Arama

Karamanoğlu Mehmet Bey

Güncelleme: 4 Aralık 2016 Gösterim: 9.304 Cevap: 4
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
4 Mayıs 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye

Mehmed Bey, tam adı ŞEMSEDDIN MEHMED BEY

Ad:  Karamanoğlu_Mehmet_Bey.JPG
Gösterim: 4393
Boyut:  43.2 KB

(ö. 1277)
Sponsorlu Bağlantılar
Karamanlı beyi. İlhanlılara karşı mücadele ederek Anadolu’nun siyasal birliğini sağlamaya çalışmıştır.

Karamanlıların kurucusu Kerimüddin Karaman Bey’in oğluydu. Babasının 1261’de ölmesinden sonra, Anadolu Selçuklu sultanı IV. Kılıç Arslan tarafından kardeşleri Mahmud, Kasım ve Halil beylerle birlikte, Konya’nın batısındaki Gevele Kalesi’ne kapatıldı. Aynı yıl serbest bırakıldı ve beyliğin başına geçti.

III. Keyhusrev’in 1266’da Anadolu Selçuklu tahtına çıkmasından sonra Anadolu Selçuklularına karşı Hatıroğullarıyla birleşti. Bu sırada Hatıroğlu Şerefeddin Mesud Bey Anadolu’daki İlhanlı baskısına karşı Memlûk sultanı I. Baybars’tan yardım istedi. Ama Baybars henüz Anadolu’ya girmeden Mesud Bey yenilgiye uğradı. Mehmed Bey ise İlhanlılara karşı mücadeleyi sürdürerek Göksu Geçidinde Anadolu Selçuklu-İlhanlı ordusunu yendi (1276) ve Konya’ya giden ticaret yolunu denetim altına aldı.

1277’de Kayseri’ye giren Baybars’ın Anadolu’dan çekilmesinin ardından Menteşeoğullan ve Eşrefoğullarıyla birleşti. Konya’yı işgal ederek II. Keykâvus’un oğlu Alaeddin Siyavuş’u (Cimri) Anadolu Selçuklu sultanı, kendisini de onun veziri ilan etti .

Bu arada topladığı bir divanda Türkçeden başka dil kullanılamayacağı kararını aldırdı ve önemli devlet görevlerine kendi adamlarını yerleştirdi. Siyavuş’un durumunu güçlendirmek için IV. Kılıç Arslan’m kızıyla evlenme girişiminde bulundu. Karahisar kuşatmasından dönüşte Başkadı Siraceddin’in kışkırttığı Konya halkı kale kapılarını kapayınca Ermenek’e çekilmek zorunda kaldı. Bir süre sonra İlhanlı ordusu Konya’ ya girerek Siyavuş yanlılarını kentten çıkardı. Bu sırada Siyavuş’u Ermenek kalelerinden Enderuna gönderen Mehmed Bey, İlhanlılarla savaşırken öldü. Bir süre sonra Siyavuş da bozguna uğratılarak öldürüldü (9 Haziran 1277).

Kaynak: Ana Britannica

Son düzenleyen perlina; 4 Aralık 2016 14:41
Biyografi Konusu: Karamanoğlu Mehmet Bey nereli hayatı kimdir.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
kontjax4242 - avatarı
kontjax4242
Ziyaretçi
9 Aralık 2013       Mesaj #2
kontjax4242 - avatarı
Ziyaretçi

Karamanoğlu Mehmet Bey


Karamanoğullarının üçüncü ve en büyük hükümdarıdır. Doğum tarihinin kesin olmamakla birlikte 1246 olduğu sanılmaktadır. Ölüm tarihi ise 1283′tür. Mehmet Bey Karamanoğulları’nın başına geçtiğinde, Anadolu’da Moğol hakimiyeti bulunmaktaydı. Karaman Bey’in ölümünden sonra, Anadolu Selçuklu Sultanı IV.Rüknettin Kılıçarslan, Karaman ülkesinin idaresini, vezirlerinden Hutenoğlu Bedrettin ibrahim’e vermiş; eski ülüş sistemini tanımadığını ilan etmişti. Daha çocuk yaşta olan Mehmet Bey ve kardeşleri de yakalanıp hapsedilmişti.
Sponsorlu Bağlantılar
IV.Rukneddin Kılıçarslanın ölümü üzerine, yerine III.Gıyaseddin Keyhüsrev geçti. Mehmet Bey ve kardeşleri serbest bırakıldı.

