Arama


_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
4 Temmuz 2014       Mesaj #5
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye

Şeker Pancarı Tarımı


MsXLabs.org

Ad:  Şeker pancarı1.JPG
Gösterim: 1965
Boyut:  64.8 KB

Tarihçe


Şeker pancarından şeker üretilmesi günümüzden yaklaşık 200 yıl kadar önceye dayanmaktadır. İnsanlığın faydalandığı en eski ve bol şekerli besin maddesi baldır. Balın, tarihin ilk çağlarında dahi çok sevilen bir tad maddesi olduğu kabul edilebilir. Daha sonraları doğuda onun yerini şeker kamışının şekerli özsuyu almıştır. Şeker kamışı kültürüne değinen en eski bilgilere, milattan yaklaşık dördüncü yüzyıl öncesine uzanan eski Hint yazılarında rastlanır.

İlkin salt şekerli özsuyu ile yetinilirken, milattan yaklaşık 300 yıl sonra kuzey Hindistan’da yani Bengal’de Sakara adıyla katı haldeki sakaroz da bilinmekteydi. Bugün kullanılan sakaroz kelimesi bu eski kökten gelmektedir. Kamış ziraatı ilerleyen yıllarda İran üzerinden batıya yayılmış ve M.S. 700 yıllarında Mısır’da da kamış ekilmiştir. Bu ülkede arapların kimya bilgilerinin desteğiyle büyükçe miktarlarda beyaz şeker elde edilmiştir. Daha sonraları Berberi’ler şeker kamışını Avrupa’ya iletmişler ve M.S. 750 yılında Sicilya ve İspanya’da ilk şeker kamışı ziraatı başlamıştır.

Orta Avrupa’ya şeker kamışının yayılması Venedik üzerinden ulaşmış, daha geniş kapsamda tanınması ise Haçlı Seferleri ile olmuştur. Şeker kamışının Amerika’ya ulaşması Colombus zamanına dayanır. Colombus 1494 yılında yaptığı ikinci Amerika seferinde şeker kamışı fidelerini San Domingo’ya götürmüştür. Kamış buradan Amerika’nın tropik ve subtropik bölgelerine yayılmış ve 17. yüzyılda geniş bir ham şeker üretimi gelişmiştir. Ham şeker buradan Avrupa’ya taşınır ve liman şehirlerindeki rafinerilerde arıtılırdı. Bu tür rafinerilerin 1750 yılında yalnız Hamburg’daki sayısı 365’ten az değildi.

Beyaz pancarda bulunan şekerin, şeker kamışından elde edilen şekere kimyasal yapı bakımından eşdeğer olduğu Berlinli bilgin Marggraf (1709-1782) tarafından tespit edilmesi ile ilk zamanlarda bilimsel bir önem kazanmıştır. O devirde yalnız hayvan yemi olarak kullanılan bu faydalı bitki Marggraf’ın öğrencisi ve sonradan halefi olan Achard’ın (1753-1821) ömrünü harcadığı çalışmaların sonucu olarak Prusya Kralı Friedrich Wilhelm III’ün (1770-1840) himayesini kazanması ile Achard sayısız sistematik ıslah çalışmaları ve amacına uygun elemeleri sonucu olarak, hayvan yemi beyaz pancarın şeker oranını arttırmayı başarmıştır. Bu günün modern şeker sanayisi yanında pek basit kalan bu çalışmaları ile bu sanayinin ilki olan Berlin şeker imalathanesinde şeker pancarından bol miktarda şeker elde etmeyi başarmışlardır. Şeker pancarı tohumu uzun yıllar Şlezya’dan ve Achard ile birlikte bol şeker ihtiva eden türdeki tohumun yetiştirilmesi için çalışan Baron von Koppy’den temin edilmiştir.

Bu suretle pancar ekimi 40 yıl içerisinde, yani 1836’dan 1876’ya kadar 1.040 hektardan 140 bin 874 hektara yükselmiştir. Artış devam ederek 1913-1914 yıllarında 532 bin 843 hektara ulaşmıştır. Şeker pancarı ekiminin gittikçe artan gelişmesi ile şeker sanayinin gelişmesi sıkı sıkıya ilgilidir.

