Arama


Gamex Luisian - avatarı
Gamex Luisian
Ziyaretçi
27 Şubat 2012       Mesaj #77
Gamex Luisian - avatarı
Ziyaretçi
İlk göz ağrısı
Eskiden savaşlar şimdikinden çok olduğu için, Anadolu'nun hemen her köyünden, hemen her hanesinden şu yada bu cephede savaşan bir asker olurmuş.
Bu askerlerin geride kalan anaları, kardeşleri, hanımları, nişanlıları, yavukluları olurmuş elbette.
Bu biçareler, vatanını, milletini, dinini muhafaza için cephe cephe koşan yiğitleriyle elbet gurur duyarlarmış ama ağlamadan, göz yaşı dökmeden de gün geçirmezlermiş.

Bazen aşikar, bazen gizli gizli ağlayan genç kız ve gelinlerimizin göz pınarları kuruyup gözleri çapaklanmaya ve ağrımaya başlarmış.
Birbirleriyle konuşurken, o zamanın terbiyesi icabı:
"Senin yavuklun, senin kocan" diyemezler, utanırlarmış.
"Benim göz ağrımdan hiç mektup gelmiyor, seninkinden haber var mı?" diye sorarlarmış.
Bu deyim, sevdiklerimiz içinde en birincisi anlamında kullanılır.

Zurnada peşrev olmaz

Davul ile zurnayı musikiden saymayan ve küçük gören bir sonradan görme İstanbul'lu, Edirne'de bir düğüne davet edilmiş. Yemekten sonra açık havada yapılan oyun ve eğlenceler sırasında bu hatırlı davetliye, zurnazen başı yaklaşarak sormuş:
-Çalmamızı arzu ettiğiniz herhangi bir parça var mı?
Ukala adam, dudak bükmüş:
-Ayol, kala kala zurnaya mı kaldık. Bunun peşrevi olmaz. Ne nota bilirsiniz ki siz, ne de beste. Sizin çaldıklarınızı ben dinleyemem. İyisi mi, kendiniz çalın oynayın.

Zurnazen, bu hakaretleri pek içerlemiş. "Görürsün sen efendi" diyerek, en kabiliyetli yamaklarını etrafına toplayıp başlamış çalmaya.
O çalar, etrafındakiler söylermiş. Ne Itri'si kalmış çalmadık, ne Dede Efendi'si. Sonradan görme bey, ağzı bir karış açık onları uzun uzun dinlemiş. Adamlar, bir besteden bir besteye, bir makamdan bir makama geçtikçe, o da renkten renge geçmiş.
Bu deyim, hikayedeki anlamının dışında, "insanın kaderini zorlamamasını, ne çıkarsa bahtına razı olması gerektiğini anlatmak için kullanılır.
Son düzenleyen Safi; 30 Nisan 2018 01:12