Arama


Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
18 Kasım 2016       Mesaj #8
Safi - avatarı
SMD MiSiM

MARMARA BÖLGESİ

, Türkiye'nin coğrafi bölgelerinden biri; yaklaşık 62 000 km2; 13 milyona yakın nüfus (1990). Marmara denizi çevresinde yer alan Trakya topraklarının tümüyle Anadolu' nun kuzey-batı kesimini kaplayan bölge, doğuda dik yamaçlarla belirlenen Anadolu platosu, kuzeyde Karadeniz ve Bulgaristan, batıda Yunanistan ve Ege denizi, güneyde Uludağ ve Kaz dağı ile sınırlanır. Bölge doğal ve beşeri özelliklerine göre 4 bölüme ayrılır (Yıldız dağları, Ergene, Güney Marmara, Çatalca-Kocaeli bölümleri).

Yüzey şekilleri;

D.-B. doğrultusunda uzanan dağlar ve platolarla kaplı yüksek alanlar, havzalar ve ovalardan oluşan çukur alanlarla K.'den G.’e doğru birbirini izler. K.’de orta yükseklikteki Yıldız (Istranca) dağları ve platolarla kaplı Çatalca-Kocaeli yarımadaları yer alır. Bunların G.'inde Ergene havzasından başlayarak, Marmara çukuru üzerinde Adapazarı ovasına kadar uzanan alçak bir alana geçilir. BölgeninG. ’inde, en yüksek engebeleri oluşturan Uludağ ve Biga dağlarıyla, Samanlı ve G. Marmara kıyıdağları arasında Biga, Manyas, Ulubat, Bursa ve İnegöl ovalarından oluşan bir havzalar dizisi sıralanır. Bölge yüzey şekillerinin bu özelliğini, Neojen sonlarında epirojenik hareketlerle birlikte meydana gelen genç faylanmalar, bunlara bağlı çerıaklaşma ve yükselmeler sonucunda kazanmıştır. Aynı nedenlerle depremlerle en çok sarsılan starlardan biridir, Bölgenin en önemli akarsuları D da Sakarya, B.'oa Ergene ve Meriç, G de Susurluktur. Anadutu yakası göl bakımından zenginliği ile dikkati çeker (Sapanca, İznik, Ulubat, Manyas gölleri); Trakya yakasında yer alan Terkos, Büyükçekmece, Küçükçekmece göllerinden İstanbul anakentinin su gereksinimini karşılamada yararlanılır.

İklim ve bitki örtüsü

. Bölge tipik Akdeniz ikliminden, Karadeniz iklimine bir geçiş alanıdır. Bir yandan da kıyıdan uzaklaştıkça karasal iklim etkileri kendini gösterir. Marmara kıyılarında yazlar, Akdeniz ve Ege kıyılarında olduğu kadar sıcak değildir; kışın da sıcaklık 4-5 °C kadar daha düşüktür (Göztepe ocak ort. 5,4 °C, temmuz ort. 23,2 °C). Çoğu kış mevsimine düşen yıllık yağış tutarı konuma göre 550-1 000 mm arasındadır (Göztepe 677 mm, Bahçeköy 1 074 mm). Karadeniz kıyıları daha serin ve daha yağışlıdır (Şile 747 mm). Özellikle Trakya'nın iç kesimlerinde karasal etkiler belirginleşir. Kışlar daha soğuk ve karlı (Edirne ocak ort. 2 °C, temmuz ort. 24 °C), yıllık yağış tutarı daha azdır (Edirne 597 mm). Bu iklim farkları, bitki örtüsündeki farklılaşmalara da yansır.
Daha nemli Karadeniz kıyıları ve Yıldız dağları doğal olarak başlıca türleri meşe, kayın ve gürgenden oluşan nemli orman alanlarıdır. Marmara kıyıları 100- 200 m'ye kadar makilerle kaplıdır. Daha az yağışlı Ergene havzası ilksel seyrek meşe orman alanıdır ama günümüzde bu ormanlar büyük ölçüde ortadan kaldırılmış, yerini otsu topluluklar almıştır. G. Marmara bölümünde ormanlar daha yağışlı dağlarda oldukça geniş yer kaplar. Bunların en yaygın ağaç türleri bu bölümün K.'inde kayın, meşe, gürgen ile daha yükseklerde köknar; G.'inde ise giderek artan oranda kızılçam ve karaçamdır.