Karamanoğlu Mehmet Bey, başa geçer geçmez, Selçuklulara cephe aldı. Üzerine gönderilen Moğol-Selçuk ordusunu, Göksu vadisinde mağlup etti. Güneye yönelip, Sahiller Emini Hoca Yunus ordusunu da yenerek egemenliğini sağlamlaştırdı. Daha sonra, Eşrefoğlu ve enteşe Türkmenlerini de yanına alarak Konya önlerine geldi. Konya’yı zaptederek Gıyaseddin Siyavuş’u Selçuklu tahtına geçirdi. O sırada Selçuklular, edebi dil olarak Farsça’yı, devlet işlerinde ise Arapça’yı kullanıyorlardı. Halk ise bu iki dilin dışında, kendi öz dili olan Türkçe’yi kullanmayı sürdürüyordu.

Mehmet Bey, millet olarak yaşamanın ilk şartı olarak, dil birliğinin sağlanması gerektiğine inanıyordu. Kendi dilini ve kültürünü hor gören, başka kültürlerin egemenliğine girmeyi yücelik sanan, bu yoz anlayışa tepki gösteriyordu. Konya’nın alınmasından sonra, 1277 tarihli ünlü fermanını yayınladı. Türkçeden başka bir dil konuş ulmasını yasakladı. O’nun bu fermanı Anadolu’da uzun yıllar yankılanmış ve günümüze kadar gelmiştir. Konya'yı yeniden ele geçiren Moğollar, Karamanoğulları üzerine yürüdüler. Küçük bir orduyla Moğollara karşı yiğitçe savaşan Mehmet Bey, kardeşleri Tanu ve Zekeriya ile birlikte şehit düştü.

Mehmet Bey askeri ve idari yönden bilgili ve yetenekli bir devlet adamı idi. Hayatı boyunca bilim ve sanat adamlarını etrafında toplamış, onlara büyük değer vermiştir.
Son düzenleyen Baturalp; 4 Aralık 2016 14:27 Sebep: başlık ve sayfa düzeni
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
25 Kasım 2014       Mesaj #3
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye

KARAMANOĞLU MEHMET BEY ve TÜRKÇE


Bir milleti tarih sahnesinden indirmek isteyen güçler, ilk önce o milletin dilini hedef alır.
Milletlerin, sonsuza tek varlıklarını sürdürebilmelerinin can damarı olan dilleri tahrip edilince, nesiller arasında milletin devamı için vazgeçilmez olan değerlerin nakli imkansız hale gelir. Bir kuşak sonra, kültürel iletişim kesilir. Milli kimlik yeni kuşaklara ulaştırılamaz. Sonra, o milletin bütünlüğü ve kültürünün tüm sembolleri tarihten silinip gider. Çünkü, bir milletin varlığının temel unsuru; onun kültürü ve sesi olan dilidir.

Dil, bir kültürün canlı organizmalarını oluşturan varlığının, tek tek fertlerle ifadesidir. İnsan dilini terkedince, temsil ettiği kültür ve milli kimlik de tarih sahnesini terk eder. İhanete uğrayan milletler ilk önce dilini, kimliğini, sonra da bütünlüğünü kaybeder. Hititler ve Keltler gibi.

Tarih boyunca Türk diline yönelik değiştirme ve yok etme faaliyetleri ne yazık ki, zaman zaman başarıya ulaşmış, inançlarını ve milli kimliğini koruyamayan Türk boyları ve onların kurdukları devletler, silinip yok olmuşlardır.

Anadolu, XI. Yüzyıldan başlayarak, önce batının; haçlı seferlerinin, sonra XIII. Yüzyılın başlarında doğunun; Moğolların saldırılarına uğradı. 1071 Malazgirt zaferiyle birlikte, Anadolu'yu ebedi Türk yurdu yapan, Oğuz ve Selçuk Türkleri zor durumdaydı. Türkler, Anadolu'yu ebedi yurt edinmişlerdi, ama, Moğolların siyasi ve ekonomik baskıları karşısında acziyet içerisinde kıvranıyorlardı. Düştükleri bu durumun nedeni çok açıktı; Milli kimliğe ve onu oluşturan başta dil olmak üzere, töre, inanç ve geleneklere sahip çıkmamaktı.

Anadolu Selçuklu Devleti II.Gıyasettin Keyhusrev dönemi sonu itibariyla, Moğolların baskısıyla Türk kimliğini, devletin resmi ve kültürel politikalarının dışına itmiş, Moğollara teslim olmuş, Farsça ve Arapça'yı bütün devlet kademelerinde yazı ve edebiyat dili olarak kabul etmişti.

