz ormanları



Ormanların yapacak, yakacak ve tali ürünlerle sağladığı değerlerdir. Ormanın ilk bakıştaki faydası, ürünlerin çeşitli iş ve sanayi kollarında hammadde olarak kullanılması veya tüketimi şeklinde göze çarpmaktadır. İnşaatta, kimya ve diğer sanayi kuruluşlarında, madencilik, ulaştırma, bayındırlık gibi ekonomik faaliyetlerde odun hammaddesinin kullanış yerleri gün geçtikçe artmaktadır. Odun hammaddesinin bu derece önem kazanmasının sebebi, sahip olduğu teknolojik vasıflarından ve devamlı üreyebilen; iyi bakıldığı taktirde tükenmez bir kaynağı olmasından ileri gelmektedir.
Teknolojinin gelişmesi ve elektrik enerjisi, petrol, maden kömürü gibi çeşitli enerji maddelerinin bulunmuş olmasına rağmen odun, yakacak maddesi olarak önemini sürdürmektedir. Dünya odun üretiminin hemen hemen % 50'si yakacak olarak kullanılmakta ve özellikle gelişmekte olan ülkelerde bu oran % 80'e varmaktadır.
Ormandan elde edilen tali ürünler, parfümeri, boya, ilaç, dericilik, tecrit malzemesi gibi endüstri kuruluşlarının ham maddesini meydana getirmektedir.
Türkiye'de üretilen orman tali ürünlerinin başlıcaları; reçine, sığla yağı, palamut, mazı, defne yaprağı, çamfıstığı, sumak, kestane, ıhlamur çiçeği, mahlep, meyan kökü ve keçiboynuzu vb.dir.
Kollektif faydaları

Ormanın bu yöndeki hizmetleri, maddi faydaları ile ölçülemeyecek kadar fazladır. Bulundukları yerin iklimini, kara iklim tipinden ılıman iklim tipine yöneltirler. Bu sayede don, kuraklık, aşırı sıcaklık, fırtına gibi zararları önlemek ve azaltmak suretiyle faydalı olurlar. Ormanın etkisi altında kalan sahaların nisbi rutubeti fazla olduğu gibi, akarsu ve kaynakların verimi, düzenli ve devamlıdır.
Ormanların tarımı, hayvancılığı, bayındırlık tesislerini koruması; karada ve deniz kıyılarında kumulların teşekkülüne engel olması; bataklıkları kurutmak, havaya saf oksijen vermek, gürültüyü ve hava kirliliğini önlemek suretiyle insan sağlığına yardım etmesi; çeşitli av hayvanlarını barındırıp beslemekle yurdun tabii varlığını ve güzelliğini zenginleştirmesi gibi hususlar kollektif hizmetlerinin başlıcalarını teşkil eder.


Orman yangını, doğal ya da insani sebeplerden ortaya çıkan ormanların kısmen veya tamamen yanmasıdır. Yıldırım düşmesi,yanardağ patlaması ve yüksek sıcaklık gibi doğal sebeplerle çıkan yangınlar ve sigara, tarımsal ürünler nedenli çıkan insan kaynaklı orman yangınları vardır. Ormanların yanması ekolojik olarak bir çok zarara sebep olur. İklim değişikliği ve kuraklık başlıca sonuçlardır.
Ormanları yangınlara karşı korumak için,
1.Ormanlara cam ve cam kırıkları atılmamalıdır. (Cam, güneş ışığını bir büyüteç gibi çimenlere çeker. Çimenler, tutuşarak çimenlerin alevlenmesine ve dolayısıyla yangının oluşmasına neden olacaktır.)
2.Mangal küllerini söndürmeden dökülmemelidir. Çünkü çimenlerin tutuşarak yangın çıkarma olasılığı vardır.
3.Bir yangın gördüğümüz zaman 110 yangın ihbar hattına bildirmeliyiz; eğer bu bir orman yangınıysa, o zaman 177 alo orman yangını ihbar hattına bildirmeliyiz.
4.Halk görevli kişiler ve çevre örgütleri tarafından bilinçlendirilmeli, bu konuda seminerler ve konferanslar düzenlenmelidir.
5.Ormanda ateş yakmamalıyız, yakmak zorundaysak çimensiz bir alanda ateşin etrafına taş koyarak yakmalıyız.
İhmal ve dikkatsizlik nedeniyle çıkan orman yangınları

  1. Ormanda güvenlik tedbiri almadan ateş yakmak.
  2. Yakılan ateşi söndürmeden bırakmak. Özellikle mangal için yakılan ateşin söndürülmeden bırakılması.
  3. Sönmemiş sigara izmariti ve kibriti yere atmak.
  4. Orman içinde veya bitişiğindeki tarlalarda istenmeyen otları veya tarla anızını yakmak.
  5. Gece aydınlatma için ormanda ateşle dolaşmak.
  6. Cam ve cam kırıklarını ormanda bırakmak, güneş ışığının camdan yansıyarak otları yakması.
  7. Çocukların orman içinde ateşle oynamaları
  8. Eğlence veya gösteri için ormanda ateşle bir şeyler yapılması ateş yakılması
  9. Yere atılan camların çimenlere yansıması ve ateş çıkması.
Kasıtlı çıkarılan orman yangınları

  1. Orman içinde veya bitişiğindeki tarla veya otlakları genişletmek.
  2. Orman içinde yapılan kanunsuz işleri gizlemek için çıkarılan yangınlar.
  3. Yabani hayvanları uzaklaştırmak.
  4. İş ve çıkar elde etmek.


Ormancılık, ormanların ve ormanla ilişkili doğal kaynakların idaresi, ağaçlandırma faaliyetleri ve bu faaliyetlerin yapılabilmesi için gerekli olan altyapı hizmetlerinin gerçekleştirildiği bir bilim dalı ve yönetim sanatıdır. Ormancılığın ana hedefi doğal kaynaklar ve hizmetlerin sürdürülebilirliğini sağlayacak sistemlerin oluşturulması ve geliştirilmesidir. Ormancılığın ana sorunsalı, toplumun ormanlardan karşılanan ihtiyaçlarının teminini sağlarken aynı zamanda orman kaynağının ve ormandan etkilenen diğer doğal kaynakların sağlıklı bir şekilde devamının sağlanabilmesidir.
Ormancılığın en fazla etkileşim içinde olduğu bilim dalı, yeni orman tesis etme, mevcut ormanların bakımı ve toplum ihtiyaçlarına göre şekillendirilmesi bilim ve yönetim sanatı olan silvikültür bilimidir. Modern ormancılığın ilgi alanı olarak; ahşap sanayi için odun hammaddesi üretimi, kimya,gıda ve ilaç sanayi için sığla yağı, defne yaprağı, ıhlamur, keçiboynuzu, mantar vb. tali ürünler üretimi, yaban hayatı, kaliteli içme suyu temini, doğal peyzajın korunması, rekreasyon, biyolojik çeşitlilik yönetimi, havza amenajmanı, erozyon kontrolu ve atmosferik karbondioksidin depolanması gibi konulardır.



Orman Genel Müdürlüğü, Tanzimat Fermanıyla beraber 1839 yılında ormancılık hizmetlerinin takibi için Ticaret Nezaretine bağlı bir “Orman Müdürlüğü“ olarak kurulmuştur. Bu müdürlüğün yetişmiş personel ihtiyacının karşılanması maksadı ile 1857 yılında da Orman Fakültesi kurulmuştur, teknik ve ekonomik ormancılık tatbikatına güç kazandıracak elemanların yetiştirilmesine başlangıç teşkil eden 1857 yılından Cumhuriyet dönemine kadar, günün ve şartların dikte ettirdiği değişik kanunnameler, fetvalar, buyrultular, nizamname ve talimatnameler çıkarılmıştır ve müdürlük bunlara göre görevini gerçekleştirmiştir.
Cumhuriyet döneminin 1920-1923 yılları arasında ormancılık işleri, İktisat Vekaletine bağlı bir Genel Müdürlükle yürütülmeğe devam edilmiştir. Genel Müdürlüğün teknik Ormancılık faaliyetlerinin hız kazanması Atatürk'ün 1922 yılı meclis açılış konuşmasında koyduğu "Gerek ziraat ve gerek memleketin servet ve sıhhati umumiyesi noktası nazarından ehemmiyeti muhakkak olan ormanlarımızdaki asri tedbir ile hüsnühalde bulundurmak, tevsi etmek ve azami faide temin eylemek esas düsturlarımızdan biridir" hedefiyle olmuştur.
Orman Genel Müdürlüğü bugünkü yapısına, 1937 yılında çıkarılan 3204 sayılı kanunla gelmiştir. Aynı yıl yürürlüğe giren 3116 sayılı Orman Kanunu ile bugünkü modern ormancılığımızın temeli atılmıştır. Halihazırda yürürlükte olan 6831 sayılı Orman Kanunu ise 1956 yılında çıkarılmıştır.
Genel Müdürlük 01.5.2003 tarihinde kabul edilen 4856 sayılı kanun kapsamında, Çevre ve Orman Bakanlıklarının birleştirilmesiyle bu tarihten itibaren Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Orman Bakanlığı bünyesinde faaliyetlerini sürdürmektedir.


