Caz (Jazz) Müzik MsXLabs.org & Temel Britannica Caz, Afrika'dan getirilen kölelerin ABD' nin güneyindeki pamuk tarlalarında ve demiryollarında çalışırken söylediği şarkılardan doğdu. Çalışırken söylenen bu şarkılar bir yandan çok kötü koşullarda yaşamak ve çalışmak zorunda bırakılan kölelerin duygularını dile getirirken, öte yandan da belirli bir çalışma temposu sağlıyordu. Batı kültürüne bütünüyle yabancı bu şarkılar, insan sesinin tüm esnekliğinin ve çeşitliliğinin kullanıldığı blues müziği geleneğinin doğmasına yol açtı. Caz 1900'lerin ilk yarısında Siyahlar ile beyazların bir arada yaşadığı New Orleans'ta gelişti. Siyahlar arasında müziğin çok önemli bir yeri vardı. Doğum, cenaze törenleri, düğünler ve her türlü kutlama, basit ama güçlü bir müzik eşliğinde yapılıyordu. Bu müziği yapan topluluklar önceleri yalnızca trombon, trompet ve klarnet çalarken, daha sonraları kapalı yerlerde, lokantalarda, dans salonlarında müzik yapmaya ve değişik çalgılar kullanmaya başladılar. Dönemin ilk caz müziği örnekleri, senkop denilen aksak ritmiyle bilinen ragtime; hüzünlü ve ağır tempolu blues; Siyahlar'ca kilise ayinlerinde söylenen ilahilerdir. Bu topluluklar genellikle davul, piyano, banço, trompet (ya da kornet), trombon ve klarnetten oluşuyordu. Bazen melodinin ritim bölümünü sağlayan ilk üç çalgıya tuba ekleniyordu. Daha sonraları, tuba yerine kontrbas, banço yerine de gitar çalınmaya başlandı. Melodinin ritmini cazın ana öğesi olan temel vuruş oluşturuyordu. Öteki çalgıcılar da, belirli bir tema ya da melodi çerçevesinde, müziği yorumlayarak doğaçtan çalıyorlardı. Henüz solo geleneğinin yerleşmediği bu dönemde, melodiyi kuran trompetçi, tromboncu ve klarnetçi hem birbirleriyle ilişkili, hem de bağımsız olarak doğaçtan, serbest bir biçimde çalarlardı. Günümüzün büyük caz topluluklarının çoğunda, melodiyi kuran bölüm en çok 14 çalgıdan oluşur; doğaçlama ise yalnızca soloyla sınırlandırılmıştır. Caz Üsluplarının Gelişimi Bu ilk topluluklar kendi aralarında doğaçlama yapan bazı müzikçilerce oluşturulmuştu. Caz tarihinin en büyük trompet ustası Louis Armstrong (1900–71) caz müziğinde solo geleneğinin yerleşmesini sağladı. Klasik New Orleans üslubunun katı grup geleneğini kıran Armstrong, yetkin sololarıyla yeni renkler kattığı caz müziğini, uluslararası bir dile dönüştürdü. Piyanist Earl Hines (1905–83), saksofoncu Sidney Bechet (1897–1959) ve tromboncu Jack Teargarden (1905–64) caz müziğinin solo ustaları olarak ün kazandılar. 1920'lerde kornetçi Bix Biederbecke, klarnetçi Benny Goodman ve 1934–39 yılları arasında caz müziğini Avrupa'ya tanıtan ilk müzikçilerden tenor saksofoncu Coleman Hawkins caz tarihini etkileyen önemli sanatçılardı. 1920'lerin başında kurulan New Orleans Rhythm Kings, King Oliver, Jelly Roll Morton, piyanist Fletcher Henderson ve Paul Whiteman'ın kurduğu büyük caz toplulukları yazılı nota kullanmaya başladılar. Bu topluluklar daha sonraları swing olarak bilinen üslubu geliştirdiler. Swing'de belirli bir kompozisyon temel alınarak, bölümler kontrpuanla birbirlerine karşı çalınarak bir tür "müzikli sohbet" kuruluyordu. Swing 1930'larda Benny Goodman (1909–86), Count Basie (1904–84), Artie Shaw (doğumu 1910) ve caz tarihinin en önemli müzikçilerinden Duke Ellington (1899–1974) tarafından doruğa ulaştırıldı. Caz o dönemde dans salonlarının başlıca müziğiydi. Ne var ki, cazın 1930'ların sonunda ticari yanı ağır basan bir müziğe dönüştürülmesi swing döneminin sonu oldu. Swing döneminde bir yandan büyük orkestralar yaygınlaşırken, öte yandan da piyanist Art Tatum (1910–56), trompetçi Roy Eldridge (doğumu 1911) ve tenor saksofoncu Lester Young (1909–59) caz müziğine solo doğaçlamanın yerleşmesini sağladılar. 