İşte Karamanoğullarını, Türk tarihi içerisinde bu çok önemli konuma oturtan ve Türk milletinin tarih sahnesinden indirilmesini engelleyen yüce görevi; Terkedilmeye yüz tutmuş bir kimliğin, temel ileticisi olan kendi dillerini, yeniden tarih sahnesine yerleştirmeleriydi.

Moğol istilasıyla büyük bir kargaşanın yaşandığı Anadolu'yu, çevresine toplanan Candar, Saruhan, Eşrefoğlu ve Hatıroğlu gibi birçok Türkmen beyiyle ayağa kaldırmayı başaran Karamanoğlu Mehmet Bey, milletinin bekasında en önemli unsur olan Türkçeyi resmi devlet dili ilân etmişti.

Öncü lider Mehmet Bey'in yaktığı bu ateş, dünyanın en uzun ömürlü imparatorluğunu kuran Osmanlı'da, güzel dil Türkçenin devlet dili olmasına zemin hazırlamıştır. Böylece Fuzûli'nin, "Ey Arap, Acem ve Türk milletlerine feyiz veren Rabbim! . . Sen Arap kavmini dünyanın en fasih konuşan kavmi yaptın, Acem hatiplerinin sözlerini İsa'nın nefesi gibi cana can katan bir güzelliğe ulaştırdın! Ben, Türküm ve Türkçe söylemek istiyorum, benden iltifatını esirgeme Tanrım." Diye ettiği duayı Yüce Allah kabul etmişti.

Milletlerin buhran dönemleri, aynı zamanda onların, kutlu nesiller yetiştirdiği altın devirler olmuştur. Anadolu, Bizans ve Moğolların baskıları altında bunalmışken, çöle inen yağmur misali Yunuslar, Karacaoğlanlar, Ahi Evranlar ve Hacı Bektaş-ı Veliler Türk milletinin bakâsı için gönülleri yeniden imar ve inşa ediyorlardı. Hayatın bütün alanlarından tecrit edilen Türk dili ve kültürünü, yeniden hayata döndürüp, Türklüğün saf ve berrak dimağlarından gelecek nesillere armağan ediyorlardı.

İşte Karamanoğlu Mehmet Bey, Yunus Emrelerin, Hacı Bektaş-ı Velilerin ve Mevlanaların büyüdüğü, bu ebedi yurt muhitinin şanlı ve şanslı bir çocuğuydu. 1246 yılında dünyaya gözlerini açtı. Çocukluk ve ilk gençlik yıllarını Moğol baskısının çok az hissedildiği Toroslarda, her şeyi ile Türk olan bir atmosferde geçirdi. Bu özellik ve güzellik birgün onu, Türk'ün dünyasında çok önemli bir karar almaya yöneltti. O gün, bugündür unutulmaz oldu.

Şimdi isterseniz Mehmet Bey'inde mensubu olduğu Karamanoğullarını biraz daha yakından tanıyalım: Karaman oğlulları, Oğuz Türklerinin Salur boyuna mensup bir Türk kabilesidir. Moğolların Asya'da Oğuz ülkelerine akınları ve baskıları, Müslüman Oğuzların batıya göç etmesini başlatmış oldu. Büyük Selçuklu İmparatorluğu nun yıkılmasıyla da, burada yaşayan Oğuzlar, daha batıya, Anadolu'ya ve Mezopotamya'ya doğru göçetmeye başlamışlardı. Malazgirt zaferiyle de Anadolu'yu ve Mezopotamya'yı ebedi yurt edindiler.

Malazgirt zaferinin en önemli sonuçlarından bir tanesi; Türk boylarının Artukoğulları, Mengücüklüler, Danışme ndliler ve Anadolu Selçukluları adlarıyla Türk devletleri olarak ortaya çıkmasıdır. Bunlardan, Danışmendliler devletinin toplum önderlerinden biri olan ve Karamanoğlu Beyliğinin de temelini atan Nureddin bey, 1220'de yönetimi altındaki kalabalık obaları ile Sivas dolaylarından kalkıp, daha Güneybatıda bir yöreye yerleşmek üzere harekete geçer.

Danışmendlilerin bu kalabalık obaları, Nureddin Bey'in önderliğinde Ereğli'ye ulaşır. Ereğli'nin sulak ovaları, meraları ve ormanlık alanları bu Türk kabilesi için uygun bir yerdir. O dönemde bu civarın hakimi olan Bizans lılar, askeri bir hareketle Ereğliden uzaklaştırılır ve bu başarısından dolayı Nureddin Bey kalabalık kabilesiyle Ermenek'e yerleştirilir. Karamanoğulları bu bölgede hakim olurlar.