Orman serçesi (Passer montanus), serçegiller (Passeridae) familyasından Türkiye'de görülen bir serçe türü.
Holarktik ve Oryantal bölgelerde yaşayan bu tür, Türkiye'nin kuzey kesimlerde ürer. Bayağı serçe kadar yerleşim birimlerine bağlı değildir. Orman içlerinde de yuva kurabilir. Birbirine benzeyen erkek ve dişinin tepesi ve ensesi kızıl kahverengi, göğsündeki siyah leke küçüktür. Ayrıca yüzünün yanlarında da birer siyah benek bulunur. Boyları 12.5–14 cm kadardır.


Misafir 17 Nisan 2011 19:24

çok tşkler ama o ormanclıkla ilgili bilgiyi daha çk uzatsınlar hoca ödevi verdi sadece bir sayfa yazabildim ondan rica edeyiorum biraz daha bilgi piliase :)


Misafir 15 Ocak 2012 20:49

siz on tane bilgi de yazar mısınız ama ormanlar hakkında önemli bilgiler.


gülin 24 Aralık 2012 18:36

orman
 
Ağaçlarla kaplı geniş alanlara or­man, ormanın küçüğüne koru denir. Boylu ağaçların aralıklı bulunduğu yerler ağaçlık, çalılar ve yaklaşık 5 metreyi aşmayan ağaçlar­la kaplı yerler çalılık adıyla tanınır. Büyük bir çeşitlilik gösteren ormanların gelişmesi için gerekli iklim koşullan ve toprağın niteliği de farklılık gösterir.
Yeryüzünde 20 binden fazla ağaç türü vardır ve bunların yaklaşık 1.000'i kereste üretimi için ticari amaçla yetiştirilir. Kereste ağaçlan iğneyaprakhlar ve genişyapraklılar olmak üzere iki gruba ayrılabilir. İğneyapraklıların dar ve iğnemsi yapraklarının yanı sıra en dikkat çeken özelliklerinden biri de üreme organlarıdır. Çam, köknar, ladin gibi iğne yapraklıların tümü bir ekseni çevreleyen pul­lardan oluşmuş değişik biçim ve boyutlarda, kozalak denen üreme organları taşır ve bu nedenle kozalaklılar olarak da bilinir. Yap­rakları yıllarca canlı kalıp değişik zamanlarda döküldüğü için her mevsim yeşildirler. Geniş yaprakların çoğu ise belli bir mevsimde yapraklarını döker. Yaprakların dökülmesi soğuk ülkelerde kış aylarına, sıcak ve kurak ülkelerde yağmurun yağmadığı kurak aylara rastlar. Ama yağmurların yıl boyunca görül­düğü tropik ülkelerde bu ağaçların çoğu her zaman yeşil kalır. Genellikle iğneyaprakhlar yumuşak odunlu, genişyap­raklılar sert odunlu ağaçlar olarak bilinir.
Yeryüzünde en büyük ağaçların bulunduğu ormanlar Kuzey Amerika'nın batısındaki, duglasköknarı ve sekoyaların yetiştiği iğne yapraklı ormanlar ile Avustralya'daki okalip­tüs ormanlarıdır. Bu ağaçla­rın uzunluğu 90 metreyi, gövdelerinin çevresi 15 metreyi aşabilir. Çeşit bakımından en zengin ve sık ormanlar dönenceler arasında kalan bol yağmurlu bölgelere yayılmıştır. Bu ormanlarda bazen yan yana duran iki ağaç bile birbirine benzemez. Birçoğu büyüktür ve dev gövdeleri sarmaşık­lar, eğreltiler ve öbür bitkilerle öylesine sarılmıştır ki, yerden tepelerini görmek ola­naksızdır. Ama dönenceler arasındaki orman­ların birçoğu, sık bitki örtüsünün gelişmesine elverişli olmayan daha kurak yerlerde bulu­nur ve daha soğuk ülkelerdeki genişyapraklı ormanlardan pek farklı değildir. Ekvator yakınlarında gelişen ormanlarla ilgili ayrıntılı bilgiyi YAĞMUR ORMANLARI maddesin­de bulabilirsiniz.
Alışılmışın dışında kalan çevre koşulları kendine özgü orman tipleri yaratmıştır. Örne­ğin, tropik bölgelerde gelgitlerle tuzlu su baskınına uğrayan akarsu ağızlarında yalnız mangrov ağaçları yaşayabilir. Bu ağaçların gövdeleri sudan yukarı doğru yükselen kök lerle desteklenmiştir. Öte yan­dan, kurak ülkelerde akasyalar gibi dikenli ve düz tepeli ağaçlar bulunur .
Ormanlar eskiden yüksek dağ tepeleri. Kuzey ve Güney kutuplarının yakınları gibi aşırı soğuk, sıcak çöller gibi aşırı kurak bölgeler dışında yeryüzünün büyük bir bölü­münü kaplıyordu. Yüzyıllar geçtikçe bu or­manların yaklaşık yarısı tarımsal etkinlikler ve kereste elde etmek için kesilmiş ya da orman yangını gibi nedenlerle yok olmuştur. Günümüzde yağmur ormanları dışında kalan en geniş ormanlar İskandinavya, Sibirya ve Kanada boyunca geniş bir kuşak içinde yer alır. İğneyapraklılardan oluşan ve tayga adıy­la tanınan bu ormanlarda çam, ladin, köknar ve melez gibi soğuğa dayanıklı ağaçlar ege­mendir.

Ormanlar Yok Ediliyor

Yeryüzünün birçok bölgesinde ormanlarla kaplı alanlar yüz binlerce yıllık doğal dengeler göz ardı edilerek yok ediliyor. Ağaçlar keres­te sağlamak, tarla açmak, yol yapmak ve yerleşim alanları kurmak için kesiliyor. Yer­yüzünün bitki türleri bakımından en zengin ormanları olan tropik bölge ormanlarının yarısından çoğu yok edilmiştir. Bu-son derece zengin bitki örtüsü, birçoğunu bilim dünyası­nın bile henüz tanımadığı milyonlarca böcek, kuş ve öbür hayvan türlerinin yaşamasını sağlar. Eğer ormanların yok edilmesine bu­günkü hızla devam edilirse, yaklaşık 2050'de tropik ormanlar hemen hemen tümüyle yok olacaktır.
En az kesildiği kadar ağaç yetiştirilen ve ormanlara karşı özenli davranılan gelişmiş ülkelerde sorun bu kadar büyük değildir. Yoksul ülkelerde ise halk günlük gereksinim­lerini karşılamak amacıyla ağaçları kesmekte, birkaç yılda çoraklaşacak topraklar için or­manları yakmaktadır.
Doğal dengenin bozulması yalnız orman yaşamını değil, insanla birlikte tüm canlıların yaşamını da tehdit etmekte, sonraki kuşakla­ra alabildiğine sömürülmüş sağlıksız bir dün­ya bırakılmaktadır. Gelişen çevre bilincinin hızlandırdığı doğayı koruma çalışmaları ise bu hızlı yok oluş sürecine köklü çözümler getir­mekten çok uzaktır.



