Arama


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
12 Kasım 2012       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İnsanların sosyo ekonomik yaşam düzeyleri ne denli yükselirse yükselsin, kli başkaları ile ilişki durumu sürmektedir Bireyin aldığı eğitim, bilgi birikimi, disiplini, yaşadığı çevre ve bu çevrenin sosyo-ekonomik durumu, yazılı ve görsel basının etkisi, aile ve toplum ilişkileri kişiliğin gelişmesinde belirleyici birer etmendir

Bireyler küçük yaşta; kıskançlığı, kini, bencilliği, nefreti, ikiyüzlülüğü, açgözlülüğü, küfürlü konuşmayı, israfı, yalan söylemeyi ve saldırgan olmayı ya da sevgiyi, kardeşliği, dostluğu, kendisine güveni, sorumluluğu, cesareti, dürüstlüğü, doğru düşünmeyi, bilimsel davranmayı, barışseverliliği ve paylaşmayı bizlerden ve örnek aldığı ya da etkisi altında kaldığı kişilerden öğrenmektedir Zira, fazilet irsi değildirBireyin kişiliğinin ve karakterinin gelişmesinde ailenin, çevrenin, aldığı eğitimin ve özellikle öğretmenin fonksiyonu çok büyüktür İnsan eğitimle doğmaz, ama eğitimle yetişir İnsan, okuyarak bilir, yaşayarak öğrenir

Unutmamalıdır ki, aile ve öğretmenin vereceği eğitim ve bilgi çok önemli bir konudur Eğitimin, ilk ve en iyi merkezi ailedir Napolyon bu konuda,” bana iyi analar veriniz, size iyi vatandaşlar vereyim” demiştirYalnız çocuk doğurmak, bir kadını anne yapmaz Anne ve babanın yaşamı çocuğun örnek kitabıdır Bir çocuğun küçükken aldığı ilk izlenim bütün ömrü boyunca devam eder Bu konuda Pestalozzi; “ çocuğun kalbini bana veriniz, ona her şeyi yaptırırım” demektedir Bir öğrenciyi avcımıza almak istiyorsak, onun kalbini kazanmak durumundayız Çocuğun yetişmesinde ve gelişmesinde aile ve öğretmenlere büyük sorumluluklar düşmektedir Öğrencilerin hatalı davranışları, sebep-sonuç ilişkileri gösterilerek ikna edilmeli, eğitimde uygulanacak ödül ve cezalar hem son derece az bir ölçüde olmalı, hem de öğrenciye gayet haklı gelmelidir Ödül ve ceza her zaman gereklidir Çünkü bunlar iradeyi zorlayan araçlardırÖğrencilere verilecek ceza, bir ilaç sayılmalı ve öyle verilmelidir Ancak İbni Sina; “ çocuğun eğitiminde teşvik, tehditten daha çok sonuç verir” Diye söylemektedir Zira eğitim, eğriyi kırmadan doğrultma meselesidir Yani, ceza son çare olmalıdır

Öğretmenlik yalnızca, okumayı öğretme, işlem yaptırma, sınıf geçirme ya da bırakma işi değildirÖğretmenlik, insana şekil veren, yeteneklerini ortaya çıkaran ve onu yetiştiren çok önemli bir meslektirÖğrencinin yapısının ne olduğunu keşfedip, o alanda başarısının temin edilmesi gerekir Eğitimin amacı yetenekleri geliştirmektir Bu bakımdan, öğretmen ebediyete hükmeden insandır ve tesirinin nerede biteceği asla bilinmez Diğer mesleklerden ayrı olarak öğretmen ruh yaratır, verdiği eğitim ve bilgilerle geleceğin güvenli ve sağlam ellere teslim etmesini sağlar Bir neslin kaderini, bir evvelki nesil tayin ederBu bakımdan, istikbalimizi birer öğretmen olarak bizler inşa etmekteyiz Geleceğimizin tuğlaları çocuklarımız, harcı ise onlara aktardığımız kültürümüz, ahlakî davranışlarımız, bilgi ve görgülerimizdir Eğer geleceğimizin binasını, kuvvetli ve kudretli olmasını istiyorsak, bu harcımıza dikkat etmeliyiz Gelecek gençlerin, gençler ise öğretmenlerin eseridir Büyük İskender, benim gerçek babam Filip değil, Aristo’ dur demek suretiyle, öğretmenin değerini babadan üsttün tutmuştur Atatürk bu konuda; “Bir millet esas değerini eğitimle kazanır… Öğretmenler, yeni nesli siz yetiştireceksiniz ve yeni nesil sizlerin eseri olacaktır Eserin kıymeti sizin maharetiniz ve fedakarlığınız derecesiyle mütenasip olacaktır…Öğretmenler, yetiştirme ve eğitme görevlerini tam yapamazlarsa, ülke için yıkım olur… İnsanları gerektiği gibi eğitmeyen toplumlar, uşak olmaya mahkûmdur… Bir millet eğitim ordusuna sahip olmadıkça, savaşta ne kadar parlak zaferler elde ederlerse etsinler, o zaferlerin kalıcı neticeler vermesi ancak eğitim ordusuyla sağlanabilir Eğitim ordusunun kıymeti, siz öğretmenlerin kıymeti ile ölçülecektir” demekle öğretmenin ve eğitimin ne kadar önemli olduğunu vurgulamıştır Ayrıca, “Hayatın her safhasında olduğu gibi, özellikle öğrenim hayatında sıkı disiplin başarının esasıdır Müdürler ve öğretim kadroları disiplin sağlamaya, öğrenciler ise disipline uymaya mecburdurlar” diyerek eğitimde disiplinin esas olduğunu belirtmiştir İnsan emeği ve insan aklı ile meydana gelen her değerli eserde, bir öğretmenin imzası bulunur Öğretmen ne ise okul odur, okul ne ise toplum odur Bir ülkenin geleceği, o ülke insanlarının göreceği eğitime bağlıdır Ahlâk, ruh ve görev bilinci yönünden çökmüş olan bir dünya, ancak eğitimle, insan yetiştirmekle, insanlara erdemi öğretmekle kurtulur

