Arama

Meksika ve Meksika Tarihi - Tek Mesaj #7

bekirr - avatarı
bekirr
VIP VIP Üye
26 Mart 2013       Mesaj #7
bekirr - avatarı
VIP VIP Üye

MEKSİKA DEVRİMİ

Ad:  Meksika6.jpg
Gösterim: 1747
Boyut:  72.7 KB

Meksika Devrimi yirminci yüzyılın ilk büyük siyasal ve toplumsal devrimiydi. Ayrıca yaklaşık aynı dönemde Rusya, Çin, Osmanlı imparatorluğu ve İran’da meydana gelen bir dizi devrimden biriydi. Bu devrimlerin, özellikle de Rusya ve Çin’dekilerin yirminci yüzyıl tarihine muazzam bir etkisi oldu.

Kan dökücülük, ihanet ve zalimliğin yanı sıra sınıf mücadelesi, ABD’nin müdahalesi ve efsanevi bir renkli devrimciler topluluğu Meksika Devrimi’nin 1910-1920 arasındaki devrimci on yılın özellikleriydi. Bunlar genel olarak, devrimin ilk bölümde ele alınan niteliklerini sergiler. En önemlisi, devrim Meksika tarihinin bir ürünü, Porfirio Díaz rejiminin yarattığı siyasal duruma tepki göstermenin bir yoluydu. Bu devrim, yirminci yüzyılın geri kalanında siyaset yapma yöntemini biçimlendirdi.

Devrimci on yıldaki kargaşa ve altüst oluşu izleyen yirmi yılda, devrim sürecinde iktidara sahip olan Meksikalılar, ülkelerini yeniden inşa etmede ve biçimlendirmede bu gücü, bazen anlayışlı ve düşünceli bir biçimde, bazen de basit bir kurnazlıkla kullandılar. Bu, özellikle 1920’lerde sıkça şiddet ve zorbalıkla kesintiye uğrayan, mücadeleyle dolu bir süreç oldu. Hem idealizm hem oportünizm gelişip serpildi. Devrimci ivmenin, amaçlarına yakınlık duyan Lázaro Cârdenas’ın şahsında bir lider bulduğu 1930’larda idealizm galip gelmiş gibi görünüyordu. Ne var ki, 1940’tan sonra devrim yolunu şaşırdı. Carlos Fuentes’in Artemio Cruz’un Ölümü adlı muhteşem romanında betimlediği gibi, oportünistler en tepeye yükselerek devrimin özünü öldürdüler. Devrimin cesedini mumyalayıp sergilediler. Yüzyılın geri kalan bölümünde, devrim çoğunlukla biçim ve söylemden ibaretti. 1980’lerde sistem çözülmeye başladığında bile, hiç kimse yirminci yüzyıl sonunda Meksika’da yaşamı niteleyen kısır siyaset ve toplumsal adaletsizliğin ötesine geçmenin bir yolunu bulamamıştı.

Ekonomik sorunlar ve Meksika milliyetçiliğinin gelişmesi, yirminci yüzyılın ilk on yılında rejimin popülerliğini azaltmakla birlikte, ilk bocalama continuismo, yani Diaz’ın makamında kalmasına olanak veren anayasal düzenlemelerdeki değişiklik konusunda gerçekleşti. Meksika’da liberaller yirminci yüzyılın ilk on yılın serbest seçimler ve işlerliği olan bir anayasa için çağrıda bulunarak geçirdiler. 1906’da Meksika Liberal Partisi’nde (PLM) örgütlenerek, Meksika’da ve ABD’de sürgündeyken Diaz rejimine son vermeye çalıştılar. Coahuila eyalet seçkinlerinden, çoğu zaman “Demokrasi Havarisi” olarak anılan toprak sahibi, sanayici ve bankacı Francisco Madero, “1910 Başkanlık Hale fiyatı” (1908) başlıklı bir kitapla continuismoya meydan okudu. Daha sonra 1910’da Diaz’a karşı kampanya yürüttü. Devrimin doğmasına yardım ettiği ölçüde, Meksika Devrimi’ni başlangıçta etkileyen ideoloji, anayasalar, temsili meclisler ve serbest seçimler isteyen o eski liberal ideolojiydi.