1930'lar ve 1940'larda üne kavuşan öteki müzikçiler, vibrafoncu Lionel Hampton (doğumu 1913), saksofoncu Johnny Hodges (1906–70) ve Coleman Hawkins'di (1904–69). 1940'larda, dans etmek yerine yalnızca dinlemek üzere yeni bir caz türü geliştirildi. Modern caz hareketinin ilk öncülerinden olan Bebop ya da kısaca Bop, saksofoncu Charlie Parker (1920–55) ve trompetçi Dizzy Gillespie (doğumu 1917) ile başladı. Bebop son derece hızlı çalınan ve gereksiz notalardan arındırılmış melodilerden oluşuyordu. Bebop sonrası caz müziğinde yoğun bir arayış dönemine girildi. Trompetçi Miles Davis (doğumu 1926), saksofoncu Stan Getz (doğumu 1927) piyanist Thelonious Monk (1917–82) ve Dave Brubeck (doğumu 1920) öncülüğünde cool jazz üslubu gelişti. Cool jazz'da daha önceki coşkulu, hızlı ve sert tonlar, "soğuk" denebilecek ölçüde dingin ve ağır bir biçime dönüştü. 1959–60 yıllarında alto saksofoncu Ornette Coleman (doğumu 1930) ve John Coltrane (1926–67) armoni, ölçü ve ton kurallarını reddederek, tümüyle kuralsız doğaçlamaya dayalı free jazz (özgür caz) akımını başlattılar. 1950–60 yılları arasında yoğunlaşan arayış dönemindeki öbür gelişmeler Modern Caz Dörtlüsü, Bili Evans (1929–80) ve Gil Evans'ın (1912–88) katkılarıyla gerçekleşti. 1970'lerde caz müziği elektronik aletlere yönelmeye başladı. Aynı dönemde Chick Corea (doğumu 1941) synthesizer, akustik ve elektrikli piyanoyla çaldığı parçalarda olağanüstü tekniğiyle ün kazandı. Piyanist Keith Jarret (doğumu 1945) caz müziğini senfonik müziğe yaklaştıran doğaçlamalarıyla birçok caz piyanisti üzerinde etkili oldu. Caz müzikçilerinin çoğunun ABD kökenli olmasına karşılık, caz müziği tüm dünyada yaygınlık kazanmıştır. Fransa'dan kemancı Stephane Grappelli ve gitarist Django Reinhardt Avrupa ülkelerinin yetiştirdiği önemli caz müzikçileri arasındadır. İngiltere'den Ken Collier, Kenny Ball, Chris Barber, Monty Sunshine ve John Dankvvorth, İsveç'ten Jan Garbarek önde gelen caz müzikçileridir. Caz Şarkıcıları Ülkemizde ise, 1953'te profesyonel olarak caz müziği çalmaya başlayan davulcu Erol Pekcan, ilk caz şarkıcısı Sevinç Tevs, besteci Arif Mardin caz müziğinin tanınmasını ve yaygınlık kazanmasını sağlayan öncülerdir. |
Amerika Birleşik Devletleri'ndeki zencilerin ritmik karakterli müziği ile beyazların halk havalarının karışımından doğmuş çalgı müziği. Fakat caz, bir müzik değildir. Çeşitli müziklerin bir karışımı halindedir. Amerika'nın beyaz halkının din müziği, zencilerin dini ses müziği, İspanyol Amerikasinın halk müziği, Fransız salon, dans ve opera müziği, Afrika yerlilerinin iş şarkıları caz müziğinde etki yapmışlardır. Caz müziği, Amerika Birleşik Devletleri'nde, Mississipi deltasının en büyük şehri olan New Orleans'tan 19. yüzyılın sonlarına doğru bütün Amerika'ya ve bütün dünyaya yayılmaya bağlamıştır. Caz, kısa zamanda, folklor sınırlarını aşıp yepyeni bir sanat müziği hüviyeti kazanmış, Amerika ve Avrupada geniş yayılma alanları bularak, çağımızın en yaygın ve en rağbet gören bir müziği haline gelmiştir. Caz, ilk kez New Orleans'ta, 1900'ların başında gelişmeye başladı. Caz müziği, mavi notalar, senkop, swing, çoklu ritim, atışma, ve doğaçlama tekniklerini kullanır; Afrikalı amerikası ve batı müziği tekniklerinin harmanlanmasıdır. Bu müziğin dünya ile tanışması ise 1917 yılında Dixieland Jazz Band'in ilk plaklarının piyasaya çıkmasıyla