Arama

Caz (Jazz) Müzik - Tek Mesaj #3

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
21 Şubat 2010       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Amerika Birleşik Devletleri'ndeki zencilerin ritmik karakterli müziği ile beyazların halk havalarının karışımından doğmuş çalgı müziği. Fakat caz, bir müzik değildir. Çeşitli müziklerin bir karışımı halindedir. Amerika'nın beyaz halkının din müziği, zencilerin dini ses müziği, İspanyol Amerikasinın halk müziği, Fransız salon, dans ve opera müziği, Afrika yerlilerinin iş şarkıları caz müziğinde etki yapmışlardır.
Caz müziği, Amerika Birleşik Devletleri'nde, Mississipi deltasının en büyük şehri olan New Orleans'tan 19. yüzyılın sonlarına doğru bütün Amerika'ya ve bütün dünyaya yayılmaya bağlamıştır. Caz, kısa zamanda, folklor sınırlarını aşıp yepyeni bir sanat müziği hüviyeti kazanmış, Amerika ve Avrupada geniş yayılma alanları bularak, çağımızın en yaygın ve en rağbet gören bir müziği haline gelmiştir.

Caz, ilk kez New Orleans'ta, 1900'ların başında gelişmeye başladı. Caz müziği, mavi notalar, senkop, swing, çoklu ritim, atışma, ve doğaçlama tekniklerini kullanır; Afrikalı amerikası ve batı müziği tekniklerinin harmanlanmasıdır. Bu müziğin dünya ile tanışması ise 1917 yılında Dixieland Jazz Band'in ilk plaklarının piyasaya çıkmasıyla olmuştur


Kökeni

Jazz müziği her ne kadar 1880'lerde New Orleans'ta gelişmeye başladıysa da aslen kökeni Afrika'dır. Sömürgenin yaygın olduğu dönemlerde Amerika'ya getirilen siyahlar buraya kendi kültürel müziklerini de getirmişlerdir. Burada köle olarak çalışırken tarlalarda söyledikleri şarkılar jazzın temeli olmuş ve 1920'lerin başında New York, Los Angeles ve Chicago'da yapılan kayıtlarla son şeklini aldı. O zamanlar birçok değişik akım cazın ortaya çıkışında yol gösterici olmuştur. Bunlardan biri melodilerin ve akorların eşliğinde simgesel olarak özgürlüğe kavuşma çabalarıydı. Bu akım bugün doğaçlama olarak tanımladığımız olaya liderlik etmiştir.
Cazın kökeni Eski Afrika -ruhani törenler, blues ve ragtime- ve batı dünyası geleneklerinden -Avrupa ordu bandoları- gelir. 19. yüzyıl'ın başında oluşmasından sonra caz stilleri yayılmaya, müzik akımlarını etkilemeye başladı. Caz kelimesinin kökeninin o dönemin argosundan geldiği düşünülmektedir. Caz Blues müziğin babasıdır. Önerilen anlamlar enerjik, ruhani ve titreşimdir.
Cazın ilk yıllarında en çok beslendiği akım bluesdur. Blues, Amerika'ya gelen köle afrikalıların halk müziğiydi. Bu tür de afrikadaki geleneksel müzikten kaynaklanmıştır. Bu nedenle caz, pek çok caz müzisyeni için Güney afrikalıların icat ettiği bir müziktir.
Ordu bandolarının müzik aletleri caz müziğinin en önemli enstrumanları olmaya başladı: nefesliler, üflemeliler ve vurmalı gitarlar. Geneli alaylı olan zenci müzisyenler, kendi ufak gruplarını kurmaya başladırlar. Gezici olan ve cenazelerde çalan bu gruplar, müziğin kısa sürede çok fazla kişiye ulaşmasını sağladılar.
Savaş sonrasında açılan siyahlara özel okullar ve sivil topluluklar daha fazla eğitimli müzisyen yetişmesine olanak sağladılar. Lorenzo Tio ve Scott Crabbe klasik Avrupa müzik eğitiminden geçen ilk caz müzisyenlerindendir. Eğitilmiş yetenekler, ürettiklerinin daha uzun ömürlü olmalarını sağlamış ve doğaçlama müziklerine katkıda bulunmuştur.


