Arama


Mira - avatarı
Mira
VIP VIP Üye
9 Ağustos 2012       Mesaj #4
Mira - avatarı
VIP VIP Üye

Rönesans

Ad:  Resim ve heykel.JPG
Gösterim: 1413
Boyut:  59.2 KB

Avrupa'da Orta Çağ'dan sonra hümanizmin etkisiyle ortaya çıkan, Antik Yunan ve Lâtin kültürüne dayanan bilim ve sanat çığırı (İtalyanca: Rinascimento=Yenidendoğuş). Rönesans, büyük ilerleme ve değişimlerin gerçekleştiği bir dönemdir. Rönesans'ın gelişmesinde, Reform hareketinin Katolik Kilisesi'nin otoritesini sarsması, hümanizmin gelişimi, güçlü kralların yönetimindeki ulusal devletlerin ortaya çıkması, keşif gezileri ve bireyin toplum içindeki yerinin giderek daha fazla vurgulanması gibi etkenler önemli rol oynadı. Rönesans'ın kökenleri günümüzde de hâlâ tartışmalıdır. Kimi sanat tarihçileri, Rönesans'ı 12. yüzyıla dayandırırlar ve Aristoteles'in yapıtlarının yeniden keşfedilmesinin Hristiyan düşüncesinde yarattığı sarsıntıyı çıkış noktası olarak alırlar. Kimileriyse, Romalı pagan yazar Vergilius'u yeniden canlandıran Dante'nin, Rönesans'ın başlatıcılarından biri olduğunu savunurlar.

Yine de, Rönesans'ı 1440'larda matbaa makinesinin bulunmasıyla başlatmak gelenekselleşmiştir. Amerika kıtasının keşfi (1492) ve İstanbul'un Türkler tarafından alınması da (1453), Rönesans'ın yolunu açan olaylardan sayılır. Rönesans'ın ilk ortaya çıktığı ülke İtalya'ydı. O dönemde İtalya, hareketli bir politik ortama sahipti, hepsi birer ticaret ve manüfaktür merkezi olan birçok kentleri vardı. Klasik Lâtin dönemine duyulan ilgi de, ilk kez İtalya'da ortaya çıktı. Bu ilginin doğurduğu ayrıntılı dilbilgisi çalışmaları, Lâtincenin edebiyatta kullanılan tek dil olmaktan çıkmasına ve yöresel dillerin gelişmesine yol açtı. Birçok zengin kütüphane kuruldu, üniversitelerin işlevi, Kilise için eğitim yapmakla sınırlı olmaktan çıktı. Teolojiye ve dünyanın açıklanmasına yönelik eski skolastik düşünce, doğaya ve insana yönelik yeni bir düşünce sistemini doğurmaya başladı. Eskiden bir toplumsal grubun, bir ailenin, bir loncanın ve kilisenin üyesi olarak değerlendirilen insan, birey olarak değerlendirilmeye başlandı. Bu yeni değerlendirme, edebiyatta biyografi, güzel sanatlarda da portre gibi yeni biçimlerin doğmasına yol açtı. Çağın ideali, "evrensel insan" oldu. "Evrensel insan", çok yönlü yetenekleri sayesinde sanatçı, asker, zanaatkâr, politikacı vb. insan tiplerinin hepsinin işlevlerinin aynı anda ve aynı yetkinlikle üstlenebilecek bir tipti. Leonardo da Vinci, bu fikre kaynaklık eden en önemli bireylerden biridir.

15. ve 16. yüzyıllar boyunca, Batı Avrupa devletlerinin coğrafî ve ekonomik genişlemeleri sonucunda Rönesans İtalya'dan İspanya, Fransa, Almanya, İngiltere ve kuzey ülkelerine yayıldı, onların kültürleriyle karışarak yeni sentezler doğurdu. İtalyan etkilerinin en doğrudan gözlendiği ülke Fransa oldu. Edebiyatta, Pierre de Ronsard ve du Bellay, yapıtlarında klasik üslubu yansıttılar. Rabelais, yeni hiciv türleri geliştirdi. Güzel sanatlardaysa Jean Fouquet ve François Clouet, İtalyan sanatının üslubuna yakın üslupta yapıtlar ortaya koydular. Mimarîde ürkütücü görünümlü ve çirkin kalelerin yerini Fontainebleau ve Azay-le-Rideau gibi şatolar aldı. Kral I. François'nın himayesinde gelişen sanatçılar arasında ressam Andrea del Sarto, heykeltıraş Benvonuto Cellini ve Leonardo da Vinci vardı. Almanya'da Rönesans'ın getirdiği yeni kavramlar ve biçimler, ülkenin özgün mistik geleneğiyle birleştiği ve ortaya Reform hareketinde ifade bulan dinî bir canlanma çıktı. Alman sanatı en parlak dönemini 1475-1500 yılları arasında yaşadı. Bu dönemin önde gelen sanatçıları Matthias Grünewarld, Hans Holbein ve Albrecht Dürer'di. Kendi portresini yapan ilk sanatçılardan biri olan Dürer, aynı zamanda grafik sanatlara da birçok yenilik getirdi.