olmuştur Kökeni Jazz müziği her ne kadar 1880'lerde New Orleans'ta gelişmeye başladıysa da aslen kökeni Afrika'dır. Sömürgenin yaygın olduğu dönemlerde Amerika'ya getirilen siyahlar buraya kendi kültürel müziklerini de getirmişlerdir. Burada köle olarak çalışırken tarlalarda söyledikleri şarkılar jazzın temeli olmuş ve 1920'lerin başında New York, Los Angeles ve Chicago'da yapılan kayıtlarla son şeklini aldı. O zamanlar birçok değişik akım cazın ortaya çıkışında yol gösterici olmuştur. Bunlardan biri melodilerin ve akorların eşliğinde simgesel olarak özgürlüğe kavuşma çabalarıydı. Bu akım bugün doğaçlama olarak tanımladığımız olaya liderlik etmiştir. Cazın kökeni Eski Afrika -ruhani törenler, blues ve ragtime- ve batı dünyası geleneklerinden -Avrupa ordu bandoları- gelir. 19. yüzyıl'ın başında oluşmasından sonra caz stilleri yayılmaya, müzik akımlarını etkilemeye başladı. Caz kelimesinin kökeninin o dönemin argosundan geldiği düşünülmektedir. Caz Blues müziğin babasıdır. Önerilen anlamlar enerjik, ruhani ve titreşimdir. Cazın ilk yıllarında en çok beslendiği akım bluesdur. Blues, Amerika'ya gelen köle afrikalıların halk müziğiydi. Bu tür de afrikadaki geleneksel müzikten kaynaklanmıştır. Bu nedenle caz, pek çok caz müzisyeni için Güney afrikalıların icat ettiği bir müziktir. Ordu bandolarının müzik aletleri caz müziğinin en önemli enstrumanları olmaya başladı: nefesliler, üflemeliler ve vurmalı gitarlar. Geneli alaylı olan zenci müzisyenler, kendi ufak gruplarını kurmaya başladırlar. Gezici olan ve cenazelerde çalan bu gruplar, müziğin kısa sürede çok fazla kişiye ulaşmasını sağladılar. Savaş sonrasında açılan siyahlara özel okullar ve sivil topluluklar daha fazla eğitimli müzisyen yetişmesine olanak sağladılar. Lorenzo Tio ve Scott Crabbe klasik Avrupa müzik eğitiminden geçen ilk caz müzisyenlerindendir. Eğitilmiş yetenekler, ürettiklerinin daha uzun ömürlü olmalarını sağlamış ve doğaçlama müziklerine katkıda bulunmuştur. Cazın gelişmesi, şu safhalarda olmuştur:
Bir caz topluluğu, enstrümantasyon bakımından melodi ve ritim olmak üzere iki bölüme ayrılır. Melodi bölümünde trompet , trombon, klarnet, saksafon, gibi nefesli çalgıları; ritim bölümünde piyano, kontrbas, gitar ve davul vardır. Keman, flüt, akordiyon, mandolin gibi çalgılar ya az ya da hiç kullanılmaz. Bir caz topluluğu, çalgılar bakımından melodi (ezgi) ve ritim (dizem) olmak üzere iki bölüme ayrılır. Ezgi bölümünde trompet, trombon, klarnet, saksafon, gibi nefesli çalgıları; dizem bölümünde piyano, kontrbas, gitar ve davul vardır. Keman, flüt, akordiyon, mandolin gibi çalgılar ya az kullanılır ya da hiç kullanılmaz. Caz müzik topluluklarında genelde saksafon, trompet, klarnet, trombon, piyano, kontrbas, gitar gibi çalgılar kullanılır. İnsan sesi ön plandadır. Bestelenmiş şekliyle seslendirilmiş olmasının yanı sıra genellikle doğaçlama olarak çalınması en büyük özelliğidir. Doğaçlama Caz müziğini tanımlamak güçtür, ama olası tanımları arasında genel kabul gören, önemli bir öğesinin doğaçlama olduğudur. Doğaçlamanın kökenleri yine Afrika'ya dayanmaktadır. Özellikle Blues'da sık rastlanan atışma, tek başına doğaçlamadır. Doğaçlamanın formu zamanla değişmiştir. İlk zamanlarda sadece atışma iken, daha sonra sözlere yerleşmiş ve nihayetinde melodiye yerleşmiştir. Dixieland cazında, müzisyenler sırayla melodiler çalarak, bir şekilde atışmaktaydırlar. Daha sonra oluşan klasik caz formunda ise, müzisyenlerin belirli bir melodiye bağlı kalarak doğaçlama yapmaları vardır. Bu nedenle caz, yeni