Türkiye'de Ormanlar

Eski kaynaklara göre Anadolu'yu da baştan başa ormanlar kaplıyordu. Ama binlerce yıl Anadolu'da gelip geçen uygarlıklar doğayı gittikçe artan bir hızla sömürerek geriye göz alabildiğine uzanan bozkırlar ve çorak top­raklar bırakmıştır.
Günümüzde Türkiye'nin ormanlara ayrıl­mış toplam alanı yaklaşık 20 milyon hektar­dır. Bu alan temel alındığında ormanların genel yüzölçümü içindeki payı yüzde 25 gibi oldukça yüksek bir orana ulaşır. Ama bu alan kısmen ağaçlarla kaplıdır ve içerdiği ağaçların hem sıklığı hem niteliği bakımından önemli ölçüde orman olma özelliğini yitirmiştir. Ya­pılan son çalışmalar Türkiye'de gerçekten orman denebilecek alanların yalnızca 8-9 mil­yon hektar dolayında olduğunu göstermek­tedir.
Türkiye'nin Karadeniz kıyılarındaki dağla­rın 1.000-2.000 metre arasındaki yükseklikle­rinde kayın, köknar ve ladin, bu dağların iç kesimlere bakan yamaçlarında yukarıdan aşa­ğıya doğru sarı çam ve meşe egemen ağaç örtüsünü oluşturur. Toroslar'da 1.000 metre­ye kadar kızıl çam, daha yükseklerde kara çam, sedir ve köknar bulunur. İç kesimlerde bozkıra geçiş gene kara çam, meşe ve ardıçla gerçekleşir. Anadolu'nun batısında dağların kıyıya bakan kesimleri kızıl çamın, iç kesimle­ri ise meşe ve kara çamın egemenliğindedir. Istranca Dağları'nda ise meşe ve kayın yaygın biçimde görülür.

Orman Yaşamı

İnsanın doğal ormanlara doğrudan etkisi ol­masa bile, ormanlar sürekli bir değişim için­dedir. Ağaçlar gelişmelerini sürdürür ve yaş­lanınca ölür. Ölü ağaçların bıraktığı boşluk kısa sürede ya yeni ağaçlarla ya da boş alan bulup genişleyen komşu ağaçlarca dolduru­lur. Bir ağaç belli bir yaş ve büyüklüğe ulaşır ulaşmaz dört bir yöne dağılacak tohumlarını üretir. Bu tohumların bir bölümü toprakta çimlenerek fideleri, fideler de gelişerek fidan­ları oluşturur.
Birçok ağacın tohumu rüzgârla kolayca dağılır ve ağaçtan uzaklara taşınır. Örneğin çam ve akçaağacın tohumları kanatlıdır. Ka­vağın tohumlan ise çok küçük ve pamuksu tüylerle çevrilidir. Tohumların çok uzaklara taşınabilmesi bir ağaç türünün daha önce bulunmadığı yerlerde yetişmesini sağlar. Ba­zen bir orman fırtına, yangın ya da yanardağ patlamalarıyla tümüyle yok olabilir. Ama çok geçmeden otsu bitkiler ve çalılar, ardından da titrek kavak ve kara çam gibi ağaç türleri yeni ormanların gelişmesine öncülük eder.
Yakın geçmişte, ormanların kereste kayna­ğı olmanın ötesinde, bulundukları bölge için yararlı oldukları anlaşılmıştır. Ormanlar yok edilirse çıplak toprak nemini kolayca yitir­mekte ve yapraklar tarafından korunmadığı ya da ağaçların köklerince bir arada tutulma­dığı için kolayca aşınmaya uğramaktadır. Yağmur sularının taşıdığı toprak ise ırmakları kum ve çamurla doldurarak baraj göllerini kullanılmaz hale getirmekte, taşkınlara yol açmaktadır. Sık ağaçlı ormanlar yağışlarla gelen suyun yüzeyden ve toprağın içinden akışını önemli ölçüde yavaşlatarak kaynakları ve ırmakları yıl boyunca düzenli bir biçimde besleyebilmektedir. (AŞINMA maddesinde toprağın verimini korumak için ağaçların nasıl kullanılabileceğini bulabilirsiniz.) Ağaç kese­rek toprak birkaç yılda verimsizleştirilebilir. Ama toprak tümüyle aşınmışsa, yeni bir orma­nın oluşumu için yüzlerce yıl gerekebilir.
Ormanların varlığı başka bakımlardan da gereklidir. Ağaçlar gerekli enerjiyi güneş ışığından alarak oksijen üretir . Yaşamın sürmesi için gereken oksijen önemli ölçüde geniş ormanların varlığına bağ­lıdır.
Ormanların iklim üzerinde de önemli etki­leri vardır. "Sünger" işlevi gören ormanlar yağmurla toprağa düşen suyu emer ve yaprak­ları aracılığıyla yavaş yavaş çevreye salar. Ormanlar yok edildikçe yeryüzünün iklimin­de önemli değişiklikler ortaya çıkabilir.
Ormanların düzenli ve akılcı kullanımı ger­çekleştiğinde sağlayacağı yararlar yaşam sür­dükçe önemini koruyacaktır. Bu satırların basıldığı kâğıdın ve çevremizdeki birçok eşya­nın ağaçlardan elde edildiğini düşünmek bile ormanlara özen göstermenin zorunluluğunu açıkça gözler önüne serer.

ORMANASMASI

Çoğu Asya'da ve Kuzey Amerika'da, bazısı da Avustralya'da kendi­liginden yetişen ormanasmaları tırmanıcı ya da çalı yapısında bitkilerdir. Düğünçiçeğigiller (Ranunculaceae) familyasının Clema­tis cinsini oluşturan bu bitkilerin 250 kadar türü vardır. Türkiye'de de yabani olarak yetişen bazı türlerine rastlanır.
Genellikle başka ağaçlara sarılarak büyü­yen ormanasmalarının gösterişli çiçekleri baş­ka çiçeklere göre daha sert ve kalındır. Bunun nedeni, çiçeklerinin taçyaprak sanılan renkli yapraklarının aslında birer çanakyaprak ol­masıdır . Tek bir tohum içeren bir ucu tüylü minik meyveleri rüzgârın yardımıy­la kolayca uçuşarak geniş alanlara yayılabilir.
Yaygın biçimde süs bitkisi olarak yetiştiri­len ormanasmalarının iri çiçekli pek çok melezi geliştirilmiştir. İyi akaçlanmış toprak­ları seven bu bitkilerin kökleri güneşten uzak tutulmalı, sürgünleri ise bol güneş almalıdır.
En yaygın ormanasmalarından biri olan adi ormanasması (Clematis vitalba) Avrupa'nın yanı sıra Türkiye'nin de kuzeybatı ve güney kesimlerindeki ormanlarda sıkça yetişen, odunsu tırmanıcı bir bitkidir; özellikle bol kireçli topraklardan hoşlanır. Anayurdu Asya olan doğu ormanasmasına (Clematis orienta-lis) ise Kafkasya'da, İran'da, Afganistan'da ve Pakistan'ın batı kesimlerinde olduğu gibi ülkemizde de rastlanır.

ORMANCILIK

Ormanların yetiştirilmesi ve işletilmesidir. İnsanların elindeki en değerli doğal kaynaklardan biri olan ormanlar, evden kâğıda kadar sayısız ürünün yapımında kulla­nılan odunun kaynağıdır. Ormanlar aynı za­manda değerli su kaynaklarını korur, yabanıl yaşam için barınak oluşturur ve milyonlarca insan için dinlenme yerleridir. İnsanların or­manları uzun yıllar gelişigüzel kullanmaları sonucu dünyadaki orman alanları azalmıştır. Bu nedenle günümüzde birçok ülkede orman­lar koruma altındadır ve orman alanlarını yok etmeyecek biçimde düzenlenen akıllıca yön­temlerle işletilir. Ormanların özellikleri, sağ­ladığı yararlar ve eğer yerlerine yenileri yetiş­tirilmeden kesilip yok edilirlerse ortaya çıka­bilecek ciddi sorunlar ORMAN maddesinde anlatılmaktadır.

