Arama

Tevfik Fikret - Tek Mesaj #8

Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
11 Ağustos 2015       Mesaj #8
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Ad:  UNLU-SAIR-TEVFIK-FIKRET-KARTPOSTAL-EDEBIYAT-KONU__36798454_0.jpg
Gösterim: 3692
Boyut:  159.2 KB

TEVFİK FİKRET,
asıl adı Mehmet Tevfik, türk şair (İstanbul 1867 - ay. y. 1915). Babası istibdat döneminde İstanbul'dan uzaklaştırılan, mutasarrıflık göreviyle bulunduğu Gaziantep’te ölen Hüseyin Efendidir. Hac yolculuğu sırasında koleradan ölen annesi Refıa Hanım işe küçük yaşta yetim kalan ve İstanbul'a getirilerek müslüman inancıyla yetiştirilen sakızlı rum kökenli bir anne ile babanın çocuğudur. Galatasaray sultanisi'nı birincilikle bitirdi (1888). Bir süre Babıâli istişare odası'nda memurluk yaptı. Yüksek ticaret okulu'nda fransızca, yazı dersleri verdi. Dayısı Trabzon valisi Mustafa Beyin kızı Nâzıme Hanımla evlendirildi; bu evlilikten oğlu Haluk doğdu (1895). 1896 yılında Robert kolej de öğretmenliğe başladı. 1896-1901 yıllarında Serveti tünün dergisinin yönetiminde bulundu; bu dönemde özellikle fransız edebiyatını örnek alan, genellikle bireysel konuları işleyen, yabancı sözcükler ve dil kurallarına geniş yer veren, daha çok aydın okurlara seslenen yeni bir edebiyat akımının (EDEBİYATI CEDİDE) önde gelen temsilcisi olarak tanındı (bu dönemdeki yenilikçi şiirlerini.
Rûbabı şikeste [1900] kitabında topladı) Hüseyin Cahit Yalçın'ın bir çevirisinde geçen Fransız devrimi’yle ilgili sözler Serveti fünun’un kapatılmasına yol açmış (1901), bundan kısa bir süre önce de arkadaşlarıyla arası açılan Tevfik Fikret dergiden ayrılmıştı. Edebiyat ı cedide topluluğunun dağıldığı, Abdülhamit ll'nin baskısının yoğunlaştığı bu dönemde Robert kolej1 in yakınında planını kendi çizerek yaptırdığı ve Aşiyan adını verdiği (1905) evde yaşıyor, düşünce ve siyasette özgürlüğü savunan şiirleri (Tarihi kadim, Bir lahzai taahhur, Millet şarkısı vd.) gizlice elden ele dolaşıyordu. İkinci meşrutiyet'ın ilanından (1908) sonra toplumsal, siyasal konularla çok yakından ilgilendi. Bazı eski arkadaşlarıyla (H. C. Yalçın, Hüseyin Kâzım Kadri) yeniden bir araya gelerek Tanın gazetesini çıkarmaya başladı. Bu dönemde ittihat ve Terakki yönetimince Galatasaray lisesi müdürlüğüne getirildi (1909); okulun yeni binasını yaptırarak çağdaş öğretim yöntemlerini uygulamaya başladı. Maarif nazırı Emrullah Efendi'yle aralarındaki anlaşmazlık yüzünden görevi bıraktıktan (1910) sonra Robert kolej'de ölümüne dek dere vermeyi sürdürdü. Yaşamının bu son döneminde ittihat ve Terakki yönetiminin geçmişi anımsatan baskıları (Doksan beşe doğru), yolsuzlukları (Hanı yağma), yanlış bir siyasal kararla Birinci Dünya savaşı'na girilmiş olması (Sancakı şerif huzurunda) onun sert eleştirilerle dolu toplumsal şiirler yazmasına yol açtı. Çağın bilimsel ve teknik gelişmelerine ayak uydurulması, dinsel ve toplumsal baskılara son verilerek laik ahlakın benimsenmesi, bütün insanların bir ve eşit sayılması gibi düşünceler, oğlu Haluk'a seslenen bir dizi şiirini besledi (Haluk'un defteri, 1911). Yaşamının son yıllarında eğitimci Satı Bey’ in isteği üzerine çocuk şiirleri kaleme aldı (Şermin, 1914). O zamana dek aruz vezniyle yazdığı halde bunlarda hece veznini kullandı. Servet-i fünun dönemindeki bireysel şiirlerinde, hatta daha sonraki dönemin