MsXLabs
Sayfa 1 / 2

MsXLabs (https://www.msxlabs.org/forum/)
-   Sanat ww (https://www.msxlabs.org/forum/sanat-ww/)
-   -   Pablo Picasso (https://www.msxlabs.org/forum/sanat-ww/40129-pablo-picasso.html)

Misafir 3 Şubat 2006 13:25

Pablo Picasso
 
2 ek
Alıntıdaki Ek 47201

Pablo Picasso


(1881 Malaga/İspanya-1973 Mougins/Fransa)
İspanyol ressamdır.

20. yüzyılın en büyük ve en etkin sanatçılarından biridir. Georges Braque ile birlikte, kübizm akımının yaratıcısı oldu. 15 yaşındayken Barcelona Güzel Sanatlar Akademisi'ne girdi. Genç yaşta İspanyol ustalarının ve Toulouse-Lautrec ve Théophile Steinlen gibi sanatçıların yapıtlarıyla tanıştı. Art Nouveau akımıyla karşılaştı. 1900'de ilk kez Paris'e gitti ve yeni Fransız resmini inceleme olanağı buldu. Bunu izleyen dört yıl boyunca çeşitli aralıklarla Paris'i ziyaret eden Picasso, sonunda buraya yerleşti. Başlangıçta Toulouse-Lautrec'den oldukça etkilendi. Daha sonra, değişik tonlarda mavi renkler kullanarak kabare, dans salonu vb. yerlerdeki burjuva yaşayışının resimlerini yaptı ve kendine özgü bir anlayış geliştirdi. "Yaşlı Gitarist" adlı yapıtı, Mavi Dönem (1901 sonları-1904 güzü) tablolarına iyi bir örnektir. Bu dönemi, Pembe Dönem (1905-1907) izledi. Picasso bu dönemde, tiyatro oyuncularını ve sirk sanatçılarını, özellikle de Arlekino tipini resimledi, daha karmaşık bir üslup kullandı. 20. yüzyılın ilk yıllarında, genç sanatçılar, Afrika'nın ve Okyanusya'nın ilkel sanatıyla ilgileniyorlardı. Bu ilgi, Picasso için daha sonra bir tutku hâline geldi. 1907'de düzenlenen Cézanne'ı anma sergisi, resim yapısı hakkında yeni fikirlerin doğmasına yol açtı. Picasso, bu yeni fikirleri kendi resimlerinde uyguladı. Aynı yıl, "Les demoiselles d'Avignon" (Avignonlu Kızlar) adlı büyük kompozisyonu üzerinde çalışmaya başladı. Bu yapıt, ilkel sanatın ve Cézanne'ın özelliklerini birleştiriyordu. Picasso, Braque ile birlikte, Cézanne'ın nesnelerin yapısı üzerine yaptığı analizleri geliştirdi. Bu çalışmaların sonucunda ortaya çıkan yapıtlar, önceleri "kübist gariplikler" olarak nitelendi ve yeni akım, kübizm olarak adlandırılmaya başlandı. Analitik kübizm olarak bilinen ilk dönemde, nesnenin düzlemleri ayrıştırılıyor ve nesnenin çevresinin düzlemleriyle katıştırılıyordu. Böylece, görüntünün, her yönden ve eşzamanlı olarak algılanabildiği yanılsaması yaratılmak isteniyordu. Picasso için oldukça verimli olan bu dönemde sanatçı, natürmortlar ve portreler yaptı. 1912 yılına gelindiğinde, Picasso ve Braque, duvar kâğıdı, gazete kâğıdı, linolyum, iskambil kartları vb.yi tuvale yapıştırmak yoluyla resimler elde ediyorlardı. Bunun sonucunda ortaya çıkan tarz, sentetik kübizm olarak adlandırıldı. Kolaj tekniği de, bu tarzdan yola çıkarak geliştirildi.
Alıntıdaki Ek 47202
Picasso, bu dönemde bir dizi de heykel yaptı. 1917'de, Rus emprezaryosu Sergey Diaghilev için bale kostümleri ve dekorları tasarlamak üzere Roma'ya gitti. Roma'da, klasik sanattan etkilenen Picasso, büyük uzuvlu figürlerin yer aldığı resimler yaptı. Bu resimlerin tipik örneği, "Anne ve Çocuk" adlı tablodur. 1920'lerin ortalarında, gerçeküstücülerden etkilenen Picasso, daha önce sözü edilen tüm üslupların kullanıldığı ya da bu üslupların birleştirildiği resimler yaptı. Hakkında en çok tartışma yapılan resimlerinden biri de "Guernica" (1937) adlı büyük tablodur. İspanya İç Savaşı sırasında Guernica'nın bombalanmasını konu edinen tablo, panik içindeki kıvrımlı bükümlü insan figürlerini içerir ve savaşın insan üzerindeki etkilerini tüm korkunçluğu ve canlılığıyla yansıtan bir yapıt olarak değerlendirilir. II. Dünya Savaşı sırasında Picasso çalışmalarını, Paris'te sürdürdü. 1944'te Komünist Parti'ye girdi. Bu dönemde birçok seramik çalışması yaptı. 1947'den sonra Cannes yakınlarına yerleşti ve sayısız grafik, tablo ve heykel çalışmaları ortaya koydu. 1949'da "Güvercin" adlı taşbasması, Dünya Barış Kongresi'nin simgesi olarak kabul edildi. Picasso'nun savaş sonrası çalışmalarında en çok işlediği temalar, savaş, barış, insanın iş dışında dinlenme ve üretken etkinliklerde bulunma hakkıydı. 1955'ten sonra da yapıtlarında, sanatçı ve sanatçının büyülü yeteneği teması önem kazandı. 1962 yılında, sanatçının 80. yaş günü nedeniyle, New York'un önde gelen dokuz sanat galerisi, Picasso'nun yapıtlarını içeren ortak bir sergi düzenlediler. Aynı zamanda SSCB hükümeti, Picasso'nun faşizme karşı mücadelesini ve barışın sağlanması ve korunması yolundaki çabalarını överek, kendisine Lenin Barış Ödülü'nü verdi.

MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi


Misafir 15 Mart 2007 00:08

2 ek
Alıntıdaki Ek 47166
Picasso
Çağdaş resim sanatının en ünlü temsilcilerinden İspanyol ressam Pablo Picasso, 1973 yılında Paris'te hayata veda etti.
20'nci yüzyıl sanatının en bilinen ustalarından biri olan Georges Braque ile birlikte kübizm akımının yaratan Pablo Picasso, 25 ekim 1881'de hayata gözlerini açtı.
En üretken sanatçılardan biri olan Picasso, Guiness Rekorlar Kitabı'na göre, 13 bin 500 resim, 100 bin baskı, 34 bin kitap resmi, 300 heykel ve birçok seramik ve çizim üretti.
1973'te eserlerinin toplam değerinin 750 milyon dolar olabileceği tahmin ediliyordu. Bir genelevdeki beş fahiseyi gösteren ünlü eseri 'Les Demoiselles d'Avignon'u 1907 yazında Fransa'da çizmişti.
En tanınmış eseri ise Alman ordularının Guernica kasabasını bombalamasını anlatan 'Guernica'dır. Resim 1937'de yapılmıştır. Bu resim şu anda Madrid'de Reina Sofia Müzesinde bulunmaktadır.
Pablo Picasso olarak ünlenen sanatçının tam ismi Pablo Diego Jose Francisco de Paula Juan Nepomuceno Crispin Crispiniano de la Sentissima Trinidad Ruiz Blasco Picasso y Lopez'dir.
Resim yapmaya sekiz yaşında başlar. 1895'te Barcelona Güzel Sanatlar Okulu'na girer. 1901'den itibaren anne soyadı olan Picasso'yu kullanmaya başlar.
Mavi dönem
1901-1903 yılları Picasso'nun mavi dönemi olarak adlandırılır. Arkadaşı Carlos Casagemas intiharıyla başlayan bu dönemde, Picasso, tablolarında mavi rengi egemen olarak kullanmıştır.
Picasso yaklaşık 1901-03 arasındaki ilk dönem yapıtlarında sıradan insanların resimlerini yapar. Büyük kentlerdeki yaşam ilgisini çeker. Ne var ki tablolarında bu yaşamın hüzünlü yanını yansıtır. Bu dönem tablolarında yaşlılık, fakirlik ve ölüm temalarını işler. Daha çok fakirler, dilenciler ve körleri tasvir eder:
  • Dama en Eden Concert (1903)
    Alıntıdaki Ek 47167
  • La Vida (1903)
  • Las dos hermanas (1904)