1917 Anayasası, Meksika’da yeni bir yönetim sisteminin temellerini oluşturan bir dizi reform getirdi. Kilise ve devletin birbirinden ayrılmasını, devlet okullarında eğitim görme hakkını, çalışma koşullarının yasal olarak düzenlenmesini, işçilerin sendika kurma ve grev hakkım içeriyordu. Aynı zamanda, devlete toprağı yeniden dağıtma yetkisi de veriyordu. Bu yalnızca köylülerin yasadışı olarak el konulan topraklarının geri verilmesi anlamına gelmiyordu. Aynı zamanda, yararlı bir amaca hizmet etmeyen toprağa el konulmasını da mümkün kılıyordu. Son olarak, bu anayasa yeraltı kaynaklarında kamusal mülkiyeti getiriyordu.

Meksika Devrimi’ndeki hemen her grup, bu belgede uğruna savaşmış olduğu bir şeyleri buldu. Laissez-faire (bırakınız yapsınlar) liberalizminin apaçık reddi olan anayasa, sözünü ettiğimiz planlara, özellikle de Orozquista ve Ayala planlarına çok şey borçluydu. Gene de, bu bir devrim değil, reform belgesiydi.

Devrimin maliyeti çok büyüktü. Kabaca 15 milyon nüfuslu bir ulusta, 1,5-2 milyon kişi yaşamını yitirdi. Devrim liderlerinin birçoğu suikasta kurban gitti. Kurbanlardan ilki, Nisan 1919’da öldürülen ve bir kutsal şehit haline gelen Emiliano Zapata oldu. Zapata’nın ölümünden sorumlu tutulan Carranza popülerliğinden çok şey yitirdi. Ertesi yıl Carranza halefini kendisi belirleme girişiminde bulundu. Birçoklarına, işçilere, köylülere, hatta Amerikalılara göre, bu ancak, ülkenin temel sorunlarıyla baş edemediği görülen bir rejimin sürekliliği anlamına gelecekti. Carranza’nn, Zapata suikastından sonra istifa etmiş olan eski kurmayı Obregon, Meksiko’ya bir yürüyüş düzenledi; bu yürüyüş sonunda, zaten yalnız kalmış olan Carranza görevden alındı. Aynı yıl daha sonra bir suikastta öldürüldü.

Meksika Devrimi, Birinci Dünya Savaşı’yla ve dünyanın diğer yerlerindeki devrimlerle aynı dönemde meydana gelmekle birlikte, kendi yolunu çizmiş ve izlemişti. Siyasetin alanını genişletmiş, yalnız bölgesel ve yerel seçkinlere değil, aynı zamanda kentli orta sınıflara ve işçilere seslerini duyurma olanağı vermişti. En az şeyi, nüfusun büyük çoğunluğunu oluşturan köylüler için yaptı. Ama onlara bile bazı sözler verdi ve bu vaatler doğrultusunda eyleme geçmek için bir anayasal zemin yarattı. 1917 Anayasası temelde demokratik ve ilerici bir gündem oluşturdu. Devrimciler iktidara el koydu ve onu yeniden inşa etti. Şimdi sıra, bu iktidarı ne kadar etkili kullandıklarım görmeye geldi.

Meksika Devrimi elbette mumyalanıp sergilenen tek devrim değildi. Bununla birlikte, yirminci yüzyılda bu amaçla en becerildi biçimde kullanılan o oldu. Görüleceği üzere, gerek Rusya’da gerek Vietnam’da çok daha fazla kan dökülmesinin ve şiddetin ardından, onlar da kendi devrimlerini, başlangıçtaki idealleriyle alay eden sistemler içinde mumyaladılar. Aynı şey Çin ve Küba devrimleri için de söylenebilir. Meksika Devrimi, 1930’larda Cardenas döneminin idealizm ve radikalizmiyle bir çeşit orta noktaya ulaşmayı başardı. Carlos Salinas de Gotari reformculuk zihniyeti açısından Mihail Gorbaçov’a daha çok benzeseydi, belki devrim en sonunda süresiz siyasal evrime izin verecek bir aşamaya varabilirdi.

