MsXLabs
Sayfa 1 / 2

MsXLabs (https://www.msxlabs.org/forum/)
-   Cevaplanmış (https://www.msxlabs.org/forum/cevaplanmis/)
-   -   Memeli hayvanların özellikleri nedir? (https://www.msxlabs.org/forum/cevaplanmis/341192-memeli-hayvanlarin-ozellikleri-nedir.html)

Misafir 8 Aralık 2010 16:29

Memeli hayvanların özellikleri nedir?
 
memeli hayvanların ozellikleri ne dir?


ener 8 Aralık 2010 16:35

Alıntı:

Misafir adlı kullanıcıdan alıntı (Mesaj 1890490)
memeli hayvanların ozellikleri ne dir?


İnsanlar gibi, insanların besle­dikleri birçok ev hayvanı ve evcil hayvan da memeliler arasında yer alır. Memeliler sıcak­kanlı ve omurgalı canlılardır. Dişileri yeni doğan yavrularını meme bezlerinin salgıladığı sütle besler. Memelilerin derisi kıllıdır. Ama kılların sıklığı ve kapladığı yüzey büyük bir çeşitlilik gösterir. Bazıları tümüyle kıllarla kaplı, bazıları ise hemen hemen kılsızdır.
Memeliler üç ana gruba ayrılır. Bunların arasında tekdelikliler ya da yumurtlayan me­meliler olarak tanınan grup ornitorenk ve ekidnelerden oluşur. Bu ilginç hayvanların yavruları, kuşlar gibi yumurtadan çıkar, ama sonra anne sütüyle beslenir.
İkinci grupta keseliler yer alır. Keselilerin yavruları çok az gelişmiş olarak doğar. Yeni doğanların uzunluğu genellikle 6 santimetreyi aşmaz. Başlıca keseliler arasında opossum, tasmanyaşeytanı, bandikut, kuskus ve kangu­ru sayılabilir.
Eteneli memeliler en geniş memeliler gru­bunu oluşturur. Plasenta adıyla da tanınan etene, annenin içinde gelişen ve yavru ile anne arasında köprü kurarak doğana kadar yavruyu besleyen bir organdır. Eteneli meme­liler başlıca 10 grup altında toplanabilir.
Böcekçiller (Insectívora) en çok Eskidün-ya'da bulunmakla birlikte bir ölçüde Kuzey Amerika'ya da yayılmıştır. Köstebekler, kir­piler ve sivrifareler en bilinen üyeleridir.
Yarasalar (Chiroptera), uçan memelileri kapsar. Hemen hemen bütün iri yarasalar meyveyle beslenirken, küçüklerinin çoğu bö­cekleri avlar.
Primatlar (Primates) maymunlar ve insan­lardan oluşur. Gelişmiş beyinleri ve el beceri­leriyle dikkat çekerler.
Dişsizler (Edentata) ya dişten tümüyle yok­sundur ya da ağızlarında basit yapılı birkaç diş taşırlar. Armadillo, karıncayiyen ve tembel-hayvan bu grubun üyeleridir.
Kemiriciler (Rodentia) tür ve birey sayısı en çok olan memelilerdir. Tür sayısı 4.000'i aşan memelilerin yarısından çoğunu kemiriciler oluşturur. Kobay, fare ve sıçanın yanı sıra oklukirpi, kunduz ve sincap da kemiriciler arasında yer alır.
Etçiller (Carnivora) aslan, kaplan, pars, sırtlan, sansar, ayı, kedi ve köpeği de içeren yırtıcı hayvanlardır. Denizde yaşamaya büyük bir uyum gösteren foklar ve morslar ise genellikle yüzgeçayaklılar (Pinnipedia) adıyla ayrı bir grupta toplanır.
Balinalar (Cetácea) hemen hemen tümüyle kılsız, balık biçimindeki memelilerdir. Suyun dışında yaşayamazlar. Gerçek balinaların ya­nı sıra yunuslar ve musurlar da bu grupta yer alır. Mavi balina yaşayan en iri hayvandır.
Filler (Proboscidea) günümüze yalnız iki türüyle ulaşabilmiş dev kara hayvanlarıdır.
Tektoynaklılar (Perissodactyla) at, eşek, zebra, tapir ve gergedandan oluşur. Toynak­lar, bu ve sonraki grubun ayak parmaklarını çevreleyen, kalınlaşarak başkalaşıma uğramış tırnaklardır.
Çifttoynaklılar (Artiodactyla) deve, geyik, zürafa, sığır, antilop, keçi ve koyun gibi gevişgetirenlerin yanı sıra domuz, pekari ve suaygırı gibi gevişgetirme özelliği bulunma­yan hayvanları da kapsar.

Daha detaylı bilgi için >>
Memeliler (Mammalia)