Pembe dönem
Picasso, 1904'te Paris'e yerleşir. Burada ilk eşi Fernande Olivier'yle tanışır. Dönem adını tıpkı mavi dönemde olduğu gibi, pembe ve tonlarının yoğun kullanımından alır.
İşlenen temalar daha çok melankolik ve duygu yüklüdür. Bu dönem tablolarında sirk dünyasına da rastlanır. Picasso, bu dönemde renkten çok çizgi ve desen kullanımına önem verir.

Kübizm
1907'den 1914'e kadar kübist olarak adlandırılan tarzda tablolar yapar. Kübist tabloların genel özelliği, geometri ve geometrik şekillerin kullanılmasıdır.
Resmedilen nesneler geometrik formlar oluşturacak şekilde basitleştirilmiş yahut geometrik şekillere bölünmüştür. Kübizmin bir diğer özelliği de ü boyutlu bir cismi iki boyutlu yüzeye aktarma çabasıdır.
Bu amaçla Picasso, şekilleri yanal yüzeylerine bölüştürüp her birini iki boyutlu yüzeyde göstermeye çalışır. Yine bu nedenden portrelerindeki insanların hem profili hem de önden görünüşü görülmektedir.

Yeniden klasizm
Birinci Dünya Savaşı sırasında, Jean Cocteau ile beraber Roma'da kalır. Burada sahne dekoratörü olarak çalışırken dansçı Olga Kokhlova'yla tanışır. İkinci eşi olan Olga Kokhlova ve oğlunun birçok portresini yapar.
1920'li yılların başında ise klasisizme geri döner: 'Trois Femmes a la fontaine' (1921). Ayrıca mitolojiden de esinlenir: 'Les Flutes de Pan' (1923).

Bir genelevdeki beş hayat kadınını gösteren ve Kübizm akımının en önemli örneklerinden biri olarak görülen ünlü eseri "Les Demoiselles d'Avignon" (Avignonlu Kadınlar), Fransa'da 1907 yazında çizilmiştir.
En tanınmış eseri Alman ordularının Guernica kasabasını bombalamasını anlatan "Guernica" adlı eseridir. Resim 1937'de yapılmıştır. Bu resim şu anda Madrid'de Reina Sofía Müzesi'nde bulunmaktadır. Picasso, bir sergisi sırasında kendisine, "bu resmi siz mi yaptınız" diye soran bir Alman generaline, "Hayır, siz yaptınız" cevabını vermiştir. Bu resim Picasso'nun savaşa ve Guernica'nın bombalanmasına karşı duyduğu güçlü nefreti anlatmaktadır. Resimdeki insan ve hayvan figürleri acı, hüzün ve savaşa karşı duyulan nefreti yansıtmaktadır. Ayrıca 1911 yılında Leonardo Da Vinci'ye ait Mona Lisa eserini, bu eserin doğduğu şehir, Floransa'ya kaçırmakla suçlandı.

Picasso tanınan en üretken sanatçıdır. Guiness Rekorlar Kitabı'na göre, 13.500 resim, 100.000 baskı, 34.000 kitap resmi ve 300 heykel ve birçok seramik ve çizim üretmiştir. 1973'de eserlerinin toplam değerinin 750 milyon dolar olabileceği tahmin edilmiştir.

Eserleri
  • İlk Komünyon (1895-1896)
  • Dağınık Saçlı Otoportre (1896) Picasso Müzesi (Barselona)
  • Kısa Saçlı Otoportre (1896), Picasso Müzesi (Barselona)
  • Otoportre (1899-1900)
  • Otoportre Yo, Picasso (Bahar 1901), özel koleksiyon (New York)
  • Maternidad, Picasso (1901)
  • Otoportre : Yo (1901), John Hay Whitney Koleksiyonu (New York)
  • Kafede (1902)
  • Otoportre (1901), Picasso Müzesi (Paris)
  • Madame Soler (1903), Pinakothek der Moderne, Münih
  • Dama en Eden Konserinde (1903)
  • La tragédie (1903)
  • Hayat (1903)
  • Jaime Sabarté'nin Portresi (1904)
  • Harlekin, otururken (1905)
  • Les Saltimbanques (1905)
  • Gertrude Stein'in Portresi (1906)
  • Genç Adam Kafası (1906)
  • Kadın Kafası (1906)
  • İki Nü (1906)
  • Otoportre (bahar 1906), Gellman Koleksiyonu (Meksika)
  • Otoportre (été 1906), özel koleksiyon
  • Paletli Otoportre (Yaz/Güz 1906), Philadelphia Museum of Art (Filadelfiya)
  • Denizci, Sigara Sararken (1907)
  • Otoportre (été 1907), Národni Gallery (Prag)
  • Avignon'lu Kadınlar (1907), Museum of Modern Art (New York)
  • Sarı Nü (1907)
  • Elmalı ve Armutlu Meyvalı Kup (1908)
  • Vadideki Evler (Horta de Ebro-1909)
  • Georges Braque'ın Portresi (1910)
  • Viyolon (1912)
  • Sandalyeli Natür Mort (Bahar 1912), Paris
  • Gitar ve Gazete (1916)
  • Olga Kokhlova (1917), Picasso Müzesi (Malaga)
  • Yıkananlar (1918)
  • St. Raphael'de Bir Pencere Önünde Natür Mort (1919)
  • Sisley Ailesinin Portresi (1919)
  • Yıkananlar (1920)
  • Üç Müzisyen (1921), Museum of Modern Art (New York)
  • Annelik (1921-1922), Picasso Müzesi (Malaga)
  • Beyaz Bereli Paulo (1923), Picasso Müzesi (Málaga)
  • Paul en Arlequin (1924)
  • Şarlotlu Natür Mort (1924), Centre Georges-Pompidou'dan çalındı (Paris)
  • Okuma (1932)
  • Minotauromachie (1935)
  • Okuyan Kadın (1935)
  • Guernica (1937)
  • Yeşil Çoraplı Kadın Portresi (1938), Picasso Müzesi (Malaga)
  • Kolları Kafasının Arkasında Kadın Büstü, (1939), Picasso Müzesi (Malaga)
  • Sarı Hırka (1939)
  • Koltukta Oturan Kadın (1946), Picasso Müzesi (Malaga)
  • Kore'de Katliam (1951)
  • Bayan Z ya da Çiçekli Jacqueline (1954), Özel koleksiyon
  • Sandalyede Jacqueline (1954), Paris Pinakoteği
  • Oturan Jacqueline (1954), Picasso Müzesi (Málaga)
  • Türk Giysili Jacqueline (Nisan 1955), Özel koleksiyon
  • Oturan Jacqueline (1955)
  • Oturan Adam (Otoportre-1965), Özel koleksiyon
  • Yıkanan Kadın (1971), Picasso Müzesi (Malaga)
  • Otoportre (30 haziran 1972), Fuji Television Gallery (Tokyo)

Picasso'nun Sözleri
  • “Benim arayışlarımdan söz ediyorlar, ben aramam ki... Bulurum.”
  • “Ne yapacağını iyi biliyorsan, gidip de onu yapmanın ne anlamı var? Nasılsa, biliyorsan böyle bir deneye girişmenin bir anlamı yok. Başka bir şey yap, daha iyi.”
  • “Anlaşılmaktan daha tehlikeli bir durum var mı? Üstelik bu zaten olası değildir ki hep yanlış anlaşılırsın. Yalnız olmadığını sanırsın, oysa her zaman8kinden daha yalnızsın.”
  • “İnsan hiçbir zaman iyi iş becerdim, üstelik yarında Pazar dememeli durduğun anda yeniden başlamalısın bir daha hiç dokunmayacağım diyerek deyip tuvali köşeye atabilirsin. Oysa son hiçbir zaman gelmez.”
  • “Herşeyi söylemem ama, her şeyin resmini yaparım.”