Karamanoğullarinin kurucusu Nureddin Bey, Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubat'ın adeta imdadına yetişmiştir. Selçuklu Sultanı'nın en çok itimat ettiği ve gücünden en çok yararlandığı kişidir Nurettin Bey. Alaeddin Bey'in Bizanslılarla ve çevredeki diğer Hıristiyan gruplarıyla ilişkilerinde, en çok güvendiği yardımcısı Nureddin Bey olur. Antalya, Mersin ve Çukurova Bölgelerinin Türkleştirilip İslamlaştırılmasında önemli bir rol oynar.

Nureddin Bey ölünce yerine, Karamanoğullarının da isim babası olan oğlu, Karaman Bey geçer. Moğol işgalinin Türkler üzerindeki baskısı; Türk Beylerinin, Moğollarla birlikte Selçuklu Sultanlarına karşı da büyük bir tepki duymasına yol açtı.

Türkler, Moğol idaresinin Türk inanç ve törelerine uymayan uygulamalarını asla içlerine sindiremiyorlardi. Selçuklu Devleti tüm varlığı ile Moğolların eline geçmişti. Moğol idaresinin atadığı valiler, Anadolu'daki tüm sosyal ve idari alanları kontrol ediyor, Türklerin milli kimlikleri üzerinde tahribatlar meydana getiriyorlardı. Türkçe, sosyal hayatın ve devlet kademelerinin dışına itilmişti, Oğuz Türklerinin inanç sistemleri İran tesirine girmiş, Türkçe; Farsça ve Arapça'nın ağır baskısı altıntaydı.

Türkler, bu sosyal baskılarla birlikte ekonomik sıkıntılar yüzünden sapa yörelere, dağlara ve resmi söylemin uğramadığı mekanlara doğru kaymıştı. Tüm bu olumsuz şartlara rağmen Karaman Bey, Moğol istilasının bir an önce kaldırılması için, Başkent Konyadakilerle samimi ve mert ilişkilerini devam ettiriyordu. Ancak Konyadaki idareciler, Türklerin içinde oluşmuş haklı tepkilerini bildikleri için, lider olarak bilinen Karaman Bey'in varlığından da son derece rahatsızdılar. Onu yoketmek için, inceden inceye fırsat kolluyorlardı.

Karaman Bey, tüm bunlara karşın, Çukurova, Mersin, Antalya, Amasya ve Kütahya yörelerine, babası Nureddin Bey zamanında başlayan fetih hareketlerine, hiç ara vermeden başarıyla devam ediyordu. Selçuklu Sultanı II. Kılıçarslan, bir taraftan da Moğollara karşı kendince denge politikası uyguluyordu. Karaman Bey'in kardeşi Bonsuz'u, Selçuklu muhafız alayının komutanlığına getirmişti. 1256 yılından itibaren sarayda bulunan Bonsuz Bey, Sultanın siyasi ilişkilerini yakinen gözlemleme imkanına sahip olmuş, Konya'da olup bitenleri anında ağabeyi Karaman Bey'e sıcağı sıcağına ulaştırıyordu.
Son düzenleyen Baturalp; 4 Aralık 2016 14:28 Sebep: başlık ve sayfa düzeni
Quo vadis?
Baturalp - avatarı
Baturalp
Ziyaretçi
4 Aralık 2016       Mesaj #4
Baturalp - avatarı
Ziyaretçi
Karamanoğlu Mehmet Bey
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Baturalp - avatarı
Baturalp
Ziyaretçi
4 Aralık 2016       Mesaj #5
Baturalp - avatarı
Ziyaretçi

Karamanoğlu Mehmet Bey'in Türkçe'ye Katkıları

Ad:  Karamanoğlu_Mehmet_Bey1.JPG
Gösterim: 1144
Boyut:  25.3 KB

Karamanoğlu Mehmet Bey Karamanoğulları’nın ikinci beyi Kerimüddin Karaman’ın oğludur. Doğum tarihi belli olmayıp ölümü 1280’dir. Mehmet Bey askerî ve idarî yönden bilgili bir devlet adamı idi. Bilim adamlarını etrafına toplayıp onlara büyük önem vermiştir. Dil Devriminde Atatürk’e ilham kaynağı olmuştur.