Orman Ürünleri

Boy ve biçimleri çok çeşitli olan ağaçlar başka birçok yönden de birbirinden farklıdır. Yal­nızca ABD'de 1.000'den fazla ağaç türü vardır. Bazıları düz ve uzun, bazıları kısa ve kıvrımlıdır; bazılarının odunu sert, ağır ve koyu renkli, bazılarınınki yumuşak, hafif ve parlaktır. Bazı ağaçların ömrü kısadır; olgun­laştıktan sonra 20-30 yıl içinde ölür. Ama dünyanın en yaşlı canlıları da ağaçlardır. California'da bulunan bir çam türünün 4.000 yıldan daha yaşlı olan örnekleri vardır.
Ağaçlardan meyve, kabuklu yemiş, baharat ve şeker de elde edilir. Kinin ve kâfur ağaçlardan elde edilen ilaçlara örnektir. Or­man ürünlerinin en önemlisi odundur. Tom­rukların bıçkılarla kesilmesiyle yapılan keres­te, ev, tekne, mobilya ve yüzlerce başka ahşap eşyanın yapımında kullanılır. Her yıl artan miktarda odundan, kâğıt üretiminde kullanılan odun hamuru yapılır. Öbür değerli orman ürünleri arasında yapay ipek (reyon), sinema filmi, bazı plastikler, terebentin, boya yağlan, zamk, kauçuk, zift ve odunkömürü sayılabilir Kömür ve petrol gibi bazı doğal kaynaklar kullanıldıkça tükenir ve bir daha yenilenemez. Ormanlar ise yenilenebilen doğal kay­naklardır; orman ürünlerinden kuşaklar bo­yunca yararlanılabilir.İklim, toprak özellikleri ve yükseklik bir ormanda yetişecek ağaçların türünü belirle­yen temel öğelerdir. Tropik yağmur ormanla­rında yetişen ağaç türleri, ılıman iklim orman­larında yetişenlerden farklıdır

Ormanların İşletilmesi

Avrupa'daki ormanlar yüzyıllardır yoğun bi­çimde işlenmektedir. Ama azgelişmiş ülkeler­de, uzak ve ulaşımı zor bölgelerdeki geniş ormanlık alanlara ulaşılamaz. Bu ülkelerde ulaşılması güç olan ormanları işlemek ve geliştirmek için gerekli teknoloji yoktur.
Orman kaynaklarını işlemek ve geliştirmek için gerekli bilgi ve beceri ormancılık eğitimi ile verilir. İlk teknik ormancılık kursları 1770'te Almanya'da açılmıştır. Bu tür bir eğitim Fransa'da 1824'te başlamış, İstanbul' da ilk ormancılık okulu 1858'de kurulmuştur. Ormancılık mesleği ABD'de de 1900'lerde ortaya çıkmıştır. 1919'da İngiltere'de devlete ait ormanlar oluşturup işletmek amacıyla bir ormancılık komisyonu kurulmuştur.
Başlangıçta ormancılık temel olarak toprak aşınmasını önlemeyi, su kaynaklarını, yabanıl yaşamı ve ormanları yangından korumayı kapsıyordu. Zamanla daha çok sayıda insan ormanları kullanmaya başlayınca, ormanların geliştirilmesi de ormancılığın alanına girdi. Orman alanlarında yollar, patikalar ve köprü­ler yapıldı. Bir yandan yeni ağaçlar dikilip kamp ve piknik yerleri yapılırken, bir yandan da kereste üretimi artırıldı.
Günümüzün ormancılık anlayışı 20. yüzyı­lın ortalarında biçimlendi. Ormancılığın ilk amaçlarından olan koruma ve geliştirme öne­mini korudu; bunun yanı sıra orman kaynak­larının üretimi, doğayı koruma ve dinlenme yerlerinin düzenlenmesine ağırlık verildi.
Ormanların işletilmesinde iki temel sistem vardır. Eş yaşlı orman yetiştirme sisteminde, bir alan tümüyle ağaçlardan temizlenir ve bütün alana aynı yaşta fideler ya da fidanlar dikilir. Böylece ormandaki ağaçların hepsi aynı yaşta olur. Bu sistem, çam gibi gelişme çağında ışık gereksinimi yüksek ağaç türleri için çok uygundur.
Köknar gibi gölgeye dayanıklı türler genel­likle seçme yöntemine en uygun ağaçlardır. Bu yöntemde farklı yaşlardaki ağaç grupları ormanda aynı zamanda bulunur. Ağaçlar büyüdükçe, birkaç yılda bir en yaşlı ve büyük ağaçlar tek tek ya da gruplar halinde kesilerek yerlerine yeni fidanlar dikilir ya da ormanda kalan ağaçların tohumları doğal olarak çevre­ye yayılıp çimlenir.
Ağaçlandırma (yeni ormanlar yetiştirme) ormancılığın önemli bir bölümüdür. Yeni ormanlar yetiştirmek için fundalıklar, yanmış orman alanları, artık ekilmeyen tarlalar gibi verimsiz topraklara fidanlar dikilir ya da doğrudan tohum ekimi yapılır. İğneyapraklı ormanların yetiştirilmesinde doğrudan ekim* yeni bir yöntemdir. Bunun için yüksek kaliteli ağaçlardan kozalaklar toplanır; çıkarılan to­humlar, kuşların ve kemiricilerin yememesi için ilaçlandıktan' sonra elle ya da makineyle ekilir. Geniş alanlarda ekim yapılacaksa heli­kopterler kullanılır.



Ormanların Korunması

Ormanları yangından, hastalıklardan, böcek ve hayvanların vereceği zarardan korumak bir ormancının geleneksel görevleri arasındadır. Gittikçe daha çok sayıda insan ormanları dinlenme ve başka amaçlarla kullandıkça yangın olasılığı artmaktadır. Her 10 orman yangınından dokuzuna insanlar neden olur. Arabadan atılan sönmemiş bir sigara, söndü­rülmemiş bir kamp ateşi, rüzgârlı bir günde yakılan çöpler kısa bir süre içinde denetimden çıkan bir yangına neden olabilir. Her yıl milyonlarca hektar orman alanı yangınla ka­rarmaktadır. Orman yangınlarından ağaçlar zarar görür ya da tümüyle kururken, doğal güzellikler de ortadan kalkar, yabanıl yaşam yok olur ve toprak aşınır.
Özellikle Kuzey Amerika ve Avustralya' nın uçsuz bucaksız orman alanlarında yangına karşı mücadelede ormancıların kullanabile­cekleri yeni gereçler geliştirilmiştir. Uçaklara takılan kızılötesi elektronik tarama gereçleri yoğun duman içinde bile yangının tam nerede olduğunu gösterebilmektedir. Yangına su ve kimyasal madde püskürtmek, yerdeki ekiple­re yardım gereçleri ulaştırmak için uçak ve helikopterler kullanılmaktadır. Yangın sön­dürme ekipleri uzak ve yolu olmayan bölgele­re paraşütle indirilir. Telsizli devriyeler ve kule gözcüleri yangını daha başlangıcında görüp haber vererek genişlemeden söndürül­mesini sağlar. Gene de orman yangınlarıyla mücadele, yangın yerinde kazma kürek ve su pompalarıyla çalışmayı da gerektiren tehlikeli ve zor bir iştir.Orman yangınları kadar dehşet verici olma­yan böcek ve hastalıklar da ormanların aynı derecede ciddi düşmanlarıdır. Bir zamanlar ABD'nin doğusundaki önemli ağaç türlerin­den biri olan Amerika kestanesi, "kestane kanseri" denen bir mantar hastalığı sonucu yok olmuştur. Bir başka mantar hastalığından Veymut çamını kurtarmak için ormancılar uzun yıllar çalışmıştır. Karaağaç hastalığı, Avrupa ve Kuzey Amerika'da kent, park ve ormanlardaki çok sayıda karaağacı yok etmiş­tir. Bu tür kayıpları önlemek zordur. Çünkü genellikle hastalıklar ilk aşamalarında fark edilmez, yayıldıktan sonra denetim altına alınmaları ise büyük harcamalar gerektirir.
Orman ağaçlarına saldıran çok çeşitli böcek türleri vardır. Eğer koşullar uygunsa bu bö­cekler hızla artar ve geniş bir alandaki ağaçla­rı yok edebilir. Kabukböcekleri ve tombul güve en tehlikeli orman zararlılarından bazıları dır. Hastalıkları denetim altına alma yöntem­leri arasında kimyasal tedavi, hasta ağaçların yakılması ve böcek ilacı püskürtmek sayılabi­lir. Zararlı böcekleri yok edecek başka böcek ve asalaklar bulmaya yönelik biyolojik müca­dele yöntemlerini geliştirmek için de araştır­macılar çalışmaktadır. Yaşlılık, kuraklık ya da yangından zayıf düşmüş ağaçlar böcek saldırısından en kolay etkilenebilecek durum­da olduklarından, böceklerle savaşmanın bir yolu da risk taşıyan ağaçları ormanda bırak­mamaktır.