HayLaZ61 17 Ekim 2007 09:06

3 ek
Pablo Picasso
Alıntıdaki Ek 47168

İspanyol ressam. Gerçek adı Pablo Ruiz Picasso'dur. Picasso tanınan en üretken sanatçı ve 20. yüzyılın en önemli ressamlarından biridir. Guiness Rekorlar Kitabı'na göre, toplam 13,500 resim, 100,000 baskı, 34,000 kitap resmi ve 300 heykel ve birçok seramik ve çizim üretmiştir. 1973 yılında eserlerinin toplam değerinin 750 milyon dolar olabileceği tahmin edilmiştir. Sanat dünyasında çığır açan Kübizm akımının Georges Braque’la birlikte öncüsüdür.
25 Ekim 1881’de Málaga, İspanya’da dünyaya geldi. İspanya’nın önemli sanat enstitülerinde öğretmenlik yapan ve bir müzede küratör olarak çalışan Jose Ruiz Blasca ile İtalyan asıllı Maria Picasso Lopez’in ilk çocuklarıydı. Doğduğu gün ölümle ilk kez burun buruna gelen Picasso’nun ebesi onun öldüğünü düşünüp tüm özenini annesine yöneltmiş, ancak doktor olan amcası Don Salvador’un soğukkanlılığıyla Picasso son anda kurtulmuştu. 1884 yılında kız kardeşi Dolores ve 1887’de Concepcion doğdu. Picasso sanata düşkün bir aileden geliyordu. Zira anne ve baba tarafında da ressam akrabaları vardı. Resimle ilgili büyük yeteneği çok küçük yaşlarında ortaya çıkan Picasso’nun söylediği ilk sözcük İspanyolca kalem anlamına gelen Lapiz’in kısaltılmışı “Piz” olmuştu. Zira kâğıt ve kalemle olan ilişkisi o yıllarda başlamıştı. İlk eğitimini babasından alan Picasso, sonrasında Academia de San Fernando’ya devam etmişti. Yaşamının ilk on yılını doğduğu kasaba Malaga’da geçiren Picasso’nun ailesi geçim sıkıntısı çekiyordu. Ancak babasının İspanya’nın kuzeyinden daha iyi ücretle yeni bir iş teklifi alması üzerine dört yıl geçirecekleri Atlantik kıyısındaki eyalet merkezine taşındılar. 1894 yılında kız kardeşi Concepcion’ın difteri sebebiyle hayatını kaybetmesi Picasso’nun yaşam ve sanat üzerine fikirlerini önemli ölçüde etkileyecekti.

Sanat konusunda başlangıçta babasını örnek alan Picasso, 13 yaşına geldiğinde çalışmalarıyla herkesi kendine hayran bırakan bir ressam olmuştu. Babası Jose Ruiz Blasca, Picasso’nun yaptığı güvercin resminden o kadar etkilenmişti ki tüm gereçlerini oğluna vererek onun artık olgun bir sanatçı olduğunu kabul etmiş ve bir daha hiç resim yapmamıştı.

1895 yılının ilk aylarında Ruiz Blasco ailesi Barselona’ya taşındı ve Picasso doğru dürüst eğitim görmemesine rağmen 14 yaşında tanınmış bir sanat okulu olan Llotja Sanat Enstitüsü’ne kabul edilmeyi başarmıştı. Disipline olan tahammülsüzlüğü ve desen egzersizleri üzerindeki titizliği okul hayatının en belirgin özellikleriydi. Barselona’da geçirdiği yıllarda yaratıcı fikirlerle dolup taşan Picasso o dönemde modernistlerle ve zengin burjuva aileleriyle tanıştı ve resim dilinin gelişiminde önemli rol oynayacak olan Carles Casogemos ile arkadaş oldu. Çıraklık döneminin sona ermesinden çok önce Barselona’nın en tanınmış ressamları arasına giren Picasso’nun, Barselona’da o güne dek gerçekleştirilen en önemli sergide ilk büyük boyutlu yağlı boya tablosu sergilendi. 1897’de Malaga’da geçirilen bir yaz tatilinin ardından Picasso, Madrid’deki yeni atölyesine taşındı ve İspanya’nın en tanınmış sanat okullarından birine girdi. Önceleri geçmişin usta ressamlarını kopya edip onların biçemlerini kullanan ressam, daha sonra bu resimlerden ilham alıp kendi stilini oluşturmaya başladı.

1900’de ilk kişisel sergisini Galeri Volland’da açan ve Paris’e ilk ziyaretini gerçekleştiren ressam, yakın arkadaşı Carlos Casagemas’ın intiharıyla yepyeni bir döneme girdi. Yaşadıklarını mavi renk temasıyla eserlerine yansıttığı bu döneme Mavi Dönem adını veren Picasso, yaşlılık, fakirlik ve ölüm konuları üzerine eğilmişti. Dama en Eden Concert (1903), La Vida (1903), Las dos hermanas (1904) gibi tabloları o dönemin bir ürünüydü. Mavi döneminde resimlerinde hüzün ve melankoli egemendi. Aslında gökyüzünün rengi olan mavi çocukluğundan itibaren Picasso’nun en sevdiği renk olmuştu ve bu rengi, ilk dönem resimlerinde güçlü duyguları ve hüznü ifade edebilmek için kullandı. Picasso bu dönemde ayrıca ilk heykellerini de yaptı. Çağın en büyük sanatçılarından biri olan Rodin' in yapıtlarını görmesi onun yaşamına yeni bir boyut kazandırmış ve plastik çalışmalara başlamıştı. Bu periyodun en öne çıkan çalışması bugün Cleveland's Museum of Art'ta sergilenen "La Vie" (1903)'ydi. Mavi Dönem 1901-1903 yılları arasındaydı.
Alıntıdaki Ek 47169

1904’te Paris’e yerleşen Picasso, ona Fransızca öğretecek olan gazeteci ve şair Max Jacob’la birlikte yaşıyordu ve daha sonra evleneceği Fernande Olivier'le tanışması da o günlere rastlıyordu. Paris günleri Picasso’nun yeni başlayan döneminin de habercisi niteliğindeydi. Mavi Dönem’den sonra yine bir temel rengi ağırlıklı olarak kullandığı ve resmin ruhunu ortaya çıkaran yeni dönem gelmişti: Pembe Dönem. Renkten çok çizgi ve desen kullanımına önem vermeye başlayan Picasso’nun kompozisyon tercihi daha estetikçi bir durum aldı ve tercih ettiği renkler gri-pembe aşı boyası ve kahverengi ağırlıklıydı. Desenlerinde cambaz ve soytarı figürlerine giderek daha sık rastlanmaya başlanan ressamın bu dönem çalışmalarında hüzün duygusu biraz daha hafiflemişti. Sirk insanları, palyaçolar yeni kahramanlarıydı. Dönemin en önemli eserlerinden biri, Washington'daki The National Gallery'de sergilenen "Family of Saltimbanques"(1905)'ti. Pembe Dönem’e ait diğer çalışmalardan bazıları ise "Lady with a Fan"(1905), "Harlequin Family"(1905), "Woman with Loaves"du.(1906) Bu dönemde kullandığı figürlerin yalın ve köşeli düzenlenişi Kübizm’in doğuşunun habercisi niteliğindeydi.

