MsXLabs

MsXLabs (https://www.msxlabs.org/forum/)
-   Psikoloji ve Psikiyatri (https://www.msxlabs.org/forum/psikoloji-ve-psikiyatri/)
-   -   Paranoya Nedir? (https://www.msxlabs.org/forum/psikoloji-ve-psikiyatri/8873-paranoya-nedir.html)

Misafir 7 Ocak 2006 19:45

Paranoya Nedir?
 
1 ek

Paranoya

(Yunanca para: yanlış ya da aslından farklı ve nous: düşünce, zihin), ana teması kuşku olan kronik, sistemli ve mantıklı sanrılarla (hezeyan) tanınan psikoz. İlk kez 1863 te Alman psikiyatr Kari Ludwig Kahlbaum'un kullandığı terim, günümüzde bir tani kategorisi olarak geçerliliğini
Alıntıdaki Ek 57315
büyüklüğüde yitirmis ve yerine paranoit bozukluklar kullanılır olmuştur. Paranthropus, Robert Broom un Güney Afrika'daki Kromdraai de ve Swartkrans ta bulduğu insangil fosili. Australopithecus un daha güçlü yapılı bir cinsi olarak değerlendirilmistir. Australopithecus tan ayrı bir cins olarak değerlendirmeyen bilim adamlari tarafından Australopithecus robustus olarak adlandırılır.
kaynak : Ana Britannica


Mystic@L 10 Eylül 2006 02:03

Paranoya
MsXLabs.org

Çoğumuz ara sıra başkalarının bize düşmanca davrandığı duygusuna kapılırız. Ancak paranoyaklar, sürekli olarak komşuları, birtakım garip "yaratıklar", hatta Merihliler olabilecek bir grup "kötünün" tehdidi altında bulundukları hezeyanı içindedirler. Paranoya, karmaşık bir ruhsal hastalıktır. En çarpıcı belirtileri hezeyanlardır. Paranoyak kişi başkalarının kendisine haksızlık yaptığına, eziyet ettiğine inanır. Bu "kötü niyetli başkaları", Merihlilerden casuslara ve televizyon spikerlerine kadar uzanan çok çeşitli kişiler olabilir.


Nedenleri
Paranoya, genellikle bir psikoz, yani akıl hastalığı belirtisidir ve nedeninin kısmen kalıtsal, kısmen de çevre etkilerine bağlı olduğu düşünülmektedir. Araştırmalar, aynı genetik yapıya sahip tek yumurta ikizlerinin ya birlikte paranoyak olduklarını ya da olmadıklarını, oysa farklı genetik yapıları olan çift yumurta ikizlerinde bu birlikteliğin çok daha az olduğunu göstermektedir. Sonuç, bir tür kalıtsal etkinin var olduğu görüşünü desteklemektedir. Öte yandan, çevrenin yarattığı stresler, belli aile içi ilişki biçimleri ve yaşam tarzları da paranoya olasılığını artırmaktadır. Ancak kalıtsal yatkınlık olmaksızın bu etkilerin paranoyaya yol açma olasılığı düşüktür.

Aşağı yukarı herkes zaman zaman kendisiyle "uğraşıldığı" düşüncesine kapılır. Ama bu geçicidir ve değişen koşullarla birlikte ortadan kalkar. Ancak eğer kalıtsal etken söz konusuysa belirtilerin dikkatle değerlendirilmesi gerekir. Araştırmalar, anne - babaları paranoyak olanların en yüksek risk grubuna girdiklerini göstermektedir. Paranoya, daha çok ileri yaşlarda ve toplumun alt tabakalarından kişilerde görülmektedir. Dikkatli incelemeler, bu ruhsal rahatsızlık ciddileştikçe, gerek hastalığının, gerekse kendisine kötülük edildiği duygularının yoğunlaşması sonucu hastanın, insanlarla yakın ilişkilerden kaçındığını, bunun da onu toplam merdiveninin alt basamaklarına doğru ittiğini ortaya koymaktadır. Paranoya, kendi başına pek tehlikeli değildir. Ama daha tehlikeli bir durumun, yani paranoid şizofreninin bir ön uyarısı olabileceği unutulmamalıdır. Kötülük görme duyguları bazen, misillemede bulunma arzusu ya da içinde bulunduğu durumla kendi başına, başa çıkma düşüncesini doğurabilir. Sözgelimi insanların kendisini ve başkalarını radyodan çıkan elektrik dalgalarıyla ele geçirdiğine inanan bir paranoyak, karşı önlem almanın görevi olduğunu düşünebilir ve harekete geçebilir. Ama gerçek bir tehlike olasılığı pek azdır, çünkü hasta kişi aynı zamanda çok tedirgin ve korku içinde olduğundan, tehditleri yalnızca sözde kalır.


kompetankedi 28 Kasım 2007 15:48

Paranoya
Halk arasında, paranoya deyimi, genellikle bir şahsın, çevresindekiler hakkında aşırı şüpheciliğini tanımlamak için kullanılır. Böyle bir kişiye yapılan tavsiyeler, iyi niyetli bile olsa, o kişi tarafından kötü niyetle yapılmış olarak algılanır. Başkalarının kendisi hakkında komplo yaptığı kuruntusuna kapılabilir, kendilerine veya mülklerine karşı bir tehdit olduğu endişesi içine düşer. Bu düşünceler, o şahısa büyük rahatsızlık verir. Çevresindekiler de, bu durumdan rahatsız olur.