MsxLabs & TemelBritannica

14 Nisan 2010, 17:41 Cvp: Ormanlar hakkında bilgi verir misiniz? #4 (link)
temas4
Ziyaretçi
Orman, belirli yükseklikteki ve büyüklükteki ağaçlar, çalı, otsu bitkiler, mantarlar, mikroorganizmalar ve çeşitli hayvanlarla, toprağın meydana getirdiği, aynı zamanda topluma çeşitli faydalar sağlayan bir ekosistem.
Kendisini meydana getiren bireylerin uzun yıllar karşılıklı etkileri sonucu yerleşmiş, biyolojik bir dengeye sahiptir. Bu denge ormanların sağlığı ve varlığı için şarttır. Bu denge olmadıkça, ormanların sağlığı ve varlığını korumak çok güç, hatta imkansızdır.


Orman Şekilleri

Ekvatoral yağmur ormanı

Dünyanın en canlı, en kuvvetli ve yayılma kabiliyeti en yüksek olan orman tipidir. Orman ekosistemi bu tipte en yüksek seviyesine ulaşmıştır. Yüksek sıcaklık ve rutubetin biraraya geldiği yörelerde yağmur ormanı teşekkül etmiştir. Yağış miktarı esas itibariyle 2000-4000 milimetre arasında değişmekle beraber bazı mıntıkalarda 10.000 milimetreye ulaşır. Ortalama yıllık sıcaklık 20-30 °C arasında değişir. En soğuk ayda 18 °C'nin altına düşmez. Mevsim değişmeleri olmadığından tropik yağmur ormanı ağaçlarında, ilkbahar ve sonbahar odunu meydana gelişi görülmez.
Büyük çoğunluğu, daimi yeşil yapraklı ağaçlardan meydana gelen tropik yağmur ormanında ağaçların tepeleri zayıf, dallanma gevşek, gövde şekilleri düzensiz, ağaç kabukları parlaktır. Dallar üzerinde epiphyte denen eğrelti, orkide gibi konuk bitkiler, çeşitli sarılıcı ve tırmanıcı bitkiler, ormanın genel görünüşünde büyük rol oynarlar. Tozlaşma, böcekler ve kelebekler yoluyla olur. Tropik yağmur ormanının bazı ağaçları gövde üzerinde de çiçeklenme yapabilirler. Olağanüstü istila edici bir kuvvete sahiptir. Tedbir alınmadığı taktirde yolları, telefon, telgraf vs. gibi yapıları kısa zamanda kullanılmaz hale getirir.Bu orman ekvator bölgelerinde bulunur.
Endonezya Takım Adalarında, Hindistan'da, Kamerun sahilinde, Amazon mıntıkasında, Brezilya'nın doğu sahilinde, Karayip Denizi sahillerinde ve adalarında yayılış gösterir. Tropik yağmur ormanları; Mangrov tropik iğne yapraklı ormanlar ve bambu ormanları olmak üzere üç grupta toplanır.


Mangrov ormanları

Tropiklerde birçok deniz etekleri, kendine has tipik bir orman formasyonu taşırlar. Denizin ilerlemesi halinde (med), yaklaşık 10 ile 20 m arasında boy yapan ağaçların yalnız tepeleri suyun üzerinde kalır. Çekilmesi halinde (cezir) ise ağaç gövdeleri geniş nefes alma kökleri ile birlikte görülür. Tohumun çimlenmesi ve çimlenmeden sonra meydana gelen fidecikler, tohumlar henüz ağaçta iken gelişirler ve biraz büyüyünce çamur toprağa düşerek köklenirler. Bu bitkiler deniz tuzuna dayanıklı bitkilerdir.
Muson ormanları

Muson iklimi etkisi altındaki ağaçlar daimi yeşil, derimsi yahut tüylü yapraklar taşırlar. Genellikle Muson ikliminin yaygın olduğu bölgelerde yetişirler. Yazları yeşil yapraklıdırlar, kışları ise yapraklarını dökerler. Muson ormanlarının tipik ağacı teak ağacıdır. Bu ağaçlar yazın aşırı suya, kışın da kuraklığa karşı dayanıklı ağaçlardır.
Tropik iğne yapraklı ormanlar

Güneydoğu Asya'da ve Orta Amerika'da, çeşitli çam türlerinin meydana getirdikleri geniş ormanlar, bilhassa dağlık yerlerin fakir topraklarında yaygındır. Ağaç türleri; Pinus caribaea, Pinus merkusii, Callitris podocar****ur.
Tayga ormanları



Taygalar, ormanda alt tabakanın bir kısmını meydana getirirler. Geniş yayılan rizomları sayesinde sürgün vererek çoğalırlar. Dünya üzerinde 60 cinsine dağılan yaklaşık 700 türü vardır. Boyları 0,15 m ile 30 m arasında değişir. Sert karasal iklimin nemli bölgelerinde görülürler.Görüldükleri yerlere en fazla yağış yazın,en az yağış kışın düşmektedir
Yağmur yeşili yapraklı orman (kış ormanı)

Tropik memleketlerin, yazları periyodik kurak ve çok sıcak, kışları yağmurlu iklim mıntıkalarında görülür. Bu orman şeklinin tipik özelliği, yaprak dökümünün sıcak ve kurak mevsime, esas ve vejetasyon zamanında yapraklı durumla kışa rastlamasıdır. Kış ormanı sonbaharda yeşillenir ve ilkbaharda tekrar yaprağını döker. Ağaçların boyları kısa ve büyümeleri çok yavaştır.
Hindistan, Afrika ve Güney Amerika'nın geniş sahalarını kaplarlar. Maymun, ekmek ağacı ve şemsiye akasyaları bu vejetasyonun tipik ağaçlarıdır. Arka Hindistan ve Doğu Cava ormanlarının en değerli ağacı, yaprakları (30x50) cm büyüklüğünde olan Tectonia grandis'dir.
Sert yapraklı orman

Sert yapraklı orman, yazları sıcak ve yağışça fakir, kışları ılıman, fakat yağışça zengin yörelerde yayılış gösterir. Daimi yeşil yapraklı olması, sert yapraklı ormana çok serin zamanlarda hatta kışın bile fotosentez imkanı verir. Bunun yanında yaz mevsiminin kuraklığı sebebiyle bilhassa kuru topraklarda büyümede bir nevi duraklama periyodu hasıl olur.
En tipik ağaç türleri; defne (Laurus nobilis), yabani zeytin (Olea europaea), mantar meşesi (Quercus suber), fıstık çamı, pırnal meşe (Quercus ilex), kermes meşesi (Quercus coccifera), Eucalyptus, adi servi (Cupressus sempervirens), fıstık çamı (Pinus pinea), kızılçam (Pinus brutia), Halep çamı (Pinus halepensis) dir.
Sert yapraklı ormanın ana mıntıkaları, başta Akdeniz iklim bölgesi olmak üzere dar bir şerit halinde Kalifornia ve Şili'dir.
Maki dediği bitki formasyonu da sert yapraklı orman şekli içinde yer alır. Boylu veya bodur çalı görünümündeki maki Akdeniz ve kısmen Karadeniz kıyılarında, denizle dağ etekleri arasında yaygındır. Bulunduğu araziyi örtmesi ve toprağı girift olarak kaplaması erozyonu önleme ve toprak koruması bakımından büyük değer taşır.
Makinin başlıca elemanları: Yabani zeytin, defne, mersin, koca yemiş, sandal, funda, sumak, filarya, sakız, zakkum, laden, katırtırnağı, ardıç, ılgın, Keçiboynuzu tur.