nur sena 19 Nisan 2011 14:40

1. Vücutları genel olarak belirli zaman aralıklarında dökülen kıllarla kaplıdır. Derilerinde ter, yağ, koku ve süt bezleri gibi çeşitli salgı bezleri bulunur. Bazı memelilerin vücut ve kuyruk kısımlarında sürüngenlerinkine benzeyen pullar vardır.
2. Balinalar (Cetacea) ve Deniz inekleri (Sirenia) gibi deniz memelileri dışında kalanlarda dört üye vardır. Bu deniz memelilerinde arka üyeler kaybolmuştur. Her bir üyede 5 veya daha az sayıda parmak bulunur. Gerek üyeler ve gerekse parmaklar çeşitli yaşam biçimlerine göre, örneğin, yürümek, koşmak, tırmanmak, yüzmek, uçmak ve kaçmak gibi görevleri yerine getirecek şekiller kazanmışlardır. Parmak uçlarında boynuz yapısında tırnak ve toynaklar, parmak altlarında ise etli yastıklar mevcuttur.
3. İskelet iyi bir şekilde kemikleşmiştir. Kafataslarında 2 oksipital kondil, boyunlarında 7 tane omur bulunur. Kuyrukları uzun ve hareketlidir.
4. Her iki çenede de mevcut olan dişlerin kök kısımları çukurluklar içerisine gömülüdür. Dişler beslenme durumlarına göre çeşitli şekiller gösterir. Bazılarında dişler bulunmaz. Dilleri çoğunlukla hareketlidir. Gözlerinde hareketli göz kapakları, kulaklarında etli bir dış kulak kısmı bulunur.
5. Kalpleri 2 kulakçık ve 2 karıncık olmak üzere 4 odacıklıdır. Kuşların tersine bunlarda yalnız sol aort kökü bulunmaktadır. alyuvarları yuvarlak ve çekirdeksizdir.
6. Solunumları yalnız akciğerlerle olur. Larinkste ses çıkarmaya yarayan ses telleri bulunur. Kalp ve akciğerlerin yer aldığı göğüs boşluğunu karın boşluğundan ayıran ve diyafram adı verilen kaslı bir bölme vardır. Böyle bir yapı memeliler dışında hiç bir hayvan grubunda görülmez (kuşlardaki bölme kaslı değildir).
7. Vücut sıcaklığı sabittir ve çevre koşularına bağlı olarak değişiklik göstermez (Homoiothermus). Vücut sıcaklığı metabolizma sonucunda sağlanır (endeterm). Vücut üzerinde bir kıl örtüsünün varlığı, deri altında vücudu saran bir yağ tabakasının bulunması ve kirli kan ile temiz kan dolaşımının birbirlerinden tümüyle ayrılmış olması, vücut sıcaklığının değişmezliğini sağlayan özelliklerinden bazılarıdır.
8. Sidik keseleri vardır ve boşaltım maddesi sıvı haldedir.
9. Beyinleri gelişmiş, cerebrum ve cerebellum kısımları oldukça büyüktür. Beyinden 12 çift sinir çıkar.
10. Erkeklerinde bir kopulasyon organı (penis) mevcuttur. Testisleri genellikle karın boşluğu dışında yer alan ve scrotum adı verilen torbalar içerisinde bulunur. Yumurtaları küçük ve kabuksuzdur. Yumurtanın gelişmesi yumurta kanalı (ovidukt)'nın değişmesiyle meydana gelen döl yatağında (uterus) tamamlanır. Amnion, korion ve allantois gibi embriyonik zarlar mevcuttur. Genellikle embriyoyu uterusa bağlayarak onun beslenmesini ve solunumunu sağlayan bir plasenta bulunmaktadır. yavrular doğumdan sonra dişi hayvanın süt bezlerinden salgılanan süt ile beslenir.

-Memeliler sürüngenlerden meydana gelmiş olmalarına karşın onlardan bir çok yapısal farklılıklar gösterirler. Bu farklılıkların en önemlileri şunlardır:
11. Memelilerde vücut örtüsü olarak pullar yerine kıllar bulunur. Yalnız bazı memelilerin vücutlarında ve kuyruk bölgelerinde sürüngenlerden kalma bir özellik olarak hala pullar mevcuttur.
12. Memelilerin kafatasında iki oksipital kondil bulunur (sürüngenlerde bir tane) ve beyin kutusu daha büyüktür.
13. Memelilerde göğüs boşluğu ile karın boşluğunu birbirinden ayıran kaslı bir diyafram vardır
14. Memelilerde alt çene kemiği bir parça halindedir (sürüngenlerde çok sayıda).


Misafir 21 Nisan 2011 21:19

Memeliler (Latince: Mammalia), hayvanlar aleminin insanların da dahil olduğu, dişilerinde bulunan meme bezleri ve hem dişi hem erkek bireylerinde bulunan ter bezleri, kıl, işitmede kullanılan üç orta kulak kemiği ve beyinde yer alan neokorteks bölgesi ile ayrılan bir omurgalı hayvan sınıfıdır.
Dünya üzerinde yaklaşık 4500 memeli türü bulunur. Bunların 200 kadarı Avrupa’da görülebilir, Türkiye ise tek başına yaklaşık 170 memeli türü barındırmaktadır. Çift ve karmaşık dolaşım sistemine sahip, sabit vücut sıcaklıklı hayvanlardır. Vücutları genellikle kıllarla örtülüdür. Genç bireyler anne sütü ile beslenirler. Genellikle bacak şeklinde oluşmuş dört üyeleri vardır. Solunumda diyafram kullanırlar. Alt çeneleri bir çift kemikten oluşmuştur; orta kulaktaki kemikler üç parçalı olup kulak zarı ve iç kulakla bağıntılıdır. Hemen hepsinde yedi boyun omuru vardır.
Memeliler, sıcak kanlı yaratıklardır. Yani vücut sıcaklıkları genel olarak çevre koşullarından bağımsızdır. Bu ısı yalıtkanlığını sağlamak için ise toplam ürettikleri enerjinin % 80'ini harcarlar. Vücutları tüylerle kaplıdır ki, bu doku bazı türlerde dikenli bir hal alabilir (örneğin kirpi) ya da azalıp neredeyse pürüzsüz hale gelebilir; insan, yunus ve balinalarda olduğu gibi. Theria alt sınıfı doğurarak çoğalırken Prototheria alt sınıfı yumurtlayarak çoğalır.
Yavru memeliler, genel olarak belirli bir gelişim evresini tamamlayıncaya kadar annelerinin karnında taşınır. Doğum sırasında yavrunun gelişmişliği memeli türüne göre değişkenlik gösterir. Kör (ve genelde çıplak) doğan ve bazen yıllarca annesi tarafından yetiştirilen memeli türleri olduğu gibi, doğumun ardından kısa süre içinde koşmaya ya da yüzmeye başlayan memeli türleri de vardır. Ancak genel olarak memelilerde, yavruların belirli bir süre anne tarafından bakımı zorunludur. Dişi memeli, yavrusunu bebeğin gelişimi için gerekli bileşenleri içeren zengin içerikli sütü ile besler.
Memelilerin vücut büyüklükleri değişkendir. En küçük memeli, bir böcekçil olan Yabanarısı yarasası (Craseonycteris thonglongyai - ortalama 3 cm, 1 gr); en büyük memeli ise Mavi balina'dır (Balaenoptera musculus - ortalama 35 m, 120 ton). Memeli vücudu, sıcak veya soğuk iklim koşulları ile mücadele için de farklı özelliklere sahiptir. Karasal memeliler için kalın bir kış kürkü, deniz memelileri için deri altında kalın bir yağ tabakası veya yağlanmış bir kürk bu mücadelenin silahlarıdır. Bazı memeliler de kış uykusuna yatarak, bu dönemi enerjiden tasarruf ederek geçirir. Yiyeceğin bol olduğu dönemde vücudunda depoladığı fazladan kalorileri, yiyeceğin kıt olduğu bu dönemde ‘uyku’ durumunda iken yakar. (Sincaplar, ayılar ve porsuklarda olduğu gibi.) Bu durum gerçek bir kış uykusu halini de alabilir (yediuyurlar ya da yarasalarda olduğu gibi) yani bu süre içinde canlılar, yaşamsal faaliyetlerini ve vücut sıcaklıklarını minimuma indirirler.
Bazı memeli türleri insanlar tarafından evcilleştirilmiştir ve yabani türleri ortadan kalkmış ya da çok az kalmıştır. (İnek, at, koyun gibi.)


