Arama


fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
25 Ocak 2014       Mesaj #4
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi

PEYGAMBERLER SOYU ÖZELDİR, NURLUDUR


Adem ve Hür'den zuhur eden Şit soyu 72 milletin haricinde ve temiz bir soydur. Tabi iffetli ve namuslu bayanlara emanet edilmesi koşuluyla. Şit ile Iklıma'nın evlenmesinin ardından zuhur eden soydur. Adem tarafından lanetlenip kovulmayan ve beddua almamış temiz bir soydur ve bu soydan Nuh'a kadar temiz peygamberler zuhur etmiştir. Sonrasında Nuh'un anneleri ayrı kızı (Gürufu) Naci ve oğlu Lem ile Muhammet peygambere kadar bu temiz soy yine devam etmiştir. Hz.Muhammet ve Hz.Hatice'den olma kızı Hz.Fatma ve amca oğlu Hz.Ali 'den olan 12 imamlar ve onlardan da Alevi Dedeleri soyundan da bu soy hâlâ devam etmektedir. Aynı soydan Hz.Muhammet'e kadar hep peygamberler zuhur etmiştir. Son peygamberde "yolu", en iyi şekilde devam ettireceğini bildiği, o soya emanet etmiştir. Bu soy kimine göre ırkçılık gibi değerlendirilse de, Allah'ın emridir bu. Osmanlı devletinde bile, bu geleneği görmekteyiz. Babadan oğula geçen bir halifelik geleneği, Osmanlılarda da vardır. Onlar da bu durumun belli bir zaman elbetteki farkındaydılar. Fakat Osmanlı içine giren bozuk ırk (iffetsiz kadınlar), Osmanlının çökmesinde en büyük nedendir. Fatih Sultan Mehmet Han'a kadar gelen temiz soy ondan sonra gelen padişahlar tarafından kirletilmiş, önemsenmemiştir. Böylece büyük Osmanlı devletimizin yıkımı başlamıştır. Tarihe bakıp Osman Bey'in kimin yanında yetiştiği, neden kendisini yetiştiren o kişinin kızını aldığını, oğluna neden tıpkı Adem'in Şit'e ettiği vasiyet gibi, vasiyette bulunduğu, yeniçeri askerlerinin oluşumu ve davranışlarını, gizlendiği şekliyle kalmayıp araştırılırsa, elbet tüm bunların doğruluğu çıkar meydana. Hiçbir şey tesadüfler sonucu oluşmaz. Her şey Allah'ın bilgisindedir. Yeter ki sağlam ve içine nefis girmemiş kaynaklardan araştırın. Yazıyı bitirmeden kısaca Nuh Tufanı hakkında da bir şeyler söyleyeyim.

İKİNCİ ADEM = NUH (Hayatı, Tufanı ve kızı Güruhu Naci)