Psikiyatrist, Emil Kraepelin, en önemli veya yegâne belirtinin kuruntulu inançlar olduğu ruhsal hastalıkları tanımlamak için, paranoya terimini, kullanmıştır. Terimin kati kullanımı zaman içinde değişmiştir. Kraepelin’in tanımlaması, günümüzde genel olarak terkedilmiştir. Psikiyatristler tarafından, günümüzdeki kullanımıyla, paranoya, kişinin kendisine yönelik (ben merkezli) herhangi bir kuruntuyu işaret etmek için kullanılır. Daha belirli olarak, eziyet korkusuna yol açan bir kuruntuya işaret etmek için kullanılır. Bundan dolayı, psikiyatrik kullanım değişebilir.

Psikiyatride kullanımı
Emil Kraepelin akıl hastalıklarının değişik biçimlerini sınıflandırdığı çalışmasında, kuruntunun olduğu fakat akli yeteneklerde herhangi bir kötüye gidişin görülmediği durumu tanımlamak için safi paranoya terimini kullanmıştır. Bu tanımda diğer şizofrenik bulgular bulunmamaktadır.
Yunanca, παράνοια (paranous) düpedüz delilik anlamına gelir (para = dışarda; nous = akıl, aklını kaçırma). Kraeplin bu köke, kuruntusal inanışları da ekleyerek kendi tanımlamasını geliştirmiştir. Kraeplin'in Yaptığı Paranoya tanımlasında kuruntulu inanışın ne olduğunun önemi yoktur, herhangi bir kuruntulu inanış paranoya olarak sınıflandırılabilir.

Kuruntuların belirgin olduğu şizofreni biçimini için paranoyak şizofreni terimi kullanılır. Bu tanımlamada, kuruntuların hastaya rahatsızlık verip vermediği dikkate alınmaz Yani, hasta, kuruntuları ile uyum içinde olsa bile paranoyak şizofreni tanısı alabilir.

Ancak, son dönemlerde, kişideki kuruntuların rahatsızlık verici olması kavramı tekrar önem kazanmıştır. Özellikle, iki ana nokta özerinde durulmaya başlanmıştır:
  1. Kişinin, kuruntuları nedeniyle kendisine zarar verecek davranışlarda bulunması veya bulunma tehlikesinin olması
  2. Kişinin, kuruntuları nedeniyle başkalarına zarar verecek davranışlarda bulunması veya bulunma tehlikesinin olması
Paranoya çoğu zaman şizofreni gibi psikotik hastalıklarla iç içedir. Bununla birlikte seyrek olarak, paranoyak kişilik bozukluğu gibi, psikotik olmayan, diğer durumlarda da gözlenebilir.
Paranoya, bireyin herhangi bir olay karşısında olayın oluşumundan farklı olarak gelişebileceğini kendi içerisinde canlandırma yolu ile öne sürdüğü ve sınırsız sayıda çeşitlendirebileceği hayal ürünlerinin tümüdür.

Klinik paranoya örnekleri
Paranoyak kuruntular arasında; kişinin, takip edildiği, elektronik araçlarla gözlendiği, yiyecek veya içeceklerinin zehirlendiği, önemli biri, veya tanınmış bir kişilik tarafından uzaktan sevildiği (Erotomani) bulunur.


MYDMR 1 Aralık 2007 23:02

Paranoya Belirtileri
Hasta çok canlı sanrılar yaşayabilir, olmayan sesler işitebilir. Günlük olaylara, rastlantılara, başkalarının sıradan hareketlerine, kendine ilişkin olağanüstü anlamlar verir. Kulak misafiri olduğu konuşmaların kendisine ilişkin olduğunu, bunun herkesin ona karşı birleşmiş olduğunu kanıtladığına inanabilir. Sokaklarda, rastlantı sonucu birbirine benzer insanlar görse, izlendiği kanısına kapılabilir. Sonuç olarak, paranoyak kişi çoğunlukla korkak, kafası karışık ve sinirlidir. Yine de, başka akıl hastalıklarına oranla, düşünme ve öteki zihinsel süreçlerde fazla bir bozulma olmaz. Eziyete, haksızlığa uğrama duygusu, bunamada, epilepside ve amfetamin türü ilaçların alınması sonucunda da görülebilir. İlaçla ortaya çıktığında geçicidir ancak ilaç bedende etkisini sürdürdüğü varlığını korur.