_Yağmur_ 6 Mayıs 2011 09:42

Alıntı:

maria 11 adlı kullanıcıdan alıntı (Mesaj 2077946)
memeli hayvanların özellikleri nedir bana çok kısa bir şekilde cevabını verir misiniz ? lütfen ödevim acillll hemen lütfen çabuk yazınnn

Memeli Hayvanlar

Hayvanlar sınıflandırılırken vücudunda omurga bulunup, bulunmadığına bakılır.Omurga, vücudun içinde deslelik sağlayan yapıdır.Bu yapı kemik ve kıkırdaktan yapılmıştır.Hayvanlar;omurgalı ve omurgasız olmak üzere ikiye ayrılır.

Memeliler:Memeliler, omurgalı hayvanların en gelişmişidir.Çoğunlukla karada yaşarlar.Balina,yunus ve fok gibi suda yaşayan; yarasa gibi uçan memeliler de vardır.

Memeliler, yavrularını doğurarak çoğalır.Yavruları belli bir olgunluğa gelene kadar anne sütü ile besler.Memeliler sıcak kanlı hayvanlardır.Vücutları tüylerle kaplıdır.Akciğer solunumu yaparlar.Suda yaşayan balina, yunus ve fokların tüyleri yoktur.Kalpleri dört odacıktır.


Misafir 26 Ekim 2011 15:28

memeli hayvanlarda üreme şekli doğurmaktır bütün memeli hayvanlar doğurarak çoğalır yavrularına bakar yavrularını sütle besler ler ve vücutları tüyle kaplıdır. sıcakanlıdır : vücutlarında temiz kan dolaşır vücut sıcaklkları değişken değildir. sıcak kanlı demek vücudunda sürekli olarak temiz kanın dolaşmasıdır memeli hayvanlarda iç döllenme iç gelişme görülür. iç döllenme: sperm ile yumurtanın dişinin vücudunda birleşmesidir. iç gelişme ise embriyonun(bebeğin) diş vücudunda büyümesidir . memeli hayvanlar akciğer solunumu yaparlar. yarasa tek uçan memeli hayvandır


misafirim 1 Nisan 2012 23:15

hayvanlar ve özellikleri
 
Aye aye
Boyu 36-44 cm olan lemur türü bir maymundur. Kuyruğu 25 cm'yi bulan aye aye genellikle bambu ormanlarında yaşadığı için "yaldızlı bambu maymunu" olarak da adlandırılır. Böcek ve kurtçuklarla beslenen maymun avını çok hareketli ve esnek bir yapıya sahip olan orta parmağı ile yakalar.
özellikleri
1.memeli hayvan
2.iç döllenme
3.doğurarak çoğalır
4.yavru bakımı görülür.

Komondor Köpeği
Issız ve uzak bölgelerde kullanılan tipik bir sürü koruma köpeği olan komondor köpeği özellikle geceleri çok dikkatlidir. Efendisine itaatkâr ve saygılıdır ancak, kendisine emanet edilen sürüye saldıran kurtlara ve ayılara acımasız davranır
özellikleri
1.memeli hayvan
2.iç döllenme
3.doğurarak çoğalır
4.yavru bakımı görülür.

The Indian Gharial (Hint timsahı)
Hindistan'da Ganj nehrinde yaşar. Boylan 7 m'ye kadar ulaşabilen bir sürüngen türüdür.
özellikleri
1.memeli hayvan
2.iç döllenme
3.yumurlayarak çoğalırçoğalır
4.yavru bakımı görülmez.

Sphynx kedisi
Dünyada bilinen tüysüz üç kedi ırkından biridir. Doğduklarında kısada olsa tüm vücutları tüylerle kaplıdır ve daha sonra büyüdükçe tamamen tüysüz kalırlar.
özellikleri
1.memeli hayvan
2.iç döllenme
3.doğurarak çoğalır
4.yavru bakımı görülür.