Nuh peygamberde tıpkı diğer peygamber gibi, kendisine görev verildikten sonra, yoldan çıkan toplumu, uyarma görevini yerine getirmiştir. Fakat topluluk onu inkar etmiş, alaya almış hatta işkence bile yapmıştır. Dahası kendi oğulları başta Yam (Ken'an), Sam, Ham bile ona inanmadılar. Ona en fazla inanan kişi oğlu Lem ile (annesi ayrı) kızı Naci olmuştur. Hz.Nuh, içinde bulunduğu bu kavminden artık ümidini kestiği için, onlara bedduada bulundu. Allah'ta Nuh'a gemi yapmasını emretti. Emri alan Nuh gemiyi yapmaya başladı. Onun inşaa etmekte olduğu gemiyi görenler deli olduğunu düşündüler, yine alay ettiler. Zaman zaman gemiye gizlice yaklaşarak, habersizce pisliklerini yapıp gittiler. O derece azıtmış bir toplum olmuşlardı. Nuh'ta bu kişileri Allah'a havale etti. Allah'tan gemiye pislik yapan bu kişilere, öyle bir gazap geldi ki, tüm pisletenlere veba bulaştı. Bir çoğu da böyle kırıldı. Sonra Nuh'a yalvardılar bu illetten kurtulmak için. Oda "sizin dermanınız yine sizin pisliklerinizdir" dedi. Böylece o topluluk gemideki pislikleri şifa niyetine yemeye başladılar da ancak iyileştiler. Gemi bitince oğullarına ve kavmine, tufanın iyice yaklaştığını, kendisine inanıp onunla birlikte gelmemeleri durumunda, Allah'ın gazabına yakalanacaklarını, hepsinin helak olacağını söyledi. Ama topluluğun büyük bir kısmı ona inanmadı. Nuh bu tufan öncesi yaptığı son konuşmada, sadece oğullarından Sam ve Ham'ı ikna edebildi. Lem ise baştan beri babasının yanındaydı. Tufan kopmadan önce Allah'ın hikmeti ile dünyanın tüm hayvanları, tek tek geminin yapıldığı yere gelmeye başladılar. Her hayvandan en az 2 çift geliyordu. Nuh peygamberde hazırladığı büyük gemiye onları bir bir almaya başladı. Sıra eşeğe geldiğinde, eşek sanki bağlanmış gibi inat ediyor, Nuh'un onu gemiye bindirmek için yularından çekmesi fayda vermiyordu. Bu inat karşısında Nuh eşeğe hitaben "gelsen ya iblis" der. O anda şeytan da görünür ve gemiye girer. Nuh "sen kimsin nereden geldin" der. Şeytanda "benim ismimi çağırıp gelsen ya iblis dedin ya, işte ben iblisim" der. Böylece ibliste gemiye binmiş, orada yerini almış olur. İşte Alevilerin "euzubillahmineşeytanirracim" kelimesi yerine sadece "bismillahirrahmanirrahim" kullanmaları bu yüzdendir. Eşeğin gemiye binmemesi için, onu kuyruğundan tutan, geriye doğru çeken de, yine şeytandır. Nuh söylediği bu kelime karşısında üzülür, ama iş işten geçmiştir. Tüm hayvanlar ve çocukları gemiye bindikten sonra, büyük tufan kopar. Denizler taşmaya ve her taraf suyla dolmaya başlar. Nuh ise toplam 3 oğlu ve 1 kızı ile gemide yolculuğa başlamıştır. Oğlu Yam'ı da son anda gemiye almak istedi, ama o "Beni sudan koruyacak bir dağa sığınır ve kurtulurum" dedi, gemiye binmedi ve hemen bir dalga onu alıp, boğdu. Allah'ta Nuh'un bu oğlu hakkında kurtulması için dua etmesi karşısında şöyle dedi "Ey Nuh! O asla senin ailenden değildir. Çünkü onun yaptığı kötü bir iştir. O halde hakkında bilgin olmayan bir şeyi benden isteme" . Sular dağları aştı. Gemiye binmeyen tüm insanlar ve hayvanlar telef oldu. Her taraf suyla dolmuştu. Gemide ise 5 kişi ve tüm hayvanlar'ın yanı sıra birde iblis vardı. Her gün birbirinin aynı şekilde akıp gidiyordu. Gemide de yapılacak işler vardı tabi. Hayvanların bakımı ve etrafın temizliği gibi. Tüm bu hizmetleri en çok Hz.Nuh, kızı Naci ve oğlu Lem yapıyorlardı. Diğer 2 oğlu ise pek çalışmak istemiyordu. Çünkü iblis onlarla birlikteydi. Nuh tüm bu olanlar karşısında bir çare düşündü. Aklına bir fikir geldi. Oğullarını etrafına toplayıp. Kim daha iyi çalışırsa (anneleri ayrı) kızı Naci'yi tufandan sonra onunla evlendireceğini söyledi. Ama gönlünde kızını, en çok sevdiği oğlu Lem'e vermek yatıyordu. Bunu duyan diğer oğullar Sam ve Ham eskisine göre daha iyi bir şekilde gemide hizmet etmeye ve çalışmaya başladılar. Günler günleri kovalıyor, tufan bitmek bilmiyordu. O sırada gemideki ahırları temizlemekte olan Nuh'un, şeytana yakın diğer oğullarından birisi, hayvanların çiftleşmekte olduğunu gördü. Uzun süren yalnızlığının ardından, şehveti kabardı. İblisinde onu dürtmesiyle, bir eşeğe musallat olmaya kalkıştı. Tam bu sırada Nuh onu fark etti ve oğluna dönerek "Hay yüzü kara olasıca" dedi. Çocuk ta gün geçtikçe siyahlaşmaya başladı. Aradan birkaç ay geçince, yiyecekler iyice azaldı. Nuh tufanın ne zaman biteceğini