Cazın gelişmesi
, şu safhalarda olmuştur:
  • Ragtime: Bunun başlangıcı, eski zencilerin, çeşitli törenlerde söyledikleri şarkılara kadar uzanır. Parçaya ve ritmik bir şekilde ayrı ayrı ve bir çok seslerin meydana getirdiği ses dizisi takip eder. Cazın 1917 yılına kadar sürmüş olan bu devresinde yetişen musıkişinasların en ünlüsü Elly Roli Martondır. Bu devrede çalınan parçalardan günümüze tek bir plak bile kalmamıştır.
  • Blues: Amerikalı zencilerin çalışma sırasında söyledikleri halk şarkıları biçimi olan Blues, cazı meydana getiren en önemli unsurdur. İfade muhtevası bakımından zencinin iç sıkıntısını, hüznünü ifade eder.
  • Hot Caz: Cazın perdeye ve sahneye geçmesinden sonra gelişen melodilerle meydana gelmiştir. Bu gelişmede herkes kendi stili bir solo yapar.
  • Swing: Hot müziğinin devamı ve tekamülüdür. Bu tekamülde cazın karakteri kesin olarak belli olmuş, caz bütün cepheleriyle olgunlaşmış ve tamamlanmış bir müzik haline gelmiştir. Bu tekamülde bilhassa klasik musiki parçalarının caz müziğine uydurulması ön planda yer alır. Bu çağda Louis Armstrong, Colemas Havvkins, Lester Young, Roy Eldridge, Glenn Miller gibi büyük caz sanatçıları yetişmiştir.
Cazda ölçü dört zamanlıdır. Dört zamanlı ölçünün zayıf zaman denilen ikinci ve dördüncü vuruşlarının vurgulanmış ve temponun dinleyenlere dans etme arzusu verecek şekilde hafiflik ve rahatlıkla yaşatılması cazın başlıca özelliğidir. Caz, armoni bakımından musikiye bir şey getirmemiş, buna rağmen melodi bakımından bir yenilik getirmiştir.
Bir caz topluluğu, enstrümantasyon bakımından melodi ve ritim olmak üzere iki bölüme ayrılır. Melodi bölümünde trompet , trombon, klarnet, saksafon, gibi nefesli çalgıları; ritim bölümünde piyano, kontrbas, gitar ve davul vardır. Keman, flüt, akordiyon, mandolin gibi çalgılar ya az ya da hiç kullanılmaz.
Bir caz topluluğu, çalgılar bakımından melodi (ezgi) ve ritim (dizem) olmak üzere iki bölüme ayrılır. Ezgi bölümünde trompet, trombon, klarnet, saksafon, gibi nefesli çalgıları; dizem bölümünde piyano, kontrbas, gitar ve davul vardır. Keman, flüt, akordiyon, mandolin gibi çalgılar ya az kullanılır ya da hiç kullanılmaz. Caz müzik topluluklarında genelde saksafon, trompet, klarnet, trombon, piyano, kontrbas, gitar gibi çalgılar kullanılır. İnsan sesi ön plandadır. Bestelenmiş şekliyle seslendirilmiş olmasının yanı sıra genellikle doğaçlama olarak çalınması en büyük özelliğidir.

Doğaçlama
Caz müziğini tanımlamak güçtür, ama olası tanımları arasında genel kabul gören, önemli bir öğesinin doğaçlama olduğudur. Doğaçlamanın kökenleri yine Afrika'ya dayanmaktadır. Özellikle Blues'da sık rastlanan atışma, tek başına doğaçlamadır.
Doğaçlamanın formu zamanla değişmiştir. İlk zamanlarda sadece atışma iken, daha sonra sözlere yerleşmiş ve nihayetinde melodiye yerleşmiştir. Dixieland cazında, müzisyenler sırayla melodiler çalarak, bir şekilde atışmaktaydırlar. Daha sonra oluşan klasik caz formunda ise, müzisyenlerin belirli bir melodiye bağlı kalarak doğaçlama yapmaları vardır. Bu nedenle caz, yeni bir yorum getirmektir.
Swing döneminde, büyük bandolar notalarla düzenlemeler yaptılar. Diğer yandan solo müzisyenleri doğaçlamalarına bu çerçevede devam ettiler. Bebop'ta ise doğaçlama daha fazla alan buldu, en başta çalınan melodi doğaçlamalar ile farklı yerlere gidebiliyor, eserin sonunda ise melodiye tekrar geri dönülüyordu. Zamanla doğaçlamaların egemenliği caz müziğinde arttı, hatta ritim üzerinden bile gözlemlenebilir oldu.
Müzisyenlerden biri doğaçlamaya başlayınca, diğer müzisyenler ona eşlik edebilir, ya da bir kaç akor ile arka plana geçebilir.

Cazın Türleri
Jazz müziği 100 yılı aşkın tarihi içinde çok farklı alttürler geliştirmiştir. Günümüzde de sürekli değişik açılımlara doğru giden jazz müzisyenleri türler arası geçişlere, kültürlerarası müzikal deneylere girişmektedir ancak ana hatları ile ve kronolojik olarak türleri ele almak istersek şöyle bir liste ile karşılaşırız:
  • Swing
  • Bebop
  • Cool Jazz
  • Hard Bop
  • Free Jazz
  • Jazz Rock Fusion
Kullanılan Enstrümanlar
İlk caz grupları enstrümanlarını nereden buluyorlardı peki ? Avrupalı bandolar; trompet, trombon, klarnet, saksafon ve tubayı içeren orkestra modelini geliştirmişlerdi. 20. yüzyılın başında New Orleans'ta bando enstrümanları kullanan birçok siyah ve beyaz orkestra vardı. Bunlar parodiler, piknikler, danslar ve cenazeler için marşlar çalarlardı. Yeni dünyaya köle sağlayan Afrika bölgesinin trompet, klarnet ve saksafonu anımsatan aletleri yoktu.