Koyun
Yaşadığı yerler: Dünyanın hemen hemen her yerinde evcil ve yabani olarak. Özellikleri: Ağırlığı 36-180 kg arasında değişen, geviş getiren memeliler. Üst çenelerinin ön dişleri yoktur. Eti, sütü, yünü ve derisi için beslenirler. Ömrü: 12-15 yıl.
özellikleri
1.memeli hayvan
2.iç döllenme
3.doğurarak çoğalır
4.yavru bakımı görülür.

İnek
Evcil olarak dünyânın her tarafında yetiştirilir. Özellikleri: Mideleri dört gözlüdür. Geviş getirir. Et ve sütü için beslenir. Ömürleri: 20-25 yıldır.BİLGİ NOTU:Bir inek 8 km. uzaklığa kadar ki kokuyu alabilir.
özellikleri
1.memeli hayvan
2.iç döllenme
3.doğurarak çoğalır
4.yavru bakımı görülür.

Kızıl gerdanlı dalgıç
55-67 cm büyüklüğünde, 91-110 cm kanat uzunluğuna sahiptir. Yaklaşık 1kg ağırlığındadırlar.
özellikleri
1.kuşlar gurubunda yer alır.
2.iç döllenme görülür.
3.yumurlayarak çoğalırlar.
4.yavru bakımı görülür.


_AERYU_ 25 Eylül 2012 17:22

lütfen
 
Alıntı:

Misafir adlı kullanıcıdan alıntı (Mesaj 2049943)
memeli hayvanların üreme şekilleri ve tanımı lütfen 5 daka içinde gönderin ve kurbağaların derisinin nasıl değiştiğini :( lütfen gönderin...


Hayvanlarda Üreme:

1- Hayat Döngüsü :

Doğada bulunan hayvanlar beslenme, çoğalma şekli, gelişim özellikleri ve yavru bakımı açısından farklılık gösterirler. Bu nedenle hayvan gruplarının hayat döngüleri birbirinden farklıdır.
Doğada yaşayan canlıların doğması, büyümesi, gelişmesi, üremesi(çoğalması) ve ölmesini içine alan süreye hayat döngüsü denir. Hayat döngüsü üreme olayı ile başlar.
Hayvanlarda da üreme, insanlar gibi döllenme olayısayesinde gerçekleşir. Hayvanlarda, erkek ve dişi üreme hücrelerinin (sperm ve yumurta hücrelerinin) çekirdeklerini birleşmesine döllenme, döllenme sonucu oluşan döllenmiş yumurta hücresine zigot denir. Zigot oluştuktan sonra gelişerek embriyo denilen canlı taslağını
oluşturur. Oluşan embriyoda gelişimini tamamlayarak yeni bir canlıyı oluşturur. Embriyonun büyüyerek gelişebilmesi için beslenmesi ve korunması gerekir. Bunun için embriyoya uygun bir ortam sağlanmalıdır.

2- Döllenme Çeşitleri :

a) Dış Döllenme :

Sperm ve yumurta hücrelerinin vücut dışında, suda birleşmesidir. Bu canlılar döllenme şansını arttırabilmek için aynı anda aynı yerlere çok sayıda üreme hücresi bırakırlar. Döllenme ve döllenme sonucu oluşan embriyonun gelişimisuda olur.
Balık, kurbağa ve suda yaşayan omurgasızlarda görülür.

b) İç Döllenme :

Sperm ve yumurta hücrelerinin dişi canlının (annenin) vücudunda birleşmesidir. (Karadaki çevresel olumsuzluklardan dolayı iç döllenme gerçekleşir). İç döllenme olayında erkek birey çok sayıda, dişi birey az sayıda üreme hücresi oluşturur.
İç döllenme şansı, dış döllenme şansından daha yüksektir.
Kuşlar, sürüngenler, suda yaşayan memeliler (omurgalılar) ile karada yaşayan memeliler, insanlar ve diğer canlılarda görülür.

3- Hayvanlar ve Özellikleri :

Hayvanlar, iskelet sisteminin bulunup bulunmamasına göre; omurgalı ve omurgasız hayvanlar olarak iki grupta incelenir.

Kaynak:


Kurbağaların Derileri:

Kurbağalar, amfibiler (çiftyaşamlılar) olarak bilinen canlılar grubunun üyeleridir ve hem suda, hem de karada yaşamaya uyum sağlamışlardır. Kara yaşamına tam olarak uyum yapamadıkları için de, akciğer solunumuna ek olarak başka solunum şekillerine de sahiptirler. Deri solunumu da bunlardan birisidir.

Solunumun gerçekleştiği her organda veya vücut bölümünde, belirli bir oranda nemlilik olmalıdır. Çünkü solunum gazlarının dolaşım sistemine katılabilmesi için, sıvı içerisinde çözünmeleri gerekir. Örneğin akciğerde gaz alışverişinin gerçekleştiği alveollerin iç yüzeyi de mukus sıvısı ile kaplıdır.




Kurbağaların derileri, mukus salgısı yapan bezlerce zengindir. Deri solunumunu yeterli bir biçimde gerçekleştirebilmesi için, hayvan yüzey derisini sürekli olarak bu bezlerin salgıları ile nemli tutar. Ancak derinin nemli olmasının tek görevi solunuma yardımcı olmak değildir. Düşmanlarından korunabilmek için, kaygan bir deriye sahip olması her zaman büyük bir avantajdır (Bir sabunun kayganlığı nedeniyle elinizden nasıl çabucak kayabildiğini düşünün). Ayrıca yine çoğu kurbağa türünde, düşmanlarından korunma amaçlı olarak çeşitli toksik maddeler salgılayan deri altı zehir bezleri de bulunur. Bu salgıların zehir oranları türlere göre değişkenlik gösterir. Ülkemizde ise, insana zarar verebilecek denli zehirli olan türler bulunmamaktadır.