merak ederek Allah'a öğrendiği isimlerin yüzü suyu hürmetine dua etti. O anda Hızır (a.s.) Nuh'a göründü. "Sende kimsin? ya sofu, buraya nereden geldin?" dedi Nuh. Oda "Gökten geldim" dedi. "Yiyeceğimiz bitti" dedi Nuh. Hızır (a.s.) da "Bugün oruç tutun yiyeceğiniz yolda" dedi. Ertesi gün Nuh, ambarın yiyecekle dolmuş olduğunu gördü. Aradan zaman geçince yine yiyecekleri tükendi. Nuh tekrar aynı şekilde Allah'a dua etti. Bu kez yine birisi geldi. "Sen kimsin? Nerden geldin?" dedi Nuh. O da, "bana İlyas derler, sudan geldim, bugün oruç tutun, yiyeceğiniz yolda" dedi. Hızır (a.s.). Yine ertesi gün ambarın yiyecekle doldurulmuş olduğunu gördü Nuh. Belli bir zaman sonra yine yiyecek bitti. Nuh tekrar aynı şekilde Allah'a yalvardı. Artık tufanın bitmesini diledi. Yine birisi geldi "bugün oruç tutun" dedi. Ertesi gün yağışlar durmaya, sular da çekilmeye başladı. Üçüncü günün sonunda gemi karaya oturdu. Nuh peygamber başka kara parçasının olup olmadığını öğrenmek maksadıyla, gemideki kargalardan birine, uçup haber getirmesini istedi. Karga geri dönmedi. Nuh daha sonra, bir güvercin gönderdi. Güvercin ağzında bir zeytin dalıyla geri geldi. O zaman Nuh anladı ki, tufan bitmişti. Nuh öğrendiği isimlerin yüzü suyu hürmetine Allah'a şükretti. Böylece yer suyu çekti, gökte suyu tuttu. Nuh'a inanıp kurtulanlar 150 günün sonunda, karaya ilk defa ayak bastılar. Nuh'un çocukları aç oldukları ve dağda yiyecek olmadığı için emir üzerine ellerinde olan bütün yiyecekleri birleştirdiler ve böylece ilk defa Aşure yemeğini yaptılar. Adem'den beri gelen Hz.Muhammet'in nurunun, bu kez de kızı Naci'ye zuhur ettiğini, Nuh biliyordu. Nuh bu nurun hikmetini ve ne yapması gerektiğini de çok iyi biliyordu. Fakat Nuh'un tufan sırasında 3 oğluna birden bu nurlu kızını söz vermiş olması, onu çok düşündürüyordu. Zor durumda kalmıştı. Sonunda Allah'a bu konuda müracaat etti. Allah'ta kendisine "Ya Nuh! Dağdaki mağaraya kızınla birlikte, bir köpek birde eşek koy" diye emretti. Nuh'da denileni yaptı ve mağaranın girişini kapattı. Sabah olduğunda Nuh gidip mağaranın kapısını açtı. Birde ne görsün birbirinin tıpatıp aynı 3 kız. Nuh oğullarından da en çok Lem'i sevmekteydi. Alnında Hz.Muhammet'in nuru olan kızı Naci'yi, ona vermeyi arzuladı, fakat nasıl gerçek kızı Naci'yi köpek ve eşek'ten gelen kızlardan ayıracaktı? Bir çare düşündü ama bulamadı. Aklına kızının kendisinin hiçbir ricasını, istediğini kırmadığı geldi. Kızları denemek maksadıyla, her birinden tek tek bir ricada bulundu. Kızlardan ilki Nuh'un isteği karşısında çemkirdi. Nuh anladı ki, bu kız köpekten türeyendi. İkinci kızından da istekte bulundu, oda homurdanarak kişnedi. Nuh anladı ki, bu kızda eşekten türeyendi. Böylece gerçek kızını ayırt etmiş oldu. Onu, diğer oğullarından daha çok sevdiği Lem ile evlendirerek Hz.Muhammet'in nurunun, onlardan devam etmesini sağladı. İşte bu yüzden bizler Güruhumuz Naci'dir (Gürufu Naciyiz) deriz. Sünniler bu kişiyi "Fırka-i Naci" olarak bilirler. Nuh'un diğer oğullarına gelince; Nuh oğullarından Sam'ı mağaradaki kızlardan biri ile evlendirerek, Mağaaz dağları tarafına, soyunu sürdürmesi için göndermiştir. Diğer oğlu Ham'ı da, öbür kız ile birlikte Allahü Ekber dağları tarafına gönderir. Sevdiği oğlu Lem ile en sevdiği kızı Naci'yi ise Süphan dağları tarafına göndermiştir. Burada tekrar belirtelim Lem ile Naci, Nuh'un çocuklarıdır ama anneleri aynı değildir. Tıpkı Adem'in çocukları Şit ile Iklıma gibi. Bu yüzden Nuh'a ikinci Adem'de denilmektedir. Diğer kutsal kitaplarda adı geçen Yafet'in ise Lem ile aynı kişi olduğunu düşünebiliriz. Çoğu kez Sünnilerin Allahuekber, maazallah, süphanallah demesinin sebebi de bu dağlardır. Bu kelimeler dilimize Hz.Muhammet'in kızı Fatıma'yı isteyenlere söylemesiyle girmiştir. Hz.Muhammet o kişilere "sizin nereden geldiğiniz belli, biriniz Maağaz dağlarından, diğeriniz Allahüekber dağlarından geldiniz" demiş ve kızı Fatıma'yı Kuran-ı en hızlı hatim eden ve kendisi gibi Süphan dağından gelenlerden olan Hz.Ali'ye vermiştir. Ayrıca Hz.Ali'ye "Ya Ali. Şu dünya üzerine sen gelmiş olmasaydın, Fatıma'yı alabilecek başka kimse olmazdı" demiştir. Son olarakta yine Hz.Muhammet'in "Kadınların en iyisini, erkeklerin en iyisine verdim" diye buyurmuştur.
Son düzenleyen Baturalp; 12 Aralık 2016 14:41 Sebep: başlık ve sayfa düzeni