Picasso’nun çalışmaları 1905 yılından itibaren klasik bir hava kazanmaya başlamıştı. Aynı dönemde yaşayan Henri Matisse'den ve Henri Rousseau'dan çok etkilenen ressamın Kübizm yolculuğu da o dönemde start aldı. Ayrıca 1906 yılı sonlarında Picasso artık yalnızca resim ve desen alanında değil, heykel ve gravürde de tanınmaya başlamıştı.

Bu dönem, Picasso'nun resimlerini sadece çok yakın dostlarından başka kimselere göstermediği dönemdi ve ilk Kübist resimlerini tamamlayana kadar durum bu şekilde devam etti. Ressam düz alanda üç boyutlu formları birbirinin üzerine gelecek şekilde kullanmaya, insan anatomisini göründüğünden farklı işlemeye başlamıştı. Picasso, yakın arkadaşı Georges Braque’la birlikte 1907 yılında başlayan ve sanat tarihinde yepyeni bir çığır açan Kübizm Akımı’nı başlattı. Picasso’nun Kübist sanat anlayışının ilk örneği ise aynı yıl tamamladığı Avignonlu Kızlar isimli tablosuydu. Bu dönemde yaptığı resimlerin en ünlüleri Pipo İçen Adam (1911) , kolaj tekniğiyle yaptığı Bambu Sandelyeli Natürmort (1912) ve bir karakalem çalışması olan Şişe, Bardak ve Keman’dı. Georges Braque’la aynı akım üzerine resmettikleri çalışmalar birbirine benzediği için eserlerini birbirinden ayırmak zor oluyordu. Kübist tabloların genel özelliği, geometri ve geometrik şekillerin kullanılmasıydı ve resmedilen nesneler geometrik formlar oluşturacak şekilde basitleştirilmiş veya geometrik şekillere bölünmüştü. Kübizmin bir diğer özelliği de uzaydaki üç boyutlu bir cismi iki boyutlu yüzeye aktarma çabasıydı ve Picasso bu amaçla şekilleri yanal yüzeylerine bölüştürüp her birini iki boyutlu yüzeyde göstermeye çalışıyordu. Yine bu nedenden portrelerindeki insanlar hem profilden hem de cepheden görülmekteydi. 1910 yılından itibaren Picasso ve Braque Kübizm akımını yeni bir boyuta taşımaya başlamışlardı. Bu ilk aşama objelerin parçalarına ayrıldığı "Analitik Kübizm" olarak bilinmekteydi. Burada amaç objeyi taklit etmekten çok onun gerçeğini yansıtmaktı ve dönemin önemli eserleri şu şekildeydi: "The Guitar Player"(1910), "Portrait of Ambroise Vollard"(1910), "Accordionist"(1911), "Aficionado"(1912). 1912 yılında ise Picasso ve Braque ortaklığında Kübizm akımı, bir başka basamağına geçti: "Sentetik Kübizm". Gerçek dünyayı tuvale aktarmak anlamında uç noktada değerlendirilen bu basamakta, küçük parçalar önemli yer tutmaktaydı. Ressamın Sentetik Kübizm döneminde ortaya çıkan çalışmalarından bazıları "Guitar and Violin"(1912), "Glass and Bottle of Suze"(1912), "Clarinet and Violin"(1913) ve "The Italian Girl"dü. (1917)

Birinci Dünya Savaşı döneminde Braque’la ortaklığı sona eren Picasso, savaş sonrasında toplumsal çözülmeyi ve teknolojik terörün yarattığı dehşeti resimlerine yansıtmaya başladı ve klasik çizgisine geri döndü. Jean Cocteau ile beraber Roma'da kaldığı bu yıllarda sahne dekoratörü olarak çalışmaya da başlayan Picasso, dansçı Olga Kokhlova'yla tanıştıktan çok kısa bir süre sonra yeniden dünya evine girdi. Oğlu Paulo’yla birlikte eşinin birçok portresini de yapan Picasso 30’lu yıllarda sürrealizmden etkilenmeye başlamıştı.

1927 Ocağında Marie-Therese'yla tanışan ve aşık olan Picasso, eşi Olga’yla anlaşamıyordu. Therese’nin sayısız resmini yapan ressam bu ilişkisini yıllarca sürdürdü. Olga ile geçimsizlikleri artık dayanılmaz bir noktaya ulaştı ve o dönem hamile kalan sevgilisi Marie-Therese’den Maya isminde bir çocuğu oldu. Ancak ondan bir türlü ayrılmak istemeyen Olga yüzünden sinirleri bozuk olan Picasso, kolay kolay işe yoğunlaşamamaktaydı. Bir mektubunda: “Bu hayatımın en kötü dönemi.” diye not düşen ressam herkesten uzaklaşarak şiir yazmaya başladı.
Alıntıdaki Ek 47170


1931 yılında Paris yakınlarında bir konak satın alan Picasso arkadaşları Louis Fort ve Gonzales' in teşviki ile gravür ve heykel atölyesi kurdu.

27 Nisan 1937 yılında Almanların saldırısıyla bombalanan Guernica kasabasının durumu ressamı çok etkilemişti. Picasso bu olaydan sonra tamamladığı eserine Guernica adını verdi. Konuyla ilgili olarak ilginç bir olay da gelişmişti. Zira Picasso atölyesinde Guernica’yı tamamlamak üzereyken Alman bir komutan içeri girmiş, tabloya uzun süre baktıktan sonra Picasso’ya bu resmi siz mi yaptınız diye sormuştu. Bunun üzerine ünlü ressamın cevabı: “Hayır, siz yaptınız.” olmuştu. Guernica, Picasso'nun en ünlü eseri olarak değerlendirildi. İspanya İç Savaşı sırasındaki Alman bombardımanını sembolize eden bu büyük tablo, savaşın insanlık dışı, umutsuz ve alçakça tarafını yansıtıyordu. Uzun yıllar New York'taki Modern Sanatlar Müzesi'nde kalan tablo Picasso’nun isteği üzerine ülkesi İspanya’da sergilenmedi. Zira Picasso, İspanya'da uygulanan demokrasiden memnun değildi. Tablo ancak 1981 yılında kendi topraklarına geri dönerek Cason del Buen Retiro'da sergilenmeye başlamıştı. Madrid'de 1992 yılında Reina Sofia Museum açıldığında ise "Guernica" bu büyük müzenin en önemli parçası olarak şimdiki yerini aldı.Picasso'nun bu dönemde ortaya çıkardığı en önemli eserlerinden bazıları "Woman-Flower"(1946), "Portrait de Sylvette"(1954) ve "Don Quixote"tu.(1955)

Hayatı boyunca savaşa karşı olan fakat hep savaşla yaşamak zorunda kalan Picasso’nun yakın arkadaşlarından Max Jacob, 1944 yılında Almanlar tarafından götürüldüğü Yahudi toplama kampında öldürüldü. 1945 sonbaharında iki yıldır tanıdığı ressam Françoise Gilot ile yaşamaya başlayan Picasso, Güney Fransa’ya yerleşerek sevgilisi Françoise' in sayısız portresini yaptı.

1949 yılında ressamdan üyesi olduğu Komünist Parti tarafından Paris' te düzenlenen Barış Kongresi için bir afiş yapması istendiğinde Picasso bugün barışın simgesi olan güvercin resmini yaptı ve çalışması Avrupa' nın bütün kentlerinde duvarları kapladı. Claude’dan sonra Françoise Gilot’tan doğan ikinci çocuğunun ismini de İspanyolcada güvercin anlamına gelen Paloma koyan Picasso, 1956 yılında Macaristan' ın Sovyetler tarafından işgaline kadar politik faaliyetlerine devam etti. Oldukça üretken olan Picasso, 1948' den beri yaşadığı Vallauris' te seramik ve çömlekçiliğe merak sararak bu alanda çok yaratıcı eserler ortaya koydu. 70 yaşında olmasına rağmen, mutlu, canlı ve enerjik olan ressam, Françoise’in iki çocuğunu alarak ondan ayrılmasından sonra eski depresif günlerine geri döndü. Kendisini bir sinema yıldızı gibi izleyen gazetecilerden bunalan ressam yeni sevgilisi Jacqueline Roque' la Cannes sırtlarında denize bakan “La Californie” adlı villasında gözlerden uzak bir yaşam sürmeye başlayıp sadece yakın arkadaşları ile görüşmeye başladı.

