Arama


ChatLaq_3mo - avatarı
ChatLaq_3mo
Ziyaretçi
4 Ocak 2009       Mesaj #6
ChatLaq_3mo - avatarı
Ziyaretçi
II. DÜNYA SAVAŞI
(1 Eylül 1939)

1 Eylül 1939'da II. Dünya savaşı başladı.
Mihver Devleti olarak görülen Almanya, İtalya ve Japonya (Berlin, Tokyo, Roma) üçlüsü yenildi.

1942 yılının sonlarına doğru savaş talihi Almanya ve bağlaşıklılarının yüzüne gülmez oldu. Başlangıçta büyük başarılar elde eden Japonlar Pasifik’te elde ettikleri yerleri bırakarak Amerikan hava ve deniz güçleri karşısında çekilmeye başladılar. ABD İngiltere’nin de yanında Avrupa ve Kuzey Afrika cephelerinde savaşa girme hazırlığında idi. Bu bakımdan Amerikalılar Sovyetlerin de bağlaşığı durumuna geliyorlardı. Rusya’ya akan Amerikan yardımı ile Sovyet ordusu çok ilerleyen Almanları ilk önce durdurdu. Sonra da yavaş yavaş geri sürmeye başladı. İngilizler Kuzey Afrika’daki Alman-İtalyan varlığını da sona erdirdiler ve 1943 yılı ortalarında Amerikalılarla birlikte Sicilya üzerinden İtalya’ya ilerlemeye başladılar. İtalya teslim oldu ve diktatör Mussolini daha da önce belirtildiği gibi öldürüldü. Öte yandan Almanya’yı iyice sıkıştırmak için 1944 yılı ortalarında Avrupa’nın batısından İngilizlerle Amerikalıların yeni bir cephe açtıklarını biliyorsunuzdur. Almanya tam anlamıyla sıkıştırılmıştı. Fransa kısa bir süre içinde kurtarıldı ve Fransız yurtseverlerinden oluşan birlikler de Amerikan ve İngiliz ordularıyla Almanya’nın batısına akmaya başladılar. Savaşın sonucu belli oluyordu.

1942 yılı içinde, bağlaşma antlaşması gereği özellikle İngilizler, Rusların isteği üzerine zorlamaya başladılar. Türkiye savaşa girerse Almanya önünde yeni bir cephe açılır ve ayrıca, Rusya’ya çok muhtaç olduğu malzeme yardımı çabuk gönderilirdi. Türkiye’yi 1939 yılı antlaşmasından doğan yükümlülüklerine zorlamak için İngiliz başbakanı Churchill(çörçil) İnönü ile 1943 yılı Ocak ayı sonunda Adana’da görüştü. İnönü ordunun istekleri tamamlanırsa savaşa gireceğine söz verdi. Ancak, gereken yardım yapılamadığı için, İnönü’nün sözü yerine getirilemedi. Sovyetler’in sıkıştırması üzerine, İnönü 4–6 Aralık 1944’de Kahire’de Churchill ve Amerikan Başkanı Roosevelt tarafından gene savaşa girmeye zorlandı. Bunu üzerine Türkiye daha çok savaş sonu dünyasındaki yerini alabilmek için, 1945 Şubatında(23 Şubat) Almanya ve Japonya’ya savaş ilan, ederek bağlaşıklarının isteğini yerine getirmiş oldu. Ama aynı yılın Mayıs ayı başında Almanya kayıtsız-şartsız teslim belgesini imzaladı(9 Mayıs). Türkiye’nin artık eylemli bir savaş durumu içine girmesi gereksizdi. Japonya’ya açılan savaş ise çok daha sembolikti. Japonlar 2 Ağustos’ta teslim oldular.

Böylece Türkiye tarihin en büyük felaketini büyük bir ustalıkla geçiştirdi. Türkiye eğer Almanya’ya karşı savaşa girse idi yıpranarak büyük bir ihtimalle savaş sonu bölüştürülmelerine konu olabilecekti. İsmet İnönü, Atatürk’ün kurduğu devleti böyle bir acı sondan kurtarış sayılabilir.

Türkiye’nin savaşa girmemesi SSCB’nin işini zorlaştırmıştı. Türkiye büyük bir ustalıkla savaşa girme isteklerini savuşturmuştu. Sovyetler şimdi bunu hıncını almak ileride bu düşmemek yolunu benimsediler. Bunun için öncelikle 1925 yılından beri yürürlükte olan Saldırmazlık Antlaşması’nı tek yanlı olarak ortadan kaldırdılar(Mart 1945). Bir süre sonra da SSCB Boğazlar rejiminin değiştirilmesini buraların Türkiye ve kendisi tarafından ortaklaşa savunulmasını öneren ve Doğu Anadolu’da Kars, Ardahan ve Artvin’i de isteyen bir notayı Türk Hükümeti’ne gönderdi(7 Ağustos 1946).


Sovyetler, bu isteklerini öne sürerlerken Doğu Avrupa ülkelerini birer-ikişer kendilerine bağlıyorlar savaş yorgunu olan İngiltere ile ABD de buna kayıtsız kalıyorlardı. Stalin kendisini bizden olan istekleri için zamanlamayı iyi yapmış sayıyordu. Bu durumda güvenilecek tek şey kendi gücümüzdü. Sovyetlere gereken cevap verildi. Stalin isteklerini 24 eylül 1946 tarihinde tekrarladı ise de olumlu cevap alamadı.

Bu bekleyiş sonunda Türkiye’nin kararlığını gören ABD ile İngiltere Sovyet iddialarının karşısına dikildiler. 1947’de Amerikan yardımı Türkiye’ye de yöneldi. Böylece Türkiye bu son bunalımı da başarı ile atlattı. Artık tarafsızlık siyaseti de sona ermiş yeni kurulan Dünya’da yerimiz belirlenmeye başlamıştı.
Son düzenleyen The Unique; 16 Haziran 2010 15:03