*****
Jazz...
Nedir?
Caz bir gezintidir: Garip bir sonsuzluk ya da genişlik duygusunu sürekli hissederek yürümek —bir ileri, bir geri, bazen yavaş ve sakin adımlarla, bazen de hızlı hızlı koşarak, sanki hiç duramayacakmış gibi özgürce fırlamak, atılmak, devinmek ve süzülmek…
Caz çalmak ve dinlemek bir çeşit özgürlük sınamasıdır. Güney Amerika’daki pamuk tarlalarında çalışan Afrikalı kölelerin ritmik vokalleri, solo geleneğini başlatan Louis Armstrong ve hızın zarifliğini insana ispatlayan “Bebop” ustası Charlie Parker –sanırım aynı sonsuzluk duygusu adına– insanoğlunun özgürlük arayışının müzikteki en önemli temsilcileri olmuşlardır. Tek tek her bir sesin ve bunların dili olan notaların, içinde bulunduğu kalıplaşmış armonik yapılardan sıyrılıp özgür kalabilmesi söz konusudur. Bu anlamda “caz” kavramlaşmıştır —ona, artık “müziğin en özgür tınısı” diyebiliriz.
Bir trompetçi dağın zirvesine çıkar, solosunu çalarak müziğini bulutlara doğru üfler —bu yaptığı bir çeşit yağmur duasıdır. Bulutlar dayanamaz ve yağmur yağdırırlar. Trompetçi duraklar, yağmurun ritmini dinler ve bir süre sonra ona eşlik etmeye başlar. Caz, masalsı bir genişlik duygusudur.
Caz müzisyenleri sahnedeyken dinleyicilerinin tepkisini alır ve onu yapmakta oldukları müziğe katarlar. Caz, bir bilinç akışı ve enstrümanların sohbeti olarak, her türlü terbiyesizliği içeren söylemdir. Bazı konuşmacılar, cümlelerini kurarken, bir şelale kadar aceleci ve coşkun, bazıları da bir göl kadar durağan ve dingin davranırlar. Caz, bilinç akışının cümlelerini ve söylemlerini müziğe yansıtır.
Louis Armstrong’a “Caz nedir?” diye sorulduğunda, “Eğer onun ne olduğunu bilmiyorsan, hiç kurcalama!” diyerek yanıt verdiği unutulmamalıdır.

Ne Değildir?
Caz’ın ne olmadığını da ortaya koyarsak boşlukları biraz daha azaltmış oluruz. Caz kabare geleneğiyle birlikte birçok şov ortaya koymuş olsa bile, günümüzdeki bazı ticaret şebek(e)lerinin yaptığı gibi sadece “baldır, bacak ve kalça sergisi” değildir.
Caz köklerin müziğidir ve yozlaşmış taklitlerin dışındadır. O müzik, “Caz yapıyorum” diyen bir çok ruhsuzun yalanlarından ve “Caz ile bilmem hangi müziği sentezliyorum” diyen aşure meraklılarından çok farklı bir konumda -tüm bu olup biten rezilliklerin dışında- kahkahalar atarak bekleyen bir ruhtur. Caz, arayışların içinde yuvarlanarak deliliğin sınırlarına gelen, “sufi” özentisi psikopatların patlayan deney tüplerinden çok uzak bir şeydir. Caz, bir uyuşturucu değildir —aksine, bir bilinç halidir. Caz müzisyeni uyanık, çevik ve güçlü olmalıdır. Tımarhane kaçkınlarının ve uyuşturucu eşliğinde yapılan osuruktan deneylerin Caz ile uzaktan yakından bir ilişkisi yoktur. Bu deneylerin daha çok “kuru” fasulye ile ilişkileri vardır. Herkes Jan Garbarek ya da Anouar Brahem gibi olmak ister ama bu “uyuşturucu” kullanmakla olacak iş değildir. Bu iş bilinç ister.
Sertab Erener gibi güçlü sayılan vokallerin ya da geniş oktavlı ses gücünün cazla bir alakası yoktur. Eşeğe altın semer taksan bile, eşek yine “eşek”tir. Kısacası, Caz’ın akademik tarafları vardır fakat bilinmelidir ki “akademik eğitim cehaleti törpüler, eşeklik bâki kalır.”

Zafer Yalçınpınar – 21 Kasım 2003