14 Mart 1961 tarihinde Jacquelin Roque ile evlenerek Cannes' e sekiz kilometre uzaklıkta küçük bir kasaba olan Mougins yakınlarındaki bir tepedeki çiftliğe yerleşti.

1 Mayıs 1970' de son yıllarda yapmış olduğu resimleri Avignon' daki “Papalar Sarayı” nda sergilenen ressam, dostu Jaime Sabarte' nin yardımları ile Barselona' da açılan Picasso Müzesi'ne gençlik yıllarında yaptığı tüm eserlerini hediye etti.

Yapıtlarıyla, yaşarken ölümsüzlük mertebesine ulaşan ressam, 8 Nisan 1973'te hayata gözlerini yumdu. Yaşamının son yirmi yılında kariyerinin en üretken dönemini geçiren Picasso, hiç kuşkusuz 20. Yüzyılın en önemli sanatçılarındandır. Picasso’nun fırtınalı aşklarını ve sanatçı kişiliğini gözler önüne seren "Surviving Picasso" filminde ressamı ünlü oyuncu Anthony Hopkins canlandırdı. Portresini çekme şansına erişen Ara Güler'e ise bir resmini hediye ettiği söylenmektedir.



HerHangiBiri 25 Kasım 2008 22:53

Picasso ''Guernica'' Tablosunu Neden Yapmıştır?
 
1 ek
Alıntıdaki Ek 47200

Yıl 1937, İspanya Francisco Franco başta ve kanlı bir iç savaş devam etmekte. Franco İspanya'nın kuzeyinde Hitler'e hava kuvvetlerinin yeni silahlarını bu bölgede bulunan, Guernica isimli köy üzerinde deneme izni veriyor.

O güne kadar görülmemiş şiddette olan bombalama sonrası Guernico yerle bir oluyor. O sıralar Paris'de yaşayan İspanyol sanatçı Picasso bu kanlı bombalamayı anıt boyutunda bir tuvale yukardaki gibi resmediyor.

Sanatçının resimde kullandığı semboller uluslar arası. Böylece tüm dünyada olan savaşların dili oluyor bu tablo adeta. Ortada sırtında mızrak olan at, insaniyetin kaba kuvvet karşısında pes edişini sembolize ediyor. Boğanın yanında belli belirsiz gözüken güvercin barışı temsil ediyor ama olanlara ağlamaktan başka yapabileceği bir şey yok. Atın yanına düşmüş sürücünün kırılmış kılıcı yenilgiyi sembolize ediyor.

Tabloyu bir gecede yapan Picasso bir sergisi sırasında ''Bu tabloyu siz mi yaptınız'' diyen bir genarele '' Hayır, siz yaptınız'' demişdir.


ThinkerBeLL 19 Temmuz 2009 23:49

2 ek
Pablo PICASSO (1881 - 1973)
MsXLabs.org & Temel Britannica

İspanyol res­sam Pablo Picasso 20. yüzyılın en büyük sanatçılarındandır. Dehası ve yaratıcılığıyla sanata yön veren Picasso'nun resmin yanı sıra çok sayıda heykeli, oymabaskı ve seramik yapıtları vardır. Ayrıca sahne tasarımları da yapmıştır.
Picasso İspanya'da Málaga kentinde doğ­du. Babası da ressam ve resim öğretmeniydi. Resim öğrenimine 15 yaşında Barselona'daki güzel sanatlar okulunda başladı. Bir yıl sonra Madrid'deki San Fernando Kraliyet Güzel Sanatlar Okulu'na kabul edildi. Orada üstün yeteneği ile dikkati çekti.

Alıntıdaki Ek 20327

1900'de ilk kez Paris'e gitti. Dönemin yenilikçi sanatçılarının yaşadığı Monmartre semtinde bir süre yoksulluk içinde yaşadı. Picasso, yaklaşık 1901-04 arasındaki ilk dö­nem yapıtlarında sıradan insanların, sirk pal­yaçolarının, akrobatların resimlerini yaptı. Büyük kentlerdeki yaşam kadar, sirk yaşamı da ilgisini çekiyordu. Ne var ki, tablolarında bu yaşamın hüzünlü yanını yansıttı. Mavinin çeşitli tonlarını hüznü ve kederi yansıtmak için kullandı. Sanatçının bu dönemi "Mavi Dönem" olarak tanımlanır. 1904-06 arasında resimlerinde mavi yerine daha çok pembe ve gri kullanmaya başladı. Hüzün duygusunun biraz daha hafiflediği bu dönem ise "Pembe Dönem" olarak adlandırıldı.
1907-14 arasında Paris'te aynı apartmanı paylaşan Picasso ile Georges Braque, sanat tarihinde yepyeni bir çığır açan Kübizm Akımı'nı başlattılar. Picasso'nun Kübist sanat anlayışının ilk örneği Avignonlu Kızlar (1907) adlı tablosuydu. Bu dönemde yaptığı resimlerin en ünlüleri Pipo İçen Adam (1911), kolaj tekniğiyle yaptığı Bambu Sandalyeli Natürmort (1912) ve bir karakalem çalışması olan Şişe, Bardak ve Keman'dır (1912-13).
Picasso 1917'de, Sergey Diaghilev'in Rus Balesi için sahne dekorları yapmak üzere İtalya'ya gitti. İtalya'da kaldığı süre içinde Napoli ve Pompei'deki tarihsel kalıntıları ve klasik sanat örneklerini görme fırsatı buldu. 1918'de Rus Balesi dansçılarından Olga Kohlova ile evlendi. Picasso o yıllarda İtalya'da gördüklerinin etkisiyle klasik üslupta resimler yaptı. Bunu, Kübizm'i daha da ileri götüren çalışmalar izledi. O dönemde yaptığı resimle­rin en ünlüleri Üç Müzikçi (1921), Antik Büst ile Natürmort (1925) ve Üç Dansçı'dır (1925).
Gerçeküstücü olmadığını açıklamış olması­na karşın, Picasso Gerçeküstücü ressamların Paris'te açtığı ilk sergiye katıldı. 1935'te sona eren evliliğinin ardından Marie-Therese Wal­ter ile tanıştı. Tükenmek bilmeyen enerjisiyle çeşitli konularda resim ve heykel çalışmalarını sürdüren sanatçı o yıllarda Çarmıha Gerilme (1930), Kırmızı Koltukta Oturan Çıplak (1932), Ayna Önündeki Kız (1932) adlı tablo­ları yaptı. İspanya İç Savaşı (1936-39) sırasın­da İspanya hükümeti Paris Dünya Fuarı'ndaki (1937) İspanyol pavyonu için Picasso'ya büyük boyutlu bir tablo ısmarladı. Picasso daha tablosuna başlamadan Hitler'in uçakları İspanya'nın Bask bölgesinde küçük bir kasa­ba olan Guernica'yı bombaladı. Picasso sava­şa ve kasabanın acımasızca bombalanmasına karşı duyduğu tepkiyi başyapıtı sayılan Guer­nica adlı tablosuna yansıttı. Bugün Madrid'de Prado Müzesi'nde bulunan bu tablo 3,5 metre genişliğinde, 7,82 metre uzunluğunda, üç levhadan oluşan bir pano biçimindedir. Sa­natçının bu yağlıboya çalışmasında belirli bir mekân yoktur. Resimdeki insan ve hayvan figürleri acı, hüzün ve savaşa karşı duyulan güçlü nefreti yansıtır.
Alman işgali altındaki Paris'te resimlerinin sergilenmesi yasaklanan Picasso, II. Dünya Savaşı'ndan sonra Paris işgalden kurtulunca Salon d'Automne'da bir sergi açtı. Resmin yanı sıra heykel, seramik, taşbaskı ve asitli oymabaskı tekniğiyle yüzlerce yapıt verdi.
O dönemde daha çok mitolojik konularla ilgi­lendi; yarı insan, yarı keçi faunlar, flüt çalan Pan resimleri, ayrıca sahne dekorları, kitap resimleri yaptı.
Küçük bir tel ya da tahta parçası gibi, eline geçen en basit gereçten olağanüstü çarpıcılıkta bir yapıt yaratabilen bu büyük sanatçı, yaşamının son 10 yılında da enerjisinden ve yaratıcılığından hiçbir şey yitirmedi.
1971'de Louvre Müzesi, Picasso'nun sekiz yapıtını sergileyerek sanatçının 90. doğum gününü kutladı. Picasso 92 yaşında, ardında binlerce yapıt bırakarak öldü. Sanatçının ya­pıtları bugün dünyanın çeşitli ülkelerindeki başlıca müze ve galerilerde sergilenmektedir.
Alıntıdaki Ek 47171