Yazın yeşil yapraklı orman (Yaz ormanı)

Kuzey yarı kürenin belirli derecede serin kışlara sahip olan ve yazlarla kışlar arasında mevsim farkları gösteren enlemlerinde görülür. İnce ve yumuşak olan yaprakların sonbaharda dökülmesi kış soğuğundan ziyade, toprağın donması halinde hasıl olabilecek kuraklık tehlikesine karşı alınan bir tedbirdir. Yaz ormanları bilhassa Orta Avrupa'da, yazları zengin yağışlı mıntıkalarda görülür. Türkiye'de, denizden yüksek olmayan yerlerde yaygındır.
Yazın yeşil yapraklı ormanın ana türleri; kayın (Fagus), meşe (Quercus), akçaağaç (Acer), ıhlamur (Tilia), karaağaç (Ulmus), gürgen (Carpinus), huş (Betula), kısmen de kestane (Castanea), ceviz (Juglans) ve caryadır.
İğne yapraklı (ibreli) orman

Yayılış sahası, Kuzey yarı kürenin kışları sert, düzenli kar ve don mevsimleri gösteren yüksek enlemleridir. Yaz, kış yeşil iğne şeklini almış olan asimilasyon organları, kısa ve vejetasyon devresinde, sıcaktan en yüksek derecede faydalanmayı mümkün kılar. İğne yapraklı ormanların çoğunda gövdeler devamlı, düz ve dalsızdır. Ağır olmayan gövde odunları, bıçkı kerestesi ve yapı ağacı olarak çok kıymetlidir. Bu orman tipi, Kuzey Avrupa ve Asya'dan Kuzey Amerika'nın kuzeyine kadar, 20 enlem genişliğindeki bir şerit halinde yayılış gösterir. dünyadaki igne yapraklı agaçlar(yapragını dökemeyen agaçlar):göknar,sedir,katran,arakorya,andız,ladin,çam,servi,ardıç,şemsiye agacı,lariks(melez),mazı...


Galeri ormanları

Galeri ormanı



Afrika, Güney Amerika ve İç Anadolu'nun yağmurca fakir, kurak mıntıkalarında nehirler boyunca, dar veya geniş şeritler halinde oldukça kuvvetli büyüyen ormanlar meydana gelir ki, bunlara galeri ormanları denir.
Bataklık ormanları

Tropik bölgelerin geniş, sürekli su altında kalan, bataklık bölgelerinde rastlanır. Florida'nın bataklık servisi ormanları bu ormanlara örnek olarak gösterilebilir.
Ormanların yararları

Maddi faydaları

Doğu Karadeniz ormanları



Ormanların yapacak, yakacak ve tali ürünlerle sağladığı değerlerdir. Ormanın ilk bakıştaki faydası, ürünlerin çeşitli iş ve sanayi kollarında hammadde olarak kullanılması veya tüketimi şeklinde göze çarpmaktadır. İnşaatta, kimya ve diğer sanayi kuruluşlarında, madencilik, ulaştırma, bayındırlık gibi ekonomik faaliyetlerde odun hammaddesinin kullanış yerleri gün geçtikçe artmaktadır. Odun hammaddesinin bu derece önem kazanmasının sebebi, sahip olduğu teknolojik vasıflarından ve devamlı üreyebilen; iyi bakıldığı taktirde tükenmez bir kaynağı olmasından ileri gelmektedir.
Teknolojinin gelişmesi ve elektrik enerjisi, petrol, maden kömürü gibi çeşitli enerji maddelerinin bulunmuş olmasına rağmen odun, yakacak maddesi olarak önemini sürdürmektedir. Dünya odun üretiminin hemen hemen % 50'si yakacak olarak kullanılmakta ve özellikle gelişmekte olan ülkelerde bu oran % 80'e varmaktadır.
Ormandan elde edilen tali ürünler, parfümeri, boya, ilaç, dericilik, tecrit malzemesi gibi endüstri kuruluşlarının ham maddesini meydana getirmektedir.
Türkiye'de üretilen orman tali ürünlerinin başlıcaları; reçine, sığla yağı, palamut, mazı, defne yaprağı, çamfıstığı, sumak, kestane, ıhlamur çiçeği, mahlep, meyan kökü ve keçiboynuzu vb.dir.
Kollektif faydaları

Ormanın bu yöndeki hizmetleri, maddi faydaları ile ölçülemeyecek kadar fazladır. Bulundukları yerin iklimini, kara iklim tipinden ılıman iklim tipine yöneltirler. Bu sayede don, kuraklık, aşırı sıcaklık, fırtına gibi zararları önlemek ve azaltmak suretiyle faydalı olurlar. Ormanın etkisi altında kalan sahaların nisbi rutubeti fazla olduğu gibi, akarsu ve kaynakların verimi, düzenli ve devamlıdır.
Ormanların tarımı, hayvancılığı, bayındırlık tesislerini koruması; karada ve deniz kıyılarında kumulların teşekkülüne engel olması; bataklıkları kurutmak, havaya saf oksijen vermek, gürültüyü ve hava kirliliğini önlemek suretiyle insan sağlığına yardım etmesi; çeşitli av hayvanlarını barındırıp beslemekle yurdun tabii varlığını ve güzelliğini zenginleştirmesi gibi hususlar kollektif hizmetlerinin başlıcalarını teşkil eder.


Orman yangını, doğal ya da insani sebeplerden ortaya çıkan ormanların kısmen veya tamamen yanmasıdır. Yıldırım düşmesi,yanardağ patlaması ve yüksek sıcaklık gibi doğal sebeplerle çıkan yangınlar ve sigara, tarımsal ürünler nedenli çıkan insan kaynaklı orman yangınları vardır. Ormanların yanması ekolojik olarak bir çok zarara sebep olur. İklim değişikliği ve kuraklık başlıca sonuçlardır.
Ormanları yangınlara karşı korumak için,
1.Ormanlara cam ve cam kırıkları atılmamalıdır. (Cam, güneş ışığını bir büyüteç gibi çimenlere çeker. Çimenler, tutuşarak çimenlerin alevlenmesine ve dolayısıyla yangının oluşmasına neden olacaktır.)
2.Mangal küllerini söndürmeden dökülmemelidir. Çünkü çimenlerin tutuşarak yangın çıkarma olasılığı vardır.
3.Bir yangın gördüğümüz zaman 110 yangın ihbar hattına bildirmeliyiz; eğer bu bir orman yangınıysa, o zaman 177 alo orman yangını ihbar hattına bildirmeliyiz.
4.Halk görevli kişiler ve çevre örgütleri tarafından bilinçlendirilmeli, bu konuda seminerler ve konferanslar düzenlenmelidir.
5.Ormanda ateş yakmamalıyız, yakmak zorundaysak çimensiz bir alanda ateşin etrafına taş koyarak yakmalıyız.
İhmal ve dikkatsizlik nedeniyle çıkan orman yangınları

Ormanda güvenlik tedbiri almadan ateş yakmak.
Yakılan ateşi söndürmeden bırakmak. Özellikle mangal için yakılan ateşin söndürülmeden bırakılması.
Sönmemiş sigara izmariti ve kibriti yere atmak.
Orman içinde veya bitişiğindeki tarlalarda istenmeyen otları veya tarla anızını yakmak.
Gece aydınlatma için ormanda ateşle dolaşmak.
Cam ve cam kırıklarını ormanda bırakmak, güneş ışığının camdan yansıyarak otları yakması.
Çocukların orman içinde ateşle oynamaları
Eğlence veya gösteri için ormanda ateşle bir şeyler yapılması ateş yakılması
Yere atılan camların çimenlere yansıması ve ateş çıkması.
Kasıtlı çıkarılan orman yangınları

Orman içinde veya bitişiğindeki tarla veya otlakları genişletmek.
Orman içinde yapılan kanunsuz işleri gizlemek için çıkarılan yangınlar.
Yabani hayvanları uzaklaştırmak.
İş ve çıkar elde etmek.