1400'lerin ortalarında J. Gutenberg ilk matbaa makinesini buldu. Hollanda'da, hümanist düşünce, yapıtları ve görüşleriyle evrensel bir özellik kazanan Erasmus'u doğurdu. 14. yüzyılın sonlarında ve 15. yüzyılın başlarında Flaman ressamları, İtalyan resim sanatı üzerinde gerçekçiliğin gelişmesi ve portrelerin yaygınlık kazanması gibi etkilerde bulundular. Roger van der Weyden ve Van Eyck Kardeşler gibi sanatçılar İtalyan resmini büyük ölçüde etkilediler. Ancak, 15. yüzyıl sonları ve 16. yüzyıl başlarında Hans Memling, H. Bosch ve Bruegel gibi ressamların İtalyan tekniklerini ve geleneklerini benimsemeleri üzerine bu etki tersine döndü. Başlangıçta Erasmus'un düşüncelerinden etkilenen daha sonra da kendi bünyesinden John Colet, John Fisher ve Sir Thomas More gibi düşünürler çıkaran İngiltere, hümanist düşüncenin merkezi oldu. I. Elizabeth dönemi, edebiyat alanında büyük gelişmelerin yaşandığı bir çağdı. Bu gelişmeler ifadesini Spenser ve Sidney'in şiirlerinde, W. Shakespeare'in ölümsüz yapıtlarında buldu. Arap dünyasıyla olan ilişkileri yüzünden İspanya'nın, klasik ürünlerle ve özellikle de İbrani kültürüyle yakından ilişkisi vardı.

İspanya'nın 1494'ten sonra İtalya ile girdiği askerî ilişkiler de, "yeni düşünce"nin İspanya'da da gelişmesine yol açtı. Oyun yazarı Lope de Vega, tiyatroya yeni temalar getirdi. Cervantes, birçok eleştirmen tarafından "ilk modern roman" olarak değerlendirilen "Don Kişot" adlı yapıtını yazdı. İspanya'da hümanist düşüncenin gelişimi Katolik karşı reformunun etkileriyle kösteklendi ve İtalyan tekniklerini kullanan resim sanatı Velasquez'e kadar pek bir ilerleme gösteremedi. Rönesans'ın en son ulaştığı bölge İskandinavya idi. İsveç Kraliçesi Christina, sanatçıları koruyuculuğuyla tanındı. Christina, aynı zamanda Fransız usçu filozofu Descartes'ın da destekleyicisiydi.

17. yüzyıla gelindiğinde, insan ve doğa üzerine odaklanan Rönesans düşüncesinin ilgi alanı, pozitif bilimlere kaydı. Kopernik ve Galilei'nin gözlemleri ve buluşları, Dünya merkezli evren fikrini bütünüyle sarstı, yerini Güneş merkezli bir evren anlayışına bıraktı. Yeni ülkelerle ve yeni topraklarla girilen ilişkiler sonucunda, botanik ve zooloji gibi bilim dalları gelişmeye başladı. İngiliz bilgini ve devlet adamı Francis Bacon, hipotezlerin deneylerle doğrulanmasını ve gözlemlenen verilerin düzenli bir biçimde sınıflanmasını öneren yeni bir bilimsel yöntem ortaya attı. Katolik dünya görüşüyle neredeyse taban tabana karşıt olan bu yeni bilimsel bakış açısı, bütün alanları kapsayan yeni bir dünyevî felsefe yaratamadı. Ortaya koyduğu yeni hareket ve çekim yasalarının Katolik dünya görüşünü ne ölçüde sarsacağının çok iyi bilincinde olan Newton bile, bütün bunların geleneksel Tanrı fikriyle çelişmediğini göstermek için özel bir çaba harcadı. 18. yüzyılın Aydınlanma Çağı'na dek de, Rönesans düşüncesinin hümanist özellikleri mantıksal sonuçlarına ulaşamadılar.

MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi
Son düzenleyen Baturalp; 20 Ocak 2017 14:43 Sebep: konu düzeni, foruma uygun resim eki.