toplumsal ürünlerinde uyguladığı bazen çok zor anlaşılan dili ve anlatımı bir yana bırakarak çocuk şiirlerinde sade türkçeyi, konuşma dilini kullandı. Öğrencisi olduğu Recaızade Ekrem'in şiirle ilgili görüşlerinden, özellikle Talim i edebiyat tâki (1872) değerlendirmelerinden yer yer etkilenmişti. Serveti fünun dergisinin yönetimine onun tavsiyesiyle getirilmiş, bu dergide Cenap Şahabettin, Halit Ziya Uşaklıgil, Mehmet Rauf, H C Yalçın gibi yazarlarla birlikte yeni bir edebiyat anlayışını geliştirmişti. Bu dönemde Tanzimat şiirinden türlü yönleriyle ayrılan örnekler ortaya koydu: bir grup şiirinde François Coppeö'nin de etkisiyle ezilen insanlara, çocuklara, kadınlara, yoksullara acıma duygusunu dile getirdi (Hasta çocuk, Balıkçılar, Verin zavallılara), içinde yaşanan dünyanın düzensizliklerine, getirdiği mutsuzluklara karşı okurlarını doğaya ve düşsel bir dünyaya çağırdı (Ömri muhayyel). Resim sanatıyla yakından ilgiliydi, kendi si de çok iyi resim yapardı. Birçok şiirinde doğayı ayrıntılarıyla sergiledi; doğa görüntüleri ve insan portreleri canlandırdı (Aveng-i şuhur, Aveng-i tesavir). Aruz veznini ustalıkla kullandı. Karşılıklı konuşmalara yer verdiği şiirlerinde veznin zorlamalarını azalttı, doğal söyleyişe yaklaştı (Hasta çocuk, Balıkçılar). Bir şiir boyunca farklı kalıpları kullanarak (müstezat) aruz vezninde yeni ses düzenleri oluşturdu. Farklı konuların farklı vezinlerle anlatılabileceğini ileri sürerek bu yolda denemeler yaptı (Yağmur). Şermin kitabında çocuklar için yazdığı şiirlere gelinceye değin şiirin kendine özgü, ayrı bir dili olması gerektiğine inanıyor, bu yüzden dilin sadeleştirilmesi ne karşı çıkıyordu. Arapça, farsça sözcükler, yabancı kurallara göre kurulmuş tam lamalarla dolu dili, sanat oyunlarıyla beslenen istiareli, mecazlı anlatımı onun şiirini büyük okur topluluğunun anlamasını gitgide daha çok zorlaştırdı. Serveti fünun dergisinde arkadaşlarıyla birlikte savunduğu ve uyguladığı yenilik anlayışı Ahmet Mithat, Ahmet Rasim gibi yazarlarca eleştirilmiş, halka uzak görülen bu şiirler, dolayısıyla Edebiyat-ı cedide şairleri dekadan diye suçlanmışlardı, ikinci meşrutiyet'ten sonraki dönemde Tevfik Fikret’e din, tarih, uygarlık, insancılık gibi konulardaki görüşleri dolayısıyla daha ağır suçlamalar da yöneltildi, içeriğindeki yeniliğe, çağdaşlığa karşın dili hızla eskimiş olan bu şiiri günümüz türkçesine uyarlama yolunda denemeler yapıldı (Bugünün diliyle Tevfik Fikret [A, Kadir,' 1967], Kırık saz [A. M. Dıranas, 1975]).
Tevfik Fikret lised (Özel), Ankara’da fransızca ağırlıklı öğretim yapan özel [ise. Ankara Öğretim derneği tarafından Özel Ankara ortaokulu adıyla kuruldu (1964). 1967-1968 öğretim yılında lise bölümünün açılmasıyla Tevfik Fikret lisesi adını aldı. 1972-1973 ders yılında hazırlık sınıfı oluşturulan okula sınavla öğrenci alınmaya başlandı. 1977-1978 ders yılında Anadolu liseleri kapsamına alınan okulda öğrenim süresi bir yılı hazırlık olmak üzere yedi yıldır. 1980-1981 öğretim yılından bu yana hazırlık sınıfına sınavla öğrenci alın Öğretim derneği, 1984'te kendi yapısı içerisinde Ankara öğretim derneği Tevfik Fikret eğitim vakfı’nr kurarak okulun yönetimini vakfa bıraktı. Okula kolejlere giriş sınavlarında alınan puanlara göre öğrenci kabul edilir.

Kaynak: Büyük Larousse
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.