Çanak Nedir? 1 ek ÇANAKa. (esk türkç. çan, çanak'tan çanak). 1. Çukur ve yayvan kap; bu kabın içindeki. 2. Kimi arap harflerinin çanağa benzer yuvarlak karınlı bölümü. 3.
—Denizbil. Özel bir su etkinliğiyle nitelenen kıyı bölgesi. {Yoğunlaşma çanağı ya da aşırı tuzluluk çanağı, herhangi bir denizin bir eşikte öbür kesimlerden ayrılan ve su bilançosu hep eksi olan bölümü. (Hidroloji özellikleri şunlardır: normalin üstünde tuzluluk; yüzeydeki ödünleyici su girişine karşılık, eşik düzeyinde su çıkış; sularda sınırlı bir tabakalaşma ve önemli düşey karışma [yüzey suyunun alta dalması]; derinlerdeki suyun yenilenmesi.) ll Yoğunluğun azaldığı çanak ya da tuzsuziaşma çanağı, herhangi bir denizin bir eşikle öbür kesimlerden ayrılan ve su bilançosu artı olan bölümü. (Hidroloji özel likleri şunlardır: normalin altında tuzluluk; yüzeyde hızla suyun çıkışı ve eşik düzeyinde ödünleyici su giriş; sularda belirgin tabakalaşma ve sınırlı düşey karışmalar; derin sularda durallaşma eğilimi.) —Folk. Çanak yağması ya da çorba kapma, düğünlerde, bayram ve şenliklerde evlerin, hanların eşya ve yiyeceklerini yağmalamaya dayanan eski bir türk geleneği. (Bk. ansikl. böl.) —Güz. sant. Ressamların boyalarını yumuşattıkları ya da sulandırdıkları küçük kap (cam, fayans, porselen, vb.); palete iliştirilen, içine yağ ya da terebantin konan küçük metal kap. —Jeomorfol. Dışa akışsız çöküntü alanı. ll Uç çanağı, buzultaş yayının içinde, buzultaş yerleştiği sırada, buzul dilinin kapladığı yerde bulunan çöküntü alanı. (Uç çanağında genellikle bir göl ya da bataklık bir ova yer alır.) —Mad. oc.
—Mim. Dor sütun başlığında, abak altında bir tür yastık oluşturan yuvarlak ve içbükey büyük silme. Bir kubbeyi oluşturan bir kemertaşının karın bölümündeki çift eğrilik. ll Başlık çanağı, bazı sütun başlıklarının devrik çan biçimindeki sepet böbaşfık çanak lümü. |
ÇANAK —Saraç. Çanak üzengi, ayak basacak yeri geniş ve çanak biçimli bir tür üzengi. —Yerbil. Yatay kesiti bir çember oluşturan ve düşey eksen çevresinde çökmüş bir katmandan kaynaklanan çöküntü alanı. —Zool. Ayaksız kadeh biçimindeki çeşitli organlara verilen ad. (Örneğin koloniler oluşturarak yaşayan bazı hidraların iskelet locaları ya da kelebeklerin [yassı solucanlar, yapraksolucanlar] çekmenleri.) ll Böceklerin yumurta kanalının başlangıç bölümü; oviger iğne kılıfını içerir ve yumurtalığı oluşturur. ll Tutunmuş derisidikenlilerin gövdesinin küremsi bölümü; birbirine eklenen iskelet levhalarından oluşur. ll Bazı bilim adamlarının knidli poliplerin çanağına ya da iskeletsi duvarına verdiği ad. ll Calytoblastea öbeğinden hidra kolonilerinde, hidrantların ve gonoforların dibini örten kalın periderm. ♦ sıf. Jeomorfol. Çanak platform, çökmüş orta kesimi kalın çökellerle kaplı olan platform. (Karşt. ani. ANTEKLİZ.) —Zootekn. Çanak üzengi, ayak basılan kısmı. —ANSİKL. Bot. Çanak tomurcuğu sarar ve korur. Çiçek açıldığında dökülebilir (düşen çanak: gelincik) ya da genel olarak yerinde kalır. Hatta çiçek solduğu zaman bile büyümesini sürdürebilir (yapışık çanak: physalis). Çanak düzgün (aktinomorf) ya da iki yanlı bakışımlı (zigomorf ya da düzensiz), birbirine kaynamış çanak- yapraklı ya da ayrık çanakyapraklı olabilir. Çanakyapraklar taçyapraklar gibi renkli olursa (lale) buna taçsı çanak denir. Çanak dıştan bir çanakçık daha alarak katmerli de olabilir (çilek). Çiçek çevremi tek halka halindeyse, bu halka taç görünümünde olsa bile hep “çanak" diye anılır. —Folk. Orta Asya Türkleri arasında yaygın bir gelenek olan