Kaynak:


_AERYU_ 25 Eylül 2012 17:24

Alıntı:

Misafir adlı kullanıcıdan alıntı (Mesaj 2476738)
lütfen memeli hayvanlarla ilgili bilgi gönderin

Memeliler, mammalia sınıfını oluşturan İnsanların da dahil olduğu,
omurgalılar grubudur. Çift ve karmaşık dolaşım sistemine sahip sabit sıcaklıklı hayvanlardır. Vücutları genellikle kıllarla örtülüdür. Genç bireyler anne sütü ile beslenirler. Genellikle bacak şeklinde oluşmuş dört üyeleri vardır. Solunumda diyafram kullanırlar; alt çeneleri bir çift kemikten oluşmuştur; orta kulaktaki kemikler üç parçalı olup kulak zarı ve iç kulakla bağıntılıdır. Hemen hepsinde yedi boyun omuru vardır. Çift ve karmaşık dolaşım sistemine sahip sabit sıcaklıklı hayvanlardır. Vücutları genellikle kıllarla örtülüdür. Genç bireyler anne sütü ile beslenirler. Genellikle bacak şeklinde oluşmuş dört üyeleri vardır. Solunumda
diyafram kullanırlar; alt çeneleri bir çift kemikten oluşmuştur.; orta kulaktaki kemikler üç parçalı olup kulak zarı ve iç kulakla bağıntılıdır. Hemen hepsinde yedi boyun omuru vardır.

Dünya üzerinde yaklaşık 4500 memeli türü bulunur. Bunların 200 kadarı Avrupa’da görülebilir,
Türkiye ise tek başına yaklaşık 170 memeli türü barındırmaktadır.

Memeliler, sıcak kanlı yaratıklardır. Yani vücut sıcaklıkları genel olarak çevre koşullarından bağımsızdır. Vücutları tüylerle kaplıdır ki, bu doku bazı türlerde dikenli bir hal alabilir (örneğin kirpi) ya da azalıp neredeyse pürüzsüz hale gelebilir; insan, yunus ve balinalarda olduğu gibi.
Enlarge

Yavru memeliler, genel olarak belirli bir gelişim evresini tamamlayıncaya kadar annelerinin karnında taşınır. Doğum sırasında yavrunun gelişmişliği memeli türüne göre değişkenlik gösterir. Kör (ve genelde çıplak) doğan ve bazen yıllarca annesi tarafından yetiştirilen memeli türleri olduğu gibi, doğumun ardından kısa süre içinde koşmaya ya da yüzmeye başlayan memeli türleri de vardır. Ancak genel olarak memelilerde, yavruların belirli bir süre anne tarafından bakımı zorunludur. Dişi memeli, yavrusunu bebeğin gelişimi için gerekli bileşenleri içeren zengin içerikli sütü ile besler.

Memeli vücudu, sıcak veya soğuk iklim koşulları ile mücadele için de farklı özelliklere sahiptir. Karasal memeliler için kalın bir kış kürkü, deniz memelileri için deri altında kalın bir yağ tabakası veya yağlanmış bir kürk bu mücadelenin silahlarıdır. Bazı memeliler de kış uykusuna yatarak, bu dönemi enerjiden tasarruf ederek geçirir. Yiyeceğin bol olduğu dönemde vücudunda depoladığı fazladan kalorileri, yiyeceğin kıt olduğu bu dönemde ‘uyku’ durumunda iken yakar. (Sincaplar, ayılar ve porsuklarda olduğu gibi.) Bu durum gerçek bir kış uykusu halini de alabilir (yediuyurlar ya da yarasalarda olduğu gibi) yani bu süre içinde canlılar, yaşamsal faaliyetlerini ve vücut sıcaklıklarını minimuma indirirler. Bazı memeli türleri insanlar tarafından evcilleştirilmiştir ve yabani türleri ortadan kalkmış ya da çok az kalmıştır. (
İnek,
at,
koyun gibi.)


_AERYU_ 25 Eylül 2012 17:38

Alıntı:

Misafirmücahit adlı kullanıcıdan alıntı (Mesaj 2476756)
lütfen memeli hayvanlar bir doğuruşta ne kadar yavru yaparlar. Lütfen gönderin cevabını yazın. çooookkk acil

Çok özür dilerim sadece bunu bulabildim
>Tavşan Üreme ve Çiftleşme
Tavşanlarda ve çiftleşme hakkında bilgiler. Tavşanın Pubertasa ve çiftleşme olgunluğuna ulaşma zamanı. Tavşan Seksüel Siklü, östrüs ve çiftleşme özellikleri. Tavşan Oyulasyon ( Yumurtalama ) zamanları. Tavşan ebeliği ve gebelik tanısı. Tavşan Doğum zamanı ve doğumu. Tavşanın yavrularının gelişimi ve bakımı.
Tavşanın Pubertasa ve çiftleşme olgunluğuna ulaşma zamanı

Tavşanlarda dişiler erkeklerden daha erken pubertasa ulaşır. Pubertas yaşı üzerinde, özellikle beslenme durumu, iklim durumlarına nazaran daha önemli etki yapar. Ankara tavşanlarında tipler arasında farklılıklar görülmesine karşın genellikle iyi bakım ve beslenme koşulları altında dişilerde pubertasa ulaşma yaşı 3 – 5 ay kadardır. Dişiler genellikle ergin canlı ağırlıklarının % 70 – 75’ine ulaştıkları zaman pubertasa erişirlerse de, çiftleşmede kullanılmaları için ergin canlı ağırlıklarının % 80’ni düzeyine ulaşmaları beklenmelidir. Çiftleşme yaşı ise dişilerde 5 – 7 ay, erkeklerde 8 – 10 aydır.

Uygun bakım ve beslenme şartları altında yetiştirilen dişi tavşanlar, damızlık üretiminde en fazla beş yıl, erkekler ise en fazla dört yıl kullanılabilirler. Ancak 1.5 – 2 yaş, dişinin en yüksek oranda yavru veriminin olduğu yaşlardır.