zekkkkkiiiiiiii 12 Şubat 2010 20:16

Pablo Ruiz Picasso’nun Hayatı
 
2 ek
Alıntıdaki Ek 47172
Picasso
25 Ekim 1881'de
Malaga, İspanya'da doğdu. Babası bir ressam ve resim öğretmeniydi. Küçük yasta resim yapmaya babası tarafından yonlendirildi. Resim yeteneği kısa sürede keşfedildi. 1895'te Barcelona Güzel Sanatlar Okulu'na girdi. 1901 yılından itibaren anne soyadı olan Picasso'yu kullanmaya başladı. Desenleri İspanyol bir dergi olan Juventut'ta yayımlandı.

Ünlü ressamın biyografisi
Picasso 25 Ekim 1881’de İspanya’da doğmuştur. ‘Picasso’, 14 ismi olan Pablo Ruiz Picasso’nun annesinin soyadıdır ve ilerki zamanda babasının soyadı olan Don Jose Ruiz yerine bu soyadını kullanacaktır. Picasso’nun babası öğretmendir ve Picasso 10 yaşındayken tayin nedeniyle Atlas Okyanusu kıyısındaki Coruna’ya taşınırlar. Kız kardeşi 8 yaşındayken difteriden ölür.
Babası Coruna’da Güzel Sanatlar Okulu’nda ders vermeye başlar. Babası Picasso’daki resim yeteneğini farkeder ve onu yönlendirir. Hatta babasının bir tablosunu tamamladığında, babası ona hayran kalır ve fırçalarını ona teslim eder. Bir daha da resim yapmaz. 1895 yılında Çıplak Ayaklı Kız tablosunu yapar. 1897 yılında bir resim yarışmasında altın madalya kazanır.
Ekim 1900’de ise arkadaşıyla birlikte dünyanın resim başkenti olan Paris’e gelir. Arkadaşı 1 yıl sonra intihar eder ve Picasso için Mavi Dönem başlar. Bu dönemde tablolarında mavi renk hakimdir. Bu sıralarda Paris’te İzlenimcilik akımı yaygındır ve Monet büyük bir üne sahiptir. Noktacılar adlı bir grup ta İzlenimcilerin karşısındadır. Fakat Picasso kendi resim biçimini geliştirmiştir. Onu izleyen bir grup bile oluşmuştur (Picasso Grubu). Arkadaşı George Braque ile birlikte Kubizm Akımını başlatırlar. Picasso’nun Avignonlu Genç Bayanlar adlı tablosu Kübizm Akımının başlangıcı olur ve bundan sonraki eserlerinde Kübist biçim görülmeye başlanmıştır. Bu tablolar önceleri fazla beğenilmemiş, insanlar tarafından anlaşılamamıştır. Daha sonra ise resimleri gittikçe soyutlaşır. 1912’de kolaj tekniğini kullanmaya başlar. Heykeller de yapar (Boğa Kafası, Keçi).
Picasso ilk aşkı Fernande Olivier’le 1904 yılında tanışır. Fakat hiçbir zaman tek bir kadına sadık olarak kalamamıştır. 1911’de Fernande, Picasso’yu terk eder. Picasso da Fernande’nin bir arkadaşıyla birlikte olmaya başlar, ona Eva adını verir. Eva ile birlikte Gül Dönemi başlar. Tabloları artık daha renklidir. Ne yazık ki Eva da 1915 de hayata veda eder.
Alıntıdaki Ek 47173
Daha sonra bir balerin olan Olga ile tanışır. Picasso 1918’de Olga ile evlenir. Ve Paulo adlı bir oğlu olur. 1921’de Eşeğe Binmiş Paulo adlı tablosunu yapar. Olga ile mutsuz olmaya başlar ve evlerini ayırır. Marie Walter ile tanışır ve kızı Maya doğar, fakat hala Olga’yla evlidir. Picasso kızının da, Maya, Denizci Bebekle adlı tablosunu yapmıştır. Picasso’nun daha sonra da kadınlarla ilşkileri olmuş ve onları tablolarında konu etmeye devam etmiştir. Sonraki yıllarda 2 çocuğu daha olur. 1961’de eşi Olga’nın ölümünden sonra Jacqueline ile evlenir.1967’de bir tablosu yaşayan bir ressamın eserine verilen en yüksek fiyatla satılmıştır. Picasso 1973 yılında ölür. Ölümünden sonra otoportresi beş buçuk milyon dolara satılarak rekor kırar.

Picasso’nun tablolarından bazıları, Soytarılar Ailesi (en büyük tablolarından biri), Top Üzerinde Genç Kız (Gül Dönemi tablolarından), Le Bordel (Genelev), Avignon’lu Genç Bayanlar( Kübizm akımının başlangıcı), Şişe ve Pipo, Keman (aynı nesnenin birçok yönden göründüğü bir tablo), Pernod Şişesi, Guernica, Ağlayan Kadın, Masanın Üzerindeki Boğa Başı, Alacakaranlıkta Cannes Manzarası’dır.


Mira 29 Haziran 2012 18:41

Picasso
 
3 ek
Alıntıdaki Ek 47174
Pablo Picasso
(1881 Malaga/İspanya-1973 Mougins/Fransa)

Pablo Picasso, 25 Ekim 1881 yılında, Malaga’da, resim öğretmeni José Ruiz Blasco ile Maria Picasso’dan doğdu. Dünyaca ünlü olan soyadını annesinden aldı. Baba mesleğine duyduğu büyük ilgiyle küçük yaşta resme başladı.

1891′de La Coruna’da Güzel Sanatlar Okulu’na üstün bir başarıyla devam etti. Daha sonraları gittiği Madrit’te akademik çevrelerden yararlandı; kısa zamanda kendine özgü bir stil kazandı. Barcelona kabarelerinin insancıl ve öncü yaşamı gelişimine büyük katkıda bulundu.

Sanat başkenti Paris’e ilk gidişi, 1900 yılının Eylül ayına rastladı, kısa bir süre, ressam arkadaşı Nöftnel’in atölyesinde kalarak Madrit’e geri döndü. Soler’le birlikte «Arte Joven» dergisini yayınladı. Paris’e tekrar gidişinde, oradaki sanat çevresinin içine girmeyi başardı. Özellikle Coquiot ve Mark Jacop’la arkadaşlık kurdu, bir iki sene içinde, atölyesi, gelişen ve büyüyen sanatkarların buluşma merkezine dönüştü.