Tedavisi
Paranoya ciddi bir hastalıktır ve tedavisi kolay değildir. Ne yazık ki, belirtiler genellikle geç fark edilir. Uzun süre hastanın yalnızca kavgacı, huzursuzluk yaratıcı olduğu düşünülür. Öteki davranışları ve inançları olağan, akla uygun olduğu için, kimse akıl hastalığından kuşkulanmaz. Tam anlamıyla ileri bir durum olan paranoid şizofreni, genellikle psikotrop türü ilaçlarla tedavi edilir. Hastaların dörtte biri ilaç tedavisi ve psikoterapiyle belli bir süre sonra iyileşir. Ancak paranoyak özellikler ortadan kalksa da, hasta sürekli tıbbi gözetim altında tutulmalıdır.


Mira 18 Temmuz 2012 23:00

Paranoya


MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi

Bireyin yaşamının merkezi hâline gelen kuruntularla beliren akıl hastalığı. Genellikle kendi sorunlarını kavramaktan uzak, toplumsal olarak mutsuz, kuşkucu, katı ve gücenik kişiliklerde, kırk ile elli yaşlar arasında ortaya çıkar. Heyecan, derin keder, içki düşkünlüğü, sinir sistemi bozuklukları gibi nedenler hastalığa zemin hazırlar. Paranoit olarak nitelenen bu kişiliklerin gerçek paranoyaya dönüşmesi sayıca azdır. Hastalık genellikle dört biçim alır;
  • Tehlike kuruntusu (hasta kendisine karşı düzenlenmiş komplolarla yaşamının tehlikede olduğunu sanır ve kendini toplumdan soyutlar)
  • Büyüklük kuruntusu (hasta, kendi hayatına kastedildiğinden hareketle önemli bir kişi olduğunu düşünmeye ve kendini ünlü kimselerle özdeşleştirmeye varır)
  • Mücadeleci tip (hasta, örneğin işverenin, hükümetin ya da çeşitli örgütlerin hışmına uğradığını düşünerek avukatların kapısını aşındırır)
  • Erotik tip (hasta, özellikle toplumda bir film yıldızı vb. ünlü biri tarafından sevildiğini düşünür). Paranoyanın kesin bir tedavisi yoktur.


Safi 28 Kasım 2015 21:08

PARANOYA a. (fr. paranoîa; yun. para- noia).
1. Hezeyanlı süreğen psikoz. Ayırtedici özelliği, yorumlara dayanan ve çoğunlukla zulme uğrama temasını içeren sistemli ve sürekli hezeyanlı düşüncelerdir. Hezeyan dışında, bilinç tam anlamıyla yerindedir. (Eşanl. PARANOVAK HEZEYAN, PARANOYAK PSİKOZ.) [Bk. ansikl. böl ]

2. Duygu bozuklukları (gurur, alınganlık, aşırı ve yanlış yorumlar) gösteren bir kimsenin sürekli saldırganlığa yol açan davranışı, tavrı.

—Psik. Duyarlı paranoya, Kretschmer tarafından tanımlanan ve duyarlı, çekingen bireylerde gelişen paranoya türü. (Eşanl. İLİŞKİLER HEZEYANI.)

—ANSİKL. Paranoyada, hezeyanlı temalar sezgi ve yorumlama yoluyla yanlış öncüllerden türetilir ve sinsice gelişirler. Bunun nedeni, hezeyanın kaynağının hasta kişinin kendisinde bulunmasıdır. Paranoyak hezeyan en azından başlangıçta görece bir anlaşılabilirlik taşır, hatta bulaşıcı olabilir. Hezeyan temaları, çoğunlukla bireyin geçmişiyle ilgilidir ve "benmerkezci”dir.

Paranoyak hezeyanlardan başlıcaları tutku sanrıları (erotomani, kıskançlık hezeyanı, hak arama hezeyanı) ve hastalığın en klasik şeklini oluşturan yorum hezeyanlarıdır. Bunlar, zulme uğrama tema’sına dayanır ve birçok yorumla gelişerek hastanın bütün yaşamını yavaş yavaş kaplar ve belirlenmiş “zulümcüler’'e karşı saldırgan tepkilere yol açabilir. Buna yakın bir diğer şekil de Kretschmer tarafından tanımlandı: ilişkiler hezeyanı ya da duyarlı paranoya. Bu rahatsızlık, duyarlı, çekingen, aşırı heyecanlı kimselerde görülür. Üzücü yaşantıların uzun süre birikmesinden sonra, ansızın patlak verir, zulüm tema'sını içererek ve sinir çöküntüsü üzerinde temellenerek bütün ilişkiler sistemini kaplar.