Tavşan Seksüel Siklü, östrüs ve çiftleşme özellikleri.

Memeli hayvanların bir çoğunun aksine tavşanlar düzenli bir seksüel siklusa sahip değildir. Ancak, özellikle kışın son dönemleri ve ilkbahar, seksüel aktivitenin en belirgin ve yoğun olduğu dönemdir.

Dişi tavşanlarda çiftleştirmenin yaptırılabilmesi için östrüsün doğru bir şekilde belirlenmesi gerekir. Ancak, bu amaçla yapılan testler ve muayeneler kesin ve güvenilir bir sonuç vermemektedir. Vaginal smear, tavşanda östrüsün belirlenmesinde etkili bir yöntem değildir. Östrüsü belirlemede pratikte en çok kullanılan yöntem vulvanın inspeksiyonudur. Vulvada morluk ve hafif şişme belirtileri dişinin en önemli östrüs bulgusudur. Ancak, vulvada şiş olmayan solgun bir görünüm olduğu zamanda bile dişi çiftleştirildiğinde % 10 – 20 oranında gebe kalabilir. Bu yüzden mor renkli, şiş vulva östrüsün güçlü bir işareti olabilir, ancak kesin bir kanıtı değildir. Bunun dışında östrüsteki dişi, kafesinde arka ayaklarını uzatarak yatar. İştahı azalmıştır, huzursuzdur, çok hareketlidir, dudaklarıyla verilen otu dağıtır, dişleriyle tahtaları kemirir, yemlik ve suluklara çenesini sürter.

Dişi tavşan erkeğin olduğu yerde, sırtını aşağıda tutup, arka tarafını kaldırarak lordosis pozisyonu alır ve bu östrüsün karakteristik bir duruşudur. Diöstrüste ise kafesin bir köşesine oturma eğilimindedir ve erkeğe karşı saldırgandır. Genellikle dişi tavşan östrüste iken çiftleşmeyi kabul eder. Bazen dişi östrüste olsa bile erkeği reddedebilir. Buna rağmen, dişinin erkeği kabul ettiği dönem östrüs, reddettiği dönem ise diöstrüs olarak kabul edilir. Bazı araştırıcılar, tavşan ovaryumlarında folliküllerin devamlı olarak geliştiğini, çiftleşme olmazsa, folliküllerin 12 – 16 gün boyunca aynı büyüklükte aktif olarak kaldığını, daha sonra bunların regrese olduğunu ve bu sırada başka folliküllerin olgunlaştığını ileri sürmüşlerdir.

Tavşanlarda östrüs birkaç gün sürer. Bazen dişi çiftleşene kadar birkaç hafta da sürebilir. Dişi tavşan gebelik döneminde de çiftleşmeyi kabul edebilir. Özellikle gebeliğin ikinci yarısında bu durum çok fazla görülen bir davranış özelliğidir. Gebelik boyunca görülen çiftleşmeler fötüslere zarar vermez. Doğumdan hemen sonra dişi genellikle östrüstedir ve yaklaşık 1 – 3 gün süreyle çiftleşmeyi kabul edebilir. Yavru sayısının fazla ve meme bezlerinin aktif olduğu emzirme döneminde genellikle östrüs görülmez veya östrüs görülüp çiftleşme olsa bile implantasyon gerçekleşmez. Doğumdan sonra gebe kalmayan tavşan, laktasyonun genellikle 4. veya 5. haftasında östrüs belirtilerini tekrar gösterir. Çiftleşme olursa, yüksek oranda gebe kalır.

aAnkara tavşanlarında genellikle elle çiftleştirme yöntemi uygulanır. Çiftleştirmek amacıyla daima dişi tavşan, erkeğin kafesine götürülmelidir. Çünkü dişi tavşan kafesinde başka bir tavşan istemez ve erkeğe saldırarak yaralayabilir. Ayrıca erkek tavşanda yabancı bir kafeste çiftleşmeyebilir. Çiftleştirmeler sabahın erken saatlerinde veya akşamın geç saatlerinde yaptırılmalıdır. Günün en sıcak saatlerinden kaçınılmalıdır. Dişi tavşan erkeğin kafesine konar konmaz çiftleşme gerçekleşir. Çiftleşme sürecinde, erkek dişinin üstüne biner, 8 – 12 adet hızlı çiftleşme hareketi yapar ve ejakülasyon anında erkek tavşan karakteristik bir ses çıkararak yana veya geriye doğru devrilir. Bu olgu 5 – 50 saniye sürer. Çiftleşme sırasında hayvanlar gözlenmeli ve dişi çiftleşmeden hemen sonra kendi kafesine alınmalıdır. Aksi takdirde erkekle kavga edebilir. Çiftleşmeden birkaç saat sonra, fertilizasyonun kontrolü için dişi yeniden erkeğin kafesine götürülür ve bu anda erkeği reddederse gebe kalmış kabul edilir.

Ergin, sağlıklı bir erkek tavşan iyi bakım ve beslenme şartları altında günde 2 – 3 çiftleşme yapabilir. Fakat genç erkek damızlıkları fazla yormamalıdır, bunlar çiftleşmeye alıştırılmalıdır. Bunun için haftada bir kez çiftleştirme yeterlidir. Daha sonra haftada iki kez, sonraları haftada 3 – 4 kez, nihayet ileri yaşlarda hergün çiftleştirilir. Erkek tavşan bir günde bir kez düzenli olarak kullanıldığında maximum spermatozoa üretimi elde edilir. Bir erkeğe günde üç kez çiftleştirme yaptırılacak olursa, her üç günlük çiftleştirme döneminden sonra bir hafta dinlendirilmelidir. Genel olarak, 10 dişi tavşan için bir erkek damızlık düşünülmelidir. Erkekler daima ayrı tutulmalıdır. Yakın akrabalığı önlemek için, en az iki erkek damızlık kullanılması daha uygun olur.