İklim İstekleri (Ekimi yapılan iklim bölgeleri) :
Kuzey yarım kürede (36 ve 42 enlemleri arasında) yer alan Türkiye’de şeker pancarı üretim alanlarının iklim özelliklerini dikkate alarak üç iklim bölgesine ayırmak mümkündür.

1. Deniz iklim bölgesi :
Şeker pancarı tarımının yaklaşık yüzde 5’inin yapıldığı Marmara ve Karadeniz tipi deniz ikliminin hüküm sürdüğü Alpullu, Susurluk, Adapazarı ve Çarşamba şeker fabrikaları sahalarını içine alan bölgedir.

2. Karasal iklim bölgesi :
Şeker pancarı tarımının yaklaşık yüzde 70’lik bölümünün yapıldığı Orta Anadolu ve Doğu Anadolu’yu içine alan Afyon, Eskişehir, Ilgın, Konya, Çumra, Ankara, Bor, Aksaray, Çorum, Elbistan, Ereğli, Erzincan, Kayseri, Boğazlıyan, Yozgat, Kırşehir, Ağrı, Erzurum, Erciş, Kars ve Muş şeker fabrikaları sahalarını içine alan bölgedir.

3. Geçit iklim bölgesi :
Şeker pancarı tarımının yaklaşık yüzde 25’inin yapıldığı (İç Anadolu – Karadeniz), (İç Anadolu – Ege), (İç Anadolu – Akdeniz) gibi yarı kara iklimi ve yarı deniz iklimi olan Amasya, Kastamonu, Turhal, Burdur, Kütahya, Uşak, Elazığ ve Malatya şeker fabrikaları sahalarını içine alan bölgedir. Türkiye şartlarında yağışlı, nemli, bulutlu, sıcak, çok sıcak olan ve gece – gündüz ısı farklarının çok az olduğu deniz iklim bölgelerinde bulunan ekim alanlarında pancarın kök verimi yüksek olup, şeker varlığı düşüktür. Buna karşılık az yağışlı, az nemli, az bulutlu, serin – sıcak ve günlük sıcaklık farklarının büyük olduğu karasal iklim bölgelerinde, şeker varlığı yüksek olup, kök verimi vejetasyon sürelerine göre düşük olmaktadır. En ideal ekim alanları Orta Anadolu karasal iklim bölgesi ile Ege tipi geçit iklim bölgesidir.

Toprak istekleri
Şeker pancarı tarımında toprak, arıtılmış şeker varlığını yüzde 20 – 22 oranında etkiler. Derin kök salan bir bitki olarak, kaymak ve kabuk bağlamayan, taban suyu seviyesi 1,0 metreden yakın olmayan, iyi havalanan, derin yapılı, iyi su tutan, toprak asitliliğini nötre yakın (PH 6,5 – 7,5) olduğu topraklarda yüksek verim alınmaktadır.

Toprak işlemesi
Şeker pancarı derin köklenen bir bitkidir. Derin, gevşetilmiş toprak ister. Aksi olunca kök çatallanmaları olur, büyüyüp gelişemez ve kök verimi düşer. Sürüm mutlaka sonbahar da yapılmalıdır. Sürümde en fazla aşağıdaki çiğ toprak katına kadar inilmelidir. Tarlada pulluk tabanı oluşumunu önlemek için sürümden önce 2 -3 yılda bir dip kazan çekilmelidir. Sürüm esnasında engebe ve sırtlar oluşmayacak şekilde sürüm yapılmalı sürülmemiş alan bırakılmamalı, sürümde tarla yüzeyinin düzgün olması sağlanmalıdır.

Besleme ve gübreleme
Şeker pancarının beslenmesinde azot ( N ), fosfor (P2O5) ve potasyum (K2O) önemlidir. Bitkiler hasada kadar kök ve yaprakları ile birlikte topraktan yüksek miktarda azot, fosfor ve potasyum kaldırır. Bundan dolayı tarladaki verimliliğin korunabilmesi için toprak ve bitkinin bu ana besin maddeleri ile desteklenmesi gereklidir. Toprakta bitki besin maddesi analiz sonuçlarına göre gübreleme yapılması en doğru yoldur. Ancak şeker pancarında 6 ton/da kök verimi beklendiğinde verilecek olan besin maddeleri,

N = 20-25 kg N/da
P = 15-20 kg P2O5 /da
K = 12-15 kg K2O /da şeklinde verilmelidir.