bir yorum getirmektir. Swing döneminde, büyük bandolar notalarla düzenlemeler yaptılar. Diğer yandan solo müzisyenleri doğaçlamalarına bu çerçevede devam ettiler. Bebop'ta ise doğaçlama daha fazla alan buldu, en başta çalınan melodi doğaçlamalar ile farklı yerlere gidebiliyor, eserin sonunda ise melodiye tekrar geri dönülüyordu. Zamanla doğaçlamaların egemenliği caz müziğinde arttı, hatta ritim üzerinden bile gözlemlenebilir oldu. Müzisyenlerden biri doğaçlamaya başlayınca, diğer müzisyenler ona eşlik edebilir, ya da bir kaç akor ile arka plana geçebilir. Cazın Türleri Jazz müziği 100 yılı aşkın tarihi içinde çok farklı alttürler geliştirmiştir. Günümüzde de sürekli değişik açılımlara doğru giden jazz müzisyenleri türler arası geçişlere, kültürlerarası müzikal deneylere girişmektedir ancak ana hatları ile ve kronolojik olarak türleri ele almak istersek şöyle bir liste ile karşılaşırız:
İlk caz grupları enstrümanlarını nereden buluyorlardı peki ? Avrupalı bandolar; trompet, trombon, klarnet, saksafon ve tubayı içeren orkestra modelini geliştirmişlerdi. 20. yüzyılın başında New Orleans'ta bando enstrümanları kullanan birçok siyah ve beyaz orkestra vardı. Bunlar parodiler, piknikler, danslar ve cenazeler için marşlar çalarlardı. Yeni dünyaya köle sağlayan Afrika bölgesinin trompet, klarnet ve saksafonu anımsatan aletleri yoktu. ***** Jazz... Nedir? |
Cazın Kökeni Caz (Jazz) müziği her ne kadar 1880' lerde New Orleans'ta gelişmeye başladıysa da aslen kökeni Afrika' dır. Sömürgenin yaygın olduğu dönemlerde Amerika'ya getirilen siyahlar buraya kendi kültürel müziklerini de getirmişlerdir. Burada köle olarak çalışırken tarlalarda söyledikleri şarkılar cazın temeli olmuş ve 1920'lerin başında New York, Los Angeles ve Chicago'da yapılan kayıtlarla son şeklini aldı. O zamanlar birçok değişik akım cazın ortaya çıkışında yol gösterici olmuştur. Bunlardan biri melodilerin ve akorların eşliğinde simgesel olarak özgürlüğe kavuşma çabalarıydı. Bu akım bugün doğaçlama olarak tanımladığımız olaya liderlik etmiştir. Bir diğeri ise, siyahi Amerikalıların yarattığı blues ve ragtime gibi müzik türleriydi. Caz müziğinin neden ve nasıl Amerika'da ortaya çıktığını ve bu kadar farklı türde müziğin nasıl biraraya geldiğini anlayabilmek için, Afrikalıların kölelik Amerika'sındaki yaşamlarına göz atmamız gerekir. Afrikalı köleler Amerika'ya getirildikleri zaman yanlarına müzik aletlerini almalarına izin verilmemişti. Ama onlar müzikal zevklerini ve geleneklerini yanlarına almışlardı. Afrikalıların yüzyıllar önce yaptığı bu hareket, Avrupa müziğinin neden Afrika kökenli Amerikalılar tarafından çalındığında daha farklı duyulduğunu biraz da olsa anlamamıza yardımcı olabilir. Örneğin bazı köleler Avrupa kökenli kilise müziklerini, yöresel müzikleri ve dans müziklerini kendi müzik zevk ve geleneklerine uyacak şekilde değiştirdiler. Onların çocukları da atalarının müzikteki bu davalarının peşinden gittiler. Böylelikle bu müziksel tercih nesilden nesile devam etti. Caz Neden New Orleans'da Ortaya Çıktı? Fransızlar 1718 yılında New Orleans' a yerleşmeye başladılar ve 1719 yılında yüz kırk yedi siyah köle buraya getirildi. 1722 yılının başında New Orleans'ta kölelik tamamen yayılmamıştı, hala özgür siyahlar vardı. 1763 yılında Fransızlar Louisiana topraklarını İspanyollara hediye ettiler. Ancak 1769 yılına kadar İspanyolların kuralları bu topraklar üzerinde tam olarak geçerli olmadı. Daha sonrasında gelen İspanyol kurallarına rağmen, Fransızların dilleri ve gelenekleri hep ön plandaydı. 