Tavşan Oyulasyon ( Yumurtalama ) zamanları.

Tavşanlarda provoke ovulasyon görülür. Ovulasyon normal olarak çiftleşmeyle uyarılır. Çiftleşmeden 9 – 13 saat sonra ovulasyon gerçekleşir. Bununla birlikte bazı araştırıcılar, çok yüksek bakım ve beslenme şartları altında ovulasyonun spontan olarak oluşabileceğini de bildirmişlerdir.

Vaginanın mekanik olarak uyarılması, vazektomize bir erkekle yapılan çiftleşmeler ve LH, HCG enjeksiyonları ovulasyonu uyarabilir. Bunun dışında seksüel olarak aktif bir erkeğin görülmesi, vaginal smear uygulamaları, bir dişinin diğer bir dişi üzerine atlaması, kendi yavrularının üzerine oturarak oluşan uyarımlar, sahibi tarafından çok fazla ellenmesi ve aydınlatmada ani değişmeler ovulasyonu uyarabilir. Ayrıca, bel bölgesinde veya baş bölgesinde, omurilik üzerine yapılacak elektriksel uyarımlar ovulasyona neden olabilir. Ancak bu durumlarda, ovum fertilize olamaz ve yalancı gebelik oluşur.

Tavşan ebeliği ve gebelik tanısı.

Tavşanda gebelik süresi yaklaşık olarak 30 – 32 gündür. Bu süre, yavru sayısına bağlı olarak 28 – 35 gün arasında değişebilir. Yavru sayısı az olanlarda gebelik daha uzun sürer.

Ovulasyonla serbest kalan oosit fertilize olmazsa, 15 – 17 gün süren bir yalancı gebelik oluşabilir. Tavşanda bu olgu sık görülür. Yalancı gebelik, dişi tavşanın davranışlarından ve doğum için erken yuva yapmasından anlaşılır. Yalancı gebelikteki tavşanların % 75’i, 14. – 15. günde yuva hazırlama belirtileri gösterir. Ancak böyle hayvanlar, hazırladıkları yuvayı uzun süre korumazlar.

Gebe dişilerin daha iyi bakılmasını kolaylaştırmak için ve gebe olmayan dişilerin erkenden tekrar çiftleşmesine olanak vermek amacıyla gebelik tanısı yapılmalıdır. Gebe tavşanların davranışları kısmen değişir. Daha sakin bir mizaç, iştah artışı, gebeliğin ikinci yarısında ağırlık artışı ve karın büyümesi gibi belirtiler görülür.

Deneyimli bir kişi tarafından, çiftleşmeden yaklaşık olarak dokuz gün sonra abdominal palpasyonla gebelik tanısı konulabilir. Uterusta küre şeklindeki şişliklerin çapı 9. günde 12 mm, 13. günde 20 mm kadardır. Fötusun kemik yapısı doğum öncesi son günlere kadar kolayca anlaşılamaz. Gebeliğin son haftasında meme bezleri de hızla gelişir. Palpasyon özenle yapılmalıdır, aksi taktirde abortuslar görülebilir. Tanıda şüpheye düşülünce, en geç bir kaç gün sonra muayene tekrarlanmalıdır. Palpasyonla gebe olmadığı anlaşılan dişiler, en kısa zamanda tekrar çiftleştirilmelidir.

Tavşan Doğum zamanı ve doğumu

Doğumdan 1 – 2 gün önce gebe tavşan göğüs ve karın altı tüylerini yolarak ve saman, sap gibi malzemeleri taşıyarak yuva hazırlamaya başlar. Bu davranış, östrogen/progesteron oranının ve prolaktin salgılanmasının artmasıyla ortaya çıkar. Ancak dişi tavşan, her zaman yuva hazırlamaz veya bazen yuva hazırlamasına rağmen yuvanın dışında doğum yapabilir.

Doğum hazırlığı için doğumdan en az bir hafta kadar önce kafes iyice temizlenmelidir ve kafese bir doğum sandığı konmalıdır. Doğum sandığı, ısı yalıtımı iyi olan tahta, sunta, sert plastik gibi malzemeden, 40 x 30 x 30 cm ebatlarında yapılabilir. Doğum sandıklarına bol ve temiz yataklık (kuru ot, ağaç yongası vb.) konur.

Tavşanda doğum genellikle gece ve sabahın erken saatlerinde görülür ve çoğunlukla gözden kaçar. Doğum tamamen hijyenik bir ortamda olmalıdır. Doğum kolay olup, yavruların büyüklüğüne ve sayısına bağlı olarak yaklaşık 7 – 30 dakika sürer. Bazen doğum çok daha uzun sürebilir. Yavruların bir kısmı birkaç saatte doğar, diğerleri bir günde veya daha fazla zamanda doğabilir. Bu yüzden doğum sonrası abdominal palpasyon yapılmalı ve uterusta yavru varsa doğum uyarılmalıdır.

Ankara tavşanlarında bir doğumda doğan yavru sayısı 1 – 15 arasında değişir (ortalama 5 – 6 adet). Ankara tavşanında yavru sayısı ortalaması altı olunca olağanüstü kabul edilir. Yavru sayısı ortalaması sekiz veya daha fazla olunca mortalite artar. Çünkü anne hayvanın sekiz adet memesi vardır. Yavru zarları doğan yavrularla birlikte atılır ve anne tarafından yenir. Bu sırada bazen yavruların da anne tarafından yendiği görülmüştür. Ancak anne genellikle sakat veya çok zayıf doğan yavruları yer. Ayrıca doğum sonrası annenin su ihtiyacı çok fazla olduğu için, kafeste su yetersizliği veya protein, B ve D vitamini yetersizlikleri sonucu da anneler yavrularını yiyebilirler. Ani ve yüksek gürültü, annenin yavrularını yemesine sebep olabilir.