Azot gübresi iki aşamada verilir. Öngörülen azotun yarısı tohum yatağı hazırlamadan önce tırmık altına diğer yarısı da baş gübresi olarak en geç son ot çapası altına verilmelidir. Fosfor toprakta hareketsiz olduğu için, gübrenin ana kök bölgesi derinliğinde toprağa karıştırılması gereklidir. Ayrıca fidenin veya pancarın tohumdan ilk çıkısı sırasında ve sonrasında ilk büyüme ve gelişmenin hızlanmasında büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle fosfor gübresinin 2/3’ü sonbaharda sürümde taban gübresi olarak pulluk altına, 1/3’ü ise ilkbaharda tohum yatağı hazırlığında azot gübresi ile beraber verilmelidir. Potasyumlu gübreler de bitkilerin yüksek oranda faydalanabilmesi için sonbaharda taban gübresi olarak ön görülen miktarın tamamı pulluk altına verilmelidir.

Azot beslenmesi
Azot ( N ), bitkide fizyolojik önem taşıyan birçok bileşiğin (Aminoasitler, proteinler, enzimler, vitaminler, organik bazlar vb.) yapıtaşıdır. Azot şeker pancarında bitkiye yaşamı boyu canlılık veriri. Buna karşılık bitkilere verilecek toplam azot miktarının belirli bir sınırı bulunmaktadır. Görünüm olarak optimum düzeyde azot gübresi uygulanmış şeker pancarı tarlalarında ana renk açık yeşil-yeşil, yüksek düzeye azot gübresi verilmiş tarlalarda ise koyu yeşildir. Şeker pancarında optimum düzeyde verilen azot miktarları yaprağa kaçar başka bir deyişle kök büyümesi ve verimden daha çok yaprak büyümesi ve verimi teşvik eder. Bu da genelde kökün şeker varlığının düşmesine ve artılmış şeker varlığının azalmasına neden olur. Aşırı düzeyde azot ayrıca kökün hastalıklara ve silo dayanıklılığına karşı direncini azaltmasına yanında pancarın kıyım kaliteini de düşürür. Özet olarak şeker pancarına gereğinden fazla azot gübresi uygulanması hem çiftçinin, hemde şeker fabrikasının zararınadır. Azot noksanlığında yaprak ayaları damarlarla birlikte tek düze sararır.

Fosfor beslenmesi
Fosfor (P2O5), bitkilerdeki tüm biokimyasal olaylarda yer alır özellikle de, güneş enerjisinden yararlanmada, enerjinin dönüşümü ve iletiminde önem taşır. Fosfor, şeker pancarında yan ve kılcal kök oluşumunu teşvik ederek genç bitkilerin büyüme ve gelişmesini hızlandırır. Fosfor ayrıca aşırı miktarda verilen azot gübresinin pancarın teknolojik kalitesi üzerindeki olumsuz etkilerini azaltır. Yeterli düzeyde fosfor beslenmesi, şeker pancarında kök veriminin ve öncelikle de teknolojik kalitenin korunması için gereklidir.

Şeker pancarı ekim alanlarımızdaki topraklar, uzun yıllar düzenli olarak uygulanan fosfor gübrelemesi sonucu, fosfor bakımından oldukça zengindir. Diğer yandan, genelde kireç varlıklarıda yüksek olan ve alkali reaksiyon gösteren topraklarımızda gübre fosforu zamanla bitkilerce alınamaz şekle dönüşür. Bu bilgilerin ışığında fosforda, şeker pancarının hasatta tarladan kaldırdığı P2O5 düzeyinde fosforlu gübre uygulanması yeterli olacaktır. Ekim alanlarında genellikle fosfor noksanlığı görülmez. Fosfor noksanlığında önce yaprak kenarları ve sonra ayaları kırmızılaşır.