1801'de İspanyollar Louisiana'yı Fransızlara geri verdiler. Ancak İspanyolların koymuş olduğu kurallar, 1803' te Louisiana Amerika Birleşik Devletleri tarafından Fransızların elinden alınana kadar, geçerliliğini sürdürdü. İspanyolların bu topraklar üzerindeki etkisi bazı sosyolojik örneklerde göze çarpıyor. Örneğin o yıllarda farklı etnik gruplardan insanların birbirleriyle evlenmeleri Louisiana'da çok sık gerçekleşen bir olaydır. Ayrıca İspanyol kuralları çok sayıda kölenin özgür kalmasını sağlamış, bu da özgür siyahların sayılarının artmasına neden olmuştur. 1800' lerin ortalarında siyah ve beyaz ırkın biraraya gelmesi, Avrupa ve Afrika geleneklerinin etkileşimlerine yol açmıştır. İki ırkın birleşmesinden oluşan bu yeni ırk Creole toplum olarak bilinir ve Creole'ler biraz Afrikalı biraz da Fransızdır. New Orleans caz müziğinin ortaya çıkması için ideal bir yerdi. Mississippi Nehri'nin ağzının yakınında olan New Orleans Amerika için gelişmekte olan bir ticaret yoluydu ve bu nedenle o zamanlar ticaretin merkeziydi. Ticari öneminin yanısıra bir liman şehri olduğu için buraya dünyanın heryerinden insanlar geliyordu ve New Orleans günden güne kozmopolitik bir yerleşim merkezi şeklini alıyordu. Bu kadar renkli bir yerin eğlence hayatı da çok renkliydi. New Orleans'ta birçok bar vardı ve bu barlarda sık sık dans partileri yapılıyordu. New Orleans' taki bu yoğun eğlence hayatının sonucu olarak, bölgedeki müzisyenlere birçok iş imkanı doğuyordu. Bu dönemde canlı müziğe çok büyük bir istek vardı ve yeniliklere olan ihtiyaç devam ediyordu. Bu istek ve ihtiyaaçlar müzisyenlerin yeni stiller yaratmalarına neden oldu. Müzisyenler değişik ve garip yaklaşımları harmanladılar, gözden geçirip yeniden düzenlediler. Bu gelişmeler cazın ortaya çıkışında büyük rol oynadı. Caz Orkestralarının/Bandolarının Kökeni O yıllarda orkestralar açıkhavada yapılan birçok aktivitede (piknik, spor etkinlikleri, politik konuşmalar) çalıyorlardı. Dans etmek 19.yüzyılın en popüler aktivitesiydi. Dans için orkestralar etkinliklerin öncesinde müzik yapmaya başlarlardı. Bandolar bu tür aktiviteler için tercih ediliyorlardı. Bandolarda üflemeli çalgılar (kornet, trombon vb.) haricinde sadece davul ve ziller yer alıyordu. Kapalı salonlarda yapılan aktivitelerde büyük orkestralara ihtiyaç duyulmuyordu. Bu tür yerler için "string band" denilen topluluklar seçiliyordu. Bu topluluklarda, bandoların aksine üflemeli bir enstrüman yanında gitar keman bas ve piyano bulunuyor ve vurmalı çalgılar yer almıyordu. Amerikan iç savaşından önce New Orleans'ta bu tarz orkestralar vardı ancak savaşla birlikte bu orkestraların sayıları arttı. New Orleans ve çevresinde otuza yakın orkestra vardı. Bu orkestralar askeri marşların ve yurtseverlikle ilgili şarkıların çalındığı konserler veriyorlardı. Bu dönemde, gerek Brass Band'lerin gerek te String Band'lerin varlığı New Orleans' ın orkestral gelenekleri için uyarıcı bir unsur olmuştur. Ragtime 1800'lerin sonunda ragtime New Orleans'ta çok popülerdi. Rag kelimesi askeri marşların ve Afro-Amerikan banjo müziğinden alınmış ritimlerin birarada kullanıldığı müzik türü anlamına gelir. Genellikle ragtime ilk olarak 1890'larda görülen, piyano için yazılmış müziklere verilen isimdir. Bu tarzın en önemli sanatçısı Scott Joplin'dir(1868-1917). Ragtime terimi sadece piyano için yazılan bir müzik olmanın dışında müziğe giriş devrini tanımlamakta da kullanılır. Örneğin, 1890-1920 yılları arasında New Orleans'ta ragtime piyanistlerinin yanısıra ragtime