Ormancılık, ormanların ve ormanla ilişkili doğal kaynakların idaresi, ağaçlandırma faaliyetleri ve bu faaliyetlerin yapılabilmesi için gerekli olan altyapı hizmetlerinin gerçekleştirildiği bir bilim dalı ve yönetim sanatıdır. Ormancılığın ana hedefi doğal kaynaklar ve hizmetlerin sürdürülebilirliğini sağlayacak sistemlerin oluşturulması ve geliştirilmesidir. Ormancılığın ana sorunsalı, toplumun ormanlardan karşılanan ihtiyaçlarının teminini sağlarken aynı zamanda orman kaynağının ve ormandan etkilenen diğer doğal kaynakların sağlıklı bir şekilde devamının sağlanabilmesidir.
Ormancılığın en fazla etkileşim içinde olduğu bilim dalı, yeni orman tesis etme, mevcut ormanların bakımı ve toplum ihtiyaçlarına göre şekillendirilmesi bilim ve yönetim sanatı olan silvikültür bilimidir. Modern ormancılığın ilgi alanı olarak; ahşap sanayi için odun hammaddesi üretimi, kimya,gıda ve ilaç sanayi için sığla yağı, defne yaprağı, ıhlamur, keçiboynuzu, mantar vb. tali ürünler üretimi, yaban hayatı, kaliteli içme suyu temini, doğal peyzajın korunması, rekreasyon, biyolojik çeşitlilik yönetimi, havza amenajmanı, erozyon kontrolu ve atmosferik karbondioksidin depolanması gibi konulardır.



Orman Genel Müdürlüğü, Tanzimat Fermanıyla beraber 1839 yılında ormancılık hizmetlerinin takibi için Ticaret Nezaretine bağlı bir “Orman Müdürlüğü“ olarak kurulmuştur. Bu müdürlüğün yetişmiş personel ihtiyacının karşılanması maksadı ile 1857 yılında da Orman Fakültesi kurulmuştur, teknik ve ekonomik ormancılık tatbikatına güç kazandıracak elemanların yetiştirilmesine başlangıç teşkil eden 1857 yılından Cumhuriyet dönemine kadar, günün ve şartların dikte ettirdiği değişik kanunnameler, fetvalar, buyrultular, nizamname ve talimatnameler çıkarılmıştır ve müdürlük bunlara göre görevini gerçekleştirmiştir.
Cumhuriyet döneminin 1920-1923 yılları arasında ormancılık işleri, İktisat Vekaletine bağlı bir Genel Müdürlükle yürütülmeğe devam edilmiştir. Genel Müdürlüğün teknik Ormancılık faaliyetlerinin hız kazanması Atatürk'ün 1922 yılı meclis açılış konuşmasında koyduğu "Gerek ziraat ve gerek memleketin servet ve sıhhati umumiyesi noktası nazarından ehemmiyeti muhakkak olan ormanlarımızdaki asri tedbir ile hüsnühalde bulundurmak, tevsi etmek ve azami faide temin eylemek esas düsturlarımızdan biridir" hedefiyle olmuştur.
Orman Genel Müdürlüğü bugünkü yapısına, 1937 yılında çıkarılan 3204 sayılı kanunla gelmiştir. Aynı yıl yürürlüğe giren 3116 sayılı Orman Kanunu ile bugünkü modern ormancılığımızın temeli atılmıştır. Halihazırda yürürlükte olan 6831 sayılı Orman Kanunu ise 1956 yılında çıkarılmıştır.
Genel Müdürlük 01.5.2003 tarihinde kabul edilen 4856 sayılı kanun kapsamında, Çevre ve Orman Bakanlıklarının birleştirilmesiyle bu tarihten itibaren Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Orman Bakanlığı bünyesinde faaliyetlerini sürdürmektedir.


Orman serçesi (Passer montanus), serçegiller (Passeridae) familyasından Türkiye'de görülen bir serçe türü.
Holarktik ve Oryantal bölgelerde yaşayan bu tür, Türkiye'nin kuzey kesimlerde ürer. Bayağı serçe kadar yerleşim birimlerine bağlı değildir. Orman içlerinde de yuva kurabilir. Birbirine benzeyen erkek ve dişinin tepesi ve ensesi kızıl kahverengi, göğsündeki siyah leke küçüktür. Ayrıca yüzünün yanlarında da birer siyah benek bulunur. Boyları 12.5–14 cm kadardır.

Kaynak: Ormanlar hakkında bilgi verir misiniz?


Misafir 24 Aralık 2012 20:26

orman hakkında kısacık bilgi
 
Orman Nedir?



Ağaçlarla kaplı geniş alanlara or­man, ormanın küçüğüne koru denir. Boylu ağaçların aralıklı bulunduğu yerler ağaçlık, çalılar ve yaklaşık 5 metreyi aşmayan ağaçlar­la kaplı yerler çalılık adıyla tanınır. Büyük bir çeşitlilik gösteren ormanların gelişmesi için gerekli iklim koşullan ve toprağın niteliği de farklılık gösterir.
Yeryüzünde 20 binden fazla ağaç türü vardır ve bunların yaklaşık 1.000'i kereste üretimi için ticari amaçla yetiştirilir. Kereste ağaçlan iğneyaprakhlar ve genişyapraklılar olmak üzere iki gruba ayrılabilir. İğneyapraklıların dar ve iğnemsi yapraklarının yanı sıra en dikkat çeken özelliklerinden biri de üreme organlarıdır. Çam, köknar, ladin gibi iğne yapraklıların tümü bir ekseni çevreleyen pul­lardan oluşmuş değişik biçim ve boyutlarda, kozalak denen üreme organları taşır ve bu nedenle kozalaklılar olarak da bilinir. Yap­rakları yıllarca canlı kalıp değişik zamanlarda döküldüğü için her mevsim yeşildirler. Geniş yaprakların çoğu ise belli bir mevsimde yapraklarını döker. Yaprakların dökülmesi soğuk ülkelerde kış aylarına, sıcak ve kurak ülkelerde yağmurun yağmadığı kurak aylara rastlar. Ama yağmurların yıl boyunca görül­düğü tropik ülkelerde bu ağaçların çoğu her zaman yeşil kalır. Genellikle iğneyaprakhlar yumuşak odunlu, genişyap­raklılar sert odunlu ağaçlar olarak bilinir.
Yeryüzünde en büyük ağaçların bulunduğu ormanlar Kuzey Amerika'nın batısındaki, duglasköknarı ve sekoyaların yetiştiği iğne yapraklı ormanlar ile Avustralya'daki okalip­tüs ormanlarıdır. Bu ağaçla­rın uzunluğu 90 metreyi, gövdelerinin çevresi 15 metreyi aşabilir. Çeşit bakımından en zengin ve sık ormanlar dönenceler arasında kalan bol yağmurlu bölgelere yayılmıştır. Bu ormanlarda bazen yan yana duran iki ağaç bile birbirine benzemez. Birçoğu büyüktür ve dev gövdeleri sarmaşık­lar, eğreltiler ve öbür bitkilerle öylesine sarılmıştır ki, yerden tepelerini görmek ola­naksızdır. Ama dönenceler arasındaki orman­ların birçoğu, sık bitki örtüsünün gelişmesine elverişli olmayan daha kurak yerlerde bulu­nur ve daha soğuk ülkelerdeki genişyapraklı ormanlardan pek farklı değildir. Ekvator yakınlarında gelişen ormanlarla ilgili ayrıntılı bilgiyi YAĞMUR ORMANLARI maddesin­de bulabilirsiniz.
Alışılmışın dışında kalan çevre koşulları kendine özgü orman tipleri yaratmıştır. Örne­ğin, tropik bölgelerde gelgitlerle tuzlu su baskınına uğrayan akarsu ağızlarında yalnız mangrov ağaçları yaşayabilir. Bu ağaçların gövdeleri sudan yukarı doğru yükselen kök lerle desteklenmiştir. Öte yan­dan, kurak ülkelerde akasyalar gibi dikenli ve düz tepeli ağaçlar bulunur .
Ormanlar eskiden yüksek dağ tepeleri. Kuzey ve Güney kutuplarının yakınları gibi aşırı soğuk, sıcak çöller gibi aşırı kurak bölgeler dışında yeryüzünün büyük bir bölü­münü kaplıyordu. Yüzyıllar geçtikçe bu or­manların yaklaşık yarısı tarımsal etkinlikler ve kereste elde etmek için kesilmiş ya da orman yangını gibi nedenlerle yok olmuştur. Günümüzde yağmur ormanları dışında kalan en geniş ormanlar İskandinavya, Sibirya ve Kanada boyunca geniş bir kuşak içinde yer alır. İğneyapraklılardan oluşan ve tayga adıy­la tanınan bu ormanlarda çam, ladin, köknar ve melez gibi soğuğa dayanıklı ağaçlar ege­mendir.