Potasyum beslenmesi
Potasyum (K2O), bitkide enzimleri aktifleştirir, su düzenini, don ve kuraklıklara karşı dayanıklılıkları ayarlar. Yaprak biti, hastalık ve silo dayanıklılığını arttırır. Potasyum ayrıca, yapraklarda şeker oluşumu ve şekerin depolanmak üzere yapraklardan köke iletimi sırasındaki metabolizma olaylarında önemli görevler yapar ve öncelikle şeker pancarının teknolojik kalitesini yükseltir, kök verimini ise çok değiştirmez. Buna karşılık potasyum yüksek miktarlarda verildiğinde fabrikasyonda melas oluşturucu şeker dışı madde olarak karşımıza çıkar. Gübre tavsiyesinde potasyumun, şeker pancarının teknolojik kalitesi üzerindeki olumlu ve olumsuz etkileri göz önüne alınır. Ekim alanlarımızda potasyum noksanlığı görülmemektedir. Potasyum noksanlığında önce yaprak kenarları kahverengileşip ölür ve doku ölümü zamanla yaprak ortasına doğru ilerler. Şeker pancarı tarımında kükürt ile çinko ve bor elementlerinin kullanımı da çok önemlidir. Pancarın genç döneminde sulama esnasında yapraktan verilmesi pancar kalitesini ve verimini iyi yönde etkiler.

Kükürt
Kükürt ( S ), bitkide protein, enzim ve vitaminlerin yapı taşı olup, alınan nitratın amid ve aminoasitlere dönüştürülmesi için gereklidir. Şeker pancarı 1 ton kök ve yaprağı ile birlikte topraktan toplam 0,6-0,7 kg kükürt kaldırır. Bu rakam, tarlanın 4-6 ton/da kök verimi düzeyinde en az 2,4-3,6 kg’a kadar ulaşır. Şeker pancarının kükürt gereksinimi genelde bitki analizleri ile belirlenir.

Çinko
Çinko (Zn), bitkide enzimleri aktifleştirir, klorofil oluşumu ile asimilasyonda yer alır ve hormon oluşumunu teşvik eder. Şeker pancarı 1 ton kök ve yaprağı ile birlikte topraktan toplam 2,9 g çinko kaldırır. Bu rakam tarlanın 4-6 ton/da kök verimi düzeyinde 11,6-17,4 grama ulaşır. Çinko noksanlığına daha çok kuvvetli güneş ışınımı altında pH 6’nın üzerindeki toprak reaksiyonunda ve alkali topraklarda rastlanır. Şeker pancarının çinko gübre gereksinimi, bitki ve toprak analizleri ile belirlenir.

Bor
Bor ( B ), bitkide karbonhidrat esterleri ve hücre duvarının yapı taşı olup hormon etkisini düzenler. Şeker pancarı 1 ton kök ve yaprağı ile birlikte topraktan toplam 6,7 gram bor kaldırır. Bu rakam tarlanın 4,6 ton/da kök verimi düzeyinde 26,8-40,2 gram ulaşır. Şeker pancarının bor gereksinimi bitki ve toprak analizleri ile belirlenir. Alkali topraklar, pH 7,4’ün üzerinde olan ve kuraklık, şeker pancarında bor alınımını engelleyerek bor noksanlığına yol açar. Bor noksanlığı ve kuraklık bitkilerde göbek çürüklüğüne neden olur. Bor noksanlığında pancarın şeker varlığı 2,5 digestion ve daha fazla düşebilmektedir. Bor noksanlığı görülen topraklara ilkbaharda azot gübresi ile birlikte ekim öncesi tırmık altına 1-3 kg/da olarak Borax verilebilir. Eğer toprak daha az bor gereksinimi gösteriyorsa yaprakların tarlayı kapatmasına doğru 200-300 ml/da hesabı ile yaprak gübrelemesi olarak sıvı Pan-Bor (yüzde 11 B) dekara 30-40 l su ile birlikte verilebilir.

Tohum yatağı hazırlığı
Şeker pancarında emniyetli tohum çıkışını sağlamak için üst kısımlarda fındık ceviz büyüklüğünde toprak parçalarının bulunduğu tohuma oksijen ve ısı geçişi sağlayan 2 – 3 cm. kalınlığında gevşek toprak tabakasından, altta ise ilkbaharda işlem görmeyen, tohuma su ileten kılcal toprak yatağından oluşan kısım uygun tohum yatağıdır. Tohum yatağı hazırlanırken tarlanın tohum ekim yatağından daha derin işlenmemesi ve az sayıda olmak üzere yüzlek tırmık çekilmesi ile yetinilmelidir. Aksi halde toprak tavının kaçırılması söz konusudur.