Bu huzurlu ortam içinde sanatı «mavi dönem» den «pembe dönem»e geçti. 1905 yılında Fernande Oliver’e bağlandı. Barcelona, Gosol ve Lerida’ya yaptığı yolculukla, eski İspanyol heykel sanatını keşfederek, büyük ilgi duydu. Aynı tarihlerde Matisse’le tanıştı. Onun öncülüğünde, ilkel Afrika sanatının çekiciliğine kapıldı. 1906′da Braque ve Derain’le tanıştı, birlikte bir kübizm öncesi çalışmasına giriştiler. 1909 yazını, Horta de San Juan’da geçirerek kübist peyzajlar çizdi, bunları Vollard’da sergiledi. Eserleri kısa sürede kübizm’in odak noktasını oluşturdu. Fernand Oliver’den ayrıldıktan sonra, birçok tablolarına da modellik eden Marcelle Humbert (Eva)le arkadaşlık etti. 1912-14 yıllarında, kübist tabloları Fransa ve dışında büyük ün kazandı. Münich, Berlin ve Köln’deki enternasyonal sergilerde önemli yer tuttu.

1914 Savaşı’na katılmayarak Paris’te kaldı, yalnız ve acı bir dönem geçirdi. 1915′te Eva’yı kaybetti. 1917′de Jean Cocteau’nun baskılı ısrarlarına dayanamayarak, Parade Balesi’nin dekorlarının yapmak üzere İtalya’ya gitti. Gezinin en önemli yanlarından biri; orada, 1918 yılının Temmuzunda evleneceği, balerin Olga Koklova’yı tanıması, diğeri ise klasik sanatın derin ve çarpıcı yönünü keşfetmesi oldu.

Picasso artık eylemim iki ayrı köprü üzerinde yürütmeye başladı: Gerçekçi bir tutumu yeğleyen «klasizm» ve mantıksal öğelere yönelen «kübizm». 1923 yılında uzun süredir terkettiği heykel çalışmalarına yeniden başladı. 1935′te, kendisine Maria adlı bir kız doğuran Marie – Therese Walter’e bağlandı. Olga Koklova’dan ondört yıl önce, Paul adlı bir oğlu olmuştu.

1936′da, İspanyol İç Savaşı’nın patlaması üzerine, cumhuriyetçilerin tarafını tutarak, Prado’nun Müdürlüğüne atandı. Bu eylemini Guernica adlı ünlü tablosunda, somut olarak belgeledi. 1945′ten sonra özellikle Paris’te yaşamaya başladı ve Dora Maar’la dostluk kurdu.
Alıntıdaki Ek 47175


1946 – 1948 yılları arasında, gittiği Antibe’lerde, yaptığı kil ve seramik çalışmalarında, gerçek bir başarı kazandı. Yeni arkadaşı Françoise Gilot, ona 1947 yılında, Claude adlı bir erkek, 1949′da Paloma adlı bir kız çocuğu düyaya getirdi. 1948′de Vallauris’e yerleşerek altı sene orada kaldı, bu arada Gilot’dan ayrılarak Jacqueline Roque’la ilişki kurdu. Polonya, İtalya ve İngiltere’ye yolculuk yaptı. Tablolarının daima tükenmez bir gençlik hırsı ve heyecanıyla çizmeye devam etti.

Picasso kimi için bir bayrak, kimi içinse bir hedeftir; modem çağın gerçek sembolü, Pandora Vazosundan çağdaş sanatın tüm özlemlerini salıveren bir dahidir.

Picasso’nun en üstün yönü, sade fakat sonsuz özlemleri, hep duygu ve stilin doruğunda gerçekleştirebilmesidir. Yaşama tutkusu, duygusal gerilimi. Picasso’yla beraber, resim sanatına ilk defa, sadece «gerçek» ve onun tutkuları değil, gerçeği kapsamaya yarayacak mantıksal öğeler de girmiştir. Bu yüzden gerçekle, çizilen arasında, görünüş benzerliğinin, onun için, hiç önemi yoktur. «Neden»leri ve «izlenim»leri aramak için doğanın derinliğine yönelmesi gereksizdir. İçindeki duygusal atılımlar, izlenimlerini yorumlamaya yeterli olmaktadır. Picasso aramaz, bulur. Picasso görmez, düşünür.
Alıntıdaki Ek 47176

Kullandığı renkler parlak, yüzeyler geniştir. Şekiller ağır kontürlerle sınırlanmış, fırça darbeleriyle «noktalama» stiline yönelen, gerilimli bir teknik uygulanmıştır. Giderek renkler tek ve yetkili bir maviye dönüşmüş, hüzünlü ve karanlık tonlarda, içli bir durgunluk yansımıştır. İnsancıl konularda, fakir, yaşlı çalgıcılar, körler, kimsesiz zavallı çiftler, ütücüler ortaya çıkmaktadır.

Picasso, yaşantısının son senelerine dek aynı gençlik gücüne, aynı tazeliğe, aynı arayış gerilimine ve aynı sıcak tutkuya sahip olabilmiş tek insandır.


nötrino 12 Şubat 2013 19:27

Pablo Picasso Hakkında
 

Picasso'nun Fırçasındaki Büyük Sır Ortaya Çıkt

ı
Sanatın sınırlarını kübizm ile zorlayan tarihin en büyük ressamlarından Pablo Picasso’nun büyük bir sırrı ortaya çıktı. İspanyol ressamın tablolarını X-ray analizinden geçiren araştırmacılar, Picasso’nun kanvas tablolarında ev boyası kullandığını ortaya çıkardı.Picasso’nun tablolarındaki parlaklığın sırrını merak eden sanatçılar, ünlü ressamın geleneksel boyalar yerine, parlak bir ev boyası olan Ripolin tercih ettiğini öğrendi. Bilim insanlarının yaptığı analizler, geçmişte şüphe edilen ancak kesinleşmemiş olan bilgiyi doğrularken, Picasso’nun fırçasındaki önemli bir sır da ortaya çıkmış oldu.

ABD’nin Illinois eyaletindeki Argonne Ulusal Laboratuvarı’ndaki fizikçiler, Chicago’daki Sanat Ensititüsü’nden analiz için borç alarak, Picasso’nun 1931’de tamamladığı ‘The Red Armchair’ adlı tablosunu inceledi. Çok küçük ölçekte inceleme yapabilen ‘nanoprobe’ optik cihazını kullanan araştırmacılar, bağımsız pigment parçacıklarının seviyesine inerek resimdeki kimyasal elementlerin düzenini inceledi.LiveScience'ın verdiği bilgiye göre, analizler, Picasso’nun kullandığı parlak boyanın, 1897’de üretilmeye başlanan ev boyası markası Ripolin’in kimyasal yapısıyla birebir uyuştuğunu gösterdi. Tablodan elde edilen bulgular, eBay üzerinden alınan ve on yıllar öncesine ait Ripolin boyasına ait nunumelerle karşılaştırıldı.

Nano Ölçekte Analiz
Araştırmacılar, 30 nanometre ölçekte yaptıkları incelemede, boyadaki bozuklukları en ince detayıyla görme imkanı buldu. Araştırma ekibinde yer alan Argonne's Volker Rose, “Nanoprobe, tek bir pigment parçasındaki kimyasal düzeni görsel bilgi olarak bize sundu. Picasso’nun birçok ünlü eserini evlerde kullanılan bir boyayla yaptığı konusunda şüphe kalmadı” dedi.

Sanat dünyası ise Picasso’nun Ripolin kullanarak geleneksel boyalara kıyasla alternatif bir etki yapacak yeni bir boya ortaya çıkarmak istediğini öne sürdü. Geleneksel yağlı boyaya kıyasla bozuk köşelere hatta resim üzerinde boya tanelerine neden olan ev boyasının, Picasso’nun gözünde nasıl bir yere sahip olduğu hakkında kesin bir fikir yok. Chicago Sanat Enstitiüsü’nde müdür ve araştırmacı olan Francesca Casadio, “Görünüm insanı yanıltabilir. Bence bu nokta sanatın bilimden fayda sağladığı yer... Tersine mühendislikle resimde bir parmak izi aradık. Böylece ilk ticari ev boyası olan Ripolin’le yapılmış başka resimleri de dünyanın diğer yerlerinde arayabiliriz” dedi.