orkestraları, ragtime şarkıcıları ve banjo ile ragtime yapan müzisyenler vardı. Bugün caz müzisyeni olarak adlandırdığımız müzisyenlerin birçoğu, o zamanlar kendilerini ragtime müzisyeni olarak tanıtıyorlardı. Bu yüzden bazı müzikologlar ragtime'ın ilk caz stili olduğunu düşünürler. Tutucu görüşlere göre ise, ragtime bir caz stili değildir. Sadece biraz doğaçlama içerir ve cazın swing duygusundan oldukça uzaktır. Bununla beraber ragtime'ın cazın habercisi olduğunu söylemek kaçınılmazdır... Cazın Dansla İlişkisi Cazın New Orleans'ta çok popüler olan rag ve blues'dan türediği çok sıradan bir düşüncedir. 1905-1915 yılları arasında ortaya çıkan grupları caz grubu olarak kabul edersek, New Orleans'lı bandoların repertuarlarının çok az bir bölümü rag tarzındaydı ve on iki barlık blues parçaları beklenildiği kadar yaygın değildi. Diğer taraftan caz repertuarları hakkında mevcut olan düşüncelerimiz ilk caz müzisyenlerinin müziğini yansıtmamaktadır. Bugün yapılan caz müziğinin aksine; cazın ilk dönemlerinde insanlar cazı dans etmek için tercih ediyorlardı, sadece dinlemek için değil. Bu müziğin vuruş formu ve ruhu dansçıların ilgisini çekiyordu. Erken caz dönemi müzisyenleri repertuarlarını dansçılara eşlik edecek şekilde düzenlerlerdi. Danstaki değişiklikler ve dansın genelde kazandığı popülerlik cazın evriminde çok etkili olmuştur. Yirminci yüzyılın başlarında New Orleans'ta tören orkestraları ve dans orkestraları aynı müzisyenleri ve büyük ölçüde aynı repertuarları paylaşıyorlardı. Öyle ki geçitlerde çalan müzisyenler geçit bittikten hemen sonra dans salonuna giderler ve enstrümanlarını değiştirip burada müzik yapmaya devam ederlerdi. Salon dansçılarına eşlik eden bu gruplar keman, gitar, bas ve bir ya da iki nefesli çalgıdan meydana gelen orkestralardı. Dansçılara eşlik edebilmek için müzisyenler değişik kaynaklardan çıkan müzikleri biraraya getirirlerdi. Çoğu zaman zorlayıcı ritimlerde parçalar çalmaktan kaçınırlardı. Bu yaklaşımlar cazın özünü oluşturmuştur ve bu dönem müzisyenlerinin çalış şekli "caz ne çaldığın değil, nasıl çaldığındır" düşüncesine önderlik etmiştir. Diğer bir düşünceye göre ise; "caz, dansçılar için yazılan müzikten ortaya çıkarak büyüyen bir müziktir" şeklindedir. Peki dansçılar için yazılan ve sonra şekil değiştirerek cazın gelişimini sağlayan bu müzik neydi ? O dönem müzisyenlerinin yaptığı müzik bugün New Orleans Cazı olarak da bilinen Dixieland tarzıdır ve insanlar her ne kadar Dixieland tarzını beyaz orkestra müziği olarak ayırsalar da, bu tarzın cazın ortaya çıkışındaki etkisi asla gözardı edilemez. Doğaçlama Doğaçlama müziğin önemli bir unsurudur ve sadece şimdiki Avrupa müziğinde az kullanılmaktadır. Doğaçlama biraz Afrika müziği ama daha çok cazdan oluşur. Müzikologlar Afro-Amerikanların doğaçlama geleneklerini Afrika müziğinden aldıklarından çok emin değildirler. İlk önce müzik kültürlerindeki doğaçlamaya, yeni dünyaya katılan kölelerin ne gibi bir etkisi olduğunu düşünmek gerekir.Örneğin Gana'nın tipik davul yapısında baş davulcu işaret vermeden sorumludur. Onun çaldığı bölüm diğer müzisyenlerinkinden daha değişkendir, dolayısıyla bu doğaçlama olarak varsayılabilir. Madinka davul yapısında baş çalgıcının diğerlerine göre daha fazla doğaçlama yapma imkanı vardır fakat bütün grup üyeleri kendi bölümlerinde ufak tefek oynamalar yapabilirler. Bazı Afrika korolarında şarkıcılar koro liderinin kendi bölümlerinde değişik varyasyonlar yapmasına izin verirler. Bu perspektiften bakıldığında görülmesi gereken şudur; her nasılsa bu