Başkan Schreber'in yazılı yapıtının incelenmesinden yola çıkan Freud (1911), paranoyayı eşcinsel nesne seçimine karşı bir savunma olarak tanımladı. Böylece zülüm görme temalı hezeyanlarda, eşcinsel birincil önerme olan (bir erkek için) "onu (o erkeği) seviyorum” yadsınır ve “onu sevmiyorum, ondan nefret ediyorum”a dönüşür ve daha sonra ikincil olarak yansıtılarak “o benden nefret ediyor” şeklini alır.

Büyüklük temaları ise, aynı önermenin bir başka yadsınmasına dayanır ve "onu seviyorum, kimseyi sevmiyorum, kendimden başka kimseyi sevmiyorum” şeklini alır. J. Lacan, paranoyak psikozun, yaşam olaylarına tepki halinde bulunan kişiliğin tümünde ortaya çıkan bir görüngü olduğunu vurgular. Ayrıca paranoyanın bireyi, imgelemsel bir zulüm görme sistemi içinde kapattığını, ama bunun altında, bilinçdışından kaynaklanan bir ceza görme isteğinin yattığını ileri sürer.

Kaynak: Büyük Larousse


perlina 7 Kasım 2016 22:49

Paranoit bozukluklar

, temelinde kuşkulanma ve kuşku sanrıları (hezeyan) olan bir grup ruhsal bozukluğa verilen ortak ad. Paranoya ile paylaşılmış ve akut paranoit bozuklukları içerir.

Bilinen en eski paranoit bozukluk paranoyadır. Bu terimi ilk kez 1863 te Alman psikiyatr Kari Ludwig Kahlbaum kullanmış , 1913 te yurttaşı Emil Kraepelin hastalığı tanımlamıştır.

Oldukça seyrek görülen paranoit bozukluklarda sistemli ve iyi düzenlenmiş sanrılar vardır. Kişilik bütünlüğünün korunmasına karşın yaşam bu sanrılara göre ayarlanmıştır.Örneğin kıskançlık paranoyasında kıskanılan kişi izleyip gözlemek yaşamın temel amacıdır. Dava paranoyasında ise kişi haklılığını kanıtlamak için sürekli davalar açar, ama öte yandan işini ve toplumla olan bağlarını sürdürür.

Paranoyada birey kendini çoğu kez olağan şeylerle donatılmış olarak görür. Paylaşılmış paranoit bozukluklarda, karı- koca gibi yakın yaşayan iki kişiden birinde kuşku sanrılarının olması durumunda, birinde bunların bir bölümü ya da tamamının paylaşması söz konusudur.

Genellikle bozukluk aynı anda iki kişide birden görülmez; birinde azalır ya da kaybolurken birinde ortaya çıkar. Akut paranoit bozuklukta savaş , tutsaklık, hapislik, izlenmiş olma gibi bir dış etken söz konusudur. Genellikle paranoit kişilik yapısı temelinde gelişen bu bozuklukta paranoit sanrılar geçici olmakla birlikte yinelenerek kalıcı duruma gelebilir.

Örneğin, trafik kazası geçirerek aylarca yatağa bağlanan biri, evresinin canına kasteden insanlarla dolu olduğuna, bunların kendisini hastaneye kapatarak öldürmek amacıyla kazayı hazırladıklarına inanabilir.

Paranoitbozukluklarda temel düşünce bilimine yansıtma mekanizması egemendir {bak. savunma mekanizması). Kişi kendinde beğenmediği düşünce ve özellikleri yadsıyarak başkalarına yükler ve onlardan geliyormuşçasına algılar.

Örneğingüvensiz,içine kapanık ve yalnız bir kişi bu durumundan ötürü kendine olan kızgınlığını karşısındakilere yansıtarak bana karşı komplo kuruyorlar diye yansıtır. Böylece kendine güvensizlik yerini, başkalarının onu yok etme istediğine ilişkin düşüncelerle sanrılara bırakır; böylelikle bunaltı(anksiyete) önlenir ya da alt edilir.

Paranoit bozukluklar psikiyatride tedavisi en güç hastalıklar arasındadır. Hastalığın evresi ile hekime olan güvensizliği ve kuşkuları tedaviyi güçleştirir. Bu nedenle bazen hastane tedavisi gerekebilir. Hekimin açık ve dürüst davranması hasta-hekim ilişkisinin kurulmasına, hastanın hekime güven duyarak tedavi olmasina katkıda bulunabilir.
Kaynak: Ana Britannica



Saat: 08:07

©2005 - 2024, MsXLabs - MaviKaranlık