Kaynak: Ormanlar hakkında bilgi verir misiniz?


Misafir 24 Aralık 2012 20:59

Orman ağaç, flora ve hayvanî canlılar topluluğu. Orman; belirli yükseklikteki ve büyüklükteki ağaçlar, çalı, otsu bitkiler, mantarlar, mikroorganizmalar ve çeşitli hayvanlarla, toprağın birlikte meydana getirdiği, aynı zamanda topluma çeşitli faydalar sağlayan bir servettir. Kendisini meydana getiren bireylerin uzun yıllar karşılıklı etkileri sonucu yerleşmiş, biyolojik bir dengeye sahiptir. Bu denge ormanların sağlığı ve varlığı için şarttır.


plum 7 Mart 2013 10:07

Doğal olarak yetişen veya emekle yetiştirilen ağaç ve ağaççık toplulukları yerleri ile birlikte orman olarak tanımlanır. Bununla birlikte orman yalnızca ağaç ve ağaççıklardan ibaret değildir. Ormanlar, sadece ağaç ve ağaçcık topluluklarından ibaret değildir. Orman, ağaçlar, hava, su, toprak ve diğer otsu ve odunsu bitkiler, mikroorganizma ve hayvanlarıyla kendine özgü kapalı bir dünya, bir ekolojik sistemdir.
Ormanlarımız genellikle deniz kıyılarımızda yada kıyılarımıza yakın yerlerde yoğunlaşmıştır. Orman ağaçları yapraklarının şekline göre geniş yapraklı ağaçlar ve iğne yapraklı (İbreli) ağaçlar olmak üzere iki gruba ayrılır.
Geniş yapraklı ağaçlar genel olarak yapraklarını sonbaharda dökerler, kışın çıplak kalırlar ve İlkbaharda tekrar yaprak açarak yaşamlarına devam ederler. Bu türlere örnek olarak Meşe Kayın, Gürgen, Kestane, Kızılağaç, Kavak, Karaağaç, Dişbudak, Ihlamur, Ceviz, Çınar verilebilir.
İğne yapraklı ağaçlar ise her zaman yeşil dediğimiz yaz-kış yeşil görünen ağaçlardır. Yaprakları iğne gibi ince, sert ve batıcıdır. Bu ağaçlarda yapraklarını dökerler fakat belirli bir mevsimde hep birden yapraklarını dökmezler. Bu nedenle daima yeşil kalırlar. Bunlara örnek olarak Çam, Göknar, Ladin, Sedir, Ardıç, Servi gösterilebilir.
Ormanlar sağladıkları pek çok maddi ve sosyal faydaları ile ülkemizin en önemli doğal kaynaklarındandır. Bu faydalarının sürekli olabilmesi için planlı ve düzenli bir şekilde işletilmeleri gereklidir. Kesilen ağaçların, yanan ormanların yada çeşitli şekillerle zarar gören ve yok olan ağaçların yerine yenileri dikilmeli ve böylece ormanların devamlılığı sağlanmalıdır.
Avrupa’da bulunan 12.000 bitki çeşidinin 10.000 türü ülkemizde bulunmaktadır. 3.500 tür ise sadece ülkemizde yetişmektedir. Ormanlarımız, yapraklı ve iğne yapraklı ağaçlardan oluşur.

Ormanların Önemi , Faydaları, Yararları Nelerdir?

  • Ormanlardan sağlanan ana ürün, yaşantımızın her alanında ihtiyaç duyduğumuz yapacak ve yakacak olarak kullanılan odun hammaddesidir. Ayrıca ormanlardan bitkisel nitelikli tohum, çiçek, kozalak, reçine, sığla, palamut, fıstık, meyve ile mineral nitelikli kum, çakıl, humus hammadde kaynakları elde edilmektedir.
  • Ormanlar, kar ve yağmur biçimindeki yağışı yaprakları, dalları, gövdesi ve kökleri ile tutarak sellerin ve taşkınların oluşmasını önler. Ayrıca yer altı sularının oluşmasına yardım eder. Başta içme suyu olmak üzere tarım ve endüstrinin ihtiyacı olan suyu sağlar.
  • Orman, erozyonu önler, rüzgarın hızını azaltır. Toprağı kökleri ile tutarak yağışların ve akarsuların toprağı taşımasını önler.
  • Ormanlar, yaban hayatı ve av kaynaklarını korur.
  • Sıcağı ve soğuğu dengeler. Yazın sıcaklığı azaltırken, kışın ise sıcaklığı arttırır. Radyasyonu önler.
  • Su buharını yoğunlaştırarak yağmur haline gelmesini sağlar.
  • Ormanlar, eğlenme, dinlenme ve boş zamanları değerlendirme imkanı sağlar. Havası,Suyu,Doğal Güzellikleri ve Sakin Ortamı ile özellikle şehirlerde yaşayan insanların yoğun ilgisini çeker. İnsanların beden ve ruh sağlığı üzerinde olumlu etkiler yapar.
  • Ormanlar, orman içerisinde ve çevresinde yaşayan insanlara çeşitli iş imkanları sağlar, işsizliği önlemede etkili rol oynar. Böylece köylerden kente göçü azaltır.
  • Ormanlar, ulusal savunma ve güvenlik bakımından da çok önemlidir. Askeri birliklerin, savaş tesisleri ile araç ve gereçlerinin gizlenmesinde kullanılır.
  • Ormanlar, ayrıca barajların ekonomik ömrünü uzatır, doğal afetleri önler. Doğal güzellikleri ile ülke turizmine katkıda bulunur.
  • yapacak ve yakacak hammadde kaynağıdır,
    su kaynağıdır ve yeraltı sularının oluşmasını sağlar,
    erozyonu önler,su taşkınlarını önler,
    yaban hayatını ve av kaynaklarını korur,
    iklim üzerindeki olumlu etkileriyle sıcağı ve soğuğu dengeler
    su buharını yoğunlaştırarak yağmura dönüşmesini sağlar,
    ulusal savunma ve güvenlik bakımından stratejik öneme sahiptir,
    insanların eğlenme ve dinlenme amaçlarına hizmet ederken, beden ve ruh sağlığı üzerine olumlu etkiler yapar,
  • hava kirliliği ve gürültüyü önler,
    insanlara çeşitli iş alanları sağlar,
    ülke turizmine katkıda bulunur.
Ormanlarla İlgili Faydalı Bilgiler

  • Bir hektar Ladin ormanı yılda 32 ton, Kayın ormanı 68 ton, Çam ormanı 30 ton toz emer,
  • Ormanlar biyolojik dengeyi korur.Yapraklı ağaçlardan oluşan bir bölgede 50 kuş cinsi yaşayabilir,
  • Topraklarımız akarsularımızla denizlere, göllere veya barajlara taşınmaktadır,
  • 50 m genişliğindeki bir otobanın gürültüsünü 20-30 desibel azaltır.
  • Ağaçsız bir alana göre 8 kat fazla humus oluşturur ve toprak canlılarının yaşamasına olanak sağlar.
  • 25 m boyunda ve 15 m tepe çatısına sahip bir kayın ağacı saatte 1,5 kg oksijen üretir.
  • Günümüzde hava kirliliğinin yaklaşık %50’si ormanlar tarafından temizlenip dezenfekte edilir.
  • Egzoz gibi zehirli gazları, kirli suları dezenfekte ederek temizlerler.
  • 100 yaşındaki bir kayın ağacı saatte yaklaşık 40 kişinin çıkardığı 2.35 kg karbondioksiti tüketir.
  • 10x10m’lik bir alanda yer alan 25m’lik boyunda ve 100 yaş civarında bir kayın ağacı kökleri ve kılcal damarları arcılığıyla yılda 30.000 lt. su çeker ve verimli toprağın akmasını önler.
  • Kayın ağacı bir yıl içinde 7 kg toz ve 300 kg zehiri emip dışarı süzer
  • Bizlere yön bulma konusunda yardımcı olur.
kaynak



Saat: 21:47
Sayfa 1 / 2

©2005 - 2024, MsXLabs - MaviKaranlık