2000’de Vicente Fox’un başkan seçilmesinin ardından, şu anda Meksika’da var olan kurum ve düzenlemelerin siyaset ve ekonomide herhangi bir evrimci yeniden biçimlendirmeye uygun olup olmadığı henüz belli değil. Yirmi birinci yüzyılda Meksika, ya yirminci yüzyıl Meksika Devrimi’nin yararlı bir çeşitlemesini yeniden yakalayacak ya da siyaset ve hükümet için yeni bir temelin oluşturulmasında o devrimin cesedini artık ardında bırakacaktır.

Meksika Devrimine Özet Bakış:


Meksika Devrimi’nin sebepleri arasında şiddet, ihanet, sınıf farkları, ABD etkisi vardı.
Meksika Devrimi Diaz rejimine karşı tepki gösterme şekliydi. Devrim bazen şiddet ve baskıyla sekteye uğratılmaya çalışılsa da mücadele edilerek devam ettirildi. Bir süre sonra devrim sadece bir söylentiden ibaret olmaya başladı.

1910-1920 yılları arasında Diaz rejiminin ortaya çıkardığı sorunlar baş gösterdi. Bu rejim uygulandığı süre zarfında başarı getirmişti fakat bu rejim sayesinde dışa bağımlı bir ekonomi oluştu. Meksika’da bir parti bu rejime son vermek istedi. Rejim için tek tehlike bu parti değildi rejim kendi içinde tehlike barındırıyordu. Çünkü artık yabancılar ülke topraklarının bir kınsına sahiptiler. Bu durum ülke ekonomisinde olumsuzluklar doğurdu. Devrimin artık iki amacı vardı; birincisi ekonomiyi düzeltmek ikincisi ise köylülerin ve işçilerin haklarını teslim etmekti. Devrimi bazıları adalet mücadelesi olarak görürken bazılarının somut hedefleri vardı.

Madero başkanlık koltuğuna oturdu ve getirdiği yenilikler köylülerin çıkarı içindi. Madero’nun sorunsuz başkanlığı uzun sürmedi. Feliks Diaz, Madero’ya karşı ayaklandı. İki kez bu ayaklanma başarısız oldu.Bir süre sonra göreve Huerta getirildi. Huerta yönetimi ülkeyi iç savaşa sürükledi. Huerta yönetimine karşı Zapata bir topluluk kurdu. Bu topluluk çobanlar, madenciler, odunculardan oluşuyordu. Zapata bu topluluğun önderiydi. Devrime yön veren diğer bir etken de ABD donanmasının saldırılarıydı. ABD ordusu Meksika’ daki bir kentin limanına saldırdı, daha sonra da kenti ele geçirdi. Amerika ordusu kendi çıkarlarına uygun olduğu için Carranza’nın ordusuna destek verdi. Bu orduya her türlü desteği verdi.Bu orduyla birlik içinde çalışarak Huertayı ülkeden kaçırdılar.

Obregon Carranza’nın vazgeçilmez kişisi oldu. Çalışmaları neticesinde devrimin en önemli kişisi oldu. Obregon Sanero’da başarmış olduklarını tekrar başaracağına inanıyordu. Obregon aynı zamanda farklı gruplarla da ittifak kurdu. Bir süre sonra siyasi bir lider olarak kabul görse de devrimci orduyla baş etmek zorunda kaldı. Obregon görev süresini tamamlarken ülkesinde barışçıl bir geçiş yapmak istiyordu. Aynı zamanda dış ilişkileri de geliştirip Meksika’nın tanınmasını sağlamaya çalıştı. Bu çalışmalarına rağmen iki suikast girişiminden kurtuldu üçüncü saldırıda hayatını kaybetti. Bu olaydan sonra ülkedeki kargaşayı önlemek için yeni bir başka göreve getirildi. Altı yıl içinde üç başkan göreve geldi. Birinci başkan ayaklanmalara son verdi. İkinci başkan ikinci bir devrim yaptı ve en önemli amacı ülkeye ulusal bir kimlik kazandırmaya çalışmak oldu. Üçüncü başkan döneminde ise toprak reformu çalışmaları hızını kaybetti. Bunun neticesinde tarım özel sektöre geçti.
Meksika Devrimi mumyalanıp sergilenen bir devrim oldu.Şu an ki Meksika için bu devrim sadece bir ceset niteliğindedir.

kaynak: . Devrimler
Son düzenleyen Safi; 23 Aralık 2016 00:03