çalışmalar bugünkü caz içerisinde bulunan doğaçlamaya yakın değildir. Batı Afrika şarkılarında ve Afro-Amerikan Blues şarkılarında, kendi içinde gelişen doğaçlamalar çok çok detaylı melodi satılarının keşfedilmesiyle oluşmuyordu. Bunun yerine müzisyenler yaratıcılıklarını baştan sona kadar devam eden tek bir sesle, zamanla, perdeyle ve müziğin başındaki ve sonundaki tınıyla oynayarak ortaya koyuyorlardı. Doğaçlama sırasında müzisyenler, melodilerin ritimleriyle oynarlar, vuruşlar biraz daha erken veya geç başlatılır veya vurulan bir nota bir kere yerine birden fazla çalınabilir. Benzeri şekilde bir nota başlatılır sonra yumuşatılır, sonra tekrar inanılmaz garip bir ses artışıyla yükseltilebilir. Bazen bütün cümleler ritmi belirginleştirmek için değişik şekillerde yerleştirilir. Bu "ritmik yerdeğiştirme" olarak bilinir. Bu teknikler -pop müzikten etkilenmiş olmasına rağmen- hala Afro-Amerikan kökenli ilahilerde kullanılmaktadır. Amerikada cazın oluşmaya başladığı zamanlarda, Avrupa müzik geleneklerinde doğaçlama adına iyi gelişmeler oldu. Doğaçlamayla müziği süslemek 20. yüzyılın başlarında konserlerde çok kullanılan bir yoldu ve bu uzun süre pop müzik ve folklorik müzikte de kullanıldı. 1800'ler boyunca konser piyanistleri bislerde sık sık doğaçlama yaparlardı. Alman ve Fransız klavye stillerinde doğaçlamaya "Preluding" denir. 1923 yılının sonlarında müzisyenlerin doğaçlamadaki yaratıcılıkları orkestranın programı tarafından yönlendiriliyordu. Bazı programlar konser sırasında spontane bir şekilde ortaya çıkardı. Bu programların iskeletleri genelde basılmış düzenlemelerden oluşurdu. İlk bakışta bu düzenlemelerde birçok bölümün birbirine uymadığı görülür. Trombonun kontür çizgileri, klarnetin obligatosu ve trompetin melodilerindeki varyasyonlar spontane bir şekilde çalınır. Bunlara eşlik eden diğer melodiler ise yine yaratıcı müzisyenler tarafından doğaçlanır ve çeşitlendirilir. 1920'lerin sonunda doğaçlamaya olan ilgi doğaçlamanın boyutunu arttırmış ve bugün bilinen cazda kullanılan doğaçlamaya yaklaşmasında etkin olmuştur. Kullanılan Enstrümanlar İlk caz grupları enstrümanlarını nereden buluyorlardı peki ? Avrupalı bandolar; trompet, trombon, klarnet, saksafon ve tubayı içeren orkestra modelini geliştirmişlerdi. 20. yüzyılın başında New Orleans'ta bando enstrümanları kullanan birçok siyah ve beyaz orkestra vardı. Bunlar parodiler, piknikler, danslar ve cenazeler için marşlar çalarlardı. Yeni dünyaya köle sağlayan Afrika bölgesinin trompet, klarnet ve saksafonu anımsatan aletleri yoktu. Cazın Türleri Caz müziği 100 yılı aşkın tarihi içinde çok farklı alttürler geliştirmiştir. Günümüzde de sürekli değişik açılımlara doğru giden caz müzisyenleri türlerarası geçişlere, kültürlerarası müzikal deneylere girişmektedir ancak ana hatları ile ve kronolojik olarak türleri ele almak istersek şöyle bir liste ile karşılaşırız:
|
Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi & MsXLabs Caz Müzik ABD'nin güneyinde yaşayan zencilerin din dışı müziği. Başlangıçta yalnız bu yörenin müziği olan caz, sonraları tüm dünyaca benimsendi. Caz'ın bugüne dek tam bir tanımı yapılamamıştır. Bu müziğin gelişen karakteri, bu tanımın yapılmasına engel olmaktadır. "Caz" sözcüğünün nereden geldiği de kesin olarak belli değildir. Amerikan melezleri, "Creole" dilindeki jazz (hızlandırmak) sözcüğünün bu müziğe ad olduğu, Fransızca jaser (gevezelik etmek, dedikodu yapmak) sözcüğünden geldiği, Jazzbo Brown adlı şarkıcının adının bu sözcüğü doğurduğu ve nihayet müzikçileri teşvik için kullanılan argo bir uydurma sözcüğün kaynak olduğu ileri sürülmektedir. 