Doğum sonrası uterus çok hızlı eski konumuna döner ve 48 saatten daha az zamanda ağırlığının yarısından fazlasını kaybeder.

Tavşanın yavrularının gelişimi ve bakımı

Ankara tavşanlarında yavruların doğum ağırlıkları 47 – 55 g arasında değişir. Yavrular doğdukları zaman tüysüzdürler, göz kapakları kapalıdır ve göz kapaklarının üzerinde bir tüy vardır. Bu tüy üçüncü gün düşer. Anne, doğurduğu tüysüz yavruları yalayarak temizler ve kurutur. Yavrular gözleri kapalı olmasına karşın, annenin memesini bulabilecek kadar yeterli hareket gücüne sahiptirler ve annelerinin kendileriyle ilgilenmesi için sürekli bağırırlar. Göz kapakları 8. – 13. günde açılır. Açılmadığı durumlarda ılık suyla ıslatılmış pamuk ile gözler silinmek suretiyle açılmaya yardımcı olunabilir. Yavrular 5. – 6. günde tüylenmeye başlar ve iki hafta içinde kısa tüylerle örtülürler.



Doğumdan sonra en az iki gün hayvanlar rahatsız edilmemelidir. Bu sürenin sonunda yavrular kontrol edilmelidir. Bunun için anne başka bir kafese konur ve yuvada ölü yavru varsa alınır. Genel olarak her anneye 6 yavru bırakılmalıdır. Yavru sayısı, annenin meme bezi sayısından fazla olmamalıdır. Bu arada yavruların cinsiyeti de tespit edilmeye çalışılır. Yuvayı kontrol sırasında yavrulara dokunmadan önce, el kokusunun yavrulara geçmesini önlemek amacıyla, el tavşana ve maydanoz gibi kokulu bitkilere iyice sürülür. Aksi taktirde, anne tavşan yabancı kokuyu hissederek yavrularını kabul etmez, hatta onları öldürebilir. Bu yüzden, gerekmedikçe çok küçük yavrulara dokunulmamalıdır.

Doğan yavru sayısı çok fazla olduğu zaman, anne tavşan yavruların hepsine tam olarak bakamayacağı için fazla sayıda yavrular doğumdan sonra 5 gün içinde yeni doğum yapmış başka bir anneye, yani süt anneye verilir. Ayrıca annenin hasta olması veya ölmesi durumlarında da yavrular başka bir anneye verilmelidir. Süt annesi, en az yavru doğurmuş tavşanlar arasından seçilmelidir. Süt annenin yavruları ile beraber beslenecek olan yavrular arasındaki maximum yaş farkı 48 saat olmalıdır. Ayrıca, Fransa’da Ankara tavşanı yetiştiriciliğinde yeni doğan fazla erkekler elimine edilerek yavru sayısı azaltılır.

Düşük sıcaklıklar, özellikle yeni doğan yavrularda yüksek oranda ölümlere neden olur. Yeni doğanlar tüysüz oldukları için, onların bulunduğu ortamın çevre sıcaklığı 28 0C’den az olmamalıdır. Anne tavşanlar, yavruların üzerine emzirmenin dışında yatmadıkları için yuva materyalleri zayıf olduğunda, yeni doğan yavru çok üşür ve ölür. Yavruların sağlığı için doğum sandığı içindeki ısı oldukça önemli olduğundan, doğan yavruları soğuktan koruyabilmek amacıyla taban kısmı elektrikli rezistanlarla ısıtılan doğum sandıkları kullanılabilir.



Tavşanlarda laktasyon süresi 5 – 8 haftadır. Süt miktarı 15. – 21. güne kadar yükselir, daha sonra düşmeye başlar. Dişi tavşan doğum sonrası hemen gebe kalırsa bu düşme daha hızlı olur. Anneler yavrularını günde bir kez ve genellikle sabahları emzirirler. Anneler emzirirken ürkütülmemelidir. Aksi takdirde, memelere asılmış olan yavrular, annenin ani yer değiştirmesiyle dağılabilir ve yavrular yeniden yuvaya toplanamadıklarından açlıktan ve soğuktan ölebilirler. Ankara tavşanlarında uzun yün örtüsünden dolayı, bazen de yavru annesini yeterince ememez ve ölür.

Yavrular 20 günlük olunca, azar azar katı gıdalara geçebilir. Ancak üç haftaya kadar barsak florası oluşmadığı için, ishalden korunmak amacıyla bir yemden diğer yeme geçerken çok dikkatli olmalıdır. Yavrular 30. güne ulaştıklarında günlük gıda ihtiyacının % 20’sinden fazlası anne sütünden sağlanmalıdır. Ancak, ticari işletmelerde süt emme dönemi dört haftadır.

Yavrular, üç aya kadar cinsiyet ayrımı yapılmaksızın birlikte büyütülebilirler, sonra cinsiyetlerine göre ayrılmalıdırlar. Erkekler bu dönemde hırçın oldukları için, ayrı ayrı kafeslere konmalıdırlar. Özellikle scrotal bölgede bulunan testisleri bu kavgalar sırasında yaralanır. Dişiler ise 18 – 20 haftaya kadar birlikte kalabilirler.

Ankara tavşanı yetiştiriciliğinde görülen hastalıkların başında pasteurella, coccidiosis, wool block, myxomatosis, viral haemoragic diseases, tularemi, toxoplasmosis, encephalitozoonosis, tüberkülozis, pseudotüberkülosis, uyuz, kanibalizm, enterotoksemi, ortopedik sorunlar, güç doğum, metritis ve mastitis gelmektedir.

Kaynak:



Saat: 18:16
Sayfa 1 / 2

©2005 - 2024, MsXLabs - MaviKaranlık