Öğretmen ve ağaç ürünlerinden belli olur Goete bu konuda; “ Öğrencilerin bilmeleri gerektiği konularda, daha çok şey bilmeyen bir öğretmenden daha korkunç bir şey olamaz” demektedir Bu bakımdan öğretmen, derslerine hazırlıklı gelmeli, geniş bir kültüre sahip olmalı ve yenilikleri takip etmelidirÖğretmek için yeniden öğrenmek gerekir Kendisini eğitmeyen başkasını asla eğitemez Ne kadar bilirseniz bilin, bütün bildikleriniz karşınızdaki öğrencinin anladığı kadardır Anamayan değil, anlatamayan sorumludur Eğitim sevgi ile başlar Bu nedenle, görevin öğretilmesinden çok sevdirilmesi gerekir İnsanın bir şeyi öğrenmesi için, her şeyden önce o şeyi sevmesi büyük önem taşır Öğrencilerine öğrenme isteği aşılamayan bir öğretmen, soğuk demiri dövüyor gibidir Eğitim yalnızca ders anlatmak değil, kişinin içindeki yeteneklerini geliştirme ve aklını kullanmayı sağlama aracıdır Atatürk, eğitim konusunda; “Öğretmenlerin en önemli görevi, öğrencilerine doğru düşünmeyi öğretmelidir Düşünmeden yetişen genç, günü gelir, öğretilenlerin dışında kalan yeni durumlar karşısında şaşkınlaşır ve kendi yerini bulamaz”demektedir İnsanlara yapılacak en büyük iyilik, onlara akıllarını kullanmayı öğretmektir Düşünmeden öğrenmek vakit kaybetmektir Bir şeyi ezberlemek, onu bilmek değildir Bir şeyi gerçekten bilmek için, o şeyi anlamak lazımdır Anlayamadığımız bilgiler bizim olamaz İnsan ancak anladığını duyar Zira papağan da, söylenenleri anlamaz ama, aklında tutar Amaç itibariyle öğrenim bir ezber işi değil, olaylar arasında bağlantı kurabilen, durumu değerlendirip muhakeme yapabilen, genç beyinlerde ilgi ve istek uyandırma işidir

Eğitim ve öğretim yaşamboyunca devam eden bir süreçtir Toplumların gelişmesi, insanlığın refah düzeyine ulaşması, o toplumdaki insanların görecekleri eğitimle yakından ilgilidir Güzel eğitilmiş bir milleti yönetmek kolay, esir almak zordur İlim önemli bir hidayet rehberi ve ışıktır Işıktan uzaklaştıkça, karanlık artar Bilgi insanları olgunlaştırır ve fikir sahibi yapar Bilgi önceden görme ve hareket imkanı sağlar Bilgi olmazsa akıl işe yaramaz Eğitim ve bilgi olmayan yerde cehalet ilim olur Atatürk bu konuda; “Milli Eğitim programlarımızın, milli eğitim siyasetimizin temel taşı, cahilliğin yok edilmesidir…Biz cahil dediğimiz vakit mutlaka mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir …Bu memlekette eskiden biri bilgisizlik devam ediyor Eski idareciler, bu bilgisizliği devam ettirmeyi kendi devamları için gerekli görüyorlardı Bu memlekette cehaleti ortadan kaldırmak lazım Başka kurtuluş yoktur Bizim takip edeceğimiz maarif siyasetinin temeli, evvela mevcut cehaleti izale etmektir” Demekle, cehaletin her türlü kötülüğün anası olduğunu belirtmektedir Büyük düşünür Goete ise; “dünyada en korkunç şey cehaletin ayaklanmasıdır” demekle cehaletin vahametini vurgulamaktadırDünyada her türlü kötülük, hemen her zaman cehaletten gelir Bu bakımdan toplumun düşmanı cehalet olduğu, asla unutulmamalıdır Tarihe bir bakıldığı zaman, büyük felaketler ve cinayetler, bilgisizler ve cahiller tarafından işlenmiş olduğu açıkça görülür Bugün, göz açtırmayanlar, dünkü göz yumduklarımız olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız

Sonuç olarak;
Eğer eğitimin pahalı olduğunu düşünüyorsanız, bir de cehaletlin neye mal olduğunu düşününüz?Öğrenmek pahalıdır ama cehalet çok daha pahalıdır