16. yüzyıl sonlarından beri, Batı Afraki yerlilerinin Yenidünya topraklarına, özellikle New Orleans'a tutsak olarak gelmelerinden sonra, 20. yüzyılın başlarında bu yerlilere özgü müzik, folklor sınırlarını aşıp yepyeni bir sanat müziğinin, cazın doğmasına neden olmuştur. Caz, saf bir müzik değildir. Çeşitli müziklerin bir karışımıdır. Amerika beyazlarının din müziği ve bundan doğan zenci "spiritual"leri, İspanyol halk müziği, Fransız dans, salon ve opera müziği, zencilerin Afrika'dan getirdikleri davul ritmleri ve iş şarkıları (work songs), gezgin halk şarkıcılarının müziği, "blues"lar cazın oluşmasında etkili oldu. Yeni müziğin beşiği, New Orleans ve özellikle bu kentin eğlence yeri olan Storyville'di. New Orleans çalgıcıları, geceleri Storyville'de çalışırlardı. Siyasî mitinglerde, düğünlerde, geçit törenlerinde, cenazelerde de çaldıkları olurdu. Buralarda daha çok bando çalgıları kullanılırdı. Storyville'de ise "ragtime" denen piyano müziği yaygındı. İlk cazcılardan olan Jelly Roll Morton, Storyville'in en popüler çalgıcılarından biriydi. Trompetçi Buddy Bolden'ın orkestrası da çok ünlüydü. 1917'de Storyville, ABD hükümeti tarafından kapatıldı. İşsiz kalan çalgıcılar kuzeye göç etmeye başladılar. Uğradıkları yerlere cazı yaydılar. 1917'de Chicago'da beyazlardan oluşan ilk caz topluluğu kuruldu. Caz, ikinci merkezi olan Chicago'dan Amerika'nın öteki bölgelerine ve yavaş yavaş tüm dünyaya yayılmaya başladı. Bu yeni müziğin dünya sanat çevrelerinin ilgisini çekmeye başladığı 1920 yılı "Jazz Age" (Caz Çağı) olarak adlandırıldı. 1929 yılında Amerika'da başlayan ekonomik kriz, birçok cazcının işsiz kalmasına neden olduysa da caz, gelişmeye devam etti. 1935 yılından başlayıp 1945'e kadar süren ve "klasik çağ" diye adlandırılan dönemde caz, tüm yönleriyle olgunlaşmış ve tamamlanmış bir müzik durumuna ulaştı. Bu çağ bir yandan Louis Armstrong, Coleman Hawkins, Lester Young, Roy Eldridge gibi solistlerin, öte yandan Duke Ellington, Count Basie, Jimmie Lunceford, Benny Goodman gibi büyük cazcıların orkestralarının dönemi oldu. 1939 yılında iki yeni akım ortaya çıktı. Bunlardan birincisi, New Orleans geleneklerine dönme akımıydı. Bu hareket, yapaylığı yüzünden etkisiz kaldı. İkinci akım, özellikle solo tarzında, cazı gerek anlatım ve gerek müzik dili bakımından daha ileriye götürmeyi amaçlıyordu. "Bebop" adı verilen bu akımı, trompetçi Dizzy Gillespie ile alto saksofoncu Charlie Parker kurdular. Öte yandan, cazın hareketli anlatımını daha sakin bir anlatışla değiştirmek isteyen Miles Davis, Lee Konitz, Gerry Mulligan gibi müzikçilerin temsil ettiği "cool style" (serinkanlı üslup) oluştu. Avrupa'nın çağdaş müziğinin de caza büyük etkisi oldu. Stan Kenton ve Boyd Raeburn gibi büyük orkestralar, Eddie Sauter, Lennie Tristano, Charlie Mingus, Jimmy Giuffre, Teddy Charles ve Modern Jazz Quartet gibi besteci, icracı ve topluluklar, batı müziği ve caz geleneklerini birleştirdiler. Debussy, Ravel, Stravinsky, ve Milhaud gibi besteciler de cazla ilgilendiler. George Gershwin "Rhapsody in Blue" (Mavi Rapsodi) adlı caz müziği yapıtını oluşturdu. Bir caz topluluğu, çalgılama (instrumentation) bakımından iki bölüme ayrılır: Melodi bölümü ve ritm bölümü. Melodi bölümünde trompet, trombon, klarnet, saksofon gibi nefesli çalgılar; ritm bölümünde de piyano, kontrbas, gitar ve davul vardır. Başlıca caz sanatçıları: Trompetçilerden
Gitarcılardan
|
Saat: 05:16 |
©2005 - 2024, MsXLabs - MaviKaranlık