Arama

Gliptic Sanatı (Mühür - Hakkaklık)

Güncelleme: 4 Nisan 2017 Gösterim: 10.444 Cevap: 4
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
3 Haziran 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Gliptic Sanatı (Mühür Sanatı)
MsXLabs.org & Temel Britannica
Sponsorlu Bağlantılar

Mühür, bir belge, mektup ya da eşyanın gerçek ve onaylanmış olduğunu göstermek, sahibini belirtmek, önemli mektup ve paket­lerin açılmasını engellemek için kullanılır.

Mezopotamya ve Eski Mısır uygarlıklarından bu yana kullanılan mühür, çoğunlukla değerli taşlardan, metalden ya da kauçuktan yapılır. Kullanılan yüzünde, ters olarak kazınmış kişi ya da kurum adı ile çeşitli yazı ve desenler bulunur. Sıcak balmumu üzerine basıldığı gibi, mürekkeplenerek kâğıt üzerine de ba­sılır.
Mührün ilk kez Mezopotamya'da kullanıl­dığı bilinmektedir. Arkeolojik araştırmalarda mühürlenmiş kil tabletler bulunmuştur. Mü­hürlenmiş mektup, sözleşme ve hesap tablet­leri kilden yapılmış bir zarfa konur, zarf da ayrıca mühürlenirdi. Uluslararası antlaşmalar da krallık mühürleriyle mühürlenirdi.

Eski Mısır'da ise papirüse yazılan belgeler rulo yapılıp iple bağlandıktan sonra ipin düğümü mumla kaplanır ve üstü mühürlenir­di. Bu yöntem dünyanın pek çok bölgesine yayıldı. Eski Yunanlılar, Romalılar, Araplar ve Bizanslılar da yazılı belgeleri mühürleme geleneğini sürdürdüler.

Mezopotamya'da bulunan en eski mühürler üzerlerinde çizikler bulunan düğmeye benzer damgalardı. Daha sonra insan figürleri ve doğa motifleri içeren mühürler kullanıldı. Hayvan biçimli küçük mühürlerden sonra silindir biçimli, döndürülerek kullanılan mü­hürler yapıldı. İÖ 6. ve 4. yüzyıllar arasında İran'a egemen olan Ahamenişler'in mühürleri çok ince bir işçilik ürünüydü; üzerlerinde kanatlı akrep ve yarısı aslan, yarısı kartal biçiminde mitolojik simgesel motifler yer alıyordu.

Hititler daha çok değerli taşlardan yapılmış damga mühürleri kullandılar. Urartular'da ise hem döndürülerek, hem de bastı­rılarak kullanılan silindir damga mühürleri vardı.
Avrupa'da ortaçağ boyunca krallar, soylu­lar ve din adamları mühür kullandı. Mühürle­rin çoğu yuvarlaktı; ama oval ya da kalkan biçimli olanları da vardı. Bazıları yüzük biçi­minde yapılıp parmağa takılıyordu. Bazı mü­hürler ikiyüzlüydü. Krallık mühürlerinde yönetimdeki kralı genellikle başında tacıyla tahtında oturur biçimde gösteren bir figür olurdu.

Soyluların mühürlerinde aile armaları yer alır, din adamlarının mühürlerindeyse melekler, azizler, tapınaklar ya da Kutsal Kitap'tan sahneler bulunurdu. Lonca adı verilen zanaat birliklerinin de kendi mühürleri vardı. Bu mühürlerin üzerinde zanaatkârların ış aletlerini gösteren desenler yer alıyordu. Kentlerin mühürlerinde de genellikle o kenti simgeleyen bir yapının ya da kentin kapıların­dan birinin resmi olurdu.
Kişisel mühürlerde resmin yanı sıra birkaç sözcükten oluşan bir yazı da yer alır, bu yazıda çoğunlukla mühür sahibinin adı ve sanı belirtilirdi. Mühürde bir atasözü ya da duanın yer aldığı da olurdu.