XIII. yüzyıl ortalarında Selçuklular, genellikle edebi dil olarak Farsçayı, devlet işlerinde Arapçayı kullanırlardı. Halk ise öz dilleri olan Türkçeyi kullanıyordu. Mehmet Bey millet olarak birlikte yaşamanın ilk şartı olan dil birliğinin sağlanmasının gerekliliğine inanıyordu. Bu birliği gerçekleştirmek için Toroslar üzerinde yaşayan bütün Türkmen boylarını çevresinde toplayarak bir ordu oluşturdu.

İdareciliği sırasında Türkçeyi resmi dil olarak ilan eden fermanını vermiştir. Bu fermanda “Bugünden sonra divanda, dergahda ve bargahta, mecliste ve meydanda Türkçe’den başka dil kullanılmayacaktır.” diyerek siyasi ve askeri bir zafer değil aynı zamanda kültürel bir zafer kazanmıştır.

Türkçe kullanılması ile ilgili fermanı aşağıdaki gibi verilmektedir.

  • Şimden gerü hiç gimesne divanda, dergahda, bergahda ve dahı her yerde Türk dilinden özge söz söylemeye
  • Bundan geru divanda, dergahta, bargahta, mecliste ve meydanda Türkçe'den başka dil kullanılmaya
  • Şimden gerü hiç gimesne divanda, dergahda, bergahda, mecliste, meydanda ve dahi her yerde Türk dilinden özge söz söylemeye
  • Şimdengerü hiç gimesne kapıda, divanda, mecliste , seyranda Türk dilinden özge söz söylemesinler
  • Şimden girü hiç kimesne kapuda ve divânda ve mecâlis ve seyrânda Türkî dilinden gayri dil söylemeyeler" (Yazıcızade Ali tecrümesi)

Bugünün Türkçe'si ile yine farklı şekilde çevrilmektedir :

  • Bu günden sonra hiç kimse divanda, dergâhta, barigâhta, mecliste ve meydanda Türkçe’den başka dil konuşmayacak
  • Bundan sonra divanda, dergâhta, bargâhta, mecliste ve meydanda Türkçeden başka dil konuşulmaya
  • Bugünden sonra hiç kimse divanda, dergahta, bergahta, mecliste ve meydanda Türkçeden başka dilde söz söylemesin (konuşmasın)
  • Bugünden sonra divanda, dergâhta ve bargâhta, mecliste ve meydanda Türkçeden başka dil kullanılmayacaktır
  • Bugünden sonra hiç kimse sarayda, divanda , meclislerde ve seyranda Türk Dili'inden başka dil kullanmaya
  • Bugünden sonra hiç kimse divanda, dergâhta, bargâhta, mecliste ve meydanda Türkçeden başka dil konuşmayacak (Mürsel Öztürk tecrümesi)
Karamanoğlu Mehmet Bey de, atası Nure Sofi gibi, Anadolu'da, Türklüğün, Türk değerlerinin mücadelesini vermiştir. 1277'de yayınladığı fermanın özünde, bir milletin birlik beraberliğinin ilk adımının, dil birliği olduğu gerçeği vurgulanmaktadır.

Orta Asya'dan Anadolu'ya göçen, burada devlet ve beylikler kuran Türk boylarının, başka milletlerin değerlerini kabullenip, kendi öz yapılarını terk etmeye yöneldikleri ve bu yönelişi adeta marifet saydıkları bir dönemde, sadece Karamanoğulları'nın, Türk değerlerine bağlı kalma savaşı vermeleri ve Karamanoğlu Mehmet Bey'in bu gerçeği, tarih sayfalarına, fermanıyla kazıması, Anadolu Türk tarihinin en önemli adımlarındandır.

Mehmet Bey, millet olarak yaşamanın ilk şartı olarak, dil birliğinin sağlanması gerektiğine inanıyordu. Kendi dilini ve kültürünü hor gören, başka kültürlerin egemenliğine girmeyi yücelik sanan, bu yoz anlayışa tepki gösteriyordu. Konya'nın alınmasından sonra, 1277 tarihli ünlü fermanını yayınladı. Türkçeden başka bir dil konuşulmasını yasakladı. O'nun bu fermanı Anadolu'da uzun yıllar yankılanmış ve günümüze kadar gelmiştir.

Derlemedir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.

Benzer Konular

4 Aralık 2016 / Ziyaretçi Cevaplanmış
4 Aralık 2016 / Ziyaretçi Cevaplanmış
9 Aralık 2013 / Misafir Soru-Cevap
8 Haziran 2012 / Misafir Edebiyat tr
28 Haziran 2015 / Jumong Siyaset tr