Kaynak: Ntvmsnbc / Applied Physics A: Materials Science & Processing


ThinkerBeLL 1 Mart 2013 12:27

Avignon'lu Kızlar

MsXLabs.org
Bu ünlü resim Pablo Picasso'nun ve 1907 tarihli.

Picasso hüznün hakim olduğu ve sık sık mavi tonlarını kullandığı mavi dönemiyle, tiyatro ve sirk dünyasını yansıttığı pembe döneminden sonra Avignon'lu Kadınlar'la yeni bir anlayışa geçer. 1905 yılına kadar sembolist özelliklere ve sosyal gerçekçi konulara eğilimi varken bu tarihten sonra sadece resimsel nitelikler üzerinde durur. Monet, Cezanne ve Seurat gibi sanatçıları takip ederken Matisse ve Yaşama Sevinci adlı resmi ilgisini çeker. Bu resim avangard olarak nitelenir ve sanatta yeni bir şeyleri müjdeler. 244x235cm ölçülerindeki Avignon'lu Kadınlar Matisse'in resmine gösterilen tepkileri de yansıtır.

Resmin ismini Picasso değil de satın alan kişi vermiş. Kübist resimler de bu genellikle böyle. Sağ taraftaki ilkel ve heykelsi figürler Afrika masklarından uyarlanmışlar ve köşeli hatlara, sert ve şiddetli bir görünüme sahipler. 20. yüzyıl başında Avrupa'da sanatçılar arasında Afrika heykelleri ve maskları heyecanla karşılanır ve koleksiyonu yapılır. Sosyal işlevleri olan ve büyü nesnesi olarak kullanılan heykellerde biçimsel kaygıdan ziyade anlam ve ifade ön planda. Picasso heykelleri gördükten sonra kendi sanatında da gelişme gösterir. Üç boyutlu formları iki boyutlu düzlemde göstermeye çalışır. Farklı bakış açılarından figüre yaklaşır. İnsan figürlerinin hem profilden hem cepheden, çeşitli nesnelerin önden, arkadan, sağdan, soldan, yukarıdan ve aşağıdan görünüşlerini bir arada verir. Bunlar kübizmin özellikleri. Picasso ve arkadaşı Braque Cezanne'nın ve Fov anlayışta resimler yapan Matisse'in çalışmalarını geliştirip doğa görüntüleri arkasındaki formları araştırmaya yönelirler. Böylece kübist resimler ortaya çıkar.

Kompozisyon ve renk olarak Avignon'lu Kadınlar Cezanne'nın Yıkanan Kadınlar'ından da etkiler taşıyor. Picasso'nun mekan ve figür açısından bu resimden bir şeyler öğrendiği anlaşılıyor. Cezanne'nın büyük boyutlu insan figürü kullanımı Picasso'nun bu anıtsal resminde de göze çarpıyor. Çeşitli duruşlar içindeki beş çıplak figür kompozisyonda dengeli bir şekilde dağılmışlar. Anatomik özeliklerde çarpıtma ve deforme etme söz konusudur: büyük el ve ayak, köşeli göğüsler, irili ufaklı gözler, uzatılmış yüzler, üçgen formlar ve tabi masklar. Sergilenmeyen ve eleştirilen resimde Picasso çözümlenmemiş problemler görür ve üzerinde çalışır.

Her yeni, olağandışı ve farklı şey önce yadsınır, kabul edilmez ve eleştirilir. Zamanla değeri anlaşılır. Bu resim de 20. yüzyılda modern sanatın önemli akımlarından biri olan kübizmin başlangıcı sayılır


Safi 11 Nisan 2016 13:14

11 ek
Pablo Picasso
Eserleri

Alıntıdaki Ek 47177
Bilim ve Sevecenlik (1895): On dört yaşında iken, muhtemelen ölen kız kardeşi Conception anısına yaptığı bu resimde figürlerin rolü değiştirilmiştir. Rahibenin kucağında hasta kadına bakan küçük kız o sıralarda kaybettiği küçük kız kardeşi olabilir. Hasta kadının nabzını tutan kızıl sakallı doktor figürü için babası model olarak ona yardım etmiştir. Madrid ve Malaga' da sergilenen resim bir yarışmada altın madalya kazanmıştır.

Alıntıdaki Ek 47178
Çıplak Ayaklı Kız (1895): Elleri kucağında bitişik duran klasik pozda Coruna' nın eserlerine duyduğu hayranlık sezilmektedir. Duruştaki hüzün, bakıştaki ciddiyet mükemmel resmedilmiştir. Modelin kim olduğu bilinmemekle birlikte genç Picasso ile aynı yaşlarda olduğu bellidir. O kadar küçük yaştaki bir ressam için şaşırtıcı güzellikte olup yıllar boyunca en sevdiği eseri olarak yanında kalmıştır. Belki de tablo ona ölen kız kardeşini anımsatmakta idi.

Alıntıdaki Ek 47179
Annesinin Portresi (1896): Çok sevdiği annesinin portresi

Alıntıdaki Ek 47180
Babasının Portresi (1895-1896): Babasının resmi

Alıntıdaki Ek 47181
Pepa Teyzenin Portresi (1896): Tüm İspanyol tarihinin en iyi portrelerinden biri (Rembrandt düzeyinde başarılı) olarak kabul edilmiştir.

Alıntıdaki Ek 47182
İlk Komünyon (1896): Dinsel konulu ilk resmidir. Babasını ve ablası Lola' yı resmeder. Ön cephedeki şamdanda görülen dört mum, kız kardeşi Conchita' nın ölümünü simgeler.

Alıntıdaki Ek 47183
Els Quatre Gats' ın Menü Kapağı (1899): Burada hayran olduğu Toulouse Lautrec' in biçemini çağrıştıracak bir üslup kullanmıştır. Kafe o dönemde tüm ilericilerin, aydınların, demokratların, yazarların, sanatkarların toplanma ve buluşma yeri idi. Buraya takılan pek çok dostunun portrelerini tuallere, kağıtlara ve pe-çete kağıtlarına resmetmiştir.

Alıntıdaki Ek 47184
Le Moulin de la Galette (1900): Renoir ve Toulouse Lautrec' e bir meydan okuma olan bu eser, Picasso' nun Fransız resminin devleri arasına girmesini sağlamıştır.

Alıntıdaki Ek 47185
Casagemas Tabutta (1901): Arkadaşının ölümü Picasso' yu derinden sarsmıştı. Van Gogh resimlerine benzer bir biçimde arkadaşının ışıldayan mumla aydınlanmış solgun yüzünü hafızadan resmetmiştir. Şakak ölümcül kurşunun izi ile damgalanmıştır.

Alıntıdaki Ek 47186

İki Cambaz (1901): “ Lapin Agile” adlı kahvede parlak yeşil renkli alkol de-recesi yüksek absent içen iki arkadaşın içe dönük yalnızlığı ve hüznü nbetimlenmektedir.

Alıntıdaki Ek 47187
Akrobat ve Genç Cambaz (1905): Geniş ve kaslı sırtını gördüğümüz atlet bir küpün üzerinde oturmakta, topun üzerinde denge kurmaya çalışan küçük bir kıza bakmaktadır. Zarif bir hareketle yukarı kalkmış kollar ve kalçası dışarıda duran gövde. Tablo bir karşıtlığı çağrıştırıyor: Bir yanda güç ve sağlam denge, diğer yanda hafiflik esneklik ve zerafet. Oturan figürün Michelangelo biçemine benzer çizimi dikkat çekicidir.



Saat: 07:38
Sayfa 1 / 2

©2005 - 2024, MsXLabs - MaviKaranlık