Ortaçağda mühür mumu, balmumunun te­rebentin ve renk verici maddelerle karıştırılmasıyla yapılıyordu. 16. yüzyılda balmumu yerine Endonezya'dan gelen ve gomalak adı verilen bir tür reçine kullanılmaya başlandı. Hazırlanan mühür mumu çubuk biçiminde kalıplara dökülüyordu. Daha sonra bu kalıp­lar mühürlenecek olan belge ya da mektubun üzerine tutulup bir alevle kâğıdın üzerine mumun damlaması sağlanıyor ve mum henüz sıcakken üzerine mühür bastırılıyordu.
12.-19. yüzyıllar arasında mektuplar zar­fa konmaz, bunun yerine birkaç kez katla­nır ve çoğunlukla bir mühür yüzüğü ile mühürlenirdi. Bugün bile özel ve önemli mektupları içeren zarflar mumdan bir mühür­le kapatılır.

İslam dünyasında da mühür aynı amaçlarla kullanılmıştır. İslam tarihinde bilinen en eski mühür Mısır Valisi Amr İbnü'l-As'a aittir. Hz. Muhammed de 629'da başlayarak üzerin­de "Muhammed Resulullah" (Allah'ın elçisi Muhammed) sözleri kazılı bir mühür kullan­mıştır. Osmanlılar'da resmi olsun, kişisel ol­sun bütün önemli belgeler, mektuplar mühür­le geçerlilik kazanırdı. En önemli mühür ise sadrazamın taşıdığı ve padişahın mutlak vekili olduğunu simgeleyen mühr-i hümayun'du. Yaygın olarak kullanıldığı için mühür kazıma hakkâklık denen sanatın doğmasına yol aç­mıştı. Hakkâklar isteğe göre çeşitli madenler ya da değerli taşlar üzerine mühür kazırlardı. Osmanlı Devleti'nin ancak son dönemlerinde ve daha çok resmi olmayan işlerde mühür yerine imza kullanılmaya başlandı.

Bugünkü hukuk düzeninde mühür yalnızca resmi belge­ler için bir anlam taşımakta, kişiler ise ancak okuma yazma bilmiyorlarsa mühür kullana­bilmektedirler.


Son düzenleyen perlina; 4 Nisan 2017 21:55
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
26 Temmuz 2009       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Gliptic Sanatı (Mühür Sanatı)

Sponsorlu Bağlantılar
Gliptik sözcük anlamı; boşaltmak, kazımak olup, genellikle taş işçiliğinde kullanılır. Gliptik, günümüzde mühür sanatı için kullanılır. Tuba Ökse’ye göre; ‘mühür kazıma’ anlamına gelen gliptik mühürleri ve mühür baskılarını kapsar.

Mühür
Ansiklopedideki anlamı; “Üstüne bir insanın adı kazılı metalden değerli veya yarı değerli taşlardan yapılmış küçük damga. Genellikle bir taban bölümü ve bir saptan oluşur. Zincire takılarak boyundan yada küçük bir kese içinde taşınır. Yüzük biçiminde olup parmağa takılanları da vardır. Alt tabana ters olarak kazınır; kil, mum, papirüs, parşömen ya da kağıt üzerine basıldığında düz olarak çıkar.”

İlk Mühürcülük
Mezopotamya’da gerçek anlamda ilk mühür örnekleri Hassuna ve Samarra dönemlerinde başlanan üzerleri mühürler gibi kazınmış saplı pandantiflerden gelişmiş olmalıdır. Bu pandantifler başlangıçta düğme özelliği taşıdığı üzerlerinde mühürlere benzer geometrik desenler var. Bir başka görüşe göre; mühürlerin öncüsü; genellikle kolye olarak kullanılan AMULET’lerdir. Mühürlemede kullanılan ilk araçlardan olduğu kabul edilen amuletlerin yanı sıra parmak basmak da aynı amaçla kullanılmıştır. İlk olarak Ras-Samra (IV. tabakasında) ve Bougras (IIV. tabakasında) yaklaşık M.Ö.7000’lerde görülen damga mühürler yazıdan önce keşfedilmiştir. Bunların üstleri basit tarama bezekler ve askı düzenleri ile süsleme amacıyla kullanılmış oldukları düşünülmektedir. Neolitik dönemle birlikte avcı-göçebelik düzenden yerleşik düzene geçilmesiyle tüketicilikten üreticiliğe geçilmiş böylece ürün fazlalığı ve mülkiyet ortaya çıkmış daha sonra topluluklar arası ticaretin gelişmesiyle mühürler sonra yazı bulunmuştur.
Tel-Halaf evresinde şehirleşmeyle beraber Özel Mülkiyet kavramı ortaya çıkmış, böylece mühür, günümüz imzasının yerini tutan bir kişilik simgesi olmuştur ve sahibinin meşru olduğunu simgeler. Mülkiyetin hukuksal açıdan garantisi haline gelmiştir. Böylece büyük bir gelişme göstermiştir.