Şeker pancarı ekimi
Şeker pancarı tarımında ekim zamanı, arıtılmış şeker varlığını ve kök verimini etkiler. Ekim zamanı geciktirilirse pancarın yetişme süresi kısalır, olgunlaşması gecikir, gübrelerden beklenen randıman alınamaz. Hastalık ve haşerelere karşı bitkilerin direnci azalır. Bu nedenlerden dolayı şeker pancarının uygun zamanda ekilmesi çok önemlidir.

Uzun yıllar sıcaklık ortalamalarına göre 30 – 35 yılda, 1 yıl içinde 2 – 3 defa görülen geç donların yol açtığı yüzde 15 – 20 oranlarında yapılan mükerrer ekimlerin korkusu ile ekim zamanını geciktirmek genelde kazanç yerine zarar da verebilir. Şeker pancarı tohumları 4 – 5 Cº’de intaş eder. Ekime başlama zamanı 0- 5 cm derinlikte, toprak sıcaklığının düzenli olarak 5 – 7 Cº’yi bulduğu, yağış durumuna göre toprak yüzeyinin tırmıkla işlenme durumuna geldiği yani ideal toprak tavının olduğu zamandır.

Türkiye de genelde ekime başlama zamanları:
  • Deniz iklimi bölgelerinde Şubat ortasından sonra,
  • İç Anadolu ve geçit bölgelerde Mart sonu Nisan ortası,
  • Doğu Anadolu’da Nisan sonu olarak belirlenebilir. Yağış ve sıcaklık seyrine göre 1- 2 hafta önce veya sonra yapılabilir.
Tohum şekli ve özellikleri
Türkiye’de ekilen şeker pancarı tohumlarının büyük çoğunluğu çıplak genetik monogerm tohumlardır. Değişik şeker pancarı çeşitlerine ait çıplak genetik monogerm tohumlar devlete ait şeker fabrikaları bölgelerinde şeker şirketince tohum işleme fabrikasında çimlenme gücü en az yüzde 90 olacak şekilde işlenerek, çapları 3,25 ile 4,5 mm yuvarlak elek ölçülerine göre kalibre edilir ve çiftçilere verilir. Ayrıca çiftçiler isterlerse serbest piyasadan özel tohum şirketlerince üretilen tohum çeşitlerinden de temin ederek ekim yapmaktadırlar. Bu durum kooperatif ve özel şeker fabrikalarında fabrikaların özel tohum firmalarından temin ettikleri tohumların çiftçilerine vermeleri veya isteyen çiftçilerin kendi imkanlarıyla tohum temin etmeleri şeklinde olmaktadır.

Son yıllarda kaplanmış ve ince kaplanmış genetik monogerm tohum ekimi ilgili şeker fabrikaları yönetimlerince özendirilmektedir. Ekimler genellikle şeker fabrikalarının elinde bulunan ve çiftçilere kullanım için verilen hassas ekim makineleri ile sıra arası 45 cm olarak, sıra üzeride 5-8 cm ile ekilebildiği gibi çiftçilerimizin elinde bulunan pnomatik ekim makineleri ile 45 cm sıra arası ve istenilen sıra üzeri mesafelere daha uygun şartlarla yapılabilmektedir.

Bakım işleri
Ekilen pancar tohumlarının çimlenmesinden sonra vejetasyon süresince çapalama, seyretme, yabancı otların kontrolü, gübreleme ve sulama gibi bitki isteklerine göre bakım işleri yapılır.

Hasat
Geleneksel olarak el ile sökümde hasat, söküm, baş kesimi, toprağın temizlenmesi ve taşıma aracına yükleme şeklinde olur. Makineli hasat ise giderek yaygınlaşmaktadır. Hasada başlama zamanı Türkiye genelinde beklenen pancar rekoltesi, fabrikaların günlük işleme kapasiteleri, ülkenin şeker gereksinimi ve pancarın teknolojik olgunluk düzeyi göz önüne alınarak 10 Eylül – 10 Ekim arasında yapılır. Türkiye genelinde hasat yaklaşık yüzde 50 el ile yüzde 50 makine ile yapılmaktadır. El ile hasat yüzde 30 aile iş gücü ve yüzde 25 yabancı iş gücü ile gerçekleştirilmektedir.

Aytuğ Sofuoğlu
Ziraat Mühendisi
Son düzenleyen Baturalp; 18 Ocak 2017 11:22 Sebep: başlık düzenlendi.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.