çanak yağması, düğünlerin, özel günlerde yapılan şölenlerin vazgeçilmez öğelerindendi. (TOY.) Düğün ya da şölen sahibi, ne denli çok malı yağmalanırsa o kadar şan kazanırdı. (POTLAÇ ya da HANİ YAĞMA.) BU gelenek daha sonra Osmanlılar'ın saray töreleri arasına da girdi. Yeniçerilere ulufeleri dağıtılırken, bayram ve düğünler sırasında verilen şölenlerde yemek çanakları kapışılırdı. Çanak yağmalamak devlete bağlılığın, hoşnutluğun bir göstergesiydi. Bu yapılmazsa, asker arasında hoşnutsuzluk olduğu biçiminde yorumlandığı ya da bir başkaldırıya işaret sayıldığı için yağma, devletin önde gelenlerince dikkatle izlenirdi. Çanak yağması istenen biçimde gerçekleşirse padişaha müjde götürülür, kurbanlar kesilirdi. Ayrıca yeniçerilere verilen ulufeler her orta için ayrı ayrı torbalara konup bir odaya dizilirdi. Bunları almaya gelenler torbaları kapıp kaçarlardı. Böylece devlete bağlılıklarını belirtmiş olurlardı. Kanuni Sultan Süleyman'ın şehzadelerinin sünnet töreni nedeniyle düzenlenen şenlikleri betimleyen Nakkaş Osman'ın Hünername'sinde yer alan minyatürlerden, yalnız askerlerin değil ilmiye sınıfından olanların da padişaha bağlılıklarını belirtmek için çanak yağması yaptıkları anlaşılmaktadır. Günümüzde Anadolu'nun bazı yörelerinde sönük bir biçimde de olsa, düğün evinin eşyalarını yağma etme geleneği sürmektedir. Düğün evinin verdiği yemekte yemek kaplarını yağma etme yakın döneme değin görülen bir uygulamaydı. Bazı halkbilimciler günümüzde büyük harcamalar yaparak düğün, nişan töreni düzenlemenin, çanak yağması geleneğinin kalıntıları olduğunu öne sürmektedirler. —Mad. oc. Sivri çanaklar, su akıntısı üstüne seri olarak yerleştirilen ve büyüyen kesitli kaplardan oluşan hidrolik sınıflandırma aygıtlarıdır; dipleri koni ya da piramit biçimindedir. Çanaklardan sıvının geçiş zamanlarının farklı oluşu, birinden diğerine irilik ve yoğunluk bakımından bir sınıflandırma sağlar. Dipte toplanan çökeller alttan alınarak yıkama masalarına yollanır. Günümüzde bu aygıtların yerine daha gelişmiş çiseleme elekleri kullanılır; bu elekler aynı ilkeyle çalışır, ama daha az yer tutar ve daha duyarlı bir sınıflandırma sağlar. Kaynak: Büyük Larousse |
Çanak -ğı isim 1 . (isim) Toprak, metal vb. bir maddeden yapılmış yayvan, çukurca kap: "Oradaki sigara çanağından bir Gelincik alıp yaktıktan sonra anlattı." - B. Felek 2 . Göz çukuru: "Kanlı çanaklarından fırlayan iri parlak gözleri, pek korkunç bakıyordu." - Ö. Seyfettin 3 . (bitki bilimi) Çiçeğin en dışında bulunan yeşil yaprakların tümü. 4 . (coğrafya) Çevresine göre alçakta bulunan, derinliği genişliğinden az olan arazi. 5 . (sıfat, mecaz) Göstermelik, yalan yanlış, önceden belirlenmiş sonucu almaya yönelik: "O sayfaları hazırlayanlar karşımızdaki cephenin dolduruşuyla bir çanak anket düzenlediler." - R. Erduran. Atasözü, deyim ve birleşik fiiller:
|
çanak ingilizcesi 1. bowl (especially an earthen one); mixing bowl. 2. bowl (of a tobacco pipe). 3. biol., anat. calyx. – ağızlı 1. (someone, an animal) who/which has a large mouth, bigmouthed. 2. widemouthed (container). 3. (someone) who has a big mouth, who is a blabbermouth, who can´t keep a secret. – anten satellite dish (for receiving television stations). – çömlek crockery; pottery. – gibi big (mouth, bowl, cup). – tutmak/açmak /a/ to invite, ask for (trouble). – yalamak to lick someone´s boots, kowtow, toady. – yalayıcı 1. bootlicker, toady. 2. (someone) who is a bootlicker, toadying, fawning." |
Saat: 22:25 |
©2005 - 2024, MsXLabs - MaviKaranlık