Mühür yapımında Kullanılan Malzemeler
Bir görüşe göre; sert bir malzeme olarak genellikle taştan bazen de kemik, fildişi, fayans, cam, metal, odun veya güneşte kurutularak yada pişirilerek sağlamlaştırılan kilde yapılmıştır. Bir başka görüşe göre; mühürcülükte görece kolay bulunabilen, kazımaya uygun fazla sert olmayan taşlar kullanılmaktadır.
Bir tutamak kısmıyla bir baskı tabanından oluşan mührün önce kabaca biçimlendiği, sonraki aşamada daha özenli bir çalışma ile rötüşlenip kazıma işleminin yapıldığı tahmin edilebilir. Desenlerin baskı yüzeyine bütün örneklerde çok ölçülü yerleştirilmiş olması kazıma işleminin mührün tutamak ve gövdesinin şekillendirilmesinden sonra gerçekleştirildiğini gösterebilir.
Bir mührün ilk biçimlendirilmesinde koparmaya, şekillendirmeye ve törpülemeye uygun aletlere gereksinim olmalıdır. Baskı yüzeyinin kazınmasında ise bu çağlarda herhalde ince uçlu kalemler kullanılıyordu. Mühürcü gereçlerinin kemik, boynuz, çakmaktaşı ya da obsidyenden yapılmış olduğu taş olanların ahşap veya kemik bir sapa geçirilerek kullanılması olasıdır. Yapılan bir araştırma; kullanılan malzemeler arasında kalemler olmadığı çoğunluğunun uçları kırık durumda bulunan çakmaktaşı dilgiler olduğudur. İnce uçlardan yapılan kazıma işleminden sonra kesit ve kenarlarının görece yumuşak bir madde ile törpülenerek düzeltildiği, ardından mühür yüzeyinin parlatıldığı düşünülmektedir. Kilden mühür yapımının görece daha kolay olduğu akla gelmektedir. Mührün şekli verildikten sonra baskı yüzeyi ucu fazla sivri olmayan bir gereçle kazınmış mühür daha sonra fırınlanmış olmalıdır. Kemik uçları ve kaburga kullandıkları deneyerek saptanmıştır.
Mühürlerin üzerindeki desenler, kil yada bal mumu gibi yumuşak bir malzemeye basıldığında pozitif bir baskı bırakmak amacıyla oyularak yapılmıştır. Ancak daha geç bazı örneklerde desenler kabartma şeklindedir.
Damga mühürlerde ip deliği açma amacıyla kullanılan matkap tekniği Uruk evresinden sonraki Cemdet Nasr evresindeki desenlerin işlenmesinde de kullanılmış, özellikle hayvan ve insan tasvirlerinde delik yada oyuk açma muhtemelen Mısır duvar resimlerinde görüldüğü gibi bir yay yardımıyla yapılıyordu.

- Alıntıdır -

Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
perlina - avatarı
perlina
Ziyaretçi
20 Ağustos 2016       Mesaj #3
perlina - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  mühür sanatı -  gliptic.jpg
Gösterim: 2840
Boyut:  191.2 KB
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
perlina - avatarı
perlina
Ziyaretçi
20 Ağustos 2016       Mesaj #4
perlina - avatarı
Ziyaretçi

Gliptic- Hakkak


Ad:  Hakkak-Gliptic.jpg
Gösterim: 1182
Boyut:  451.2 KB
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen perlina; 12 Nisan 2017 22:38
perlina - avatarı
perlina
Ziyaretçi
20 Ağustos 2016       Mesaj #5
perlina - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  Hakkak -Gliptic.jpg
Gösterim: 1068
Boyut:  155.0 KB
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.

Benzer Konular

27 Ocak 2016 / MaRCeLLCaT X-Sözlük
18 Mart 2009 / ThinkerBeLL Edebiyat
30 Eylül 2008 / Last_AzRaeL Taslak Konular
13 Temmuz 2015 / Jumong Sanat