Nüfus

. Marmara bölgesi, 13 000 000'a yaklaşan nüfusuyla Türkiye toplam nüfusunun yaklaşık % 23'ünün kümelendiği bir alandır; km2'ye ortalama 200'ü aşan nüfus yoğunluğu (Türkiye ortalamasının 3 katı kadar) ile yurdun en sık nüfuslan- mış bölgesidir; kentsel nüfus oranının da en yüksek (% 75) olduğu bölgedir. Kentsel nüfusun yarısından fazlası İstanbul'da toplanmıştır; geriye kalanın çoğu da Bursa ve İzmit gibi hızla gelişen İki büyük kentte toplanmıştır. Bu üç büyük merkezin nüfusu 1985-1990 döneminde bir yandan doğumlar, bir yandan da yılda 40-50 000 kişiyi bulduğu sanılan iç göçlerle hızlı (İzmit % 46,42; İstanbul % 44,78, Bursa %o 38,26) bir artış göstermiştir. Genelde yoğun nüfuslanmış olmasına karşın, bölgenin bazı yöreleri, özellikle tarımsal ekonominin başat olduğu Karadeniz kıyıları ile Çatalca, Kocaeli ve Biga yarımadalarının iç kesimleri tenhadır. Bu kesimlerdeki yıllık nüfus artış oranı da Türkiye ortalamasının altındadır.

Ekonomi

. Bölge küçük boyutlarına karşın ekili-dikili toprak oranının yüksekliği vş tarım teknolojisinin ileri olması nedeniyle çeşitli tarım ürünleri üretir; özellikle sebze, meyve ve sanayi bitkileri üretimi gelişmiştir. Türkiye ayçiçeği üretiminin % 79,2' sini, zeytinin % 27,6'sını, sebzelerin % 16,9’unu, meyvelerin % 12,3’ünü, tütünün % 8’ini ve buğdayın % 12,9'unu bu bölge sağlar. Kırsal kesimde hayvancılık ve hayvan ürünleri de önemli bir uğraşıdır (bölge tarımsal üretiminin % 26 kadarı).

Yeraltı kaynaklarının başlıcaları; linyit (Trakya ve G. Marmara), demir (Sakarya) ve mermer (Bilecik, Marmara adası) ile G. Marmara bölümünde yer alan ve dünya ölçüsünde önemi olan çok zengin bor tuzlarıdır. Ama, en önemli uğraşı ve gelir kaynakları, çok çeşitli sanayi ve ticarettir. Türkiye imalat sanayisi dalında üretimin değerce % 52,7'sini bu bölge sağlar; bu kesimde çalışan işçilerin % 40'ı da Marmara bölgesinde, özellikle İstanbul'dan Adapazan'na kaaar uzanan bir şerit boyunca ve Bursa kenti ve çevresinde toplanmışım Sanayi, besırt sanayisinden petrokimyaya. cam, otomobil, dokuma, giyim, elektrikli eşyaya, gemi ve vagon yapımına kadar hemen hemen her alanı kapsar .Marmara bölgesini diğer bölgelerimizden ayıran bu özellik ulaşım yolları deniz üzerindeki elverişli konumunun bir sonucudur.
Avrupa ve Asya burada karşılaşır; bu iki kıtayı birbirine bağlayan en kısa karayolları buradan geçer ve bu yollar Karadeniz ülkelerini Akdeniz'e bağlayan denizyolu ile burada kesişir. Yollar üzerindeki konumu, bölgenin başta İstanbul olmak üzere her alanda gelişmesine, kalabalıklaşmasına, zenginleşmesine neden olmuştur. Çeşitli eğitim kurumlan, basın ve yayın kuruluşları, sinema sanayisi ve tiyatrolarıyla kültür etkinliklerinin en yoğun olduğu merkezlerin bulunduğu Marmara bölgesi, aynı zamanda doğal güzellikleri, tarihi yapıları ve sanat eserleri ile Türkiye’de iç ve dış turizmin en hareketli olduğu alandır.

Kaynak: Büyük Larousse
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen perlina; 21 Kasım 2016 12:08
SİLENTİUM EST AURUM